AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 Cornelia

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Cornelia Scarlett

Cornelia Scarlett

Mesaj Sayısı : 25

Cornelia  Empty
MesajKonu: Cornelia    Cornelia  EmptySalı Ağus. 21, 2012 2:02 am

Ad-Soyad: Cornelia Scarlett
Diğer karakterleriniz: Bu ilk karakterim.

Karakteriniz

1. Seçilmek istediğiniz bina(-lar): Gryffindor, Ravenclaw
2. Sınıf: V. sınıf
3. Kan Durumu: Safkan.
4. Karakteriniz ve Geçmişi: Geçmişini henüz hazırlamadım ama karakterini yazıyorum. En önemli özelliği hırslı olmasıdır. Kendi başına her şeyi yapabilirim tarzındadır. Bu da kendine güveninden kaynaklıdır. Bugüne kadar da her dediği şeyi yapmıştır. Güçlüdür, dostlarına değer verir ve onları korumak için elinden gelen her şeyi yapar. Genelde kalbini dinler, anlık kararlar vermekten çekinmez. 6.hissine güvenir ama ilk güvendiği şey kendi gücüdür.

Örnek Roleplay

Seçtiğiniz durum: Başka sitede yazdığım kendi rp'm.
Rp:

Son anda olimpiyat oyunlarına katılanlar arasında olduğunu duyduğunda sadece iç çekerek kalmıştı. Bunu daha önce öğrenseydi itiraz edebileceğini, hatta yerine başka birine bulabileceğini söylemek istiyordu. Ama bu saatten sonra yapacak bir şeyi kalmadığını da biliyordu. Athena’nın tüm melezleri topladığı alanda boş boş tur atarken tüm melezlerin ona baktığını bilse de tepki göstermiyordu. Bir süre daha böyle dolanmaya devam etmesinin ardından sert bir şekilde sarsılması üzerine durdu. Yeni ve sinirli bir şekilde uykudan uyanmış gibi gözlerini kısarak karşısındaki çocuğa baktı. Bir süre sonra kardeşi olduğunu fark edince “Ne yaptığını sanıyorsun sen?” diyerek çıkıştığında Ramon’un sabrı hiç kalmamış gibi “Asıl sen ne yapıyorsun? Farkında mısın oyununuz başladı ama sen şimdiden kaybetmiş ve teslim olduğunu belli eder gibi ortalıkta dolanıyorsun.” Diye söyleyince sadece durup ona baktı. O an ne yaptığının farkına daha yeni varıyor gibiydi. Yaptığı yanlıştı biliyordu, arkadaşlarını ortada bırakamaz, kampının adını bu kadar düşüremezdi. Gözlerini kapatıp sadece suya odaklandı. Su ona her zaman huzur veriyor ve yapması gerekeni bulmasında yol gösteriyordu. Tekrar derin nefes aldığında kardeşine çocukça yaptığı davranışlardan kurtulmuş gibi baktı. Ramon ile birbirlerini artık o kadar iyi tanıyorlardı ki ne düşündüğünü anlamak zor olmuyordu ikisi içinde. Ramon yaptığı işten mutlu olduğunu belli edercesine gülümsedi ve “Hadi o zaman, oyuna başlama zamanı.” Diyerek cesaret vermeye çalışsa da o an Lia’nın yüzündeki sorun var ifadesini görerek “Yine ne oldu?” diye sordu. Yine kelimesi üzerine gülmeye başlayan Lia artık kendi de delirmeye düşündüğünü başlıyordu. Ramon’un bakışlarına rağmen bir süre gülmesinin ardından sakinleşerek “Aslında sorun şu, ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yok.” Dediğinde Ramon gözlerini devirerek ona baktı. O da birkaç saniye düşünmesinin ardından “Öncelikle sana yardımcı olabilecek birilerini bulmamız gerekiyor. Hem diğer kampın oyuncusunu izleyip hem de senin o saklanan yüzükleri bulman gerekiyor.” Dediğinde haklı olduğunu bilse de karşı takımı izlemek saçma geliyordu. Kocaman alanda nasıl izleseler de geri döneceklerini sanıyordu ki? “Aslında karşı takımı izlemesek de olur.” Dediğinde daha fazla açıklama yapamayacağını Ramon’un onu çekiştirmesinden anlamıştı. Kolunu ondan kurtararak “İyi, bu kadar önemli diyorsan peki izleyelim. Arenanın orada bulabiliriz bence bizimkileri.” Dediğinde bugün ilk defa aynı fikirde olduklarını fark etti.

Arenaya doğru ilerlerken bir süre sonra yürümekten vazgeçerek koşmaya başladılar. Artık zamanında ne kadar değerli olduğunun farkına varmışlardı. Arenayı gördüklerindeyse gerçekten mutlu olmuştu. Lia henüz hiçbir plan kurmamış olduğunun verdiği rahatsızlıkla boğuşuyordu bir yandan da. Arkasından gelen ses ile irkilerek tüm düşüncelerinden sıyrılıp, arkasına dönerek hızlıca kılıcını çekti. Karşısında gördüğü cehennem tazısının sizi öldüreceğim bakışını fark ettiğindeyse “Lanet olsun nasıl canavar buraya girebilir?” diye söylenmeye başladı. Bunu soru olarak değil, kendi kendine konuşuyormuş gibi söyledi. Ramon cevap verecek zamanı bulamadan tazı üzerlerine koşturmaya başladığında ikisi de farklı taraflara doğru koşmaya başladılar. Tazı Lia’nın peşine takılınca kız tam dönüp kılıcını saplayacaktı ki tazının pençesini üzerinde hissetti. Tazının yaptığı hareketle yere düşünce Ramon bu fırsatı değerlendirerek tazıya arkadan saldırdı. Tazı ortalıktan yok olduğu sırada Lia ise bayılıp bayılmama arasında gidip gelir gibiydi. Ramon karşıdaki ağaç alanlıktan yerdeki otları koparıp Lia’nın avcuna bıraktı. Lia derin bir nefes alıp gücünün son kırıntılarını da kullanarak bitkinin içindeki tüm suyu çekerek kendine gelmeye başladı. Biraz daha toparlanmasının ardından Ramon’un koluna girmesi sayesinde ağaçlık alana doğru ilerledi ve bir ağaca yaslanarak içindeki suyun etkisiyle kendine geldi. “Umarım bir Demeter çocuğu fark eder de benim yüzümden ölmezsiniz.” Diye ağaca seslendikten sonra Ramon’a dönerek “O tazıyı buraya kim ya da kimler soktuysa bilmek istiyorum.” Dedi. Sesindeki keskinliği anladığını belli edercesine Ramon da kafasını salladı. O da oldukça öfkeli ve kızgındı. Ayrıca bir şey olmasından korktuğu zaten yüzünden belli oluyordu. En sonunda Lia üzerine baktığında kıyafetlerinin paramparça olduğunu fark ederek “Üzgünüm ama önce melez bulmak yerine kendime kıyafet bulacağım.” Dediğinde Ramon kızgınlıkla “Üzerimize oynanan bu oyunlardan nefret ediyorum.” Dedi. Haklıydı, Lia’da bu durumdan hoşlandığını söyleyemezdi zaten. Aslında aklı başında olan bir melez bunu onlara yapmazdı, eninde sonunda bunu kimin yaptığını bulup ona gösterecekti gününü. Tabi bu uygulamalarını sonraya bırakması gerektiğinin de farkındaydı. Sonunda kızmayı bırakıp Ramon’a dönerek “Hadi alışveriş merkezine gidelim. Acele etmemiz gerek.” Dediğinde gerçekten de çok geç kaldığının daha yeni farkına varıyordu. Bu başlangıçtan sonra artık bir şey daha üzerine denk gelsin istemiyordu ve bunun için Poseidon’a içinden dua okuyordu. Son kez babasından yardımı diledikten sonra Lia, Ramon’un seslenmesine karşılık vererek onunla beraber koşmaya başladı. Ayağı tazının darbesinden sonra ağrısa bile bunu belli etmemek için koşturmaya son hız devam etti.

*

Nefes nefese kalmış bir halde de olsa sonunda alışveriş merkezine ulaşmışlardı. Neredeyse sırf şu koşturma yüzünden bile pes etmeyi düşünüyordu Lia. Sadece ona güvenen kardeşi ve birkaç arkadaşı için dayanmaya çalışıyordu. Nefesini düzenlemeye çalışırken bir yandan da Ramon’a baktı. Onunda kendisinden bir farkı yok gibiydi. Onu da buralara kadar sürüklediği için kendine kızmadan edemedi. Lia bu görevi kendisi yapmak istese de öyle olmayacağını biliyor ve her zaman yanında olacağını bildiği için Ramon’un yardımcı olmasından mutluluk duyuyordu. Bir süre daha temiz havayı içine çekmesinin ardından “Ramon hadi gidip kıyafet alalım ve ardından şu kaybettiğimiz zamanı telafi etmeye çalışalım.” Dedi. Ramon yere bakmakta olan gözlerini Lia’ya çevirerek tamam anlamında başını salladı ve hızla içeri girip mağazalara bakmaya başladılar. Şık ya da güzel değil sadece rahat hareket edebilecekleri tarzda kıyafet arıyorlardı. Alışveriş merkezinde ilk gördükleri mağazaya daldığında burasının normalden daha pahalı olduğunu fark edip iç geçirdi. Lia yanında çok az miktarda paranın olduğunu biliyor ve bir şeyleri kaçırmak istemiyordu. Yine de başka bir seçeneğinin olmadığının da farkındaydı. Mağazada kısa bir süre kıyafetlere bakmasının ardından buradan hızla çıkıp diğer mağazalara doğru gitmeye başladılar. Boş gözlerle vitrinlere bakarken bir yandan da şifrelerle ilgili aklında teoriler üretiyordu. Ne tür şifre olabileceği hakkında bir fikri bile yokken önce o şifrenin yerini öğrenmesi gerektiğinin de bilincindeydi. Sonunda durup Ramon’a döndü. Ramon birkaç adım daha ilerledikten sonra durduğunu fark ederek Lia’ya baktı. Ne yaptığını bilmiyor, anlamaya çalışıyordu. Lia sonunda “Ya biz daha ipucunu bulamazken nasıl o yüzükleri bulacağız?” dediğinde Ramon’un aklından geçenlerinde pek farklı olmadığını anladı. İçinde oluşan umutsuzluğu bitirmek, bu görevi başarmak zorundaydı. Eli boş bir şekilde kampa dönmek istemiyordu. Dükkanların ön tarafında banklardan birine geçerek dirseklerini bacağına dayadı, eliyle gözlerini kapadı ve düşünmeye başladı. Ne yapabileceğini bile bilmezken ve olimpiyat alanı o kadar büyükken o yüzükleri bulmak ciddi anlamda zordu. Lia en sonunda kıyafeti alıp ilk iş olarak arenanın oraya dönmeye karar verdi. Ellerini gözlerinin üzerinden çektiğinde ışığın etkisiyle gözlerini kıstı. Fark etmese de birkaç dakikadır öyle durduğunu anlamıştı.

Oturduğu yerden kalktığında üst kattaki mağazalara doğru koşmaya başladı. Tek kelime dahi etmemeden ve insanlara çarparak bile olsa hızlı bir şekilde gidiyordu istediği yola. İçinde oluşan his sanki buna yönlendiriyordu onu. Sonunda istediği tarz bir mağaza bulduğunda üzerine kot şort ve tişört geçirerek kasaya yöneldi. Kasadaki adama elindeki tüm parayı uzatmasının ardından sisin işe yarayabileceğini umarak koşmaya başladı. Mağazadan çıktığında Ramon’a “Koş!” diye bağırıp hızla kaçmaya devam etti. Arkasından gelen adam uzun bir koşuşturmacaya rağmen peşlerini bırakmamıştı. Lia artık hem yorulmuş hem de zamanının gitmesine karşılık sinir olmaya başlamıştı. Çeşitli mağazaların önünden geçerken artık adımları ister istemez yavaşlamıştı. Bir süre sonra önlerinde olan küçük alanı fark etmiş ve orayı saklanmak için kullanmaya karar vermişti ki “-git melez.” Sözü üzerine donup kaldı. Biri melez demişti ama kim? Ramon’a dönüp “Melez lafını sende duydun mu?” diye sorduğunda Ramon başını hayır anlamında sallamakla yetindi. Arkasındaki adam oldukça yaklaştığında son hız bir kere daha koşup Ramon’a saklanacakları yeri gösterdi. Tam ikiye ayrılan yola girmeden köşedeki alana saklandılar. Lia adamın onları görüp görmediğinden emin değildi, aksine bulunacağı düşüncesine olsa da, adamın önünden geçip geri dönmemesi onun içindeki korkuyu söküp attı. Nefesinin düzelmeye başladığını fark edince o ana kadar bu kadar stres yaptığının farkında bile değildi. Ama bu onun son düşüneceği şey olduğu kanısına vararak tekrar o melez lafını duyduğu alana doğru ilerledi. Gelip etrafı incelemeye başladığında tekrar “Sinemaya git melez.” Lafını duydu. Bir an kendisinin uydurduğunu düşünse de Ramon’un “Papağan!” diye bağırması üzerine Lia o an olanları fark ederek “Sonunda!” diye bağırdı. Tam sinemaya doğru gideceği sırada birden duraksadı ve papağanın yanına giderek “Dışarı çık.” Sözünü birkaç kere tekrarladı. Sonunda papağanda "Dışarı çık.” Demeye başladığında gülümseyerek “Hadi gidelim, bakalım sinemada bizi ne bekliyor?” diye söyleyerek sinemaya doğru ilerlemeye başladı.

Sinemanın olduğu alana geldiklerinde neredeyse tüm filmlerin başladıklarını ve etrafın karanlık olduğunu öğrendiğinde, içinden aklına gelen her kelimeyi sayıyordu. Bir yandan görevlilere bakıp, bir yandan da ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Ramon da ayakta dolaşıyor ve sinema salonlarının girişlerini inceliyordu. Onunda bir plan kurduğu oldukça belli olsa da sonunda Lia’nın yanına gelip “Salonlar sağ ve sol da üçer tane olmak üzere ayrılıyor. Planları bunun üstünden kurarsak daha kolay olur.” Dedi. Lia gözlerini ovuşturup bir süre daha iki taraftaki sinema salonlarına bakmasının ardından sesli düşünmeye başladı. “Şimdi sinema sadece ipucu. Anlaşılan burada ilk bilmeceyi arıyoruz ve bilmecenin nerede olduğu hakkında bir fikrimiz yok.” Lia şu ana kadar fark ettiği her şeyi özetliyordu. “Salonlar insanlarla dolu, ipucunu bulmak istiyorsak onları oradan çıkarmamız gerekebilir.” Dediğinde hala plan kurmaya çalışıyordu. Lia’nın gücü su ve deprem ile ilgiliydi ama şu an için hiçbir işe yaramıyordu. Deprem olursa oraya kendisi de giremez ve görevliler tarafından çıkarılırdı. Eğer su basarsa yine bir şey yapamazdı. Bunun için ona engel olabileceği bir durum gerekliydi. Bir süre daha düşüncelerine kendi kendine teoriler üretirken birden Ramon’a dönerek “Buldum!” diyerek bağırdı. Ramon hızla geldiğinde kendinden emin bir şekilde “İpucunu bulmak için önce şu kalabalıktan kurtulmalıyız. Bunun içinde bir kaos ortamı olmalı ki hemen insanlar ortamı boşaltsın.” Ramon sözleri üzerine korkulu bir bakış atarken Lia’nın gülümsemesi daha da büyüdü. “Bunun için en kolay yol yangın. Tabi gerçek değil, sadece alarmını kullanacağız.” Dediğinde Ramon da yavaş yavaş her şeyin farkına varıyor gibiydi. Lia son sözlerini de “Sen sola, bense sağa gideceğim. Alarma bastığımda dikkat kesil ve her şeyi iyi incele. Eğer görevli seni çıkarmaya kalkarsa ona yardım edebileceğini söyle ve gücünle onu ikna et.” Diyerek tamamladı. Sonunda Ramon başını tamam anlamında salladığında dedikleri yerlere gittiler ve son kez görevlileri kontrol etmesinin ardından Lia alarmı çaldı. Bunun üzerine tek tek ışıklar yanmaya, filmlerde araya girmeye başladı. Lia ilk girdiği salonda insanların arasından geçmeye çalışıyor ve etrafa bakınıyordu. Sonunda burada ipucu olmadığını fark ederek insanların arasına karıştı ve salondan ayrıldı. Kargaşa devam edip insanlar dışarıya dökülürken diğer salona girdi. Burada da Titanic filminin olduğunu yerdeki broşürden anlayarak gülümsedi. Bir gün izlemek içinde buraya geleceğini düşünerek tekrar yerleri, koltukları incelemeye başladı. “Sakin olun, tek tek çıkın.” Diye anonsun arkasından ekranda reklam olarak "Alışveriş sadece somut nesnelerle yapılmaz. İnsanın en sadık dostunu nerede bulabilirsin?" sözü geçtiğinde Lia donup kaldı. Ekrana baktığında onunla alakası olmayan bir reklamı fark edince neredeyse sevinç çığlıkları atacaktı. O mutluluğunu yaşarken görevlinin yanına geldiğini bile fark etmemişti. Sonunda görevli Lia’yı sarstığında sadece korkudan donup kalmış gibi kalarak hızla insanların arasından geçti ve dışarıya çıktı. Ramon’un umutsuz gözlerle onu beklediğini fark edince gülerek “Gel benimle, nereye gideceğimizi biliyorum.” Dedi ve hızla sinema salonundan çıktı. Artık iş sadece şu alışveriş merkezinden kurtulmak ve başlarına daha başka bela açmadan şu yüzüğü bulmaktı.

*

Lia koşturarak olimpiyat alanında ilerlerken buranın bir kez daha ne kadar büyük olduğunu düşündü. Sabahtan beri küçücük bir yüzük arıyordu ve henüz sadece ipucuna ulaşmıştı. Daha düşüncesinin doğru olduğundan bile emin değildi. Zaten istese de emin olacağını sanmıyordu. İçindeki adrenalin doğru düşünmesini ve kolay olarak sonuca ulaşmasını engellemek için elinden gelini yapıyor gibiydi. Üzerindeki yorgunluğunda pek yararlı bir etkisi olmuyordu. Hala onu ayakta tutabilen tek şey suyu hissetmesi ve ondan güç alabilmesiydi. Artık daha fazla koşamayacağını anlayarak pes edip dinlenmek için durduğunda Ramon’a dönerek "Alışveriş sadece somut nesnelerle yapılmaz. İnsanın en sadık dostunu nerede bulabilirsin?" dedi. Ramon bir an şaşırsa bile ardından sanki her şeyi anladığını belli edercesine durup “İpucu bu mu?” diye sordu. Lia evet anlamında başını sallarken bir yandan da düşüncesinin doğru olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Ne kadar istese de emin olamıyordu ve bu da onu duraksatıyor, hatta şaşırmasına sebep oluyordu. Yine de elinde tek olan ipucunu kaçırmak istemediği için düşüncesinin arkasından gidecekti. “Ben kitap diye düşündüm. Sonuçta en iyi dostlarımız kitaplar ve içindeki karakterler somut değil.” Dediğinde Ramon belki de dünyadaki en mantıklı sözü söylemiş gibi gülümsedi. O an Ramondan aldığı güçle kendini daha bir rahat hissediyordu. Birbirlerine destek çıkmaları her zaman işe olumlu bir yön kazandırıyor ve doğruya eninde sonunda ulaştırıyordu. Bir süre dinlenmelerinin ardından tekrar kendilerine geldiklerinde Lia "Hadi, zaten çok zaman kaybettik artık bundan sonra böyle bir şey yapma imkanımız yok.” Dediğinde ikisi koşmaya başlamışlardı bile. Onlar koştukça yanlarından geçtikleri melezler onlara bakıyor, ne yaptıklarını anlamaya çalışıyorlardı. Bazılarının gözünde öfke, bazılarında merak, bazılarındaysa gurur vardı. İki farklı kamp bir araya getirilerek yaptıkları bu olimpiyatların iyi mi yoksa kötü mü olduğuna hala karar verememişlerdi. Ama ellerinden geldiğince diğer kampa güvenmeseler bile konuşuyorlardı. Birbirlerine alışma durumları da zaman geçtikçe düzeliyor ve normal seviyeye ulaşacaklarını umut ediyorlardı. Lia birden yine düşüncelere dalıp yavaşladığını fark edince aklındaki her şeyi kovarak daha hızlı koşmaya başladı. Düşündüğü tek şey vardı, o da elinde tuttuğu ipucuydu.

Sonunda kütüphaneye geldiklerinde buranın ne kadar büyük olduğunu düşünmeden edemedi. İstediği her kitabı, her bilgiyi bulabileceği tek yerdi burası. Kütüphanenin içine dağıtılmış sandalyelerden birine geçip oturdu. Masanın üstündeki kitapları incelerken kitaplara bir kez daha hayran kalıyordu. Zaten kitap okumayı çok severdi, bu kadar çok kitabı bir arada görmekse sadece onu sevindirmişti. Gözünün önünde duran ilk kitabı aldı ve incelemeye başladı. Kitabı okuyacak zamanı olmasa da onun dışındaki her bir ayrıntıya dikkat ediyor ve yüzüğü arıyordu. Bunca kitabın arasında onu bulmak samanlıktan iğne aramaktan farksız olsa da kitapları aramaya kararlıydı. Bir süre sonra kafasını kaldırıp baktığında Ramon’u göremeyince bir an şaşırarak oturduğu yerden kalkıp kütüphaneyi dolaşmaya başladı. O kadar çok raf vardı ki sevinmeli mi yoksa üzülmeli mi karar veremiyordu. Sonunda raflar arasında Ramon’u görünce içi rahatlayarak yanına gitti. “Zor olacak ama eğer ipucunu doğru düşündüysem buralarda bir yerde olması lazım.” Diye söylediğinde Ramon başını kitaptan kaldırıp ona baktı. Gözlerindeki inancın varlığını hissedince Lia kendini bir kez daha onlarca ton yükün altındaymış gibi hissetti. Başkalarının ona güvenmesini istiyordu, çünkü kendisi de böyle konularda başaracağına inanıyordu. Yine de yapamama hissini de içinden atabildiği söylenemezdi. Bu da onda korku ve telaşa sebep oluyordu. Tabi bunu karşısındakine göstermemekte de ustaydı, kendini tutmak istediği sürelerce. Lia derin nefes alıp en iyi ifadesini takınarak kendine güvendiğini belli ettiğinde Ramon da gülerek "Hadi çabuk şu kitapları incelemeye koyul." Dedi. Lia sonunda başını tamam anlamında sallayarak Ramon'un gösterdiği diğer rafların oraya geçerek kitapları tek tek incelemeye başladı. Artık işleri bir nebze de olsa şansa kalmıştı. Ne de olsa burada olsa bile o yüzük, bu kadar büyük yerde bulmak çok zordu. Yine de bıkmadan araştırmaya devam ettiler. Neredeyse ikisi de yorgunluktan bayılmak üzerelerken Lia kitabın arasındaki yüzüğü fark ederek "Buldum!" diye bağırdı ve kendini olduğu yere bırakarak oturdu.


Not; Gryffindor'a uygun yazdım başvurumu çünkü oraya girmek istiyorum. Gry'da da girmeyen birçok kişi var gördüğünüz gibi. İzin verirseniz bende oraya girmek ve onların yokluğunu tamamlamak istiyorum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Cornelia

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp Dışı :: ...-