Ad-Soyad: Barbara Secarzj
Diğer karakterleriniz: Yok.

Karakteriniz

1. Seçilmek istediğiniz bina(-lar): Slytherin, Gryffindor.
2. Sınıf: III.
3. Kan Durumu: Safkan.
4. Karakteriniz ve Geçmişi: Barbara oldukça köklü ve soylu bir aileden gelmektedir. Ailenin bütün mensupları asırlardır Slytherin Binası'nda eğitim almışlardır. Diğer binalara seçilmek, melez yada muggle olmak aile için hakarettir. Merhametten yoksunlardır. Aile üyelerinin bir kısmı Durmstrang'a, bazıları Hogwarts'a gitmiştir. Karanlık Sanatları severler.

Barbara aile içi baskılarda ortada kalmış bir kızdır. Ailesinin ısrarı üzerine Durmstrang'a gönderilecekken kaçmıştır. Bu sebepten dolayı ailesi Barbara'yı aileye karşı geldiğinden görmezden gelmiştir. Barbara bu hareketinden hiç pişmanlık duymamıştır, Hogwarts'a ilk geldiği andan itibaren buranın ona uygun bir yer olduğunu düşünmüştür.
Ailesinden gelen özelliklerden dolayı kinci ve soğuktur. Fakat gerçek arkadaşlarının yanındayken eğlencelidir. Dalga geçmeyi, kendisinden zayıfları küçümsemek doğasında vardır. Kendisinden yüksek rütbeli ve güçlüleri ise kendine yaklaştırmaya, sevdirmeye çalışır. Bütün bu özelliklerine rağmen bazı konularda adaletli olur. Ailesinden konuşmayı sevmez, bu yüzden bu konu açılınca sessizleşir, içine kapanır. Gereksiz yere uzarsa konuyu kendisi kapatır. Kavgaları sakinleştirip boza da bilir, aniden kavga başlata da bilir. Değişken bir kişiliği vardır.
5. Güçlü: Karanlık Sanatlara Karşı Savunma.
6. Zayıf: Tılsım.

Örnek Roleplay
[align=justify][size=x-small]Florentia gerginlikten titreyen elini, karşısındaki minik kız çocuğuna uzattı. Kız, yedi-sekiz yaşlarında gözüküyordu. Büyük, yeşil gözlerinden korku okunuyordu. Saçları kısacık kesilmişti, boynunda yeni olduğu belli olan, derin bir yara izi, üstünde rengi solmuş, dizini geçen, pembe bir elbise vardı. Ayakları çıplaktı, Florentia onu zorla bu eve getirirken taş ve dallardan yara olmuşlardı.
Eliyle kızın kolunu sertçe tuttu. Ardından onu yukarı doğru çekerek yerden kaldırdı. Kız hiç direnmedi, sadece ağzından bir inleme sesi çıktı. Florentia kızı odadan çıkarıp büyük koridora getirdi. Koridor, karanlık ve kasvetliydi. Duvarları siyaha boyanmıştı, attıkları her adımda yer gıcırdıyordu. Kapıların çoğu kırık yada çıkıktı.
Kızın inlemeleri eşliğinde yüzlerce odanın bulunduğu koridorda ilerlemeye başladı, bir yandan da odaların kapılarına göz gezdiriyordu. Mutfak, Tuvalet, Oyun Odası, Florentia'nın Odası... Sonunda aradığı odayı buldu. Siyah ve eski bir kapıydı, diğer kapılara göre gıcır gıcırdı. Büyü Odası.
Elinin tersiyle kapıyı tıklattı. Ardından kapıyı açtı. İçeride yoğun bir küf ve anlaşılmayan kokular, duvara tutturulmuş raflarda bin bir çeşit malzeme vardı. Duvarlar isten ve örümcek ağından geçilmiyordu. Odaya sessizlik hakimdi. Hailey'nin ablası Geffry odanın en köşesindeki kazanının başına oturmuş, kazanın yanındaki küçük masadan aldığı bir sürü malzemeyi kazana atıyordu.
''Geffry, kızı getirdim.'' dedi.
Geffry başını kazandan kaldırdı. Uzun, siyah saçları, küçük ve tilkiyi andıran kırmızı gözleri, keskin yüz hatları vardı. Simsiyah, dar bir elbise giymişti. Küçük, ama güçlüydü, tuttuğu kişi ne kadar kaçmaya çalışırsa çalışsın kurtulamazdı ondan.
''Gel buraya küçük kız...'' dedi tıslamayı andıran bir sesle, kıza bakarak.
Florentia kızı bıraktı, minik kız, ürkerek Geffry'nin yanına gitti. Bir yandan da odayı inceliyordu. Geffry, kazanın önüne büyük ve kırık bir sandalye çekti,
kıza oturmasını söyledi. Kız oturmak için parmak ucuna çıktı, sonra suratını acıyla buruşturdu. Geffry söylenerek kıza yardım etti. Florentia da onları kapının yanındaki duvara yaslanarak izliyordu.
''Adın ne küçüğüm?'' dedi Geffry.
''Mia.'' dedi kız fısıltıyla.
''Nerede yaşıyorsun?'' dedi Geffry, bir yandan da kazanın yanındaki zincirleri eline almıştı.
''Gorn'da.'' dedi Mia, Geffry o bunu derken zincirleri kızın ayak bileklerine taktı.
Ardından ''Santo!'' diye bağırdı.
Zincirler aniden yükselerek tavana yapıştı, Mia da öyle. Çığlık çığlığaydı.
Geffry önemsemeden ''Antion!'' diye bağırdı.
Mia'nın sesi kesildi, hareketsiz kaldı. Birdenbire kulaklarından, gözlerinden, burnundan ve ağzından oluk oluk kanlar akmaya başladı. Geffry gülümseyerek kazanı kızın altına doğru itti.
Florentia donup kalmıştı. Küçük Mia, gözlerinin önünde ölüyordu, hem de korkunç bir şekilde. Oysa o hiçbir şey yapmamış, öylece kanların kazana akışını izlemişti.
''Kızın cesedini, evden uzaklaştırabildiğin kadar uzaklaştır. Geriye hiçbir iz kalmasın. Artık insan kanı bulduğumuza göre büyüyü yapabileceğim.'' dedi Geffry.
Bu sözlerinin ardından Mia'nın cesedini Florentia'ya uzattı. Florentia donuk bir ifadeyle cesedi kucakladı. Odadan çıkarken Geffry'nin gülerek sözler mırıldandığını duydu.
''Bu gece tüm ölümlüler ölecek, herkes önümde eğilecek.''


? ? ? ? ? ? ?

Florentia büyük koridorda odasına doğru, olabildiğince hızlı koşuyordu. Odasının önüne gelince hızla kapıyı açtı, masasının çekmecesindeki hayvan kemiğinden yapılma bıçağını eline aldı. Mia'yı gömerken onun cebinde bulduğu minik papatyayı, ucunda kılıç deseni olan kolyesine tutturdu. Ardından odasından çıktı.

''Çabuk buraya gel Florentia. Büyü tamamlandı.'' dedi Geffry mutlulukla gülümseyerek. Bir yandan kazanı karıştırıyordu.
Ama Hailey gülmüyordu, suratında donuk ve acımasız bir ifade vardı. Fakat mutlu gözükmeye çalıştı.
''Gerçekten mi? Yani bu gece tüm ölümlüler ölecek. Herkes önümüzde eğilecek.'' dedi Florentia ablasının yanına giderek.
''Evet, aynen öyle!'' Sonra durup Florentia'nın suratına baktı, ''Sende bir şeyler var Florentia, bunu hissedebiliyorum. Ah, lütfen o kızla ilgili olduğunu söyleme!'' dedi Geffry.
''Hayır abla, onunla ilgili değil.'' dedi Florentia. Sağ elinin baş parmağını sol elinin avcunda dolaştırıyordu bir yandan. ''Seninle ilgili.''
Geffry tek kaşını kaldırarak Florentia'ya baktı, fakat Florentia bıçağı boğazına dayamıştı ablasının.
''Bu zalimliği insanlara yapamayacaksın!'' dedi bağırarak.
''Florentia, tatlım, ben güclü bir cadıyım. Beni öldüremezsin. Ayrıca ben ölürsem seni de götürürüm.'' dedi Geffry sırıtarak. Kırmızı gözlerini kısmış, tırnaklarıyla Florentia'nın kolunu sıkıyordu. Oldukça vahşi gözüküyordu.
Elinde, Florentia'nın kalbine doğru tuttuğu bir bıçak vardı. Florentia derin bir nefes aldı, gözlerini yumdu, ardından bıçağı Geffry'nin boğazında kaydırdı. Ardından göğsünde keskin bir acı hissetti, gözleri karardı, bir daha hiç uyanamayacağı derin bir uykuya daldı...[/size][/align]

İşte Hogwarts'ın ihtiyaç duyduğu bir öğrenci daha! Hogwarts kadar Slytherin'in de sana ihtiyacı var.

Slytherin, III. Sınıf!