Gözlerini açtığında hala gece gördüğü rüyanın mutluluğuyla sarhoş olduğunu fark etti genç kız. İstemsiz olarak sırıttı ve derin bir nefes alırken yavaşça yatakta doğruldu. Sağına baktığında, oda arkadaşı ve biricik kankası Katherine'in yatağında mışıl mışıl uyumakta olduğunu görebiliyordu. Önce banyoya girmesi gerektiğini düşündü genç cadı, yavaş adımlarla tuvalete doğru yürüdü ve aynaya baktı. Bellamarine sabahları bile çok güzel görünürdü, genç kız bunun farkında olsa bile, bunu kabul etmeyecek kadar mütevazıydı. Hafifçe gülümsemeye devam ederken ve duşta soğuk suyun altına girerken, aklında dün geceki rüyası vardı. Ailesi ile oturmuşlardı ve mutlu bir şekilde yemek yiyor, kahkahalar atıyorlardı. Bellamarine o mükemmellik abidesi manyakları gerçekten çok özlemişti, bir an önce tatilin gelmesini istiyordu ancak okul henüz yeni başlamıştı, ne yazık ki Bellamarine'in bir süre daha beklemesi gerekiyordu. Ama yine de umurunda bile değildi. Ne zaman olursa olsun gidebileceği bir yer vardı. Birçok öğrenci ailesini bile tanımıyordu, burası onların tek eviydi. Yaz-kış burada yaşıyorlar ve buradan başka bir yer göremeden büyüyüp gidiyorlardı. Bellamarine için aynı şey söz konusu bile değildi. O ailesiyle pek çok yere gitmiş, pek çok şey görmüş bir büyücüydü. Hayatı tam anlamıyla yaşamıştı ve bundan son derece memnundu. Ayrıca ailesindeki her üyede biraz kaçıklık ve sapkınlık olması onu rahatsız etmiyor, aksine mutlu bile ediyordu. Kaçık olmak Bella'ya göre bir avantajdı. Kendisi de bir kaçıktı ve hayata bir kaçık olarak pek çok farklı açıdan bakabiliyordu. Diğer normal insanlardan onu ayıran şey de buydu zaten. Her konuda mükemmel olduğu gibi, kaçık olmakta da mükemmeldi. Bunu düşününce memnuniyetle gülümsedi.

Genç cadı kafasında havlusu ve üzerinde ona hayli büyük gelen bornozuyla banyodan çıktığında, Katherine henüz yeni uyanmıştı. Daha doğrusu yatakta yüz üstü uzanıyor ve gözlerini açıp kapatarak uyanmaya çalışıyordu. Bellamarine gülümsedi ve havluyla saçını kuruturken, "Günaydın," dedi arkadaşına. Katherine ona baktı, uyku sersemi bir şekilde gülümsedi ve, "Günaydın," diye cevap verdi. Bellamarine yatağına oturdu ve Katherine'e bakarak, "Bugün derslerden önce eğlenceli bir şey yapsak mı, ne dersin? Slytherinli iki kanka olarak okulu birbirine katmayalı uzun zaman oldu." dedi. İkisi de güldüler. Bellamarine bugün gerçekten bir şeyler yapmak istiyordu, eğlenceli ve başını belaya sokacak derecede tehlikeli şeyler... İnanın buna, Hogwarts'da başınızı belaya sokmak isterseniz, mutlaka bu isteğinizi elde ederdiniz.

"Neden Yasak Orman'a girmiyoruz? Bunu daha önce ceza dışında hiç denememiştik." Bellamarine bunu duyduğunda hafifçe gülümsemişti. Derslerden önce Yasak Orman'da takılmak gerçekten de iyi bir fikir sayılırdı. Hem yorucu bir güne başlamadan önce biraz eğlenmek her öğrencinin hakkıydı. Genç kız Katherine giyinirken saçındaki havluyu çekti ve düzeltip tekrar kafasına sardıktan sonra giyecek bir şeyler bulmak üzere dolabının önüne gitti. Her sabah ki sorunu yaşıyordu Bella, ne giyecekti? Kıyafetlerden oluşan kocaman dağın dibine girdi Bella, ardından da kirli ve temiz olarak kıyafetlerini ayırmaya başladı. Bella evdeyken dolabı hep tertemiz olurdu, hizmetçiler etrafın kirlenmesini asla istemezlerdi. Ancak Hogwarts'a geldiği zamanlarda bunun tam tersi bir durum söz konusuydu, dolabı ve yatağı her zaman dağınık olurdu genç kızın. Etrafı toparlamaya pek alışık değildi, sadece İksir derslerinde masasını ve kazanını temizlerdi, o kadar. Hem masasını ve kazanını temizlemek ilk senesinden beri bebek oyuncağı gibi geliyordu Bella'ya.

Sonunda üzerine giyecek bir şeyler bulduğunda ve Slytherin armalı cübbesini üzerine geçirdiğinde, Katherine ile odalarını terk ettiler. Katherine kalktığı saniyede üzerine bir şeyler geçirmiş ve onu beklemeye koyulmuştu. Bella Katherine'in bu özelliğini takdir ediyordu. Hiçbir zaman beş dakikada hazırlanabilen kızlardan olmamıştı Bellamarine. Eh, mükemmelliğini de buna borçluydu ama, değil mi? Büyük Salon'a doğru inerken Bella ne kadar da aç olduğunu fark etti. Ancak her sabah olduğu gibi yalnızca az kilo aldırıcı şeylerden azar azar yiyecekti. Seneler öncesinden başlamıştı bu diyet, annesi, genç kız her ne kadar aç olsa da ona yemek yedirmemişti. Bellamarine sonraları bunun hem iyi yanlarını, hem de kötü yanlarını görmüştü. Yemek yemek onun için bir zevk değil, bir ihtiyaçtı sadece. Ne yazık ki hep de böyle olacaktı. Tüm hayatı boyunca alışmış olduğu bir huyu bir anda değiştiremezdi. Ancak öte yandan, hiçbir şey yememek genç kıza harika bir vücut kazandırmıştı. Hogwarts yaz tatiline girdiği zamanlarda hep modellik yapardı kız. Ünlü markaların favori modellerindendi. Sanırım, annemin tüm uğraşları bunun içindi, diye geçirdi içinden kız. Sonra derin bir nefes aldı ve Büyük Salon'dan içeri girerken onlara çevrilen bakışlara aldırmadı. İki harika görünüşlü Slytherin'e bakmaları gayet doğaldı, Bella onlara hak vermeden edemiyordu.

Masalarına yerleştikten sonra, bir şeyler atıştırdı iki genç cadı. Ardından işleri bittiğinde hızla ayağa kalktılar ve okulun çıkışına, Yasak Orman'ın girişine doğru ilerlediler. Ormana geldiklerinde, etraf apaydınlıktı. Bella iç çekti ve, "Hadi ama, daha sabah. Gündüz hiçbir şey olmaz." dedikten sonra Katherine'e sırıttı. Katherine de Bella'ya aynı şekilde tepki verdi, ardından beraberce Yasak Orman'ın karanlık taraflarına doğru ilerlemeye başladılar. Yürüdükleri sırada etraftan gelen baykuş sesleri ortama ürkütücü bir hava katıyordu. Bella bir anda sağ tarafından gelmiş olan bir hışırtı sesi duydu. Hemen asasını çıkardı ve sesin geldiği yöne tuttu. Bir yandan da Katherine'in omzunu dürtmüş ve, "Sen de duydun mu?" demişti.