AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 İhtiras Rüzgarları

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Aurélien Rhodanthe

Aurélien Rhodanthe

RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 301
Gerçek Adı : Auré.
Yaş : 30

İhtiras Rüzgarları Empty
MesajKonu: İhtiras Rüzgarları   İhtiras Rüzgarları EmptyPtsi Tem. 02, 2012 1:46 pm

[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.mortemsymphony-rpg.com/
Aurélien Rhodanthe

Aurélien Rhodanthe

RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 301
Gerçek Adı : Auré.
Yaş : 30

İhtiras Rüzgarları Empty
MesajKonu: Geri: İhtiras Rüzgarları   İhtiras Rüzgarları EmptyPtsi Tem. 02, 2012 3:31 pm

Sonbaharın dokunuşları vücudunda buluşurken, yere çalan yaprakların seremonisi gitgide yayılıyordu. Yalnız olduklarını hissettirmek istemiyorlar gibi usulca sürünen bir mutluluk… Geceye ve bu dünyaya ait olmayan bir ihtişam gibiydi. Dean içinde öyleydi. O, Aurélien’ın dünyasına uymuyordu. Belki fazla iyiydi, belki de umut ışıkları karanlığı harekete geçiren küçük bir parçaya dönüşecekti. Karanlık, umut ve saflıktan beslenirdi. En güçsüz anlarını kollardı ve umutlarını, yinelenen bir hayat gibi emip bitirirdi. Ama yine karanlığa karşı büyük bir tehditti umut ve saflık, karanlığın etkilerini kaldırabilen bir lanetti. Onu bundan uzak tutmak istese de daha fazla üstüne gidiyor, olayların daha da içinde bulunuyordu. Kendini her şeyin ortasına atabilecek kadar aptaldı, buna cesaret diyemezdi değil mi? Rüzgarın ılık esintisi yaklaşan yağmurun habercisi gibi usulca fısıldıyordu ayın altındaki kara bulutlara. Bir şeylerden sakınmak istiyor gibi düz ve yassılaşmıştı gök. Yıldızlar arkasında ince parıltılar bırakarak varlıklarını usulca gösterseler de karanlığın ardında oyunlarını izliyorlardı.

Sessizlik yerini dalgaların rahatlatan tınılarına teslim etmiş, tuz ve nemli kokuları her yeri sarmıştı. Toprağın nemli kokusu, yağmur ve büyü… Ait olduğu dünya burasıydı ne kadar kaçmak istese de. Sihir parmaklarını kaşındıran bir esinti gibi vücudunu yalıyor, gücünü iliklerinde hissediyordu. Bacaklarından yukarıya doğru kıvrılan esinti bedeninde hafif dokunuşlarla ilerlerken erkeğe döndü. Karanlıkta parlayan gözleri ve hissettiği şeyler o kadar yoğundu ki, onu hissedemiyordu tam olarak. Dudakları her an aralanıp bir şeyler fısıldayacakmış gibi biçimlenmiş ve yüzü duygularını saklamayı beceren güzel bir ifadedeydi. Konuşmak istiyordu ama ne diyeceğini bilemiyordu, onu kırmaktan korkması farklı bir hissi tekrardan çözümlüyor gibi etrafında dönüyordu birer birer. ‘’Beni yanlış anlıyorsun Dean. Ya da kendimi sana tam olarak anlatamadım, bilemiyorum. Bana yaklaşmana izin verdiğim içindir belki hissizliğim.’’ Sözler dudaklarından keskin bir şekilde dökülürken yine rol yapıyordu. Buna izin vermişti, hem de onu yaşamında istediği içindi. Bir anlığına düşündüğünü var saymak istiyordu. Kalbine ulaşabilmiş, kendisine bile yabancı gelen içindeki gizli hisleri ortaya çıkarmıştı. Öpüşünün ona hissettirdiği şeyler için kızgındı. Buna izin vermemişti belki, ama kendisinin de istediğini biliyordu. Doğruları biraz daha söylemeye devam ederse bir cellat ya da mazoşist olduğunu kabul edecekti. Birden adımlarını hızlandırırken usulca dönmeye başladı küçük bir kız çocuğu gibi. Yağmurun ilk damlalarını hissediyordu teninde. Başını geriye atarken yüzüne değen damlalar gülümsemesine yol açarken huzurlu bir şekilde iç çekti. Avuçlarını göğe doğru kaldırırken gülüşleri etrafı süslüyor, elbisesinin etekleri gecede bir su dalgası gibi akıyordu. Erkeğin yüzüne gülerek baktı ve sonra usulca dönerek kelebekler çizdi kumun üzerine. ‘’Beni öptüğünde savunmasız bir kız çocuğu gibi hissettim ve bunun için sana kızacağım.’’ Gülümsemesi daha da büyürken nemlenen saçları yüzünü aydınlatmıştı güneşten ışıltılar gibi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.mortemsymphony-rpg.com/
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

İhtiras Rüzgarları Empty
MesajKonu: Geri: İhtiras Rüzgarları   İhtiras Rüzgarları EmptyPtsi Tem. 02, 2012 4:44 pm

Sözler taşıdıkları anlamlarla varlardır. Hayatsa bir konuşmadır, sözcüklerden oluşan. Dudaklardan dökülen anlamlar insanı iki yere sürükler. Biri hayal kırıklığı diğeri mutluluk. Koşulsuzdur bu. Tabii neyin ne olduğunu baştan kestiremez kimse. En beklenmedik yerde mutluluğa dokunabilirsiniz. En ummadığınız şeyden dolayı da hayal kırıklığının can acıtıcı gerçekliğiyle tanışır, bulutların üzerinden yere çakılırsınız. Havada neyin kokusu vardı bilmiyordu Dean, hayal kırıklığı mı, yoksa mutluluk mu? Şimdi bir şey söylemek anlamsızlaşmıştı onun için. Duygularını yine bir sandığa kilitlemiş çevresindekilerle iletişimini kesmişti. Yanında yürüyen kıza odaklanıyordu. Gerisi umurunda bile değildi. Yağmur mu yağacaktı? Dalgaların berrak kokusu mu? Çimenlerin ezilirken çıkardığı iç gıdıklayıcı ses mi? Önemli değildi. Kızın sürekli olarak uzak duvarlar arkasında olmasını istemiyordu ve sanki bu şeyler de ona katkıda bulunuyordu. Aralarına sanki millerce duvar örüyordu bu şeyler. Kız düşüncelerinin pençesinden sıyrılıp dudaklarını anlam yüklediği cümleleri akıtmak için araladığında Dean bu anın bozulmasını istemiyordu. Sanki eşsizdi ve geri getirilemezdi. söyleyeceği sözlerin ne olacağı umurunda değildi fakat bir yandan da duymak istiyordu. İkilemler içinde susmak en iyi çözümdü belkide. Suskunluğunun sesi onu yiyip bitirse de anı yaşamak için doğru seçim buydu. ‘’Beni yanlış anlıyorsun Dean. Ya da kendimi sana tam olarak anlatamadım, bilemiyorum. Bana yaklaşmana izin verdiğim içindir belki hissizliğim.’’ Bahsettiği belkide tam olarak buydu sözlerin. Keskin bıçakların ortaya çıkarak derisini lime lime edişine şahit oluyordu sanki. Dudaklarından tek bir şey bile çıkış izni alamıyordu. Suskunluk çığlığını arttırıyor dayanılmaz bir hal alıyordu bu anlamlar karşısında ve evet, bulutlar yeniden onu taşımayı ret etti ve gerçeğin soğuk ve sertliğiyle onu baş başa bıraktı. Onu en çok yaralayan belkide hissizlik oldu. Ona bu kadar şey yaşatan kıza hiçbir şey hisettirememesi... Kızgındı bir yandan da. Kendini bu denli zararlı görmesinden. Değildi. Olamazdı. Verdiği zarar onun için mühim değildi. Verebileceği zararlara katlanmak istiyordu o sadece. Aşk böyle bir şey miydi? Kızın hissizliği karşısında ezilip büzülen ama bir türlü yok olmayan, yaşamak için direnen? Dudaklarında alaycı bir gülümsemenin yelleri esmeye başladı. Yüzüne yayılan anlaşılması güç alaycı bir gülümseme. Kız ona bakmıyordu hızlı adımlarla yarı toprak yarı çimen yüzeyde yürüyor yavaşça dönüyordu. Yağmur dünya üzerine damlalarını düşürürken, tüm pisliklerden arınıyordu dünya. Kızsa yaşayamadığı çocukluğunu buluyordu belkide her bir damlada. Ellerini göğe kaldırmış sarı saçlarının karanlıkta izler bırakmasına izin veriyordu. Dean'ın suratında ki alaycı gülümseme yok olup giderken yerini şefkat ve daha adını koyamadığı bir his alıyordu. Ellerini önünde kenetleyip dönen genç cadıyı hayranlıkla izliyor söylediği cümlelerin bıraktığı izleri nasıl da sildiğine şahit oluyordu. Cadı bu sefer daha sevecen ve ona ait bir sesle döktü dudaklarından sözcükleri tüm karanlığa ve Dean'a ‘’Beni öptüğünde savunmasız bir kız çocuğu gibi hissettim ve bunun için sana kızacağım.’’ Gerçeklik yok olup bulutların rahatlığına yeniden yükselirken düşme olasılıklarını silmişti kafasından. Sadece kızın güzelliği ve savunmasız duruşu sarmıştı etrafını. Karşındakine ne yaşatmak istediğini çözemiyorum. dedi ve kısa bir gülümsemenin ardından "Eğer cezam bu olacaksa üzgünüm ki seni öpmekten vaz geçmeyeceğim. dedi ardından kızın yağmur altındaki güzelliğini daha iyi izleyebilmek için yere oturdu. Önünde sanki mutluluğun bir parçası duruyordu, o her ne kadar bunu inkar etsede...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Aurélien Rhodanthe

Aurélien Rhodanthe

RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 301
Gerçek Adı : Auré.
Yaş : 30

İhtiras Rüzgarları Empty
MesajKonu: Geri: İhtiras Rüzgarları   İhtiras Rüzgarları EmptyPtsi Tem. 02, 2012 6:21 pm

Bunu hep yalnız kaldığında yapardı, kendine ait olan bir hareketti. Sevinç ve geçmişin tozlu kalıntılarından bir parça, bilemiyordu. Mutlu olduğu şeyleri içinde yaşamayı sever ve bunları kimsenin eline koz olarak vermek istemezdi, mutluydu belki ama can yakmaktan da çekinmeyecekti. Eğer böyle olmazsa nasıl ayakta kalabilir, bir şeylere tutunabilirdi ki? Kimseye acımayacak ve onu çok sevmeyecekti, aslında her şeyin bedeli buydu: Sevgiden ve mutluluktan yoksun kalmak. Gerçekten de çok adildi her şey. Bunları bir kenara bırakmak istiyordu uzunca bir süre. Ölmeyecek kadar bir şeyler yapsa yeterdi, değil mi?

Erkeğin bakışları üzerinde huzuru ve mutluluğu yayıyordu, eğer ondan uzaklaşırsa kendini karanlığa teslim edecekmiş gibi hissediyordu. Belki de hiçlik. Ya da bir son demeliydi. Renkler gözünü acıtmıyor, her yeri görmek istiyor gibi durmuyordu. Vücuduna çarpan rüzgarı ve şiddetini hissetmeyi istiyordu iliklerine kadar. Her şey dönüyor ve sadece zihnindeki gerçek kalıyordu. Kendi doğruları ve istediği şeyler… Şimdi de olduğu gibi. ‘’Karşındakine ne yaşatmak istediğini çözemiyorum.’’ Sesi bir şeyleri arar gibi düşünceliydi, bir şeyleri sürekli sorguluyordu aklında. Onu anlayamıyordu bazen. Ne yapıyordu ki ona kendinden uzak tutmak dışında? Karşısındakine her şeyi yaşatacağını söylemek isterdi, özelliklede acıyı. Yüzüne baktığında her yer aydınlanmıştı sanki gülümsemesi karşısında. Bakışları, rüzgarı kendine tutsak bırakmış, gülüşü ise her şeyi çiğnemişti. "Eğer cezam bu olacaksa üzgünüm ki seni öpmekten vazgeçmeyeceğim.’’ Ayakları neredeyse birbirine dolaşırken, tehditkar sayılacak bir bakış attı erkeğe. Alaycı gülümsemesi yüzünü daha da kavrarken usulca oturdu ve gözlerini üzerinden çekmedi. Onu öpmeyeceğini söylemek için dudaklarını araladığında hırçın bir masumiyete büründü ve sadece onu izledi. Hareketlerini ve yapacağı şeyleri durduruyor gibiydi. Tereddüt etmek onu ya pişmanlığa ya da ölüme sürüklerdi. Aslında ikincisi seçenek favorisiydi ama pişman olursa diğerlerini de öldürmek zorunda kalacaktı. Ah, zorunluluk sadece bu yüzdendi.

Başı dönmeye başladığında hareketlerini yavaşlattı ve usulca durdu. Dönen her şeyi istediği gibi çeviriyordu, özgürce. Gerçek sihir bu olmalıydı, güç çatışmasından uzak ve sihrin tadına varmaktı. Erkeğin bakışları üzerinde ona yaklaştı ve aralarına mesafe koyarak karşısına yerleşti. Yüzünü rahat bırakmayan saçlarını elleriyle yatıştırmak istiyor gibi aralarından geçirdi ve boş bir ifade takındı. Tüm hislerden uzak ve her şeyi geride bırakmış gibi. Bunları yapmak zor değildi Aurélien için, sadece asırlar süren hayatlara değmiş kötü şeyleri yaşayınca yapabiliyordunuz. ‘’Bende seni çözemiyorum Dean. Benden ne istiyorsun?’’ Bunu gerçektende öğrenmek istiyordu. Sanki her şey çok iyiymiş gibi daha da içinden çıkılmaz bir hale sürüklenirken, neden yaklaşıyordu ona? Bakışlarını karaltılara doğru çevirdi. Gece bir bedenin içinde hareket ediyor gibi, ağaçlar inanmadığı tanrının uğruna dallarını bükmüş ve usulca dua ediyordu. Belki de bir tanrıçanın gözyaşlarının sessiz yakarışlarını duyuyorlardı. ‘'Vazgeçsen iyi edersin. Seni düşündüğüm için söylüyorum yani.''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.mortemsymphony-rpg.com/
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

İhtiras Rüzgarları Empty
MesajKonu: Geri: İhtiras Rüzgarları   İhtiras Rüzgarları EmptyPtsi Tem. 02, 2012 7:17 pm

Uzaktan gelen müziğin yakarışlarına eşlik ediyordu zaman. Hayaller ve istekler süslüyordu kenarlarını. İçten gelen bir çığlığın verdiği huzurdu. Kahkahalar atarak, umursamazca. Kendi yarattığımız saçma dünyaların kapılarını aralayıp gerçek dünyaya adım atmak gibiydi. Sorunsuz, korkusuz, özgür. Hatasız. Yağan yağmurun üzerlerine döktüğü milyonlarca anı vardı belkide, geçmişlerinden gelen. Geçmiş sürekli peşlerinde dolanan bir kuyruktu. Kurtulmak istese de gün geçtikçe daha da uzayan, üzerine yapışan. Sorguluyordu çünkü, sorgulaması gerektiğini biliyordu. Düşünmeliydi hiç durmadan. Gelen zararları en aza indirmeliydi. Katlanabileceği şeyler yaşamalıydı. Düşünmeliydi çünkü, bir tek bunu biliyordu. Tek doğru yapabildiği şeydi. Sığındığı tek limandı düşünceleri. Kimsenin giremediği gizli sığınağıydı. Garipti belkide ama umurunda değildi. Yağmurun yüzünde yollar çizerek akışını hissediyordu. Mutluluk vericiydi. Saf ve temiz. Hayatlarından uzak olan saflık ve temizlikti bu. Kızın karşısında kendince yaptığı hareketler karşısında umursamazca oturuyordu. Bu hoşuna gidiyordu. Kızın mutlu olması yani. Onda ne görmek istediğini bilmiyordu fakat onu hayatında görmek istediğini biliyordu. Düşüncelerinin arasına daldığı anda kızın ipeksi ama bir o kadar da keskin sesi onu oradan çıkardı ve kendi dünyalarına döndürdü. ‘’Bende seni çözemiyorum Dean. Benden ne istiyorsun?’’ Onu istiyordu tüm gerçekliğiyle. Saçma hayatında değer verilecek birisini, onu istiyordu. Bu kadar basitti. Nedeniyse, onda bir nebzede olsa kendini buluyordu. Peki bunu ona anlatabilir miydi, o anlar mıydı? Hayır. O yüzden suskunluğun arkasına sığındı yeniden.
‘'Vazgeçsen iyi edersin. Seni düşündüğüm için söylüyorum yani.'
Hayat çok garip biliyor musun Aurélien. Karşıma seni çıkardı. Sana değer vermek istiyorum, veriyorum. Nedenini anlamanı beklemiyorum. Beni sürekli kendinden uzaklaştırma isteğini anlayamıyorum sadece. Zarar göreceğimi zannetmiyorum. Zarar nedir ki? En fazla nefes alıp vermeyi keseriz. Ve inan bana bunu o kadar önemsemiyorum. Önemsediğim şey gerçekten uğruna nefes alıp vermeyi keseceğim bir şeyimin olması. Seni buna değer olarak hayatımda görmek, tanımak istiyorum. Tabii her şey benim isteiğimle gelişmiyor ama beni kendinden uzaklaştırmaya çalışmak yerine ne yapmak istediğini söylemen yeterli. Sözler dudaklarından döküldükten sonra ayağa kalktı ve kızla aynı hizaya geldi Sana o gece de söyledim, seni tanımak istiyorum. Hislerimin bana yapmam için çığlık çığlığa bağırdığı şeyi yapmak istiyorum. dedi ve kızın gözlerinin içine uzun uzun baktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Aurélien Rhodanthe

Aurélien Rhodanthe

RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 301
Gerçek Adı : Auré.
Yaş : 30

İhtiras Rüzgarları Empty
MesajKonu: Geri: İhtiras Rüzgarları   İhtiras Rüzgarları EmptySalı Tem. 03, 2012 4:38 pm

Yerinde olmayacak kadar huzurluydu her şey. Bir gerçeğe inanmamak gibiydi güvensiz durmak. İnancını kaybetmiş bir ruh var mıydı gerçekten? Ya da sevgisiz durabilen? Aurélien bunun imkansız olacağını düşünüyordu. En inançsız gibi görülen kişiler bile zor durumda kaldığında inanmadığı tanrısından yardım isterlerdi hep. Bir cesur ve inançsız rolü yaparlar ve sonra korkarak kuyruklarını da alıp kaçarlardı. Aurélien da sevgiden uzak değildi. Sadece öyle olmasını dileyerek yapabildiği oyunun en iyisini oynuyordu. Hem yaptığı bencillik değildi, kim ne düşünürse düşünsün. Belki soğuk ve sevginin ne demek olduğunu bilmiyor gibi gözüküyordu ama değildi. Taşlaşmış kalbi ve hissizleşmiş duyguları tekrardan çözünmeye başlayınca, bedeni kaldıramayacağı bir yükün altına gireceğini biliyordu. Sevdiği insanlara da rol yaptığı zaman nasıl kendisi olabilirdi ki? Başını hissizlikle öne doğru eğerken derin bir iç çekti. ‘’Hayat çok garip biliyor musun Aurélien. Karşıma seni çıkardı. Sana değer vermek istiyorum, veriyorum. Nedenini anlamanı beklemiyorum. Beni sürekli kendinden uzaklaştırma isteğini anlayamıyorum sadece. Zarar göreceğimi zannetmiyorum. Zarar nedir ki? En fazla nefes alıp vermeyi keseriz. Ve inan bana bunu o kadar önemsemiyorum. Önemsediğim şey gerçekten uğruna nefes alıp vermeyi keseceğim bir şeyimin olması. Seni buna değer olarak hayatımda görmek, tanımak istiyorum. Tabii her şey benim isteğimle gelişmiyor ama beni kendinden uzaklaştırmaya çalışmak yerine ne yapmak istediğini söylemen yeterli.’’ Aklını bu kadar karıştırmasına izin vermemeliydi. Aurélien bile bundan korkarken, kendi hayatını bu kadar çabuk nasıl riske atabiliyordu ki? Sevgisinin ve verdiği değerin onu bu denli zararlı tutacağını nasıl umursamazdı? Sözleri aklında dolaştıkça kalbi göğüs kafesini aşacakmış gibi çırpınıyordu. Kendine itiraf edemediği sorular aklını kurcalarken yüzünü kayıtsızca sakladı gecenin karanlığına sığınarak. Bacaklarının üzerinde yükseldiğinde aynı hizaya gelmişlerdi. Gözleri daha canlı ve her an içine çekebilecekmiş gibi gözüküyor, vücudunda dolaşan nefesini yüzünde hissediyordu. Kokusu perilerin umut dansını ve bir kutsanmışın hikayesini anlatır gibi zihninde süzülüyordu usulca. ‘’Sana o gece de söyledim, seni tanımak istiyorum. Hislerimin bana yapmam için çığlık çığlığa bağırdığı şeyi yapmak istiyorum.‘’ Her şey o kadar karışıyordu ki, ona bir şeyler için kızmayı planlarken bir anda değişmişti. Onunla olmak istediğini ve değer verdiğini bilse de bunu söylemek istemiyordu. İleride canını yakabileceğini düşünürse, bunun bedelini şimdiden umutsuzlukla ödemeye razıydı. Kollarını etrafına sararken, kendini rüzgarın şiddetinden sakınmak istiyor gibi hareketsizce duruyordu. Dean karşısında bir tanrının beden bulmuş hali gibi omuzlarını dikleştirmiş ve kendini güvende hissetmesini sağlıyor gibiydi. Ona sarıldığında hissettiği şeyleri aklından bir türlü çıkaramıyordu. Çevresinde Aurélien’a hayranlık duyan bir sürü erkek vardı ve hiçbiri umurunda bile değildi, olmayacaktı da.

Ay’ın esir olmuş yüzü, gecenin bedeninde tutsaklaşmış ve her şeyini yitirmişti. Sevgisi yokmuş gibi yıldızlarından uzak ve yalnızdı. Koca bir gök ve sadece tek bir hakimiyet… Zaman durmuş ve karanlık daha da soluyordu, güvenli ve rahat gibiydi, belki de görünmezlerin ardındaki gerçekleri ortaya çıkarmak içindi her şey. Artık umurunda bile değildi. Ona yaşamını anımsatan tek gerçeğine döndü usulca. Gözlerine baktığında, her zaman onu bu şekilde karşılamaktan sıkılmayacakmış gibi gözüküyordu. Meleksi yüzüne dokunmak istedi sadece bir kereliğine, ondan sonra yaptığı her şeyin bedelini ödeyebilirdi. Eğer bir gün gidecek olursa tek korkusu Dean olurdu. Ayrılık bu kadar korkutucu olmamalıydı, güzel bir şey ve son… Her zaman bitmek zorunda mıydı, bir sonu olması mı gerekiyordu sevginin de? ‘’Dean, hayatını bu kadar önemsizmiş gibi göstermeni anlayamıyorum. Sen kendini tehlikenin ortasına atan bir delisin. Sevdiğin kişi, uğrunda bir şeyler yapmaya değmeyecek bir kişiyse, seni incitecekse? Bu kadar kolay mı senin için her şey? Sevgin ve kalbin benim için en değerli şeylerden Dean. Gülüşün yeniden bir yaşam ve gözlerin hiç solmayacak bir yaz güneşi… ‘’ Sesi rüzgarla sönen bir dalga gibi usulca gecede yok oldu. Söylemek istediklerini söylüyordu tüm gerçekliğiyle, benliğiyle. Parmaklarını erkeğin göğsüne, kalbinin üzerine yerleştirirken irkildi. Sanki saklı bir dünyadaydı ve o kayıp yer ise parmaklarının altında can bulmayı bekliyordu. ‘’Dean işte benim mutluluğum bu. Kalbinin, ömrünün sonuna kadar atacak olması.’’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.mortemsymphony-rpg.com/
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

İhtiras Rüzgarları Empty
MesajKonu: Geri: İhtiras Rüzgarları   İhtiras Rüzgarları EmptyÇarş. Tem. 04, 2012 10:58 pm

Yıllar sonra kopup gelen bir anı misali oturmuştu kalbinin tam ortasına o sözler. İlk defa sevginin saf halini görüyordu, hissediyordu. ‘’Dean, hayatını bu kadar önemsizmiş gibi göstermeni anlayamıyorum. Sen kendini tehlikenin ortasına atan bir delisin. Sevdiğin kişi, uğrunda bir şeyler yapmaya değmeyecek bir kişiyse, seni incitecekse? Bu kadar kolay mı senin için her şey? Sevgin ve kalbin benim için en değerli şeylerden Dean. Gülüşün yeniden bir yaşam ve gözlerin hiç solmayacak bir yaz güneşi… ‘’ Harfler havada asılı kalıyordu, zaman durmuş, yaşam bitmişti sanki. Geçmiş ve geleceğin arasında kalmış iki insandı onlar. Yalnızlığın ve mutluluğun harmanladığı bir yerdeydiler. İhtiyaç duydukları tek şey: birbirleriydi. Gözlerindeki ışık hayat kaynağı, verdikleri her nefes oksijendi onlara. Bilemezdi kimse bu duyguyu, yaşayamazdı. Yasaklıydı diğer insanlara burası. Oysaki tek bir dokunuş yeterliydi sağlam surlarını yıkmak için. Dokunuşları ince ve zarifti. Gerçekliğe ait olmayan güzel bir rüyaydı besbelli burası. Hiç bitmeyecek gibi duran. Sol tarafında hissettiği sıcaklık irkilmesine yol açsa da yaşadığı huzuru anlatmak için kelimeler yetersiz, sözler anlamsız kalıyordu. ‘’Dean işte benim mutluluğum bu. Kalbinin, ömrünün sonuna kadar atacak olması.’’ Bu andan sonra ömrünün burada noktalanması bile mühim değildi. Emindi, biliyordu onun buna değeceğini. Derin sularda ki bir inci tanesiydi o ve her şeye değerdi. Bir sanatçının en güzel eseriydi karşısında duran. Çaba gerektiren bir kelebekti belkide. Beynine doluşan binlerce cevap vardı lakin içinden birini seçmek öyle zorlayıcı ve imkansız gibiydi ki susmak en güzeliydi belki. Gecenin sessizliğini örnek alıyor, susuyordu. Bazen tek kelime yeterdi ama insan onu bulamazdı. Göğsündeki zarif eli avuçlarının içine aldı ve "Değeceğini biliyorum. Kendini bu kadar uzakta ve tehlikeli görme. Sadece rahat ol. Bana zarar vermeyeceksin. Verirsen de buna değeceğine eminim. Sadece bana güvenmeni istiyorum." dedi yağmur şiddetini arttırdıkça sırılsıklam oluyorlar gerçekliğe yaklaşıyorlardı. Dean bunun elinden alınmaması için bir çok bedel ödemeye hazırdı. Aç olduğu sevgiyi ve içinde durdurması güç fakat anlayamadığı geçmişinin izlerini taşıyordu bu kız. Hayatına giren o kadar kızdan sonra ilk defa hissettiği bir duyguydu bu. Kaybetmek istemediği hayatının her köşesinde görüp, yaşamak istediği. Çözümlemek istediği bir düğümdü. Çekimser bir gülümsemenin yüzüne yayılmasına izin verdi ve kendini yağmurun gerçekciliğine bıraktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Aurélien Rhodanthe

Aurélien Rhodanthe

RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 301
Gerçek Adı : Auré.
Yaş : 30

İhtiras Rüzgarları Empty
MesajKonu: Geri: İhtiras Rüzgarları   İhtiras Rüzgarları EmptyPaz Tem. 08, 2012 3:28 pm

Gerçekler belki bir koşula bağlı kalarak saklanabilirdi ama Aurélien bunu daha fazla içinde tutamıyordu. Elleri titrek bir meleğin son kalp atışları gibi erkeğin göğsüne daha da yerleşti. Sıcaklığı, en güçlü büyüden daha yoğun ve sevgisi… Sevgisi her şeyi silebilecek kadar da büyüktü. Kokusu yağmurun hapsolmuş damlaları arasında soluksuzca süzülürken, onunla gerçek yaşamı hissedebiliyordu. Sevginin ve mutluluk kırıntılarının olduğu bir yaşam… Kendisininkinden farklı olan bir dünya. Yüzündeki gülümseme izlerini bir yenisine bıraktı ve parmakları büyücünün parmaklarıyla buluştu. Bir dokunuştan çok daha fazlasıydı her şey. Hissettirdikleri o kadar gerçekti ki, sevgiye aç ruhu, erkeğin yanında sadece donuk bir suret gibi kalmıştı. Parmaklarını teninden çekmesini istemeyecekti ya da ona böyle bakmasını. "Değeceğini biliyorum. Kendini bu kadar uzakta ve tehlikeli görme. Sadece rahat ol. Bana zarar vermeyeceksin. Verirsen de buna değeceğine eminim. Sadece bana güvenmeni istiyorum." Kulağa komik gelse bile, rahat olamıyordu. Kalbinin böyle delicesine attığı bir erkek için endişelenmemeli miydi yani? Kendisini gerçekten de tanımadığını söylemek istiyordu ya da bir şeyleri takmayacak kadar ölümün ruhuyla dans ettiğini. Ona en başından beri hep güvenmişti, doğruları ardı arkasına sıralayan ve yıldızları yeryüzüne indiren bir melek olduğunu düşünmüştü. Gülümsedi tüm duygularını esir alan güzelliğin karşısında.

Hiç durmayacakmış gibi akan damlalar, bu gece tüm ihtişamını ve saflığını karanlığı arıtmak için kullanıyor gibiydi. Göğün şiddeti büyük bir tehdit gibi her şeyi etkisi altına almıştı. Üzerine yapışan elbisesi bedenini ikinci bir deri gibi sarmış ve siyahi kumaşıyla geceden bir parçaymış gibi süzülmüştü. Saçları ortamı bozacak kadar aydınlık ve gözleri bir tutsak kadar mecburdu sevgisine. Sonsuza kadar sürmesini dilediği bu zamanı, şimdi dudaklarından çıkan sözlerle bozmak istemiyordu. Sessizliğin arkasına sığınıp, can bulmuş bir hissiyatın arkasına saklanmak istiyordu. Sevgi ve saflık en büyük silah değil miydi zaten? Parmaklarını ellerinden usulca çekerken, soğuk dondurucu bir kamçı gibi parmaklarına sürünmeye başlamıştı bile. Parmaklarını kucağında birleştirirken yüzüne bakmamaya çalışıyor, gözlerini parmaklarının çizdiği ufak figürlerde dolaştırıyordu. Bilmiyordu, bilemiyordu. Soğuğu ve karanlığı yeterince tatmıştı. Ateş ve buz gibiydiler aslında. Zıt ama onları birleştiren tek şey sevgileri… ‘’Uzakta görüyorsam belki gerçekten öyledir. Sana zarar vereceğimi düşünerek nasıl rahat olabilirim ki? Ben vermesem bile çevrem her şey yanlış gidiyor bunun için.’’ Huzursuzca kıpırdandı erkeğin bakışları altında. Gerçekler bazen daha acıtıcı olabiliyordu, bunu yeterince görmüştü zaten değil mi? ‘’Sana en başından beri güveniyorum Dean. Sebebini bilemediğin bir şekilde hem de. Senden uzakta olmak, bilemiyorum bir şeyler eksikmiş gibi, hiç tamamlanamayacakmışım gibi hissettiriyor.’’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.mortemsymphony-rpg.com/
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

İhtiras Rüzgarları Empty
MesajKonu: Geri: İhtiras Rüzgarları   İhtiras Rüzgarları EmptyPtsi Tem. 09, 2012 2:00 pm

Soluklarının gitgide hızlanmasının önüne geçemiyordu. Küçük bir çocuğun gözlerindeki o hayat ışıltısı gibi parlıyordu gözleri önünde. Git gide içindeki hissin bedenini saran bir sarmaşık gibi kurtulması güç bir hale geldiğini hissedemeyecek kadar kendini kızın gözlerine kaptırmıştı genç büyücü. Hoş bunu fark etse bile kurtulmak istediğini sanmıyordu. ‘’Uzakta görüyorsam belki gerçekten öyledir. Sana zarar vereceğimi düşünerek nasıl rahat olabilirim ki? Ben vermesem bile çevrem her şey yanlış gidiyor bunun için.’’ Bunu anlayamıyordu ve zıvanadan çıkmasını sağlıyordu kızın bu tutumu. Artık bir şey demek gelmiyordu içinden. Yorulmuştu. Her şey çok fazla geliyordu. O sadece önündeki kızı sevmek istiyordu. Normal bir şeyler beklemiyordu ama biraz daha koyvermişlik istiyordu. Kız sözlerine devam ederken aklından bunlar geçiyordu genç büyücünün ‘’Sana en başından beri güveniyorum Dean. Sebebini bilemediğin bir şekilde hem de. Senden uzakta olmak, bilemiyorum bir şeyler eksikmiş gibi, hiç tamamlanamayacakmışım gibi hissettiriyor.’’ Söylediklerinin üstüne eğdiği kafasını kaldırdı. Çekimser bir nefes aldı ve kızın söylediklerini sindirmeye çalıştı. Çok değişken bir tavrı vardı. Sanki ilk önce buz gibi suyu Dean'ın başından aşağı döküyor sonrada üşüdüğünü düşünüp sıcak suyu döküyordu. Boğazını temizledi ve konuşmak için dudaklarını araladı. "Aurélien senden tek istediğim birazcık kendini koyvermen. Çünkü bana zarar vermeyeceksin ne sen ne etrafın. Bunlardan korkman yersiz ve gereksiz. Bana zarar vermeyeceksin bak bu saaçma gelebilir sana ama hayır vermeyeceksin. Lütfen ama lütfen bunu düşünüp kendini yormaktan vaz geç, dedi. Göğsünden çektiği ellerini geri avuçlarının içine aldı. [color=red]["Sadece biraz rahatlasan olmuyor mu ha?/color] Gerçekten bunu çok istiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Aurélien Rhodanthe

Aurélien Rhodanthe

RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 301
Gerçek Adı : Auré.
Yaş : 30

İhtiras Rüzgarları Empty
MesajKonu: Geri: İhtiras Rüzgarları   İhtiras Rüzgarları EmptyCuma Tem. 13, 2012 1:02 am

Başını usulca yukarıya kaldırdığında içindeki açlığı bastırabilmiş bir çocuk, en sevdiği şeyi gören bir kız çocuğu gibi heyecanını bastıramamıştı erkeğin parlak irislerine bakarken. Tekrardan nefes almış gibi dudaklarını araladı. Kokusunu içinde sindirirken, hiç bitmesini istemeyeceği bir tutku gibi tüm hislerini araladı göğün ışıltısından enerjisini çekerken. En zayıf hali buydu belki de. Ya da bedeninin o sevgi ile harmanlandığı eşsiz an… "Aurélien senden tek istediğim birazcık kendini koyvermen. Çünkü bana zarar vermeyeceksin ne sen ne etrafın. Bunlardan korkman yersiz ve gereksiz. Bana zarar vermeyeceksin bak bu saçma gelebilir sana ama hayır vermeyeceksin. Lütfen ama lütfen bunu düşünüp kendini yormaktan vazgeç.’’ Ona asla zarar veremeyeceğini biliyordu, bunu nasıl yapabilirdi ki? Kendi parçasıydı, içindeki bir sızıydı. Teslimiyet büyük bir şeydi sadece rahatlamak değil, kendini ateşin ortasına atmaktı. Bu, Aurélien için yabancı bir şey değildi. Onu korkutmak için daha da fazlası gerekiyordu. Ölüm? Belki. Canı kolay kolay yanmazdı, ama sevdiklerini kaybederse eğer… Hayır bunu düşünmeyecekti. Kaybetmeyecekti, kaybedemezdi… Yeteri kadar bunu tatmamış mıydı zaten? Parmaklarını usulca kavrayan eller, bir şeyleri yeniden canlandırıyor gibiydiler. Usulca ve istekli, belki de korkakça… Rüzgarla yüzüne vuran kokusu, her defasında daha da yoğunlaşıyordu. Aşk ve tutku kokuyordu, yeni bir yaşamı canlandırıyordu. "Sadece biraz rahatlasan olmuyor mu ha?’’ Bir istek değildi dudaklarından dökülen sözler. Bir teslimiyetin, masumiyetin simgesiydi. Gözlerinin içine bakmak için usulca kımıldadığında parmaklarını erkeğin parmaklarına sardı ve bir süre ellerine baktı. Birleşen iki yaşamın parmaklarıydı bunlar, ölümsüz iki ruhun, ateş ve buzun benlikleri…

Yanlış bir şey yapması artık umurunda değildi. Düşüncelerine, içindeki şeylere nasıl söz geçirebilirdi ki? Ellerini ellerinden çekmeden usulca kalktı. Bedenini saran elbisesi üzerine yapışmış, saçları nem ile buluşmuştu. Çiseleyen sessiz fısıltılar altında geceye adımlarını atıyor ve Dean’i çekiyordu. Gözlerine bakmak için arkaya dönerken yüzünü kaplayan gülümsemesi daha da genişledi. ‘’Daha önce buraya kimseyi getirmedim.’’ Sesi huzur ve mutlulukla sarılmış bir çocuğun sesiydi. Elini bırakıp kayaya sembolleri çizerken heyecanlıydı, burası Aurélien’ın gizli köşesiydi. Soğuk taş, zeminde usulca kayarken, suyun parıltıları taşı ve her yeri parlatmıştı. Suyun içindeki çiçekler dans ediyor ve periler gibi şarkı söylüyorlardı geceye. Su ışığa kavuşmuşçasına her dokunuşuyla can bulurken arkasında duran erkeğe döndü. ‘’Bazen o kadar da kötü değil sahip olduğumuz şeyler Dean. İyi yönünü bulabilirsen kendini sakınabilirsin. Ay’ın karanlık yüzünü geçtiğinde ulaşabileceğin şey her zaman böyle olmaz. Evet, sana zarar veremem, bir şeyleri yok sayamayacağım gibi. Unuttun mu, daha hislerimi kaybetmedim.’’ Başını öne doğru eğerken gecenin soluk suretlerinden uzakta olduğunu biliyordu, ama kaçamadığı şey ise sevgisiydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.mortemsymphony-rpg.com/
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

İhtiras Rüzgarları Empty
MesajKonu: Geri: İhtiras Rüzgarları   İhtiras Rüzgarları EmptyPtsi Tem. 16, 2012 1:41 pm

Gölden gelen ışıltıların dansıyla aydınlanan yüzünü aya dönmüştü genç büyücü. Çocukluğunun getirdiği acılar, hayatına giren yanlışlar ve doğruları göğe gönderdi ve yeni sayfasına, yeni hayatına dikti gözlerini. Karşısında duran vücudun her santimetre karesini hayatı olarak görmek istiyor, sahip olduklarından vaz geçiyordu. Hüzünlü bir şarkının birden hareketlenmesi gibiydi. Sıkıcılıktan kurtulup olaya biraz ilginçlik katıyordu. Kızın nefesini hissettikçe kendinden geçiyordu. Rüzgar kendini hissettirmeye başladığında kız kıpırdanıp sessizliğin içinde adımlar atmaya başlamıştı. ‘’Daha önce buraya kimseyi getirmedim.’’ sözler havada yankılanırken içinde beliren heyecanı bastırmak için yutkundu ve kızın elini bırakmadan arkasından ilerlemeye başladı. Yüzündeki gülümsemeden, bazı şeylerin değiştiğini görebiliyordu. Saf mutluluğun izleri dolanıyordu sarı saçların sınırlarını oluşturduğu yüzde. Bir kayanın yanına geldiklerinde elini bırakıp değişik semboller çizmeye başlamıştı kız. Gözlerini kısmış bir şekilde olanları izleyen Dean bir kaç saniye önce ellerinin içinde olan ellerin sıcaklığını daha şimdiden özlemişti. Kaya hafifçe yana doğru kayarken içeride çok büyük olmasa da bir alan vardı. İncelemek için pek fırsatı olmamıştı çünkü aşinası olduğu o melodik ses yeniden kulaklarına çalınmaya başlamıştı. ‘’Bazen o kadar da kötü değil sahip olduğumuz şeyler Dean. İyi yönünü bulabilirsen kendini sakınabilirsin. Ay’ın karanlık yüzünü geçtiğinde ulaşabileceğin şey her zaman böyle olmaz. Evet, sana zarar veremem, bir şeyleri yok sayamayacağım gibi. Unuttun mu, daha hislerimi kaybetmedim.’’ Gözlerinin içinde beliren umut ve mutluluğa engel olamıyordu. Bu gece yaşadığı duygu iniş çıkışlarından dolayı allak bullak olmuştu beyni ve kalbi ama umurunda değildi. Karşısında duran muazzam bir şeydi. Sadece güzellik değildi. İçinde gördüğü keşfedilecek bir hazineydi. Şuana kadar karşısına hiç çıkmamış hiç var olmamış birisiydi. Kaybetmek acı verici ve dayanılmaz olurdu. Kollarından tutup başını boynuyla omzunun birleştiği yere koydu. Kokusunu içine çekerken "Sen hiçbir zaman yanlış olmadın, ayın karanlık yüzü de aydınlık yüzü de sensin. İyilik yada kötülük bunlsrın hepsi hayatın bize oynadığı saçma oyunlar.. kısa bir duraklamanın ardından başını kaldırdı ve kızın gözlerine baktı "..gerçeklik bizim istediğimiz şeylerden ibaret ve benim gerçeğim şuan karşımda duruyor. Hislerini kaybetmemen benim şuana kadar kazandığım en büyük ödül sanırım,dedi ve minik bir kahkaha attı. Yüzünü kusursuzluğuna yaklaştırdı ve bir nefes uzağında durdu. İşleri berbat etmek istemiyordu. Bu bile yeterliydi onun için nefeslerinin birbirine karışması. Gözlerini kapadı ve anın verdiği mutluluğun tadını çıkardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
 

İhtiras Rüzgarları

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-