AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 Münaşaka

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Cosette Thenardier
VI. Sınıf
VI. Sınıf
Cosette Thenardier

Mesaj Sayısı : 66

Münaşaka Empty
MesajKonu: Münaşaka   Münaşaka EmptySalı Tem. 17, 2012 9:47 pm

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] & [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Cosette ve Julius'un sıkıcı geçen bir öğleden sonra yaşadığı münaşaka. Eğlenceli; kavga gibi değil.
~~~

Gryffindor bir babanın Ravenclaw anne ile ortak yapımı Hufflepuff bir kız olarak binamdan oldukça memnunum; fakat kimi zaman cici kız imajımın altında çok daha farklı işler döndüğünü düşünüyorum. Slytherin'lerin oldukları gibi olmalarına, duruluklarına özeniyorum. Bu binanın en iyi yanı, ortak salona tek başınıza oturduğunuzda neyiniz olduğunu soranlara "yok bir şey" dediğinizde ve akabinde biraz ters baktığınızda mesajı alıp uzaklaşmaları. Yine böyle bir gereksiz bunalım durumunda ortak salonun şöminesi üzerine oturmuş ateşi seyrediyordum. Sanırım yaşıma bağlı hormonların getirdiği bir depresiflik durumuydu, zira hiçbir sorunum yoktu, kötü haber almamıştım, aksine annemler geçen gün kaşmir bir kazak yollamıştı ki kahverengei eteğimle harika oluyordu. Sadece birkaç gündür canım kaymak birası istiyordu; fakat haftasonuna kadar Hogsmade'e gitmeme imkan yoktu. Hayatımdaki en büyük sorun biranın yanında bir şey yesem mi, yemesem mi çelişkisi iken depresif hallere bürünmem şaşırtıcıydı doğrusu. Yine de ateşi seyredip kaşmir kazağımın kahverengi eteğimle mi, yoksa kahverengi pantolonumla mı daha iyi olduğunu düşünmeye devam ettim.

Yalnızlıktan sıkılıp ateş karşısında da iyice sıcaklayınca bir süre köşedeki minderlerin üzerinde sohbet eden kızların muhabbetine katıldım. Bütün okulun dilinde, Clary ile sevgilisinin büyük kavgası vardı. Clary'i severdim. Sevgilisini ne kadar sevdiğini de bildiğim için üzüldüğünü tahmin ettiğim bu olaydan ötürü ayrıca sempati duymaya başladım. Aşk acısını, ayrılıkları ve ağlayarak geçen yazları 16 yaşımdayken yaşamış ve bir daha olmaması için elimden geleni yapacağıma yemin etmiştim. O zamandan beri tek endişelenmem gereken kişinin ben olduğumu fark ettim. Evet biraz egoist bir düşünce; ama aylarca çekilen aşk acısı ve dökülen gözyaşlarının ardından yerleşmesi muhtemel bir düşünce. Hem kolay değil, iki yıllık bir birliktelikti. Evlenmeyeceğimizin farkındaydım; fakat en azından biraz daha uzayabilirdi... Her neyse işte, kızların sohbeti de ilgimi çekmeyen bir yöne gidince şömine karşısındaki yerime döndüm, Gelecek Postası'nın Chudley Cannons ile ilgili bir haberini önüme çekip okumaya başladım. Fakat ne mümkün. Yalnız kalmanın mümkünatı yok. Kafamı haberden kaldırdığımda altıncı sınıflardan ismini bilmediğim, cismine şahit olduğum bir çocuğun yanıma gelmiş olduğunu gördüm. Yüzündeki rahatsız edici gülümsemeden anladığım kadarıyla benimle konuşması an meselesiydi. Panikle başımı gazeteye öyle bir gömüşüm vardı ki...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Julius Castellian
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Julius Castellian

RP Yaşı : 16
Mesaj Sayısı : 182
Gerçek Adı : Julius Caesar

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

Münaşaka Empty
MesajKonu: Geri: Münaşaka   Münaşaka EmptySalı Tem. 17, 2012 10:05 pm

Okul başladı başlayalı tek yaptığım derslerde mümkün olduğunca arka sıralara oturmak, göl kenarında dolanmak ve mutfaktan tartoletler aşırmaktı. Genetik yapım izin veriyor olsa onca kremadan sonra koca bir göbeğe sahip olurdum. Kızlarla iletişimime katkısı olan tek şeyi, görüntümü izliyordum şimdi. Aynaya bakarken parmaklarımı saçlarımın arasından geçirip yansımama göz kırptım. Bu hareketimi gören yatakhane arkadaşım Dean gözlerini devirerek uzandığı yatakta arkasını döndü. Omuz silkip üzerimdeki kazağı çıkardım, topak haline getirip sandığıma fırlattım. Üzerime beyaz bir tişört geçirdim. Hah, şimdi hazır sayılırdım.

Ortaksalona inen merdivenlerin sonunda bir gazeteye gömülmüş Cosette'i hemen tanıdım. Onu kim tanımazdı ki? Bütün Hufflepuff onun gibi çekici bir dişinin varlığının farkındaydı, okulun geri kalanının da öyle olduğundan emindim. En son üzerime boşalttığım parfümü düşünüp sevindim. Kollarımı Quidditch maçına ısınıyormuş gibi bir kaç kez çevirdim, derin bir nefes verip kızın yanına ilerledim. Dişilerle iletişimim pek iyi değildi ama görüntüme güveniyordum ya. "Chudley Cannons, ha?" göz kırpıp, gazete takım kaptanının hareket eden resmine ateş ediyormuş gibi bir hareket yaptım. Cosette'in gözleri yine gazeteye dönmüştü ama Julius Castellian onu yalnız yakalamışken pes eder miydi hiç? Havalı bir hareketle yanındaki mindere çökmeyi planlıyordumki dengemi kaybedip arkada çapraz duran koltuğun kenarına yapıştım. Fena bozulmuştum ama bilerek yapmış süsü vermekte kararlıydım. "Aynı Slytherin'in vurucusu gibi yaptım, hahaha!" Cümlemin sonunda attığım kahkaha sırasında sesim bir kız gibi, tiz çıkmıştı. Boğazımı temizledim ve yavaşça Cosette'in dibindeki mindere iliştim. Ne kadar da güzel kokuyordu böyle! Saçlarından da yasemin ve sandal ağacı karışımı bir koku yayıldığından emindim, yani en azından öyle hayal ediyordum. Daha önce hiç bu kadar yakınında bulunmamıştım. "Quidditch'le ilgilenen bir kız ha? Cosette, Cosette, Cosette... Sen," durup işaret parmağımla odadakileri gösteren bir daire çizdim. "diğerleri gibi değilsin." İşaret parmağım şimdi kendimi gösteriyordu. "Ben de değilim. Bu yüzden, daha çok vakit geçirmeliyiz diye düşünüyorum." Cosette son konuşmam 4. sınıftayken, ortak verilen bir derste gerçekleşmişti ve söylediğim her şeye "evet" cevabını vermişti. Bu iyiye işaretti, değil mi? Gerçi "profesör bitki köklerini koymamızı istiyor" dediğimde de evet diyip tırnaklarıyla oynamaya devam etmişti, her neyse, zaman farklıydı, şansım vardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cosette Thenardier
VI. Sınıf
VI. Sınıf
Cosette Thenardier

Mesaj Sayısı : 66

Münaşaka Empty
MesajKonu: Geri: Münaşaka   Münaşaka EmptySalı Tem. 17, 2012 11:05 pm

Cosette, aşırı holigan yapısı ve maçlardan sonra gösterdiği abartılı sevinç sahneleri nedeniyle Julius'un Chudley Cannons'tan çok hoşlanmadığını biliyordu. O, Biogonville Bombers'çıydı ve Cosette aşırı gürültücü bu taraflardan da, takımlarından da hiç hoşlanmıyordu. Yani genç kızı kolay lokma atfeden Castellian konuşmak için yanlış konuyu seçmişti. Zaten beceriksizliğini Slytherin vurucusu esprisiyle kapatmaya çalışması yeterince gereksizdi ve hayatımda duyduğum en kötü şakaydı. "Quidditch'le ilgilenen bir kız ha? Cosette, Cosette, Cosette... Sen," Eeh, bir susmamıştı ama. İsmimi mi ezberliyordu nedir, Cosette Cosette diye başımı şişirdi. Hışımla gözlerimi gazeteden kaldırdım, zaten okuduğum haberden de hiçbir şey anlamamıştım onun yüzünden. Parmağıyla odayı işaret etti. Baktığımda gördüğüm, kendi işleriyle uğraşan mazlum insanlardı. "diğerleri gibi değilsin." Bunu nasıl anladığını gerçekten merak etmiştim. Quidditch sevdiğim için mi diğerleri gibi değildim? Kaymak birası içtiğim ve geceleri boş koridorlarda öpüştüğüm için mi yoksa? Erkeklerdeki bela arama ve bulma mekanizması kusursuz işliyordu. "Ben de değilim. Bu yüzden, daha çok vakit geçirmeliyiz diye düşünüyorum." Kendine pay biçmese olmaz zaten. O neden diğerlerine benzemiyormuş acaba? Derslerde arkalarda uyuklamak ve her gece cezaya kalmak övünülmesi gereken bir farklılık mıydı? Ya da ortak salonda yalnız başına kafa dinleyen kızların keyfini bozmayı mı farklılık sayıyordu? Her ne olursa olsun şirin görüntüsüne hiç yakışmayan, üst düzey bir rahatsız ediciliği vardı. Belki de bu farklılıktır ona göre, bilemeyiz ki kafasının içindekileri. "Öyle çok arkadaşım var ki onlarla bile vakit geçirmek için zamanım yok." Saçlarımı bileğimdeki lastik tokayla toplayıp kahküllerimi önüme iyice dağıttım, gazeteyi toplayıp çocuğun kucağına fırlattıktan sonra ona döndüm. "Bitkibilimle aran düzeldi mi, ufaklık?" Dudağımda bir gülüşün kıvrılmasına engel olamadım, bitki kökleri keserken kendini yaralaması uzun süre ondan uzak durmama neden olmuştu. "Adın ne demiştin?" Yanımdaki minderi bana bırakıp çekip gitmesini umuyordum; fakat öyle istediğimi hemen verecek bir tipe de benzemiyordu. Minderime iyice yerleşip şömine başının benim mekanım olduğunu bir kez daha hatırlattım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Julius Castellian
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Julius Castellian

RP Yaşı : 16
Mesaj Sayısı : 182
Gerçek Adı : Julius Caesar

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

Münaşaka Empty
MesajKonu: Geri: Münaşaka   Münaşaka EmptyÇarş. Tem. 18, 2012 12:37 am

"Öyle çok arkadaşım var ki onlarla bile vakit geçirmek için zamanım yok." Bu bir itiraz mıydı? Benim için değildi. Güzel Cosette'in yanından çabuk ayrılacağımı sananlar büyük bir yanılgıya düşmüş demektir. Onun saçlarını toplayıp sonra düzeltmesini hayranlıkla izledim; en basit hareketlerde bile nasıl bu kadar çekici görünmeyi başarıyordu? Bana aşk iksiri mi içirmişti acaba? Bu konuda şüphelenmeye başlayabilirdim çünkü kızın gözlerini bana çevirmesi bile yanaklarımın kızarma noktasına gelmesine yetmişti. Julius Castellian kızlar karşısında kızarmaz, dedim kendi kendime. Bu kadar yakışıklı biri kendisi kadar güzel bir dişinin karşısında utanır mıydı? Kucağıma attığı gazeteleri yakaladım. Acaba onun gibi kokmaya başlamışlar mıdır? "Bitkibilimle aran düzeldi mi, ufaklık? Adın ne demiştin?" Yüzünde beliren gülümsemeye en havalı gülüşümle karşılık verdim. April bana bu gülüşü yüzüme yerleştirdiğimde, eğer çenemi açmazsam bir şansım olabileceğini söylemişti. O ne anlardı ki canım. "Julius Castellian, güzelim. Ve düzeldiğinden emin olabilirsin. Güzel çiçekleri kolayca ayırdedebilirim." Kendine güvenen bir tavırla gazeteleri yanıma, yere koydum sonra hızlı bir hareketle Cosette'e yanaştım. An bu andı! Saldırı zamanı, diye düşündüm. Dean ortama girerse ben Ceasar o da Brütüs olurdu çünkü o ahmağın ilgisini çekemediği kız yoktu. "Yatakhaneye biraz kaymakbirası sakladım, istersen bu gece birlikte içebiliriz." Sarhoş bir kızdan daha kolayı var mıydı? Bulunduğum yaş gereği hormonlarım biraz fazla çalışıyordu ve Cosette'e yapışmamak için kendimi zor tutuyordum. Gözlerimi kararlı bir şekilde gözlerine diktim. Tokat atmasaydı bari.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cosette Thenardier
VI. Sınıf
VI. Sınıf
Cosette Thenardier

Mesaj Sayısı : 66

Münaşaka Empty
MesajKonu: Geri: Münaşaka   Münaşaka EmptyÇarş. Tem. 18, 2012 1:49 pm

"Julius Castellian, güzelim. Ve düzeldiğinden emin olabilirsin. Güzel çiçekleri kolayca ayırdedebilirim." İsminin Julius olduğunu az önce öğrendiğim kendini beğenmiş altıncı sınıfın tüm alaycı sözlerime ve bakışlarıma rağmen aramızdaki mesafeyi minimuma indirmesi iyice rahatımı bozmuştu. Kırklı yaşlarına geldiğinde kart bir zampara olacaktı ve iltifatları da kendisi gibi şimdiden karttı. Bir tek, eliyle saçlarımı kulağımın arkasına atması eksikti. "Yatakhaneye biraz kaymakbirası sakladım, istersen bu gece birlikte içebiliriz." Yatakhane lafını duyduğumda gözlerimi hışımla ona çevirip elindeki gazeteyi yüzüne çarpmaya hazırlansam da kaymakbirasını duymak yumuşatmıştı. Demek birası vardı. Biraz kuruyemiş de bende vardı, böylece haftasonu gelmeden birea susuzluğumu bastırabilirdim. Şu ufaklığın birasını içtikten sonra bina başkanına ispiyonlamak fena da olmazdı hani. Bir süre bana bakan gözlerine bakışlarımla yanıt verdim, ardından en cilveli ses tonumla kulağına yaklaştım. "O zaman şu biraların icabına bakalım." Parfümünü üzerine boşaltmışa benziyordu, keskin ve sert bir koku yoğun bir şekilde burnuma çarptı. Koku güzeldi; fakat yoğun olması yüzümü buruşturmamak için çaba sarf etmeme neden oldu. Kokuyu beynimden temizledikten ve ne yaptığımın farkına vardıktan sonra geri çekildim, sertçe gözlerimi tekrar şömineye diktim. "Seninle bira içtiğimizden kimsenin haberi olmayacak. Beni duydun mu? Seninle aynı dedikoduda yer almak kaldıramayacağım bir olay." Şimdi tek mesele boş bir kuytulukta Julius'un biralı nefesine ve belki muhtemel bir yakınlaşmaya tahammül edip, kaçınmak için çaba harcamaktaydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Julius Castellian
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Julius Castellian

RP Yaşı : 16
Mesaj Sayısı : 182
Gerçek Adı : Julius Caesar

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

Münaşaka Empty
MesajKonu: Geri: Münaşaka   Münaşaka EmptyÇarş. Tem. 18, 2012 8:09 pm

Gözlerimi yanağıma patlatılacak olası bir tokata karşı kapatmaya hazır, Cosette'e bakıyordum. Kızın kasılmış yüzünün bir anda gevşediğini, meraklı bir hal aldığını kolayca farketmiştim. Gözlerim gözlerinde, dudaklarında, eh çoğunlukla dudaklarında, gezinirken Cosette sonunda hızlanan kalp atışlarımı yatıştırmaya karar vermiş olacak ki konuştu. "O zaman şu biraların icabına bakalım." Yanlış alarm. Kalp atışlarım daha çok hızlanmıştı. Ses tonu buram buram flört kokuyordu, üstelik bana o kadar yaklaşmıştı ki derin bir nefes alınca saçlarının hayal ettiğimden daha güzel koktuğunu farkettim. Sakin, sakin ol. Sakin. Sen bir Castellian'sın. İtalyanca konuşabiliyorsun, Merlin aşkına! Derinleşen nefeslerimi gizlemek için adeta nefes almayı kesmiştim. Birazdan yüzüm mosmor olursa buna şaşılmamalıydı. Cosette geri çekilirken ciğerlerimde biriken karbondioksiti dudaklarımın arasından salıverdim. Dünya varmış. Cosette o bitkibilim dersinden sonra bir kez daha bana evet demişti, bu zafer demekti. Dean ile en yakın zamanda bir şişe ateş viskisi ile kutlamalıydık bunu. Gerçi Dean'e kutlamanın sebebini söyleyecek olursa "git buradan" gibi bir tepki alabilirdim, neyse. "Seninle bira içtiğimizden kimsenin haberi olmayacak. Beni duydun mu? Seninle aynı dedikoduda yer almak kaldıramayacağım bir olay." Anında zihnimde bir ampul yandı. Tabi ya! Bir fotoğraf çekip Gossipy'e gönderirsem Cosette ile ilişkimiz resmileşirdi. Cosette bu cümleleri muhtemelen çok popüler olduğundan sarf etmişti. İlgiden bıktığından. Yoksa neden benimle görülmek istemesindi ki? 2., 3. sınıftaki kızlar Julius Castellian'a hastaydı. Gerçi bunun sebebinin onlarla hiç konuşmamış olmamdan kaynaklandığına dair şüphelerim vardı. Bu kez ustaca ayağa zıpladım, koltuğa çarpmamıştım. Cosette'e kocaman gözlerle baktım, elimle kıpırdamamasını işaret ettim ama dudaklarımın arasında "Aa, hem- şim- bir-" seslerinden başka mantıklı bir ses çıkamamıştı. Koşarak yatakhaneye uzanan merdivenleri tırmandım, sandığımın en dibine sakladığım şişeleri beyaz tişörtümün üzerine hızla geçirdiğim siyah hırkanın altına sakladım ve aynı hızla koşarak salona indim. Cosette kıpırdamamıştı bile. Muhtemelen bu gidiş gelişim 1 dakikayı bulmamıştı. "Ge-geldim! Onlarda geldi!" Şişeleri birbirine çarptırıp şıngırdatarak biraları kastettiğimi anlatmaya çalışırken nefes nefeseydim ama sırıtıyordum. Sarhoş Cosette, Cosette sarhoş... Merlin'in sarkık donu! "Hava kararıyor diye hemen getireyim dedim. Hadi, bir yer seçelim!" Ben yatakhaneye koşturmadan önce söyledikleri geldi aklıma. "Söz! Sözsözsözsözsöz." Bir çırpıda 6 kere söz verdikten sonra dizlerimi büküp hafifçe eğildim ve Cosette'in kulağına yaklaştım. "Questa sera sarà bella tanto quanto te." diye fısıldadım pis pis sırıtarak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cosette Thenardier
VI. Sınıf
VI. Sınıf
Cosette Thenardier

Mesaj Sayısı : 66

Münaşaka Empty
MesajKonu: Geri: Münaşaka   Münaşaka EmptyPerş. Tem. 19, 2012 12:18 pm

Canım hamile kadınlar gibi kaç gündür bira çekmiyor olmasaydı Julius'un suratında beş parmağımın izini memnuniyetle bırakırdım; ama ne yaparsın azizim, denize düşen yılana sarılır. Hufflepuff'ın mazlumları arasında yatakhaneye bira saklayıp benimle içme cesaretini gösterebilecek çok az kişi vardı ve onlardan birinin Julius olması çok üzücüydü. Çocukla pek muhattap olduğum söylenemez; fakat bazı yakınlaşmalar yaşadığı kızları tanıyorurm ve ortalıkta dolaşan dedikodular bana yetiyor. Öncelikle, gerçekten de anlatıldığı kadar sakar olduğunu gördüm. Aynı zamanda koca adam olması gerekirken henüz olgunlaşamadığı en belirgin özelliği. Ve sanırım heyecanlandığında kekeliyordu. "Aa, hem- şim- bir-" Bana eliyle kıpırdamamamı işaret ederken ben kaşlarımı kaldırmış onu izliyordum. Ne yaptığı konusunda hiçbir fikrim yoktu. Sadece birkaç bira içecektik, hepsi bu. Hem yakalanırsak biraların kime ait olduğunu anın ispiyonlardım. Yakalanmasak da ispiyonlardım. Hufflepuff bina sorumlusu bunu bilmeyi hak ediyor. Bakalım Julius o zaman da her gördüğü kızı sarhoş etmeye çalışır mı? Ben onun alacağı cezayı düşünüp keyifle gülümserken beceriksiz Castellian kısa sürede geri döndü. Hırkasının altında olduğu belli olan şişeleri pek iyi saklayamamıştı ve bizim adalet sevicilere yakalanmamız işten bile değildi. Tabi Julius'u ispiyonlayacaktım; ama bu olayın içinde benim ismimin geçmesi hiç işime gelmezdi. "Ge-geldim! Onlarda geldi!" Gözlerimi devirdim. Sevimli olduğunu mu düşünüyordu, ya da komik? Ah anne-babası bu çocuğa bunca yıl nasıl tahammül etmiş acaba? "Hava kararıyor diye hemen getireyim dedim. Hadi, bir yer seçelim!" Aman ne iyi, yatakhanede olmamız gereken bir saatte kuytuluğun birinde acemi bir altıncı sınıfla bira içeceğim. Biraya itirazım yok, kurallara da sonuna kadar sadık değilim. Sonuçta birileriyle kuytulukta ilk kez bira içmeyeceğim; ama bu kişinin Julius olması ve yakalanma ihtimali beni ölesiye korkutuyordu; fakat onun bir solukta verdiği sözlere güvenmekten başka çarem yoktu. Tüm o şapşallıklarına güldüm, yüzündeki pis sırıtışa şaşkın bir yüzle baktım. Kulağıma yaklaşıp söylediği garip şeyden bir şey anlamamıştım. Herhalde İtalyanca bir şeylerdi. Ne anlam taşıyor olursa olsun benim için hiçbir mana taşımamıştı. Zaten önemli olan sözler değil, biralardı. Yakışıklı erkeklerin karşısında yüzümden düşürmediğim gülümsememi bir istisna yaparak tavlamaya çalışmadığım birine karşı kullandım, elini tutup destek alarak minderden kalktım. Bu tip durumlarda yegane kuytuluğum, Kuzey Kulesi'ndeki Kabarık Etekli Kadınlar Portresi'nin hemen yanındaki merdivenlerdi. Görülme olasılığı yoktu ve kayıp öğrencileri Kuzey Kulesi'nin dar ve karanlık merdivenlerinde aramak kimsenin aklına gelmiyordu. Julius'a benden beş dakika sonra çıkmasını söyleyip, mutfağa bir şeyler aşırmak için gidiyormuş gibi hiçbir şey olmamış numarasıyla ortak salondan çıktım. Julius tam beş dakika sonra geldiğinde -sanırım içinden üç yüze kadar saydı- elinden tutup hızla Kuzey Kulesi'ne yönlendirdim. Avuç içi terliydi. Bu çocuk ne zaman büyümeyi düşünüyordu tanrı aşkına? Kısa; fakat hızlı bir yolculuktan sonra kuleye çıkan merdivenlerden en kuytu ve karanlık görünene tırmandık, basamaklardan birine oturduk. "Merak etme güvenli bir yerdir, şimdiye kadar yakalandığım olmadı. Çıkar biraları da neşemizi bulalım." Birayı bir an önce bitirmek ve yarın sabah olan İksir dersini bahane ederek yatakhaneme dönmeyi planlıyordum; fakat bir yandan da şu çaylak öyle şapşaldı ki güldürüyordu. "Castellian, -sana böyle hitap etmemde bir sakınca yok, değil mi?- yatakhaneye bira sokman kolay oluyor mu? Yani, daha sonra da lazım olabilir." İsteğimi pekiştirmesi için biramdan bir yudum alıp Julius'a kaldırdım, bir göz kırpıp -belki görmemiştir, karanlıktı etraf- fısıldadım. "Diğerlerinden farklı oluşumuza."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Julius Castellian
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Julius Castellian

RP Yaşı : 16
Mesaj Sayısı : 182
Gerçek Adı : Julius Caesar

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

Münaşaka Empty
MesajKonu: Geri: Münaşaka   Münaşaka EmptyPerş. Tem. 19, 2012 4:42 pm

Cosette'in gülümsemesi kendime güvenimin iyiden iyiye artmasını sağladı. Zaten güvenmiyor değildim ya! Herhalde şakalarım ve İtalyancam onu etkilemişti. Yüzündeki gülüşün beni etkilemek gibi bir çaba taşıdığından hiç şüphem yoktu. Nasıl olsundu ki? Ortak salondaki 2 hemcinsiminde gözleri ara ara kaçsada karşımdaki güzelin üzerinde dolanıp duruyordu ve patlattığı gülücük sonrasında yüzlerinde beliren kıskançlık ifadesini saklayamamışlardı. Cosette'in eli elime temas ettiği an tenim yanıyormuş gibi hissetmiştim. Bir kez daha sakin olmayı tembihledim kendime. Gece daha yeni başlıyordu yahu. Cosette ondan 5 dakika sonra arkasından gitmemi söyledi. Kafamı heyecanla sallayarak onun kapıya yürüyüşünü ne dışarı çıkışını izledim. "Vuhu!" Ses tamamen kontrolüm dışında çıkmıştı ağzımdan. Ortak salondaki herkes bana dönünce 4. sınıflarsan Gisélle isimli sarışın kıza göz kırptım. "Sıra sana da gelecek bebeğim." diye mırıldandım sessizce. İçimden 300'e kadar sayarken Cosette'in şişelerin arasına sakladığım fotoğraf makinesini farketmemesine sırıtıyordum. Bu gece elime iyi foroğtaflar geçecekti, sanat açısından canım. Oldum olası böyle bir dişiyle Gossipy'e çıkmak istiyordum aslında. 300'e vardığım an ani bir hızla ortak salondan çıktım, Cosette'in elimi yakalamasına şaşırıp sevinerek ve anın tadını çıkararak onu takip ettim. Beni daha önce gelmeyi hiç akıl etmediğim bir kule merdivenlerine sokmuştu. Burada meşaleler daha aralıklı mı yerleştirilmişti ne? Ortam loştu. O basamaklardan birine çökünce olabildiğince yakınına oturmadan önce fotoğraf makinesini şişelerin arasından çıkarıp el çabukluğuyla oturacağım yerin arkasına koydum. Derin bir oh çektim. "Merak etme güvenli bir yerdir, şimdiye kadar yakalandığım olmadı. Çıkar biraları da neşemizi bulalım." Hızlı hareketlerle hırkamın altından çıkardığım şişeleri bir üst basamağa dizdim; aramıza dizip kendimi onun harika saçlarının kokusundan mahrum bırakmak istememiştim. Asamı kapaklara tutarak ikisini açtım. "Castellian, -sana böyle hitap etmemde bir sakınca yok, değil mi?- yatakhaneye bira sokman kolay oluyor mu? Yani, daha sonra da lazım olabilir." Kafam yeni yollar için deli gibi çalışmaya başlarken Cosette şişesini bana doğru kaldırmıştı. Hemen kendiminkini kavrayıp onun şişesine hafifçe dokundurdum. "Diğerlerinden farklı oluşumuza." Tadı muggleların bira olduğunu iddia ettiği tuhaf içeceğe göre pek tatlı, damağınızda kaygan ve kremamsı bir tat bırakan biramdan kocaman bir yudum aldım. "Ahh, nefis!" Cosette'e onunda nefes olduğunu söyleyecekken vazgeçtim. Gecikmiş tokat her an yüzümde patlayabilirdi. "Sen istersen bir şekilde sokarım işte! Yakında Hogsmeade gezisi olacak, istemediğin kadar şekerleme ve bira depolayabilirim." Koca bir yudumu daha mideme gönderdikten sonra Cosette'e doğru eğildim. "Balyumrukta beraber bir tur atıp Madam Puddifoot'un dükkanında birer karamel likörlü kahve içebiliriz. Nefis oluyor da." Geçen yıllarda hayatını kaybetmiş Madam'ın kızı dükkanın yeni sahibiydi, gerçi o da adam Puddifoot oluyordu ve inanılmaz güzel kahverengi gözleri vardı. Dean'ı ne zaman oraya sürüklemek istesem beni bir hareketiyle itekliyor ve sigarasını yakıp Üç Süpürge'ye yöneliyordu. Eğer Cosette kabul ederse bir taşla iki kuş vurmuş olacaktım. Keyifle gülümsedim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cosette Thenardier
VI. Sınıf
VI. Sınıf
Cosette Thenardier

Mesaj Sayısı : 66

Münaşaka Empty
MesajKonu: Geri: Münaşaka   Münaşaka EmptyPerş. Tem. 19, 2012 9:27 pm

Biranın enfes tadını aldığımda tat gözeneklerimde gözle görülmez bir bayram yaşandığını düşündüm. Yaşadığım durumun mini bir aşerme olduğunu düşününce de kendi kendime gülümsedim. İleride minik kuşuma hamile olacağım zamanlardan -doğmamış çocuğumdan bahsediyorum minik kuş derken- tek farkı, o zamanlarda villamda oturmuş canım portakallı ördek çektiğinde bunu getirecek olan kişi kodaman eşim olacak, şimdi ise beceriksiz Castellian'ın kaymakbiralarına kaldım. Yine de gelecekte durumların böyle olmayacağını bilmek bile güven veriyor insana. "Sen istersen bir şekilde sokarım işte! Yakında Hogsmeade gezisi olacak, istemediğin kadar şekerleme ve bira depolayabilirim." Ben istersemmişmiş. Zaten bu biraları da ben isterim belki diye soktu buraya. Kim bilir ben istemesem hangi çaylak ikinci sınıfı kafalayıp getirecekti buraya.. Hem rezil, hem zampara. "Balyumrukta beraber bir tur atıp Madam Puddifoot'un dükkanında birer karamel likörlü kahve içebiliriz. Nefis oluyor da." Oldum olası likörleri sevmemiştim, bu yüzden teklifini de sevecenlikle karşılayamamıştım. Zaten şu dönemlerde gözüme kestirdiğim biri vardı okuldan, bu durumda Julius'la görünmem işlerimi açmazdı pek. Hem de Gossipies'e Julius gibi bir acemiyle kapak olmak istemiyordum. Tanrım, düşüncesi bile kabus gini! Neyse ki bunun imkanı yok. Şimdilik! Bir dahaki sefer diye bir şey olursa daha dikkatli olmak gerek. "Kahveye alerjim var. Ne kadar zor bununla yaşamak, kahvenin tadını alamamak, kahve köpüğü rengini tarif ederken bile ağlamak..." Sesim beni şaşırtan bir ustalıkla titredi, neredeyse ağlayacağımı düşündüm. Çocuğun teklifini direkt reddedemezdim, belli ki okula kaçak şeyler sokmakta iyiydi. Fakat kabul etmek de işime gelmiyordu. Yalan söylemeyi ise bazı zamanlarda masum, gerekli ve hatta hayati buluyordum. Ortamda bir an oluşan sessizlik suçluluk duymama neden oldu ve biradan bir yudum daha aldığımda sohbet etmek için bir konu açtım. "Julius, var mı hoşlandığın bir kız falan, ayarlayayım." Ve hemen ardından pişman oldum. Onunla flört ettiğimi ve ilişki durumuyla ilgilendiğimi zannedecekti şimdi. Karanlıkta, bu kadar yakınken ve bira içiyorken en son isteyeceğim şey onunla flört ettiğimi zannetmesidir!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Julius Castellian
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Julius Castellian

RP Yaşı : 16
Mesaj Sayısı : 182
Gerçek Adı : Julius Caesar

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

Münaşaka Empty
MesajKonu: Geri: Münaşaka   Münaşaka EmptyCuma Tem. 20, 2012 3:31 pm

"Kahveye alerjim var. Ne kadar zor bununla yaşamak, kahvenin tadını alamamak, kahve köpüğü rengini tarif ederken bile ağlamak..." Güzel Cosette'in sesi titremişti, ne acıklı. Ona sarılıp teselli etmek isterdim. Neyseki karanlık sayesinde yüzünü göremiyordum. Eğer dolu dolu olan gözlerini ayırtedebilseydim bu karanlıkta gerçek anlamda üzülebilirdim bir kız için. Belki ona kahve tadında şekerlemelerden alabilirdim, içinde gerçek kavhe yoktu hem. Cosette buna sevinecekti. Hogsmeade gezisinde Balyumruk'ta operasyon niteliğinde bir alışveriş yapmayı aklmın bir köşesine yazdım. Bu arada hala Cosette'le resmimi çekmek için uygun durumu bekliyordum. Eğer birazcık yakınlaşsaydık... Ona doğru hafifçe kaydım. Bir kaç saniye bekleyip biraz daha... Hah, gitgide yaklaşıyordum işte. "Julius, var mı hoşlandığın bir kız falan, ayarlayayım." Vay canına! Benim ona yaklaşmak için kullandığım sessizliği böldüğü soru koltuklarımın kabarmasına neden olmuştu. "Hayır bebeğim, senin dışında. Belki kendini bana ayarlayabilirsin." Yüzümü onunkine yaklaştırıp, gerçi karanlık olduğundan doğru yere mi yaklaştım emin değildim, parmağımı yanağına dokunduracaktım ki gözüne girdi. "Pardon, pardon, karanlık yüzünden!" dedim panikle. Kızmamasını umuyordum. Bu kez elim doğru yerde, yanağındaydı.

::
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cosette Thenardier
VI. Sınıf
VI. Sınıf
Cosette Thenardier

Mesaj Sayısı : 66

Münaşaka Empty
MesajKonu: Geri: Münaşaka   Münaşaka EmptyC.tesi Tem. 21, 2012 1:00 am

Julius bana gittikçe daha çok yaklaşıyordu. Biralı nefesini çok yakınımda hissedip ürperdikten sonra bir an beni öpeceğini sanıp dehşete kapıldım; fakat birkaç saniye sonra gözüme girdiğini hissettiğim parmağın acısına odaklandım. Bu çocuk ne yapmaya çalışıyordu böyle!? "Pardon, pardon, karanlık yüzünden!" Karanlığına da başlayacağım birana da! Gözüm öyle sulanmıştı ki birkaç dakika gözümü açmayı bırakın, cevap verebilecek durumda dahi değildim, bir elimde gözümü kapayıp diğeriyle Julius'un yanağımda gezinen elini kendimden uzaklaştırdım. "Seni beceriksiz hergele, biraz daha dikkatli olamaz mısın?" Artık bu işin tadı kaçmıştı. Biraz daha kalmam demek yatakhane kontrolünde yokluğumuzun fark edilmesi anlamına gelirdi. Yatak dışında yakalanmak bir şey değil, Julius'la koyun koyuna basılmak asıl korkutucu olandı. İlk şişeyi birkaç yudumda bitirip diğerini almak için uzanırken, başını aniden çevirince Julius, dudaklarımızın birbirine değmesini engelleyemedik. Olayın telaşıyla şişe elimden kaydı ve ben onu almaya çalışırken ıslanan merdivenlerde kayıp Julius'un kucağına düştüm. Ve tam o sırada kulenin yukarılarında patlayan bir flaş ortalığı aydınlattı. Biri fotoğrafımızı çekmişti! Benim, her daim yakışıklı çocuklarla takılan popüler Cosette'in, sünepe bir altıncı sınıfla, daha kötüsü Julius'la fotoğrafı vardı birilerinin elinde! Bunun kimin işi olacağını öğrenecektim mutlaka; fakat başıma daha fazla iş açmamak için apar topar kulenin merdivenlerini inerken aniden bir şey hatırlamış gibi durdum, Julius'un yanına dönüp asamı çocuğun suratına doğrulttum. "Calvorio*" Kendinden büyük kızlarla takılmaması gerektiğini öğrendiğini umarak koşarak ortak salona ilerledim. Aklımdaki tek şey, o fotoğrafı kimin çektiğiydi.

RP SONU

Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Münaşaka

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-