AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 HT.

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Paige Wexler

Paige Wexler

Mesaj Sayısı : 323
Gerçek Adı : selis
Yaş : 26

HT. Empty
MesajKonu: HT.   HT. EmptyPaz Şub. 10, 2013 6:27 pm

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Annié & Paige & Aaron & Christen
*:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Paige Wexler

Paige Wexler

Mesaj Sayısı : 323
Gerçek Adı : selis
Yaş : 26

HT. Empty
MesajKonu: Geri: HT.   HT. EmptyPaz Şub. 10, 2013 6:43 pm

    Göl kenarında oturmuş salak salak gölü seyrederken belki de milyonuncu kez Annié’nin kendisini neden buraya getirdiğini merak ediyordu Paige. Tenha yerlerden çoğu zaman hoşlanmazdı, yalnızca arada bir yasak ormana giderdi ve son gittiğinde bir daha gitmemesi gerektiğini anlamıştı. Kötü insanlar hep tenha yerlerde olurlardı, sanki Paige’in canını yakmak üzere pusuya yatarcasına beklerlerdi onu. Aslında genç kız biraz paranoyak davrandığının farkındaydı. Rüzgar hafifçe esip saçlarını omzunun arkasına alırken, Paige Annié’ye döndü. “Neden buradayız hala An, çok sıkıldım.” Paige iç çekti, ardından dudaklarını büzerek küçük çantasından kitabını çıkardı. Kendisine ait fantastik roman kitabı koleksiyonundan seçmişti bu kitabı, milyon kez okusa da bıkmayacağı bir kitaptı. Mugglelar’ın en iyi buluşu fantastik kitaplar ve filmlerdi Paige’e göre. Avengers, X-Men ve daha niceleri. Paige’in kocaman bir hayal dünyasının kapılarını aralayıp, orada kaybolmaktan zevk almasını sağlamıştı bu fantastik romanlar. Belki de, kendisi de fantastik bir dünyada yaşayan fantastik bir varlık olduğundan seviyordu onları bu kadar. Okurken empati kurabiliyordu, kendisini onların yerine koyabiliyordu. Yalnızlıklarını, mutluluklarını, acılarını anlayıp paylaşabiliyordu onlarla. “Tatlım, bırak şimdi o kitabı. Aaron ve Christen gelecek şimdi. Onları bekliyoruz, o yüzden buradayız.” Kitabını elinden alan Annié’e yüzünde mutsuz bir ifade ile baktı Paige, ardından omuz silkti ve beklemeye devam etti. Birkaç saat o kitabı okumasa ölmezdi herhalde, öyle değil mi? Ancak canı cidden çok sıkılmıştı, ne zamandır burada bekliyorlardı. Normalde kızlar bir buluşma yerine geç kalırlardı, Paige bunun hep böyle olduğunu görmüştü. Erkeklerin bir buluşmaya geç kalması son derece alışılmadık bir şeydi. Gerçi, Aaron ve Christen’dan her türlü şey beklenirdi. Onlar tepeden tırnağa alışılmadık kişilerdi zaten.

    Böyle mükemmel bir arkadaş grubunun içinde kendisini son derece sıradan ve yetersiz hissediyordu Paige. Evet, güzeldi ama asla Annié kadar güzel olamazdı. Julius kadar komik ve tatlı değildi, Drake kadar şirin ve eğlenceli de değildi. Aaron kadar kendini beğenmiş ve mükemmel bir çizer ya da Christen kadar şeker ve popüler de değildi. Paige sadece Paige’di, ve sadece Paige olmak canını çok sıkıyordu. Bu yeterli değildi. Arkadaşları gibi olmalıydı; güzel, eğlenceli, komik, şirin ve popüler. “Amma da bekledik ha, ektiler mi bizi acaba?” Düşüncelerinden sıyırılıp gözlerini Annié’ye çevirdi Paige. “Sanmıyorum, bizim çocuklar öyle bir şey yapmazlar ya. Ama cidden çok bekledik, sıkıldım!” Annié yüzünde muzip bir gülümsemeyle “Bence kitabını elinden aldım diye sıkıldın, ama bırak artık şunları. Arkadaşların varken niye kitaplarla uğraşıyorsun ki?” dedi. Sözleri ardından kendini çimlere bırakan Annié’ye gülerek cevap verdi Paige. Genç kız kitaplara neden bu kadar düşkün olduğunu kendisi de bilmiyordu, Annié haklıydı. Arkadaşları varken neden kitaplarla ilgileniyordu? Paige derin bir iç çektiğinde, Christen da onlara katılmayı başarabilmişti sonunda. Yüzünde tatlı bir gülümseme ile gelip “Selam,” dedikten sonra Paige’i, sonra da yere uzanmış Annié’yi öptü ve bağdaş kurarak yere oturdu. “Evet, neden toplandık? Bir durum mu var?” Paige bir kahkaha attı, Christen’ın hemen bir durum olup olmadığını sorması güldürmüştü genç kızı. Annié gibi çimlere uzandı ve Christen’a bakarak “Toplanmak için illa durum mu olması lazım, Chris? Bizi unuttunuz, biz de kendimizi hatırlatalım dedik. Drake ve Juli’yi de çağıracaktık ama onlar fazla meşguller, anlarsınız ya.” Paige bir kahkaha daha attı, bu sefer ona Annié de katılmıştı. Chris yüzünde alıngan bir ifadeyle Paige’e baktı, yine numara yapıyordu elbette. “Kalbimi kırdın, bayan. Sizi unutur muyum hiç? Siz benim baş sürtüklerimsiniz. Ama en baş sürtüğüm Aaron nerede kaldı merak ediyorum, hangi kızda takılı kalmış acaba yine?” Annié gülerek olduğu yerde doğruldu ve bağdaş kurdu. Christen’ın gelir gelmez ikisini de güldürmeye başlaması, Paige’in özlemiş olduğu bir şeydi. Ne olursa olsun dostlarının hiçbirini kaybetmemek istediğini fark etti genç kız, ne olursa olsun onlara her zaman ihtiyacı olacaktı. Mutlu olmasının ve kahkaha atmasının tek sebebi arkadaşlarıydı, katı ailesinden kaçmayı ya da onlara katlanmayı arkadaşları sayesinde öğrenmişti. Onlar arkadaşları değillerdi, bundan daha da ötelerdi. Onlar Paige’in gerçek ailesiydi.


++:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Annie Lisa Lancaster

Annie Lisa Lancaster

RP Yaşı : on altı.
Mesaj Sayısı : 140
Gerçek Adı : dilara.

HT. Empty
MesajKonu: Geri: HT.   HT. EmptyPaz Şub. 10, 2013 9:21 pm

    Rüzgar tenini teğet geçtikçe ürperen Annié, bir elini henüz yeni çözülmüş olan gölün üzerinde gezdiriyordu yavaşça. Gökyüzündeki kasvet diğer günlere kıyasla daha azdı. Göle yansıyan güzel sıfatına yakışan yüzü bulutların arasında kayboluyordu. Sudaki görüntüsünü bozmak istermişçesine suyu dalgalandırdı ve çömeldiği yerden doğruldu. Göl kenarına çok sık gelmiyordu, buradaki çiftlerin 'yiyişme sahneleri' gerçekten nefret ettiği şeylerden biriydi. Ağızları köpek leşlerinden bile daha kötü kokan erkeklerin -burada Julius, Christen, Drake ve Aaron'u kapsamıyordu tabii ki,- güzelim kızları öpüşleri midesini bulandırıyordu. Onu eşcinsel olmasını sağlayan kişi de babası değil miydi zaten? Annesi öldükten sonra babasının ona yaşattığı iğrenç dokunuşlar aklına geldikçe nefesinin daraldığını hissediyordu. Evet, babasını bu yüzden öldürtmüştü. Peki ya pişman mıydı? Asla. Rüzgar saçlarını okşarken gözlerinin karşılaştığı her çifte küfürler saydırıyordu içinden. Sinirlerini henüz kusamamışken kadife bir ses duydu ve o sese yöneltti bakışlarını. “Neden buradayız hala An, çok sıkıldım.” Genç kız, kendisi kadar sıkılmış olan Paige'ye baktı sevecenlikle. Fakat bu sevecenlik, Paige'nin çantasındaki kitabı çıkarmasıyla sona ermişti. Hayatta erkeklerden sonra en nefret ettiği şey ders kitaplarıydı. Kafasını yavaşça kitabın kapağını görebilecek seviyeye getirdi ve ders kitabı olmadığını görünce rahatlamış bir yüz ifadesiyle tuttuğu nefesini nemli havaya boşalttı. Kitabı, kitaba henüz başlamış olan Paige'nin elinden hızla kaptı ve flörtöz bir ses tonuyla “Tatlım, bırak şimdi o kitabı. Aaron ve Christen gelecek şimdi. Onları bekliyoruz, o yüzden buradayız,” dedi genç kız. 'Bekletilen kişi erkekler olur, budalalar! Kızlar değil.' Başını hızla yana salladı ve kendini tokatladı genç kız. Bunlar o, 'vıcık vıcık' çiftlerin kız tripleriydi. Bu kızlar yüzünden kendi cinsiyetinden bile soğuyordu Annié. Ama kız olduğu için hep dua ederdi, Tanrı'ya. Belki de Tanrı'yı cinsiyetsiz olduğu için seviyordu.

    Paige'nin sıkılması, onun da canını sıkmıştı. Bu grup kurulmadan önce -Julius, Paige, Drake, Aaron, Christen,- hep yalnız takılır, günde ortalama beş kıza asılırdı. Reddedilmekten korkmazdı, sonuçta herkesin kendi kadar akıllı olamayacağını biliyordu. Paige ile ilk tanıştıklarında kızdaki masumluk Annié'yi oldukça etkilemiş ve zihninde uygunsuz görüntüleri kurmaya başlamasına neden olmuştu. Hatta yakın arkadaş olmasalar ilk öpeceği kız Paige olurdu, bu su götürmez bir gerçekti. Gerçi ara sıra hormonlarına hakim olamayıp sarktığı da oluyordu. Julius, Drake, Aaron ve Christen'a gelince, onlarla kızlara sarkmaktan gurur duyuyordu. Bir erkeğe göre, hepsi birbirinden yakışıklı ve oldukça karizmatiklerdi. Genç kız kendini, bir gün olur da bir kıza gönüllerini kaptırırlarsa diye korkmaktan alamıyordu. Sonuçta bu o 'vıcık vıcık' çiftlere benzemelerine zemin hazırlardı. Sıkılgan bir şekilde saatine baktı ve masum Paige'ye çevirdi bakışlarını. “Amma da bekledik ha, ektiler mi bizi acaba?” Gerçekten ekilmiş olabileceklerini düşünmüştü. Fakat ekilseydi, her şeyi yapabilirdi. Özellikle de karşısındaki kişi erkekse. “Sanmıyorum, bizim çocuklar öyle bir şey yapmazlar ya. Ama cidden çok bekledik, sıkıldım!” Gözlerini devirdi ve muzip bir yüz ifadesi takınarak Paige'ye söylenmeye başladı genç kız. “Bence kitabını elinden aldım diye sıkıldın, ama bırak artık şunları. Arkadaşların varken niye kitaplarla uğraşıyorsun ki?” Gözleri de çimenlere uzanan Paige'yle birlikte uzanmıştı. Kendisi de Paige'yi yalnız bırakmamak için yere oturup bedenini rüzgara bırakmıştı. Gözleri ise hala Paige'nin üzerindeydi. Buu kız gerçekten bir yıldız kadar masum gözüküyordu. Hormonlarına daha fazla hakim olamayacağını düşününce kafasını çevirdi ve kendilerine doğru gelmekte olan Christen'a dikti gözlerini. “Selam.” Yanağındaki dudağı hissederken bi taraftan da genç adamın büyüleyici kokusunu burnundan içeri çekmişti. Bu büyülü koku sadece bu grubun erkeklerine has bir kokuydu. “Evet, neden toplandık? Bir durum mu var?” Annié gözlerini genç adama doğru devirmişti bu sefer. Ne oluyordu bunlara? Tam Christen'a laf sokacaktı ki, Paige onun diyeceklerini daha kibar bi şekilde aktarmıştı Chris'e. “Toplanmak için illa durum mu olması lazım, Chris? Bizi unuttunuz, biz de kendimizi hatırlatalım dedik. Drake ve Juli’yi de çağıracaktık ama onlar fazla meşguller, anlarsınız ya.” Genç kız, kendini daha fazla durduramayarak içten bir kahkaha attı. Christen'ın masum sayılabilecek bakışları Paige'yi süzüyordu. “Kalbimi kırdın, bayan. Sizi unutur muyum hiç? Siz benim baş sürtüklerimsiniz. Ama en baş sürtüğüm Aaron nerede kaldı merak ediyorum, hangi kızda takılı kalmış acaba yine?” Bu ifadeden hoşlanmayan genç kız hızla Christen'ın üstüne atıldı. Herkesin bilmediği bir şekilde kendini Aaron'a daha yakın hissediyordu ve onu Chris'ten bile kıskanır olmuştu. Bu kıskançlık aşk üzerine kurulu değildi, tabii. Christen'ı gıdıklarken kendilerine gelmekte olan Aaron'u gördü ve hızla genç adamın yanına giderek boynuna atıldı. “Neredesin sen, budala?! Bekletilmekten hiç hoşlaşmadık, bilin istedim.” Aaron, genç kızı belinden sararak yere indirdi ve yanca gülerek “Sana da merhaba, Ann,” dedi. Genç kız, kıkırdayarak tekrar Christen'ın omzuna çıktı ve Paige'nin yanına uzanan Aaron'a baktı. Paige'den makas alan Aaron yine umursamaz ama çekici tavrını kullanıyordu. “Merhaba, madam. Cennetin neresinden geldiyseniz bana bir huri yollayın lütfen. Tek bir ricam var, sizin kadar güzel olsun.” Grupta yayılan kıkırdaşmalar bitince, Christen masum bir yüz ifadesiyle söze girmişti. “Kalbimi kırıyorsun kanka. Senin hurin bendim, hani?” Sağ elini yumruk yapıp Aaron'un omzuna hızla geçirmişti bile. Annié, Christen'ın omuzlarından indi ve Aaron'un karşısına oturdu uyuz bir şekilde. Evet, grup tamamlanmıştı, Paige'nin artık sıkılmayacak olma ihtimali genç kızı mutlu etmişti. Fakat, genç kızın yüzündeki tebessüm fazla uzun sürmemişti. Paige, kahkaha atarak “Hadi ordan, pis yalancılar. Geçen gece uyurken ikinizde kız isimleri sayıklanıyordunuz. Baylar, sizden hiç beklemezdim bunu!” dedi. Genç kız, ilk olarak birbirlerine şaşkın bir şekilde bakmakta olan Chris ve Aaron'un üzerine çevirmişti öfkeyle karışık bakışlarını. Daha sonra da kırgın bir ifadeyle konuşmaya başladı. “Kimmiş o, sürtükler?” Chris ve Aaron çoktan Paige'nin yanına uçmuş ve ağzını kapamışlardı. Genç kızın, Paige'den karman çurman bir şekilde duyduğu şeyler bile o kızların kim olduğunu deşifre etmişti. 'Aleksandra ve Melanié.'


++:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Paige Wexler

Paige Wexler

Mesaj Sayısı : 323
Gerçek Adı : selis
Yaş : 26

HT. Empty
MesajKonu: Geri: HT.   HT. EmptyPtsi Şub. 11, 2013 5:49 pm

    Aaron'ın da onlara katılmasıyla birlikte Paige yine eskisi gibi beraber olduklarını fark etti, içini kocaman bir mutluluk duygusu kaplarken gülümsedi. Eksik olanlar yalnızca Juli ve Drake’ti. Onların da en kısa zamanda kulaklarını çekmeyi planlıyordu Paige. Aaron’ın üzerine atlayan Annié’ye gülerek dirseklerini çimlere dayadı Paige, arkadaşlarını gerçekten çok özlemişti. Bugün her şeyi bırakıp buraya gelmeleri hala dost olduklarını ve iki genç adamın da kendilerini unutmadıkları anlamına geliyordu. Eski günlerdeki gibi yakınlardı yine, Paige ilk senesini hatırlıyordu da; değişen tek şey yaşları olmuştu. Her zaman yakın dost olmuşlardı, Seçmen Şapka’nın onları Hufflepuff binasına seçtiği gün başlamıştı hiç bitmeyen dostlukları. Gerçi Annié onlardan bir yaş büyüktü ancak hiçbiri bunu sorun etmemişti, yaşın önemi yoktu, önemli olan kim olduklarıydı ve Annié kesinlikle Paige’in hayatında isteyip, oradan çıkarmayacağı bir dosttu. Annié olmasa çoğu zorba ile uğraşamazdı bile Paige, genç kız kendisine çok yardım etmişti. Onu korumuş ve onun canını sıkanların kıçına kelimenin tam anlamıyla tekmeyi basmıştı. Ayrıca Aaron, Drake, Juli ve Chris de korumuşlardı onu hep. Onların yanındayken Paige’e kimse bir şeyler söylemeye cesaret etmezdi, neyle karşılaşacaklarını bilirderdi çünkü. Genç kız mükemmel dostlarla çevriliyken hala neden kendini yetersiz ve kötü hissetmekte olduğuna şaşırdı ilk defa ve o geceden sonra bu son şaşırışı olacaktı. Bir daha kendine güvenmemek ya da buna benzer ezikçe düşüncelere kapılmak yoktu. Dostları vardı, onu seven ve daime sevecek olan. Bilmesi ve tutunması gereken tek şey buydu. “Neredesin sen, budala?! Bekletilmekten hiç hoşlaşmadık, bilin istedim.” Gülerek An’i yere indiren Aaron “Sana da merhaba, Ann,” diye cevap verdi. Her zamanki kendine güvenen, gıcık Aaron’dı işte. Aaron Paige’in yanağından bir makas aldığında genç kız burnunu kırıştırdı ve ardından kıkırdadı. “Merhaba, madam. Cennetin neresinden geldiyseniz bana bir huri yollayın lütfen. Tek bir ricam var, sizin kadar güzel olsun.” Paige ellerini ağzına götürerek kahkahalar atarken, Chris yine şakacı ve numaracı tavrına bürünmüştü. “Kalbimi kırıyorsun kanka. Senin hurin bendim, hani?” Yumruk yapmış olduğu eliyle Aaron’ın omzuna vurduktan sonra kendisi de güldü genç adam. Paige gelir gelmez şebekliğe başlamış olan iki arkadaşını kahkahalar atarak izliyordu. “Hadi ordan, pis yalancılar. Geçen gece uyurken ikinizde kız isimleri sayıklanıyordunuz. Baylar, sizden hiç beklemezdim bunu!”

    Geçen gün kütüphanede ders çalışırken- Aaron ve Christen’ı da zorla sürüklemişti Paige- uyuyakalan arkadaşlarının sayıkladıkları isimleri biliyordu Paige, ikisi de iyi kızlardı. Gryffindor binasında olan Aleksandra ve Melanié. Ancak elbette o kızlara sinir olmadan edememişti Paige, dostlarının onlarla ilgilenmemesine neden oluyorlardı sonuçta, kıskanıyordu onları. Yıllarca beraber takılmış ve birbirinden hiç ayrılmamış dostların seyrek görüşmeye başlamalarına neden olmuşlardı. Bu hiç hoş değildi. İki genç uyandığında onlara bunun hakkında soru sormamaya karar vermişti Paige, onların canını sıkmak istemiyordu. Eninde sonunda söyleyeceklerdi zaten, dost değiller miydi? KSKS kitabına tüm dikkatini veriyormuş gibi yapmıştı çocuklar uyandığında. Ardından da biraz şaşkın olduğundan Aaron ve Chris gitmek istediklerini söylediğinde aptal aptal çocukların yüzüne bakmış, sonra da kafasını sallamıştı ve sonuç olarak Paige hiç ders çalışamadan binasına geri dönmüştü. Aslında bunu kendine saklamasının bir nedeni daha vardı, o da Annié’ydi. Annié son derece kıskanç biriydi ve dostlarını paylaşmayı sevmezdi, ayrıca genç kızın beylerle ilgili bu gerçekleri duyunca kırılacağından korkuyordu, Annié’nin kalbinin kırılmasına neden olmak istediği son şeydi. Ancak madem bugün burada toplanmışlardı, Aaron ve Chris’in artık bir şeyler dökülmenin zamanı geldiğini anlamaları gerekiyordu. Daha ne kadar saklayacakları yahu? “Kimmiş o, sürtükler?” Annié’nin moral ve sinirlerinin bariz bir şekilde bozulmuş olduğunu görmek Paige’i üzmüştü ancak yapacak bir şey yoktu, Chris ve Aaron arkadaşlarından bir şeyler saklamamaları gerektiğini öğrenmek zorundalardı. Tam ağzını açıp kızların adını söyleyecekken, Aaron ve Chris aynı anda Paige’in üzerine atıldılar ve ağzını kapattılar. Paige şaşkınlık dolu bir ifadeyle oturduğu yerde arkaya devrilmemek için Aaron’a tutundu, Aaron da hemen onu tutmuştu ancak yetişememişlerdi. İsimler ağzından çıkmıştı ve Annié son derece öfkeli görünüyordu. Paige’i susturmak için çok geç olduğunu anlayan Chris ve Aaron genç kızı sonunda rahat bırakmışlar ve oldukları yerde, başları önlerinde öylece kalakalmışlardı.

    Paige sıkıntıyla bir iç çekti ve beylere baktı. “Üzgünüm çocuklar, ama bizden bir şeyler saklıyor olmanızın kalbimizi kıracağını hiç düşünmediniz mi? Daha ne kadar saklamayı düşünüyordunuz bunları?” Paige kaşlarını kaldırarak Aaron ve Chris’e baktı. Chris tam ağzını açıp bir şeyler söyleyecekken Annié ondan önce davrandı. “Neden bize söylemediniz? Lanet olsun, siz bizim her şeyimizi biliyorsunuz, ama o iki aptal s*rtük yüzünden sizi zor görür olduk. Kahretsin, hepiniz aynısınız.” Paige o anda ilk defa bir hata yapıp yapmadığını düşündü, belki de boşboğazlık etmişti ancak Annié’nin bu kadar sinirleneceğini de tahmin etmemişti genç kız. Belki birkaç dakika ikisiyle de konuşmazdı ancak sonra çocuklar onun gönlünü almayı bir şekilde başarırlardı. Paige ofladı ve dizleri üstünde Annié’nin yanına yürüdü. Kollarını genç kıza sardı ve Aaron ile Christen’a baktı. “Bir daha böyle bir ahmaklık yaparsanız sizin canınıza okuruz, anladınız mı?” Aaron ve Christen onları affedecekleri umuduyla parlayan gözlerle başlarını yukarı aşağı salladılar. Of ya, ne kadar tatlılardı! O sırada onlara son derece kızgın olmasaydı ikisini de mıncıracağı kesindi Paige’in. “Şimdi sizi affediyoruz ve siz ne var ne yok her şeyi anlatıyorsunuz, tamam mı?” Aaron ve Christen bir kez daha başlarını salladılar. Paige onlara bakarak gülümsedi ve ardından Annié’nin omzunda olan eliyle genç kızın omzunu sıkarak “Senin için de tamam mı, Ann?” Annié derin bir nefes aldı ve Paige’in kollarından kibar bir şekilde ayrıldı. Paige şaşkın bir ifadeyle genç kıza baktı, Annié hiçbir zaman Paige ona sarıldığında geri çekilmezdi. Genç kız ayağa kalktığında, Paige ona bakmaya devam etti. “Hayır, tamam değil. Bundan çok sıkıldım. Beni kırıp durmanızdan sıkıldım. Bizler dostuz, anlıyor musunuz? Annié, Paige, Christen, Aaron, Drake ve Julius. Bunu ben ve Paige dışında herkes unutmuş durumda, o sürtükler yüzünden bizi sevmeyi bırakamazsınız. Lanet olsun.” Paige ister istemez gözyaşları ile dolan gözlerini sertçe ovuşturdu ve ayağa kalktı. Böyle şeyler olduğu zaman hep panikler ve ağlama isteği artardı. “Annié, lütfen hemen sinirlenme. Bir açıklamaları vardır mutlaka, onları dinleyelim.” Annié bir elini havaya kaldırdı ve Paige’in susmasını sağladı. Paige kaşlarını çatmış bir şekilde öne eğdi başını. Keşke hiç konusunu açmasaydım, keşke hiç söylemeseydim. Her şey benim yüzümden oldu, benim suçum. Annié aniden uzaklaşmaya başladığında Aaron ayağa fırladı, ardından da Christen. Paige’in omzunu tutan Aaron “Merak etme, onunla konuşacağım. Siz burada kalın,” dedikten sonra Annié’nin arkasından koşmaya başladı.

    Christen ile yalnız kalan Paige üzüntüyle bir of çekti, ardından Chris’e baktı. Genç adam son derece üzgün görünüyordu. “Chris, cidden üzgünüm. Ben… Bu kadar olay olacağını düşünmemiştim. Ayrıca ben de size kırgındım ancak burada bize her şeyi anlatırsanız eminim ki benim için hiç sorun kalmayacaktı. Of, bazen kendimden nefret ediyorum.” Chris güldü ve Paige’e sarıldı sıkıca. Paige de arkadaşının sarılışına karşılık verdi. Bu her ne olursa olsun aralarının iyi olduğu anlamına geliyordu, hep öyle olmasını umdu Paige. Chris’i kaybedemezdi. Ah Merlin, hiçbirini kaybedemezdi. Annié’nin ona karşı da öfkeli olmasından deli gibi korkuyordu ancak şimdi bunu düşünmemeye çalıştı. “Asıl ben cidden çok üzgünüm Paige, hatalı olan benim. Biziz. Söylememiz gerekirdi. Sakın kendini suçlama ve daha fazla üzme. Ama, biliyorsun benim gibi fazla bağlanamayan biri tek bir kızdan çok hoşlanmaya başlayınca, bunu bir süre kendine yediremiyor. Özür dilerim, bir daha salaklık etmeyeceğim tamam mı?” Paige güldü ve başını salladı. Ardından sarılmayı bıraktılar ancak Chris kolunu Paige’in omzundan indirmedi. Beraber Aaron ve Annié’nin barışmış bir şekilde geri dönmelerini umarak beklemeye başladılar.


++:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Annie Lisa Lancaster

Annie Lisa Lancaster

RP Yaşı : on altı.
Mesaj Sayısı : 140
Gerçek Adı : dilara.

HT. Empty
MesajKonu: Geri: HT.   HT. EmptyPtsi Şub. 11, 2013 10:23 pm

    Genç kızın, sinirden kızarmış yüzünün sıcaklığı tüm bedenini sarmıştı. Vücudundaki titremeyi geçirmek ve içindeki siniri dışarı salmak istermişçesine yumruk yaptı elini. Bir taraftan dişlerini sıkıyor, öbür taraftan bu denli kıskançlığın aptalca olduğunu düşünüyordu. Erkekler.. Ona göre hepsi birer boktu. Hiçbir zaman karşısındaki insanı önemsemeyen, o iğrenç egolarını sürekli üstte tutan varlıklar.. Bu Annié'ye göre her zaman mide bulandırıcı olmuştu. Oysa dostlarında bunu asla hissetmemişti. İlk defa erkeklere bu kadar güvenmişken birdenbire kaybolan güveni, onu küçükken düştüğü bataklığa daha da batırıyordu. Suçluluk duygusuyla başlarına öne eğen genç büyücülere gözlerini dikti, genç kız. Onlara hiçbir zaman nefret duyamayacaktı. Onlardan hiçbir zaman vazgeçemeyecekti. Onun için tek sorun.. Yıllar sonra kazandığı değeri kaybetmekten korkmasıydı. Eğer onlar olmasalardı, şuan iki üç kız tarafından aşağılanmış ve kendini tatmin edememiş bir şekilde odasına dönmekte olacaktı. Onlarda huzuru tadıyordu ve bu onun başka yerde bulamayacağı tek şeydi. Gençk ız kulaklarında, Paige'nin titrek ve bir o kadar da masum sesinin yayıldığını hissetti. “Üzgünüm çocuklar, ama bizden bir şeyler saklıyor olmanızın kalbimizi kıracağını hiç düşünmediniz mi? Daha ne kadar saklamayı düşünüyordunuz bunları?” Genç kız, Paige'nin sözleri biter bitmez kollarını göğüs hizasında birleştirdi ve öfkeyle genç adamlara bakmaya başladı. Onlara söz hakkı vermeden düşüncelerini dile getirmeliydi. Kızlar, hiçbir zaman kaybeden taraf olmayacaktı. “Neden bize söylemediniz? Lanet olsun, siz bizim her şeyimizi biliyorsunuz, ama o iki aptal s*rtük yüzünden sizi zor görür olduk. Kahretsin, hepiniz aynısınız.” Öfkeden gerilmiş ses tellerini rahatlatmak için sağ elini boğazına götürdü ve acısı geçene kadar ovuşturdu boğazını. Bu acı gerçekten gerilen ses telleri miydi yoksa düğümlenmiş kelimeleri mi, bunu bile anlayamıyordu. İçinde kopan bir şeylerin hissettiği son derece doğruydu fakat onları kaybetme korkusu Paige ile genç kızda oldukça yoğundu. Bu denli düşüncelerle beynini daha fazla yormakta olan genç kız omuzlarını saran iki kol yardımıyla uyanmıştı gözü açık gördüğü düşlerinden. -Bu düşler hiç iç açıcı şeyler değillerdi.- “Bir daha böyle bir ahmaklık yaparsanız sizin canınıza okuruz, anladınız mı?” Genç kız şişirdiği yanaklarını balon misali indirdi ve Paige'nin masum kız tavırlarına baktı. 'Bu kadar iyimser olmak zorunda mısın?' Gözlerini genç adamlara odaklamaktansa mide bulandırıcı çiftleri tercih etmişti. Onların bu acındırıcı hallerinin tuzağına düşmeyecekti. Bu kadar kolay olmamalıydı. Çiftlerin üzerinde gezdirdiği gözler bile mide bulantısının artmasına yardımcı oluyordu. 'Ya Chris ve Aaron da bunlar gibi.. Hayır, hayır!' Kafasını iki yana hızla salladı. “Şimdi sizi affediyoruz ve siz ne var ne yok her şeyi anlatıyorsunuz, tamam mı?” Omuzlarını sıkıca kavrayan kıza çevirdi gözlerini. Paige'nin gözleri ay kadar parlaktı. Normal durumda olsalardı onu öpmekle tehdit ederdi. Fakat cinsel arzularını bile umusayamıyordu şuan. “Senin için de tamam mı, Ann?” Genç kız, omuz silkerek Paige'nin sıcak kollarından ayırdı kendini. Bu kızın Polyanna tavırları karşısında bir iblis gibi gözüküyor olabilirdi. Fakat hep dediği gibi, kızlar hiçbir zaman ezilmemeliydi. “Hayır, tamam değil. Bundan çok sıkıldım. Beni kırıp durmanızdan sıkıldım. Bizler dostuz, anlıyor musunuz? Annié, Paige, Christen, Aaron, Drake ve Julius. Bunu ben ve Paige dışında herkes unutmuş durumda, o sürtükler yüzünden bizi sevmeyi bırakamazsınız. Lanet olsun.” Paige'nin titrek sesi bu sefer öfkeden değil, acıdan titriyordu. Ve onu üzen her kimse öldürücü laneti çakmaya hazırlıklıydı her zaman için. Onu üzen kendisi olsa bile buna razı gelirdi. “Annié, lütfen hemen sinirlenme. Bir açıklamaları vardır mutlaka, onları dinleyelim.” Genç kız, elini hızla kaldırarak Paige'ye susmasını işaret etti. Hissettiği suçluluk duygusunu daha fazla kaldıramayacağını anlayarak oradan uzaklaşmaya karar vermişti. Gözlerini yummamak için zor tutuyordu kendini. Son gözyaşını sekiz yıl önce dökmüştü ve o anı bir daha yaşamaya hiç niyeti yoktu.

    Bir saat önceki havaya göre daha sert esen rüzgar genç kızın tüylerini diken diken etmeye yetmişti. Yaptığı şeyler aşk boyutunda değildi belki ama sevdikleri onun için her şeydi. Hogwarts'a ilk geldiğinde diğer kişilerden farklı olduğunun farkındaydı. Üst dönemdeki binadaşlarının öpüşme sahnelerine tanık oldukça cinsiyetinden, hayatından daha da nefret eder olmuştu. Muggle denilen varlıklar eşcinsellere genelde fazla saygı göstermezlerdi. Onları bu evrende değilmiş gibi yargılarlar, o kişilerin ne düşündüklerini umursamazlardı. Kokuşmuş düşünce yapısı onun canını yakan farklı bir etmendi. O zamandan beri burada belirli bir saygı kazanmaya çalışıyordu. Bu saygıyı iki sürtüğün mahvetmesine asla izi vermeyecekti. Arkadan beline dolanan kolu hissettiğinde hızla arkasını döndü ve bilinçaltındaki küfürleri saydıracakken onun durmasını sağlayan şey o iri gözlerdi. Gözlerin sıcaklığı onu bu sert havada bile ısıtmaya yetiyordu. Gözlerini genç adamın gözlerinden ayırdı ve sert mizacını koruyarak itebildiği kadar kendinden uzaklaştırdı genç adamı. “Ne istiyorsun, Aaron Anderson. Kalbimi kırma limitini doldurmadın mı henüz?” Kafasını genç adamın yüzün görebilecek kadar kaldırdı. Aaron ise her zamanki alaycı gülümsemesini yüzünde belirginleştirmişti. Genç kızı tüm gücüyle havaya kaldırdı ve genç kızın bacaklarını beline sardı. Burnuna küçük bir öpücük kondurarak genç kızın kalbinin yumuşamasına ufak bir katkıda bulundu. -Gerçi bu katkı, normal kızlar için oldukça tatmin ediciydi.- “Kıskanç cadı. Hiçbir zaman değişmeyeceksin. Ama biliyor musun? Seni bu halinle seviyorum, kaltak.” Genç kız, ağzı açık bir şekilde karşısında rahatça sırıtabilen genç adama bakıyordu. Genç adamın kurşun geçirmeyecek derece sert olan göğsüne cılız yumruklarıyla vururken genç adamı bir santim bile oynatamadığını farketmişti. Genç kız, pes etmiş bir şekilde kollarını genç adamın boynuna doladı ve beş saniyeliğine olsa da yüzünde bir gülümseme yerleştirdi. O sırada Aaron'un bir şeyler mırıldandığını farketmiş, genç adamın vasat sesiyle mırıldandığı şarkıyı pür dikkat dinlemeye koyulmaya başlamıştı. “I remember years ago. Someone told me I should take. Caution when it comes to love, I did.” Genç adam, şarkıyı yarıda kesti ve genç kızı kucağından indirip yüzüne düşmüş bir tutam saçı kulağının arkasına aldıktan sonra devam etti. “Bilmiyorum. İçimde kıpırdayan bu duygulara daha fazla dayanamayacağımı anladım Ann.” Genç kız, sağ elini sol göğsüne koymuş erkeğe anlamsız bir biçimde bakıyordu. Nasıl olmuştu da, genç adamın gözleri bu kadar körelmişti? “Kalbimde ilk kez bir şeyler hissettim. Bilmiyorum, bu çok garip.” Genç adam, sonunda bulunduğu hayal tufanından kurtularak genç kıza dönebilmişti. Yanca gülerek Annié'nin şaşkın yüzünü avuçları arasına aldı. “Ben hiçbir zaman değişmeyeceğim Annié. Her zaman senin her şeyin olarak kalacağım. Söz konusu sizlerseniz, her şeyi silebilirim.” Genç kızın burnuna yumuşak bir öpücük konduran Aaron alaycı bir ses tonuyla genç kızı kızdırmak için uğraşmaya başlamıştı. “Yani, sanırım. Ama söz veriyorum, olacak ilk çocuğumun adına Annié koyacağım. Sen de Aaron koyarsın. Gerçi senin çocuğun olamayacak.”


++:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Paige Wexler

Paige Wexler

Mesaj Sayısı : 323
Gerçek Adı : selis
Yaş : 26

HT. Empty
MesajKonu: Geri: HT.   HT. EmptyPtsi Şub. 11, 2013 11:38 pm

    Bekleyişleri gereğinden fazla sürdüğünde Paige her zamanki gibi işin iyi tarafına bakmaya çalıştı. Belki de konuşmaları iyi yönde gereğinden fazla sürmüştü, ama geleceklerdi önemli değildi. Ancak iki genç de ayakta durmaktan sıkıldıklarından yine birkaç dakika önceki gibi yere bağdaş kurarak oturmuşlardı. Paige endişe ile Aaron’ın gittiği yöne bakmadan edemedi. Hayır, elbette Annié’nin onu öldürüp mezarını çoktan kazmaya başladığını düşünmüyordu! Paige Annié’nin kendisine ne kadar öfkeli ve kötü davrandığını tekrar tekrar düşünemeden edemiyordu. Gözleri tekrar dolduğunda burnunu çekti ve esnemiş gibi yaparak Chris’in ağladığını görmesini ya da düşünmesini engellemeye çalıştı. Ancak Chris buraya ilk geldiğinden beri arkadaşıydı, yani onun ne zaman nasıl hissettiğini ya da o sırada ağlamıyormuş gibi yapıp yapmadığını anlayabilirdi. Aynı şekilde Paige de onun ne hissedip hissetmediğini ya da bir şeyler karıştırıp karıştırmadığını anlayabilirdi. Gerçi Christen ve Aaron’ın kütüphanedeki o güne kadar sevdikleri kızları belli etmemekteki başarıları, Paige’in onları çok da iyi tanımadığı düşüncesine kapılmasına neden olmuştu. Bu çok sinir bozucuydu, böyle hissetmek istemiyordu. Dilini sertçe ısırdı, bunun kendine gelmesinde yardımcı olacağını düşünüyordu. Nitekim de olmuştu, hissettiği acı ile bedeni seğirdi ve ona şaşkın ve tatlı bir ifade ile bakan Christen’a kocaman sırıttı Paige. “Sen iyi misin, Paigie?” Paige bir kahkaha attı ve kollarını göğsünde birleştirip Aaron’ın gittiği yöne tekrar baktı. Aslında hayali bu değildi, bu buluşmada her şeyin çözüleceğini ve tekrar eskisi gibi olacaklarını düşünmüştü Paige. Ancak anlaşılan, her hayal ettiği gerçek olamayacaktı. İç çekti ve önüne bakarak yanaklarını şişirdi Paige. Christen’ın hala ondan bir cevap beklediğinin farkındaydı, ancak ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu. İyiyim diyemezdi, çünkü değildi. Kötüyüm deyip arkadaşının moralini daha da bozamazdı, hayır. Bu yüzden konuyu değiştirmeye karar verdi Paige. Evet, bu en iyisi olacaktı.

    “Neden bana Aleksandra’dan bahsetmiyorsun? Belki de onlar gelene kadar seninle biraz konuşmalıyız, Chris. Belki de değil, kesinlikle konuşmalıyız aslında.” Paige gözlerini irileştirdi ve Chris’e dikti. Bu genç adama konuşması için uyguladığı bir psikolojik baskıydı. İşe yarayacağına emindi, herkeste yarardı. Aleksandra hakkında bildiği birkaç şey vardı aslında, tüm okul ile beraber o da ailesi hakkındaki gerçeği duymuştu. Annesi ve babası hakkındakini yani. Annesinin onu doğurduktan sonra ve babasının da gözleri önünde ölmesi gerçekten çok üzücü bir şeydi. Ancak genç kız buna rağmen okulun en güleç kızlarından biriydi, bu gerçekten tuhaf ama takdire değer bir şeydi. Yine de, ona sinir oluyordu işte Paige. Chris’in ona arkadaşlarından daha çok ilgi göstermesi ve bundan sonra da göstereceği gerçeği Paige’i yiyip bitiriyordu. Ancak genç kız, üzüntüsünü kendisine saklamalı ve durumu kabullenmeliydi. Arkadaşına düşündüklerini söyleyerek, onun kalbini kıramazdı. Bunu istemezdi. “Şey… Aslında onunla, Aleksandra'yla birkaç kez uğraşmışlığım var. Ama onu birçok kez gülerken görüyorum ve bu cidden… Ah Merlin. Anlatamam ki.” Genç adam birkaç saniye aptal aptal sırıttı, ardından kendini toparladı ve bir kahkaha attı. Sonra, yüzüne abartılı bir utanç ifadesi yerleştirdi ve başını yine abartılı bir şekilde başka yöne çevirdi. “Evet, Aaron’ı aldatıyorum, seni kurnaz kadın. Öğrendin artık bunu, bırak peşimi!” Paige kıkırdamadan edemedi ve dizleri üstünde kalkıp, Chris’in saçlarını karıştırdı. “Demek kurnaz kadın, ha! Al bakalım!” Christen’i gıdıklamaya başladı, iki arkadaş da kahkahalarla gülüyorlardı. Paige sonunda arkadaşını rahat bırakıp, nefes almasına izin verdi ve yüzünde bilmiş bir ifade ile konuştu. “Aslına bakarsan, Aaron’ı aldatıyor sayılmazsın, canım. Sonuçta Aleksandra denen kızla bir ya da iki kez uğraşmışsın. Onunla aranızda bir şey yok ki.” Christen yüzünde muzip bir ifade ile Paige’e yaklaştı. “Ama çok yakında olacak!” Paige Chris’in bu sözleri üzerine bir kez daha güldü, ardından derin bir iç çekti. Aynı günde fazla sinirleri bozulmuş, ağlayacak gibi olmuş ve gülmüştü. Belki de tüm bunlar sinir bozukluğundan kaynaklanıyordu. Belki de Paige delinin tekiydi, tedavi gerekiyordu. Yaşadıklarından sonra böyle olması normaldi ne de olsa. Bu okulda gururu az ayaklar altında çiğnenmemişti. “Aleksandra’nın seni kabul edeceğini nereden biliyorsun?” Muzip bir şekilde gülümseyerek baktı arkadaşına Paige. Chris bu sözler üzerine, asık bir surat ve düşünceli gözlerle baktı arkadaşına.

    Tam bir şeyler söyleyecekken birbiriyle konuşan iki tanıdık sesi duydu Paige, başını çevirdiğinde Aaron’ın sırtında taşımakta olduğu Annié’yi gördü. Kırgın bir ifade ile gülümsedi arkadaşına, ardından sırtını dikleştirdi. Biraz da uykusu gelmişti, geçen gece SYB dersinden aldığı ödev yüzünden cinnet geçirmişti. En kötü olduğu ders buydu, o sihirli yaratıkların hepsinden deli gibi korkuyordu. Değil derste yanlarında olmak, kitaptaki resimlerine bakmak bile oradan kaçıp gitmek istemesine neden oluyordu genç kızın. Ancak dört sene boyunca üst üste, seçmeli ders olarak SYB seçmeyince, annesi devreye girmiş ve Paige’e biraz da yapamadığı şeylerin üstünde durması gerektiğini söylemişti. Aslında bu Paige’in kafasında oluşturduğu kibar annenin söylediği sözlerdi, gerçeği çok daha katı, kırıcı ve sinir bozucuydu. Ama Paige hayalindeki anneyle mutluydu, gerçek annesinin söylediklerini o söylemiş gibi düşününce, ona söylenileni yapmak daha eğlenceli ve kolay oluyordu. Aaron’ın yanlarına geldiğinde Annié’yi sırtından indirmesi üzerine Paige yan tarafa kaydı ve ikisine oturacak yer açtı. “Gördüğüm kadarıyla, barışmışsınız. İşlerin büyümediğine sevindim, cidden çok üzgünüm. Ortalığı karıştırmak istememiştim.” Annié’ye kaçamak bir bakış atan Paige sıkıntıyla iç çekti ve yerdeki çimleri yolmaya başladı. Doğaya saygı göstermeye çalışırdı hep, ama bu sefer fazlasıyla dalgındı ve bir şeylere dikkat edecek durumda değildi. “Senin suçun değildi ki, P,” dediğini duydu Annié’nin. Şaşkın bir kahkaha attı Paige. “Hiç de öyle gelmedi bana, Ann. Ne de olsa benim boşboğazlığım yüzünden sinirlendin.” Gözlerini kaldırıp Annié’ninkilere dikti Paige, Annié ise kaşlarını çattı ve bakışlarını kaçırdı. Paige, Annié’nin böyle davranması konusunu kafasına pek takmamaya çalıştı o sırada; bu her ne kadar zor olsa da. Nasıl olsa barışırlar ve eskisi gibi olurlardı. Her zaman öyle olmaz mıydı zaten? Ann en iyi dostuydu, Paige de Ann’in. “Şey, öyleyse ben başlıyorum,” dedi Aaron, kendisinden beklenmeyecek bir atakla. Duygularını ifade etmekte bu kadar cesur davranacağını asla tahmin edemezdi Paige doğrusu, Aaron daha çok böyle seanslarda yalnızca ‘Pas’ demeyi bilen tiplerdendi. “Evet, Paige’in de dediği gibi; kızın adı Melanié ve onun hakkında gereğinden fazla düşünmeye başladım. Bu hoşuma gitmiyor ama engel olamıyorum. Aslında… Birazcık hoşuma gidiyor sanırım. Off, bilmiyorum. Böyle şeylere alışkın değilim.” Annié bunun üzerine ukala bir şekilde gülümseyerek önüne bakmaya devam etti. Hala Melanié ya da Aleksandra aklına geldiğinde sinirlerine hakim olamadığı belliydi. Christen “Aynen, kanka! Seninle aynı durumdayız. Hoşuma gitmiyor, ama hoşuma gidiyor. İstemiyorum, ama istiyorum. Of, çok bayıcı. Kızlar, hadi ama, biraz yardımcı olun.” Paige iç çekti ve kollarını göğsünde birleştirdi tekrar. Aşk konusunda Chris ve Aaron kadar deneyimsizdi. Daha önce hiç, birine öyle gözü kör olacak kadar aşık olmamıştı. Bunun nasıl bir his olduğunu, neler yapılması gerektiğini ya da neler yapılmaması gerektiğini bilemiyordu. Dürüst olmak gerekirse bilmediği için de mutluydu. Onca sorununun arasında bir de aşk… Ah, lanet olsun! Kimi kandırıyordu ki? Elbette aşık olmak ve o bilinmezliği tatmak istiyordu. O kişiyi gördüğünde kalbinin yerinden çıkmasını ve yine o kişiyi düşünürken salak salak sırıtmayı istiyordu. Sonra da, zamanı geldiğinde o kişiyle beraber olmak ve ona onu sevdiğini söylemek… Bu, gerçekten de oturup düşündüğü, hayalini kurduğu bir şeydi. Ancak, bilmediği birçok şey gibi, aşkın da ne zaman kendisine geleceğini bilmiyordu. “Bilmiyorum, çocuklar. Ben de daha önce hiç aşık olmadım. Ama bana kalırsa, eğer o kızlara bu kadar değer veriyorsanız onları asla bırakmayın. Sakın bu kadar aptal olmayın. Size hiç yaşamamış olduğunuz bu heyecanı, hisleri tattırdıkları için onlara minnettar olmalısınız aslında.” Paige yüzünde hafif bir gülümseme ile Aaron ve Chris’e baktı. Ann’e bakmaya hala korkuyordu ve ikisinin arasındaki bu dargınlık sürecinin, hemen bitmesi için içinden Merlin’e dualar gönderiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Annie Lisa Lancaster

Annie Lisa Lancaster

RP Yaşı : on altı.
Mesaj Sayısı : 140
Gerçek Adı : dilara.

HT. Empty
MesajKonu: Geri: HT.   HT. EmptyPerş. Şub. 21, 2013 1:24 pm

    Genç adamın sırtındayken bile eğlenen genç kızın dikkatini çeken şey, Paige'nin bakışlarıydı. Suçluluk ve kırılganlık içeren bakışları görünce, genç kızın yüzündeki gülümseme çoktan kaybolmuştu. Genç kız, neden bu kadar abartılı davrandığını bilmiyordu. Fakat değişmek de istemiyordu. Her şeyi son dozda yaşamak gerekiyordu, ona göre. Tutkuyu, aşkı -ki henüz olamamıştı, maalesef-, dostluğu.. Zaten kimse onu değiştirmeye de çalışmıyordu. Bundan da şikaetçi değildi. Sadece garip bir şekilde Paige'yi üzmek istemiyordu. Genelde umursamazlık duygusunu bile üst seviyede yaşardı ki bu bazen karşıdakinin cinnet geçirmesini bile sağlayabilirdi. Paige'yi üzdüğü için yaşadığı suçluluk duygusu yüzünden kafasını daha fazla dik tutamayacağını anlayıp genç adamın omzuna yasladı çenesini. Ardından gözlerini genç adamın belirgin yüz hatlarına çevirdi. Chris'e göre daha erkeksi duran bu yüz, çoğu kızı aşık ediyordu genç adama. Boyunu, kendi boyundan yaklaşık beş santim kadar uzun gösteren saçlarına baktı ve elleriyle genç adamın saçlarına baskı uyguladı. Genç adamın yüzünde yayılan gülümsemeye daha fazla dayanamayarak, genç adamın kirli sakal bıraktığı yüzünden minik bir ısırık aldı. Karşısındaki kişi Aaron olsa bile bu durum genç kızın midesini bulandırmıştı. Bir kişiyi kıskandığında, o kişi kim olursa olsun her şeyi yapabiliirdi. Gerekirse onunla sevişebilirdi bile. Fakat bu Aaron için gerekli bir şey değildi. Kesinlikle! Bu kadar mide bulandırıcı bir şeyi uygulamayacağı kişiler arasındaydı Aaron. Diğerleri de meşhur Julius, Drake ve Christen'dı zaten. Tipsiz oldukları için mi? Kesinlikle hayır. Genç kız, bu kadar kötü duygular besleseydi şuan Hufflepuff'da değil de, Slytherin'de olurdu zaten.

    Chris ve Paige'nin yanlarına geldiklerinde genç adam, genç kızı sırtından indirdi ve yere oturdu. Genç kız da hemen ardından Paige'nin yanına oturmuştu. “Gördüğüm kadarıyla, barışmışsınız. İşlerin büyümediğine sevindim, cidden çok üzgünüm. Ortalığı karıştırmak istememiştim.” Genç kız, gözlerini hızla Paige'ye çevirmiş ve moron bir ifadeyle gözlerini kızın üzerine dikmişti. “Senin suçun değildi ki, P.” Bu sözleri söylerken hiç olmadığı kadar ciddi bir ses tonu kullanmıştı. Gerçekten de böyle düşünüyordu, genç kız. Paige'nin bu şekilde hissetmesi onu üzmüyor değildi. Aksine kahrediyordu. Genç kız, düşüncelerinden Paige'nin attığı yersiz kahkaha sayesinde kurtulmuştu. “Hiç de öyle gelmedi bana, Ann. Ne de olsa benim boşboğazlığım yüzünden sinirlendin.” Genç kız, gözlerini Paige'ninkilerden kaçırarak tepkisini dile getirdiğini sanıyordu. Bir işi üstelemekten efret ederdi ve karşısındaki kim olursa olsun bu onu daha da çok sinirlendirirdi. Küçükken yaşadığı aile ortamı -tabii buna aile ortamı denirse- onu bu şekilde davranmaya yöneltmişti. Evrendeki çoğu insanın sadece vücuttan oluştuğunu savunurdu. Gerçi genç kıza göre kendi grubu dışındaki herkes koca bir ahmaktı. Genç kız, “Şey, öyleyse ben başlıyorum,” diyen Aaron'a gözlerini çevirmişti bu sefer de. İçinde tekrardan büyüyen kıskançlık duygusunu kısa bir süreliğine içinde tutması gerektiğini anlamıştı. Gerçi az önce konuşan Aaron'la bu Aaron arasında gözler görülür bir fark vardı. Doğrusunu söylemek gerekirse, Aaron kızları idare etmeyi gerçekten iyi biliyordu. Ama bu kız, Annié' ise; hayır, bu kadar basit değildi. “Evet, Paige’in de dediği gibi; kızın adı Melanié ve onun hakkında gereğinden fazla düşünmeye başladım. Bu hoşuma gitmiyor ama engel olamıyorum. Aslında… Birazcık hoşuma gidiyor sanırım. Off, bilmiyorum. Böyle şeylere alışkın değilim.” Genç kız, başını öne eğdi ve sinirini çevreye zarar vermek yerine gülerek ört bas ediyordu bu sefer. Aaron'un bu kadar aptal ve kör olacağını asla düşünmezdi. Gerçi Julius ve Drake'yi kaybeğini biliyordu. Ama Chris ve Aaron.. Genç kız Arron'a tam laf sokacakken Chris söze girmişti tüm heyecanıyla. “Aynen, kanka! Seninle aynı durumdayız. Hoşuma gitmiyor, ama hoşuma gidiyor. İstemiyorum, ama istiyorum. Of, çok bayıcı. Kızlar, hadi ama, biraz yardımcı olun.” Yardımcı olmak fikri Annié için oldukça iyi bir fikir gibi gelmişti. Kızları iyi tanırdı ve bir erkekten nasıl soğuduklarını iyi bilirdi. Evet, bu yardımcı olun kısmı onlar için iyi bir şey çağrıştırsa da, Annié bu kurala asla uymazdı. Kafasında belirli planlar oluşmaya başlarken arkadaki 'neşe dolu aptallar' topluluğu genç kızın dikkatini çekmişti. Gözlerini kısıp kaşlarını çattı ve kahkahalara boğulmuş olan gruba dikti gözlerini. Arkasını dönmüş olan genç kızları süzdü ilk olarak. Biri oldukça uzun, sarışın saçlara sahipti. Üzerinde giydiği elbiseye kıyasla fiziği daha güzeldi ve bir erkek için -ve tabii ki de Annié için- oldukça güzel kıvrımlara sahipti. Bir kıza göre de oldukça uzun boyluydu. Gözlerini genç kızın yanında bulunan diğer kıza çevirdi Annié. Sarı saçlı kıza oranla daha kısa gözükmesine rağmen kızıl saçları fiziğinin güzelliğiyle bütün oluyordu. Ten renginden, elbisesine kadar dikkatleri üzerine toplayan bir inciydi sanki. Annié alt dudağını yaladıktan sonra, hormonlarını bastırmak için elini yumruk yapmıştı. Gerçi genç kız bunun farkında bile değildi. Gözleri bu sefer ona doğru dönmüş olan iki genç kıza takılmıştı. Oldukça güzel yüz hatları, kahve tonunda saçlar.. Genç kız, gözlerini dikmiş olduğu genç kızlardan hızla ayırdı ve yumruk yaptığı elini açarak kendine sert sayılabilen bir çimdik attı. 'Anastacia Bouviér ve Chloé Collinson.. Bu durumda arkası dönük olan kızlar..' Kafasını öfkeyle sağa sola sallayıp öncekinden daha sert bir şekilde kızları kesiyordu bu sefer. Süpürge gibi sarı saçlar, modası geçmiş elbise ve oldukça boktan kıvrımlar: Melanié Phoénix. Kısa boylu, yıpranmış saçlar, Mel'inki kadar boktan bir fizik: Aleksandra Targaryen. Ayağa kalkıp kızların saçını başını yolma isteği duyan, mükemmel bir fiziğe sahip olan: Annié Lancaster. Genç kız tam ayağa kalkacaktı ki, onu engelleyen şey Bouviér'in işaret parmağıyla Aaron ve Chris'i göstermesi üzerine arkalarına dönen iki çift budala ona engel olmuştu. Bu işleri daha da zorlaştırıyordu. Bu sırada genç kızın kafasında yanan ampul ise işleri farklı bir boyuta taşıyacağa benziyordu. Genç kız, yüzünde sinsi bir gülümsemeyle Paige'ye döndü ve cümlesini bitirmesini bekledi. “..olduğunuz bu heyecanı, hisleri tattırdıkları için onlara minnettar olmalısınız aslında.” Genç kız, kendinden beklenmeyen bir atakla ve iyimser(!) bir şekilde “Ee, Aaron. Onu hiç öptün mü?” diye sordu. Bu beklenmeyen atağın devamı da vardı tabii. Aaron yüzündeki sersemlemiş gülümsemeyle Annié'ye baktı ve bu kadar iyimser olduğu için genç kıza gözleriyle teşekkür etmeye başladı. “Tabii ki, evet! Yani, sanırım. Ona öpücük deniyorsa.. Garip bir şekilde tutkulu bir öpüşme değiildi belki ama şimdiye kadar hissettiğim en iyi öpüşmeydi.” Grupta kıkırdaşmalar yayılırken emekleyerek Aaron'un yanına giden Annié'nin ne yapacağını kestiremeyen topluluk, -buna dört budala da dahildi- Annié Aaron'un üzerine oturduğunda bir şeylerin olacağını kestirmişti. Hiçbir şekilde tepki vermeyen genç kız, dudaklarını genç adamın dudaklarına bastırırken vücudunda yayılan ateş ile gölün hala buz tutmuş olan kısmını eritebilecek nitelikteydi. İçinde oluşan mide bulantısı ise anlatılmazdı. Bunu Aaron'a duyduğu sevgi yüzünden yapmıyordu. Ki bu sevgi asla bu boyutta olamazdı. Onun yaptığı tek şey, onu kaybetme korkusuydu.


++:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Paige Wexler

Paige Wexler

Mesaj Sayısı : 323
Gerçek Adı : selis
Yaş : 26

HT. Empty
MesajKonu: Geri: HT.   HT. EmptySalı Şub. 26, 2013 5:09 pm

    “Ee, Aaron. Onu hiç öptün mü?” Annié sesine iyimserlik katmaya çalışmış, ancak Paige bunu yutmamıştı. Annié'yi fazla iyi tanıyordu ki, bu ne zaman ne hissettiğini ne olursa olsun anlayabilme yeteneği vermişti genç kıza. Annié'ye hak vermiyor da değildi, kendisi de kıskanıyordu dostlarını. Hepsi de aşkı bulmuşlar ve Ann ile Paige'i yapayalnız bırakmışlardı. Zaten zor bulmuş olduğu dostlarını şimdi o kızlara kaptırmak istemiyordu, zira buna izin verirse onların bir daha dönmeyeceklerini de biliyordu. “Tabii ki, evet! Yani, sanırım. Ona öpücük deniyorsa.. Garip bir şekilde tutkulu bir öpüşme değiildi belki ama şimdiye kadar hissettiğim en iyi öpüşmeydi.” Paige gözlerini devirmemek için kendini zor tuttu ve hafifçe kıkırdadı. Bu sırada da, Annié'nin Aaron'ın yanına emeklediğini görmüştü. Bu kadar çabuk aralarının düzelmiş olması rahatlamasını sağlamıştı genç kızın, durum haldeyken bir de grup içindeki gerginlikler istenebilecek son şeydi. Gözleri Annié'den, çok da uzakta olmayan kız grubuna kaydığında, kaşlarını hafifçe çattı Paige. Bu kızları tanıyordu, hem de hepsini. Aleksandra. Melanié. Chloé. Anastacia. Christen ve Aaron'ın aşık oldukları iki kız, tam da karşılarındaydı ve Paige sinir ve gerginlikten ellerinin buz gibi olduğunu hissetti, şimdi olacakları tahmin edebiliyordu. Chris ve Aaron, gözlerini kızlardan alamayacak ve onların yanına gitmek için bahaneler aramaya başlayacaklardı. Hep böyle olurdu zaten, değil mi? En azından belki şimdi, bizi tanıştırmak gibi bir kibarlıkta bulunurlar. Paige derin bir nefes aldı ve kızlara daha fazla bakmamaya çalıştı, dördü de gözlerinin üzerinde olduğunu fark etmişlerdi.

    Annié, Aaron'ın dudaklarına yapıştığında, Paige uzun zamandır yaşamadığı büyük bir şok yaşadığını fark etti. Lanet olsun, bu kız ne yapmaya çalışıyordu? Paige yutkundu ve Chris'e döndü. Genç adam da en az kendisi kadar şaşkındı. Paige Aaron'ın halini düşünemiyordu bile, bu onun için oldukça zor bir an olmalıydı ve üstelik en yakın ve anı zamanda kızlardan hoşlanan dostunun onu öpmesi yetmezmiş gibi, bir de bunu aşık olduğu kızın önünde yapmıştı. Paige bir anda kendini şaşkınlıkla gülümserken buldu, Ann'in ne yapacağını tahmin etmek çok zordu, muhtemelen hep öyle olacaktı. Bazen ona Paige kadar yakın olan biri bile, onun ne yapacağını, nasıl davranacağını, ne diyeceğini tahmin edemiyordu. Genç kız, dudaklarını Aaron'dan ayırdığında, Paige de başını öne eğdi. Az sonra olacakları tahmin etmek çok da zor değildi. İki seçenek vardı, karşılarındaki Gryffindor grubu onlarla kavga edecek ve sonunda hepsi ceza alacaklardı ya da yine karşılarındaki grup oradan gidecek ve Aaron'da ilk kez birine aşık olup, hayal kırıklığına uğrayacaktı. "Tanrım, Annié sen ne yapıyorsun?" dedi kısık bir sesle Aaron, Gryffindor grubu hala gitmemişti ve bu yüzden tartışmalarının duyulmamasını istiyordu. "Sakin ol, aşık çocuk. Sana sadece şimdiye kadar hissedebileceğin asıl en iyi öpücüğü verdim, o kadar." Aaron yüzünde asık bir ifade ile dönüp kızlara baktı, grup içindeki Melanié de son derece öfkeli bakışlarla Annié'ye bakıyordu. Öte yandan Annié, o gün hiç olmadığı kadar mutlu görünüyordu.

    Hala şaşkınlıkla bir Gryffindor gruba, bir de Annié'ye bakan Chris'in-ve aynı zamanda herkesin- dikkatini dağıtmak istercesine, dudaklarını araladı ve konuştu Paige. "Kızıllardan hoşlandığını bilmiyordum, Chris." Chris biraz daha rahatlamış bir şekilde Paige'e bakarak gülümsedi. Paige derin bir nefes aldı ve başı öne eğilmiş, asık suratlı Aaron'a baktı. Hafif bir rüzgar esip, ormandaki yapraklar ve toprağın kokusunu içlerine çekmelerini sağladığında, Paige de konuştu. "Ee, neden onları buraya çağırmıyorsunuz çocuklar? Sizce de artık onlarla tanışma vaktimiz gelmedi mi?" Chris gözleri faltaşı gibi açılmış bir şekilde Paige'e baktı, Aaron kaşlarını çatmış ve 'Ne diyorsun sen?' bakışını kendisine doğrultmuştu. Annié ise sadece boş gözlerle ona bakmıştı, bu 'Kendine gel ve bir daha böyle bir şey söyleme.' anlamına gelen bir bakıştı. Ancak Paige'in umurunda bile değildi, arkadaşlarına yardımcı olmak adına, o kızları buraya davet etmeliydi. Hem, onlar koskoca Christen Austen ve Aaron Anderson'dı, neden bu kadar korkuyorlardı ki sevdikleri kızları yanlarına davet etmekten? Paige elini hafifçe havaya kaldırdı ve yüzünde tatlı bir gülümseme ile kızlara el salladı. Şaşkınlıkla kendisine bakan, kızıl saçlı Aleksandra olmuştu. Arkadaşlarına başıyla Paige'i işaret etti. Doğrusu bu biraz kaba bir davranıştı, ancak Paige onu anlıyordu. Hiç konuşmamış olduğu bir kızın, ona el sallaması ve yanına çağırması böyle bir tepki vermesine neden olabilirdi. "Hey kızlar! Buraya gelin, neden bizimle oturmuyorsunuz?" Annié ve Aaron'ın kendisine, 'Seni öldüreceğim!' bakışları atmaları karşısında yine umursamazlık pelerinini giydi Paige ve gülümsemeye devam etti. Kızlar da birkaç dakika tereddüt ettikten sonra yanlarına gelmişlerdi. Güzel, en azından yanımıza gelip oturacak kadar kibarlar. Melanié'nin dik dik Annié'ye baktığını, Aleksandra'nın da Christen'a kaçamak bir şekilde şaşkın bakışlar attığını gördüğünde, Paige yine ortamı ısıtma görevini üstlenmesi gerektiğini fark etti. "Selam, kızlar. Ben Paige," dedi elini göğsüne götürürken, ardından kibar bir şekilde Annié'yi işaret etti. "Bu da Annié." Genç kadın muzip bakışlarla Chris ve Aaron'ı süzdü. Bir eliyle Chris'i, diğer eliyle de Aaron'ı işaret ettikten sonra konuştu. "Şey, bu iki beyefendiyi tanıtmama gerek yok bence. Bildiğiniz gibi Hufflepuff'ız, sizi orada öyle görünce buraya çağırmak istedim. Burada sadece biz varız, neden beraber biraz vakit geçirmiyoruz? Ne de olsa hepimiz bir aileyiz öyle değil mi?" Paige bir kahkaha attı. Aaron'ın Melanié'nin gelmesiyle hemen umursamazlık ve karizma zırhını giymiş olduğunu görebiliyordu. Genç adamın duruşu, bakışları ve yüzündeki ifade bile değişmişti. Chris ise yüzünde bilmiş bir ifadeyle, her zamanki tatlı haline bürünmüştü. Yalnızca aptal kızların hoşuna giden o tatlı hali. Paige bakışlarını Annié'ye çevirdiğinde, kızları yanlarına çağırmakla büyük bir hata yapmış olduğunu anlamıştı, adeta ölüm fermanını imzalamıştı. Ama artık çok geçti, ok yaydan çıkmıştı bile.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

HT.

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-