AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 BuTersteBirİşlikVar.

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Christen Austen



Mesaj Sayısı : 110

BuTersteBirİşlikVar. Empty
MesajKonu: BuTersteBirİşlikVar.   BuTersteBirİşlikVar. EmptyPaz Kas. 04, 2012 7:27 pm

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Christen B. Clarkson - Aleksandra Targaryen.
Bu Terste Bir İşlik Var.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Christen Austen



Mesaj Sayısı : 110

BuTersteBirİşlikVar. Empty
MesajKonu: Geri: BuTersteBirİşlikVar.   BuTersteBirİşlikVar. EmptyPaz Kas. 04, 2012 8:05 pm

    Sigaramın son dumanını da dışarı verdikten sonra, elimdeki izmariti çalıların atıp siyah deri ayakkabımla hala yanmakta olan izmariti ezdim. Aksak adımlarla, dev bir gövdeye sahip, belki de yüz yıllık olan ağaca doğru yöneldim. Kafamdaki düşüncelerin tümünü toplayıp süzgeçten geçirdiğimde, çıkardığım sonuç hiç değişmiyordu; Aleksandra. Onu görmeyeli uzun zaman olmuştu. Yanına gitmiyor, gidemiyordum. Şu sıralar yoğunlaşan 'kan' isteğimin ona zarar vermesinden korkuyordum. Diğer bütün canlılardan değişik kokusunu her içime çekişimde, çürümüş kalbimde canlanan bir şeyler hissediyordum. Sevgiden, hatta aşktan daha da ötede bir şeydi bu. Ağacın yanına vardığımda, kendimi yaralanmış ingiliz askeri gibi ağacın dibine attım. Düşüncelerden dolayı patlamak üzere olan kafamı, ağacın dev gövdesine yasladım. Ceketimin sağ cebinde bulunan içki şişesinin kapağını açtım ve beş yudumda içilebilecek bir miktarı tek dikişte içtim. Aleksandra'yı görmeye gittiğimde -bu anı yaşamayı çok istiyordum- ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Sözler, bir seher vaktinde kumsalda bulduğun izler gibidir. Tek bir rüzgarla, hepsi birden silinir. Şuan söyleyeceğim sözleri düşünmüş olmam hiçbir şeyi ifade etmeyecekti. Aleksandra'yı gördüğümde onun hortumuna kapılıp her şeyi unutacaktım.
    Düşüncelerimle etkileşime geçirdiğim bedenimin kasılmakta olduğunu farkedip doğruldum. Bu sırada çalıların arasından gelen ses, sinirimi bozmaya yetiyordu. Bir kurt mu? Oh, hayır. Ne kadar uzakta olursa olsun, burnum asla yanılmazdı. Hayattan bıkmış bir biçimde ve yerden destek alarak ayağa kalktım. "Şuan benimle uğraşmak için doğru bir zaman seçmedin-" Gözlerimi kıstım, çalıların yanına ilerledim. "Her kimsen." Gözlerimi sonuna kadar açılmasını sağlayan hatunu tepeden tırnağa süzme işlemini bitirdikten sonra, dizlerimin üstüne çöktüm ve kızıl hatunun elini avcuma alarak "Afedersiniz, Madam ..?" Hatunun kanlı dişleri arasından çıkan "Susanna," kelimesi içimi ürpertmişti. "Sanırım, yeni avlandınız. Fakat, bu kadar güzel olmanızın nedeni bu olmasa gerek." Kadınlarla iyi konuşmayı bilirdim. Hele ki şuan tek ihtiyacım olan şey, belki de güzel bir fiziğe sahip hoş bir kadındı. "Kadınlarla konuşmayı, ne zamandır bu kadar iyi biliyorsun, Christen?" Adımı dudaklarının arasından çıkarırken, sağ eliyle dudak kenarındaki kanları temizlemekte olan Susanna'ya baktım. Sesimi incelterek "Adımı biliyorsunuz, ilginç," dedim ve genç bayanı oturması için ağacın yanına davet ettim. Susanna, çok bilmiş bir tavırla "Lanet olsun, Christen! Elli yıl önceki sevgilini bu kadar çabuk unutacağını gerçekten tahmin etmemiştim," demişti. Gözlerimi yuvalarından fırlamışçasına açmış, eski günlerde kısa bir gezintiye çıkmıştım. Kızıl Susanna.. Evet, şimdi hatırlamıştım! "Ah! Sizin gibi bir güzelliği nasıl unutabilirim. Lanet olsun, çok aptalım!" Susanna yere bıraktığım içki şişesini ağzına götürürken kıkırdayarak, "Siz olayını bıraktığımızı sanıyordum?" dedi ince ses tonuyla. Herkesin etkilendiği -egom yüksek değil, sadece gerçekler- gülüşümü yüzümde yaygınlaştırdım. "Haklısın, Susanna. Seni görmeyeli uzun zaman oldu. Lanet olsun, aşık olduğum tüm kızlar bu kadar güzel olmak zorunda mı?" diyerek Susanna'ya yaklaştım. Dekoltesinden dışarı fırlamış göğüslerine bakamadan edemiyordum. Beni kendine doğru çeken vücuduna karşı koymaya çalışmadığımı itiraf edebilirim. Saçlarıma karışmış ellerinin de etkisiyle dudaklarımı sıcak ve kanlı dudaklarına sıkıca bastırdım. Yeni avlanmış biriyle ilk kez öpüşüyordum. Bu duygu, pahabiçilemezdi!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clara Carlevaro

Clara Carlevaro

RP Yaşı : 18
Mesaj Sayısı : 1791
Gerçek Adı : Selis
Yaş : 26

BuTersteBirİşlikVar. Empty
MesajKonu: Geri: BuTersteBirİşlikVar.   BuTersteBirİşlikVar. EmptyCuma Kas. 09, 2012 10:53 pm

    Kendi kendine şarkı söyleyerek Yasak Orman'a doğru ilerlerken, Christen'ı ne kadar özlemiş olduğunu düşünüyordu Aleks. Uzun zamandır görüşmüyorlardı, Hogwarts kurallarını katılaştırmıştı ve Aleks çok sevdiği Yasak Orman'a daha nadir gitme durumunda kalmıştı. Ancak bugün, her şeyi ayarlamıştı, görünmezlik büyüsünü yapmakta hiç zorlanmamıştı, geriye sadece Christen'la harika vakit geçirmek kalmıştı. Genç kız ritmik adımlarla ormanın içine girdiğinde, Christen'ın onu her zaman beklediği yere doğru yürümeye başladı. Gür ağaçlara ve çalılara bakarken aklına Targaryen köşkü geldi. Orayı çok özlemişti, kendisi gibi tam bir çılgın olan büyükannesini, her zaman ciddi görünmeye çalışan ancak son derece komik ve tatlı olan büyükbabasını, kuzenlerini-özellikle Jeremy'i, nihahaha- ve diğer her şeyi çok özlemişti. Küçükken yaşamış olduklarına ve bir zamanlar o köşkten nefret etmesine rağmen şimdi düşünceleri hiç de o yönde değildi. Targaryen köşkü artık onun eviydi. Tıpkı Hogwarts gibi. Bir gün Christen'ı o köşke götürmeyi ve ailesiyle tanıştırmayı çok istiyordu. Christen onun için çok önemliydi, ona karşı beslediği hisler öylesine derindi ki, Aleks bazen bu his havuzu içinde boğulacağını düşünürdü. İşin tuhaf yanı, boğulmaktan korkmuyordu. Christen'ın olduğu hiçbir şey ona zarar vermezdi, veremezdi. Christen onun sevgilisiydi, koruyucusuydu, kalbinin sahibiydi. Fazla edebi ve eski kafalı olduğunu düşünerek kıkırdadı Aleks. Sonra da, kendi gülüşünden başka bir gülüş duydu. Başka bir kıza ait olan bir gülüş ve aynı zamanda son derece tanıdık gelen bir gülüş. Tanıdık gelen gülüşün Christen'a ait olduğunu anlaması birkaç saniyesini aldı. Sesin geldiği yöne doğru ilerlemeye başladığında, kalbinin gereğinden fazla hızlı attığını fark etmişti. Zihnine dolan şüphe dolu düşüncenin gerçek olmamasını tüm kalbiyle umuyordu. "Haklısın, Susanna. Seni görmeyeli uzun zaman oldu. Lanet olsun, aşık olduğum tüm kızlar bu kadar güzel olmak zorunda mı?" Christen'ın hoş tınılı sesini duyduğunda ve zihni genç adamın söylediği sözlerin anlamını kavradığında, Aleks duvara toslamışcasına aniden durduktan sonra, birkaç adım geri gitti. Ardından kararlı bir şekilde sırtını dikleştirdikten sonra, çalıların olduğu yere doğru hızla ilerledi. Her ne olursa olsun, bununla yüzleşmek zorundaydı. Belki de Aleks'in kaderi buydu; sevdiği adamları kaybetmek. Belki de kendisinde bir sorun vardı, fazla mı tuhaftı? Fazla mı konuşuyordu? Fazla mı değer veriyordu? Aleks gözlerinin dolmamasını sağladıktan sonra, kızıl saçlı ve harika bir vücuda sahip olan, adının Susanna olduğunu tahmin ettiği kıza baktı. Titrek bir nefes aldıktan sonra, şaşkınlıkla ona bakmakta olan Christen'a döndü. "Şey..." diye mırıldandı zar zor ayakta kalmayı başararak. "Merhaba?" Sesi küçücük bir kızın sesi gibi çıkmıştı ve bu Aleks'in kendini yumruklamak istemesine neden olmuştu. Tanrım, neden her şey mükemmelken, bir anda berbatlaşmak zorundaydı?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Christen Austen



Mesaj Sayısı : 110

BuTersteBirİşlikVar. Empty
MesajKonu: Geri: BuTersteBirİşlikVar.   BuTersteBirİşlikVar. EmptyÇarş. Kas. 28, 2012 9:28 pm

    Vücuduma yayılan titreşimi, bir ses evet sadece tek bir ses kesmişti. "Şey..." Dudaklarımı Susanna'nın dudaklarından ışık hızıyla ayırdıktan sonra, bana bakan bir çift gözle karşı karşıya geldim. "Merhaba?" Gözlerimi, kadınımın üzerinde daha fazla tutamayacağımı anlayıp, ondan kaçırdım. Gözlerimi gözlerinden kaçırmak çare miydi, sanki? Susanna'yı hızla geri ittikten sonra Aleksandra'nın elini kavradım ve, 'Tek isteğim, küçüğüm. Görmemen, bu laneti,' diyebildim. İlk defa küçüğüm demiştim. Ve evet, saçmalıyordum. Bana bakışları.. Ah, böyle bakmasana! "Bu şekilde bakma bana. Gözlerinde boğuluyorum. İğrenç bir duygu, kesinlikle! Dolmasın, onlar. Sakın." Onun ağlamasıyla, kendimi öldürmem bir olabilirdi. Susanna'nın hakkımda ne düşündüğünü önemsemiyordum. Lanet olsun, bu hatayı nasıl yapmıştım?! Ellerini, ellerimden çekerken hissettiğim duygu, çok ayrıydı. Şuana kadar yaşadığım, -evet yaklaşık yüz yıldır on yedi yaşındayım- en berbat duyguydu sanırım. Derin derin nefes almaya başlamıştım. Kalbim olmamasına rağmen, içimde sıkışan bir şeylerin olduğunu hissediyordum. İçtiğim kanlar mı? Sanmıyorum.. İçimde dolaşan, Aleksandra'nın beni bırakma korkusundan başka bir şey değildi. Hayır, hayır. Aklıma bile getirmemem gereken tek şey buydu. O, olmazsa? Bunu hayal bile edemiyordum. "Yapma, Aleksandra. Sen, sen benim yaşam felsefemsin." Evet, şimdi salaklaşma zamanımdı. Bunları normalde söyleyen bir insan değildim ben. Ona olan sevgimi kelimelerle dile getirmek mi? İmkansız.. "Ah, sevgi böcekleri.. Merlin aşkına, çok salaksınız." Susanna'nın sözlerini duyar duymaz, ona attığım yumruğun acısını elimde hissetmiştim. Kalp atışlarımın dışarıdan duyulduğuna emindim. Şuan tek gördüğüm şeyse, karanlığın içinde parlayan, Aleksandra'ydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clara Carlevaro

Clara Carlevaro

RP Yaşı : 18
Mesaj Sayısı : 1791
Gerçek Adı : Selis
Yaş : 26

BuTersteBirİşlikVar. Empty
MesajKonu: Geri: BuTersteBirİşlikVar.   BuTersteBirİşlikVar. EmptyC.tesi Ara. 01, 2012 10:39 pm

    "Yapma, Aleksandra. Sen, sen benim yaşam felsefemsin." Genç adamın söylediği son cümleye kadar, Aleks hiçbir şeyi duymamıştı. Adeta dünyadan soyutlamıştı kendini, duyduğu tek şey zihninin içindeki gürültüydü. İçinden o gürültüyü bastıracak kocaman bir haykırış koparmak geldi, ancak son anda bunu yapmamak için kendini tuttu. O, böyle biri değildi. Yaşamış olduğu şeylerden ötürü, ne olursa olsun bir daha asla kendini kaybetmeyeceğine, asla aşırı tepki vermeyeceğine dair yemin etmişti ve yeminini tutacaktı. Kırgın bakışlarla, sessiz bir şekilde Christen'a baktı genç cadı. Hala neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Neden bunu yapmıştı Christen? Neden buluşacakları gün o kızı da buraya getirmişti? "Ah, sevgi böcekleri.. Merlin aşkına, çok salaksınız." Aleks kızın sinir bozucu ve öfkelendirici sesiyle kendine tekrar kendine geldi. Dişlerini sıktı ve Susanna denen kızın yüzüne baktı. Asasını çıkarıp bir lanet büyüsü okumamak için kendini zor tuttu. İşte tutmuş olduğu bir başka yemin; asla birine karşı bir lanet büyüsü yapmamak. Yıllar önce babası ile arasında geçen o tatsız anının üzerine kendine vermişti bu sözü Aleks. Karşısındaki her kim olursa olsun, o kişiyi lanet büyüsü kullanarak öldürmeyecekti. Aleks'in bunları düşündüğü yarım saniyelik bir sürenin ardından, Christen öfkeyle Susanna'ya döndü ve yüzüne bir yumruk geçirdi. Yere kapaklanan kız, öldürücü bakışlar atarak bir Christen'a, bir de Aleks'e baktı. Bir yandan da bir eliyle Christen'ın vurmuş olduğu yeri kapatmıştı.
    şaşkınlık dolu bir ifadeyle Christen'a baktı. Ardından yere serilmiş Susanna'nın yanına çömelerek, yüzünde bir acıma ifadesiyle kızın yarasının üstüne kapatmış olduğu elini geriye doğru çekti ve hafifçe şişmiş olan kısma birkaç saniye yüzünü ekşiterek baktı. Ardından Christen'a döndü ve şaşkınlık ile öfke karışımı bir sesle "Christen!" dedi. "Neden yaptın bunu şimdi?" Susanna o sırada Aleks'in en nefret ettiği insan olabilirdi; ama Aleks ne olursa olsun, bunu aklından geçirmiş olsa bile asla ona zarar vermeyi bir eylem haline getirmeyi düşünmemişti. Genç cadı sorunların şiddetle çözülmesi gerektiğinden yana değildi. Üstelik, Christen bir kadına vurmuştu, bunu nasıl yapabiliyordu? Medeni bir ülkede yaşıyorlardı, ancak Christen hiç düşünmeden bir bayana-bu bayan Susanna olsa bile- vurmuştu. Aleks inanmakta güçlük çekiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Christen Austen



Mesaj Sayısı : 110

BuTersteBirİşlikVar. Empty
MesajKonu: Geri: BuTersteBirİşlikVar.   BuTersteBirİşlikVar. EmptyC.tesi Ara. 15, 2012 2:02 pm

    Beklenmedik bir şekilde, susanna'nın yanına çömelen Aleksandra'ya baktım. Melek, Aleksandra. İyilik meleği.. Yüzündeki acıma duygusunu gördüğümde bana patlayacağını anlayıp dudağımı ısırdım. Öfkeyle, "Christen!" dediğinde ben bile yerimden zıplayıp kendime çeki düzen vermeye başladım. "Neden yaptın bunu şimdi?" Ah, Aleksandra, ciddimiydi? Bana çocuk muamelesi yapıyordu ve bu hiç hoş değildi. Aslında, hoş da sayılabilirdi. İlk kavgamızı yapıyorduk, evli bir çift gibi! Aleksandra'ya cevap vermeden Susanna'nın yanına doğru eğildim ve onu kucağıma aldım. "Burada kal," dedikten sonra on saniye içinde Susanna'yı kaldığı eve bıraktım, Aleksandra'nın yanına döndüm.

    Ağacın yanına çömelmiş durumda olan Aleksandra'ya bakarken olmayan kalbimin acıdığını hissediyordum. Damarlarımda kan olmayabilirdi, damarlarımda yüksek dozda aşk dolanıyordu. Normalde bu kadar sert biri de değildim. Susanna'ya vurmamda etkili olan şey, onun Aleksandra'yı üzmesiydi. Onun üzülmesini sağlayan herkese sert davranırdım. Peki, onu üzen Susanna mıydı? Kimi kandırıyordum ki? Susanna'ya patlattığım tokat, kendimden aldığım bir öcdü. Yavaş ve sakin adımlarla Aleksandra'nın yanına doğru gittim ve yanına çömeldim. Yüzündeki gözyaşlarını silerek, onu yavaşça omzuma doğru çektim ve sarmaladım. "Özür dilerim, sevgilim. Bunu yapmam istememiştim." Aleksandra'yı dikkatli ve seri bir şekilde kucağıma oturttuktan sonra, ağlarken dağılmış saçlarını okşarmışçasına düzeltip onu kendime yakınlaştırdım. "Seni seviyorum," dedikten sonra yaklaşıp onu öpmeye hazırlandım. Vereceği tepkiyi merak ediyordum. Bu kadar kolaymıydı? Ah, hayır. Kadınlar bu kadar kolay olamazlardı. Hele benim kadınım, asla!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clara Carlevaro

Clara Carlevaro

RP Yaşı : 18
Mesaj Sayısı : 1791
Gerçek Adı : Selis
Yaş : 26

BuTersteBirİşlikVar. Empty
MesajKonu: Geri: BuTersteBirİşlikVar.   BuTersteBirİşlikVar. EmptyCuma Ara. 21, 2012 4:46 pm

    Kızın başına eğildiğinde, kafasının güzel olup olmadığını merak etti Aleksandra. Christen'ın buluşacakları yerde asılmış olduğu kıza yardımcı olmaya çalışıyordu. Evet, bazen kendisi bile ne yaptığını bilmiyordu. Hep İksir sınavları yüzünden, diye içinden geçirdi Aleks, ve geçirmekte olduğu o iğrenç dakikalarda bile kıkırdamamak için kendini zor tuttu. Aleks, her yerde Aleks'ti. Aleks, her zaman Aleks'ti. Bunu kimse ya da hiçbir şey değiştiremezdi. Hayat ona iki seçenek sunmuştu, ya hep gülecekti, ya da hep ağlayacaktı ve o, gülmeyi seçmişti. Doğru olan seçeneği. Yanına gelip Susanna'yı kucağına alan Christen'a şaşkınlık ve öfke dolu bakışlar atarken, bir yandan da dolan gözlerinin görüşünü bulanıklaştırmasına mani olmaya çalışıyordu genç cadı. Susanna'yı kucağına alan Christen, yüzünde gergin bir ifade ile "Burada kal," dedi Aleks'e. Aniden ortadan kaybolan erkek arkadaşının arkasından birkaç saniye öylece bakakalan Aleksandra, sonunda kendini tutamayarak ağlamaya başladı. Sinirleri cidden çok bozulmuştu. Her zamanki gibi, bir şey için değil, yaşamış olduğu her kötü şey için ağlıyordu genç kız. En yakındaki ağacın gövdesine çömeldi ve elleriyle yüzünü kapatarak, sakinleşmeye çalıştı. Belki de bir yanlış anlaşıl-

    Hayır! Değildi! O, seni aldatacaktı, aptal. Yine yapacak. Kabullen bunu artık.

    Aleksandra tam yeniden ağlamaya başlayacakken, Christen geri döndü. Yanına doğru yavaş adımlarla gelirken, Aleks ciddiyetini korumak ve ağlamamak adına büyük bir mücadele veriyordu. Onun karşısında ağlayamazdı. Bu, onu zayıf gösterirdi. Bir daha asla, hiç kimsenin onun zayıf biri olduğunu düşünmemesini sağlamak adına ettiği yemin hala aklındaydı genç kızın. Küçük bir çocukken etmiş olduğu bu yemini, hayat boyu omuzlarının üstünde bir yük olarak taşımıştı Aleks. Ama yine de, buna değerdi. Güçlü görünmek ve kimseye muhtaç olmadığını kanıtlamak adına her şeyi yapardı Aleks. Christen gözyaşlarını silerken ve Aleks'i kendine doğru çekerken, Aleks sıkıntılı bir şekilde gözlerini kapattı. Gördüklerinden sonra, Christen'ın her dokunuşu acı vermeye başlamıştı. "Özür dilerim, sevgilim. Bunu yapmam istememiştim." Christen Aleks'i kendine daha da yakınlaştırırken, Aleks bir an için genç adamın kokusuyla karışmış bir başka koku daha duydu. Susanna'nın kokusu, diye tahmin yürüttü. Aslına bakılırsa, bu bir tahminden daha kuvvetli bir şeydi, bir sezgi gibi. Genç cadı öfke içinde dişlerini sıktı. Christen ona "Seni seviyorum," dediğinde, öfkesi ikiye katlanmıştı.

    Hızla Christen'ın kollarından kurtuldu ve yüzünde son derece öfkeli bir ifadeyle sevgilisine baktı. Yoksa, eski sevgilisi mi demeliydi? Lanet olsun! Bir daha böyle düşünmemek için kendine söz verdi. Ne olursa olsun, Christen'sız yaşayamazdı, onu hayatından çıkaramazdı. O salağı fazla seviyordu. Ama bu, onu hemen affedeceği anlamına da gelmiyordu elbette."Susanna'ya da mı bunları diyordun?" dedi Christen'ın gözlerinin içine bakarak. "Hani ben gelmeden hemen önce! Buluşacağımız yerde! Bizim yerimizde!" Aleks, az ilerideki cılız ağacın dallarının koptuğunu ve hepsinin yere düştüğünü gördü. Büyücüler bir duyguyu aşırı hissettiklerinde, psişik olarak, hissettikleri duygunun şiddetine göre bir şeyleri hareket ettirebiliyor, devirebiliyor ya da buna benzer şeyleri asaları olmadan yapabiliyorlardı. İşte o an, Aleks ne denli öfkeli olduğunu anlamıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

BuTersteBirİşlikVar.

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-