Ad-Soyad: Reyna Lana Regina .
Diğer karakterleriniz: Bastet Thomas, Syrena
Karakteriniz
1. Seçilmek istediğiniz bina(-lar): Ravenclaw
2. Sınıf: VI.
3. Kan Durumu: Safkan.
4. Karakteriniz ve Geçmişi: Reyna kendini bildi bileli bir yetimhanede kalıyordı. Burada kimse ona bulaşmazdı. İstediğinde çok korkutucu olabilirdi. Kendini korumayı yetimhanede öğrendi. 10 yaşındayken onun hayatta olduğunu yeni öğrenen abisi yanına aldı. Reyna'nın yetim kalmasına sebep olan kazadan sağ çıktığını yeni öğreniyordu. Reyna abisine çok hızlı alıştı. Abisi onu koruyup kolluyordu. Böylece güvenmeyi, saygı duymayı ve sevgiyi öğrendi. Reyna çoğu zaman gölgelerde gizlenir, çok fazla kişiyle iletişim kurmaz. Hızlı sinirlenebilen, her ne olursa olsun paçasını kurtarabilen bir kızdır. Zekidir, böylece ne çok silik, ne çok sivri bir kişiliği vardır.
Örnek Roleplay
Seçtiğiniz durum: Kendi belirlediğim durum.
Yapabileceğim şeyler kısıtlıydı, bende kendimi kitaplara gömmeyi seçmiştim. Kütüphanenin en eski kitaplarının muhafaza edildiği bölmeden tek bir kitap almıştım. Kitabı incelemek çok uzun sürmüştü. Bu yüzden gece yarısına yakın bir saatte kütüphaneden çıkmıştım. Abimin evine buradan bir kestirme vardı. Bende yorgunluktan yolda uyuyabilecek kadar kötü olduğumu anlayınca kestirmeye saptım. Rüzgâr saçlarımı havalandırıyordu. Görüşümü en engelleyen saçlarımı şapkamın içine doğru ittirdim. Kitabıma sıkıca sarıldım ve küçük geçitten geçtim. Geçitten çıktığım an burnuma bir alkol kokusu geldi. Hızlıca bir adım geri çekildim. Dolunayın ışığı üç tane silueti aydınlatıyordu. Üçünün sarhoş olduğunu anlamak için bakmam yetti. Hiç ses çıkarmadan gerilemeye başlarken biri beni sertçe geri çekti. Çığlık atmak için çırpınırken görüş alanıma beni tutan kişi girdi. Uzundu ve siyah saçları yüzüne düşüyordu. Teni neredeyse parlak beyaz denilebilecek türdendi. Konuştuğunda sesi yumuşak ve kısıktı;
“Sakın ses çıkarma. Sana zarar verirler Reyna.” Dedi. Tepki vermediğimi fark edince elini ağzımdan çekti. Korkmuş değildim ama gergin olduğum söylenebilirdi. Duruşumu dikleştirip konuştum.“Kimsin sen?” dedim. Aramızdaki mesafeyi bir adımla kapattı ve hafifçe öne eğildi yüzüne ışık düşünce göz şekillerimizin ne kadar benzediğini fark ettim. Burun şeklimizde aynıydı. Gülümsedi. Bu gülümsemenin arkasında hasret ve acı sezebiliyordum.
“Sen beni hatırlamazsın Reyna. Ben seni çok iyi tanırım ama seni gözlüyordum.”
“Kimsin sen? Kafayı içkiyle mi buldun?” dedim öfkeli bir şekilde. Neden bahsediyordu bu adam? Bir anda o üç sarhoştan daha korkunç gözüktü gözüme, korkulacak biri olarak. Asamı çıkarmak için elimi cebime soktuğumda orada olmadığını, evde-büyük bir ihtimalle kitabın birinin içinde- bıraktığımı fark ettim.Nefesim sıkıştı, astım olmanın kötü yanıydı bu. Duygularım uçlara çıkarsa nefesim kesilirdi. Bir şey olduğunu anlayınca yaklaşmaya kalktı.“Bana yaklaşma!” dedim. O ise beni duymamış gibiydi. Yanıma geldi ve bana baktı. “Anlamıyor musun, ben sana zarar vermem kraliçem.” Dedi. Kraliçem, o kadar tanıdık gelmişti ki afalladım. Bunu en son kazadan önce duymuştum. Kazadan, araba kazasından… Beynim olayı kavrayınca inanmazlıkla yabancıya baktım.
Babama…
“Baba?” dedim. Cevap vermesini olumlu ve ya olumsuz bir şey demesini bekledim. O ise bana sarıldı ve geri çekildi.
“Üzgünüm kraliçem. Böyle olmak zorunda. Ama seni koruyacağıma güven.” Dedi. Şok içinde gözlerimi kırpıştırdım. Bu süre içerisinde gitmişti.
Asla var olmamış, yaşanmamış gibi…