AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 öpücem öpücem dedim sana.

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Ethan Westwood

Ethan Westwood

RP Yaşı : 23
Mesaj Sayısı : 61
Gerçek Adı : Oralet.

öpücem öpücem dedim sana. Empty
MesajKonu: öpücem öpücem dedim sana.   öpücem öpücem dedim sana. EmptyÇarş. Ocak 23, 2013 10:35 pm

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Evanora & Ethan.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ethan Westwood

Ethan Westwood

RP Yaşı : 23
Mesaj Sayısı : 61
Gerçek Adı : Oralet.

öpücem öpücem dedim sana. Empty
MesajKonu: Geri: öpücem öpücem dedim sana.   öpücem öpücem dedim sana. EmptyÇarş. Ocak 23, 2013 10:46 pm

Uzun zamandır uğraşmakta olduğu işi bağlamış olmanın verdiği huzur ve ferahlıkla yürüyordu genç adam Londra sokaklarında. Yaptığı iş bazen çok stresli, zor ve tehlikeli bir hal alabiliyordu evet; fakat işin sonunda eline yüklü miktarda geçen yeşil banknotlar işin bütün olumsuzluklarını silip süpürüyordu bir anda. Önemli olan da buydu zaten, parasını aldığı sürece sorun yoktu. Arada çıkan pürüzlerin de onun için bir önem teşkil ettiği söylenemezdi pek. Kaçak silahı müşteriye ulaştırdıktan sonra işin içinde bir üçkağıtçılık sezdiği zamanlarda da imdadına dolandırıcılık yeteneği yetişiyordu. Karşısındaki kişi oyunu nasıl oynamak isterse Ethan da ona göre oynuyordu işte. Belki de pislik herifin tekiydi, ama en azından zengin bir pislikti.

Sonunda işleri düşünmeyi bıraktığında, etrafına bakındı dikkatle. Ayaklarının onu Godric's Hollow'a getirmekte olduğunu ancak fark edebilmişti. Normalde olsa arkasına dahi bakmadan geçip giderdi oradan, fakat orada ilgisini çeken bir şey vardı bugün. Profilden gördüğü genç ve güzel, sarışın kadın Ethan'ı fazlasıyla etkilemişti. Ve genç adam etkilendiği kadınlarla iletişim kurmazsa prensiplerine ihanet etmiş olurdu. Yüzüne yerleştirdiği kendini beğenmiş gülümsemesiyle genç kadının yanına doğru ilerlerken, Godric's Hollow gibi bir mekanın flört için pek de uygun bir yer olmadığı ilişti aklına. Yüzündeki gülümsemeyi anında sildi. Girişiminden vazgeçecek gibi olsa da, birkaç adım uzaklığındaki bu güzelliği kaçırmak istemiyordu. Bu yüzden tüm örfi kuralları yıkarak ilerlemeye devam etti. Nasıl bir giriş yapacağını bilmiyordu ama bu çok da önemli değildi. Dış görünüşü her şeyi hallederdi nasıl olsa. Hep öyle olmaz mıydı zaten? "Bu kadar güzel bir bayanın değer verdiklerini kaybetmiş olması ne kadar da üzücü," dedi Ethan, genç kadına kendini fark ettirmek amacıyla. Sesini olabildiğince üzgün tutmuş, inandırıcı olması için çaba harcamıştı. Kadın belki de sadece oradan geçen bir yabancıydı, sevdiklerini falan kaybetmemişti. Yine de bu, genç adamı tahmin yürütmekten alıkoymamıştı. Hem, kadınlar duyarlı erkeklerden hoşlanmaz mıydı? Kendisi pek de duyarlı biri sayılmazdı ama güzel kadınları etkilemek adına yapmayacağı şey yoktu adamın. Genç kadın ona döner dönmez hüzünlü bir gülümseyişle yukarı kıvırdı dudaklarını. Sonra da "Merhaba, rahatsız ettiğim için üzgünüm ama sizin gibi bir bayanı üzgün görmeye dayanamadım. Ben Ethan," diyerek tanıttı kendini ve elini tokalaşmak üzere genç kadını doğru uzattı. Elinin havada kalmayacağını ve bu sert bakışlı bayanın da onunla tanışmak isteyeceğini umuyordu. Çünkü bu gördüğü, gerçekten de eşsiz bir güzellikti ve Ethan'ın bu güzel fırsatı kaçırmaması gerekiyordu.


:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Evanora Eckhart

Evanora Eckhart

RP Yaşı : Yirmi.
Mesaj Sayısı : 118
Gerçek Adı : Selis
Yaş : 26

öpücem öpücem dedim sana. Empty
MesajKonu: Geri: öpücem öpücem dedim sana.   öpücem öpücem dedim sana. EmptyPerş. Ocak 24, 2013 11:52 pm

    Mezarlıklar... Eva hep nefret etmişti mezarlıklardan. Ama bu nefret, düzenli olarak o mezarlıkları ziyaret etmesini engellememişti hiçbir zaman. Genç kadın, her zaman olduğu gibi, Cuma öğleni Godric's Hollow mezarlığında dikiliyor ve mezar taşlarına boş gözlerle bakıyordu. Buradaki kimseyi tanımıyordu ve her zamanki gibi neden burada olduğunu bilmiyordu. Belki de, bir şekilde yıllar önce ölmüş olan ailesini bulmayı umuyordu burada, bu düşünce her ne kadar saçma ve aptalca olsa da. Eva hayatı boyunca ailesinin özlemiyle büyümüştü, hayatı boyunca onların bir şekilde canlanıp yanına geleceklerini ve ona yalnız olmadığını söyleyeceklerini beklemişti. Genç kadının ruhunun bir parçası hala çocuk olarak kalmıştı ve o parça asla büyümeyecekti. Yine de, tüm bu yaşamış olduğu şeyler neden burada olduğunu tam olarak açıklamıyordu. Eva derin bir nefes aldı ve başını eğmiş olduğu mezar taşına bakarak gülümsedi. "Hala neden buradayım, merak ediyorsun değil mi... Ally?" Mezar taşında ismi yazan Allison'ın henüz yirmi dört yaşındayken ölmüş olduğunu gördüğünde gülümsemesi donakalmıştı Eva'nın. Hayatında hiç tanımamış olduğu bu Allison adındaki kızın, nasıl ve niçin öldüğünü merak etmeden edememişti. Kızın kendisi gibi biri olmadığı belliydi zira öyle olsaydı, ölmesi mümkün bile olamazdı. Eva ne olursa olsun ölmemeyi kendine görev bilmiş biriydi, işlemiş olduğu suçlardan dolayı Azkaban'a girmesi bile onun için bir engel olmamıştı. Bir şekilde oradan da kaçmayı başarmış, hayatına ve kız kardeşini aramaya devam etmişti. Ancak uzun yıllardır aramakta olduğu kız kardeşini hala bulamamıştı ve Eva'nın içindeki büyük umut ve azim yavaş, ama çok yavaş bir şekilde sönmeye başlamıştı. Genç kadın bu hayata atılırken, karşılaşacağı zorlukların farkındaydı elbette, kız kardeşini bulamamak gibi bir ihtimal olduğunu da biliyordu. Ancak Eva, hissetmişti. Lucy'i bulacağını hissetmişti. Yıllar önce rüyasına giren o uğursuz gece boşuna gelmemişti ona, boşuna Lucy'i görmemişti. Bu bir işaretti ve Eva hayatı pahasına kız kardeşini bulmalıydı. Ailesinden, kendi canından geriye kalan son kişiyi. Evet, Eva ruh hastası, saplantılı, kaçık sürtüğün tekiydi.

    "Bu kadar güzel bir bayanın değer verdiklerini kaybetmiş olması ne kadar da üzücü," dedi bir adam ve Eva'nın düşüncelerinden sıyrılmasını sağladı. Genç kadın sert bakışlarını yakışıklı adamın yüzüne çevirdi. Eva hayatı boyunca ona asılan adamlarla karşılaşmıştı, bu da onlardan biriydi. Ancak, bu adamda farklı bir şeyler vardı. Diğerlerinden daha yakışıklıydı belki de. Eva'ya Jack'i hatırlatıyordu. Jack... Genç kadın göğsünde, kalbine yakın bir yerde hissettiği acının yüzüne yansımaması için büyük bir uğraş vererek adama bakmaya devam etti. "Merhaba, rahatsız ettiğim için üzgünüm ama sizin gibi bir bayanı üzgün görmeye dayanamadım. Ben Ethan," dedi adam ve elini uzattı. Eva Ethan denen adamın yüzüne bakmaya birkaç saniye daha devam etti, ardından ona uzatmış olduğu eline baktı. Sonra tekrar adamın yüzüne baktı. O sinir bozucu, kendine güvenen gülümsemesi ne zaman yok olacaktı, merak ediyordu doğrusu. Eva soğuk bakışlarını Ethan'ın gözlerine dikerken, kollarını göğsünde birleştirdi. "Elini aşağı indir, ben tokalaşmam." Eva etrafına bakındı, acaba onu Azkaban'a geri götürmek isteyen ve bu sırada dalga geçmekten de çekinmeyen bir polis miydi, yoksa gerçekten de kendine fazlasıyla güvenen bir budala mıydı? Eva bunu bilemiyordu ancak bildiği bir şey varsa o da tedbiri elden bırakmamak gerektiğiydi. Bir daha o lağım çukuruna geri dönmeye niyeti yoktu. Yapması gereken şeyler vardı. "Ne istiyorsun? Sence ben seninle, senin gibi konuşan o aptal kızlar gibi mi görünüyorum? Git kendine başka bir eğlence bul." Eva düşmanca bakışlarını Ethan'ın gözlerinden ayırdı ve tekrar mezar taşına baktı. Adam her ne kadar yakışıklı olsa da, Eva'nın hayatında aşka yer yoktu. Sevgiye, ya da buna benzer her türlü zayıf düşürücü duyguya. Jack onun ilk ve son aşkıydı ve bu hep böyle kalacaktı. En azından, Eva böyle zannediyordu.


En son Evanora Eckhart tarafından Paz Şub. 10, 2013 8:32 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ethan Westwood

Ethan Westwood

RP Yaşı : 23
Mesaj Sayısı : 61
Gerçek Adı : Oralet.

öpücem öpücem dedim sana. Empty
MesajKonu: Geri: öpücem öpücem dedim sana.   öpücem öpücem dedim sana. EmptySalı Ocak 29, 2013 5:02 pm

Öldürücü bakışları ve önünde birleştirdiği kollarıyla savunma pozisyonuna geçmiş olan genç kadın sert bir ifadeyle "Elini aşağı indir, ben tokalaşmam," dediğinde Ethan işinin sandığı kadar kolay olmayacağını anladı. Bozuntuya vermemeye çalışarak havada kalan elini indirdi yavaşça. Genç kadının sert bakışları kendisini görünce yumuşar sanmıştı ama maalesef düşündüğü gibi olmamıştı. Şimdi daha da soğuk bakıyorlardı, sanki bu mümkünmüş gibi. "Ne istiyorsun? Sence ben seninle, senin gibi konuşan o aptal kızlar gibi mi görünüyorum? Git kendine başka bir eğlence bul." Genç adam elinde olmadan sırıttı. Bu kadındaki esrarengiz hava ve hırçın tavır, garip bir biçimde hoşuna gitmişti. Bütün bunlar Ethan'ın her saniye genç kadını tanımayı daha da istemesine sebep oluyordu. Aslında tam tersi olması gerekirdi fakat Ethan sıradanlıktan nefret eden, dengesiz bir adamdı. 'Belki de daha fazla üstelememeli ve buradan çekip gitmeliyim.' diye düşündü ama bu düşüncenin zihninden kayıp gitmesi için genç kadına bir kez daha bakması yetti. Genç kadın, Ethan'ı mıknatıs gibi kendine çekiyordu adeta. Bugüne kadar mıknatıs rolünü çoğunlukla kendisi oynadığı için bu durum her ne kadar garip gelse de, önemsemedi genç adam. "Hey, sakin ol bakalım şampiyon! Buraya seni kaçırmak ya da öldürmek için gelmedim. Bu öfke de ne böyle?" dedi alaycı bir şekilde, ellerini teslim olur gibi iki yana açarken. Aslında şu an yapmaya çalıştığı şey oldukça mantıksızdı çünkü karşısındaki kadın gerçekten de tekinsiz ve tehlikeli gözüküyordu. Ethan genç kadının, başına bela açabilecek bir kapasiteye sahip olduğunu seziyordu. Yine de bunlar Ethan'ı durdurmaya yetmezdi. Genç adamı vazgeçirmek için bundan çok daha fazlasına ihtiyaç vardı. Genellikle alaycı olan tutumundan dolayı fazla belli etmiyor olabilirdi ancak yeri geldiğinde kendisi de yeterince zalim ve karanlık bir adama dönüşebiliyordu. "Bilgin olsun; hiç de aptal biri gibi görünmüyorsun. Aksi takdirde ilgimi çekmezdin zaten," dedi genç adam ciddileşmek için çaba göstererek. Ses rengini ve tonunu en uygun şekilde seçmeye çalışıyordu çünkü şu noktada en ufak bir ayrıntı bile genç kadını kendisinden uzaklaştırabilir, ya da azıcık da olsa güvenini kazanmasını sağlayabilirdi. Ah, birazcık güvenini kazanıp onu kendisiyle konuşmaya ikna edebilse... Gerisinin çorap söküğü gibi geleceğine inanıyordu. Fakat bunun için iyi düşünmeli, zekice ve mantıklı davranışlar sergilemeliydi.

En son ne zaman bu kadar gerildiğini düşündü genç adam. İlk Quidditch maçına çıkarken? 6. sınıfın sonunda girdiği FYBS sırasında? Yoksa işine yeni adım attığı zamanlardaki ilk kaçakçılığında? Bilmiyordu, yine de uzun süredir onu bu kadar geren ve ağzından çıkmadan önce kelimelerini süzgeçten geçirmesine neden olacak bir olayla veya kişiyle karşılaşmamıştı. Belki de Ethan bu yüzden tanımak istiyordu genç kadını. Hayatında yeniden o çocukça heyecanı, başarma hırsını ve akışkan tutkuyu hissetmek için. Bu hislerin tümüne sahip olup kendini tam anlamıyla canlı ve zinde tuttuğu sürece Ethan'dan keyiflisi olamazdı. Tabii bu düşündüklerinin gerçekleşmesi için öncelikle genç kadını doğal görünen bir yolla ikna etmeliydi. Ethan'ın zihninde yüzlerce farklı tonda, yüzlerce farklı sözcük kalıbı dönüyordu. Sanki bu kelime grupları bir şekilde canlıydılar ve genç adamın beyninde hoplayıp zıplayarak dans ediyor, bağrışıp çağrışıyor, Ethan'ın toplamakta zorlandığı kafasını daha da karıştırıyorlardı. Aynı Hogwarts'tayken olduğu gibi. O zamanlarda da Aritmansi gibi karmaşık dersleri ısrarla ve bir anda anlamaya çalışınca böyle oluyordu işte. Dikkati, karahindiba çiçeğinin üfleyince uçuşan tüyleri gibi dört bir yana saçılıveriyordu. Sonunda genç adam fazla düşünmemenin, akışına bırakmanın en iyisi olacağına karar verdi. Karşısındaki kadın onunla konuşsun ya da konuşmasın; her şeye rağmen o en iyisiydi. O sırada esmekte olan rüzgardan faydalanarak derin bir nefes aldı ve "Adını hala lütfetmedin," dedi beklentili dolu, fakat olabildiğince sakin bir tonlamayla. Bakışları bu kez genç kadının az önce bakmakta olduğu mezar taşının üzerindeydi. "Hazır konuşmaya başlamışken, biraz kendinden bahsetmen de fena olmazdı aslında. Bilirsin: 'Daha çok kedi insanı mısın yoksa köpek mi?, Gelecek 10 yıl içinde kendini nerede görüyorsun?, Hayattan beklentilerin neler?' Bu tür sıradan anket soruları işte. Tabii benim gibi tekdüzelikten hazzetmeyen biriysen, aynada gördüğün bu genç bayanı kendi yönteminle de tanıtabilirsin." Ethan konuşmasında daha ciddi olmayı planlamış; fakat alaycı kişiliğinin kontrolü ele geçirmesine engel olamamıştı. Eh, en azından kim olduğunu ortaya koymuş, kimsenin dilinden düşürmediği o 'Kendin ol!' kuralına uymuştu. Bu hayat dersinin ona bir fayda sağlayıp sağlamayacağını ise, saniyeler sonra görecekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Evanora Eckhart

Evanora Eckhart

RP Yaşı : Yirmi.
Mesaj Sayısı : 118
Gerçek Adı : Selis
Yaş : 26

öpücem öpücem dedim sana. Empty
MesajKonu: Geri: öpücem öpücem dedim sana.   öpücem öpücem dedim sana. EmptyÇarş. Ocak 30, 2013 12:59 am

    "Hey, sakin ol bakalım şampiyon! Buraya seni kaçırmak ya da öldürmek için gelmedim. Bu öfke de ne böyle?" Eva öfkeli bakışlarını Ethan'ın yüzüne dikmeye devam etti. Bu adam hiç de bir polis, ya da bir düşman gibi görünmüyordu. Yalnızca kendine fazlasıyla güvenen, genç ve yakışıklı bir adamdı. Muhtemelen, Eva'nın yaşamış olduğu zorlukların zerre kadarını bile yaşamamıştı, bu şımarık tavırları Eva'nın böyle bir düşünceye kapılmasına neden olmuştu. Elbette, bu davranışları gerçek benliğini gizleyen bir maske de olabilirdi. Eva'nın son derece uzun hayatı boyunca öğrenmiş olduğu şeylerden biri de kimsenin göründüğü gibi olmadığıydı, gerçek benliklerini gizlemek için yapamayacakları şey yoktu. Tıpkı benim gibi. Genç kadın hayat boyu olmadığı biri gibi davranarak yaşamıştı, intikam almak için ne gerekiyorsa yapmıştı ve bu yapması gerekenlerin başında, olduğu kişiyi yok etmek geliyordu. En azından diğer insanların arasında. "Bilgin olsun; hiç de aptal biri gibi görünmüyorsun. Aksi takdirde ilgimi çekmezdin zaten," diye devam etti genç adam. Eva başını başka tarafa çevirdi, gülmemek için kendini zor tuttuğunu görmesini istemiyordu. Kendine hakim olabileceğinden emin olduğunda, yutkundu ve tekrar aynı tehditkar bakışlarla baktı genç adama. Son derece gergin görünüyordu, Eva neden böyle olduğunu anlayamamıştı. Acaba genç kadın yanılıyor muydu? Acaba Ethan onu götürmeye gelmiş olan bir görevli olduğu için mi bu kadar terliyordu? Belki de bir acemiydi ve onun mesuliyetinden kurtulmak için Eva'nın peşine onun gibi bir deneyimsizi göndermişlerdi. Hayır, o zaman çok daha kolay bir şekilde kaçacağımı anlarlardı. Bu adam kesinlikle düşmanım değil. Ama, dostum da değil. "Adını hala lütfetmedin," dedi Ethan. Eva kaşlarını kaldırdı, doğrusu şaşkınlık içerisindeydi. Eva kendisine son derece saldırgan davranmıştı, ancak genç adam arkasını dönüp gitmek yerine onunla orada kalmaya devam etmiş ve onunla konuşmaya çalışmaya devam etmişti. Çabasını takdir etmek gerekirdi doğrusu. "Hazır konuşmaya başlamışken, biraz kendinden bahsetmen de fena olmazdı aslında. Bilirsin: 'Daha çok kedi insanı mısın yoksa köpek mi?, Gelecek 10 yıl içinde kendini nerede görüyorsun?, Hayattan beklentilerin neler?' Bu tür sıradan anket soruları işte. Tabii benim gibi tekdüzelikten hazzetmeyen biriysen, aynada gördüğün bu genç bayanı kendi yönteminle de tanıtabilirsin." Genç kadın derin bir nefes aldı ve Ethan'a doğru bir adım attı. Böylelikle adamın yakışıklı yüzünü daha da başarılı bir şekilde inceleme fırsatı kazanmıştı. Çıkık elmacık kemikleri, yeşil gözleri, sarı saçları ve güzel şekilli dudakları...

    Kendine gel, Eva! İç sesi Eva'nın başından aşağı koca bir kova su dökercesine, ya da okkalı bir tokat atarcasına Eva'yı azarladığında, genç kadın dilini ısırdı ve acının etkisiyle sersemlemiş bir şekilde tekrar bir adım geri gitti. İçinden küfürler savurarak derin bir nefes aldı ve kendine geldiğinde tekrar Ethan'a baktı. "Adım... Annabel." Eva kendi adını söylemek gibi bir aptallık yapamazdı, özellikle de Ethan gibi fazla şüphe uyandıran bir yabancıya. Sesi son derece soğuk ve sert çıkmıştı, tıpkı istediği gibi. "Aslında Ethan, sana kendimle ilgili söyleyebileceğim tek şey, benden ne kadar uzak durursan senin için o kadar iyi olacağı." Ethan'a doğru tekrar bir adım attı ve kollarını göğsünde birleştirdikten sonra, adamın gözlerinin içine bakarak ekledi. "Kendini tehlikeye atmak ve şimdiki rahatını bozmak istemezsin, öyle değil mi? Belli ki zengin birisin. Çoğu kadının da hayalini süslüyorsun. Böyle güzel, her erkeğin isteyeceği bir hayata sahipken, neden bunlardan vazgeçesin ki?" Eva bir kahkaha attı ve Ethan'ın yanından geçip yürümeye başladı. "Hiç sanmıyorum," diye mırıldandı. Bu sözlerinin ardından adamın onunla konuşmayı bırakacağını düşünmüştü, ancak arkasından gelen ayak sesleri yine yanıldığını kanıtlıyordu. Eva sıkıntılı bir iç çekti, anlaşılan Ethan ile işler hiç de kolay olmayacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ethan Westwood

Ethan Westwood

RP Yaşı : 23
Mesaj Sayısı : 61
Gerçek Adı : Oralet.

öpücem öpücem dedim sana. Empty
MesajKonu: Geri: öpücem öpücem dedim sana.   öpücem öpücem dedim sana. EmptyC.tesi Şub. 16, 2013 9:54 pm

"Adım... Annabel." Genç kadının ifadesindeki ufak tereddüt Ethan’ın ona inanmasını zorlaştırıyordu. Yüzünü hafifçe buruşturdu, aklına ortaklık yaptığı adamlar ve onların acınası yalanları gelmişti. Aslına bakılırsa içlerinde bu konuda epey ustalaşmış olanlar da yok değildi. Ama Ethan zamanında işinin inceliklerini oldukça iyi öğrenmişti ve neredeyse insan sarrafı olmuştu. Bu yüzden de yeterince konsantre olduğu sürece birinin doğru söyleyip söylemediğini anlamak onun için çocuk oyuncağı gibi bir şeydi. Kişinin duruşu, bakışları, göz kırpışı, ses tonu ve bunun gibi küçük detaylara dikkatini verdiğinde zorluk çekmeden kendisine yalan söylenip söylenmediğini anlayabilirdi genç adam. Fakat sorun şuydu ki, Ethan etrafında hoş bayanlar olduğu zaman bu tür şeylere konsantre olamıyordu. Özellikle de iş üstünde değilken, tetikte olmanın gereksiz olduğunu düşünüyordu. Hem genç kadının sesi oldukça keskin ve sert çıkmıştı. Bu bir yalan söyleme belirtisi değildi. Yani şimdilik ona Annabel diye hitap etmesinde sorun yoktu. Genç kadının pürüzsüz sesi Ethan'ı düşüncelerinden arındırdı. "Aslında Ethan, sana kendimle ilgili söyleyebileceğim tek şey, benden ne kadar uzak durursan senin için o kadar iyi olacağı." Ethan elinde olmadan çarpık bir şekilde gülümsedi. Bunca tehlike ve aksiyonu atlatmayı başarmış biri olarak Annabel’in söylediği şey genç adama oldukça ironik gelmişti. "Kendini tehlikeye atmak ve şimdiki rahatını bozmak istemezsin, öyle değil mi? Belli ki zengin birisin. Çoğu kadının da hayalini süslüyorsun. Böyle güzel, her erkeğin isteyeceği bir hayata sahipken, neden bunlardan vazgeçesin ki?" Genç kadın mezarlığın boğucu ve serin havasını alaycı kahkahasıyla bastırdıktan sonra yürümeye başlayarak "Hiç sanmıyorum," dedi. Genç adam Annabel’in küçük sohbetlerini sonlandırdığını ve amacının burayı terk etmek olduğunu anlamıştı elbette. Ama o kadar kolay pes eden biri değildi, buna izin vermeyecekti. Aceleci adımlarla arkasından yürümeye başlarken kelimelerini sıraya dizdi. "Öncelikle; Annabel, bu tatlı görünümünle hiç de belalı birine benzemiyorsun. Sevimsiz tavırların hariç tabii. Ancak insanların çoğu zaman oldukları gibi görünmedikleri gerçeğine dayanarak, sana inanmayı tercih ediyorum." Sözlerinin sinir edici olduğunun farkındaydı fakat nedense bir pislik gibi davranmaktan ilginç bir şekilde zevk alıyordu. Bir yandan genç kadının adımlarına ayak uydururken diğer yandan konuşmasını sürdürdü. "Yine de, bu bir şeyi değiştirmez. Hayatımın güzel olduğu söylenebilir, evet. Ama belki de ben heyecan için yaşayan çatlak bir adrenalin delisinin tekiyimdir, bunu hiç düşündün mü?" Şu anda tam bir sersem gibi davranıp genç kadına baş ağrısı olduğunun farkındaydı. Genç adam pek ihtimal vermemişti ama belki de Annabel bunları yalnızca Ethan'ı başından savmak için söylemiyordu. Belki de cümlelerinde gerçekten doğruluk payı vardı. Genç adamın şüpheye düşmesi ve her ihtimale karşı kadını rahat bırakması gerekirdi fakat bir şeyler bunu yapmasını engelliyordu. Zihninin bir kısmı bu kadına hiç bulaşmamasının en doğrusu olacağını söylerken çok daha büyük bir kısmı bunu umursamıyor gibiydi. Sanki Annabel ile birlikte olduğu sürece hiçbir şeyin önemi olmayacaktı. Henüz ilk defa gördüğü biri için böyle hissetmesi ilginçti ama Ethan’ın bu konuda yapabileceği bir şey yoktu. Bir süre ses çıkarmadan yalnızca adımlarıyla eşlik etti genç kadına. Fakat bu kadar sessizlik ona fazlaydı. Beklemekten bıkmış ruh haline biraz da heyecan katarak "Hadi ama, senin bana sormak istediğin soru yok mu hiç?" dedi masum bir ses tonuyla. "Benim hakkımda merak ettiğin bir şey olmayabilir belki, ama biraz kibarlık göstermekten kimseye zarar gelmez," diye ekleyip sırıttı. Nedenini ve nasılını bilmiyordu ama, bir şekilde Annabel’i konuşturmak zorunda olduğunu hissediyordu. İçinde, Annabel ile vakit geçirmek için can atan küçük, laftan anlamaz bir çocuk vardı sanki. Tuhaf iç güdüleri, Ethan'ın bu genç kadını elinden kaçırmaması gerektiği konusunda ısrarcıydılar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Evanora Eckhart

Evanora Eckhart

RP Yaşı : Yirmi.
Mesaj Sayısı : 118
Gerçek Adı : Selis
Yaş : 26

öpücem öpücem dedim sana. Empty
MesajKonu: Geri: öpücem öpücem dedim sana.   öpücem öpücem dedim sana. EmptyÇarş. Şub. 20, 2013 5:01 pm

    Ethan, Eva'nın ismi ile ilgili söylediği yalanı yememişe benziyordu, ancak yine de bunun üstünde durmadan başka bir konuya geçmişti hemen. Eva, genç adam cümlesini bitirdiğinde hafifçe gülümsemeden edemedi. Onun bu sevimsiz tavırlarına, Jack'ten sonra katlanan ilk kişiydi. Ona her seferinde daha da kibar davranıyordu, Eva ne söylerse söylesin karşısında tüm yakışıklılığıyla durmakta olan Ethan, pes etmiyordu. Jack'i hatırlamak, Eva'ya acı vermişti. Boğazı sıkılıyordu sanki, nefes almasını engellemek istiyordu birisi, bir şey, ve kalbi... Ah, kalbi. Kalbine de binlerce kez keskin bir hançer saplanıyordu, fiziksel olarak değil de, ruhsal olarak eziyet çekiyordu Eva, ne zaman biteceğini bilmemek de en kötü kısmıydı. Genç kadın derin bir nefes aldı, Ethan neden ona bu kadar iyi davranıyordu? Uzun zamandır kimse ona kibar, anlayışlı ve onu yumuşatmak istercesine şakacı tavırlarla yaklaşmamıştı, o ana kadar. Ethan ile karşılaştıkları o an. Eva Azkaban yıllarını hatırladı birden, soğuk, kasvetli ve pis kokan o hücrede geçen yıllarını. Oradan çıkacağına yemin etmişti, sonu böyle olmayacaktı. Bu kadar acı çektikten sonra, bir de o iğrenç yerde ölmeyecekti, hayır. Ama böyle düşünmek için epey bir zaman geçmesi gerekmişti doğrusu, Azkaban insanın içindeki umut ve mutluluk duygularını emiyor ve yerine korku, umutsuzluk, çaresizlik hislerini gönderiyordu. Eva her gece çığlıklar ata ata uyandığını hatırlıyordu, bazı zamanlar rüyalarından uyanamadığını ve gardiyanın gelip kafasından aşağı, kocaman bir kova içindeki buz gibi suları döktüğünü. Islanmaktan nefret ederdi Eva, su garip bir şekilde kendisini kirli hissetmesine neden olurdu. "Burada ölüp gideceksin," demişti gardiyan, bir seferinde yine onu elinde su dolu bir kova ile uyandırdığında. "Neden biliyor musun?" Eva, mavi gözlerini tehditkar bakışlarla doldurarak adama çevirmişti, tir tir titrerken ve ölesiye açken bile, birine meydan okuyacak biriydi genç kadın. "Çünkü sen, aptal fahişenin tekisin. Senin gibi karanlık tarafta olan tüm aptallar, yaptıklarının bedelini ödeyecekler." Adam eğilip, yüzünü Eva'nın yüzüne yaklaştırmadan hemen önce söylemişti bunları. İşte o an, o pis çukurdan kurtulması gerektiğini anlamıştı. İşte o an, adamı öldürmesi gerektiğini anlamıştı. Adamın kafasını sıkıca kavrayıp, duvara sayısız kez çarpmak, o sırada damarlarında dolanan öfkenin verdiği güç ile zor olmamıştı. Eva her zaman içindeki öfke ile güçlenmiş ve ayakta kalmayı başarabilmişti ve o gece, Azkaban'dan kaçmayı başarabilmesinin tek sebebi buydu. Gerçi, karanlık lordun göndermiş olduğu birkaç adam da ona yardımcı olmuştu, ancak işin zor kısmı hücreden çıkmaktı ve Evanora bunu başarmıştı.

    Ethan'ın beklenti dolu gözlerle kendisine bakmakta olduğunu fark ettiğinde, Eva ilk kez gülümsedi. Belki de karşısındaki genç adam da Jack gibiydi, güvenebileceği biri. İşte bu yüzden, ondan kendimi uzaklaştırmalıyım. Eva'nın yüzündeki gülümseme aniden silindi, Jack ile yaşadıklarını Ethan ile, ya da herhangi biri ile yaşamayı istemiyordu. Bir elvedayı daha kaldıramazdı ki, Eva gibi biri, her zaman veda ederdi. Onun için birine bağlanmak ve o kişiden ayrılmamak gibi bir şey söz konusu olamazdı, olmayacaktı. Soğuk bir rüzgar esip, Eva'nın yüzünü yaladığında ve gözlerinin dolmasına neden olduğunda, genç kadın başını başka yöne çevirdi. Kurumuş yapraklar, çiçekler ve ağaçlar ile mezarlık son derece kasvetli görünüyordu. Tabi ki kasvetli olacak, burası bir mezarlık seni şapşal. Diğer mezar taşlarına ve etrafına ekilmiş çiçeklere baktı Evanora, kimisinin yanında sadece çiçek değil, manevi eşyalar da vardı. Böyle bir şansı olmadığı için bir kez daha kendini berbat hissetti genç kadın, asla ailesinin nerede olduğunu bilemeyecekti, asla onları yanında hissetmek adına mezarlarını ziyaret edemeyecek, mezar taşlarının etrafına çiçekler dikemeyecek ve özel eşyalarla süsleyemeyecekti. Eva kimsesizdi, bir hiçti ve bununla yaşamayı öğrenmek zorundaydı. En azından kız kardeşimi, Lucy'i bulana kadar. Ancak, kız kardeşini bulmasına günler, hatta belki yıllar vardı. Hiç bulamayacak olması gibi bir ihtimal de vardı ancak, Evanora bu ihtimali görmezden geliyordu. Lucy ölmemişti, onu alıp götürmüşlerdi ya da Eva gibi kaçmıştı, genç kadın o lanetli günden beri biliyordu bunu. Ölmüşse bile, ki bu görmezden geldiği bir diğer ihtimaldi, onun mezarını asla yalnız bırakmayacaktı Evanora.

    Mezarlığa doğru gelen sokağın başında, iki küçük kızın el ele yürüdüklerini gördü Evanora. Neşeli ve mutluydular ve kahkahaları... Evanora bundan daha hayat dolu, daha güzel bir kahkaha duymamıştı hiç. Lucy ile de böyleler miydi acaba? Evanora bunu bilmeyi çok istiyordu çünkü çocukluğuna dair, o gün dışında hatırladığı başka bir şey yoktu. Sarı, kırmızı, yeşil, mavi ve kahverengi evlerin arasında yürüyen kızlara baktı, mezarlıktan uzaktalardı, buraya gelecek gibi de görünmüyorlardı. Umarım hiçbir zaman gelmezler. Mavi gözlerini Ethan'a çevirdi Eva, artık bir şeyler söylemesi gerektiğini biliyordu. Normalde Ethan'a defolup gitmesini söylemeyi seçerdi genç kadın, ancak nedense Ethan ile konuşmak istiyordu. Bir yabancı ile konuşmak ona bir süreliğine de olsa kim olduğunu unutturabilirdi. "İnsanların göründükleri gibi olmadıklarına inanmakla çok doğru bir şey yapıyorsun, Ethan. Çünkü ben tam da o insanlardanım." Eva yüzünde bir gülümseme ile arkasını tekrar döndü genç adama ve yavaş adımlarla yürümeye başladı, bu aptal mezarlıktan ne kadar çabuk kurtulsa o kadar iyiydi. Mezarlıklardan nefret ediyorum, geçmişimle boğuşup durmama neden oluyorlar. Arkasından gelmesi gerekmekte olan bir çift adım sesini duyamayınca durdu ve Ethan'a döndü tekrar. "E hadi, gelmiyor musun? Konuşmaya burada devam etmeyeceğiz heralde," derken başını bir sağa, bir de sola sallayarak mezarı işaret etti Eva. Ethan yavaş adımlarla yanına geldiğinde, Evanora da konuşmaya devam etmesi gerektiğini fark etti. "Madem kibarlık istiyorsun, ben de kibar olayım o zaman. Seni mi kıracağım? Sonuçta sen hayatımda ilk kez gördüğüm, kim olduğunu bile bilmediğim bir yabancısın. Yo yo, seni kırarsam bunun yükünü asla taşıyamam!" Eva bir kahkaha attı, birden içinde bulunduğu melankolik ve huysuz ruh halinden çıkmış, Jack ile beraber olduğu yıllardaki şen şakrak haline geri dönmüştü. İstemeden de olsa, bu adamda Jack'i arıyorsun, Jack'e duyduğun özlemi onunla gidermeye çalışıyorsun. Yapma, bu aptallığı yapma. Eva yüzünde hafif bir gülümseme ile "O zaman söyle bakalım, sen neden benim aksime bu kadar kibarsın? Ah, yoksa bu davranışlarının sadece bana özel olduğunu anlamış olmam gerekiyordu da, ben mi anlayamadım?" Jack'i çok özlediği doğruydu, ancak ona aşık değildi. Zamanla ona olan aşkı, sevgiye dönüşmüştü ve genç kadının o sırada Ethan'a bu kadar iyi davranmasının tek sebebi, Ethan'ın ilgisini çekiyor oluşuydu. Mükemmel aksanının, dolgun dudaklarından çıkışını seyretmek ve duymak Eva'nın hoşuna gidiyordu, her ne kadar bunu kendine asla itiraf etmeyecek kadar gururlu biri olsa da. İçten içe hoşlanmıştı Ethan'dan, bir yürüyüşten zarar gelmezdi, öyle değil mi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

öpücem öpücem dedim sana.

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-
» Sana Borçluyum.
» Bende Konu Açıyım Dedim
» "Sana anlatmadığım bir şey var Antonije."
» Sana Gerek Kalmadı :D
» Sildim sonra yine koyayım dedim..

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-