AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 S.O.S

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
David Durden

David Durden

RP Yaşı : 33
Mesaj Sayısı : 138
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Dean Bloom ve Sophie A. Ellwood'um.

S.O.S Empty
MesajKonu: S.O.S   S.O.S EmptyCuma Tem. 20, 2012 2:20 pm

Üzerinde dolaşan sinsi karanlık tılsımını aydınlatıyordu. Elinde sıkı sıkıya tuttuğu mektup ve resim şuan ona çekilmesi güç bir yük gibi geliyordu ve gerçekten kendini pek iyi hissetmiyordu. Bariz bir biçimde korkuyordu ve bu korkunun bütün iliklerine işlemesine müsade etmekten başka elinden bir şey gelmiyordu. Merdivenleri ikişer ikişer inerken bundan nasıl kurtulması gerektiğini beyninde evirip çeviriyordu. Midesinden gelen açlık belirtilerini bastırmak içinde çaba harcadığı düşünülürse şuan gerçekten acınası bir durumdaydı. Merdivenlerde aniden durup elindeki nota tekrar baktı. Defalarca okumuş olmasına rağmen yeniden okumakta fayda olacağını düşünüyordu. belki atladığı yada kaçırdığı bir nokta, gizli bir imge vardı.


Karanlıktan kaçamazsın. Gerçeğini biliyorsun ve bunu her ne kadar saklamaya çalışsan da seni her türlü bulacak. Etrafına dikkat et. Senin yüzünden ölecek kişiler olacak. Karanlığa gelinceye kadar senin için hayatlar sönecek.


Yoktu, hiçbir şey yoktu. Lanet olasıca bir mürekkep izi bile yoktu. Adımlarını biraz daha hızlandırarak merdivenlerden indi ve sola döndü. Koşar adımlarla Gryffindor sorumlusunun yanına gidiyordu. Şu okulda ona yardım edebilecek tek kişinin o olduğunu biliyordu. Nitekim o da beklentilerini boş çıkarmıyor elinden geldiğince Ivan'a sahip çıkıyordu. Elini tokmağa attığında yavaşça çevirdi ve başını öne uzattı. Görünüşe bakılırsa profesör burada değildi. Derin bir iç çekti ve masaya doğru ilerledi. Oldukça güzel bir odaydı, en azından yanlız kalmak için birebirdi. Ivan'ın şu son zamanlarda hiç yanlız kalamadığını düşünürsek burası cennetti. Gözleriyle odayı tarıyor, dışarıya karşı olan gardını biraz olsun indiriyordu. Masanın üzerinde simsiyah ve çok kalın bir kitap duruyordu. Yasak bölümden çıktığı belliydi. Profesörün bu kitapla ne işi olabilirdi ki? Hoş herkesin o tarafla ilgili bir işi çıkıyordu. Özellikle de Ivan'ın. Kitaba elini sürdü ve kapağını aralamak için bir hamlede bulundu ama kitap görünüşe göre kilitliydi ve profesörün izni olmadığı sürece içini açıp okumak mümkün değildi. Kafasını memnuniyetsizlikle iki yana salladıktan sonra arkasını döndü ve profesörle göz göze geldi. Acaba ne kadardır buradaydı? Birden karşısında profesörü gördüğü için şaşkın bir şekilde: "Aaa profesör, ben, yani odanızı karıştırmıyordum. Yanlış anlamayın yani. Aslında sizi arıyordum." dedi ve suratına aptal bir gülümseme yapıştırdı. Bu da neydi şimdi? İkinci defa konuşmaya başladığında üzerindeki gerginlik ve sinir gitmiş yerine kendinden emin ve tok bir ses gelmişti. "İki gece önce ortak salonda otururken bu mektup geldi. dedi ve mektubu profesörüne uzattı, sonrasında sözlerine devam etti "Oradaki kızla tanıştım. Aramızda bizi bağlayan hiçbir şey yok. Yani çok alakasız bir seçim ama bu bir şey ifade etmiyor. Yani benim yüzümden birinin ölmesine göz yumamam. Profesör yardım edin lütfen." dedi ve ne yapacağını bilemez bir biçimde yerinde beklemeye koyuldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Celia Marlow
Hogwarts Müdiresi
Hogwarts Müdiresi
Celia Marlow

RP Yaşı : 49
Mesaj Sayısı : 1287
Gerçek Adı : Celia Monique Marlow
Yaş : 30

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

S.O.S Empty
MesajKonu: Geri: S.O.S   S.O.S EmptyCuma Tem. 20, 2012 4:13 pm

Açılış Şöleninden sonra kendisiyle ve Raven'la ilgili bir çok haber okumuştu. Haberler şöyleydi; Hogwarts'ın yeni müdiresi olması gereken Marlow güçten düşmüştü, ayağa kalkacak hali yoktu; Raven Montgomery Hogwarts'ın başına geçirilemeyecek kadar deneyimsiz ve gençti, Celia Marlow ölümcül bir hastalığa yakalandığı için Montgomery'i müdire ilan etmişti. Bütün gazetecilerin tek amacı sansasyon yaratmaktı, bu yüzden umrunda olmazdı genelde yazılanlar, ama Hogwarts öğrencilerinin velileri haberlerden rahatsız oluyor, sürekli olarak sorular ve şikayetlerle dolu mektuplar gönderiyorlardı. Üstelik bu mektuplar Raven'a gitmeliyken Celia'ya geliyordu ki bu, halkın Raven'a güvenmediğinin bir kanıtıydı.

Kendine gelmeye başladığı şu günlerde, Yasak Bölümden aldığı ölümcül lanetlerle ilgili kitabı karıştırmaktan bıkmış, Raven'la konuşmaya gitmişti. Şimdi, eski, sağlıklı ruh haline kavuşmamış olsa da daha iyi hissederek dönüyordu odasına. Kendi çocuğu gibi gördüğü tek kişi Raven değildi. Odasına girdiğinde, masasının üzerine olduğu gibi bıraktığı kitabı aralamak için bir hamle yapan öğrencisinin manzarasıyla karşılaştı. Kitabı öylece bırakabilmesinin bir nedeni vardı tabi, çıkmadan büyülemeyi ihmal etmemişti. Ivan varlığını hissetmiş olacak ki birden arkasına döndü, göz göze geldiler. "Aaa profesör, ben, yani odanızı karıştırmıyordum. Yanlış anlamayın yani. Aslında sizi arıyordum." Ivan'ın takındığı gergin gülümseme istemeden de olsa Celia'nın da gülümsemesine sebep oldu. Celia yalnızca bir kaç adım attı, daha fazla ilerlemedi çünkü Ivan kendinden emin adımlarla ona yaklaşıp bir zarf uzatmıştı. "İki gece önce ortak salonda otururken bu mektup geldi. Oradaki kızla tanıştım. Aramızda bizi bağlayan hiçbir şey yok. Yani çok alakasız bir seçim ama bu bir şey ifade etmiyor. Yani benim yüzümden birinin ölmesine göz yumamam. Profesör yardım edin lütfen." Ivan, Celia ona abartılı bir şekilde belli etmesede yaşlı cadı için oldukça önemliydi. Hogwarts için feda ettiği, hiç kuramadığı ailesinin küçük çocuğu gibiydi onun için. Genç büyücüyü sakinleştirmek için zarfı tutmadığı elini omzuna koyup gözlerine baktı. "Tamam, sakin ol. Otur bakalım." Masasının önündeki deri koltukları işaret ettikten sonra masanın etrafında dolanıp sandalyesine yerleşti. Tam önünde duran kalın kitabı bir kenara itti, zarfı dikkatle inceledi. Kırmızı olması başlı başlına bir tehtitti büyücülük dünyasında zaten, üstünde ise mektubun gönderildiği kişinin ismi haricinde hiçbir şey yoktu. Zarfı dikkatle açıp içindeki kağıdı çekerken yanında bir de resim düştü. Anlamayarak bir resme, bir Ivan'a baktı. Ivan'ın yüz ifadesi önce kağıdı okuması gerektiğini söylüyordu. Bu, genç bir büyücünün, her ne kadar cesur ve zeki olsada korkmaktan kaçamacağı türden bir nottu. Celia, güçlü, bir çok olay yaşamış bir cadı olmasına rağmen iliklerine kadar ürperdiğini hissetti. Fotoğraftaki kızı çok yakından olmasa bile tanıyordu, ne de olsa binasının öğrencisiydi. Kağıdı düzgün bir şekilde önüne koydu, fotoğrafı ve zarfıda aynı hizada yanına yerleştirdi. Ivan'ı rahatlatacak bir şeyler söylemeliydi ama gözlerini bembeyaz kağıda yazılmış kelimelerden alamıyordu. Sonunda, başını kaldırdı ve Ivan'a baktı. Senelerdir öğrendiği bir şey varsa o da ne kadar endişeli olursa olsun çevresindekilerin zihini rahat tutmasını sağlaması gerektiğiydi. Çünkü panik gerçek anlamda düşünmeyi engelliyordu. "Bilhassa şunu bilmelisin, bunu yazan kişi Hogwarts sınırları içinde bulunduğunuz sürece sana ve Bayan Windsor'a hiçbir şekilde zarar veremez." Ivan odadan ayrılır ayrılmaz Ricimar'a haber verecek hatta belki Bakanlık'tan bir kaç seherbazı okula göndermesini isteyecekti. İşini şansa bırakamazdı. Zarfa bir kez daha baktıktan sonra devam etti. "Bu mektubu sana bir baykuş mu getirdi? Eline nasıl ulaştı?" Baykuşlar ya Baykuşhane'ye ya Büyük Salon'a mektupları ulaştırırdı zira, Ortak Salon'a getirmeleri istisnalar durumunda mümkün olurdu sadece. Başını iki yana salladı. Kafasını genç bir büyücünün hayatını mahvetmekle bozmuş bir insan, nasıl bir kişiliğe, nasıl bir vicdana sahip olabilirdi ki? Celia ayrıca tüm kaçakların bir listesini bakanlıktan istemesi gerektiği masasının üzerindeki bir parşömene, tüy kalemiyle not aldı. Yaşı ve son yaşadıkları sebebiyle son zamanlarda unutkanlaşmıştı. Bu sırada genç büyücünün midesinden gelen sesler onu yine gülümsetmişti. Asasını masanın üzerinde salladı, gümüş bir tabakta beliren ay çöreklerini ve balkabağı suyunu Ivan'a doğru ittirdi. "Rahat olmaya çalış, zihnin başka türlü açamazsın. Bayan Windsor ile bu konuda konuştun mu peki?" Muhtemelen konuşmamıştı, ne yapacağını bilmez haldeki duruşundan anlaşılıyordu bu. Yaşadıkları onun yaşındaki bir büyücü için fazlasıyla ağırdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://hogwartsexpress.yetkin-forum.com
David Durden

David Durden

RP Yaşı : 33
Mesaj Sayısı : 138
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Dean Bloom ve Sophie A. Ellwood'um.

S.O.S Empty
MesajKonu: Geri: S.O.S   S.O.S EmptyCuma Tem. 20, 2012 5:41 pm

Kadının yatıştırıcı sesi ve görüntüsünden her ne kadar etkilenmek istese de yapamıyordu. O mektuptan sonra kafasının rahat olması imkansızdı. Şuan kızın tek başına bir yerlerde oluşu bile onu endişelendiriyordu. Her an başına bir şeyler gelecekmiş gibi hissetmek göğsünün sıkışmasına neden oluyordu. Konu kendisi olsa bu kadar endişelenmezdi ama malesef konu onu aşmıştı. Sevecen ve kararlı bir kadındı Profesör Celia. Ona karşı anlayışını hiç yitirmemişti. Belkide tek dayanağı oydu. Mektubu uzattıktan sonra direkt mektuba bakmak yerine Ivan'ı sakinleştirmek istercesine tek elini büyücünün omzuna koyarak "Tamam, sakin ol. Otur bakalım." dedi ve Ivan masanın önünde duran deri koltuklara oturdu. Kendisi de yerine geçip elindeki mektubu incelemeye başladı. Ivan o sırada her ne kadar sakinleşmeye çalışsa da kıza bir şey olmasından ödü kopuyordu. Profesör uzun uzun mektubu inceledikten sonra "Bilhassa şunu bilmelisin, bunu yazan kişi Hogwarts sınırları içinde bulunduğunuz sürece sana ve Bayan Windsor'a hiçbir şekilde zarar veremez." Buna tüm kalbiyle inanmak istese de pürüzler çıkıyordu işte. Burada dönüşüm geçirmeyeceğini biliyordu. Bunu defalarca test etmişti, yaşamışlardı. Fakat mektup ona nasıl ulaştıysa aynı şekilde karanlık ölüm için buraya gelebilirdi. İçi içine sığmıyordu ve bu acizlikten nefret ediyordu. Hayatına lanetler okuyordu. Rahatlatıcı ses kulaklarında yeniden yankılanmaya başladığında gözlerini dışarıya açılan pencereden aldı ve profesöre döndü. "Bu mektubu sana bir baykuş mu getirdi? Eline nasıl ulaştı?" Bir baykuştu onu getiren. Bu zor bir durumdu aslında. Çok fazla büyü kullanılması gerekirdi bunun için fakat bir baykuştu mektubu üzerine atan. Sonrasında hemen gözden kaybolmuştu ama emindi. Hatırlıyordu. Midesi resmen küfürler ediyordu Ivan'a. Sabahtan beri hiçbir şey yememişti. Aklını oynatmak üzereydi çünkü. Sesleri profesörde duymuş olacak ki sıcak bir gülümsemenin eşliğinde gümüş bir tabakta ay çörekleri ve bir bardak balkabağı suyunu Ivan'a doğru itti. Kimsenin yanında olmadığı kadar burada huzurlu oluyordu Ivan. Duygularını saklama gereği duymuyordu burada. "Rahat olmaya çalış, zihnin başka türlü açamazsın. Bayan Windsor ile bu konuda konuştun mu peki?"Çöreğinden bir ısırık aldı ve yavaşça dişleri arasında öğüttü. Bunu nasıl konuşabilirdi ki? Herkes zaten onun bir kaçık olduğunu düşünüyordu. "Hayır profesör. Ona bunu açıklamamın bir manası olmazdı. Sadece onu koruyabilmemi zorlaştırırdı o kadar. Zaten çevremdeki herkes bir kaçık olduğumu düşünüyor. Aralarına bir tane daha katamazdım." dedi ve çöreğinden bir ısırık daha aldı ardından bir yudum balkabağı suyu içti ve sözlerine devam etti. "O cadıyla karşılaşmam gerektiğini düşünüyorum profesör. İnanın bana bu şuan en mümkün seçenek. Geceleri kabuslarımda kendimi görüyorum. Yapabildiklerim kanımı donduruyor açıkcası. Bildiğim kara büyüler hepsi bir hayatı tehdit ediyor. Eminim o kitaptaki bir çok büyüyü de biliyorumdur. Bunu dedikten sonra istemsizce masanın üzerindeki kitaba döndü. "Benim yaşımdaki birinin yasaklı dört büyüyü bilmemesi ve yapamaması gerekirken ben hepsini biliyor ve yapabiliyorum. Böyle tehlikeli bir yaratığa dönüşmek çok acı verici." dedi ve tüm iştahının kaçtığını hissederek arkasına yaslandı. Bunun bir çaresini bulmak zorundaydılar. Bulamazlarsa Ivan'ın ölmekten başka seçeneği yoktu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

S.O.S

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-