AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 Ajanlarım var

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jesus Dantes

Jesus Dantes

RP Yaşı : 20
Mesaj Sayısı : 115
Gerçek Adı : Cizıs!

Ajanlarım var Empty
MesajKonu: Ajanlarım var   Ajanlarım var EmptyPtsi Tem. 23, 2012 10:58 pm

    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] | [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

    Jesus | Roxanne

    Jesus kuğulluğundan ödün verip kıskançlığını alenen yaşarsa ne olur? Bence olanlar komik olur. Kıskanmayı bile bilmiyor, egosu el vermez.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://felixfelicis.roleplaylife.net
Jesus Dantes

Jesus Dantes

RP Yaşı : 20
Mesaj Sayısı : 115
Gerçek Adı : Cizıs!

Ajanlarım var Empty
MesajKonu: Geri: Ajanlarım var   Ajanlarım var EmptyPtsi Tem. 23, 2012 11:33 pm

    Jesus o sabah uyandığında kendisini iyi hissediyordu. Dün gece bilgisayarında yaşadığı bir problem ötürü uzun süre oyunda olamadığı için erken yatmak zorunda kalmıştı. Bu sayede üç gündür birkaç saatlik uykuyla ayakta durduğunu hatırlayıp kendisine vakit ayırabilmişti. Kendisini yatağa attığı anda uyku üzerine çökmüştü sinsice. Elbette buna izin vermemişti. Tüm yorgunluğuna rağmen muggleların yeni icadı olan tabletini eline almış ve film izlemeye başlamıştı. Klasikler her zaman iyi geliyordu ona, bikrça dakika içinde uyuyakalmıştı. İyi geliyordu derken bunu kastediyordum elbette. Jesus pek çok şey olabilir; ama entel... Asla. Rüyasında Apple'ın içinde geziyordu, üzerinde ilk defa bir şey vardı -genelde çıplak gezmeyi tercih ederdi- hem de bu şey bir takım elbiseydi. Yaka kartına baktığında CEO yazısını görmesiyle uyanması bir oldu. Garip bir rüyaydı, ne şimdi bu yani! O asla şirketlerin kölesi olacak tarzda değildi, zaten ablasının söylediğine göre rüyalar tersine çıkar. Başucundaki komidine uzanıp suyunu almaya çalışırken bardak yere düştü ve beraberinde müzik çalarını da indirdi yere. Rox için hazırladığı tüm o müzikler bir anda kül olmuştu. Kafayı yiyeceğini hissetti, derin bir nefes eşliğinde rahatlamaya çalıştıysa da başarılı olamadı büyücü. Yani, hadi ama, uğraşmıştı o şeylere.

    Sabaha kadar yatakta döndüğünü düşünürsek alarmın sesi onu rahatsız etmişti. Asasını bulup saate doğrulttu ve Bombarda diye fısıldadı. Biraz aşırı bir tepkiydi belki, belki... Dolabı açtı ve çok sevdiği Star Wrs tişörtünü üzerine geçirdi. Bir de kot pantolon giydiğinde hazırdı. Hogwarts'a gidecekti. Bunu nasıl yapacağından hala emin değildi ama... Belki müdürle görüşmeye gidiyorum ayağına yatabilirdi; ama gitmeliydi. Bunu biliyordu, çünkü geçenlerde baykuşla aldığı bir mektupta Rox'un iyi olmadığını haber almıştı. Fazla dalgındı şu sıralar. Dean adında bir kuzgun sinirini bozuyordu cadının anlaşılan. Hogwarts'a cisimlendiğinde etraftaki öğrencilerin bakışlarına aldırış etmedi. Yeni yüzler ona hayranlıkla bakarken onu ahtırlayanlar imrenerek süzüyorlardı adamı. Bir zamanlar buraların efsanesi oydu tabii. Yanına çağırdığı bir üçüncü sınıfı omuzlarından tuttu. "Hey bana bi iyilik ya. Bakanlıktan geliyorum, işte kartım. Roxanne Delacroix'ya ulaş ve ona Jesus piyano çalmayı çok severmiş de. O ne yapacağını anlar bence. Hadi şimdi toz ol, duyduğuma göre ailenin başı dertteymiş. Onları daha kötü duruma sokma." Seherbazların kimlik kartı kullanıp kullanmadığını bilmiyordu ama oltaya attığı yemi balık çoktan yemiş gibi duruyordu. Alaycı bir gülümsemeyle dudakları kıvrılırken müzik sınıfına girdi ve piyanonun başına kuruldu. Schubert'ten Serenade'ı çalıyordu elbette, en sevdiği. Birkaç dakikanın ardından kapının sesini duydu, müziği hemen kesmedi. En son notaya da bastığında yavaşça yerinden kalktı ve kızın yanına gitti doğruca. "Girişler konusunda iyi değilim. Şu kuzgun sana ne yaptı, direk onu konuşalım sonra sana seni ne kadar özlediğimi anlatmaya çalışırım falan. Eğleniriz." İkinci kez Roxanne'i ayağına çağırıyordu. Bundan hoşlandığı söylenemez...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://felixfelicis.roleplaylife.net
Roxanne Delacroix
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Roxanne Delacroix

RP Yaşı : 17.5
Mesaj Sayısı : 1679
Gerçek Adı : roxy foxy :)

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

Ajanlarım var Empty
MesajKonu: Geri: Ajanlarım var   Ajanlarım var EmptySalı Tem. 24, 2012 12:06 am

Yatağında gözlerini açtığı an bugün huysuzluğunun üzerinde olduğunu anlamıştı Roxanne. Yüzüne dökülen kahverengi saç tutamlarını ittirmeyi denedi ama bir dakika, sağ eli aptal sargılarla kaplanmıştı! Parmaklarının etrafındakileri uzun bir çekiştirme sonucunda koparmayı başardı. Sol elinin parmakları bu çabası yüzünden acıyınca geri kalanını bıraktı, battaniyesini üzerinden attı ve yatağının hemen yanında onu bekleyen ayakkabılarını giymeden, çıplak ayaklarıyla dolabına yürüdü. En sevdiği V yakalı ince beyaz kazağını ve klasik dar kot pantolonlarından birini giydi çabucak. Ne kadar şık giyinirse giyinsin kendini iyi hissedemeyecek bir moddaydı ne de olsa. Birbirine giren saçlarını Colovaria büyüsüyle dalgandırıp arkadan minik bir tokayla tutturduktan sonra sonunda ayakkabılarını giydi ve ortak salona indi.

"Roxanne?" Cresseda'nın sesini duyan cadı hemen şöminenin önündeki koltuklara yöneldi. "Sargılardan nefret ediyorum. Ne zaman çıkacak acaba, hala arada kan-" "Şşş! Çocuğun teki seni arıyor. Bir mesajı varmış. Sihir bakanlığından olduğunu söylüyor." Cresseda en az bu haberi alan Roxanne kadar şaşkın görünüyordu. Roxanne tek kaşını kaldırıp arkadaşının enlemesine oturduğu tek kişilik koltuğun yanı başında dikilen ufaklığa baktı. "Jesus piyano çalmayı çok severmiş." Bunun Sihir Bakanlığıyla alakasını kurmaya çalıştı bir süre. Jetonu düşene kadar tabi. Cresseda ile aynı anda anladıklarını belirten bir ses çıkarttılar. Roxanne önce ince bir heyecan hissetti fakat sakin görünmeye çalışarak ortak salon kapısına kadar yürüdü. Çıkmak üzereyken durdu ve koşarak yatakhaneye çıktı. Şu koyu kırmızı-kahve tonlarındaki rujunu hafifçe sürmeden dışarı çıkamazdı değil mi? Jesus'ı göreceğinden değil yani. Tekrar ortak salona indiğinde sürdüğü ruju farkeden Cresseda pis pis sırıtıyordu.

Mesajı iletinin Jesus olduğunu anladığı an nereye gitmesi gerektiğini de anlamıştı. Uzun süredir koridorların duvar diplerinde ilerleyip sesini çıkarmayan Roxanne önüne çıkan herkese sertçe omuz atıp çekilmesini emrederek çıkıyordı 5. kata. Müzik odasının önüne geldiğinde durdu, kapının ardından kulaklarına ulaşan müzik yüzünde heyecanlı bir gülücüğün oluşmasına sebep olmuştu. Jesus'ın kapının arkasında olduğu fikrine dayanamadığında ise içeriye girdi. Genç büyücü son notayı basana kadar kafasını kaldırmadı. Roxanne kollarını göğsünde kavuşturmuş onu izliyordu. "Girişler konusunda iyi değilim. Şu kuzgun sana ne yaptı, direk onu konuşalım sonra sana seni ne kadar özlediğimi anlatmaya çalışırım falan. Eğleniriz." Kız gülecek gibi oldu ama bu konularda kendini nasıl durdurabileceğini biliyordu. Kaşlarını kaldırarak laf çarpmaya hazırlandığı yüze baktığında bir süre sessiz kaldı. Onu bu kadar uzun zamandır görmediği için unutmuş muydu ne? Rüyalarından çok daha yakışıklı ve çarpıcıydı. Boğazını temizledi. "Öncelikle bunun son olduğunu bilmeni isterim Dantes. Bir daha beni görmek istersen çok özlü iksir hazırlayıp o bücürün kılığına gir ve ortak salona gel, ya da her ne yapacaksan onu yap işte..." Gözlerini devirdi ve kollarını iki yanında serbest bıraktı. Jesus'dan yayılan koku ona sıkıca sarılıp yüzünü boynuna gömmek istemesine sebep oluyordu. Ne var ki bu hiç Delacroix'lık bir hareket olmazdı. "Biri bana bir şey yapacak olursa kendimi kollayabileceğimi biliyorsun değil mi? Hem sanane bundan?" Neden bahsettiğini biliyordu, bu ilgi hoşuna gitmişti ama belli etmeyip tersleyecek kadar gururluydu hanımefendi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://vioreluna.deviantart.com/
Jesus Dantes

Jesus Dantes

RP Yaşı : 20
Mesaj Sayısı : 115
Gerçek Adı : Cizıs!

Ajanlarım var Empty
MesajKonu: Geri: Ajanlarım var   Ajanlarım var EmptyÇarş. Tem. 25, 2012 4:05 pm

    Jesus her zamanki soğukkanlılığıyla duygularını belli etmeksizin kızın karşısında dikiliyordu. Tamam, belki kıskançlığını gizleyemiyordu; ama naspın? O kuzgunun Rox’u üzdüğü fikri bile sinirlerini bozuyordu. O kimdi ki dokunabiliyordu Jesus’un sevgilisine. Onun sevgilisine… Hem de bir Hufflepuff, kendisini ne zannediyordu acaba? Bal arılarıyla falan oynasın onlar, yılanlar uğraşmak için fazla küçükler. "Öncelikle bunun son olduğunu bilmeni isterim Dantes. Bir daha beni görmek istersen çok özlü iksir hazırlayıp o bücürün kılığına gir ve ortak salona gel, ya da her ne yapacaksan onu yap işte..." Genç adam hafifçe gülmüştü bu sözler karşısında. Çok özlü iksir içmek mi? Asla yapmazdı. Aynaya baktığında o kusursuz çehresini görmezse kafayı yerdi. "Biri bana bir şey yapacak olursa kendimi kollayabileceğimi biliyorsun değil mi? Hem sanane bundan?" Gururluyu oynuyordu ve bu büyücünün hoşuna gidiyordu. Bir adım daha yaklaştı kıza ve ikisinin yüzü arasındaki mesafeyi neredeyse sıfıra indirdi. Biraz daha uzansa onu öpebilirdi; ama bu hiç doğru olmazdı ona göre. “Bir daha seni görmek istersem ortak salona gelirim doğruca ve o kuzgunu parçalarım.” O adamın adını ağzına alırken bile tıslamıştı adeta. Kızın omuzlarına koydu ellerini ve başını hafifçe eğdi. Boyu ondan biraz daha uzun olduğu için yapmıştı bunu. “Kendine koruyabileceğini biliyorum, her anlamda. Ama ben senden uzak olduğum için birilerinin seni kırmaya çalışmasına da izin verecek değilim.” Fazla ciddileştiğini fark etti ve hemen geriye çekildi. “Jesus’ın sevgilisi bunalım takılıyormuş falan demeleri hoş olmaz hem.” Bu kadar çok şeyi nerden haber alıyordu o gerçekten? Roxanne’in her adımını biliyordu, eve gelip giden mektupların haddi hesabı yoktu. Demek ki iyi ajanları vardı. Ne söz vermişti ki onlara? Hatırlamıyordu bile. Hatırlasa ne değişir ki? Onları sadece kullandığı apaçık ortadaydı.

    Roxanne’e yaklaşmak istiyordu, onun kokusunu hissetmek. Ama bunu yapmaya cesareti yoktu. Bu kızın karşısında kendisini tam bir pislik gibi hissediyordu. O kraliçeydi Jesus’sa aşırı yakışıklı bir soytarı. Bundan ötesine gidemezmiş gibiydi. Ona yaklaşması bile suçtu sanki… Sadece onu korumak istiyordu, bu şekilde yakın olabileceğini düşünüyordu. Tabii bir de mezun olmuş olması vardı. Bu en büyük sorunlarıydı galiba. Diğer çiftler sürekli bir aradayken Jesus Rox’u sadece tatillerde görebiliyordu. Tabii tatillerde ablası bir şey çıkarmazsa… Deli oluyordu bazen aile yemekleri zırt pırt… “Sadece eskisi gibi terör estirmeni istiyorum, çok şey mi?” Deli gibi bir kahkaha attı, normal erkekler sevgililerinin mutluluğunu isterdi aslında…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://felixfelicis.roleplaylife.net
Roxanne Delacroix
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Roxanne Delacroix

RP Yaşı : 17.5
Mesaj Sayısı : 1679
Gerçek Adı : roxy foxy :)

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

Ajanlarım var Empty
MesajKonu: Geri: Ajanlarım var   Ajanlarım var EmptyCuma Tem. 27, 2012 8:55 pm

Karşısındaki mükemmel yüz kendi yüzüne iyice yaklaştığında gardını indirmesine dakikalar hatta belki saniyeler kaldığının farkındaydı. “Bir daha seni görmek istersem ortak salona gelirim doğruca ve o kuzgunu parçalarım.” Bu cümleyi sarfederken takındığı yüz ifadesi ve ses tonu; kısaca öfkesi Roxanne'in başını döndürmüştü. Böyle bir küstahlık başka bir kızı sinirlendirebilirdi belki Roxanne'i etkilemekten başka bir işe yaramamıştı. Elleri omuzlarına temas ettiğinde, Dean'in dokuşundan çok daha fazla şey hissettirdi ona. Midesinde başlayan hareketlenme sadece fiziksel değil aynı zamanda duygusal çekimin habercisiydi. Gözbebeklerinin belli olmamasına sebebiyet verecek kadar koyu renkteki gözlerine baktıkça genç cadının içinde ne olduğunu çözemediği kimi duygular uyanıyordu. Bunu daha önce başkası ona yaşatmadığı için çözemiyor olabilir miydi? “Kendine koruyabileceğini biliyorum, her anlamda. Ama ben senden uzak olduğum için birilerinin seni kırmaya çalışmasına da izin verecek değilim.” Jesus tekrar ondan uzaklaşırken Roxanne ciddiyetine, saklamaktan çekinmeyerek güldü. “Jesus’ın sevgilisi bunalım takılıyormuş falan demeleri hoş olmaz hem.” Ah, demek sadece Dean'le görüştüğünden değil, eskisi gibi olmadığından da haberdardı. Birileri tarafından takip ediliyor olmasına kızmalıydı ama hoşuna gitmişti. Birinin onunla gerçekten ilgilenmesi durumu en azından.

Evet, Roxanne mesafeliydi, ona ulaşmak zordu; bu izlenimin silinmesini istemiyordu ama istediğini yapacak kadar kendinden emin olması gerekmez miydi? Bir başkasının ne düşündüğünü önemsemeden yani. Bu fikir aklından geçtiği anda ne yapacağını biliyordu artık. “Sadece eskisi gibi terör estirmeni istiyorum, çok şey mi?” Jesus'ın cümlesinin ardından gelen kahkaha normal bir insandan çıkacak türden değildi. Zaten Roxanne ne zaman normal insanları sevmişti ki. Jesus'ın az önce geri çekilerek aralarında açtığı mesafeyi bir adımda kapadı ve hiç tereddüt etmeden kollarını onun boynuna doladı. Başını yukarı kaldırmıştı zira bu şekilde tam anlamıyla göz göze gelebiliyorlardı. Birkaç saniye boyunca yüzündeki şaşkınlığı ve merakı keyifle izledi. Aralarındaki çekim elle tutulacak cinstendi, ikisi de bunun farkındaydı. Dudaklarını kulağına yaklaştırdı. "Pekala, eğer Jesus sevgilinin terör estirmesini istiyorsan, bunu yapacağım. Fakat bu teröre sen de kurban gidebilirsin." dedi fısıltıyla. Bu kez başını geri çekip onun yüzüne yaklaştırdı. Dudaklarında hem kendini beğenmiş hem memnun bir gülümseme vardı. Nefesleri birbirine karışırken tek istediği Onu öpmekti ama sadece bir kaç saniye daha bekledi; karşısındaki büyücünün çektiği işkenceyi görmek için. Onun acısı Roxanne'in hoşuna mı gidiyordu ne? Sonunda dudakları onunkilerle birleşti. Kız, bunun için neden onca zamandır beklediğini sordu kendi kendine. Jesus'a işkence çektireceğim derken kendine de çektiriyormuş meğer... Onu öpmek kitaplarda tanımlanan aşkın karşılığı gibiydi; midesindeki kelebekler, ayağının yerden kesildiği hissi, kalbinin yerinden çıkacak gibi atması; tüm semptomlar olması gerektiği gibi gösteriyordu kendini. Fakat kulaklarında çınlayan müziği hiçbir kitapta okuduğunu hatırlamıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://vioreluna.deviantart.com/
Jesus Dantes

Jesus Dantes

RP Yaşı : 20
Mesaj Sayısı : 115
Gerçek Adı : Cizıs!

Ajanlarım var Empty
MesajKonu: Geri: Ajanlarım var   Ajanlarım var EmptyÇarş. Ağus. 01, 2012 12:33 pm

    Roxanne'in cretkarlığı karşısında şaşkınlığını gizleyemiyordu. Onunbu konularda -manita olayları- biraz daha çekingen bir tavır izleyeceğini düşünürdü hep; ama şimdi karşısındaki kız bu tezini çürütmüştü. Kollarının sıcaklığı ve dokunuşundaki o korkusuzluk sayesinde büyücü rahatladığını hissediyordu ve bunu gizlemiyordu. "Pekala, eğer Jesus sevgilinin terör estirmesini istiyorsan, bunu yapacağım. Fakat bu teröre sen de kurban gidebilirsin." Dudaklarına nihayet kavuşmanın sevinciyle bir an yeni yetmeler gibi eli ayağına dolaşmıştı adamın. Birkaç saniye için kontrolünü yitirdiğini fark etti, rezil olma pahasına sürdürdü bunu. Elini yavaşça kızın boynuna götürdü ve onu kendisine doğru çekti iyice. Sonuna kadar yaşamak istiyordu bu anı, çünkü uzun zaman beklemişti. Cadının birlikte olduğu adamların tamamını gebertmek geçmişti içinden, ama yine de dışarıya karşı çizdiği o imaj zedelenmesin diye belli etmemeye çalışmıştı. Okuldan mezun olduğu zaman rahatlığa kavuşmuştu nihayet. Artık eskisi gibi nerde akşam orada sabah oalcak kafasını bir kenara bırakmıştı- tamamen atmamıştı tabii- ve derli toplu bir adam olma yoluna girişmişti.

    Jesus Dantes, birkaç yıl boyunca tek bir kızı beklemişti. Elde ettikten sonra bile beklemişti, yani aşıktı. Sayısız kızla birlikte olmuş, neredeyse tamamından sorunsuz bir şekilde ayrılmıştı; ama hiçbiri Roxanne'in ona verdiği bu hissi verememişti. Rox farklıydı, bambaşka bir eşydi, Jesus'a geleceği düşünmeyi öğretiyordu sanki, daha sorumluluk sahibi oluyordu onun yanındayken. "Kasırganın içinde olmayı tercih ederim. Ben soğuk havaların adamıyım Delacroix." Olabilecek en kro sözleri sarf etmişti. Hafifçe gülümsedi kıza ve ona doyamamış olacak ki çenesini hafifçe kavrayıp kendisine doğru çekti. Bir kez daha öptü onu ve ardından bıraktı. Uzun süre Hogwarts'ın içinde kalırsa yakalanacaktı. Hangi Seherbaz haber veremden okula gelirdi ki? Eğer bu oyunu sürdürmek istiyorsa temkinli olmalıydı. "Gitsem iyi olacak Rox... Ben yokken uslu durma sakın." Elini iyice karışmış olan saçlarına götürdü ve kıza bakıp gülümsedi. Bir dahaki görüşmelerinde kendisine çekidüzen verecekti. Hep karmakarışık saçlarla çıkıyordu kızın karşısına...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://felixfelicis.roleplaylife.net
Roxanne Delacroix
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Roxanne Delacroix

RP Yaşı : 17.5
Mesaj Sayısı : 1679
Gerçek Adı : roxy foxy :)

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

Ajanlarım var Empty
MesajKonu: Geri: Ajanlarım var   Ajanlarım var EmptyPerş. Ağus. 09, 2012 2:12 am

Jesus'ın tecrübeli ve kendinden emin hareketlerle onu sarmasını bekliyordu Roxanne. Bu yüzden öpücüklerinin ilk anlarında Jesus'ın kazık gibi dikilmesine anlam verememişti. Jesus Dantes, soğuk nevale, ömür törpüsü denebilecek kadar sinir bozucu, alaycı; ama inanılmaz yakışıklı. Onun kaç kızı götürdüğünü kimse tahmin edemezdi. Bu acemi tavrı Roxanne'in bir an için onu istemediği düşüncesine kapılmasına sebep olmuştu. Ne var ki Jesus hemen toparlandı. Ensesine onun sıcacık ellerini hissettiğinde kalp atışları hızlandı. Bedenleri birbirine yaklaşırken Roxanne kendi kendine kontrolü kaybetmemesi gerektiğini tekrarlayıp duruyordu. Onu şaşırtmak için bir hamle yapmıştı ama uzatacak olursa Jesus'ı sonsuza kadar kaybedebilirdi. İlişkiler konusundaki huylarından haberdardı.

"Kasırganın içinde olmayı tercih ederim. Ben soğuk havaların adamıyım Delacroix." Geri çekilirlerken ikisi de derin nefesler alıp veriyordu. Roxanne gözlerini Jesus'ın gözlerinden ayıramıyordu. Onu tekrar öpmek istiyordu, hatta mümkünse saatlerce... Jesus düşüncelerini okumuş gibi çenesini tutup bir kez daha yaklaştı. Kız bu kez kontrol etme düşüncesini bir saniye bile zihninde tutamadı. Başı fırıldak gibi dönüyordu. "Gitsem iyi olacak Rox... Ben yokken uslu durma sakın." O an için çatalanan ses tonu, Roxanne'in hayran olduğu saçlarına giden eli... Genç cadı onu bir kez daha öpme dürtüsüne karşı koyabilmek için uzun süre kıpırdamadan dikilmek zorunda kaldı. Bir anlık bir temas tekrar baş dönmesi anlamına gelebilirdi. Yüzüne çarpık bir gülümseme yerleştiğinde Roxanne derin bir nefes aldı. Ondan uzak durmalıydı. "Uslu durmayacağımı sen de biliyorsun." Parmaklarını saçlarının arasından geçirirken hayal ettiği Jesus'ın karmakarışık saçlarıydı. "Dua et seni kıskandıracak türden karmaşalara sebep olmayayım..." Alayla güldü ve arkasını dönüp kapıya yöneldi. Bir kaç saniye daha aynı odada kalırlarsa mesafeli tavrını bırakıp genç adamın üstüne atlamaktan falan korkuyordu.


Rp Sonu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://vioreluna.deviantart.com/
 

Ajanlarım var

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-