AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 Gizemler.

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

Gizemler. Empty
MesajKonu: Gizemler.   Gizemler. EmptyC.tesi Haz. 16, 2012 9:30 pm

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] & [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Aurélien Rhodanthe
Dean Ackles
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

Gizemler. Empty
MesajKonu: Geri: Gizemler.   Gizemler. EmptyC.tesi Haz. 16, 2012 9:30 pm

Palyaçolar her zaman iyi değildir. Oyuncudur onlar, sahtekar. Söyledikleri ve yaptıkları mutluluğun saçma ve kötü bir yansımasıdır. Duygularsa her zaman karışıktır. Hissettirdikleri ve getirileri her zaman aynı olmayabilir. Yaşanılanlar değiştirir insanları ve varlıkları. Bakış açılarını duygularını ve dışarı yansıttıklarını. O gecenin diğerlerinden bir farkı yoktu. Her zaman ki gibi sıkıntıdan sıkılan ve düşüncelerinden boğulan Dean, tanıdıklarından ve onu kaçmak istediği şeylere yaklaştıran insanlardan uzaklaşmak istiyordu. Mutluluk oyunu bazen onu yorabiliyordu. Kötü bir palyaço olabiliyordu bu zamanlarda. Eğlendiremiyordu, ne kendini ne de etrafındakileri. Gülmek, hele ki yalandan gülmek şuan onu zorluyordu. Etrafında onu önemsemeyecek, görmezden gelecek insanlar arıyordu. Hogsmade sokakları yaz tatilinin tadını çıkaran kişilerle doluydu. Yollarda birbirlerinin üstüne atlayıp zıplayan, şakalaşan insanlar onu sıkıyordu. Genellikle o da öyle birisiydi fakat bu gece iyi bir palyaço değildi işte. Ayakları onu otomatikman domuz kafasına götürüyordu. Daha önce de bu tür ruh halinde onu ağırlayan yer burası olmuştu. Buradaki insanlar en azından sahte değildi yada sahtelerdi ama bunu belli etmiyorlardı. Tekinsizce sallanan tabelanın altından geçerek mekana adımını attığında bilindik pis kokusuyla karşılaşmak saçma bir şekilde rahatlamasına yol açtı. Mekana son zamanlarda o kadar çok gelmeye başlamıştı ki artık otomatikman içkisini alıp cam kenarındaki masasına geçti. Bu gün o kadar dolu değildi mekan. Tek tük büyücüler tek tek masalara oturmuştu. Dışardan bakıldığında buraya yakışmayan temiz çocuk gibi görünüyordu. Son zamanlarda kesmeyi bıraktığı sakalını kaşıdı ve kafasını kollarının arasında masaya yerleştirdi. Ayakta durmak oturmak onu yoruyordu bu melenkolik ve saçma ruh halinden her ne kadar kurtulmak istesede pek bir şey yardımcı olmuyordu. Kendi kendine sorduğu sorulara cevap bulamamaksa onu deli eden etkenlerden biriydi. İçkisini iki büyük yudumda bitirip yenisini almak için kalktığında gıcırtılı kapı sonuna kadar açıldı ve parlak sarı saçlara sahip, güzel vücutlu bir kız içeri adımını attı. Dean onu daha önce Hogwarts'ta görmüştü. Gördüğü simaları genellikle unuturdu ama bu kızda farklı bir şeyler seziyor ve merak ediyordu. Merak ediyordu, onu bu denli gizmli kılan şeyi. Hakkında bir şey bildiğini sanmıyordu. Öğrenmek istiyor muydu emin değildi ama bu merak halinden onu kurtarabilecek bir şey istiyordu pekala. Bara yavaş adımlarla yürüyüp bir içki daha aldı o sırada kızda onun yanına, bara gelmişti. Kendini ona bakmaktan alamasa da bunun moronca ve aptalca bir şey olduğunun farkındaydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Aurélien Rhodanthe

Aurélien Rhodanthe

RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 301
Gerçek Adı : Auré.
Yaş : 30

Gizemler. Empty
MesajKonu: Geri: Gizemler.   Gizemler. EmptyC.tesi Haz. 16, 2012 10:39 pm

Güneş kuzguni ışıklarını göğün üstüne yayarken, gerçek dışı bir görüntü oluşturuyordu. Gündüzün ölümü ve gecenin yeniden doğuşu… Bazen bunu aydınlığın ve karanlığın amansız mücadelesine benzetmekten alamıyordu kendini. Ortada kalmış gibiydi. Soyu ve damarlarındaki kara büyü, kontrolsüz gücü ve sırlarla dolu yaşamı… Kendini herkesten çekmek istiyordu çoğu zaman, kimseyi yanında tutmak istemiyordu. Değer verdiği insanlar birer birer yok olurken, buna yapacak bir şeyi bile yoktu. Sevdikleri birer birer yok olurken, belki de ilk defa korkuyu ve çaresizliği tatmıştı. Kaybetmeyi. Dışarıdan bakanlar için kusursuz ve güzeldi. Ölümcül zekası ve gücü herkes’te hayranlık uyandırsa da, Aurélien sıradan bir yaşamı ve özgürce sevebilmeyi bunlara tercih ederdi hiç şüphesiz.

Elbisesinin etekleri kıvrakça bedeninde dolaşırken, üstünü ikinci bir deri gibi sarıyordu beyaz kumaş. Bir meleği andırıyordu, ölüm meleği. Adımlarını yerde usulca atarken, ne yapacağını bilmiyordu. İstediği tek şey dinlenmekti. Herkesten uzak durup, sadece dinlenmek. Buna kaçmak bile diyebilirdiniz belki. Neredeyse gülecekti kendine. En son ne zaman huzurlu uyanmıştı ya da olaysız bir gün geçirmişti? Herkesin kendini tehdit olarak görmesini algılayamıyordu. Sadece18 yaşındaydı ve kendini sakınmakta bile zorlanıyordu olaylardan. Cesurluğu ve tehlikeli oluşu kendini açık bir hedef haline getirirken, aptallığa dönüşüyordu. Bir canlıya zarar verme fikri onu korkutuyordu, yaşayan ölüleri saymıyordu tabii. Vampirlere acımadan tahta kazıklarından tattırabilirdi, ama bir canlının ölümü her zaman ürkütürdü güzel cadıyı. Düşünceler aklında hızla dolaşıyor, sanki her şey daha da karışık değilmiş gibi daha da sarıyordu çevresini. Kendine birkaç günlüğüne izin vermişti, bu yaptığı oyunbozanlıktan başka bir şey olmuyordu. Etraftaki neşeli sesler düşüncelerinden sıyırırken, huzursuzca etrafına bakındı. Eğleniyor gibi gözüküyorlardı ve gülüşleri… Ah tahammülsüzdü. İçinde bir şeylerin kıpırdadığına yemin edebilirdi, belki mide bulantısı.

İzbe duvarların arasına sıkışmış küf ve nem, vanilyanın eşsiz kokusuyla yaşanmışlıkları arkasında bırakmak istiyor gibi çevresini sarmıştı usulca. Loş ışıklandırmalar teninin üstünde dans ederken, eski müzikler eşlik ediyordu yapıya. Duvarlarda asılı olan tablolar ve etrafta yanan mumlar, yeniden bir hayatı canlandıracak gibi duruyorlardı her an. Üstündeki bakışlara aldırmadan bara doğru ilerledi ve kollarını ahşap zemine dayadı. Yüzündeki gülümseme büyürken, günün en güzel kısmına geldiğini biliyordu. Bu anı hiçbir şeyin bozamayacağına bahse girerdi. Başını usulca yana doğru yatırırken en masum gülümsemesini takındı ve gözlerini erkeğin gözleriyle sabitledi. Onu daha önce de görmüştü çoğu kez. Melodik bir çınlamayla konuşurken bakışlarını ürkekçe çekti. ‘’Viski lütfen.’’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.mortemsymphony-rpg.com/
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

Gizemler. Empty
MesajKonu: Geri: Gizemler.   Gizemler. EmptyC.tesi Haz. 16, 2012 11:06 pm

Merak, yaşayanın yahut düşünenin başına gelebilecek en büyük lanetti. Merak, öyle bir meret ki tüm vücudu, vücuttan da önemlisi beyni ele geçiren bir kara büyü gibiydi. Dean kendi kendine bu laneti bulaştırabilme kabiliyetine sahip eşsiz insanlardan biriydi işte. İçini kemiren ve sürekli aynı soruyu tekrarlayan sesten kurtulamıyordu. Derin bir nefes aldı. Küçük dükkanın havasız ve pis havasını ciğerlerine çekti. Barda yanında duran kız, içindeki soruların cevabıydı. Kendini kaptırmış bir şekilde kıza bakarken gözlerinin gözlerine değmesiyle içindeki ses bir anlığına da olsa susmuştu. An, en kısa zaman dilimi. Yaşanılan ve bir çoğunda iz bırakan şey. Gözleri görebileceği en mükemmel gözler değildi fakat özellerdi. Onları özel kılan şey neydi? İşte bunu bilmiyordu. Bu kızı özel kılan şeyi bilmiyordu. Kulağında çınlayan sıradan cümlelerin neden bu denli melodik geldiğini anlayamıyordu. Gece tüm ihtişamıyla dışarıda uzanıyordu. Tüm bunlardan kaçıp sığınabileceği gece. Yoksa sadece o mu böyle sanıyordu? Burayıda kendine bir sığınak yapmamış mıydı? Düşünceler, düşünceler.. Beynini kemiren küçük pireler gibiydi. Milyonlarca, acı verici. Gözlerini bir an için kapadı ve barda duran adama dönüp içkisini yenilemesi için küçük bir el hareketi yaptı. Ağzını açtığı zaman çıkacak sesten ürküyordu, ürkmekte değildi aslında kendine güvenini yitirmişti şuan. Böyle olmaması gerekirdi. İçinde bir kopukluk vardı ve bunu öğrenmesi gerekiyordu bu en doğal hakkıydı. Barmen içkisini yeniledikten sonra hala yanında duran kıza döndü. Cesaretinin onu terk etmediğine şükrediyordu şuan sadece. İçkisinden küçük bir yudum aldı ve kıza döndü. Aklından geçen diyalog örneklerini elekten geçirmeye çaılışırken dudakları beyninden apayrı çalışarak Nesin sen? dedi. Binlerce cümlenin, kelimenin içinden en sığ olanlarını seçmişti dudakları. Nesin sen mi? Sanki karşısında ucubik bir yaratık duruyordu da ona soruyordu bunu "nesin sen". Dudaklarından dökülen bu saçma sözlerinin üstüne beyni işi yavaştan almayı bırakıp olaya el atabilmişti sonunda. Mahçupluk ve kendinden emin gibi gözüken bir gülümsemenin ardından Demek istediğim kimsin? Yani seni daha önce görmüş olmalıyım. Kafasından geçenleri en düzgün dile dökebileceği cümleler şuan için bunlardı. Evet, farkındaydı en mükemmel cümleler olmadığının fakat beyni öyle dolu, içi öyle bir merakla kendinden geçiyordu ki söyleyebileceği en mantıklı şeyler bunlardan. Bu duygulara yabancı değildi aslında ama kanlı canlı, karşısına dikildiği zaman, işte buna alışkın değildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Aurélien Rhodanthe

Aurélien Rhodanthe

RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 301
Gerçek Adı : Auré.
Yaş : 30

Gizemler. Empty
MesajKonu: Geri: Gizemler.   Gizemler. EmptyPaz Haz. 17, 2012 12:06 am

Boğazından aşağıya doğru yakıcı bir tat bırakan sıvı, birçok şeyi de yanında götürüyor gibiydi. Acı ve tatlının güzel bir seremonisi gibi, kısa ama güzeldi. Birilerinden kaçsa bile hep yakalanıyordu. Gidebileceği, saklanabileceği hiçbir yer yoktu. Erkeğin yakıcı, derin bakışlarını üzerinde hissederken bakmamak için direniyordu adeta. Tanıyordu, tanıdığına emindi. Hatta bu aralar gereğinden çok görüyordu onu. Tehlikeye bu kadar meraklı olması ya büyük bir bedel getirirdi ya da… Kötü şeylerden başka bir şey getirmezdi. Hayatının kötü olmadığını düşünüyordu erkeğin. Çoğu zaman tarafsız kaldığına bütün parasının üzerine oynardı. Her şeyin bu kadar kötü olması için bir sebep yoktu. Bazen kendisi için bile bunu düşünebildiğine göre kurtarılacak çok şey vardı.

Salonun kokusu usulca değişirken, kendisinden başka kimin fark ettiğini merak ediyordu. Usulca kapıya doğru baktı ve hemen başını çevirdi. Ölüler giremez diye bir yazı zımbırtıları asmaları gerekmiyordu değil mi? Sorunsuz ve güzel bir gün geçireceği hakkında kendine güvence verirken, güneşin teslimiyetini izledi bir süre. Güneşin kuzguni ışıkları yumuşadı ve sonra koyu kızıla döndü gök. Büyük bir tehdit içeriyormuş gibi gösterse de bunlar güneşin son hakimiyetiydi. Artık her şey tek renge dönmüştü kısa bir anlığına. Gri ve büyük bir renk efsunundan sonra küçük parıltılar gecede yerlerini aldı. Savunmasızca sonsuzluğu vaat ediyor gibiydiler. Gözleri tekrardan erkeğin yüzüne yerleşirken, ilk defa bu kadar yakından görmüştü onu. Kıvrımlı dudakları, çıkık elmacık kemikleri, biçimli dudakları ve bir sonsuzluk kadar güzel gözleri… Kirli sakalı yüzünde gizemli bir hava yaratıyor, ifadesini çözmek zorlaşıyordu. Neden bu kadar düşünceli olduğunu anlayamıyordu. Neydi onu yanıltan? Neyin peşindeydi? Parmaklarını kristal bardağa sararak dudaklarına götürdü. Yeniden nefes almaktan farksızdı. Rahatça daha da yerleşirken, kendini geriye çekti ve etrafı dinledi. Düşünceleri, müziği… Hayır, bu değildi. Yapamıyordu. Çok fazla insan ve çok fazla duygu yoğunluğu vardı. Nesin sen? Sözcükler dudakları arasından kayarken, çelişti içindeki düşüncelerle. Gözlerini erkeğe doğru çevirdi ifadesizce. Ne demek istiyordu anlayamıyordu? Ona ne söyleyebilirdi ki? Sadece bilmesi gerektiği kadarını ya da sadece gösterdiği kadarını bilmeliydi. Yüzüne usulca bir gülümseme yapıştırırken keyiflenmeye başlıyordu. Yüzüne baktığında düşüncelerini duyuyormuş gibi hissediyordu daha çok. Koyu yeşil gözleri geçmişi ardında saklıyor gibi buğulu ve yaşanmış dokunuşları hissettiriyordu. Demek istediğim kimsin? Yani seni daha önce görmüş olmalıyım. Şaşkınlığını gizlemeye çalışmadı. ‘Aslında beni tanıyorsun, gördüğünden farksızım.’ dememek için dudaklarını örterken, büyük bir yudum daha aldı içkisinden. Garip bir şekilde samimiyetine güveniyordu. Belki bu bir kereliğine olacaktı ama güvenini hissetmek güzel gelmişti. ‘’Aurélien… Aurélien Rhodanthe. Hogwarts’ta çoğu kez karşılaştığımızı hatırlıyorum.’’ İsmini yumuşak bir şekilde söylerken, gözlerini erkeğin gözlerinden ayırmadı. Tatmin olmadığını biliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.mortemsymphony-rpg.com/
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

Gizemler. Empty
MesajKonu: Geri: Gizemler.   Gizemler. EmptyPaz Haz. 17, 2012 11:05 am

Bisiklete binmek gibidir yaşamak. Bir döneminde her ne kadar bıraksan da, eline aldığın zaman eskisi gibi sürebildiğini -yaşayabildiğini- anlarsın, hissedersin. Rüzgarın nefesini ensende hissettikçe dahada hızlanmak istersin. Hiçbir zaman aklına gelmez önüne çıkabilecek küçük bir taşın seni alaşağı edeceği. Dean de yeniden bisikleti eline almıştı işte. Dahada hızlanmak istiyor rüzgarın iliklerine kadar işlemesini istiyordu. İçkisinden bir yudum daha aldı ve yavaşça boğazında bıraktığı hissin tadına vardı. Kızın yüzündeki meleksi görünümün altında yatan gerçekler ürkütücü bir şeye kapı aralayabilirdi. Cebinden çıkardığı sigara paketinden aldığı tek sigarayı dudaklarına yerleştirdi ve kibritiyle küçük bir hareketle yaktı. İlk nefesini bahar kokusuna, güneşe hasret kalmışcasına içine çekti. Bir süre vermediği dumanını yavaşça bulutcuklar halinde dışarı üfledi. Onu rahatlatan yegane şeylerdendi bu meret. Kızın melodik sesi kulaklarına tekrar çalındığında içindeki o sesi duymanın verdiği hazzı sigarası bile veremiyordu. Cümleler her ne kadar çok fazla anlam içermesede o sese ait oldukları için önemleri vardı işte. ‘’Aurélien… Aurélien Rhodanthe. Hogwarts’ta çoğu kez karşılaştığımızı hatırlıyorum.’’ İsmini söylerken incelen sesiyle kontrast oluşturan mimikleri yüzünü daha da erişilmez ve güzel yapıyordu fakat aldığı cevabı zaten biliyordu. Sorduğu sorunun cevabı değildi bu sözler. Gözlerine kenetlenen gözlerine bir kaç dakika baktıktan sonra minik bir gülümseme yayıldı yüzüne. Gözlerine bakabildiği her saniye onun için değerliydi şuan. Gözlerini kaçırmak aptalca ve gereksizdi. Korkaklıktı yada. Cevap vermeden bir süre bekledi ve içkisinden küçük bir yudum daha aldı. "Aurélien.. Bunu biliyorum sanırım. Her neyse, ben de Dean." dedi. Gözlerini kızın gözlerinden ayırmıyordu. Neyin onu be denli heycanlandırdığını ve meraklandırdığını anlamakta zorluk çekiyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse bu kızdaki olayı anlamak istiyordu. Sırlar ve bilinmezlikler onu yoruyordu. Tahammül sınırlarının dışındaydı artık bunlar. Kendi hayatındaki sır perdeleri öyle ağır ve kaldırılması güçtü ki diğerlerine gücünün yetebileceğinden şüpheliydi fakat karşısında bir istisna mı duruyordu? Bu sır perdesini de üstlenmek istediğine adı gibi emindi genç büyücü. Etrafında ki insanlar çoğalmaya başlamıştı. Hepsinin yüzündeki memnuniyetsizliği anlamak için insan sarrafı olmaya gerek yoktu. Buradaki insanlar mutlu değillerdi. Hayattan zevk almak onlar için mutluluğa eş değildi. Daha doğrusu mutlulukları saf ve temiz değildi. Bu cümle çok daha doğru olabilirdi. Gıcırdayan kapı bir kaç defa daha açıldıktan sonra uzun bir süre sessizliğe gömüldü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Aurélien Rhodanthe

Aurélien Rhodanthe

RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 301
Gerçek Adı : Auré.
Yaş : 30

Gizemler. Empty
MesajKonu: Geri: Gizemler.   Gizemler. EmptyPaz Haz. 17, 2012 12:46 pm

Yağmur’un eşsiz damlaları yeryüzünü süslüyor ve parlak ışıkları da yanında gönderiyordu. Gök tüm hakimiyetini şimşeklerin efendisine vermiş gibi geri çekmişti yıldızlarını karanlığın ardına. Eskiden olsa bunlardan korkardı. Şımarık bir kız çocuğu gibi annesinin yanına gider, sıcaklığında ve kokusunda her şeyi unuturdu. Kendisini koruyabileceğini biliyordu ne de olsa. Hayatında değer verdiği, sevdiği zamanlar işte tam o anlardı. Tüm sevdiklerinin yavaş yavaş elinden alındığı zamanlar… Hayatınızın en kötü kabusu gibi gözükebilirdi ancak ne kadar geçmişe bağlı kalabilirdiniz ki? İçindekiler bir sır perdesi gibi sadece zihninde tekerrür ediyordu. Kaçırıldığı ve öldürülmeye çalıştığı zamanlar, soyundaki kalıntılar. Ölümün ta kendisi olduğunun sonradan farkına varabilmişti. Ölümü nasıl öldürebilirdiniz ki? Erkeğin gözlerini üstünde hissederken her şeyden ayrıştırdı kendini. Neden böylesin demek istiyordu gözlerinin derinliğinde kaybolurken. Her an bir şeylere uzanabilecekmiş gibi daha da açıyordu zihnini genç cadıya. Kendini sarsmak istese de parmaklarını saçlarının arasından geçirmekle yetindi. Dudakları arasında dolaşan duman, önce geceyi içinde tutsak bıraktı ve kıvrımlarından usulca sızmaya başladı yeni bir yaşama. Ne yapmak istediğini anlayamıyordu, neyin peşindeydi? Daha da karanlığa batırmak mıydı amacı? Eğer öyleyse usta bir oyuncu olması gerektiğini söyleyecekti sonraki zamanlarda. "Aurélien… Bunu biliyorum sanırım. Her neyse, ben de Dean." Gözlerinin içine doğru bakarken, konuşuyor gibi değil de zihinsel bir bağ kuruyor gibiydi. Bunun olmayacağını bilse de garip bir histi. İsmini söylerken, sanki bir şiirin en güzel kısmına gelmişte küçük bir vurguyla söylemişti. Bakışlarını kaçırmak istiyordu. Gözlerine bakmak istemiyor, yaşattığı şeyleri istemiyordu. Sadece bir konuşmaydı ve sonra görmeyeceğine de emindi. Belki. Düşünceleri ile çelişmeye bir ara vermesi gerekiyordu, uzun bir süre.

Barmen’in rahatsız edici bakışları altında huzursuzca kıpırdansa da bir şeyler isteyebilmişti. Sadece güzel olması mıydı her şey? Bunun için miydi tüm bakışlar? Ölüme biraz daha yaklaştığını belirten bir bakışla sertçe gözlerine baktı ve büyük bir yudumun boğazından akmasına izin verdi. Komikti. Savunmasız ve zevkleri uğruna yaşamını verebilecek bir adamdı, en azından böyle devam ederse. ‘’Dean, iyi biri olduğunu görebiliyorum. Seni çok görmem bir tesadüf mü sadece?’’ Meleksi gülümsemesi yüzünde zararsızca dolaşırken, küçük imasını anladığına emindi. Amacı onu sıkıştırmak ya da başka bir şey değildi. Sadece yaklaşımının, dostane tavırlarının temiz olmasını istemişti. Yüzüne bakarken duygularını çok iyi saklayabildiğini gördü. İrisleri koyulaştı bir anlığına ve sonra hemen eski haline geldi. Bunu şaşkınlık olarak yorumlamak istiyordu. Gerildiğini gördü, belki de ne söyleyeceğini bilemediği içindi her şey.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.mortemsymphony-rpg.com/
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

Gizemler. Empty
MesajKonu: Geri: Gizemler.   Gizemler. EmptyPaz Haz. 17, 2012 1:22 pm

Geçmişin yükünü tüm vücudunda hissetmek acı vericiydi. Gözlerini her kapatışında duyduğu çığlıklar ve o gözler.. Yarınlarına, bu gününe ve dününe sahipti. Gölgeler içindeki bir o kadar yakın ve bir o kadar uzak bu kızsa ona bunları yaşatıyordu, geçmişinin yükünü. Bilmediği geçmişinin sarsılmaz ve bir o kadar can acıtıcı yükünü. Rüyayla kabus karışımı. Çözülmesi imkansız gibi olan ama bir o kadar da güzel. Mazoşistlik miydi bu yaptığı? Zevk mi veriyordu bu bilinmezlik ona? Hayır değildi, böyle bir şey değildi. Buna emindi. Bu kızdaki bir şey onu çekiyordu. İçindeki küçük saklı bilinmez bir şeye dokunuyordu. Açılmak isteyen çığlık çığlığa bir bölümdü. Kızın melodik ses tonu yeniden kulaklarına çalındığında düşüncelerinden sıyrılabilmişti. Sesindeki karışımın saflık ve saflığa bir o kadar uzak olan bir şeyle bezenmiş olması şaşırtıcı ve cezbediciydi. ‘’Dean, iyi biri olduğunu görebiliyorum. Seni çok görmem bir tesadüf mü sadece?’’ Tesadüfler. Dean için araçlardı sadece yazılan kaderi değiştirmenin kestirmeleri yada. Kader mi? Var mıydı öyle bir şey? Eğer varsa Tanrı hiç adil davranmıyordu bir çoğuna. Dışarıda başlayan yağmuru izledi bir süre düşünmesi gerekiyordu. Tesadüftü bu ama bir o kadar da kastiydi. Basit bir sorunun cevabı bu kadar zor olmamalıydı. Pencereleri döverek üstündeki pisliği akıtan temiz suya baktı bir süre. "Tesadüf olmama gibi bir olasılık görebildiğimi sanmıyorum, fakat bu kadarı belkide fazla. Kader desek, sanmıyorum öyle bir şey olduğunu. Beni yanlış anlama sapık gibi seni takip etmiyorum fakat bir o kadar da sende ki bir şeye öyle yakınım ki.." Cevap buydu evet. Bir şeylere fazla yakındı kızın içindeki. "Ah, yani demek istediğim evet seni tanımıyorum ama bir o kadar da yakın hissediyorum. Aptalca geldiğinin farkındayım, barda karşılaştığın bir yabancıdan bunları duymak gülünç fakat dürüst olmak gerekirse söyleyebileceğim şeyler bunlar." kısa bir bekleyişin ardından yeniden aynı soruyu sorma cürretinde bulundu Dean. İçinde sorulabilecek soruların en başında geliyordu bu soru. "Nesin sen? Yani tam olarak sendeki farklılık ne?" Sigarasının izmaritinin yere düşmesiyle kendine gelen Dean kızın suratından gözlerini çekerek içkisini bitirdi ve yenisi için barmene döndüğünde kızın cevap vermesi için ona zaman verdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Aurélien Rhodanthe

Aurélien Rhodanthe

RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 301
Gerçek Adı : Auré.
Yaş : 30

Gizemler. Empty
MesajKonu: Geri: Gizemler.   Gizemler. EmptyPtsi Haz. 18, 2012 2:07 pm

"Tesadüf olmama gibi bir olasılık görebildiğimi sanmıyorum, fakat bu kadarı belki de fazla. Kader desek, sanmıyorum öyle bir şey olduğunu. Beni yanlış anlama sapık gibi seni takip etmiyorum fakat bir o kadar da sende ki bir şeye öyle yakınım ki…" Son cümlesinde kullandığı mimikler, yüzündeki tüm ciddiyeti alırken neredeyse gülecekti. Kader mi? Adaletsizce bir şey değil miydi? İnandığı bile sorgulanabilirdi. İnanç… "Ah, yani demek istediğim evet seni tanımıyorum ama bir o kadar da yakın hissediyorum. Aptalca geldiğinin farkındayım, barda karşılaştığın bir yabancıdan bunları duymak gülünç fakat dürüst olmak gerekirse söyleyebileceğim şeyler bunlar." Yakın hissetmek kulağa garip geliyordu. Aurélien’ı o kadar iyi tanısa yakın hissetmek değil, yanından bile geçmek istemezdi. Usulca gülümsedi ve içkisine uzandı. Teknik olarak yabancı değildi, tanışıyorlardı. Gerçekten de dürüst olup olmadığını bilmiyordu, belki bilemeyecekti de ama inanıyordu. Belki sessiz olmalarıydı, gizemli oluşlarıydı benzerlik. Ya da iyi anlaşmış olmalarıydı, bilemiyordu. Gözlerini önüne doğru çevirdi ve ne söyleyeceğini bilemedi. Ne yapabilirdi ki? Haklı olduğunu biliyordu ama. Aynı şeyleri Aurélien da hissediyordu. Soğuğu da tatmıştı, sıcaklığın mutlu yoğunluğunu da ama buna benzemiyordu ikisi de. Dudaklarını araladığında ne söyleyeceğini bilemiyordu ve sadece küçük titrek bir soluk gönderdi geceye. "Nesin sen? Yani tam olarak sendeki farklılık ne?" Her şey aynı yola çıkıyordu. Sadece ne olduğuydu her şey. Belki geçmişini araştırmak için etkilemeye çalışıyordu, nerden bilebilirdi ki? Zararlı çıkacağını da biliyor olmalıydı ve hala erkeğe güveniyordu öyle mi? Aptallık, büyük bir aptallık.

‘Ben soyundan ve diğer her şeyden saklanan ama herkesin korktuğu küçük bir kızım.’ Küçük kız? Dudaklarından çıkmasına izin verdiği tiz kahkaha içten ve uzun bir süreden sonra mutluluğun habercisi gibi çevresini sardı yumuşakça. Ne diyebilirdi, ne yapmalıydı? Bir şeyler yapmak için neden bu kadar uğraşıyordu ki? Ah… Her şeyi daha da çıkmaza sürüklemekte üstüne yoktu. Hem bir şeyler o kadar da kötü değildi, en azından son zamanlarda. Umutsuz değildi, umutlu da değildi ama güçlüydü her şeye rağmen. ‘’Kader mi? Tanrıyı sorgulamıyorum Dean ama bizim dünyamızda tanrı yoktur. Ayrıca bir sapık olmak için fazla yakışıklı ve kibarsın.’’ Gülümsemesi yüzüne yayıldı huzurla, bir şekilde rahat hissettiriyordu bu genç erkek. Yüzünü incelemek, ona bir yapbozun parçalarını bulmayı andırıyordu. Daha da çözmek istiyor ve daha da karışıyordu her şey. ‘’Yakın hissetmen, bilemiyorum. Hissedemiyorum duygularını. Belki sadece bir anlığına.’’ Yüzü ince bir anlayışla buluşurken, dudakları gerildi. ‘’Hakkımda ne bilmek istiyorsun?’’ Erkeğin bunu beklemediğini biliyordu, kendi de beklememişti. Sadece olası bir oyundan kendini çıkarmak istedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.mortemsymphony-rpg.com/
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

Gizemler. Empty
MesajKonu: Geri: Gizemler.   Gizemler. EmptyPtsi Haz. 18, 2012 5:46 pm

Yüzüne yayılan gülümsemeden kendini alamadı bir anlığına, yüzündeki kaslar bir anlığına kayışlarını koparıp kendi bildikleri yönlere doğru kıvrımlar oluşturmuşlardı. Kendisini toparlaması uzun sürmese de içindeki gülümseme isteğini bastırmak zor oluyordu. Saçma olduğunu adı gibi biliyordu. Aptal gibi gözükme olasılığı ise binde bin beş yüz idi. Kızın söze başlamasını beklerken bir içki daha aldı bu gece ağırdan alamıyordu. dağıtacağını sanmıyordu fakat içkinin verdiği geçici mutluluğa ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. Kız sözlerine başlamadan önce bir kez daha yüzünü süzdü. Kızın onu anlamadığına adı gibi emindi. Bu onun için önemli bir şey değildi ama. ‘’Kader mi? Tanrıyı sorgulamıyorum Dean ama bizim dünyamızda tanrı yoktur. Ayrıca bir sapık olmak için fazla yakışıklı ve kibarsın.’’ Tanrı, sorgulanabilirdi inançları güçlü birisi değildi Dean. Bunun eksikliğini de çektiğini düşünmüyordu.
’Yakın hissetmen, bilemiyorum. Hissedemiyorum duygularını. Belki sadece bir anlığına.’’ Bir anlık? Hayır Dean emindi. Bunu açıklayamayışıysa deli ediciydi. Kızın ani bir kararla söylediği sözse onu şaşırtmaya yetmişti, ‘’Hakkımda ne bilmek istiyorsun?’’ Ne mi bilmek istiyordu? Bilmek istediği çok fazla şey vardı fakat cümleler karşılamıyordu bunu. Deli ediciydi bu kafayı yemek üzereydi. İçkisini bir dikişte bitirmişti. Ne yapacağını bilemediği zamanlarda hep yaptığı şeyi yapıyordu yeniden. Hakkında ne mi bilmek istiyorum, açıkcası bundan emin değilim. Bak eğer rahatsız ediyorsam hemen gidebilirim. Benim, yani, açıklayamıyorum. Sadece seni her gördüğümde sana sanki çok yakınmış da aradaki mesafelerden dolayı millerce uzağındaymışım gibi hissediyorum. Sendeki bir şey etkiliyor beni içimde hiç bilmediğim bir şeyi uyandırıyor. Bak yanlış anlama seni tavlamak için oyunlara girmiyorum. Konuştuğum şeylerde ciddi olduğumu bilmeni isterim. Güzelliğinden dolayı sana sarkıntılık etmeye çalıştığımı sanmanı istemem. Yine söylüyorum eğer rahatsızlık veriyorsam hemen gidebilirim. Söyleyebileceği şeyleri beyni minik bir huniden geçirip dudaklarına döküyordu ne yazık ki doğru cümleleri bulmakta zorlanıyordu. Dean kendince bir şeyler yaşıyordu şuan. Anlamsız ve korkutucu. Merak beynini kemirirken hiçbir şey yokmuş gibi oturmakta berbat bir histi. Şuan istediği tek şey karşısındaki kızın içinde bulunduğu gizemi çözebilmekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Aurélien Rhodanthe

Aurélien Rhodanthe

RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 301
Gerçek Adı : Auré.
Yaş : 30

Gizemler. Empty
MesajKonu: Geri: Gizemler.   Gizemler. EmptySalı Haz. 19, 2012 12:14 am

Yanlışlar onu bu kadar kuşkulandırmazdı, ya da hatalar. Ancak şimdi neden her şeyin üstüne bu kadar düşüyordu? Açıklaması zor sorular, yaşanmışlıkların kısa kesitleri. Tamamen değil ama tatmin edici bir cevap olmuştu. Dost diyebileceği ya da güvenebildiği az insanlar vardı zaten. Bazen olmamasını tercih ediyor olsa da mutluydu, şimdilik. Erkeğe döndü usulca. Bardaktaki kalan içkiyi de yudumlarken ileriye gidip gitmediğini düşündü bir anlığına. Hakkında ne mi bilmek istiyorum, açıkçası bundan emin değilim. Bak eğer rahatsız ediyorsam hemen gidebilirim. Benim, yani, açıklayamıyorum. Sadece seni her gördüğümde sana sanki çok yakınmış da aradaki mesafelerden dolayı millerce uzağındaymışım gibi hissediyorum. Sendeki bir şey etkiliyor beni içimde hiç bilmediğim bir şeyi uyandırıyor. Bak yanlış anlama seni tavlamak için oyunlara girmiyorum. Konuştuğum şeylerde ciddi olduğumu bilmeni isterim. Güzelliğinden dolayı sana sarkıntılık etmeye çalıştığımı sanmanı istemem. Yine söylüyorum eğer rahatsızlık veriyorsam hemen gidebilirim. Yüzündeki, kırgınlık ve tatminsizlik sonucu düşüncelerinin esiri olmaya doğru yürüyordu. Evet biliyordu, bir şeylerin peşindeydi ama askıntılık olarak düşünmemişti bunu. Ya da başka bir şey. Kalkabileceğini düşündüğünde neden bu kadar tedirginlik duymuştu ki? Yalnız kalmak mı korkutmuştu, yoksa erkeği bir daha görememek mi? Yapabildiği en iyi şeylerden bir tanesiydi yaşanmışlıkları unutmak. Kendini inandıramayan bir gülüşle gülümsedi ve usulca geriye doğru attı her şeyi.

Karanlık her şeyi etkisi altına almış gibi usulca yönetiyordu geceyi. Belki bir kadının eşine olan sevgisi gibi tutsaktı karanlığa. Nerden bilebilirdiniz ki? Yoksa bir tanrıçanın çaresiz gözyaşı mıydı dökülen yağmur damlaları? Gülümsedi. İçten ve bir şeyleri düzeltmek ister gibi. Ama sadece gözlerini bardağına sabitlemekle yetindi. Bilmiyordu çünkü, aralarındaki ince bağın ne olduğunu bilemiyordu. ‘’Beni rahatsız etmiyorsun Dean. Böyle düşünmeni istemem.’’ Sesindeki ince tını nereye gideceğini bilemiyor gibi usulca söndü. Hal ve hareketlerini ne zamandan beri sorguluyordu böyle? Çelişiyor ve sadece her şeyi daha da zorlaştırıyordu. ‘’Bak anlamak istiyorum seni. Yargılamaktan sakınmak istiyorum ya da kötü, çıkar üstüne şeyler düşünmek istemiyorum. Dean, ben ailesi katledilen ve karanlık soydan gelen bir cadıyım. Sırlarla ve ölümlerle doluyum. İnan böyle biriyle, kendini yakın hissetmek istemezsin.’’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.mortemsymphony-rpg.com/
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

Gizemler. Empty
MesajKonu: Geri: Gizemler.   Gizemler. EmptySalı Haz. 19, 2012 1:02 pm

Yaşamak ona uygun değil ama galiba o yaşamaya uygundu. Nefes alıp veren bir çoğunun gözünde yaşayan bir mekanizmaydı. Ama şuan hayat durmuştu onun için. Çığlıklar basıyor bedenini, fısıltılar anlam kazanma çabasında kulaklarına işkence ediyordu. Gözler.. İşte o gözler içinde parlayan bir şey vardı ki çözmesini imkansız kılıyordu bir çok şeyi. Derin bir nefes alıp gerçekliğe döndüğünde ‘’Bak anlamak istiyorum seni. Yargılamaktan sakınmak istiyorum ya da kötü, çıkar üstüne şeyler düşünmek istemiyorum. Dean, ben ailesi katledilen ve karanlık soydan gelen bir cadıyım. Sırlarla ve ölümlerle doluyum. İnan böyle biriyle, kendini yakın hissetmek istemezsin.’’ diyen kızın sesi fısıltıları dağıtan etken olmuştu. Böyle bir yargıya nasıl ulaşabilmişti ki? Çıkar? Saçma bir şekilde sinirlenmesini sağlamıştı bu cümle. Anlaşılması güçtü durum evet. Ama çıkar? Hayır. Bu işten nasıl bir çıkarı olabilirdi ki? Bu kızdan nasıl bir çıkar sağlayabilirdi ki? Ailesi katledilen.. En azından ne olup bittiğini biliyordu. Evet dayanması güçtü. Bunu düşünerek bile söyleyebiliyordu. Empati böyle bir şeydi belkide ama yaşamak evet çok daha zordu. Ölümler pek yabancı olduğu bir şey değildi. Değildi nerden değildi bilmiyor ama değildi işte. Soğukkanlılıkla alakası olmayan bir bilmişlikti. Karanlıksa işte soru işareti buydu. Çıkar? Senden elde edebileceğim bir çıkar söyle bana. Emin ol yok öyle bir şey. Çıkar, hah. Bende bunlarla uğraşmak isteyen birisi değilim. Yakın hissetmekse bana kalmış bir şey galiba ve hislerin önüne geçmek çoğu zaman zordur. Ayrıca geçmek istediğimi düşünmüyorum. Karanlık ve ölüm bir çoğumuzun hayatında var. Seni bunlarla oyaladığım yada geceni mahfettiğim için üzgünüm. Ailen içinse, diyecek bir şey bulamıyorum çünkü aile kavramını bildiğimi sanmıyorum. Üzücü katlanılmaz bir şey olduğunu sadece tahmin edebiliyorum. Sırlarınsa çözülmeye değer belkide. Kızın değişmeyen yüzü onun ya çok iyi bir duygu saklayacısı olduğunu yada hiçbir şeyden etkilenmediğini gösteriyordu yada hiçbiri kendi kendine zırvalıyordu bir şeyler. Kafasında dolaşan düşünce yığınından etkilenmemeye çalışıyordu. Beynini boşaltmak hiç bu kadar zor olmamıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Aurélien Rhodanthe

Aurélien Rhodanthe

RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 301
Gerçek Adı : Auré.
Yaş : 30

Gizemler. Empty
MesajKonu: Geri: Gizemler.   Gizemler. EmptySalı Haz. 19, 2012 11:27 pm

Gecenin sesiydi işittiği, belki de ölüm… Soğuk bir nefes gibi etraflarında dolanan yağmurun huzur verici kokusu, tüm canlıları büyülüyor gibi herkesi kendine tutsak bırakmıştı. Büyüleyici bir sihir gibiydi uzanan soluksuz nefes, göğün karanlığa serdiği bir efsun. Belki de beden bulmuş bir tanrının öfkesiydi. Hayır, belki de karanlık demeliydi buna. Beden bulmuş kötülüğün simgesi. Bunun içine nasıl dahil edebilirdi ki onu? Yaşamı sadece kötülük getirirdi. Daha önce sevdiği insanlara verdiği zararlar gibi. Kaybı, hüznü yeterince tatmıştı ve şimdi de sadece ayakta kalma zamanıydı. Olağan şeylere göğüs germek, geçmişin izlerini hayatından çıkartmak için elindeki her şeyi vermeye hazırdı. Tekrardan birilerine değer vermeyi, sevebilmeyi isterdi, belki.

Çıkar? Senden elde edebileceğim bir çıkar söyle bana. Emin ol yok öyle bir şey. Çıkar, hah. Bende bunlarla uğraşmak isteyen birisi değilim. Yakın hissetmekse bana kalmış bir şey galiba ve hislerin önüne geçmek çoğu zaman zordur. Ayrıca geçmek istediğimi düşünmüyorum. Karanlık ve ölüm bir çoğumuzun hayatında var. Seni bunlarla oyaladığım yada geceni mahfettiğim için üzgünüm. Ailen içinse, diyecek bir şey bulamıyorum çünkü aile kavramını bildiğimi sanmıyorum. Üzücü katlanılmaz bir şey olduğunu sadece tahmin edebiliyorum. Sırlarınsa çözülmeye değer belki de. Sesindeki öfke ve kırılganlık etrafını sararken huzursuzca kıpırdandı. Onu kırmak değildi amacı ya da incitmek. Gözlerindeki yoğunluk hissizliğe dönüşürken, ne yapacağını bilemiyordu. Gecesini mahvetmek mi? Aksine, çekilmeyen bir zamanı daha da iyi hale getirmişti. Sözleri aklında bir bir dönerken yüzünü, gözlerini bulmaya çalıştı bir mahkum gibi. Bir tutsak… Gözleri yeniden bir yaşam gibi, daha da içine çekiyordu sanki. Soğukluk etrafını sararken gözlerini usulca kaçırmıştı erkek. Bir daha bakmak istemiyor, incinmiş gibi kendini çekiyordu daha çok. Belki yaptıklarını sorguluyordu, doğruyu yanlışı karıştırdığını düşünüyordu Aurélien karşısında. Hislerini mi sorguluyordu yoksa, peşine düştüğü gerçekleri, uğrunda savaş verdiği doğruları mı sorguluyordu?

Kendini ultra bir sürtük gibi hissederken bardağındaki içkiyi hızla bitirdi. ‘’Beni yanlış anlıyorsun. İsteğim kendini sorgulaman değil ya da bir şeylerin önüne geçmen. Hislerine saygı duyacağım ve düşüncelerine de kendi çapımda bir değer verdiğimi bilmelisin.’’ Sesindeki tını, küçük bir kız çocuğununkine eş değerdi. En masum ifadesini takınırken sadece kendisini affettirmek istiyordu Aurélien. ‘’Ben sevdiklerimi teker teker kaybettim Dean. Normal bir çocukluk geçirmeyi ya da sıradan bir cadı olma hakkım elimden alındı.’’ Ailesinin ölümüyle ilgili konuşmak istemiyordu. Geçmişin kirli pençelerinden kendini olabildiğince uzağa taşımaya çalışırken çok mu ileriye gitmişti bilemiyordu. Sırları çözülmeye değer miydi ya da
geçmişi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.mortemsymphony-rpg.com/
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

Gizemler. Empty
MesajKonu: Geri: Gizemler.   Gizemler. EmptyÇarş. Haz. 20, 2012 12:44 pm

Kaybetmek.. Herkes bir çok şeyini kaybeder. Tokasını, kemerini, asasını, süpürgesini, kitaplarını ve sevdiklerini. Bazı şeyleri göz göre göre hiçliğe karışmasını izlemek hayat boyu üzerinden atamayacağı bir yüktür insanın. Attığı adımlarda, aldığı nefeslerde, oturduğu kanepede, içtiği içkide yani hayatının minimum her yerinde görür onun anılarını. Kaybettiğin hele ki hayatındaki yapı taşlarından biriyse bu yük zamanla hafifleyeceğine daha da ağırlaşır daha da yokluğunu çekersin, taşıması zorlaşır günden güne.

Bu izbe mekanda belkide hayatının gerçekleriyle yüzleşmeye başlayacağı geceyi yaşıyordu Dean. İçindeki çatışma öyle güçlü ve bölücüydü ki ne yapacağını bilemiyordu. Her ne şekilde olursa olsun bütün kapılar Aurélien' e açılıyordu. Kendini kendinde kaybediyordu saçma bir şekilde. ‘’Beni yanlış anlıyorsun. İsteğim kendini sorgulaman değil ya da bir şeylerin önüne geçmen. Hislerine saygı duyacağım ve düşüncelerine de kendi çapımda bir değer verdiğimi bilmelisin.’’ sesindeki tını yumuşak ama otoriterdi bunu hissedebiliyordu Dean. Kız bunu bilerek ve ya isteyerek yapmıyor olabilirdi fakat Dean bu şekilde anlıyordu. Bundan rahatsız olmuyordu daha çok hoşuna gidiyordu bu olay. ‘’Ben sevdiklerimi teker teker kaybettim Dean. Normal bir çocukluk geçirmeyi ya da sıradan bir cadı olma hakkım elimden alındı.’’ son cümlesinde sesindeki tatlılığı yitirmiş daha çok soğuk ve nefret edilesi bir tonda konuşmuştu. Kaldırılması güç bir olaydı yaşadığı, bilmiyordu. Tahmin edemiyordu. Ailen için üzgünüm. Üstüne gelmek istememiştim. Ben ailemi hiç tanımadım. Onlara ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Bazen tek istediğim hayatta olup olmadıklarını öğrenebilmek oluyor. Bir anneye karşı hissedilmesi gerekenleri yada bir babanın verdiği koruyucu hissi hiç tatmadım, bilmiyorum. Bunları kaybettiğin zaman yaşadığın boşluğu da tahmin edemiyorum çünkü benim için normal şeyler bunlar. Seni tanımak istiyorum ben. Hayatının bir köşesinde olmak istiyorum. Seni ince ince tanımak seninde beni tanımanı istiyorum Aurélien. Geçmişinin pençesinden kurtarmaktır belki amacım bilmiyorum. Sadece benim için çözülmeye değecek bir sırsın. Bir de sendeki neyin beni bu kadar çektiğini gerçekten merak ediyorum. dedi ve usulca gülümsedi Dean. Karşısındaki kız çoğu yönden ona yabancı olsa da aslında bir çok kişiden daha yakındı ona.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Aurélien Rhodanthe

Aurélien Rhodanthe

RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 301
Gerçek Adı : Auré.
Yaş : 30

Gizemler. Empty
MesajKonu: Geri: Gizemler.   Gizemler. EmptyÇarş. Haz. 20, 2012 3:38 pm

Parmaklarını usulca masaya vururken, beklemek en zor şeydi Aurélien için. Ne söyleyecekti? Ona kızıp kalkacak mıydı yanından ya da bir daha yüzünü görmek istemiyorum diyerek karşısına çıkmayacak mıydı? Akıllıca olabilirdi ama buna kendini hazırlaması zor, yokluğunu hissetmesi bir şekilde can yakıcı olurdu. Dean sürekli etrafındaydı. Onu sürekli görüyor ve her karşılaştıklarında samimi olabilecek bir bağla birleşiyorlardı. Bu, göğün karanlığa ve yıldızlarına ihtiyaç duyduğu gibi bir şeydi. Birbirlerinden ayrıydılar ama aynı göğü paylaşıyorlar, aynı ışığın altında can buluyorlardı. Ailen için üzgünüm. Üstüne gelmek istememiştim. Ben ailemi hiç tanımadım. Onlara ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Bazen tek istediğim hayatta olup olmadıklarını öğrenebilmek oluyor. Bir anneye karşı hissedilmesi gerekenleri yada bir babanın verdiği koruyucu hissi hiç tatmadım, bilmiyorum. Bunları kaybettiğin zaman yaşadığın boşluğu da tahmin edemiyorum çünkü benim için normal şeyler bunlar. Seni tanımak istiyorum ben. Hayatının bir köşesinde olmak istiyorum. Seni ince ince tanımak seninde beni tanımanı istiyorum Aurélien. Geçmişinin pençesinden kurtarmaktır belki amacım bilmiyorum. Sadece benim için çözülmeye değecek bir sırsın. Bir de sendeki neyin beni bu kadar çektiğini gerçekten merak ediyorum. Aurélien babasının sıcaklığını hissetmemişti hiçbir zaman ya da annesinin gözlerindeki akacak yaşın durduğu bir zamanı. Her şey daha da kötüye gitmişti Rhodanthe soyunda. Sadece ölüm ve güçlerin tutsaklığı hakim olmuştu ömürlerine. Belki bir lanetti, bilemiyordu. Annesi aydınlık bir aileden gelirken, babası karanlığın temsiliydi. Zıt hayatlar, büyük bir aşk ve acılı bir son… Ama her şeye rağmen birbirlerine olan sevgileri, kirli hatıraları arasında güzel bir yere dolanmıştı. Gözlerini elbisesinin eteklerinde dolaştırırken, hüznün kendisini esir almasına karşı koyuyordu. Bir damla yaş gözlerine parlaklık verirken, akmaması için sessizce dua gönderdi bildiği bütün tanrılara. Kimsenin onu bu şekilde görmesini istemiyordu. Güçsüzdü, teslimiyete doğru yürüyordu düşünceleri ve ruhu aydınlığa doğru uzanıyordu sessizce.

Gülümsemeye çalıştı her şeye rağmen, Aurélien’a yakışacak bir alaycılıkla kıvırdı dudaklarını. Artık eskisi kadar acı duymuyordu hiçbir şey için. Belki de sakladığı maskenin arkasındaki yüze hakim oluyordu, kim bilebilirdi ki? Tüm düşüncelerini dağıtmak istiyor gibi başını usulca salladı. Huzur ve mutluluğu tekrardan anımsarken kendine izin verecekti bu sefer. ‘’Acıyı ve kaybı bu kadar yoğun yaşamaman seni şanslı kılıyor Dean. Umarım bir gün ailene ulaşabilirsin ya da onları görebilecek gücü kendinde bulursun. Sana yardım etmek isterim.’’ Büyük bir içtenlikle sözlerini tamamlarken kendini iyi hissediyordu. Ona yardım edebilirdi, ailesini bulabilirlerdi. Ne olursa olsun onları görmeliydi, değil mi? Onu hayatla birleştiren ailesini tanımalıydı. Gözlerini gözleriyle buluşturmaya çalışırken, ona güç vermek ister gibi dişlerini gösteren bir gülümseme sundu. ‘’Beni tanımana izin vereceğim Dean. Etrafımda olan herkesin zarar görmesinden korkuyorum, anlıyor musun, zarar görmelerinden. Evet, soğuk ve taş kalpliyim ama henüz duygularımı yitirmedim.’’ Gülümsemesi yüzünden düşerken, büyük bir ciddiyetle sözlerine devam etti. ‘’Geçmişim sadece içine çeker ve büyük bir boşlukta olursun. Büyüleyici bir soy belki dışarıdan bakanlar için ama değil. Bunu istemiyorum. Gizemler çözülmesi zor şeylerdir. Eğer onları bırakmaz ve daha da takip edersen aklında farklı yerlerde olurlar.’’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.mortemsymphony-rpg.com/
 

Gizemler.

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-