Gölün kenarına uzanmış, rüzgarın tadını çıkarıyordum adeta. Hava serindi oldukça, ama üşümüyordum. Yıldızların güzelliğini her geçen gece daha fazla fark ediyorum. Hogwarts öyle bir yerdi ki her geçen saniye farklı bir şeyler öğrenmek mümkündü. O tarihi duvarlar insanı şaşırtmak adına kuruluydu sanki. Böylesine büyülü bir yerin hayalini bile kuramazdım eskiden. Ama buradaydım artık, bu büyülü duvarların içinde, güvendeydim. Evimdeydim Hogwarts’ta iken.
Neredeyse uyuyakalacaktım ki bir gölge geçti sol tarafımdan, hemen ayağı fırladım. Neden bu kadar panik olmuştum ki, pekala başka biri olabilirdi burada. Hogwarts’ın gececileri çok fazlaydı sonuçta. O gölge şimdi çimlerin üzerine uzanmıştı, üzeri mi örtülüydü bana mı öyle geliyordu? Daha fazla yaklaştım, yavaş yavaş hareket ediyordum. Birden yattığı yerden fırladı ve göle attı kendini. Buda neydi şimdi böyle? Gölün tam kenarında durdum, göz göze geldik. Bir insan olamayacak kadar güzeldi. "Beni gördüğünü profesörlere söyleme! " Neden, o neydi ki? Çok geçmeden farkına vardım ama, tabi ki bir denizkızı idi. Onların burada olması yasak değil miydi? E Profesörlere söyleme dediğine göre, yasak olsa gerek. Bir adım daha attım göle doğru, ayakkabılarımın parmak uçları şimdi suya değiyordu hafif dalgalar geldikçe. ‘’Merak etme, ben kimseye söylemem. Buraya gelebilirsin, sana zarar vermem.’’ Neden benden kaçtığını anlayamamıştım, ona zarar dahi veremezdim zaten. Onların oldukça güçlü olduğunu duymuştum. Belkide gerçektende birilerine söyleyeceğimden korkmuştu.