AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 En Yakın

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

En Yakın Empty
MesajKonu: En Yakın   En Yakın EmptyPtsi Tem. 30, 2012 7:26 pm

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Dean&Adrian Bloom

4 Sene Önce..


En son Dean Bloom tarafından Salı Tem. 31, 2012 6:12 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

En Yakın Empty
MesajKonu: Geri: En Yakın   En Yakın EmptyPtsi Tem. 30, 2012 7:48 pm

Çocukluktu, saf ve temizliğin simgeleriydi. Olacakların sorumlusu olamazdı hiçbir yaramazlık. Ya da hiçbir şeyin cezası bu denli büyük olamazdı. Hayatının bu denli yanlış yerlere çekilmesi sadece bir şansızlıktı. Kaçık bir cadının hedefi olmak isteyen küçük bir bebek olmak istememişti hiçbir zaman. Ya da yetimhaneye düşmek. Bunların verdiği ağırlıkların daha farkına varmamıştı o zamanki küçük Dean. O onu evlat edinen aileyi benimsemişti. Ya da bunu gerçekten istiyor ve bunun için çabalıyordu. Yeniden yuvasını değiştirdiği zaman Tanrıya sessiz yakarışla göndermişti. Bunun son olmasını dilemişti. Gerçek bir aile istediğini söylemişti göz yaşlarının arasında. Hogwarts koridorlarını koşarak aşıyor etrafına gülücükler saçıyordu her şeye rağmen. Düşüp dizini kanattığı zamanlarda diğer çocuklar gibi annesini sayıklayarak ağlayamıyordu fakat o bunu kabullenmişti bir bakıma. Boynundaki tılsımın onu hep koruyacağını biliyordu. Buna inanıyordu. Diğer yarısı olmasa da karanlığın pis güçlerinden korurdu onu. Dışarıdaki dondurucu soğuk dikkatini çekmişti her zaman. Yazdan daha çok severdi kışı o kendini bildi bileli. Julius'la oynamaktan sıkılmıştı, daha doğrusu ailesinden gelen yeni şekerlemeleri ve hediyeleri gördükten sonra belki de onlara içerleyerek kaçmıştı yanından. İlk defa yalnızlığı bu denli fazla hissetmişti minik yüreği. Koşarak terasa çıkmıştı. Kimselerin olmadığını bilirdi burada. Burası hep onun gibi yalnızların yeri olurdu. Küçük bedeni sarsılarak koşarken gözlerindeki yaşları saklıyordu sadece. Zayıf yönünü kimselere gösteremezdi. Canını acıtmalarına izin veremezdi. Terasın buzlu yüzeyine adımını attığında soğuk havanın yüzüne çarpmasıyla göz yaşlarının yol edindiği yerlerin buz kestiğini hissetti ve sarı eldivenleriyle yüzünü kuruladı. Kenara doğru yavaşça yürüdü. Gördüğü görüntü görkemli ve eşsizdi. İçine çektiği havaysa ciğerlerini yakacak derece de soğuk ve temizdi. Eline aldığı yarım tılsımı sıkı sıkıya tutuyordu. Üzerinde olaşan dalgalanmaları hiç çözememişti. Arada kırmızıya dönüyor bazen sarı oluyor bazense beyazın tüm saflığını sergiliyordu. Bunların duygularıyla ya da alakalı olduğunu düüşünse bile alakasızdı çünkü duygu değişimlerinde hiçbir şekilde oynamıyordu. Bazen tesadüfi şeyler olsa da onunla ilgili değildi. Hayatında tek sahip olduğu şeyin de kendisiyle ilgili olmaması ironikti. Saçma ve kabullenmek istemediği bir şeydi. Arkasında olan hareketlenme ile tılsımındaki ani renk değişimi ile arkasını döndü. Önünde kendinden bir kaç santim uzun gözleri aynı onunkilere benzeyen ve saçlarıysa onunkiler gibi altın sarısı olan bir üçüncü sınıf öğrencisi duruyordu. Tılsımını geri boynuna bağladı ve anlamaz gözlerle karşısındaki üst sınıfa baktı. Eğer onunla uğraşmaya geldiyse bunun karşılığını verecekti. Kendini ezdiremezdi kimseye. Bu üçüncü sınıf bir öğrenci bile olsa..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Adrian Bloom

Adrian Bloom

RP Yaşı : On yedi
Mesaj Sayısı : 12
Gerçek Adı : Esin.

En Yakın Empty
MesajKonu: Geri: En Yakın   En Yakın EmptySalı Tem. 31, 2012 3:22 pm

    Gerginliğini bir türlü üzerinden atamamıştı genç büyücü. Soğuk kış havasında, sürekli okulu turlamaktan başka bir şey yapamıyordu sanki. Devasa boyutlardaki okulu o kadar çok gezmişti ki artık ona dar gelmeye başlamıştı, bahçeye ve gölün kenarlarını taramaya çıkmıştı. Henüz on üç yaşında olmasına rağmen, yaşına inat birçok şey ile baş etmişti ve şimdi gereğinden daha güçlü hissediyordu kendini. Köprüde, temizlenmemiş karların arasında otururken tek yaptığı şey tılsımına bakmaktı. Daha doğduğu gün annesinden gelen bir hediyeydi bu, kendi ülkelerinde nadir rastlanan bir gelenekti. Önce tek bir parçadan oluşan tılsımı, kardeşi doğduktan sonra ikiye bölünmüştü. Eski insanlar bunu ailenin bir arada kalmasını sağlayan parça olarak görüyordu, ancak Adrian birkaç yıl süren umut kırıntısından sonra buna inanmaktan vazgeçmişti. Daha kendisi ya da ailesi kardeşinin nerede olduğunu bilmiyorken, bütün umudunu ufak bir tılsıma bağlamak ona doğru gelmiyordu. Derin bir nefes alıp karların arasından kalktı. Sıcağı seven biri olsa da karlara bile kısa süre içinde alışmıştı İngiltere'ye taşındıktan sonra. Hava çoktan kararmıştı ancak zaten dörtte bile hava karardığı için saatin o kadar geçmediğini düşünüyordu. Kısa ama hızlı adımlarla ayakların altına ezilip buz haline gelmiş kardan kaymamaya çalışarak ilerledi. Avluya vardığında üstündeki karları silkeleyip girişe baktı bir süre. Dışarıda kalma isteği bir türlü geçmemişti, ceza alacağını bilmese içeri bile girmek istemiyordu aslında. Bildiği birkaç mekanı olasılık olarak değerlendirdi, en sonunda Baykuşhane'de karar kıldı. Merdivenleri çıkıp ilerlerken soğuktan donmuş ellerini ovalayarak ısınmaya çalıştı. Birbirleriyle tartışan ya da kulağını kemirmeye çalışan baykuşlarla arası pek iyi sayılmazdı ama zindanlara gidip kendini Ortak Salon'a kilitlemek istememişti. Üçüncü kata kadar hızlı bir şekilde ilerledikten sonra Kütüphane görevlisinin Kütüphane'de eşyaları topladığını fark edince adımlarını sessizleştirdi, belki de saat çoktan geç olmuştu. Birkaç kat daha çıktı ve Ödül Odası'nın önünden geçti. Kuleye çıkmasına bir kat kalmıştı ancak fark etmediği bir koridorda olduğunu fark edince duraksadı. Etrafına bakınıp yönünü bulmaya çalışırken kaybolmuş olabileceğini fark etti hızlıca. Birkaç öğrencinin Doğu Kanadı olarak nitelendirdiği bölgede olmalıydı, çünkü camdan bakınca Yasak Orman'ı görebiliyordu. Karanlıkta hiçbir şeyi kırmamaya devam ederek ilerlerken yüzüne çarpan soğuk hava ve boynundaki tılsımın keskin acısıyla duraksadı. Atkısını çıkarıp tılsımı görebileceği hizada kaldırdı. Loş ışığa rağmen hafiften parladığını görebiliyordu, bir çeşit mavi veya gri renkte olmalıydı. Eldiveninin tekini çıkarıp boynunda acıyan yere bastırdı. İlk kez tılsımı canını yakıyordu, bunu bir ara evdekilere mektup atıp sorsa iyi olacaktı. Rüzgarın geldiği yere doğru yavaşça ilerlerken, geniş bir balkona gittiğini fark etti. Ufak bir bedenin daha ayakta durduğunu görünce hemen tılsımını gömleğinin içine atıp atkısını doladı ve eldivenini giydi. Hiçbir şey olmamış gibi terasa yaklaşınca çocuğun ona baktığını fark etti. Hatları giderek tanıdıklaşırken kaşlarını kaldırdı. Karşısındaki çocuk kendisinin tıpatıp aynısıydı; Hufflepuff eşyaları vardı, saçları ve bakışı da aynı kendisine benziyordu, ancak ondan birkaç yaş küçük gibiydi. En fazla birinci sınıf olduğunu düşünüyordu Adrian. Başını eğip şaşkınlığını gizleyerek düşündü, okulun herhangi büyülü bir yerine falan mı girmişti yoksa yanlışlıkla? Temiz hava arıyordu ve terastaydı, buraya kadar doğruydu. Çocuk nereden çıkmıştı peki? Neden kendisinin birinci sınıftaki halini görüyordu ki? Çocuğun ona kötü bir şekilde baktığını fark edince doğruldu, daha çok kendisini dövmeye çalışacakmış gibi bir havası vardı. Hayır, bu kesinlikle kendisi değildi. "Adın ne?" diye sordu Adrian en sonunda. Düşünmeden konuşmuştu ama bütün gün düşünmek adına pek bir şey yapmadığı için gayet normal gelmişti bu sorusu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

En Yakın Empty
MesajKonu: Geri: En Yakın   En Yakın EmptySalı Tem. 31, 2012 4:11 pm

Mavi gözlerin arkasında parlayan o aç olduğu benliğe bakıyordu bilmeden. Kendisinin bir kaç yıl sonraki haliydi baktığı belkide fakat bunu fark edemeyecek kadar çok düşüncelerinin içinde kaybolmuştu küçük Dean. Dudakları belli belirsiz bir aksana sahiplik yaparak oynadığında tılsımının yakıcı sıcaklığa tenine değiyordu. "Adın ne?" dedi karşısında duran geleceği. Dean çekimser ve sorgular bir şekilde bakıyordu karşısındakine. Sesi sözcüklerle anlamlı hale gelirken kendince pek bir duygu belli etmiyordu. "Bu neden seni ilgilendirsin ki?" dedikten sonra trabzanlara biraz daha yaklaştı ve karlı zeminine elini koydu. Ön yargıyla yaklaşıyordu herkese. İyi yada kötü olması bir şey ifade etmiyordu. Şuana kadar öğrendiği bir şey varsa o da buydu. Kimse kolayca giremezdi hayatına. Yada kim olduğunu öyle pat diye öğrenemezdi. Aralarına ördüğü aşılmaz ve anlaşılmaz duvarı yıkabilmesi için geçerli bir sebebi olmalıydı. Fakat karşısındaki çocuğa ister istemez bir şekilde güvenmişti. Bu insanın içini birden saran bir histi belkide. Bilmiyordu fakat "Adım Dean." dedi. Sonrasında iyice yakıcı bir hal alan tılsımını çıkarmak için arkasını döndü. Lanet şey diye geçiriyordu aklından. Eline aldığın da ateş gibi parlıyor ve yanıyordu. Biraz soğuk karın etki etmesi için karlı zemine koydu fakat bir etkisi olmadı, sadece karları eritti o kadar. Arkasını daa yeni tanıdığı bir yabancıya dönmek çok doğru gelmiş olmayacak ki tılsımını geri takıp yeniden büyük çocuğa döndü. "Senin adın ne?" dedi. Görünüşe göre onun binasındaydı bu büyük çocukta. Julius'tan başka arkadaşları da olmalıydı. Tabii bu büyük sınıf her ne kadar arkadaşı olabilirse.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Adrian Bloom

Adrian Bloom

RP Yaşı : On yedi
Mesaj Sayısı : 12
Gerçek Adı : Esin.

En Yakın Empty
MesajKonu: Geri: En Yakın   En Yakın EmptySalı Tem. 31, 2012 4:38 pm

    "Bu neden seni ilgilendirsin ki?"

    Eh, Adrian onun konuşmasını bile pek beklememişti ama aldığı bu cevap biraz sinirlerini bozmuştu. Çocuk terasın kenarına biraz daha yaklaşırken Adrian ellerini cebine sokup ona baktı. Son zamanlarda kime denk gelse ters cevap vermeyi alışkanlık haline getirmişti sanki, bu kişiler hep onu mu buluyordu emin değildi ama kibar olmak için hiçbir şey söylemedi. Okul açılalı sadece birkaç ay olmuştu zaten, birinci sınıfları korkutmak -büyük sınıfların aksine- ona mantıklı gelmiyordu. Başını yere eğip ayaklarıyla bir buz parçasını kazımaya başladı, okulun nasıl bir bölgesine gelmişti böyle? Çocuk solgun görünüyordu ama üstündeki kıyafetlerin renkleri oldukça canlıydı, böylece onun hayalet değilde soğuktan üşümüş olduğunu fark etmişti. Temizlediği yere doğru bir adım attı ve kaymamak için orada durdu, başını kaldırıp çocuğa cevap vermeye hazırlanırken ince sesi tekrar duydu. "Adım Dean." Ufak bir şok geçirirken yüzüne biraz yansımasını engelleyemedi büyücü. Tılsımı giderek yakıcı bir hal alırken dayanamayıp elini gömleğin içine soktu ve dışarı çıkardı. Dean isimli çocuk arkasını döndüğü için sorun olmayacaktı zaten. Tılsım kırmızılaşmaya ve ısınmaya devam ediyordu ama Adrian'ın düşünceleri çocuğun sesinde kalmıştı. Adı Dean'di, tıpkı kardeşi gibi. Elbette kardeşinin kendisi gibi bir büyücü olacağını düşünüyordu ama Hogwarts'ta onunla karşılaşmak hayal edemeyeceği bir dilek olurdu. Bir çeşit göz yanılsaması mıydı bu? Kardeşi aklına bugün çok daha fazla geldiği için mi şimdi görüyordu onu? Arkası dönük bedene baktı, Dean'in o boyda ve yaşta olması gerekiyordu, eğer hala yaşıyorsa. Gözlerini ovalayıp birkaç kez açıp kapattı. Hala kendisinin büyülü bir odada olup olmadığını düşünürken Dean'in boynuna bir şey taktığını fark etti. Arkasını döneceğini anlayınca tılsımını hızlıca çekti ve eldiveninin içine gizledi. Çocuk hiçbir şey olmamış gibi arkasını döndü ve "Senin adın ne?" diye sordu. "Adrian." dedi sadece, hala düşüncelerinden kurtulamamıştı. Elindeki tılsımın ısısı artık eldivenini aşmıştı ve elini yakıyordu. Dean'e son bir bakış attıktan sonra terasın kenarına ilerledi ve taze karların üstüne tılsımını bıraktı. Tılsımı biraz karların erimesine yol açmıştı ama sakinleşmiş görünüyordu. Dean'in yanına geldiğini fark edince tılsıma bakarak konuştu. "Bunun ne olduğu hakkında bir fikrin var mı Dean?" Derin bir nefes alıp cevabı duyabilmek için dinledi. Eğer yanında duran kişi kardeşiyse, yıllardır onu aramasının bir anlamı olacak gibi görünüyordu. Belki de tılsım o kadar gereksiz bir eşya değildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

En Yakın Empty
MesajKonu: Geri: En Yakın   En Yakın EmptySalı Tem. 31, 2012 6:24 pm

Soğuk havanın donduruculuğu eşliğinde sanki güneşten bir parça vardı üzerinde. Dişlerin sıkıyor ve acının dayanılabilecek bir şey olduğunu kendine defalarca hatırlatıyordu. Karşısındaki çocuğun adı Adrian'dı. Güzel ve klasik diye içinden geçirdi Dean. Fakat isime pek kafa yoramayacaktı. Kenardan biraz uzaklaşarak Adrian'ın oraya yaklaşmasına izin verdi fakat daha demin onun yaptığı şeyin aynısını yaptığını gördüğünde kendini alamayıp geri yanına yaklaştı. Çekimser bir tavır sergilese de ne yaptığını merak ediyordu. Kendi tılsımının sanki diğer parçasını elinde tutuyordu. Dean kısaca nefes verdi ve kulaklarına dolan sesin buğusuna kapıldı. "Bunun ne olduğu hakkında bir fikrin var mı Dean?" Dean bir tılsıma birde Adrian'a baktı. İki adım geriledikten sonra kendi tılsımını çıkardı ve yargılar bir şekilde kendinden iki yaş büyük olan çocuğa baktı. Sonra tılsıma yaklaşarak kendininkini de yanına koydu. Tılsımlar artık kırmızı değillerdi yada etraflarındaki karı eritecek bir sıcaklıkta değillerdi. Dean şaşkınca yanındaki çocuğa döndü ve "Kimsin sen?" dedi. İçinde oluşan boğum boğum korku yavaşça tüm bedenini sarıyordu. Bu olanlar da ne demekti ki şimdi? Tanrının ona oynadığı komik oyunlardan biri miydi yine? Tılsımlardan beyaz bir ışık huzmesi bazı fısıltılar eşliğinde süzülürken kafasını oraya çevirdi. Neyin içine düşmüştü ki böyle? "Bak amacın ne bilmiyorum ama bu oynadığın oyun hiç de komik değil." dedi. Büyük çocuğun onunla oynadığını düşünüyordu. Kalbi sıkışıyordu ve bu saçma şeyler artık canını yakıyordu. Neden gidip kendine göre adamlarla uğraşmıyordu ki? Tılsımdan çıkan fısıltılar anlaşılacak hale gelmeye başladığında arada seçebildiği kendi ismi şaşırtıcıydı. Dean, Dean.. Neler oluyordu burada?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Adrian Bloom

Adrian Bloom

RP Yaşı : On yedi
Mesaj Sayısı : 12
Gerçek Adı : Esin.

En Yakın Empty
MesajKonu: Geri: En Yakın   En Yakın EmptyÇarş. Ağus. 01, 2012 12:52 pm

    Dean'in sorgulayıcı bakışı eşliğinde kısa bir gerginlik havada hüküm sürdü. En sonunda Dean gerileyip boynuna uzanırken Adrian onda tılsımın olduğunu fark etmişti. Derin bir nefes aldı ve Dean'in tılsımını kendininkinin yanına koymasını izledi. İki tılsım yan yana gelince mıknatıs gibi birbirine yapıştı ve renk değiştirmeye başladı, kırmızıdan soğuk bir maviye dönüşürken artık etrafa sıcaklık yaymıyordu. Elini kendi tılsım parçasına uzatıp aldı, en azından elini yakmıyordu artık. Dean'in sesini duyunca başını ona doğru çevirdi. "Kimsin sen?" Böyle bir soruya nasıl cevap verebilirdi? Kendisine kalsa her şeyi kısaca özetleyip geçebilirdi ama Dean onu tanımadığına göre, olanlar hakkında hiçbir fikri yoktu. Kendi tılsımını boynuna tekrar geçirirken derin bir nefes alıp söyleyeceklerini düşündü. Belki de önce ona bir şeyler sorması daha mantıklı olurdu, bunca yıldır nerede yaşadığı ile ilgili sorular. Açıklaması kolaylaşırdı en azından. Sessizliğin sinir bozucu bir noktaya ulaştığı anda Dean sesindeki korkuyu gizlemeye çalışarak tekrar konuştu. "Bak amacın ne bilmiyorum ama bu oynadığın oyun hiç de komik değil." Hala ne söyleyeceğini bilemiyordu ama bir şey söylemezse Dean kendisinden kaçabilirdi pekala. En sonunda cümlelerini toparlayamadan konuşmaya başladı.

    "Adım Adrian Bloom, ailem ile birlikte Avusturalya'dan geldim. Oradaki bazı insanların inançları farklı, tılsımların ve muskaların gücü olduğuna inanırlar. Bu kolye," Kendi kolyesini gösterdi. "Bir çeşit bağlılığı belirtir. Ailenin en büyük çocuğundan başlar ve kardeş sayısı doğdukça tılsım parçalanarak herkese eşit dağıtılır, böylece insanlar ailenin asla dağılmamasını sağlamaya çalışırlar." Durakladı, buraya kadar söylenilenleri hazmetmesi için bir dakika verdi Dean'e. "Tılsım bana verildiğinde tam bir yuvarlaktı, çünkü ben en büyük çocuğum. Benden iki yıl sonra sen doğduğun için tılsım iki parçaya ayrıldı ve yarısı sana verildi. Ben senin kaybolduğunu bilerek büyüdüm, çünkü gerçekleştiği sıralardan fazla bir şey hatırlamıyorum. Yıllar önce İngiltere'ye seni aramak için taşındık." On üç yaşındayken bile bu kadar ciddi olmak zor gelmişti Adrian'a. Karşısında tanımadığı biri yoktu ki, kardeşi vardı. Neden böyle davranıyordu? Belki de Dean'in ödünü patlatmamak içindi. Bilemiyordu. "Seninle Hogwarts'ta karşılaşacağımı düşünmemiştim Dean." dedi en sonunda, gülümsemesini gizleyememişti. Eğer normal biri olsaydı, düşünmeden ağlayabilirdi bile. Ama ağlayabilme evresini çoktan aşmıştı söz konusu Dean olduğunda, annesini yıllarca o halde gördükten sonra vazgeçmişti. Ayaklarını biraz oynatıp buzun üstünde kaymamak için sabit durmaya çalıştı, Dean'in cevabını bekliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

En Yakın Empty
MesajKonu: Geri: En Yakın   En Yakın EmptyÇarş. Ağus. 01, 2012 7:17 pm

Gerçeğin acıyla tatlı arasında gidip gelen tadını hücrelerinin merkezinde hissediyordu. Karşısında beliren yüzün hatları kendine gayet tanıdık geliyordu. Sanki hiç sahip olamadığı ama çok iyi tanıdığı en yakın gibiydi. "Adım Adrian Bloom, ailem ile birlikte Avusturalya'dan geldim. Oradaki bazı insanların inançları farklı, tılsımların ve muskaların gücü olduğuna inanırlar. Bu kolye," derken kendi boynundan çıkardığı parçayı gösterdi ve . "Bir çeşit bağlılığı belirtir. Ailenin en büyük çocuğundan başlar ve kardeş sayısı doğdukça tılsım parçalanarak herkese eşit dağıtılır, böylece insanlar ailenin asla dağılmamasını sağlamaya çalışırlar." Sözcüklerin ezici etkisi altına girerken düşünmesi ve hissetmesi gereken şeyleri bilmiyordu. Ne demek oluyordu ki şimdi bunlar? Hep hayalini kurduğu şeye bu buzlu ve soğuk günde bu kadar önemsiz bir yerde mi kavuşacaktı? "Tılsım bana verildiğinde tam bir yuvarlaktı, çünkü ben en büyük çocuğum. Benden iki yıl sonra sen doğduğun için tılsım iki parçaya ayrıldı ve yarısı sana verildi. Ben senin kaybolduğunu bilerek büyüdüm, çünkü gerçekleştiği sıralardan fazla bir şey hatırlamıyorum. Yıllar önce İngiltere'ye seni aramak için taşındık." Bu saçma kaderin bir parçası mıydı Dean? Bir hüznün baş karakteri miydi? Karşısında duran yüzün gayet ciddi olduğunu anlaması için görücü olmasına gerek yoktu. Sadece bunlar altından kalkması zor bilgilerdi. Hoş şuana kadar gerçeğini merak etmemiş değildi. Buna, bu kadar basit ulaşabileceği aklının alabileceği şeyler arasına giremiyordu. Her şey o kadar ani olmuştu ki.. Daha beş dakika önce gerçek ailesini istediği için ağlayan çocuk o değildi sanki. Her şey bir tesadüf zincirinin eseriydi. Ya o tılsımı takmaktan vaz geçseydi? Bu gün buraya gelmeseydi ve bu çocukla karşılaşmasaydı? "Seninle Hogwarts'ta karşılaşacağımı düşünmemiştim Dean." dediğinde Dean gözlerini yasak ormanın karanlık ve soğuk havanın dansına eşlik edişinden uzaklaştırarak Derin mavi gözlere döndü. Kendi gözlerinde yaşlar vardı sadece. Bunu hissetmek çok ayrı bir duyguydu. Hiç elde edemediği şey sanki altın bir tepsi de ona sunulmuştu. Kardeşi. Bu kelime yabancılıktan da öte gerçek anlamını hiç karşılayamadığı bir şeydi. Madison hep onun en değerlisi olmuştu ama gerçekler bambaşkaydı. Dudaklarını araladığında küçük kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. "Bana hiç sahip olmadığım şeylerin bir armağanı mısın?" diyebildi sadece. Yaşadığı duygu karmaşasının içinde dudakları sadece bu kelimelere ev sahipliği yapabilmişti. İstediği şey belkide buydu. Gerçeklikti belkide. Aralarındaki küçük mesafeyi büyük adımlarla kapadıktan sonra kendinden sadece bir kaç santim uzun olan çocuğun yanına yaklaştı. "Gerçekten benim ailem sen misin?" diyebildi ve kendine engel olamayarak karşısındaki çocuğu kucakladı. Daha önce hiç hissetmediği bir şeydi bu. Güven hissiydi bu. Bunu kaybetmek istediğini sanmıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
 

En Yakın

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-