AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 Kaçaklar

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

Kaçaklar Empty
MesajKonu: Kaçaklar   Kaçaklar EmptyPtsi Tem. 30, 2012 8:55 pm

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]&

Aurelién Rhodanthe ve Dean Bloom
Roma Kaçamağı..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

Kaçaklar Empty
MesajKonu: Geri: Kaçaklar   Kaçaklar EmptyPtsi Tem. 30, 2012 9:27 pm

Sessiz geçen günlerin ardından kendini güvenli saydığı bölgesinden Huflepuff ortak salonundan dışarı attı. Yarası iyileşmişti ve artık çok daha iyi hissediyordu. Geçen gece yaşadıklarını ele alırsa yarattığı yıkıntıdan biraz olsun sıyrılmıştı fakat Aurélien'i o şekilde ağlarken görmek kendine çektirdiği eziyeti bitirmesini engelliyordu. Acıktığını hissediyordu, bunun bir anlamı yoktu fakat. Ruh gibiydi, hiçbir şeyi görmek duymak istemiyordu. Auré'yi istiyordu sadece. Dersler yoktu bu gün. Hoş olsa bile pek takmadığı için bir şey ifade etmiyordu. Üzerinde bir basket şortu ona uyumlu basket ayakkabıları ve de sweatshirt vardı. Koridorda yürürken etrafındaki insanların ona delirmiş gibi bakması canını sıkmıştı. Hepsinin suratına bir tane geçirmek istiyordu. Köşeyi döndüğünde ortak salona ulaşmıştı. Etrafına bakmaktan aciz bir şekilde masasının en köşe tarafına doğru ilerledi. Kimsenin olmadığı boş tarafa doğru. Ona seslenenlere elini kaldırarak selam verdi. Kimseyle konuşmak istemediğinden emindi. Arada ilerlerken burnuna gelen aşina olduğu kokuyla birlikte teninin tenine çarpması kafasını ani bir şekilde kaldırmasına sebep oldu. Gözlerinin önünde duran gerçeklikten kaçarken kucağına düşmek biraz ürkütücüydü. Hala ona ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Ondan kaçmak için yaptığı ayarlamaları nasıl anlatacağını bilmiyordu. Açıkcası tek bildiği şey şuan onu buradan alıp, kendisi için hazırladığı o kaçma planına dahil etmekti. Karşısında eşsiz bir yüzle ona bakarken arkasını dönüp gitmek içinden gelmiyordu. Fakat bacakları düşündüğünün tam tersini yaparak aldıkları yolu yeniden kat etmek için geri döndüler. İki adım sonrasında kalbinin ölesiye ağır bastığı bir anla iki adımı tek bir adımla geri dönüp diğer parçasına özlem dolu bir şekilde sarıldı. Kokusunu yeniden içine çekebilmek sanki yaşadığı en güzel şeydi. Onsuz geçirdiği iki haftanın hesabını sorarcasına sıkıca sarılıyordu. Yaşadıkları gecenin hiçbir anlamı yoktu. Ruhunun ve benliğinin diğer parçasıydı o. Onun aşkının karşılığıydı. Geri çekildiğinde ondan kopamadığını anlamanın verdiği şaşkınlığın dalgalanmaları geziyordu içinde. Dudakları açılıp bu anı bozmamak için sözleşmiş gibiydiler. Gözlerinin içindeki o derinliği ve aşkı unutmuştu Dean. Onları kaybetmeyi nasıl göze alabilmişti? Onu nasıl böylesine tek bırakabilmişti? Kendi yaptıklarından sonra neden böyle ağır bir cezayı ona layık görebilmişti? Etraflarında onlara gıptayla bakan insanlara aldırmadan narin hareketlerle ama bolca özlemle kızın dudaklarına bir öpücük kondurdu ve "Özür dilerim. Senden defalarca özür dilerim. Ben bir aptalım. Aptalın önde gideniyim.." dedi ve alnını kızın alnına koydu. Bu anın bozulmasını istemiyordu. Ellerinin içinden, onun ellerinin kayıp gitmesini istemiyordu. Saatin gong sesleri büyük salonu doldurmaya başladığında zamanın geldiğini biliyordu. Tek gidemezdi. Gitmemeliydi. Kafasını ondan uzaklaştırıp sevgilisinin elinden çekiştirerek çıkışa doğru koşturmaya başladı. Kız ne olduğunu anlayamadan bu saçmalığın bir parçası olmaya zorlanmıştı adeta ama Dean ne ondan vaz geçebilirdi ne de onun aşkından. Kapının önünde bekleyen klasik kırmızı arabaya beğeniyle baktı ve "Bana güveniyorsundur umarım." dedi ve kapıyı açarak binmesini sağlamak için kenarda bekledi. Oynadığı bir kumardı. Büyük bir kumar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Aurélien Rhodanthe

Aurélien Rhodanthe

RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 301
Gerçek Adı : Auré.
Yaş : 30

Kaçaklar Empty
MesajKonu: Geri: Kaçaklar   Kaçaklar EmptySalı Tem. 31, 2012 12:39 am

Günün parıltıları herkes için büyük bir sihirken, Aurélien için sadece güneşin tutsaklaşmış haliydi. Can sıkıcı ve kendisini kötü hissettiren ışıltılar… Her şey bu kadar kötüyken, bir şeylerden günah çıkartmak ne kadar doğruydu ki? Karşısında duran insanların bakışlarına aldırış etmemeye çalışarak usulca köşeyi döndü ve kimsenin olmadığına emin olduktan sonra, serin duvara yasladı bedenini. Nefes alamıyormuş gibi, parmaklarını atan kalbinin üzerine yerleştirdi usulca. Kimse umurunda bile değildi, bazıları ise sadece bir et yığınından ibaretti. Ne olursa olsun burada olmak onu huzur vermişti karanlığının soğuk duvarları arasında.

Etekleri rüzgarın tesirinden kurtulamamış gibi havaya çarpıyordu daha da. Bir kurtuluş arıyordu, belki de kaçış... Derin bir nefes alırken, yanına yaklaşan kıza bakmaya çalıştı. Siyah saçları ve mavi gözleriyle yüzüne bakarken onu terslememek için kendini zor tuttu. Anlattıklarını dinliyormuş gibi yapsa da sadece bir şeyler için sabretmekle yetindi. Kayıplar Aurélien’i bile korkutmaya başlamıştı, hayatına dokunmuş ölü ruhların beden bulmuş hali gibiydi. Bir şeyleri kontrol edebilse bile artık yapamıyordu, kayıplar, ömürlerine değecek yaşamları tazeleyemiyordu belki de… Evet, korkuyordu, sevdiği insanlara zarar vermek ve onları kaybetmekten korkuyordu. Başını öne eğdiğini ve ne yaptığını sert bir bedene çarparken gördü sadece. Özür dilemek için başını kaldırırken, gözleri şaşkınlıkla ait olduğu yerlere çekildiler. Onu görmek için hazır değildi ya da ne diyeceğini bile bilmiyordu. Yüzüne baktığında sadece daha fazla üzülüyordu bir şeylere sebep olduğu için ama daha da çok seviyordu onu. Ateşi ve buzu hissediyormuş gibi, aşkın ve tutkunun lanetini de hissediyordu aynı zamanda. Yüzüne bakmak istiyor, gözlerine bakarak onu ne kadar sevdiğini söylemek istiyordu. Tüm bakışları etraflarında hissetse de o sadece parmaklarının yarattığı küçük şekillere odaklanmayı seçmişti. Gözlerinden akacak bir şeyleri ya da yanlışların üzerine gitmemek için tüm özlemini bakışlarının altına gizledi. Gidecek miydi ruhu? Kokusunu, her şeyini bir daha hissedemeyecek miydi yoksa? Bir ölüm bile bunun yanında savunmasız kalırdı. Erkeğin sıcaklığını hissettiğinde başını ürkekçe kaldırdı ve bedenini saran kollara kendini teslim etti. Parmaklarının üzerinde yükselirken, kokusunu tüm bedenine sarmak istiyor gibi ona daha da sarıldı parmaklarını saçlarının arasında dolaştırırken. Dean olmadan ne yapardı, nasıl iyi olabilirdi ki? Ruhu olmayan bir kalp, yaşayan ölü olmaktan farksızdı. Sıcak parmaklar yüzünü sararken, kalbi her an duracakmış gibiydi. Nefes alamıyor gibi dudaklarını araladı ve yüzüne kapanan tene karşılık verdi sevgiyle. Dudakları tenini okşarken, güzel kokusunu daha da çekti içine. "Özür dilerim. Senden defalarca özür dilerim. Ben bir aptalım. Aptalın önde gideniyim…" Nefesi tüm yüzünü okşarken, dudaklarını dudaklarından ayırdığında nefes alabilmişti güçlükle. Alnını usulca kendininkine değdirdiğinde hissettiği şey sevginin ta kendisiydi. Bir sonsuzluk gibi, hiç bitmeyecekti ona olan sevgisi. Vazgeçmeyecekti, vazgeçemezlerdi. ‘’Dean…’’ Tüm dikkatini dağıtan saatin sesi bir anda durağanlığı attı ve aralarındaki mesafe de açıldı yavaşça. Aurélien’ı çekerken parmakları daha da kenetlendi ve kalabalığın içindeki insanları iterek koşmaya başladılar. Nereye gidiyorlardı böyle? Ne olacağını sormak için dudaklarını araladığında bacaklarındaki kasılmaları yok saymak istiyordu. Bir elini kasıklarına götürürken, ağrısını hissettirmemeye çalışarak koştu. Kolları arasında yorgun bedenini bırakmamak için, kendini zor zar taşıyan bacaklarına minnettardı gerçekten. Gün ışığı yakıcılığını kaybederken güne doğru çıktılar. Kırmızı araba güneşin altında parlarken, bu dönemden çok uzaktan geliyormuş gibiydi. Kapısını Aurélien için açtığında, soru soran gözlerle erkeğe bakarken yüzünü buruşturmamaya çalıştırdı. "Bana güveniyorsundur umarım." Her şeyden, herkesten daha çok güveniyordu ona. Ne olduğunu anlamaya çalışmak yerine tereddütsüzce kendini koltuğa bıraktı. Heyecanlıydı ve mutluydu erkeğinin yanında olmaktan. Bunca zamanı onsuz nasıl geçirdiğini anlayamıyordu bile. Yanına doğru yerleşirken gözlerine bakmış ve arabanın kükrek motorunu harekete geçirmişti. Korkmuyordu ya da hiçbir şey umurunda değildi artık. Sevdiği erkeğin yanındaydı ve aralarına bir şeylerin girmesine asla izin vermeyecekti.

Serin esinti tenine değerken bakışlarını gökyüzünde gezdirdi. Kızıllıklar gökyüzüne yayılırken, güneş saklandığı yere daha da gömülüyordu ardındaki binlerce parıltıyla. Sessizlik huzur bozucu değildi, aksine huzurluydu. Kokusu, rüzgarla geliyor ve gözlerini gözlerinden ayırmıyordu. ‘’Dean, ben üzgünüm. Her şey için. Sana o kadar çok güveniyorum ve seviyorum ki, senden uzak kaldığım zamanlar da nasıl dayanabildiğimi anlayamıyorum. Yokluğun benim için en büyük lanet.’’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.mortemsymphony-rpg.com/
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

Kaçaklar Empty
MesajKonu: Geri: Kaçaklar   Kaçaklar EmptySalı Tem. 31, 2012 1:37 am

Yanında duran eşsiz bir aşkın eseriydi. Şimdilerde sahip olunabilecek yegane iyi şeydi. İki ruhun bu denli birbirine muhtaç olması ürkütücü gözükse de, onun diğer parçası olması fikri ve bunu bilmek.. Tanrım aşk buydu işte. nefesini kesen bir duyguydu bu. Bir başkasının elinden alamayacağını bildiği. Küçüklüğünden beri ilk defa kendine ait olan bir şeydi bu. Açtığı kapıyı hiç sorgulamadan kapayan ve ona olan sarsılmaz güvenini göstermenin bir başka versiyonla gösteriyordu. Kırmızı klasik arabanın içinde o da yerini aldığında motor tüm mekana gürleyerek çalıştı ve onları bu yanlışlıklarla dolu ve onları tüketen mekandan uzaklaştırmak için yola çıktı. Sarı saçları rüzgarla sevişirken onu bu kadar özlediğini fark etmemişti. Bu kadar yakınındayken bile bu denli özleyip onsuz kalabilmenin korkusunu yaşarken şu saçma iki hafta boyunca aklı neredeydi ki? Burnuna dolan o mükemmel kokuyla mutluluğun sözlük anlamını yeniden şekillendirmeye karar verdi. O ses yeniden kulaklarına dolarken ister istemez gözlerini ona çevirdi. Yüzündeki aptal sırıtışa mani olamıyordu. ‘’Dean, ben üzgünüm. Her şey için. Sana o kadar çok güveniyorum ve seviyorum ki, senden uzak kaldığım zamanlar da nasıl dayanabildiğimi anlayamıyorum. Yokluğun benim için en büyük lanet.’’ Yüzündeki aptal sırıtış yerini anlayışa bıraktı. Bu duyguyu biliyordu. Onsuz olmanın verdiği azabı ve yaptırdığı saçmalıkları tatmıştı. Yerine kimseyi koyamayacağını da biliyordu. "Küçüklüğümden beri bana ait olan hiçbir şeyim olmadı. Ne ailem gerçekten bana ait oldu ne de elimde olanlar, bu para ve bunun gibi şeyler. Tılsımlı hiç çıkarmadığım o kolye bile tamamiyle bana ait değil." dedi. Kızın bir anlam vermeye çalıştığını düşünüyordu. "Fakat sana olan aşkım ve sen benimsin. Bana aitsin. Seni paylaşma fikri beni ölesiye korkutuyor ya da seninde elimden alınman gibi bir durumda kalmaktan nefret ediyorum ve ölesiye korkuyorum. Sen yokken saçma sapan çekilmez birisi haline geliyorum. Yaptığım hataların ardı arkası kesilmiyor." duygularını tüm berraklığıyla dökebileceği yegane insanlardan birine açıyordu bunları. Aşkına anlatıyordu bunları. Belki ilk defa bu kadar açık ve savunmasızdı ama artık saçma gardlardan ve korunabilmek için insanlarla arasına kurduğu tuzaklardan kurtulmak istiyordu. Ruhunun diğer yarısına ulaşmak istiyordu. Onun da kendine sahip olmasını istiyordu. İki farklı insandan çok tek bir beden ve ruh içinde hayata meydan okumak istiyordu.


Araba hızla asfalt yolda ilerlerken havaalanı çok uzakta değildi. Kendi benliklerini bulabilecekleri insanlardan ve gerçek hayatlarından uzakta bir hafta geçireceklerdi. İlk defa birbirlerini uyurken göreceklerdi belkide. İlk defa o masumluğu tadacaklardı. "Sakın bir daha ağlama. Bu benim için yada başka bir şey için olmasın. Göz yaşların sadece mutlu olduğun için aksın." bu sözcükler öyle içtendi ki adının nasıl Dean olduğunu biliyorsa bunu da o şekilde istediğini biliyordu. Gaza yüklenirken motor sesi yeniden sessizliğe meydan okudu ve asfalt yolda süzülerek onları aşkın göbeğine götürmek için biraz daha hızlandı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
Aurélien Rhodanthe

Aurélien Rhodanthe

RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 301
Gerçek Adı : Auré.
Yaş : 30

Kaçaklar Empty
MesajKonu: Geri: Kaçaklar   Kaçaklar EmptyPtsi Ağus. 06, 2012 2:21 pm

Yüzünü tek gerçeğine doğru çevirirken, her şeyden uzaktı. Tüm yalanlar yanında doğruluğuna kavuşurken, ölü ruhlarda huzuruna kavuşuyordu. Gülüşü ve dudaklarının kıvrımını ömrünün sonuna kadar izlemek isterdi hep. Sözlerine bir anlam biçmek istedi defalarca ama hiçbiri onun karşısında bir anlama bürünemedi. "Fakat sana olan aşkım ve sen benimsin. Bana aitsin. Seni paylaşma fikri beni ölesiye korkutuyor ya da seninde elimden alınman gibi bir durumda kalmaktan nefret ediyorum ve ölesiye korkuyorum. Sen yokken saçma sapan çekilmez birisi haline geliyorum. Yaptığım hataların ardı arkası kesilmiyor." Aurélien’ın tek doğrusu olduğunu söylemek isterdi. Karanlıktan korkan bir kız ve etrafındakileri de kendi cehennemine sürükleyen biriydi. Ne olduğunu asla unutamazdı ama sevdiği erkek ona unutturmuştu, kalbindeki bazı şeylere merhem olmuştu. Bencilce onun da kendisini sevmesini istiyordu hep. Bir ruhun bağı gibiydi onları birleştiren şey. Ona dokunmak olmamıştı isteği, ruhuna erişebilmekti tek amacı. Kalbine...

Birbirini yutan büyük binalar etraflarını sarmalamış, az önce hogwarts’dayken şimdi… Bilemiyordu. Dean ile beraberken nereye gideceğinin ne önemi vardı ki? Yanında olması her şeye değerdi. Ona bakmak, ruhunu sevdiği erkeğin uğruna serbest bırakmak… Sözcükler neydi ki duyguların yanında? Etrafında dönen hiçbir şey önemli değildi, aynı göğü paylaştıkları sürece var olacaklardı ne de olsa. "Sakın bir daha ağlama. Bu benim için yada başka bir şey için olmasın. Göz yaşların sadece mutlu olduğun için aksın." Sözleri kalbine hitap ediyordu doğrudan. Ailesi dışında biri için ilk defa gözyaşı döktüğünü söyleyecekken, dudaklarını birbirine tutsak bıraktı tekrardan. Dean yanında olduğu sürece sevgi ve aşk onun için anlam kazanacaktı. Karanlığın altında bir ışık ve gökte parlak bir yıldız…

Toz bulutlarının oluşturduğu onlarca siluet etraflarını sararken, üstlerine doğru defalarca savruldu soluk bedenler. Gözlerini etrafa bakmaktan alıkoymak istedi, sadece erkeğinin gözlerine ait olmasını diledi defalarca. Yaşadıklarını unutamazdı ya da kim olduğunu… Bunları düşünmeyecekti, düşünemezdi. Parmaklarını erkeğin ellerine sararken, usulca dudaklarına götürdü. Sevgiyle öptü parmaklarını, hasret kaldığı bir nefes gibi çekti içine usulca. Sıcaklığı bedenine yayılan bir kan, kalbi yerinde duramayan bir anka kuşu gibiydi. Her bir nefes alışı içini titretirken gözlerini gözlerinden ayıramadı. ‘’Dean, sevdiğim erkeği paylaşmak değil, başka bir kızla görmeye tahammül edemem. Ama şimdi biliyorum ki, ruhun tamamiyle benim. Sevgin bana ait. Gözyaşlarım sadece senin için aksın, kalbim sadece senin için canlansın defalarca.’’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.mortemsymphony-rpg.com/
Dean Bloom



Mesaj Sayısı : 772
Gerçek Adı : Merve ben aynı zamanda Ivan A. Arshlander ve Sophie A. Hunter'ım.

Kaçaklar Empty
MesajKonu: Geri: Kaçaklar   Kaçaklar EmptyPtsi Ağus. 06, 2012 3:13 pm

Yolun sonu bilinmez bir gerçeğe de açılabilirdi. Sonsuz bir mutluluğa da. Hayal kırıklığı ve üzüntülerin hepsi o okulun koridorlarında kol gezecekti. Bunu biliyordu fakat bundan sonra, bu bir kaç gün içinde içlerine işleyen tek şey huzur ve mutluluk olacaktı. Kırmızı araba hızlı bir şekilde otobanda ilerlerlerken rüzgar kızın güzel kokusunu ona getiriyordu durmadan. ‘’Dean, sevdiğim erkeği paylaşmak değil, başka bir kızla görmeye tahammül edemem. Ama şimdi biliyorum ki, ruhun tamamiyle benim. Sevgin bana ait. Gözyaşlarım sadece senin için aksın, kalbim sadece senin için canlansın defalarca.’’ Dean bir an gözlerini ona kilitledi. Ona değer veriyordu, seviyordu. Aşkının sahibi.. Yüzüne nüfuz eden kandan dolayı kızarmıştı. Acemi bir genç kız gibi utanmıştı belkide. Bu komik halinin verdiği saçma duruma bir kaç dakika güldükten sonra ilk sapaktan girerek hava alanında kendilerini bekleyen uçağa doğru hızla gitmeye devam etti. "Ağlamak yasak sana. Ağlamayacaksın hiçbir şekilde. Hayatında seni üzecek her şeyden koruyacağım seni eğer ben üzersem kafamı kırması için hazırda bekleyenler tutacağım."dedi şakayla karışık bir şekilde. Genç cadının yüzünde beliren gülücükle uzanıp hızlıca yanağına bir öpücük kondurdu. Hala nereye gittiklerini söylememişti ona. Aslında gidene kadar söylemeyi de düşünmüyordu fakat "İtalyanca konuşabiliyor musun sevgilim?" dedi yarım bir gülümsemeyle. "Roma da işine yarayacaktır.." dedi ve büyük havaalına girdi. Sevgilisinin şaşkın şaşkın ona bakmasına aldırmamaya çalışarak cep telefonunu çıkardı ve hızla bir kaç tuşa bastıktan sonra kısa bir görüşme yaptı. Sarı saçların rüzgarla dans edişinin son perdesini de izledikten sonra kırmızı arabayı uygun bir yere park ettikten sonra hızla arabadan indi ve genç kızın kapısını açtı. Seramonik bir hareketle elinden tutup arabadan çıkmasına yardım etti. Güneş tepelerinde son ışıltılarını da saçmış yerini temiz ve yıldızlı bir göğe bırakmıştı. Elini kızın ince beline doladı ve alanda hızlı adımlarla yürümeye başladılar. İçindeki heyecan tarif edilemezdi. Onun varlığı bile her şeye yeterken, şimdi sadece kendisiyle olacak olması fikri... Dean neşesini nereye yansıtacağını bilemiyordu. Bir kaç saat önceki halinden eser yoktu şimdi. Etraflarında yankılanan insanların sesinden uzak bir bölüme girerek büyük alana çıktılar. Önlerinde bekleyen uçağın pilotu yavaş bir şekilde merdivenlerden indi ve elini uzatarak "Bay Dean, yolculuğunuz için her şey hazır. Arabanız Roma havaalınında hazırlatılmış durumda. Uçuşunuz yaklaşık 2 saat 40 dakika olarak belirlenmiştir." dedi ve Aurélien'e de dönerek "Sizede iyi yolculuklar bayan Rhodanthe" dedi. Hızlı adımlarla uçağa doğru yürümeye başladılar. Dean bir an olsun Aurélien'in elini bırakamıyordu. Yaptığı aptallıkların cezasını çekmek istemiyordu. Onu gerçeklikten koruyan kişi de oydu, gerçekliğe sürükleyen de. "Umarım bu emrivakim yüzünden bana kızmazsın." dedi ve endişeli gözlerle karşısındaki kızı süzdü. Onu yanındayken bile özlerken nasıl bu kadar zaman ayrı kaldığına aklı ermiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://aether-rpg.turkproforum.com/
 

Kaçaklar

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-