AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 Ateş Viskisi?

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Felix Felicis

Felix Felicis

Mesaj Sayısı : 349
Gerçek Adı : Bilgö&Dilorağ&Örümcek.

Ateş Viskisi? Empty
MesajKonu: Ateş Viskisi?   Ateş Viskisi? EmptyCuma Ocak 25, 2013 8:46 pm

Aquamarine Sparrow&Felix Felicis

    "Hadi Felix, geç kalıyoruz!" Bir kez daha aynaya baktıktan sonra üzerime cübbemi atıp dişlerimi gözden geçirdim. Aynanın yanındaki sehpadan asamı kapıp cübbemin cebine sokuşturduktan sonra hazır sayılırdım. "Ben cisimlenirim, siz gidin!" diye bağırdım kapının önünde bekleyen arkadaşıma. Efendim neymiş, illahi Muggle arkadaşlarının son model arabasıyla gideceklermiş. Melez olmama rağmen hala alışamadım o makinelere. Kocaman, demirden bir şey. İçerisi de minicik, adeta sizi yiyecekmiş gibi duruyor. Tabii bu Muggle aletinden korktuğum falan yok. Sadece tercih meselesi.
    Cübbemin içinden kot gömleğimin yakalarını düzeltip kemerimi sıkılaştırdım. Bu akşam Roma'nın en ünlü barına gidiyorduk ve muhteşem görünmeliydim. Belki şansım yaver giderdi de bu akşam otele eli boş dönmezdim. Gerçi son bir hafta garip bir şekilde otelin barında bana asılan birkaç kız olmuştu. Hepsi de Muggle'dılar gerçi. Açıkçası Muggle'ları pek sevmezdim, özellikle de manita ararken. Pek salak olurlardı. Eh, pek bir halt sayılmazdım ama benim de kendime göre kriterlerim vardı.
    İdare eder göründüğümü kabul edip parmaklarımı kıvırcığımsı saçlarımın arasından geçirdim. Sinirimi bozuyorlardı. Nasıl doğuştan gelen bir şey size yakışmayabilirdi ki? Dudaklarımı şişirip görüntüme çok zaman harcadığımı fark ettim. Yine başımın etini yiyeceklerdi. Derin bir nefes alıp düşüncelerimi barın yanındaki dar sokağa yoğunlaştırdım. Birkaç saniye sonra barın kapısından içeri giriyordum. Bakışlarımı dans pistinde gezdirdiğimde üç arkadaşımın da birilerini yakalamış olduklarını gördüm. E pes ama, ne kadar gecikmiştim ki? 15 dakika belki?
    Derin bir nefes alıp barmenden bir ateş viskisi istedim. Tam o sırada gözüme çarpan kız bir süre alık alık bakmama yol açmıştı. Bar taburesinden uzanan upuzun bacakları ve etraftaki ışıklandırmaya parlayan, beyaz tenine eşlik eden mavi gözleri vardı. İçimde anında yanına gitmek gibi bir istek oluşmuştu. Biraz da endişelenmiştim açıkçası. Kızda veela kanı mı vardı, bana mı öyle geliyordu? Saçmalama Felix, dedim kendi kendime kıza yanaşmadan önce. Öyle olsaydı bu bardaki bütün erkekler şu anda kızın etrafını çevrelemiş, böbürleniyor olurlardı. Kendimi iyice ikna ettikten sonra usulca yanaştım.
    "Size bir kadeh ateş viskisi ısmarlayabilir miyim, bayan?" dedim yüzümde etkileyici olduğunu umduğum, en azından bir gideri olduğunu umduğum bir gülümsemeyle.


Bıyrın, Felix.:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Maria Sparrow

Maria Sparrow

RP Yaşı : 498
Mesaj Sayısı : 424
Yaş : 26

Ateş Viskisi? Empty
MesajKonu: Geri: Ateş Viskisi?   Ateş Viskisi? EmptyPaz Ocak 27, 2013 8:48 pm

    Genç kadın, içi rom dolu içki bardağından küçük bir yudum aldı ve dilinde gezinen lezzetin verdiği hazla gözlerini kapadı. Gemiden ayrılmak ve çoğu zaman takıldığı bara gelmek Aqua'ya iyi gelmişti. O ve tayfası uzun zamandır seferdeydiler ve karaya ayak basmak, her ne kadar Aqua bir denizkızı olsa da, iyi gelmişti. Sonuçta bir parçası insandı ve bir insan gibi iki bacağı üzerine yürümeye ihtiyaç duyuyordu. Aqua özellikle bu barı seçiyordu hep, tayfasındaki yoldaşlarının hiçbiri burayı bilmiyordu. İkinci kaptanı Theos hariç. O da kanının son damlasına kadar bir korsan olsa bile, içmeyi sevmeyen bir adamdı. Bu yüzden Aqua ile bara gelmek yerine kamarasında dinlenip uyumayı seçmişti. Dinlenmek kesinlikle bana göre değil, zaman kaybı. Genç kadının uyku ile arası pek iyi değildi, her uyuduğunda onu ziyaret etmeye gelen kabuslar göz önünde bulundurulduğunda, Aqua'nın uyumaktan nefret etmesi normal bir şeydi. Theos gibi olabilmeyi çok istemişti Aqua hep, adam uyurken adeta huzura kavuşuyordu. Aqua'nın ise çirkin göründüğü tek zaman uyuduğu zamandı. Sanki güneşin içinde uyuyormuş gibi terliyor, yüzü bembeyaz oluyordu. Gördüğü rüyaların etkisinden birkaç gün boyunca çıkamıyor, aklını toparlayamıyor ve işine odaklanamıyordu; kaptanlığa. Birkaç gün hiç tayfaya görünmüyor ve kamarasında kalıyordu, aklındakileri silmek için fazlasıyla rom tüketiyordu ancak bazen romun bile faydası olmuyordu. Gerçi, kamarasında birkaç gün kalması, tayfasının onun arkasından kendi aralarında konuşmasına neden oluyordu ancak neyse ki, bu dedikodular Aqua'nın işine yarayan dedikodulardı. Denizciler, Aqua'nın o günlerde diğer denizkızlarının yaptığı gibi insan yediğini ve bu yüzden birkaç gün oradan çıkmadıklarını düşünüyorlardı. Theos kendisine bunu söylediğinde Aqua kahkahalarla gülmüştü, zavallı adamlar ondan korkuyorlardı, bu da otoritenin Aqua'nın ellerinde kalmasını kolaylaştırıyordu. Hem bunun sayesinde, tüm korsanların arasında saygın bir yer kazanmıştı Aqua. Ah, bir denizkızı ve bir korsan olmak ne harika şeydi. Genç kadın önünde durmakta olan romundan bir yudum daha aldı ve iç çekerek etrafına bakındı. Birçok adamın ona bakmakta ve hamle yapıp yapmamak konusunda kararsız bir durumda kaldıklarını görebiliyordu Aqua, bu her zaman başına gelirdi. Alışkın olduğu bu durum ise her geçen gün daha da hoşuna gidiyordu. Erkeklerin onla ilgilenmesini seviyordu. İçten içe, erkeklerle küçük bir çocukken ailesinin onunla ilgilenmemiş olmasından dolayı oluşmuş olan o boşluğu kapatmaya çalışıyordu. Babası Jack ve adını bile bilmediği annesi, ona pek de iyi bir aile ortamı sunmamışlardı doğrusu.

    Yan gözle kendisine doğru bir adamın geldiğini gördüğünde, zaten dik olan sırtını daha da dikleştirdi Aqua ve aklındaki düşüncelerden sıyrıldı. İşte gece şimdi başlıyordu. "Size bir kadeh ateş viskisi ısmarlayabilir miyim, bayan?" Aquamarine genç adama döndü ve ukala bir şekilde gülümsedi. Adamın yüzündeyse ukala bir gülümsemeden çok, şirin ve yakışıklı bir gülümseme vardı. Aqua adamın yüzüne birkaç dakika baktı. Kıvırcık saçlar, mavi gözler ve özenle yaratılmış dudaklar. Evet, eğlenceli olacak. "Hayır." Aquamarine yüzündeki gülümsemeyi anında yok etti ve adamın gözlerinin içine bakmaya devam etti. Bu sırada birkaç metre geride, gençlerden oluşan kalabalık bir masa ikisine bakıyor ve gülüşüyordu. Aquamarine sıkıntılı bir şekilde iç çekti ve adama bakmaya devam etti. Nasıl bir tepki vereceğini merak ediyordu, genelde Aqua'nın ilkten sergilediği asabi tavırlara dayanabilen erkekler çok az olurdu. Ancak içinde, karşısındaki adamın geceyi onunla geçireceği gibi bir his vardı.


En son Aquamarine Sparrow tarafından Paz Şub. 10, 2013 8:14 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Felix Felicis

Felix Felicis

Mesaj Sayısı : 349
Gerçek Adı : Bilgö&Dilorağ&Örümcek.

Ateş Viskisi? Empty
MesajKonu: Geri: Ateş Viskisi?   Ateş Viskisi? EmptySalı Ocak 29, 2013 4:28 pm

    Kızın yüzünde beliren gülümsemeyle bir anlığına işi kıvırdığımı sanmıştım ki anında gelen soğuk bir hayır bir kova buz gibi üzerime boşaltılmıştı. Üstelik hayır demesine rağmen pişkin pişkin yüzüme bakıyordu. İyiyiz, hoşuz, taş gibiyiz de; neden bu iyice yerin dibine sokma girişimleri? İstemiyorsan dön git işine, değil mi? Neden hala suratıma bakıyorsun ki?
    Ben 1-2 saniye boyunca içimden kızla konuşadurayım, dışımdan basit bir
    "E bu çok kısaydı ama," ile konuşmayı(?) sürdürdüm. Ne beklenir? Öylece bakmaya devam etti. Sanırım bugün şanslı günümde değildim. Sanırım. "Ama açık konuşmalıyım, biriyle takılmayacaksanız burada olmanın ne manası var ki, madam?" dedim ona inceleyen gözlerle bakarak. Cidden, birileriyle konuşmayacaksa, ısmarlanan içkileri kabul etmeyecekse, ne işi vardı ki burada? Kızdan uzaklaşmadan önüme dönüp ateş önümde beliren ateş viskisinden güzel bir yudum aldım. Bütün gecemin böyle geçeceği düşüncesiyle dudaklarımı şişirdim sıkıntıyla. Drunken Sailor Bar'a gelmiştim ve yapabileceğim tek şey bu muydu? Kızdan cevabımı aldıktan sonra büyük ihtimalle biraz keşfe çıkardım. Ortalığa biraz alıştıktan sonra da birini bulurdum. Yani umarım. Aklımın köşesine 1 kadehten fazla içmem gerektiğini kazıdım. Yoksa fazlasıyla sapıtıp arkadaşlarımdan birine bile asılabilirdim. 2 kadeh ateş viskisiyle geçen maceralarım pek hoş da bitmemişti açıkçası. Parmaklarımı saçlarımın arasından geçirip içinde bulunduğum kara buluttan hemen çıkmam gerektiğini düşündüm.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Maria Sparrow

Maria Sparrow

RP Yaşı : 498
Mesaj Sayısı : 424
Yaş : 26

Ateş Viskisi? Empty
MesajKonu: Geri: Ateş Viskisi?   Ateş Viskisi? EmptySalı Ocak 29, 2013 5:13 pm

    Aqua genç adamın suratına bakmaya devam etti, ne kadar sinir olduğunu belli etmemeye çalışıyordu. Ama açık konuşmalıyım, biriyle takılmayacaksanız burada olmanın ne manası var ki, madam? Aqua yüzünü buruşturdu ve bakışlarını bardaki diğer insanlara çevirerek içkisinden bir yudum aldı. Ne bekliyordu acaba, hemen orada üstüne atlamasını mı? Genç kadın hiçbir zaman o kadar kolay kendini bırakan biri olmamıştı, karşısındaki yeni yetmenin de fikrini ve davranışlarını değiştireceğini sanmıyordu. Üstelik, içki tercihinden de nasıl biri olduğunu belli etmişti genç adam. Belki rom içseydi, kendisi için işleri kolaylaştırabilirdi. Aqua derin bir nefes aldı ve etrafına bakınmaya devam ederken nasıl bir cevap vermesi gerektiğini kafasında oluşturmaya çalıştı. Tuhaftı, genelde hiç böyle tıkanmazdı. Her zaman verecek bir cevabı olurdu ve bu cevaplar her zaman karşısındakinde soru işaretleri bırakırdı. Ay, aman! Bir sefer de edebi konuşma Aqua. Genç kadın ellerinde tutmakta olduğu içki şişesini tezgaha geri bıraktı ve uzun, siyah saçlarını omzunun gerisine attı zarif bir şekilde. “Buraya, yalnızca biriyle takılmaya geleceğimi düşünecek kadar yüzeysel biri misin?” Genç adam ona ‘Madam’ demişti, ancak Aqua’nın aynı resmiyet ile konuşmaya niyeti yoktu. Biri ile başarılı bir iletişime geçmenin en iyi yolu resmiyet olmadan, kibarlık olmadan konuşmaktı. Bu samimiyeti belli ederdi. “Ayrıca, sana hayır dedim çünkü ateş viskisinden nefret ederim.” Aqua bunu söyledikten sonra içkisini tekrar eline aldı ve koca bir yudumu midesine gönderdikten sonra, konuşmaya devam etti. “Hiç rom diye bir içki duydun mu? Aslında duymamış olmalısın, romu yalnızca cesur yürekli denizciler içer. Senin gibilere uygun olduğunu sanmıyorum. Gerçi, bir denesek ve uygun olup olmadığını görsek fena olmaz.” Aqua bir kahkaha attı ve az ötedeki masadan, ona bakan güzel bir kadına kadehini kaldırdı. Eh, tüm gecesini karşısındaki genç adamla laf dalaşına girerek geçiremezdi ya. Başka alternatifler de bulundurmalıydı. Gerçi bu gece canı erkek çekiyordu ama, başka seçeneklerle de yetinmek zorunda kalabilirdi.

    Kendisine bakmakta olan genç adama çevirdi gözlerini tekrar Aqua. Aslında bu kadar kendini beğenmiş olmasa yakışıklı ve çekici olduğundan Aqua bu işi uzatmadan onunla geceyi geçirmeyi kabul ederdi. Ancak kibri ve biraz şapşal olan davranışları Aqua’nın bunu yapmasını engelliyordu. Aslında, bunu engelleyen şey Aqua’nın bazı şeyleri uzatmayı sevmesi de olabilirdi. Garip bir şekilde bu çocuğun şapşallığı genç denizkızının hoşuna gidiyordu. Adam kendisinin bir denizkızı olduğunu öğrendiğinde nasıl bir tepki verecekti acaba? Son derece tatlı olacağı kesin. Birden öylesine sırıtmakta olduğunu fark eden Aqua, kendini hemen toparladı. Neyse ki sırıtırken çocuğun yüzüne bakmıyordu, gözü yine masadaki kıza kaymıştı. Derin bir nefes aldı ve içkisini genç adama uzattı Aqua. “Hadi, iç şundan.” Adamın elinden içkisini aldı ve kendi romla dolu olan bardağını tutmasını sağladı. Ateş viskisi dolu bardağı barmene yolladı ve yüzünde ukala ama tatminlik dolu bir gülümsemeyle tekrar genç adama baktı. Ancak adam içkisi elinden alınmış olduğu için sinirlenmiş gibi gözüküyordu. Aqua bir kahkaha attı. “Merak etme, seni zehirlemiyorum. En azından şimdilik. Hadi, iç şunu. Haklı olduğumu göreceksin.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Felix Felicis

Felix Felicis

Mesaj Sayısı : 349
Gerçek Adı : Bilgö&Dilorağ&Örümcek.

Ateş Viskisi? Empty
MesajKonu: Geri: Ateş Viskisi?   Ateş Viskisi? EmptyÇarş. Şub. 13, 2013 8:47 pm

    Soruma karşılık epey tatmin edici ve ezen (gerçekten ezen) bir cevap aldıktan sonra boş gözlerle ateş viskimden büyük bir yudum alıp kendime gelmeye çalıştım. 1,50 bacaklara sahip, siyah saçlı, mavi gözlü ve bembeyaz bir tene sahip olan bir kız tarafından geri çevrilmek, üzerine birkaç ezici itafta bulunulmak insanın egosunu biraz zedeliyordu açıkçası. Hani bende de öyle ahım şahım bir ego yoktu da, bu da işin içine tuz-biber oluyordu işte. İlginin benden çekildiğini hissettiğimde genç kadının bakışlarını takip ettim sessizce. Bakışlarım Flore'un üzerine düştüğünde gözlerimin büyümesine engel olamadım. Tam da benim arkadaşıma gelmişti, ah ne muhteşem. Flore açık bir eşcinseldi ve... ve... Tamam belki de yanımdaki genç kadın hakkındaki bütün umutlarımı şimdiye kadar kaybetmemişsem şu anda kaybedebilirdim. Ve sanırım şu anda umudum yok.

    Bir süre birbirlerini sırıtmalarını izledikten sonra genç kadın yine bana döndü. İçmemi söyleyip romu önüme doğru itledi. Gözlerimi kuşkuyla kısıp bir bardağı bir de onu süzdüm. Eğer bizim takımdan değilse neden bunu söylemiyor ve benle ilgilenmeyi bırakmıyordu ki? Belki de bombayı en son patlatmak istiyordur, dedi içimden bir ses. Ah, hadi ama! Daha ne kadar ezebilirdi ki? Kendimi daha fazla komik duruma düşürmeden bu işe el koymam gerektiğini fark ettim. Omuzlarımı dikleştirip onu susturmak için elimi kaldırdım. Komik olan şeyse zaten susuyor olduğuydu, sanırım bu ayrıntıyı geçebilirdik. "Benim takımımdan olmadığınızı biliyorum ve kendimi daha da küçük düşürmek istemiyorum, bayan. Benimle ilgilenmek zorunda hissetmeyin kendinizi," dedim ciddiyetle. Bir yandan da rom bardağı beni süzüyordu. Küçük bir yudum alıp yerine geri bıraktım. İlgilenmeyen bir sesle "Ve rom da dediğiniz kadar güzelmiş, her ne kadar kalbimi kırsanız da." diye mırıldandım. Üzerine ateş viskimden bir yudum alınca epey tatsız gelmişti. Genç kadına kaçamak bir bakış atıp barmenden bir kadeh rom istedim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Maria Sparrow

Maria Sparrow

RP Yaşı : 498
Mesaj Sayısı : 424
Yaş : 26

Ateş Viskisi? Empty
MesajKonu: Geri: Ateş Viskisi?   Ateş Viskisi? EmptyCuma Şub. 15, 2013 2:06 pm

    Genç kadın, adamın hafif bozulmuş yüz ifadesiyle göz ucuyla baktı ve bir kahkaha atmamak için kendini zor tuttu. O kadar da kaba olamazdı, bu hiç ona göre bir şey değildi. Ama istemsizce gülmek istiyordu, genç adamın bu hali çok hoşuna gitmişti. Bir süre genç adama baktı, sonra da bakışları yine masadaki o kıza kaydı. Güzel bir kızdı ve Aqua’ya gülümsüyordu. Genelde kızlardan hoşlanan kızlara rastlamak biraz zor olurdu, aptal ahlak kuralları yüzünden kimse olduğu kişi gibi davranamıyordu ki. Ama Aqua diğer insanlar gibi değildi. O bir kadındı ve bir kaptandı, henüz bir çocukken Siyah İnci’nin başına geçmişti, diğer adamların ona saygı göstermesini sağlamak onu biraz zorlasa da, bir süre sonra onu da başarmıştı. Ayrıca Aqua sıradan bir insan da değildi, bir denizkızıydı. Denizlerin kızı, suya düşünce yüzemeyen ve boğulan birçok ahmağın aksine, kendisi suya düştüğünde daha da güçlenirdi. Bu yüzden, etrafta ona seçimleri ve yaptıkları konusunda hesap soracak, bunu yapmaya cesaret edecek tek bir insan bile tanımıyordu. Genç kadın hem kadınlardan, hem de erkeklerden hoşlanmanın hiçbir sorun teşkil etmediğini düşünüyordu, ona göre bu normal bir şeydi. Beraber yaşamakta olduğu tayfa yüzünden erkeklerden tiksinir olmuştu, ancak ne zaman Theos’u görse bu tiksinme hissi kayboluyordu. Sonuç olarak, Aqua her erkekle beraber olmaması gerektiğini, hatta bazen bir erkek ve bir kız arasında kalırsa tercihini kızdan yana kullanması gerektiğini biliyordu. Babası ve annesi onu bu hale getiren bir tayfa ile yalnız bıraktıklarında ne düşünüyorlardı acaba? Aqua derin bir nefes aldı ve unutmaya çalıştı. Her zamanki gibi. Ne zaman annesi ve babası aklına gelse, unutmaya çalışırdı genç kadın. Asla tam olarak unutamazdı elbette, ama bir süreliğine de olsa aklından geçmişinin çıkmasını sağlayabilecek kadar uzmanlaşmıştı bu konuda. Kızla bakıştıklarını anlayan genç adam, rahatsız olmuş gözlerle bir masadaki kıza, bir de Aqua’ya bakıyordu. Aqua sonunda kıza bakmayı bırakması gerektiğini fark ederek adamın yüzüne sabitledi gözlerini. Çok yakışıklıydı aslında, Aqua belki de bu gecelik, bir kıza bir erkeği tercih etmeyi düşünebilirdi. Ancak önce ona uzattığı romu içmeliydi, hala içmeyerek büyük bir saygısızlık etmişti. Aqua’yu susturmak istercesine elini havaya kaldıran genç adama kaşlarını çatan, şaşkın gözlerle karşılık verdi Aqua. Genç denizkızı zaten konuşmuyordu, bu da neydi şimdi? Beklenmedik hareketler sergilemeye başlaması, Aqua’nın bu genç adamdan hoşlanmaya başlamasına neden olmuştu aslında, Aqua derin bir iç çekti ve söyleyeceklerini dinledi.

    “Benim takımımdan olmadığınızı biliyorum ve kendimi daha da küçük düşürmek istemiyorum, bayan. Benimle ilgilenmek zorunda hissetmeyin kendinizi,” dedi genç adam ciddiyetle. Aqua bu sefer kendini tutamamıştı, küçük bir kahkaha attı ve adamın elindeki rom bardağından bir yudum tatmasını seyretti. “Ve rom da dediğiniz kadar güzelmiş, her ne kadar kalbimi kırsanız da.” Bu sözler üzerine Aquamarine ilk defa genç adamın yüzüne tam olarak baktı. Ardından birkaç saniye hiçbir şey söylemeden adamın kendine de rom dolu bir bardak sipariş edişini seyretti. Bardak hazır olup eline verildiğinde, Aqua kendi bardağını aldı ve genç adamınki ile tokuşturdu. “Senin takımından olmadığımı nereden çıkardın?” Genç adam kendisi ile ‘siz’ diyerek konuşuyordu, ancak Aqua böyle konuşamazdı. Bu onun tarzı sayılmazdı. Aslında o sırada hayatının en kibar konuşmasını bile yapıyor olabilirdi ki, bu bazı insanlara göre son derece kaba bir konuşma olarak sayılabilirdi. “Seninle ilgileniyorum çünkü bunu istiyorum. Ben istemediğim hiçbir şeyi yapmam. Eğer seninle ilgilenmek istemeseydim, kendimi bunun için zorlamazdım, hiç vakit kaybetmeden seni buradan kovar ve işime bakardım.” Aqua derin bir nefes aldı ve bakışlarını başka tarafa çevirip romundan bir yudum aldı. “Şimdi, bu saçma dakikaları unutup güzelce devam edelim. Adım Aquamarine, bir denizkızıyım. Sanırım… sen de bir büyücüsün. Senin adın nedir?” Aqua yüzünde hafif bir gülümseme ile genç adma baktı, ardından içkisini tezgaha bıraktı. Bir anda canı içmek istememişti ki, Aqua’nın rom içmek istemediği bir an bile olmazdı. Yoksa heyecanlandığı için mi böyle olmuştu? Hah, yok artık!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Felix Felicis

Felix Felicis

Mesaj Sayısı : 349
Gerçek Adı : Bilgö&Dilorağ&Örümcek.

Ateş Viskisi? Empty
MesajKonu: Geri: Ateş Viskisi?   Ateş Viskisi? EmptyCuma Mayıs 24, 2013 9:47 pm

    Dudaklarımı büzmüş, romumun kadehimin içinde salınışını izliyordum ki yanımdaki bayanın küçük kahkahası kaşlarımı çatmama neden oldu. Ha-ha, evet, çok komik. Bu geceki performansım bu kadardı anlaşılan. Merlin'in sarkık donu adına, Drunken Sailor Bar'da sarkmaya çalıştığım ilk insan beni reddediyor, dalga geçiyor ve eşcinsel olduğunu söylüyordu. Pekala, şanslı gecemde olmadığımı çoktan fark etmiş olmalıydım, kaderi zorlamak nedendi? “Senin takımından olmadığımı nereden çıkardın?” dedi genç kadın. Kaşlarımı kaldırıp şaşkınlıkla ona baktım. Ah, mükemmel, bir biseksüel. Yani, o kadar da sevinmedim çünkü o kadar çaresiz değilim... Pekala, yalandı. “Seninle ilgileniyorum çünkü bunu istiyorum. Ben istemediğim hiçbir şeyi yapmam. Eğer seninle ilgilenmek istemeseydim, kendimi bunun için zorlamazdım, hiç vakit kaybetmeden seni buradan kovar ve işime bakardım.” Pekala, bunun içime su serpmesi falan mı gerekiyordu? Denizkızı adını da söyledikten sonra romumdan bir yudum daha olarak kendimi oyaladım. Denizkızıydı demek... Onlar hakkında pek bilgim yoktu açıkçası. Denize girdiğinde ayakları bir yüzgece mi dönüşüyordu? Yoksa hayatının aşkını öptükten sonra sonsuza dek bir çift ayağa mı sahip olacaktı? Bir muggle olan anneminden duyduğum efsaneler sadece bunlarla sınırlıydı. Ama içimden bir ses, çok zeki(!) bir ses, bunların gerçek olmadığını düşündü.
    Romdan aldığım ikinci yudum ağzımda hoş bir tat bırakırken sonunda doğru düzgün bir cevap almanın verdiği sevinçle yüzüme yayılan gülümsemeye mani olamadım. Benimle ilgilendiğini söylemişti işte, daha ne olsundu ki?! "İsmim Felix. Felix Felicis. Biliyorum, çok saçma bir isim," dedim utançtan burnumu kadehime gömmeden hemen önce. Tabi kadehi burnuma gömüp uzun bir yudum çekmeye çalışınca güzelce boğazıma da kaçmıştı. Mükemmel.
    Öksürük krizini ardından gözlerimden gelen yaşları sildim. Hafifçe burulmuş olan sesimle "Evet, bir büyücüyüm," diye ekledim. Bir yandan da içimden kendimi önümüzdeki yıla lanetlemek geliyordu. "Her ne kadar öyle gözükmesem de." dedim yanaklarıma akın eden kanın verdiği sıcaklıkla. Güle güle Aquamarine, hoşgeldin Elizabeth.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Maria Sparrow

Maria Sparrow

RP Yaşı : 498
Mesaj Sayısı : 424
Yaş : 26

Ateş Viskisi? Empty
MesajKonu: Geri: Ateş Viskisi?   Ateş Viskisi? EmptyPerş. Mayıs 30, 2013 2:04 pm

    "İsmim Felix. Felix Felicis. Biliyorum, çok saçma bir isim," diye yanıt verdi Felix, Aqua kaşlarını kaldırdı ve ilk defa sıcak bir gülümseme ile baktı genç adama. Oysa o, bu ismi çok sevmişti. İçkisinden küçük bir yudum aldıktan sonra küçük çaplı bir öksürük krizine girdiğinde, Aqua şaşkınlıkla baktı genç adama ve krizin hemen sonlanmasını umdu, zira tüm gece sürecek gibiydi ve Aqua bunu istemiyordu. "Evet, bir büyücüyüm," diye devam etti bir büyücü olduğu her halinden belli olan Felix, Aqua hafifçe gülümseyerek içkisinin dibinde kalan son yudumu da içti ve bardağı tezgaha bıraktı. Bu gecelik, buradaki içki limitini doldurmuştu. Gerisine ya Felix'in evinde, ya da kamarasında devam ederdi. "Her ne kadar öyle gözükmesem de." Aqua oturuşunu Felix'le tam olarak yüz yüze olabileceği şekilde değiştirdi ve derin bir nefes aldı. Bu gece Felix'le yatabilir ve sonra gemisine dönüp, yaşantısına devam ederdi, yeni maceralar ve gizemler deryasına bırakırdı kendini ve her zaman olduğu kişi olurdu, bir korsan. Ancak içinden bir ses bir süre karada kalmasını söylüyordu, babası Jack Sparrow'un bazen bir aydan fazla karada kaldığı zamanlar olduğunu öğrenmişti Theos'dan. Gerçi, o iç sesini dinleyerek değil, İngiliz askerleri tarafından yakalanıp hapse tıkıldığı için kalmıştı o kadar uzun süre. Onu yakalayan herkesin elinden, ne olursa olsun kaçmanın bir yolunu mutlaka bulmayı başaran Jack Sparrow, asla denizleri terk etmemişti istisnai durumlar dışında. Ve siz, dostlarım... Siz, Kaptan Jack Sparrow'u, bugün, neredeyse yakalıyordunuz! Babasının sesini hatırlamaya çalışarak gözlerini kıstı Aqua, bu sözü söylerken ki halini. Ancak ses, rüyalarında duyduğu sesler gibiydi. Boğuk ve unutulması son derece kolay. Dudaklarını ısırırken, Felix ile göz göze geldi.

    Ah... doğru ya. Cevap vermesi gerekiyordu. Geçmişine dalıp gittiğinde, aralarında geçen konuşma ne kadar mühim olursa olsun, mürettebatı ve Theos onu yalnız bırakırdı ancak Felix ne mürettebatından biriydi, ne de Theos'tu. Felix bir yabancıydı, Aqua'nın kim olduğunu, neler yaşadığını bilmeyen bir yabancı. Gerçi, Felix'i mürettebatına alma konusunu düşünmeliydi belki. Denizcileri arasında yakışıklı adamlar vardı ancak hiçbiri kesinlikle Felix kadar iyi görünmüyordu. Yalnızca yatakta iyi olan, kaba saba heriflerdi işte. Ancak Felix muhtemelen son derece kibar ve kesinlikle hoyrat olmayan bir yapıya sahipti. Aqua hafifçe sırıtmaya başladığını fark ettiğinde boğazını temizledi. "Yok canım, bence gayet güzel bir isim. Ayrıca, öyle gözükmesen bir büyücü olduğunu nasıl tahmin edebilirdim?" Aqua göz kırptı ve Felix'in içmeyi bırakmış olduğu kadehi eline alıp bir dikişte bitirdi. "Başka bir yere gidelim mi? Burası çok gürültülü!" dedi Aqua ve sandalyesinden inerken Felix'in elini tuttu, hızla barın çıkışına doğru sürükledi genç adamı ve kapının dışında çıktıklarında kocaman sırıttı. "Ee, senin evin mi, yoksa benim kamaram mı? Ama benim kamarama gidersek oğlanlarımı da içeri almak zorunda kalabiliriz... Şey bence senin evin daha iyi olur." Dudaklarını ısırdı ve hafif bir rüzgar estiğinde ürpererek kendine sarıldı Aqua.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Felix Felicis

Felix Felicis

Mesaj Sayısı : 349
Gerçek Adı : Bilgö&Dilorağ&Örümcek.

Ateş Viskisi? Empty
MesajKonu: Geri: Ateş Viskisi?   Ateş Viskisi? EmptyÇarş. Haz. 05, 2013 9:00 pm

    Boğazım hala acı acı yanmaya devam ederken elimdeki romdan çoktan vazgeçmiştim. Barmenin önüme koyduğu su dolu bardağı içmeden önce minnettar bir bakış attım. Şimdi çok daha iyi hissediyordum. Yani iyi hissettiğim tek konu boğazımdı. Şu anda kendimi salak gibi hissetmekle beraber gecenin ilerleyen saatlerinde vücudumun herhangi bir yerinin iyi hissedip hissetmeyeceği de merak konusuydu. Ayrıca dudağını dişlerinin arasına sıkıştırmış gözleri buğulu buğulu bakan denizkızı da bana hiç yardımcı olmuyordu. Neden bazen çok salaktım ki? Merlin, kaç yaşına gelmiş bir büyücüydüm, hala hareketlerimi kontrol edemiyordum. Neyse, annem her zaman akıl yaşımın 5 olduğunu söylerdi. Sanırım artık inkarı bırakıp kabullenme vakti gelmişti.

    Denizkızının hafifçe öksürmesiyle düşüncelerimden kopup gerçek dünyaya geri indim. "Yok canım, bence gayet güzel bir isim. Ayrıca, öyle gözükmesen bir büyücü olduğunu nasıl tahmin edebilirdim?" dedi göz kırpıp artık el sürmediğim içkimi bir dikişte bitirerek. "Başka bir yere gidelim mi? Burası çok gürültülü!" diye devam etti beni elimden tutup barın çıkışına doğru sürüklerken. Bense bir patates çuvalı misali kaslarımı geçtim, beynimi kullanamaz halde tökezleye tökezleye Aqua'yı takip etmekle meşguldüm. "Ee, senin evin mi, yoksa benim kamaram mı? Ama benim kamarama gidersek oğlanlarımı da içeri almak zorunda kalabiliriz... Şey bence senin evin daha iyi olur."

    Bu gerçek hayat mı yoksa hala fantezi denizinde mi yüzüyorum? Şu anda resmen bütün umudumu kesmişken bütün dünyayı ayakları altına serebilecek bir kişi benimle olmak istiyor. Benimle olmak derken, benimle olmak. Yani, hadi ama! Burası çok gürültülü diyerek karşınızdaki insanın evine gitmeyi teklif ediyorsanız onun için kesinlikle çaresizsiniz demektir. Lanet olsun, demek ki içerlerde bir yerlerde zavallı genç kız üzerinde yine farkında olmadan öldürücü cazibemi kullanmıştım... Elimde olan bir şey olsa keşke. Bazen %25 Veela kanına sahip olduğumu düşünmüyor değilim.

    "Burada kalıcı değilim, ama oldukça geniş bir otel odam var," dedim denizkızının kollarını kendi etrafına sarışını izlerken. Etrafımızdaki insan topluluğunu aşmaya çalışırken bir yandan da üzerimdeki ceketi Aqua'ya verdim. Bir apartman aralığına girdikten sonra vücudunu kendiminkine yaslayıp dudaklarına bir öpücük kondurup konuştum. "Sanırım arta kalan oynaşmalara gerek yok, ne dersin, denizkızı?" dedim belini sıkıca kavrayıp otel odama cisimlenmeden önce. Kendimi odanın ortasında bulduktan sonra şöyle bir duraklayıp kollarımın arasındaki kadına baktım. Gözbebekleri genişlemiş, mavi irisi onun etrafında ince bir halka gibi kalmıştı. Normal bir insanın gözbebeklerinin bu kadar genişlemesi imkansızdı ama denizkızının bu insanüstülüğü bir şekilde beni fena halde cezbediyordu. Askılı tişörtünün altında göğsü hızla inip kalkıyor, gözlerim için mükemmel bir manzara oluşturuyordu. Bakışlarımı tekrar gözlerine çevirip gülümsedim. "Selam."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Maria Sparrow

Maria Sparrow

RP Yaşı : 498
Mesaj Sayısı : 424
Yaş : 26

Ateş Viskisi? Empty
MesajKonu: Geri: Ateş Viskisi?   Ateş Viskisi? EmptyÇarş. Haz. 05, 2013 9:39 pm

    Otel odasına cisimlendiklerinde Aquamarine şaşkınlıkla kollarını beline dolamış olan Felix'e baktı, daha önce hiç cisimlenmemişti ve bunun pek de hoş bir deneyim olduğunu düşünmüyordu. Midesi bulanmıştı ve kesinlikle koca bir bardak roma daha ihtiyacı vardı. Felix'in dudaklarına son derece ağzı sulanmış halde bakarken bulduğunda kendini, epey sarhoş olduğunu fark etti denizkızı. "Selam." Aqua alaycı bir gülümseme ile karşılık verdi genç adama ve kollarından sıyrıldıktan sonra zıplayan adımlarla tuvalete gitmeden hemen önce "Hemen dönerim!" diye seslenmeyi akıl edebildi. Kapıyı sertçe kapattı ve parmakları kapı kilidinde yaklaşık bir saniye boyunca dolandıktan sonra, aynaya doğru yürüdü. Ah şu her kapıyı kitleme huyun yok mu, Aqua. Aynadaki yansımasına baktı ve kocaman sırıttı Aqua, ardından somurtarak bakmaya devam etti kendisine ve musluğu açtı. İçeride hiçbir şey yapmadan salak salak aynaya baktığının belli olmasını istemiyordu. Pekala, öncelikle neden bu kadar gerildiğini anlamıyordu. Alt tarafı bir erkekti işte, ondan çok daha yakışıklılarıyla birlikte olmuştu ve hepsinde kontrol onda sayılırdı. Elbette bunda da kontrol onda olacaktı, ancak şu atıp duran kalbi ve ne yapacağını bilememe hissi... Aqua dişlerini sıktı ve kısık bir sesle fısıldadı. "Sen bir Sparrow'sun, sen yaşayan tek Sparrow'sun. Sen Jack Sparrow'un kızısın. Sakin ol. Sakin ol." Derin bir nefes aldı Aquamarine ve hafifçe gülümseyerek son bir kez baktı yansımasına.

    Kapıyı açtı ve onu beklemekte olan Felix'e gülümsedi. Hızlı adımlarla genç adama doğru yürüdü ve dudaklarına uzun bir öpücük kondurdu. Pekala, bu kalbinin deli gibi atması sonucunu doğurmuştu ancak Aqua kendisini çok kötü hissetmiyordu. Felix'in boynuna kollarını doladı ve tekrar öpmeye başladı genç adamı. Tişörtünü çıkaracağı anı heyecanla beklese de, fazla hızlı davranmak istemiyordu Aqua. Felix'in yatağa yatmasını sağladıktan sonra kendisi de onun üzerine yerini aldı ve uzun zamandır bir erkekle beraber olmadığını hatırladı Aqua. En son, dört ay önce tayfasından bir denizci ile birlikte olmuştu ve Yüce Tanrım, böyle bir şeyin olduğunu bile hatırlamıyordu. Romun onu ele geçirdiği gecelerden biriydi ve ertesi sabah Theos'tan yediği azar dört ay boyunca kimseyle birlikte olmak istememesine neden olmuştu. Evet, babasını küçükken kaybetmişti ancak onun yerini çok iyi dolduran biri vardı. Düşünmeyi bıraktı ve bacaklarının altındaki adama odaklanmaya çalıştı, üzerindeki tişörtü çıkardığı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, bunu yapması pek de zor değildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Felix Felicis

Felix Felicis

Mesaj Sayısı : 349
Gerçek Adı : Bilgö&Dilorağ&Örümcek.

Ateş Viskisi? Empty
MesajKonu: Geri: Ateş Viskisi?   Ateş Viskisi? EmptyPerş. Haz. 06, 2013 12:25 am

    Yüzümde küçük bir gülümsemeyle küçük bir kız çocuğu gibi banyoya kaçan Aqua'nın geri dönmesini bekledim. Daha önce birlikte olduğum çoğu kadından farklı bir şeyler vardı bu denizkızında. Diğer tek gecelikler... Tek gecelikti. Yani, her şey çok klasik ve anlamsızdı. Şimdiyse bu kadını elde etmek için uğraşmam ve tam umudumu kesmişken birden kendimi otel odamda bulmam... Sanırım tam da Roma ve Drunken Sailor Bar'ın büyüsüyle gerçekleşen şeylerdi bunlar. Daha önce hiçbir tek geceliğimde olmadığı kadar heyecanlandırıyordu beni.

    Lavabonun kapısının açılışıyl bakışlarımı bana doğru gelen Aqua'ya çevirdim. Önüme geldiğinde bir an duraklamadan dudaklarını benimkilere bastırmıştı. Ellerimi genç kadının beline sarmışken omzumdaki baskıyla geriledim. Taa ki dizimin arkası yatağa çarpana kadar. Uzandığımda şu anda bacaklarını belimin iki yanına atmış, üzerimde oturan göz kamaştırıcı bir kadın olduğuna inanamıyordum. Bir anlığına dikkatinin dağılmasının bana verdiği fırsatla tişörtümü çıkardım. Asamı da başucuna güvenli bir şekilde koyduğumdan emin olduktan sonra dikkatimi şimdi parmak uçlarını gövdemde gezdiren Aqua'ya yönelttim. Bakışları parmaklarının çizdiği rotayı takip ediyordu. Kendime hakim olamadan dudaklarımın bir kenarı havaya kalktı. "Hoşuna giden bir şey görüyor musun?" dedim alaycı bir tonla. Bakışlarımız buluştuğunda doğrulup dudaklarımı boynunda ve omuzlarında gezdirdim. "Olayları kontrol etmek istemeni ne kadar şirin bulsam da," dedim dişlerimi sertçe omzuna bastırıp tek bir hamleyle yukarı yerleşmeden önce. "Üstte olmayı tercih ederim, bayan." Sonraki birkaç dakika içinde kıyafetlerin yarısı yok olmuş, nefeslerimiz düzensizleşmişti. Kulağa her ne kadar klişe gelse de bu denizkızında bir şeyler vardı. Yataktaki kişiliğinin hoşuma gitmesinden çok içimde bir yerlerde Felix bu alışılmamış varlığın alışılmamış hikayesini de dinlemek istiyordu. Altıncı hissim ise yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu bana hatırlatır gibiydi. Fakat şimdilik ne içimdeki Felix'e ne de altıncı hissime kulak verecek durumda değildim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Maria Sparrow

Maria Sparrow

RP Yaşı : 498
Mesaj Sayısı : 424
Yaş : 26

Ateş Viskisi? Empty
MesajKonu: Geri: Ateş Viskisi?   Ateş Viskisi? EmptyPerş. Haz. 06, 2013 12:45 am

    "Üstte olmayı tercih ederim, bayan." Pekala, bu tahmin ettiği bir şey değildi ve bu Aqua'nın bir kahkaha atmasına neden olmuştu. Demek Felix, o kadar da tahmin edilebilir biri değildi. Denizkızı genç adamın geniş omuzlarına doladı kollarını ve sonraki birkaç dakika boyunca kendisini bıraktı. Nefes nefese kalmış bir şekilde tavana bakarken bulduğunda kendisini, kaşları çatıldı hafifçe. Şimdi ne yapmaları gerekiyordu? Aqua bu zamana kadar beraber olduğu adamların kollarında uyumamak için özel bir çaba sarfetmişti hep, sabahları uyandıklarında asla Aqua'yı yanlarında bulamazlardı. Bu bir çeşit huydu, alışkanlık... Eksiklik. Terk edilmeden terk etme anlayışını benimsemişti Aqua, çocukluğunda hep terk edilmişti. Herkes onu bırakıp gitmişti ve Aqua sabah uyandığında hiçbirini görememişti. Şimdi ise aynı şeyi onlara yaşatıyorsun. Ah, kaptan. Sen gerçekten çok kötü birisin. Derin bir nefes aldı Aqua ve hafifçe doğrulduktan sonra bir kolunu Felix'in omzuna attı. Ne olursa olsun Felix farklı olacaktı, çünkü Aqua kalbinin ona böyle yapmasını söylediğini hissediyordu. Bir eli istemsizce genç adamın saçlarına gitti Aqua'nın, dalgın bir şekilde geçmişi ve acıları ile yüzleşirken adamın kıvırcık saçlarını okşadı yavaş yavaş. "Söylesene," diye mırıldandı çatallı bir sesle. "Neden böylesin sen?" Kaşlarını çattı Aqua ve yüzünü genç adamın yüzüne yaklaştırdı.

    "Neden bu kadar... Etkiledin beni? Gitmem lazım, ama gidemiyorum." Bir kahkaha attı denizkızı. Gitmesi lazımdı, ama gidemiyordu. Terk edilmeden terk et ilkesine hiç de uymadan bir davranış sergiliyordu o sırada Aqua, ancak işin tuhaf yanı, umursamamaya başlamıştı. Başını serbest bıraktı Aqua ve gözlerini kapattı yavaşça, burnu Felix'in yanaklarındaki seyrek sakallara değerken, nefes alıp verişi derinleşmeye başlamıştı. Felix bir an önce onu uyandırsa iyi ederdi, yoksa Aqua bir ilkesini daha çiğneyecekti; uyumak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Felix Felicis

Felix Felicis

Mesaj Sayısı : 349
Gerçek Adı : Bilgö&Dilorağ&Örümcek.

Ateş Viskisi? Empty
MesajKonu: Geri: Ateş Viskisi?   Ateş Viskisi? EmptyÇarş. Haz. 12, 2013 9:32 pm


    Ah, en güzeliyse şu anda son zamanlarda biraz uzamış saçlarımın arasında gezinen narin parmaklardı. Ara sıra başıma değen tırnaklar huzurla iç çekmemi sağlıyordu. Başımı denizkızının omzuna yasladığım yerden biraz kaldırıp burnumu boynuna sürttüm. İçimde kıkırdamak gibi saçma bir duygu oluşmuştu. Gülümseyerek yerimde kımıldanıp iyice yerleştim. O sırada denizkızı yüzünü bana yaklaştırmış bir şeyler mırıldanıyordu. "Neden bu kadar... Etkiledin beni? Gitmem lazım, ama gidemiyorum." Ardından gelen hafif kahkahayla göğsüne yerleşmiş olan başım hafifçe titredi. Denizkızına daha iyi bakabilmek için çenemi göğsüne dayadım. Bir yandan elimi uzatmış parmak uçlarımı yaklaşık on dakika önce dudaklarımı ayırdığım dudaklarında gezdiriyordum. Uzun bir iç çektim ve yarıya inmiş göz kapaklarımın altından denizkızına baktım. "Gitme o zaman," dedim omuz silkerek. Bu kadar basitti. Üstelik benim de bu meleğe benzeyen denizkızını bırakmak gibi bir niyetim yoktu. Gerekirse tatilimi uzatır, kafeyi bir süre daha iş arkadaşımın eline bırakırdım. "Gitmene izin vereceğimi sanıyorsan yanılıyorsun, denizkızı. Sabaha kadar burada kal, sonrasına beraber karar veririz." dedim başımı kaldırıp dudaklarımı dudaklarına bastırmadan önce. En tatlı biçimde, uykulu uykulu karşılık veriyordu bana. Ayrıldıktan sonra dudaklarımda tembel bir gülümseme oluştu ve gözlerimi bir kez daha kapayıp başımı göğsüne yasladım.


Rp Sonu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Ateş Viskisi?

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-
» Ateş viskisi bar
» Ateş Viskisi.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-