| Konu: Eartha ~ Perş. Haz. 07, 2012 8:08 pm | |
| Karakteriniz1. Seçilmek istediğiniz bina(-lar): Ravenclaw, Gryffindor. 2. Sınıf: V 3. Kan Durumu: Melez 4. Karakteriniz ve Geçmişi: Eartha, gerçekten gerekmediği zamanlar haricinde, yüzünde asla ciddi bir ifade göremeyeceğiniz, tertemiz ve iyi niyetli bir kalbe sahip, hayat enerjisiyle dolup taşan bir kızdır. İlk kez karşılaştığı insanlara karşı çekingen tavırlar sergilediği için arkadaş edinmekte iyi sayılmaz, fakat gerçekten kanının kaynadığı ve yanında rahat hissettiği insanlar için; sadakatli, dürüst, renkli ve anlayışlı kişiliğiyle ideal arkadaştır. Karmaya olan takıntılı inancından doğan sürekli pozitifliği, bazen kötü niyetli insanların onu hafife almasına neden olur. Çok az kişi bilir ki, yeri geldiğinde aç bir aslan gibi vahşi ve yırtıcıdır. Yine de, kim ne yaparsa yapsın, kin beslemek ve düşman edinmek onun için imkansızdır. Dikkat bozukluğu nedeniyle akademik olarak ortalama bir başarı düzeyine sahiptir. Bu açığını, ders süresi içinde ve dışında, daima, kendini içinde kaybettiği engin hayal dünyasında ürettiği parlak fikirlerle tamamlamaya çalışır.
Çocuk yaşlarda tanışıp arkadaş olan Güney Afrika kökenli büyücü Kaleb ve muggle Amara'nın beş çocuğundan üçüncüdür Eartha. Kendisinden büyük iki erkek kardeşi de Hogwarts'tan mezun olduktan sonra yaşamlarını sürdürmek için aile köklerinin dayandığı memleketlerine taşındılar. Kişilik gelişiminde çok büyük etkileri olan bu iki rol modelini sadece tatillerde görebilmek Eartha'yı oldukça üzer. Henüz Hogwarts'a başlamak için çok küçük olan diğer iki kardeşine, ağabeylerinin kendisine olduğu gibi güçlü ve olumlu bir örnek oluşturmak için çabalar. Örnek RoleplaySeçtiğiniz durum: 1Rp: - Spoiler:
"Ah, Eartha! Bunun kötü bir fikir olduğunu söylemiştim. Keşke kurallara aykırı olmayan bir zamanda yapsaydık."
Gündüz yetiştiremedikleri ödevleri, herkes uykuya daldıktan sonra kütüphaneye sızarak yapmaya çalışan iki Gryffindor öğrencisi, keskin gözlü hademe tarafından enselenmenin ardından, yıldızlarla bezeli kirli lacivert gecede cezalarının verileceği kulübeye doğru ayaklarını sürüyorlardı. Kuralları çiğnemek ikisinin de sık yaptığı bir şey değildi, ancak her muziplik gibi bu da Eartha'nın başının altından çıkmıştı. Mahcup ve gergin bir gülümsemeyle yere bakarak mırıldandı. "En azından cezayı veren kişi Ricimar. Okul personelinin en saf üyesi." Pekâlâ soğuk zindanlarda yazı yazma ya da sınıf temizleme cezalarına kıyasla, Ricimar'ın hikayelerini dinlemek ceza değil bir eğlence bile sayılabilirdi, ancak bu saatte Yasak Orman'ın ürpertici karanlığında olacak olmaları, durumu bahane bulunamayacak kadar fecileştiriyordu. Asla anlamsızca fobilere sahip bir kız olmayan Eartha, kendine yediremese de havanın nemli soğuğuyla birleşen korku, tüylerini diken diken etmişti.
Birkaç dakikalık yürüyüşten sonra, bekçi kulübesinin önünde onları bekleyen iri bir siluetle karşılaştılar. Bu, okulun bekçisi Ricimar'dan başkası değildi. "İşte buradasınız. Ah, ama gördüğüm üzere pelerinleriniz yok. Küçük suçluların üşümesini istemem. Burada bekleyin, birazdan dönerim. Sakın kıpırdamayın." Haklıydı, hava gittikçe soğuyordu. Eartha, okulda ilk cezasını almanın heyecanıyla pelerinini yatakhanede unutmuş olsa gerekti. Ellerini kollarına sürterek ısınmaya çalışırken, gözleri yanında bekleyen arkadaşının yüzündeki tuhaf bir şekilde muzip ifadeyle karşılaştı. *Bu iyiye işaret değil.* diye içinden geçirerek açıklama yapmasını bekledi. "Yıllarca bu ormanı abartıp durdular. Merak ediyorum, ne var bu kadar göz korkutacak? Böyle güvenli bir okulda en fazla ne olabilir ki? Madem Yasak Orman'a girmemizi istediler, biz de gireriz. En azından ben. Geliyor musun Eartha?" Kabul, çok akıllı ve tutarlı bir insan sayılmazdı ama bu onun için bile fazla bir teklifti. Eğer okul müdürü ormana girişi yasaklamışsa, bir bildiği olduğunu düşündü. Zaten pek içine sinmemişti. Ne yazık ki her zaman olduğu gibi içindeki dik kafalı, gözü pek ses kendi kararını bildirdi. *Evet, evet! Bunu istediğini biliyoruz Eartha. Ne duruyorsun?* Bir süre duraksadıktan sonra, pişman olacağını tahmin ederek tereddüt dolu adımlarla çoktan yürümeye başlamış arkadaşının adımlarını ormanın içine doğru takip etti.
Çok geçmeden, kalın ve uzun gövdeli sık ağaçların gölgesinde arkadaşı gözden kayboldu. Bağırmak isterdi, ama etrafta pusu kurmuş yüzlerce tehlikeli yaratığın kötü niyetinden korktu. Bir süre çaresizce etrafa bakındıktan sonra korkudan rengi solmaya başladı. Ölüm sessizliğine bürünmüş ormanda aniden yankılanan çığlık sesi, arkadaşının trajik bir şekilde ölmediğini anladığı için az da olsa rahatlamasına yardımcı oldu. Bu tiz ses, en fazla on metre uzakta olmalıydı. Birkaç saniye sonra çalıları büyük bir hışırtıyla yararak önüne çıkan at bedenine sahip bir insan suretinin sırtındaki arkadaşının baygın bedeni bu tahminini doğruladı. Simsiyah tüylerle kaplı at adamın üzerinde, huzmeler halinde yansıyan ay ışığının aydınlattığı beyaz teni oldukça solgun görünüyordu. Onu alıp bir an önce Ricimar'ın kulübesine doğru uzaklaşmak amacıyla bir adım ileri atmasıyla gerisin geri yere kapaklanması bir oldu. Toprakla kaplı ve bir kaya parçası kadar sert at ön ayakları onu tekmelemişti! Acı içinde böğürerek göğüs kafesini avuçları içine aldı. Hırıltıyla nefes almaya çalışırken, at adamın gölgesini üzerinde hissetti. Kafasını kaldırarak grimsi yeşil gözlerini, ona sabitlenmiş sert bakışlara yöneltti.
"Sen! İnsanoğlu! Sen ve arkadaşın, büyücülerle aramızdaki anlaşmayı ihlal ettiniz. Topraklarımıza izinsiz girdiniz. Şimdi bunun bedelini ödeyeceksiniz." At adamın gür ve duygusuz sesi o kadar yüksek çıktı ki, Ricimar'ın kulağına gitmiş olabileceği umuduna sarılarak sessizce yerinde titredi Eartha. Bir at adama, bir de sırtındaki arkadaşına odaklanıyor; ne yapması gerektiğini kestiremiyordu. Karşı koymayı ya da saldırmayı deneyebilirdi, fakat Hogwarts sınırları içindeki yaratıklara zarar vermek yasaktı ve becerebileceğini de pek sanmıyordu. İkna kabiliyetinin ise bu yaratık üzerinde işe yarayacağından şüpheliydi. Aniden, içindeki mantıksız ses yine tüm düşünceleri bastırdı ve Eartha çeviklikle atılarak arkadaşını at adamın sırtından kaptı. Can havliyle birkaç metre koşturduktan sonra; karanlıkta ağaç sandığı, ağaç olmak için fazla yumuşak ve bombeli bir yapıya çarparak kendini tekrar yerde buldu. "Ricimar!" dedi bitkinlik ve soluksuzlukla çıkarabildiği en olası sesle. Bundan sonrasını onun halledeceğinin bilinciyle, yanında yatan ve gözlerini aralamaya çalışan arkadaşına "Kurtulduk." diye fısıldadı.
|
|
| Konu: Geri: Eartha ~ Perş. Haz. 07, 2012 8:12 pm | |
| |
|