Dimitri V. Raskolnikov
RP Yaşı : 15 Mesaj Sayısı : 730 Gerçek Adı : M. ÇantaEşyalar: Evcil Hayvan:
| Konu: Richard Çarş. Haz. 05, 2013 6:39 pm | |
| Ad-Soyad: Richard G. Vincént. Diğer karakterleriniz: - Karakteriniz 1. Seçilmek istediğiniz bina(-lar): SLYTHERİN & GRYFFİNDOR 2. Sınıf: 6. - 7.. 3. Kan Durumu: SAFKAN 4. Karakteriniz ve Geçmişi: Richard, yardımsever biridir. Fakat, yardımseverliğini görebilmeniz için ona kalbinizi açmanız gerekir. Yani, onun yanında gerçekçi ve doğal olmanız gerekir. 10 yaşındayken birini öldürdü. 5. Güçlü: Asla gülmez ve bu insanlar üzerinde çekingen bir etki yarattığı için güçlü bir yönü olduğunu düşünüyor. 6. Zayıf: İnsanlarla çok sık konuşmuyor olması ve dıştan gözüktüğü gibi sert olmaması zayıf yönleri olarak kabul ediyor. Örnek Roleplay- Spoiler:
Her zamankinden farklı olarak düşünceliydi Richard bugün. Yorulmuştu. Ailesinin geçmişinin yükünü taşımaktan, onları anlamaktan yorulmuştu. Hava almaya ihtiyacı vardı. Kesinlikle içki ya da kızlar değildi bu günkü isteği. Sadece derince bir nefes alıp, rahatlamak istiyordu. Ya da biraz yürümek iyi gelirdi. Kalın, siyah ceketini alıp giydiğinde ayak uçlarında ilerlemeye başladı. Kanlı baron diye bir gerçek vardı bu binada. Ve yakalanıp da, soğuk espirilerine maruz kalmak istemiyordu genç adam. Bu yüzden balerin adımları gibi narin fakat hızlıydı. Arka cebine sıkıştırmış olduğu asa ise onu rahatsız ediyordu. Hem de fazlasıyla. Bahçeye çıktığında yüzüne çarpan soğuk hava kendine gelmesini sağladı. Pürüzsüz yüzünü yalayıp geçen rüzgar iyi hissettiriyordu. Ceketinin cebinden sigarasını çıkardı. İhtiyaç olacağım tek şey, sigara ve kızlar. Kimseye ihtiyaç duymayacağım. Ben güçlüyüm. Sigarasını hızla yakarken adımlarını yavaşlattı. Sanki arkamdan atlı koşturuyor. Yasak ormana doğru ilerlediğinin farkında bile değildi. Göl kenarına gitmeye çalıştığını zannediyordu ama ayakları, düşünceleri onu bu yöne doğru zorluyordu. Umursamadı. Geçen gün yakalandığı teyzesinin verdiği ceza sonucu, sadece kendini korumak amacıyla büyüler yapabiliyordu. Ne cisimlenebiliyor ne buharlaşa biliyordu. Kafasını hızla sallarken mırıldandı. "Umurumda değil!" Nasılsa bir gün kalkacak ve ben tekrar eski halime dönüp devam edeceğim. Ama gene de onu seviyorum. O benimle.. Ormanın derinliklerine doğru ilerlerken sessizlik dikkatini çekti. Bu ormanın bu kadar sessiz olması, kesinlikle hayra alamet olamazdı. Bu yüzden üzülmeyi, düşünmeyi bırakıp dikkatini etrafına verdi. Bu günü sorunsuz bitirmeli ve yatağına geri dönmeliydi. Her zamanki(?) gibi. Sigarasının dumanın gökyüzünde dağılışını izlerken duyduğu sesle etrafına bakmaya başladı. Ne sesi olabilirdi? Sesin yankılanması her şeyi bozuyordu. Nereden geldiğini anlayamamıştı. Belki de kendisinden başka biri vardı ve başı beladaydı. Ve o kişi güzel bir kız olup, ona bu kahramanlığı karşısında bir öpücük verirdi. Bu yüzünde çapkın bir gülümseme nedeni oldu. Yükselen sesi hissettikçe yaklaştığını hissetti. Fakat sanki yalnız değilmiş hissine kapılmıştı. Hadi ama Richard, kuruntu yapıyorsun dostum. Bir ağacın arkasında belirdiğinde yerde uzanan birini gördü. Ah, lanet olsun! Gündüz vakti biri vardı ve uzanmış bir şekildeydi. Kıza da benzemiyordu. Tam arkasını dönüp umursamayacaktı ki yükselen sesle gözlerinin açılması bir oldu. O bir hayvan mıydı yani? Neydi ki adı acaba? Beyni ile bunu düşünürken yerde uzanan gence yanaştığını gördü. Omuzlarını dikleştirdiği zaman pantolonuna doğu uzanan sağ eline asasını aldı. Yavaş adımlar ile arkalarından yanaştı. Sihirli yaratıklardan biri olduğunu anlaması pekte uzun sürmese de adı hala aklına gelmedi. Bu yüzden ne yapacağını bilemeden yaklaşmaya başladı. Dersleri dinlemeliydim. O sırada pençesini kaldırmasına karşı ani refleks ile bağırdı "Expelliarmus" Gövdesini nişan alarak yapmasına rağmen etkilenmeyen varlığın, kendisine baktığını gördü. Yerde uzanan genç ise, yaralanmış gibiydi. Kıpırdamıyordu ya da ağı bir uykusu vardı. "Hay Aksi." Geri geri ilerlerken aynı büyüyü binlerce kez denedi. Cezanın sırması mıydı yani? Avada atmak varken! Hızla koşmaya başlarken kendi arkasından gelen dehşet verici sesi duymaya başladı. Cici hayvancık, dese sakinleşir miydi acaba? Seni sersem, o bir kurt! Hem de kurtların babası. Daha da hızlı koşarken arkasında bıraktığı çocuğu merak ediyordu. Bu yüzden kurta doğru koşmaya başladı. Delirmiş olmalıyım. Bu konu da gerçekten de korkmuyordu. Belki ölürse, millet rahat edebilirdi. Kurt üzerine atlamak için hamle yaparken asasını kaldırdı ve "Aresto Momentum" Yavaşlayan kurtun altından hızla geçti ve geldiği yöne doğru koşmaya başladı. Bu büyüyü yapmak iyi olmuştu. Aksiyon sahneleri gibi olmuştu fakat değmişti. Kesinlikle teyzesinden ceza alabilirdi. Bu gündüz vakti kimse yok muydu bu ormanda? Yani şu kurt, Rich ve şu şapşal genc dışında. Yerde yatan genci gördüğünde ulama sesi duyduğundan daha da hızlandı. Gencin yanına gitti. Küçük bir sıyrık ve kanıyordu. "Ah, lanet olası. Hadi kalk!" Onu kolundan tutarak kaldırırken karşılarında beliren kurta öfkeyle baktı. Ne yani, takip etmeseydi olmaz mıydı? Kafasını ukalaca sallarken, yanındaki gence baktı. Bu bir erkek ve ben hayatımı bir Gryffindor erkeği için mi tehlikeye atıyorum. Onu yerden kaldırırken, hafifçe açılan beline gözleri kaydı. Doğum lekesi miydi o? Hayır, değil. Saçmalama. Hızla üzerilerine atlayan kurta öfkeyle bağırdı. "İncarcerous" kurtun havada asılı kalması hoşuna gitmişti. Uzun zamandır, ki bu neredeyse 5 sene, birini ya da bir şeyi bu halde görmemişti. Ve bu durum onun yüzünde sinsi bir sırıtışa neden oldu. Ölümü seviyorum, dostum. Sonra yanındakine dönerek ekledi. "Bana bak Gryffindor çocuğu, tabanları yağla, yoksa seni kurtarmak zorunda kalmayayım." Ardından da hızla koşmaya başladı. Duyulan seslere bakılacak olursa, tek bir kurt ölürse diyerleri de katılıyordu. Sürü mantığı işte. Güzel bir gün olsaydı iyi olurdu sanki. Hani koşuşturmasız, büyüsüz. Sadece sigaranın ve kendisinin olduğu. "Hadi totonu kaldır çocuk. Yeterince günüm maffoldu bile." Arkasından koşan çocuğa göz ucuyla bakıyordu. O bir Gryffindor ve sen onun hayatını kurtarıyorsun. Ve bunu mutlaka ödeyecektir. Çünkü, bundan sonra gözü üzerindeydi Richard'ın. Belki de işine yarardı. Richard için casusluk yapabilirdi ya da suçları üzerine alması yeterli olurdu. Hızla koşarlarken tek yapabilecekleri şey Hogwarts'a sığınmaktı. Okulun bahçesinin ardından binaya girdiler nefes nefese. Büyük Salonun kapısının aralıklı olması işlerine gelecekti. Genç Gryffindorluyu yakasından tuttu ve büyük salona soktu. Ardından da büyük salonun aralık olan kapısını kapadı. Genç çocuğu süzüyordu. Kanayan kolunun acısı ona, yeteri kadar büyük bir cezaydı. Bir şeyler söyleyecekken iken çocuğun sesi ile duraksadı. "Ukala şey. Bana bak seni kimse bunu yapman için zorlamadı. Belki beni kurtarmış olabilirsin ama sözlerinle kendini kahramanlıktan, serseriye düşürdüğünün farkında bile değilsin." Gözlerini kısarak genç adama baktı. Dudakların ıslattı. Ne cürretle? Yavaş adımlar ile ona doğru yaklaştı ve konuşmaya başladı. "Bana bak aslancık, hayatını kurtaranlara ukalalık değil teşekkür etmen gerek. Ayrıca..." Asasını çıkardı ve çocuğun koluna tuttu. "Serseri olmam seni ilgilendirmemeli." Kafasını sağa sola doğru sallarken şu lanet olası kolunu düzeltmenin bir yolunu düşünüyordu. Aklından binlerce büyü düşünüyor iken fısıldadı. Corpus Medicor Yavaşça temizlenen kan, kapanmaya yüz tutmuş yarasına baktı. Sonra ukalaca cebine soktu asasını. Sırtını duvara yasladı ve ellerini göğüsünde birleştirdi. Sessizlik olmuştu. Eğer şuan da tatmin aldığı taraf kızlar olmasaydı, yanındaki genç çocuğa sarkabilirdi fakat yapmadı. Bedenini tatmin eden şey nasılsa kızlardı. Aklına gelen şeyle yüzünü ciddileştirdi. Büyük salondaki mükemmel görüntü bile kafasını dağıtmasına neden olmuyordu. Ormana geri döndü zihninde ve çocuğun bel kısımında görüğü şeyden emin olmak istiyordu. Ne yani? Kardeşi ile aynı okuldaydı ve bundan haberi yok muydu? Lanet olsun! "Üstünü çıkar ucube!" dedi emir ve sert bir tonda. Gözleri ise her zamanki gibi sertti. Merak ediyordu. Yanlış görmüş olacağını düşünerek kendini avutmaya çalışıyordu. Fakat bir tarafı, ya kardeşlerinden biri ise diyerek onu şüpheye düşürüyordu. İyi bir tiyatro oyuncu olması burada işe yarıyordu ya da çok sık gülmemesi. Buz gibi karşısında durmuş, dediği şeyi yapmasını bekliyordu. Ardından da ekledi. "Bu arada bizi öldürmeye çalıştığın için sağol kedicik." Gryffindorlara sataşmayı seviyordu. Gerçi bütün binalarla uğraşmayı seviyordu. Slytherin de dahildi buna. Richard, kendi özgürlüğü tarafındaydı. Aydınlık ve karanlığın savaşı umurunda değildi. Ya da Gryffindor ve Slytherin savaşları. Sadece kendine bakıyordu. Sadece kendini düşünür, aklına yatan kısımda olurdu ve aklına yatan kısım ise daima kendi tarafıydı. "Ne bekliyorsun, üstünü çıkarmanı söyledim sana." Bu zeki kediciklerin jetonları köşeli olmalıydı. Denileni hemen yapsalar ya. Fakat ona karşı biraz daha yumuşaktı. Belki de görünüşü tatlı olduğu için bunu yapıyordu. Fakat halinden memnundu. Bir gün işi düştüğünde suçunu üstlenecek biri vardı. " Peki efendim... Demeyi ve üzerimi sırf sen söylediğin için çıkartmayı isterdim. İsterdim ama sözlerin..." Ah, elbette yapacaksın. Özellikle, peki efendim kısmı olarak. Fakat bunu sadece içinden geçirdi. Anlaşılan söyleyecekleri vardı. Bu yüzden bekliyordu. Belki son sözlerinden sonra BOM! Şu aslancıkların, sonradan patlama olayını seviyordu. Hele Slytherinlilere karşı olan öfkeleri taktir edilecek bir dereceydi. "Üstünü çıkar ucube... Yerine üzerini çıkartır mısın ? Şeklinde olsaydı. Tabi sen emirden başka ne anlarsın değil mi ? " Ah, affedersin ne diyordun? Emir mi demişti? Ah, kesinlikle o kişi Richard idi. Emir verirdi. Fakat etrafı yavaş yavaş inceliyordu. Yani, yaptığı tek şey dinlemiyormuş gibi görünmekti. Ne yani bütün gününü bu aslancığı dinleyecek değildi ya. "Hadi ama fazla bla bla yapıyorsun. Kadıın gibi söylenmekten vazgeçmelisin." Ardından da yüzünü ona çevirdi. Klasik sert görünümü hala yüzündeydi ve baştan aşağıya ona bakıyordu. "Bak kedicik, yapacağın tek şey üstünü çıkarmak. Sonuçta.." Ellerini kendi göğüsünün biraz altına getirdi ve aşağı yukarı hafifçe hareket ettirdi. Bir kadın göğüslerini anlatmak istercesine. " böyle şeylere sahip değilsin." Boş işlerle uğraştığının farkındaydı. Neden hala burada bekliyordu. Çıkıp gidebilir ve keyfine devam edebilirdi. Yavaş adımlar ile çıkışa yönelmişken hızla çocuğa görüşmek üzere diyecekken çocuğun konuşması ile dikkatini ona verdi. İstediği konu buydu. " Bak Richard sen beni tanımıyorsun belki ama, benseni oldukça iyi tanıyorum. Sen üzüldüğünde bende üzülüyorum. Sen ağlarsan bende ağlarım, triplerine falan girmeden direk dalıyorum konuya. Ayrıca doğum lekemede emin olmak için bakmak istediğinide biliyorum. Senin ne düşündüğün umrumda bile değil ama sana baktığımda anne ve babamı hatırlıyorum.", Genç büyücü yüzünü buruştururken söylediklerini idrak etmeye başladı. Ne yani kardeşim bu mu? Bir Gryffindor mu? Ah, lanet olsun. Genç adama baktığında ağladığını gördü. Yüzü hala katıydı. Hiçbir mimik hareketi yoktu. Sert ve hızlı adımlar ile ona ilerledi. " Onları nereden tanıdığın umurumda bile değil ama uzak durman senin hayırına olacaktır kedicik. " Ardından dediklerini tarttı. Ne diyorum ben? Çocuğa daha da yaklaşmışken onu süzdü. Yıllarca aradığı kardeşi buradaydı ve.. Ve Richard henüz yeni öğreniyordu. Şokta mıydı? Belki evet belki de hayır. Fakat fazlası ile şaşkındı. Aradığı kardeşi dibindeydi. Yakınındaki birini nasıl da tanıyamazdı. Özellikle de kardeşini. Çocuğu bileğinden kavradı fakat tek istediği şey ona sarılmaktı. Bileğinden tutmasına rağmen gözlerinin içine baktı. "Hadi ama dostum. Neden bunu bana daha önce söylemedin." Bunu o sert mizacından çıkmış, küçük bir çocukla konuşuyormuş gibi söylemişti. " Onlar beni sokağa attılar. Küçücük yaştayken, savunmasızken bıraktılar beni. Ve sonra ne oldu biliyor musun? Her gece eve sarhoş gelen, bağıran çağıran hatta döven bir vaftiz babaya sahip oldum. Sen diyorsunki, neden daha önce söylemedin? söylesem ne değişecektiki ? Ne olacaktı söylesem ? Bunları duyman dahamı iyi oldu ?" Ukalaca gülümsedi kardeşine. Ne fark edeceğini Richard biliyordu. Onu koruyabilirdi. O adamı yakasından tutup, kıçına tekmeyi basarak öldürebilirdi. Ardından da ona çeşitli işkenceler yapabilirdi. Bir an yapacaklarını düşünerek geçirdi zamanını ardından da konuşmaya başladı. " Daha erken bilmiş olsaydım, daha farklı olabilirdik. " Karşısındaki kardeşinin adını bile bilmiyordu. Düşünmeye başladı. İsimleri gözden geçirirken konuşmasına devam etti. " Mesela o adamı öldürüp, seninle daha yakın olabilirdik David. Ama sanırım hala kurtarılmayı bekleyen bir geçmişimiz var." Gözlerini kardeşine dikti. Evet, yıllardır özlem duyduğu kardeşi karşısındaydı ve yaptığı tek şey buz gibi olmaya devam etmesiydi. David'in yaşadığı kötü onca şey ve kendisinin yaşadığı onca şey, geri de kalmış sayılırdı. Ne kadar zaman peşini bırakmasa da. Fakat yeni bir başlangıç zamanı da gelmişti Richard için. Onu baştan aşağıya yavaşça süzerken, artık güçlü olmak için bir nedeni olduğunu daha anladı. Kardeşi ve kendisi yeterince önemliydi. Teyzesi Andro bile kendi hayatını tehlikeye atacak kadar önemli değildi Rich için. "Bak David. Bundan sonra birlikteyiz ne olursa olsun. Ben hep yanındayım. Ve evet klişe ama biz kardeşiz. Yani inkar etsek de etmesek de bir bağımız var ve bunu kullanmalıyız." Sonra mükemmel dudaklarını hafifçe büzdü ve ellerini hafifçe iki yaba açarak kardeşinin kendine doğru gelmesini işaret etti. Kendisine daha da çekerken sıkıca kardeşine sarıldı. Buzlaşmış kalbi belki az da olsa, buzlarını kırmış gibiydi. İçine dolan sevinç-garip, tarifsiz bir duygu aslında- onu tedirgin etmişti. Fakat umurumda değildi. Rahat olmalıydı. Artık yalnız değildi. Ona hala sarılmakta iken fısıldadı. "Şimdi rahatça havanı atabilirsin dostum. Yakışıklı bir kardeşin var ve bu kızlarda işine yarar." Ksrdeşinin sırtına hafifçe vururken göz kırptı. Belki ilk defa gülüşünde ukalalık yerine samimiyet vardı. Belki de ilk defa bu kadar içi sıcak ve karnında uçuşan bir şeyler hissediyordu. Anlaşılan tek ihtiyacı kendisini seven, güvenen birine ihtiyaç duymasıydı. Ve o karşısında durmuş gözlerinin içine bakıyordu. Kendin kendine düşündü. Ne kadar da farklıyız. O sevimli, ben de bir kaya gibi sertim. O sempatik ben ise bir Slytherin nefretine sahibim. Bu da kardeş olduğumuzu açıklıyor zaten. Ardından da omuzlarını silkti. İçindeki duygu patlaması kafasını karıştırıyordu fakat ilk defa bu kadar içtendi. Nereden mi anlaşılıyordu? Gözleri donukluğunu kaybetmiş, yerine sevgisini gösteren bir parıltı vardı. "Sanırım seninde Slytherin nefretinin yerini, sonunda dindire bilen bir kardeşin oldu" Kısa bir kahkaha attı. İçten bir kahkaha ve donuk yüzünün yerini bambaşka bir hal almıştı. Haklıydı. Açık sözlülüğünü taktir etmişti doğrusu. Ardından kardeşinin lafının devamını bekledi. "Onu bunu boşverde bu aksiyon dolu karşılaşmamızı kutlamaya ne dersin ? Bildiğim çok güzel bir yer var. Yarın sabaha gideriz" Dudaklarını ıslatırken kardeşine gülümseyerek bakma devam etti. Ve neşeyle ekledi. "Kutlamak her zaman iyidir. O zaman yarın birlikteyiz. Ama akşam planını bana bırak. Belki böylelikle kızlar ile iletişimin olur." Çocukluktaki neşesinin yerine geldiğini hissetti. Kalbinin ısındığını. Belki de sadece bu yönünü David ile paylaşmalıydı. Diğer olumsuz yönleri ise düşmanları ile yüzleşmek için mükemmel bir başlangıç sayılabilirdi. Yavaşça Büyük Salondan çıkarlarken kardeşine dil çıkardı ve ekledi. "Bak dostum. Yarın beni ekersen o kıvırcık saçlarının kesilmesi umurumda bile olmayacak." Ardından da David'in omuzuna hafifçe bir yumruk indirdi. Saçlarına dokunmasa da dokunacağı çok yer vardı. Sonuçta saç kadar önemli bir sürü yer vardı. "Saat 9'da bahçede ol. Olmazsan bozuşuruz kardeşim." Yarına ilginç planları fazlaydı. Eğer kızlardan korkuyorsa kızlar ona gelmeliydi. Ve bu da Richard sayesinde kesinlik ile başarı ile sonuçlanırdı. "Sabah sen de gece ise ben de. O geceyi asla unutmayacaksın dostum." Bir fısıltı ile söylemesinden sonra zindanlara doğru yöneldi. İhtiyacı olan huzur yanındaydı. Bunu onu mutlu yapmıştı. Yüzünde şapşal bir gülümseme vardı. Birlikte eğlenebileceği, güvenini sarsmayacak biri varsa o da kardeşiydi. Yarını sabırsızlıkla bekliyordu. Sarhoş olacaklar, eğleneceklerdi. Belki de ortamı birbirine katıp geri dönerlerdi. Belli mi olur. Sonuçta korkulması gereken şey, deli genleri olan kardeşlerin yan yana bulunmasıdır. Ve evet, onlar şuan da yan yanalar. //Son
Telefondan girdiğim için renklendirme yapamadım. Zaten rp sitenize aittir. |
|