AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 senin baban tatlıcı mı?

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Richard Harvey

Richard Harvey

RP Yaşı : 32
Mesaj Sayısı : 420
Gerçek Adı : Selis
Yaş : 26

senin baban tatlıcı mı? Empty
MesajKonu: senin baban tatlıcı mı?   senin baban tatlıcı mı? EmptyCuma Ara. 07, 2012 11:00 pm

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Richard & Nava
Kendini beğenmiş ünlü milyoner Richard ve son derece tatlı olan ünlü organizatör Nava'nın birbirleriyle ilk kez tanışmaları, ne kadar komik, tuhaf ve bir o kadar da romantik olabilir?


En son Richard Harvey tarafından C.tesi Ara. 15, 2012 12:05 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Richard Harvey

Richard Harvey

RP Yaşı : 32
Mesaj Sayısı : 420
Gerçek Adı : Selis
Yaş : 26

senin baban tatlıcı mı? Empty
MesajKonu: Geri: senin baban tatlıcı mı?   senin baban tatlıcı mı? EmptyCuma Ara. 07, 2012 11:48 pm

    Richard içkisinden kocaman bir yudum aldıktan sonra, ona selam veren yaşlı ve şık kadına gülümsedi. Adını bile bilmediği bir başka zengin aileden gelen, yaşlı bir kadın. Ardından gözü bir başka yaşlı insana kaydı. Üzerindeki pahalı takım elbise bile onu olduğundan genç gösteremiyordu, adam yakında ölecekti. Ama buna rağmen, Richard'ın davetini kabul etmişti ve üstelik elinde ağzına kadar dolu, keskin bir içki bardağı tutmakla kalmıyor, bir yandan da genç bayanlarla sürekli bir iletişim halinde bulunuyordu. Richard adamın haline gülerek içkisini dudaklarına götürdü, bardakta kalan son yudumu da içtikten sonra, oradan geçmekte olan bir garsonun tepsisine boş bardağı koydu ve etrafına bakınmaya devam etti.

    Bir milyoner olarak, hayır işleriyle iç içe olması gerektiği su götürmez bir gerçekti. Parasını bir vakfa, ya da buna benzer bir yere yardım amaçlı yatırmazsa, piyasanın kötü adamı olurdu. Hoş, kötü olmak ya da olmamak umurunda değildi, ayrıca zaten bağış yapmayı seviyordu. İnsanlara yardım etmeyecekti de ne yapacaktı? Parasını harcayacak, hediyeler alacak bir ailesi yoktu ki. Bir sevgilisi, karısı ya da çocuğu yoktu. Richard yalnızdı ve muhtemelen hep yalnız olacaktı. Yani, tamam her zaman yatağını ısıtacak birileri oluyordu. Her zaman onunla vakit geçirmek için ölen insanlarla karşılaşıyordu. Ancak Richard her şeye rağmen kendini yapayalnız hissediyordu ve hissi engellemek için ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Önünden geçmekte ve kızıl saçlarını başının arkasında sıkı bir örgüyle toplamış olan bir garson kızın elindeki tepsiden bir başka içki aldı ve bardağı ağzına götürdü. Bu, bu akşam kaçıncı bardağıydı? Richard bilmiyordu. Genellikle böyle şeyleri saymazdı; beraber olduğu kadınların çetelesini tutmadığı gibi. Nasıl olsa kaç kişiyle beraber olursa olsun, kaç içk içerse içsin içinde bir yerlerde hissetmiş olduğu duygular geçmiyordu.

    Richard yürümeye devam ettiği sırada, sanki kendi eviymişçesine etrafa sıcak ve otoriter bakışlar gönderen ve sonradan hayatını tamamiyle değiştirecek olan kadını ilk kez, o zaman gördü. Fazla uzun olmayan bal köpüğü ve dalgalı saçları omzunun gerisine atılmıştı, şekilli bedeni giymiş olduğu lacivert, dizlerine kadar uzanan şık elbiseyle uyum içinde adeta dans ediyordu. Richard böyle bir kadının, kendi evinde, kendi davetinde olduğuna inanamayarak durdu ve içkisini bir dikişte bitirdikten sonra, kadına doğru yürüdü. Bu kadının kim olduğunu öğrenmeliydi, hem de hemen. Yanına vardığında kadın ona bir an için şaşkınlıkla baktı, ardından gülümsedi. "Bay Harvey!" Kadının sesi de, kendisi kadar güzeldi. Richard sarhoş olduğundan mı kadından bu kadar etkilenmişti, bilmiyordu. Tanrı aşkına, o gece neyi biliyordu ki zaten? Ah, durun. Bildiği bir şey vardı; o da bu kadının tanımaya ve bir akşam yemeğine davet etmeye değer olduğuydu. Özel bir akşam yemeği. "Nihayet, sizinle tanışabildim." Genç kadın elini Richard'a uzattı. Richard da yüzünde sevecen bir ifadeyle kadının elini dudaklarına götürdükten sonra, "Evet, nihayet," diye mırıldandı. Kadın onun kim olduğunu biliyordu, ancak o kadının kim olduğunu bilmiyordu. Bir ayılık yapıp pat diye kim olduğunu sormadan, nasıl öğrenecekti onun adını? "Ama ne yazık ki, ben sizin adınızı bilmiyorum." Richard meraklı bakışlarla kadına gülümsedi, ters tepki görmemeyi, ya da bir şeyler mahvetmemiş olmayı umdu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nava Lancaster

Nava Lancaster

RP Yaşı : 30.
Mesaj Sayısı : 282
Gerçek Adı : somebody stole my name!

senin baban tatlıcı mı? Empty
MesajKonu: Geri: senin baban tatlıcı mı?   senin baban tatlıcı mı? EmptyC.tesi Ara. 08, 2012 8:28 pm

    "Unutma, her şey mükemmel olmalı. Aynen planlandığı gibi." Nava, asistanı Hazel'a her zamanki hatırlatmaları yapıp konuşmayı bitirdikten sonra telefonunu titreşime alarak elinde tuttuğu, kıyafetiyle uyumlu zarif çantaya attı. İşler gözünün önünde gerçekleşmeyince, içi bir türlü rahat etmiyordu genç cadının. Oldukça uzun bir süredir Hazel ile birlikte çalıştıkları için asistanı, artık Nava'nın yaptığı bir organizasyonda her şeyin tam anlamıyla kusursuz olmasını istediğini çok iyi biliyordu. Nava işi konusunda çok hassastı ve ufak bir pürüze bile tahammül edemiyordu. Bu yüzden her ne kadar asistanı hep aynı şeyleri duymaktan bıkmış olsa da, Nava aynı uyarıları tekrarlamaktan vazgeçmiyordu. Kimine göre bir tür alışkanlıktı bu. Kimine göreyse abartılı derecede işe bağlılık ve titizlik. Nava hangisinin daha doğru olduğundan emin değildi. Belki ikisi de. Ama doğruluğundan emin olduğu bir şey varsa o da yaptığı işe büyük önem vermesiydi. Sonuçta bu işi çoğunlukla başkalarının iyiliği için yapıyordu ve bu yüzden de asla ama asla kötü -mükemmel olmayan- bir organizasyonun gerçekleşmesine mahal veremezdi. Genç kadını, işinde bir numara yapan nadide unsur işte bu düşünce tarzıydı. Kariyerindeki bu başarısını ve taviz vermeyen duruşunu o basit ama beyninde kök salmış olan düşünce yapısına borçluydu.

    Nava, tertemiz üniformalı ve solgun gülümseyişli bir garsonun uzattığı tepsideki çeşitli içkileri kibarca reddederken, -gündüzleri, özellikle üzerine odaklandığı bir konu varsa, pek içmezdi- az önce telefonda Hazel ile konuştuğu işi bir süreliğine tamamen aklından çıkardı. Şu anda önemli bir davetteydi ve etrafa gülümseyip göz alıcı görünmesi gerekiyordu. Ayrıca bunu yaparken de asıl amacına odaklanmalıydı. Daveti ve davette bulunan insanları, onlara fark ettirmeden inceleyip aralarındaki hayırseverleri gözüne kestirmeliydi. Bu sayede mesleğine katkıda bulunabilir, kariyer basamaklarını teker teker tırmanmaya devam edebilirdi. Genç kadın bir süre etrafa göz gezdirmesine rağmen kendisine doğrultulan birkaç çift kıskanç göz ve abartı ile sahteliğin harmanlanmış halde her bir yanından aktığı sığ, zengin insanlardan başka bir şey görememişti. Bu insanlardan çoğu görünüşte hayırsever kişilerdi. Ancak iş icraata geldiğinde, hepsi bir anda çok meşgul oluyor ve hayır işlerine ayıracak vakitlerinin olmadığını söylüyorlardı. Genç kadın bu meslekte o kadar fazla yol kat etmişti ki; artık bir insanın yüzüne bakar bakmaz onun gerçekten bu tür etkinliklere gönül veren biri mi, yoksa söyledikleri sadece lafta kalan bir gösteriş budalası mı olduğunu anlayabiliyordu. Herkesin birbiriyle tuhaf bir üstünlük yarışına girdiği bu günlerde ortalık, ilk seçenektekilerin aksine ikinci seçenekteki insanlarla kaynıyordu ve bu durum Nava'nın fazlasıyla canını sıkıyordu. Yine de bu durumun işine geldiği gerçeğini inkar edemezdi. Üst düzey zenginler arasındaki bu yarışlar sayesinde harika sonuçlar elde edilen organizasyonlar düzenliyor ve hatırı sayılır derecede hayır işine imza atıyordu. Nava her ne kadar insanların bunu sırf gösteriş için değil de, içlerinde barındırdıkları insaniyet duygusu adına yapmalarını dilese de bu kadarıyla yetinmek zorundaydı. Sonuçta, her halükarda amacına ulaşıyordu değil mi?

    Gözleriyle çevreyi taramaya devam ederken birden dikkat çekici görüntüsüyle kendini ele veren bir adam ilişti gözüne. Nava, adama daha dikkatli bakınca onun Richard Harvey olduğunu fark etti. Şık bir giyimi, klas bir havası ve insanı etkileyen bakışlarıyla her zamanki gibi etkileyici görüntüsünden ödün vermiyordu. Doğrusu Nava, ünlü iş adamını bir anda karşısında görünce şaşırmıştı. Ne de olsa bir zamanlar şirketini soyduğu bir adamla şu anda ortaklık yapmak garipti. Yine de bu geçmişte kalmıştı. Kimse gizemli hırsız hakkındaki çarpıcı gerçeği bilmiyordu ve bu durum böyle devam ettiği sürece de sorun yoktu. Genç kadın, davetini organize ettiği iş adamına doğru yürüdü ve gülümseyerek "Bay Harvey! Nihayet, sizinle tanışabildim," dedi cıvıltılı bir sesle. Genç adama verdiği izlenim önemliydi. Bu yüzden Nava, Bay Harvey'e karşı elinden geldiğince kibar davranmaya çalışıyordu. Bu sayede başka işlerde de birlikte çalışmalarını sağlayabilirdi. Bay Harvey dudaklarını genç kadının eline bastırdıktan sonra "Evet, nihayet," diye mırıldandı. Ardından da "Ama ne yazık ki, ben sizin adınızı bilmiyorum," dedi. Genç kadın, hafifçe gülümsemeye devam etti ve "Adım Nava. Nava Lancaster. Bu davetin organizatörü oluyorum. Şirketinizden bazı insanlarla iletişime geçtim elbette. Fakat daha önce sizinle tanışma fırsatımız olmamıştı hiç," dedi sevecen bir ses tonuyla. Sonra da flörtöz bir havaya büründü ve "Neden biraz yürümüyoruz?" diye sordu sesine biraz heyecan katarak. "Birlikte çalıştığım insan hakkında gazetede yazanlardan daha fazlasını bilmek isterim. Tabii şu an müsait değilseniz anlarım." Gözlerini Bay Harvey’nin gözlerine dikip cevabını beklerken genç adamın yapacak başka bir işinin olmadığını umuyordu. Ortaklık işi bir yana, Bay Harvey'nin oldukça esprili biri olduğunu duymuştu ve dürüst olmak gerekirse genç adamı tanımak Nava'nın hoşuna giderdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.facebook.com/pepper.pottsy
Richard Harvey

Richard Harvey

RP Yaşı : 32
Mesaj Sayısı : 420
Gerçek Adı : Selis
Yaş : 26

senin baban tatlıcı mı? Empty
MesajKonu: Geri: senin baban tatlıcı mı?   senin baban tatlıcı mı? EmptyC.tesi Ara. 15, 2012 12:23 am

    "Adım Nava. Nava Lancaster. Bu davetin organizatörü oluyorum. Şirketinizden bazı insanlarla iletişime geçtim elbette. Fakat daha önce sizinle tanışma fırsatımız olmamıştı hiç." Richard genç kadının konuşurken ve özellikle gülümserken yanaklarında beliren çizgilerin ne kadar muhteşem olduğunu düşünürken, yine dünyadan kopup gittiğini fark etti, son zamanlarda bu hep oluyordu. Ancak neyse ki, söylenenleri duyuyordu. Tek sorun, geç cevap vermesiydi; bu da ona mistik bir hava katıyordu ve karmakarışık bir insan gibi görünmesine yol açıyordu. Medyanın merkezinde olan bir insan olduğu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, insanlara böyle bir izlenim vermesi işine gelirdi. Medya çalışanları karmaşık insanları çözmeyi sevmezlerdi, bunun için yalnızca bir ya da iki kişi görevlendirir, başka konularla ilgilenirlerdi ve o iki kişi asla Richard ve Richard gibi insanların neler hissettiklerini, yaşadıklarını ve yaptıklarını öğrenemezlerdi. Bu Richard için iyi bir şeydi çünkü genç adam kimsenin akıl hastanesinde yatmakta olan ve kendisinden nefret eden bir babası olduğunu bilmesini istemezdi. Babasını ölü bilmeleri ve onu saygıyla anmaları en iyisiydi. Richard içinde bulunduğu bu sıkıntılı düşünce ve anı topluluğundan uzaklaşarak tüm dikkatini karşısındaki nefes kesici kadına verdi. "Neden biraz yürümüyoruz?" diye sordu Nava, karşı konulamaz bir sesle. "Birlikte çalıştığım insan hakkında gazetede yazanlardan daha fazlasını bilmek isterim. Tabii şu an müsait değilseniz anlarım." Richard gözlerini irileştirdi ve yüzüne şaşkın bir gülümseme yerleştirdi. İfade etmek istediği şey şuydu; Nasıl olur da senin gibi bir kadın karşımdayken işim olur?" ya da, Tanrım, neden bu kadar harikasın? Ancak bunlar yerine Richard, "Ah, lütfen," dedi rahat bir sesle. "Sizin gibi bir bayana hayır demek mümkün olabilir mi?" Nava'ya girmesi için kolunu uzattı ve derin bir nefes alarak sırtını dikleştirdi. Genç kadının temasını hissetmek, üzerilerinde kıyafetler olsa bile Richard'ın içinin bir mutluluk hissiyle dolmasına neden olmuştu. "Ayrıca, beni gazetede yazanlarla tanımanızı istemem zira, o bilgiler tamamiyle yanlıştır. Beni tanımak istiyorsanız, kesinlikle uzun, çok ama çok uzun bir yürüyüşe çıkmalıyız." Richard hafifçe güldü, ardından kapının girişindeki görevlilere montlarını getirmeleri için eliyle çabuk bir işaret verdi. Görevli hemen montların olduğu yere gitti ve çok geçmeden elinde iki mont ile geri döndü. Richard hızlı bir şekilde görevlinin ellerinden Nava'nın montunu aldı ve genç kadına montunu giymesi için yardımcı oldu. Montunu giydiğinde, içeride kalmış olan uzun, güzel saçlarını kibarca omzunun gerisine atmasına yardımcı olurken, bir yandan da kadının güzel kokusunun burnuna dolmasıyla derin bir nefes aldı. Nedense içinde, Nava ile birçok uzun yürüyüşe çıkacağına dair kuvvetli bir his vardı.


Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nava Lancaster

Nava Lancaster

RP Yaşı : 30.
Mesaj Sayısı : 282
Gerçek Adı : somebody stole my name!

senin baban tatlıcı mı? Empty
MesajKonu: Geri: senin baban tatlıcı mı?   senin baban tatlıcı mı? EmptyCuma Ara. 28, 2012 11:57 pm

    "Ah, lütfen. Sizin gibi bir bayana hayır demek mümkün olabilir mi?" Genç adamın oldukça rahat bir şekilde söylediği bu sözler, Nava'da bunların daha önce de birçok kez sarf edildiği hissi uyandırıyordu; ki böyle düşünmesi doğaldı çünkü Richard, kesinlikle genç kadınların ilgi odağı ve gözdesi olabilecek kapasitede bir adamdı. Hem fiziksel yönden, hem de sahip olduğu sosyal statü yönüyle. 'Ama çoğunlukla fiziksel yönden,' diye düşündü genç cadı, adamın onun için uzatmış olduğu koluna girerken. Bu düşünce aklından öyle keskin bir şekilde geçmişti ki Nava bir an bunu sesli söylemiş olabileceğini düşünüp endişelendi fakat böyle bir şeyin gerçekleşmediğini anlayınca derin bir nefes verip rahatladı. Richard gibi bir adama rezil olmak, isteyeceği en son şeydi. Richard yeniden konuştuğunda Nava dağılan dikkatini çabucak toparladı ve ilgiyle genç adama baktı. "Ayrıca, beni gazetede yazanlarla tanımanızı istemem zira, o bilgiler tamamiyle yanlıştır. Beni tanımak istiyorsanız, kesinlikle uzun, çok ama çok uzun bir yürüyüşe çıkmalıyız." Bay Harvey hafif bir şekilde gülerken, Nava da kibar ama içten bir şekilde kıkırdayarak eşlik etti genç adama. Aslında bu şaşılması gereken bir olaydı çünkü genç kadın bu gibi ortamlarda genellikle içten olmazdı. Bu gibi durumlarda kendisi için kullanacağı sıfat daha çok, çıkarcı olurdu. Tiksindiği o züppe insanlar gibi yani. Fakat işinin doğası gereği böyle davranmak zorundaydı ve her ne kadar bu durum mesleğine oldukça katkı sağlasa da, olmadığı biri gibi davranıp sahte davranışlar sergilemek çoğu zaman Nava'yı yıpratıyordu. Bir şekilde hayatın sillesini yemiş insanların mağduriyetini ortadan kaldırmak adına içinde bulunduğu bu ortamlardan ne kadar nefret etse de bunu yapmayı bırakamaz, vazgeçemezdi. Bu amaç uğruna bu kadar mesafe kat etmişken olmazdı.

    Kısa süren sessizliği bozmak isteyen Nava, "Ah, sormayı unuttum. Davetin organizasyonundan memnun kaldınız mı?" dedi birden aklına gelmiş gibi, tatlı tatlı gülümseyerek. Son günlerde bunu o kadar sık yapıyordu ki, artık gerçekten istediğinden mi yoksa sadece göstermelik olarak mı gülümsüyordu emin olamıyordu. Yine de bunu yaparken doğal göründüğünden ve inandırıcı olduğundan şüphesi yoktu. Anlık bir duraklamanın ardından, "Sakın yanlış anlamayın, amacım sizi sıkboğaz etmek değil. Yalnızca elimde olmadan, insanların memnuniyetine fazlasıyla önem veren bir insanım ve düşüncelerinizi öğrenmek beni mutlu edecektir," diye ekledi sevimli bir telaşla. Söylediklerindeki gerçeklik payı genç kadının kendisini bile şaşırtmıştı. Nava, sözlerinin doğruluğunu kanıtlamak ister gibi, yüzünü Bay Harvey'e çevirdi. Sonra da gözleri, genç adamın insanı adeta içine çeken kahverengi gözlerine takıldı ve bir anlığına soluksuz kaldığını hissetti. Bu belli belirsiz hissettiği anlık hissi, zaman kaybetmeden zihninin en derin çukuruna gömmeye girişti. Az önceki saçma hissin tekrarlanmasına izin veremezdi, hayır. Böylesine bir hissin sıcaklığının zihnine ve bedenine yayılması kadar büyük bir dezavantaj olamazdı genç kadın için. Özellikle de bahsi geçen his, Harvey Şirketleri gibi olağanüstü kapsamlı bir şirketin sahibine karşı duyuluyorsa.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.facebook.com/pepper.pottsy
Richard Harvey

Richard Harvey

RP Yaşı : 32
Mesaj Sayısı : 420
Gerçek Adı : Selis
Yaş : 26

senin baban tatlıcı mı? Empty
MesajKonu: Geri: senin baban tatlıcı mı?   senin baban tatlıcı mı? EmptyCuma Ocak 18, 2013 8:25 pm

    "Ah, sormayı unuttum. Davetin organizasyonundan memnun kaldınız mı?" Richard, Nava'nın saçlarının ne kadar güzel koktuğu ve yüzünün adeta bir meleği andırdığı gibi düşünceler içerisindeyken, genç kadından bunları duymanın verdiği şaşkınlık dolu his ile boğazını temizledi. Nava ile bunları konuşmak istemiyordu. Richard daha önce ona hiç böyle sersem ve aptal hissettirmemiş olan bu kadını tanımak istiyordu ve o sırada vermiş olduğu davet zerre kadar umurunda değildi. Evet, biraz bencilce düşünüyor olabilirdi, ancak o da umurunda değildi. Umurunda olan tek bir şey, tek bir kişi varsa o da Nava'ydı. "Sakın yanlış anlamayın, amacım sizi sıkboğaz etmek değil. Yalnızca elimde olmadan, insanların memnuniyetine fazlasıyla önem veren bir insanım ve düşüncelerinizi öğrenmek beni mutlu edecektir," Richard gülümsedi, ardından başını yemeği verdiği malikanesinin bahçesindeki ağaçlara çevirdi. Bir çocukken, annesi ile her gün bu bahçede yürüyüşe çıkarlardı. Her gün, annesine ona hikayeler anlatmasını söylerdi. Bayan Harvey, güzel bir kadındı. Richard'ın babası Jonathan Harvey'nin hak etmediği ve asla hak etmeyeceği bir kadın... Sevgi, şefkat ve anlayış dolu, dünyalar güzeli bir kadın. Richard annesinin melek yüzü aklına geldiğinde, kendini kaybetmemek için gözlerini sıkıca kapatıp açtı. Annesi öldüğü günden beri, acısı biraz olsun azalmamıştı. Kaç yaşına gelirse gelsin, annesinin yokluğu yüzünden hüngür hüngür ağlayacaktı. 'Keşke babam ölmüş olsaydı,' derdi Richard kendine, genç bir delikanlıyken. 'Keşke annem yerine o gitseydi.' Richard hayat boyu babasından nefret eden o çocuklardan olmuştu. Şimdi babasının bıraktığı işi devam ettiriyordu, ancak bunun tek sebebi bu işi sevmesiydi. Belki de babasının ona bıraktıklarını devralarak, kendi gururunu kendi ayaklarıyla çiğnemişti. Ancak artık bu saatten sonra, bunun bir önemi olmadığını biliyordu. Eğer şirketi almayıp da başkalarına bırakırsa, evini, yuvasını, annesinden bir parça olan bu bahçeleri de kaybedeceğini biliyordu. Bu yüzden, ne olursa olsun devam ettirmeyi seçmişti Richard. Ne olursa olsun bir Harvey olmaya devam etmeyi. Ve insanlar da her fırsatta ona bir Harvey olduğunu hatırlatmayı ve o şekilde davranmayı kendilerine iş olarak görmüşlerdi. Yapmacık tavırlar, dostuymuş gibi davrananlar ve onlara benzeyen tüm iğrenç insanlar... Ancak Nava, öyle değildi. Bunu biliyordu Richard. Nava annesi gibiydi. Onu kendisi olduğu için seven, son nefesine kadar onun için savaşan annesi gibi.

    Richard, Nava'ya baktı. Hafif bir rüzgarın esmesiyle, annesinin yani Nava'nın kokusu tekrar içine doldu. Şimdi daha iyidi Richard. Daha güçlü. Nava Richard'a tüm dünyada gerçekten sevmiş olduğu tek kadını hatırlatıyordu ve Richard için bu gerçekten zor bir şeydi. Zor olduğu kadar da harika bir şey... Artık Nava'yı asla bırakamazdı. Tanıştıkları ilk saniyeden itibaren onunla aralarında bir şey oluştuğunu anlamıştı. "Organizasyon bir harika, gerçekten iyi iş çıkarmışsın." Richard Nava'ya gülümsedi ve genç kadının koluna girmiş olan elini tuttu. "Ancak beni en çok ne memnun eder biliyor musun? Bana biraz kendinden bahsetmen. Seninle, senin hakkında konuşmak istiyorum. İş konuşmak istemiyorum. Bu yürüyüşe neden çıktığımı anlamışsındır, Nava. Senden çok hoşlandığımı ve seni daha iyi tanımak istediğimi de." Richard derin bir nefes aldı ve Nava'nın onu terslemeyeceğini umdu. Gerçi... Onu kim tersleyebilirdi ki? O Richard Harvey'di. Harveyler'in en mükemmeli... Ve en megolomanı.


Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nava Lancaster

Nava Lancaster

RP Yaşı : 30.
Mesaj Sayısı : 282
Gerçek Adı : somebody stole my name!

senin baban tatlıcı mı? Empty
MesajKonu: Geri: senin baban tatlıcı mı?   senin baban tatlıcı mı? EmptySalı Ocak 22, 2013 8:34 pm

    "Organizasyon bir harika, gerçekten iyi iş çıkarmışsın." Nava, genç adamın bu sözlerinde hafiften bir sabırsızlık sezmişti. Genç kadın bir anda, Richard'ı bunaltmakta olduğu gibi bir hisse kapıldı fakat bu hissin yerini ani bir şaşkınlığın alması uzun sürmemişti. Genç adam, gülümseyerek Nava'nın elini tutarken konuşmaya başladı. "Ancak beni en çok ne memnun eder biliyor musun? Bana biraz kendinden bahsetmen. Seninle, senin hakkında konuşmak istiyorum. İş konuşmak istemiyorum. Bu yürüyüşe neden çıktığımı anlamışsındır, Nava. Senden çok hoşlandığımı ve seni daha iyi tanımak istediğimi de." Genç kadın bunu gerçekten de beklemiyordu. Gözleri elinde olmadan şaşkınlıkla açılırken, zihninin içinde nasıl bir tepki göstermesi gerektiğine dair düşünceler dolaşmaya başlamıştı bile. Richard Harvey'nin hızlı ve açıksözlü biri olduğunu duymuştu çevresinden. Ama bu sözler karşısında gerçekten de gafil avlanmıştı. İşin en ilginç yanıysa; Nava'ya hiçbir şey ifade etmemesi gereken bu sözler, genç kadının bastırmakta olduğu hislerinin yeniden su yüzüne çıkmasına ve kalbinin beklenmedik, kontrol edilemez bir hızla atmaya başlamasına neden olmuştu. Tarif edilemeyecek kadar kuvvetli bir endişe duygusu genç kadının ruhunu sarmalarken Nava, zoraki de olsa gülümsemeyi başardı. Ne diyeceğini bilmiyordu hala. Normal bir durumda bu sözcüklere hiç zorlanmadan, rahatlıkla karşılık verebilirdi ancak ilk defa karşısındaki kişiye karşı böylesine farklı, hissetmek istemediği duygular besliyordu. Yine de bu duygularının bedenini tamamen ele geçirmesine izin veremezdi. Bir süredir suratında bulunan saçma gülümsemeyle ne kadar aptal göründüğünü fark eder etmez artık konuşmaya başlaması gerektiğini anladı. Kararını vermişti. Her ne kadar mantığı genç adamın söylediklerini nazikçe reddedip görmezden gelmesini söylese de o sırada hareketlerini yöneten şey mantığı değil, kalbinden geçenlerdi. "Çok naziksiniz, Bay Harvey. Bu sözcükleri sarf ettiğiniz kaçıncı kişiyim bilmiyorum ama gururum okşanmadı desem yalan söylemiş olurum. Ayrıca, benim de size karşı ilgisiz olmadığımı itiraf etmem gerek sanırım," diyerek gülümsedi. Gülümsemesi bu kez içtendi. Fazla beklemeden konuşmasını sürdürdü. "Demek kendimden bahsetmemi istiyorsunuz, peki öyleyse. Anlamış olduğunuz üzere işime bağlı biriyim, inatçı ve hırslı olduğumu söyleyenler de var. Ayrıca gözüme kestirdiğim şeyi alana kadar pes etmem." Göz ucuyla genç adama baktıktan sonra devam etti. "Ama aslında küçük bir sırrım var." Durdu. Richard'ı meraklandırmak istemişti. Gerçekten de bir sırrı vardı. Fakat bahsettiği kadar küçük değildi bu sır. Aslında profesyonel bir hırsız olduğunu ve bir zamanlar Harvey şirketlerini de elden geçirdiğini Richard'a söylemeye hiç niyeti yoktu. En azından bugün değil. Onun yerine, çok daha basit bir sırrını paylaşmaya karar verdi genç adamla. Sesini fısıltı düzeyine indirerek "Aramızda kalsın ama, bu tür davetlerdeki zengin kesiminin çoğu, aslında midemi bulandırıyor. Hepsi sahte," dedi. Yüzüne muzurca bir ifade yerleştirerek "Ve botokslu," diye ekledi. Genç adamla birlikte kısaca gülüştükten sonra artık ciddileşmenin vakti gelmişti. Richard'a döndü ve içinden geçenleri sözcüklere döktü. "Ama sen onlar gibi sahte değilsin. Bunu nasıl bildiğimi sorma ama, sen farklısın. Öyle hissediyorum." İlk defa statüleri bir kenara bırakıp genç adama sen diye hitap etmişti. Söyledikleri klişeydi belki, hatta yavan sözcüklerdi. Ancak böyle olmalarını doğru oldukları gerçeğini değiştirmiyordu ve genç kadını en çok korkutan da buydu. Nava, Richard ile aralarında oluşan o garip havayı ortadan kaldırmak için "Senin sıran. Biraz da Richard Harvey'nin gerçek kişiliğini tanıyalım," diye şakıdı. Bunları söylerken bile hissetmekte olduğu suçluluk duygusundan arındıramıyordu kendini. 'Hey, sen yapman gerekeni yapıyorsun. Amacın müşterilerinle aranı hoş tutmak değil miydi? Ona karşılık vermendeki tek amaç, Richard Harvey gibi güçlü bir müşteriyi elinden kaçırmamak. Telaş yapma.' diye düşündü kendi kendine. Bu düşüncelerin vicdanını rahatlatması ve mantığını susturması gerekiyordu fakat öyle olmadı. İçinde bir yerlerde, mantığı hala davranışlarının anlamsız birer hata olduğunu bağırıyordu bas bas. Ancak Nava, o sırada mantığının sesini duyamayacak kadar kapılmıştı anın büyüsüne.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.facebook.com/pepper.pottsy
Richard Harvey

Richard Harvey

RP Yaşı : 32
Mesaj Sayısı : 420
Gerçek Adı : Selis
Yaş : 26

senin baban tatlıcı mı? Empty
MesajKonu: Geri: senin baban tatlıcı mı?   senin baban tatlıcı mı? EmptySalı Ocak 22, 2013 11:01 pm

    . "Çok naziksiniz, Bay Harvey. Bu sözcükleri sarf ettiğiniz kaçıncı kişiyim bilmiyorum ama gururum okşanmadı desem yalan söylemiş olurum. Ayrıca, benim de size karşı ilgisiz olmadığımı itiraf etmem gerek sanırım," dedi Nava, kısa bir sessizliğin ardından. Richard bu sessizlik sırasında kafasından belki de zilyon tane şey geçirmişti, bunlardan en fenası da Nava'nın onu tersleyeceği yönündeydi. Richard o anki halini düşünemiyordu bile, yerin dibine gireceği kesindi. Tabi ki, arada megoloman duyguları ağır basıyordu ve iç sesi ona mükemmel olduğunu, Nava'nın ona kesinlikle bayıldığını söylüyordu. Ancak bazen, bir anda gerçekçi birine dönüşüyor ve dünyada onu beğenmeyen ve ondan hoşlanmayan kadınların da olabileceğine ihtimal veriyordu Richard. Ancak neyse ki, tüm bu negatif düşüncelerinin aksine, Nava güzel sözler söylemişti. "Demek kendimden bahsetmemi istiyorsunuz, peki öyleyse. Anlamış olduğunuz üzere işime bağlı biriyim, inatçı ve hırslı olduğumu söyleyenler de var. Ayrıca gözüme kestirdiğim şeyi alana kadar pes etmem." Richard bu sözler üzerine gülümseyerek Nava'ya bakmaya devam etti. Richard olur da bir gün onun kalbini çalabilirse, Nava'nın işine mi yoksa kendine mi daha çok değer vereceğini merak etti. Ah, elbette sana değer verecek! dedi megoloman iç sesi. Belki de, işini daha çok sevecek ve ikiniz bu yüzden ayrılacaksınız. dedi mantıklı yanı. Richard ise nefesini tuttu ve bu kadar şizofren olduğu için kendine binlerce küfür etti. Aslında, iş konusu dışında Nava ile birbirlerine çok benziyor sayılırlardı. İnatçı olmak, tamam. Richard hemen hemen her konuda takıntılı ve inatçı bir karaktere sahipti. Hırslı, o da tamam. İstediği her kadını, işi ve her türlü şeyi elde edebilen biriydi Richard. Pes etmeme, zaten onu özel olarak düşünmeye bile gerek yoktu. Nava ile bu kadar benzediklerine sevinerek hafifçe gülümsedi Richard. "Ama aslında küçük bir sırrım var." Richard merakla Nava'ya baktı, genç kadının neler söyleyeceğini merak ediyordu. Ancak bir yandan da üstündeki kıyafetleri çıkarmak istiyordu çünkü fena halde ter basmıştı, Nava kendi sırrından bahsediyorsa, Richard da kendi sırrından bahsetmeliydi. Ancak genç adam kendi hakkında çok konuşmaktan hoşlanmazdı. Ah, belki de Nava'dan kendisi hakkında konuşmasını istemekle hata etmişti. Bunu düşünmemeye çalışarak derin bir nefes daha aldı, bu akşam Harvey Malikanesi'nin bahçesinde harika bir ortam ve hava vardı. "Aramızda kalsın ama, bu tür davetlerdeki zengin kesiminin çoğu, aslında midemi bulandırıyor. Hepsi sahte ve botokslu." Richard bir kahkaha attı, Nava ile çok benzedikleri bir nokta daha çıkmıştı ortaya. Zenginlerden ve onların basit ve sahteliklerinden nefret etmeleri. Richard Nava'nın böyle düşünmesine sevinmişti. Elbette genç adam böyle düşünen biri olarak yalnız olmadığını biliyordu, ancak onun gibi düşünen birinin daha olması ve bu kişinin de Nava olması, Richard'ın sevinmesine neden olmuştu. "Ama sen onlar gibi sahte değilsin. Bunu nasıl bildiğimi sorma ama, sen farklısın. Öyle hissediyorum." Richard utanmıştı, hatta yanaklarının kızardığını bile düşünüyordu ancak bunu belli etmemekte kararlı olduğundan, Nava'nın gözlerinin içine bakmaya devam etti. Genç kadının tüm bu sözleri, Richard'ın kolayca, anlam açısından istediği yöne çekebileceği sözlerdi. Ancak yine de temkinli ilerlemekte yarar vardı, bu yüzden bir şeyler söylemeden önce iyice düşünmesi gerekiyordu. "Senin sıran. Biraz da Richard Harvey'nin gerçek kişiliğini tanıyalım," dedi mutlu bir sesle.

    Richard gülümsemeye devam ederek, gözlerini uzaklara gitti. Ne gibi bir şey demesi gerektiğini bilmiyordu. "Aslında... Kendim hakkında söyleyebileceğim pek bir şey yok. Çünkü eğer söylersem, beni tanımanla geçecek olan zamanı dolduracak bir şeyler bulamayız... İnan bana, seninle olabildiğince çok zaman geçirmek isterim. Hımm, sanırım kendimi tanıtmak için yalnızca bir kelime kullanabilirim. En azından son zamanlardaki Richard'ı. Yalnız, son derece yalnız. Mutsuz ve iki kat daha umursamaz. Yani, bazı şeyleri sorgulamaya başladım." Richard aniden sustu ve Nava'ya baktı. Fazla konuşmaya başlamıştı ve her an genç kadını sıkabilirdi. Genç adam gözlerini sıkıca kapatıp açtı ve derin bir nefes aldı. Ardından Nava'ya döndü ve yüzünde mahcup ve şirin bir ifadeyle "Gerçekten çok üzgünüm," dedi. "Sana psikologum gibi davranıyorum. Ee, abartısız ve mütevazi Harvey Malikanesi'ni nasıl buldun?" Richard bu söylediği üzerine sıcak bir şekilde gülümsedi ve Nava'ya döndü tekrar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nava Lancaster

Nava Lancaster

RP Yaşı : 30.
Mesaj Sayısı : 282
Gerçek Adı : somebody stole my name!

senin baban tatlıcı mı? Empty
MesajKonu: Geri: senin baban tatlıcı mı?   senin baban tatlıcı mı? EmptyC.tesi Ocak 26, 2013 11:24 pm

    "Aslında... Kendim hakkında söyleyebileceğim pek bir şey yok. Çünkü eğer söylersem, beni tanımanla geçecek olan zamanı dolduracak bir şeyler bulamayız... İnan bana, seninle olabildiğince çok zaman geçirmek isterim. Hımm, sanırım kendimi tanıtmak için yalnızca bir kelime kullanabilirim. En azından son zamanlardaki Richard'ı. Yalnız, son derece yalnız. Mutsuz ve iki kat daha umursamaz. Yani, bazı şeyleri sorgulamaya başladım." Nava, duyduklarına inanmakta güçlük çekiyordu. Eğer birisi kendisinden Richard Harvey'i tanımlamasını istese, 'yalnız' sözcüğü asla kullanacağı kelimelerden biri olmazdı. Gazete ve dergilerde gördüğü Richard'ın yanında, her zaman çekici kadınlar ya da ünlü iş adamları olurdu. Tabii bu tür kitle iletişim araçlarına güvenip bir yargıya varmanın ne kadar doğru olduğu tartışılırdı. Ancak yine de genç adamın böyle hissetmesi Nava'yı şaşırtmıştı. Nava, Richard'ın umursamaz olduğu gerçeğine katılabilirdi belki ama genç adam mutsuz olduğunu söylemişti bir de. İşte bu da Nava'yı hayretler içinde bırakan bir başka itiraftı. Richard konuşmaya devam etti. "Gerçekten çok üzgünüm. Sana psikologum gibi davranıyorum. Ee, abartısız ve mütevazi Harvey Malikanesi'ni nasıl buldun?" Genç cadı bir yanlış anlaşılmayı engellemek istercesine aceleyle başını iki yana sallarken "Hayır, böyle düşünmeni istemem. Aksine, bunları bana anlattığın için seviniyorum," dedi. Normal şartlarda ona gelip hayatlarından veya sorunlarından bahseden insanlardan hoşlanmazdı. Tek yaptığı basit kelimelerle konuşmayı dinlediği izlenimini verip onları geçiştirmek olurdu. Fakat bu kez şaşılacak bir şekilde genç adamın daha fazla kendinden bahsetmesini istiyordu. Onunla daha fazla konuşmak ve sorunlarına çözüm bulmak istiyordu. Richard'ın kendini yalnız ve mutsuz hissettiği düşüncesi genç kadının beynini kemiriyordu ama şu an bununla ilgilenmenin sırası değildi. Resmi olarak daha yeni tanıştığı bir adamın üstüne fazla düşmek garip kaçardı. Bu nedenle Nava, konuyu üstelemek yerine genç adamın sorusunu yanıtlamayı tercih etti. Cevabını vermeden önce, içgüdüsel olarak dönüp arkalarındaki görkemli malikaneyi süzdü etkilenmiş bakışlarla. Aslına bakılırsa, bunu yapması bir bakıma gereksizdi çünkü organizasyonu düzenlerken belki de onlarca kez geçmişti bu malikanenin önünden. Yine de bu kez bakışları daha dikkatliydi. "Gerçekten de hayatımda gördüğüm en abartısız ve mütevazi yaşam yeri," dedi imalı bakışlarını yeniden genç adama doğru çevirdiğinde. Sözleriyle düşünceleri arasındaki tezatlık, genç kadının elinde olmadan gülümsemesine neden olmuştu. "Şaka bir yana, malikanenin mimarisi tam anlamıyla mükemmel. Eşsiz bir zevke sahip olduğunu anlamak için malikaneye bir kez bakmak yeterli. Gerçi..." Nava, genç adamın kadınlar hakkındaki zevkini takdir etmediğini söylememesi gerektiğini son anda fark etti. Ne yani? Şimdi de kıskançlık duygusu mu baş gösteriyordu? Genç cadı bu kez cidden saçmalamaya başlamıştı. O yalnızca, önemli bir işi rakiplerinden birine kaptırdığı zaman kıskançlık duyma lüksüne sahipti -ki bu da pek sık görülen bir durum değildi. Kısa bir duraklamanın ardından başını iki yana salladı ve "Her neyse," dedi kendi saçmalığına gülerek. Az kalsın her şeyi berbat ediyordu. Ne zamandan beri bu kadar dikkatsiz, ağzına geleni söyleyen birine dönüşmüştü? Genç kadın gerçek düşüncelerini değil, karşısındakini memnun edecek şeyler söylemeye çalışırdı hep. İçinde bulunduğu duruma uygun konuşur; daha da önemlisi asla saçmalamaz, kontrolü her zaman elinde tutardı. Şu anda yapmakta olduğu çoğu hareketse, bugüne kadar uymuş olduğu bütün ilkelerine ters düşecek nitelikteydi. Derin bir nefes aldı. Artık bu anlamsız davranışları bir kenara bırakmalıydı. "Şey, artık dönsek mi? İşinin başında durmayan sorumsuz biri gibi görünmek istemem doğrusu. Özellikle de çevrede bu kadar fazla dedikoduya meraklı insan varken. Hem, senin, yani sizin de ilgilenmeniz gereken başka kişiler olmalı," dedi endişeli bir sesle. Genç kadın, bir anda yüz seksen derece dönmüş gibi hissediyordu kendini. Richard'a karşı aniden daha mesafeli davranmaya başlamıştı. Bunu yapmaktan ne kadar nefret etse de, kendisine tanıdığı bu özel sürenin artık sona ermesi gerekiyordu. Onun gibi işine bağlı biri duygularıyla değil, mantığıyla hareket etmek zorundaydı.


Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.facebook.com/pepper.pottsy
Richard Harvey

Richard Harvey

RP Yaşı : 32
Mesaj Sayısı : 420
Gerçek Adı : Selis
Yaş : 26

senin baban tatlıcı mı? Empty
MesajKonu: Geri: senin baban tatlıcı mı?   senin baban tatlıcı mı? EmptyPtsi Ocak 28, 2013 4:45 am

    "Hayır, böyle düşünmeni istemem. Aksine, bunları bana anlattığın için seviniyorum," diyen Nava'nın bu sözleri üzerine, Richard rahatlamış bir şekilde derin bir nefes alıp verdi. İstediği son şey anlattığı aptalca sorunlarıyla Nava'yı sıkmak ve kendisinden uzaklaştırmaktı. Başkalarına kendi sorunlarından pek fazla bahsetmeyen biri olan Richard'ın, Nava'nın karşısında böyle bir tavır sergiliyor oluşunun nedenini mantıklı bir şekilde açıklamak epey zordu. Genç adam bu gece birçok kez şaşkınlığa düşmüştü, Nava ile tanışmak son derece farklı hissetmesine ve davranmasına neden olmuştu. "Gerçekten de hayatımda gördüğüm en abartısız ve mütevazi yaşam yeri," diyerek devam etti sözlerine Nava. Richard mahcup bir şekilde güldü, Nava'nın yaptığı şaka içinin ısınmasını sağlamıştı. Bu kadında bir şeyler vardı ve Richard bu gizemi, bu labirenti çözmezse asla rahat edemeyeceğini biliyordu. Genç adam hep zor, karmaşık ve ulaşılmaz olanın peşinden koşmuştu ve Nava kesinlikle Richard'ın memnuniyetle peşinden koşacağı bir kadındı. "Şaka bir yana, malikanenin mimarisi tam anlamıyla mükemmel. Eşsiz bir zevke sahip olduğunu anlamak için malikaneye bir kez bakmak yeterli. Gerçi..." Nava'nın bir anda konuşmayı bırakmasıyla, Richard'ın hafif şaşkın bir ifadeyle gözlerini genç kadının yüzüne kenetlemesi bir olmuştu. Richard kaşlarını hafifçe çattı ve Nava'nın söyleyeceklerinin devamını getirmesini beklemeye başladı. Nava'nın içinde de da, kendisininkinde olduğu gibi büyük bir mücadele olduğunun farkına varması uzun sürmemişti. Sessizliklerin en büyük nedeni, bir anda susan kişinin kendi kendine konuşmaya başlaması demekti. "Her neyse," dedi Nava. Richard üzgün bir ifadeyle Nava'ya baktı ve neler olduğunu anlamaya çalıştı. Genç kadının bir anda değişmesine neden olan şey neydi, merak ediyordu. "Şey, artık dönsek mi? İşinin başında durmayan sorumsuz biri gibi görünmek istemem doğrusu. Özellikle de çevrede bu kadar fazla dedikoduya meraklı insan varken. Hem, senin, yani sizin de ilgilenmeniz gereken başka kişiler olmalı," dedi Nava, bir kez daha Richard'ı şaşırtmıştı. Ancak bu sefer genç adam şaşırmanın yanında üzülmüştü de. Eğer Nava normal bir kadın olsa, Richard onun zor kadını oynadığını düşünürdü. Ancak Nava, böyle bir şey yapacak bir kadın değildi. Onun bir erkeği elde etmek ve etkilemek için böyle bir yönteme başvurmaya ihtiyacı yoktu. İstese, hiç uğraşmadan bir orduyu kendine aşık, köle edebilirdi. Tabii Richard o ordudaki her gerzek herifi dünyadan silene kadar. Genç adam bir anda ne kadar kıskanç, sahiplenici ve olmadığı birine dönüşmüş olduğunu fark ederek derin bir nefes almaya çalıştı, ancak bunu yapmakta zorlanmıştı.

    Genç kadına bir cevap vermesi gerektiğini fark ederek, elinden geldiğince kendini toparlamaya çalıştı. Nava ona bakmaya ve ondan bir hareket beklemeye devam ediyordu. Richard dudaklarını araladı, ancak ne söyleceğini bilememişti. Belki de ilk defa karşısındaki birine ne söyleyeceğini bilemeden, öylece aptal aptal duruyordu. Richard bu durumdan rahatsız olmaya başlamıştı, artık eski halinin geri gelmesini istiyordu zira eski hali olmazsa, kendisini çok zor günler bekliyor demekti. "Aslına bakarsan, şu anda senden başka ilgilenmem gereken biri yok. Çünkü ben bunun böyle olmasını istiyorum, geceyi seninle geçirmek istiyorum, Nava. Bırak dedikodu yapsınlar. Bırak, Richard Harvey, Nava Lancaster'a ilgi duyuyor desinler. Belki de ilk defa hakkımda doğru bir şeyler söylemiş olurlar." Richard Nava'nın gözlerinin içine bakmaya çalışarak konuşmaya devam etti. Ancak genç kadın ondan bakışlarını kaçırıyordu her seferinde. "Nava, sorun nedir? Ben... Seni rahatsız mı ediyorum? Benimle zorunda hissettiğin için bu yürüyüşe çıkmadın, değil mi?" Bu son soru niteliğindeki son sözcüklerini dehşet içinde söylemişti Richard, sanki olumlu bir yanıt alsa bu dünyada duyabileceği en beter şeymiş gibi. Gerçi, bu doğru sayılırdı. O sırada duyabileceği en kötü şey Nava'nın onunla zorla vakit geçirdiği, onu istemediği gibi bir şey olurdu. Genç adam yutkundu ve nefes almaya çalıştı, elbette yine başarısız olmuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nava Lancaster

Nava Lancaster

RP Yaşı : 30.
Mesaj Sayısı : 282
Gerçek Adı : somebody stole my name!

senin baban tatlıcı mı? Empty
MesajKonu: Geri: senin baban tatlıcı mı?   senin baban tatlıcı mı? EmptyPtsi Şub. 04, 2013 6:59 am

    Genç adamın sessiz kalıp bir şey söylemediği her saniye, Nava daha da geriliyordu. İlk kez yalan söyleyişi ya da istemediği şekilde davranışı değildi fakat ilk kez birinin onun gerçek hislerini anlamasından korkuyordu. Uzun süren sessizlik, genç kadını oldukça endişelendirmeye başlamıştı fakat Richard sonunda konuştu. "Aslına bakarsan, şu anda senden başka ilgilenmem gereken biri yok. Çünkü ben bunun böyle olmasını istiyorum, geceyi seninle geçirmek istiyorum, Nava. Bırak dedikodu yapsınlar. Bırak, Richard Harvey, Nava Lancaster'a ilgi duyuyor desinler. Belki de ilk defa hakkımda doğru bir şeyler söylemiş olurlar." Richard, neyse ki genç kadının hislerini okumak gibi dehşet verici bir harekette bulunmamıştı ancak şu anda söylemekte olduğu şeyler de en az onun kadar şaşkınlık vericiydi. Bu sözler üzerine hiçbir duygu kırıntısı ortaya çıkmamalı, Nava vicdansız işkoliği oynamalıydı. Lakin kalbinin hızla çarpıp midesinin karıncalandığı gerçeğini bir kenara atıp odaklanmak hayli zordu. Genç adam bunları söyleyip zorla gözlerinin içine bakmaya çalışırken Nava hep başka yerlere çeviriyordu bakışlarını. Rol yapabilirdi belki, evet. Ama Richard'ın gözlerinin içine bakarak yapamazdı, bu onun kaldırabileceğinden de fazla olurdu. Genç kadın hala huzursuzca gözlerini sabitleyebileceği bir yer ararken Richard devam etti. "Nava, sorun nedir? Ben... Seni rahatsız mı ediyorum? Benimle zorunda hissettiğin için bu yürüyüşe çıkmadın, değil mi?" Nasıl oluyordu da bu adam söylediği her sözde genç kadını biraz daha şaşırtmayı başarıyordu? Nava, genç adamın düşündükleriyle kendisinin hissettikleri arasındaki uçuruma inanamıyordu. Öyle ki, neredeyse kendini tutamayıp bir kahkaha salıverecekti bu ironi karşısında. Aslında dilediği olmuştu, genç adam tam da Nava'nın istediği gibi düşünüyordu şimdi. Ne de olsa birlikte olma gibi bir şansları yoktu, hiç başlamadan bitmesi iki taraf için de en doğrusu ve acısızı olurdu. Fakat Nava'nın hisleri şu anda ne doğruları dinliyordu ne de acı çekmeyi umursuyordu. Hisleri o kadar yoğundu ki, hepsi ağzından dökülmeyi bekliyorlardı. Ama genç kadının bunu tamamen gerçekleştirmesi gibi bir durum söz konusu olamazdı. Onun yerine nazikçe gülümsedi ve yine o hafif soğuk tavrını takındı. "Elbette rahatsız etmiyorsunuz Bay Harvey. Sizinle yürüyüşe çıktım çünkü sizi gerçekten de tanımak istedim. Hala da istiyorum. Ben sadece..." Genç kadının bocalamakta olduğu bariz bir şekilde belliydi. Biraz da olsa hislerinden bahsetmek işe yarar mıydı yoksa bu sadece işleri daha da mı kötüye götürürdü? Nasıl davranacağını, ne söyleyeceğini bilemez haldeydi. Hayatı boyunca kendini hiç bu kadar çaresiz hissetmemişti genç kadın. "Sadece bu yürüyüşe çıktığımızdan beri daha önce hissetmediğim türden şeyler hissetmeyi başladım ve açıkçası bu beni korkutuyor. Tutarsız davranışlarımın nedeni bu," dedi Nava. Gerçeği en az çarpıtılmış haliyle aktarmıştı genç adama. Yapabileceğinin en iyisi buydu. Ona veda etmeden önce biraz olsun dürüstlük sergileyebilmek. Bunu genç adama borçlu olduğunu düşünüyordu. Ama bunları söylemiş olmak yapmak zorunda olduğu şeyi değiştirmezdi. Gözlerini sıkıca kapattı ve kısa bir süre öylece bekledi. Biraz sonra söyleyeceği her kelimeden ayrı ayrı nefret edecekti ama eğer onları söylemezse kariyeri, sektördeki şöhreti ve bunun gibi daha birçok şey tehlikeye girerdi. Gelip geçici -en azından Nava böyle umuyordu- birkaç duygu için bu kadar değerli niteliği kaybetmeyi göze alamazdı. Konuşmaya başlamadan önce, gergin olduğu zamanlarda yaptığı gibi diliyle dudağını ıslattı. "Fakat biliyorum ki şu an hissetmekte olduğum duygular tehlikeli. Bu yüzden de buradan ayrılır ayrılmaz bu duyguları unutmaya çalışacağım. Belki sen şimdilik bir sorun olmadığını düşünüyor olabilirsin ama ben böyle bir ilişkinin yürümeyeceğini şimdiden görebiliyorum. Demek istediğim; ikimiz de birbirimizi yıpratmadan, birbirimizin işlerini etkilemeden kendi yollarımızı çizsek daha doğru olur. Hem karşına benden çok daha iyilerinin çıkacağına eminim." Konuşması boyunca genç adamın omzuna sabitlediği bakışlarını Richard'ın bakışlarıyla buluşturacak cesareti ancak sözlerini bitirdiğinde bulabilmişti. Umutsuzlukla harmanlanmış hüzün dolu bir bakışla genç adamın gözlerine baktı ve yavaşça yutkunduktan sonra zoraki bir gülümsemeyle "Kendinize iyi bakın Bay Harvey, sizinle çalışmak bir zevkti. Umarım bir sonraki davetinizde de tercihinizi bizden yana kullanırsınız," dedi sesini güçlü tutmaya çalışarak. Ardından da gayri ihtiyari bir şekilde arkasına döndü ve sakin adımlarla kalabalığın içine doğru ufak adımlar atmaya başladı. O yürüyüşte hiçbir şey olmamış, genç adam ile aralarında o şekilde diyaloglar geçmemiş gibi davranmayı planlıyordu. O sırada üst üste onlarca kez kalbi bıçaklanıyormuş gibi acımasına, midesine türlü ağrılar girmesine rağmen istifini bozmadan yürümeye devam etti. Artık Richard hakkında düşünmeyi bırakmalıydı. Burada tehlikeye girecek olan şey işiydi. Hislerinin ya da kalbinin söz hakkı yoktu, olmamalıydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.facebook.com/pepper.pottsy
Richard Harvey

Richard Harvey

RP Yaşı : 32
Mesaj Sayısı : 420
Gerçek Adı : Selis
Yaş : 26

senin baban tatlıcı mı? Empty
MesajKonu: Geri: senin baban tatlıcı mı?   senin baban tatlıcı mı? EmptyC.tesi Şub. 09, 2013 11:03 pm

RP SONU.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

senin baban tatlıcı mı?

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-