AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Clementine Noir
Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Clementine Noir

RP Yaşı : 28
Mesaj Sayısı : 24

2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi Empty
MesajKonu: 2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi   2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi EmptyCuma Mayıs 31, 2013 1:49 am

    Yazdan çalınmış bir gün gibi, şatonun koca koridorları bile sıcaktı. Clementine öğrencilerin dersliklerde geçirdiği onca bunaltıcı saatten sonra bu dersi içeride değil de dışarıda işlemeye karar vermişti. Derse uygun gördüğü düzlük alanda, tahta bir sandalyede oturuyordu. Dersine kayıt yaptıran her öğrenciye belli başlı hayvanlar hakkında araştırma yapmaları gerektiğine dair bir baykuş postası yollamıştı ama çoğunun kılını bile kıpırdatmadığından emindi, işte bugün planladıkları o postayla doğrudan alakalıydı.

    "Zahmet ettiniz Bayan Phoenix." dedi eliyle kendini serinletmeye çalışırken bir yandan söylenen kıza kötü kötü gülerek. Uyuz bir tip olduğundan değil, bir öğrenciyken kendisi daha beterdi ama öğrencilerle uğraşmak en büyük hobisiydi. "Evet, tamam, mırıltıyı kesin. Kitaplarınızı çantalarınıza kaldırın." Asasını kaldırdı ve havada şöyle bir döndürdü; tüm öğrencilerin önünde, yerde; rulo yapılmış birer parşömen ve küçük kahverengi birer kese belirdi. "Size çalışmanız gerektiğini söylemiştim, değil mi? Binanız şampiyon olsun istiyorsanız biraz ter dökmelisiniz çünkü yarışma başlıyor." Boğazını temizleyip tüm öğrencileri görebileceği şekilde en önde durdu. Özellikle kız öğrencilerinin hoşlanmayacağı türden bir ders olacaktı bu. Asasını bir kez daha salladığında havada süzülen harfler bir araya gelip isimleri oluşturdu. "Sizi 2'şer kişilik guruplara ayırdım. Her grup yarışmaya aynı anda başlayacak; her grubun kazananı binasına 15 puanı götürecek. Rakiplerinizi bulup yan yana gelin bakalım."

    Anastacia Bouviér - Annabelle Levitt
    Miranda Valentine - Melanie Phoenix
    D. Arthur Souen 1 - Nicolas Joseph Bowie 1
    Antonije Hargrove - Aleksandra Targaryen 1

    Öğrencilerin homurtularının dinmesini beklerken gülüyordu. "Şimdi eğilin ve parşömenlerle keseleri alın. Kese konusunda dikkatli olun, biraz ağır gelebilir." Öğrencilerin küçücük kesenin ağırlığı hakkında şüpheye düştüklerini görebiliyordu ama tüm keselere ufak bir genişletme büyüsü yapmıştı. Dışarıdan küçük görünmelerine rağmen içleri daha büyüktü ve epey nesne içeriyorlardı. "İhtiyacınız olan her şeyi o kesede bulabilirsiniz fakat dikkatli olun, işinize yarayacağınızı sanacağınız şeyleri de bulabilirsiniz. Parşömenler ise size karşılaştığınız durumda ne yapmanız gerektiğini söyleyecek." Ruloyu açtıklarında boş bir sayfayla karşılaşan öğrencileri izlemekten adeta zevk alıyordu. Aniden arkasını döndü ve bir ormanın başlangıcı gibi görünen ağaçlara doğru salladı asasını. Sanki hava sıvılaşmış gibi dalgalanarak ikiye ayrıldı ve ortaya alçak duvarlarla dörde ayrılmış yollar çıktı. "Bazen her şey çok basit görünebilir, aldatıcı olanda bu. Hayatta kalmaya bakın." Sanki tavşanlar ve çilekli pastalardan bahsediyormuşçasına neşeyle gülerek öğrencilerin kendisini yolların ağzına kadar takip etmesini işaret etti. "Ne yapacağınızdan emin olmadığınızda parşömeni açın. Sorusu olan?" Birbirlerine bakıp fısıldaşan öğrencilere fırsat vermeden devam etti. "Harika! Hadi bakalım. Yürüyün küçüklerim, yürüyün!"

    Endişeyle yollarına başlayan öğrencilerin arkasından bir kaç saniye bakındı, sonra dönüp sandalyesine oturdu ve asasıyla çağırdığı bir kadehten balkabağı suyu içmeye başladı.
    _____________________________________________________________

    Başarınız hayal gücüne ama en çokta bilgiye dayalı. Herhangi bir nesneye, belki bir avuç böcek belki bir parça halat, ihtiyacınız olursa elinizi keseye daldırın!

    1. Etapta, yolda kısa bir süre yürüdükten sonra küçük bir boşlukta iki adet öfkeli kirpiyle karşılaşacaksınız. Bir dakika, o ikisi kirpi mi yoksa hırpı mı?
    Ne yapacağınızı çözemeyip parşömeni açarsanız şu kelimeler belirecek:
    _____________________________________________________________

Önemli notlar:


En son Clementine Noir tarafından Cuma Mayıs 31, 2013 2:37 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicolas Joseph Bowie
VI. Sınıf
VI. Sınıf


RP Yaşı : 15
Mesaj Sayısı : 521
Gerçek Adı : Ollivander Bey
Yaş : 25

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi Empty
MesajKonu: Geri: 2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi   2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi EmptyCuma Mayıs 31, 2013 11:05 am


    .....Sıcak, çok sıcak. Ben sıcağa alışkın biri değilim ki. Elimin tersi ile terimi sildim ve merdivenlerden aşağı inmeye devam ettim. Sihirli Yaratıkların Bakımı, bu dersi normalde severdim. Ne yazık ki bu dönem Aria bu dersi seçmemişti. Aslında bu dersi benim bildiğim ya sekiz, ya da dokuz kişi seçmişti. Açıkçası bu kadar kişiyle, ormanın hemen yanında bir açıklıkta ne yapılacağını merak ediyordum. Profesör Noir bizi merakta bırakmayı oldukça seviyordu anlaşılan. İçimden bir ses bu dersin, bilgi edinme dersi değil de, bilgi sınama dersi olacağını söylüyordu. Çünkü derse kayıt formunda bazı yaratıkları araştırmamız söylenmişti. Tabii ki çalışmıştım, hem de deli gibi. Eğer çalışmadığım bir yerden soru gelirse, bu kesinlikle katlanılmaz olurdu. büyük salonun girişinin yanından geçip bahçeye çıktım, gölün oradan esen hafif bir rüzgar beni kendime getirdi. Kaç gündür dışarıda ders işlemiyorduk? Birkaç öğrencinin ve Profesör Noir'in olduğu açıklığa doğru yürümeye başladım. Antonije'ye selam verdim ve ben de açıklıktaki yerimi aldım. Sebebini bilmesem de kalbim daha hızlı atıyordu, sıcak yüzünden aşırı derecede bunalmıştım. Bir an önce şu dersin bitmesini, Aria'ya gitmeyi istiyordum.

    .....Herkes toplanmış gibi görünüyordu, sessizce saydığımda ise yedi kişi çıkmıştık. Etrafa bakındığımda yeni gelen Melanie Phoenix'i gördüm. Profesör gülümseyerek-pek de içten değil tabii- "Zahmet ettiniz Bayan Phoenix." Dedi. Bir yandan da elini yelpaze gibi kullanıp serinlemeye çalışıyordu. "Evet, tamam, mırıltıyı kesin. Kitaplarınızı çantalarınıza kaldırın." Kayıt formunda kitap getirmemiz konusunda bir şey yoktu hatırladığım kadarıyla, ben yine de çanta dolusu kitap ile gelmiştim. Çantayı yere koyarken Profesör Noir'i izliyordum. Asasını havada bir tur döndürdüğünde önümde (ve muhtemelen bütün sınıfın önünde) bir adet parşömen rulosu ve bana eski gibi görünen kahverengi bir kese belirdi. "Size çalışmanız gerektiğini söylemiştim, değil mi? Binanız şampiyon olsun istiyorsanız biraz ter dökmelisiniz"-içimden bunu ne kadar istediğimi geçirdim, -"çünkü yarışma başlıyor." Donup kalmıştım. Ne? Ne yarışması? Yarışma mı? Birden paniğe kapılmıştım, daha önce yarış yapılan bir derse girdim mi diye hatırlamaya çalıştım. Takım halinde yapılan derslere girmiştim, birkaç iksir dersinde ilk bitirene puan verildiğini de, ama bu biraz farklıydı gibi. Hatırladığım kadarıyla bu ilkti. Yine de karşı çıkacak değildim, aksine mutlu olmuştum. Bilgimi test edecek ve kesinlikle kazanacaktım. En azından ben öyle düşünüyordum. Profesör asasını aynı şekilde bir kez daha salladı, bu sefer başının üzerinde bir sürü harf oluştu. Yavaş yavaş, bir birinin etrafında dönerek ve yan yana gelerek isimler oluşturuyorlardı. Beni şaşırtan ise isimlerin alt alta ya da yan yana değil, yan yana yazılmasıydı. "Sizi 2'şer kişilik guruplara ayırdım. Her grup yarışmaya aynı anda başlayacak; her grubun kazananı binasına 15 puanı götürecek. Rakiplerinizi bulup yan yana gelin bakalım." Dikkatlice benim yanımdaki isime baktım, şaşkınlığımı gizlemek için dilimi ısırmam gerekti, 'Damien Arthur Souen' Edward kadar iyi anlaşmasak da, selam verirdim. III. sınıf gibi durmuyordu pek, belki IV. sınıf. Yine de yetersizdi, benden küçüktü ve benden bilgisiz olduğunu düşünüyordum. Etrafıma bakındım ve anında Arthur'u gördüm. Yavaş, çok yavaş adımlarla yanına ilerledim, bu işte gerçekten gönülsüzdüm açıkçası, yine de kazanmak için ne gerekiyorsa yapardım; tıpkı bir Slytherin'in düşünceleriydi bunlar. Ben bunları düşünürken, aynı zamanda homurdanıp Arthur'un yanına gelmiştim. Profesör Noir ise gülüyordu. Acımızdan zevk aldığı belliydi, "Şimdi eğilin ve parşömenlerle keseleri alın. Kese konusunda dikkatli olun, biraz ağır gelebilir." Birkaç öğrencinin aklındaki soru işaretlerini, birbirine sorarak geçirmeye çalıştığını duydum. Ben pek şaşırmamıştım çünkü babam işe giderken hep bunun gibi bir çanta ile giderdi. İçi bir sürü evrak ve onun gibi şeylerle dolu bir çanta. Kese oldukça ağırdı. Ama üstesinden gelebilirdim sanırım. "İhtiyacınız olan her şeyi o kesede bulabilirsiniz fakat dikkatli olun, işinize yarayacağınızı sanacağınız şeyleri de bulabilirsiniz. Parşömenler ise size karşılaştığınız durumda ne yapmanız gerektiğini söyleyecek." Bu iş gittikçe heyecanlanıyordu, içimdeki coşkuyu hissedebiliyordum. Bir Ravenclaw'ı bu hale getirmek zordu gerçi, hele de benim gibi iflah olmaz bir soğukkanlı olanını.

    .....Profesör arkasını döndü ve ormana doğru asasını salladı, hava coşkun bir deniz gibi dalgalandı ve dört yol belirdi. "Bazen her şey çok basit görünebilir, aldatıcı olanda bu. Hayatta kalmaya bakın." Böyle şeyleri nasıl bu şekilde söylerdi ki? Demek ki bu görevde hayatta kalmama şansımız da varmış. Harika, ben sonsuza kadar Hogwarts'ta hayalet olarak gezinmek istemiyordum ama. "Ne yapacağınızdan emin olmadığınızda parşömeni açın. Sorusu olan?" Sorusu olanlar var mıydı bilmiyorum. Ama elini daha kaldıramadan Profesör Noir devam etmişti, "Harika! Hadi bakalım. Yürüyün küçüklerim, yürüyün!" Bu dersi seviyor muydum sevmiyor muydum? Bilmiyorum ama bu ders keyifli geçeceğe benziyordu. İçimin alevlendiğini hissettim.

    .....Arthur ile bir an göz göze geldik, gülümsedim, centilmence gülümsemiştim. Onun da dudağının kenarından bir tebessüm akar gibi oldu ama sonuçta o bir Slytherindi. Yürüyerek üçüncü kapı benzeri şeyin önüne geldik. Aynı anda adımımızı attık ve artık bir ormanın içindeydik, oldukça tuhaftı açıkçası. Burası bir illüzyon muydu? Yoksa Profesör Noir bizi bir ormanın ortasına mı yollamıştı? Ben orada dikilmiş bunları düşünürken Arthur artık ortalarda gözükmüyordu. Ben de amaçsızca yürümeye başladım. Adımlarım hızlıydı, sonunda bir açıklığa geldiğimde ağacın yanına çömeldim ve parşömen rulosunu açtım. Bir şey yazmıyordu, az önce derste neden herkesin o kadar çok şaşırdığını şimdi anlıyordum. Geri dönüp biraz daha ilerledim, bir yandan da ruloyu inceliyordum. Asam ile ruloyu dürtüyor, bir şeyler yazmasını bekliyordum. Sonunda ruloyu katlayacak ve şansıma küsecektim ki; sakarlığım yüzünden ayağım bir şeye takıldı, bir taş olmadığı kesindi. parşömeni gözümün önünden çektim ve ayağımın takıldığı şeyin bir kirpi olduğunu gördüm. Yanında bir adet daha kirpi vardı. Dikenleri o kadar dikleşmişti ki, bir an korktum. Ama sonra, sanırım zararsız olduğumu düşündükleri için eski hallerine döndüler. Ben de önemsemeyip yoluma devam edecektim ama yapamadım. Parşömende ortaya çıkan yazılar beni durdurdu. Yazanları fısıltı ile okudum "Hangisi Kirpi hangisi Hırpı, farkı bulmazsan tadacaksın acıyı!" Sesli sesli yutkundum. Beynimi yoklamaya ihtiyacım vardı. Kirpilerin hırpılara çok benzediğini, hatta neredeyse aynı olduğunu hatırlıyordum. Ama hırpının, kirpiden farkı neydi? Yaklaşık iki dakika orada öylece dikilip bunu düşündükten sonra doğru cevabı buldum. Kirpiler önlerine koyulan yemeği hemen yerler, hırpılar ise aşırı şüphecidir, bunun tuzak olduğunu düşünür ve saldırmaya başlar. Peki ben bunu ayırt ettikten sonra yaşayabilecek miydim? Hırpıların bazı durumlarda insanları öldürebildiğini duymuştum. Ama yapmam gerekiyordu. Asamı çıkardım ve salladım, kirpi görünümlü iki yaratığın biri açıklığın bir ucuna, diğeri diğer ucuna doğru uçtu. Biri etrafa saldırırken-bunu yapacak olan hırpı olanıydı- diğerinin bundan zarar görmesini istemiyordum. Ama bana bir şekilde yemek lazımdı. Tanrım, nasıl bu kadar aptal olabilmiştim? Keseyi elimde tutuyordum, ağzını açıp elimi daldırdım. Ağzım açık kalmıştı, bir sürü şey gelmişti elime. Biraz daha yokladıktan sonra elime başka bir kese geldi. Tuttum ve çıkardım. Büyülü keseyi yere attığımda birkaç takırtı ve gümbürtü geldi, önemsemedim. Diğer kesenin ağzını açtığımda içinde dört adet solucan vardı. Büyülü keseyi de aldım ve açıklığın iki boş kısmından birine gittim. Planım şuydu; büyüyle yemeğin yarısını birine, yarısını diğerine gönderecektim, etrafa iğneler yollayan hırpı, afiyetle yemeğini yiyen kirpi olacaktı. Planın işe yaramasını umarak keseleri yere koydum ve asamı çıkardım. Asamı İçinde solucan olan keseye doğru uzattım ve "Waddiwasi." diye fısıldadım, ardından asamı sağ taraftaki kirpinin hemen önüne uzattım. Beklemeye başladım. Yemek sonunda kirpinin önüne vardığında hafifçe yere indi. Solucanlara yazık olacaktı, az sonra ya yenecekler ya da kirpinin oklarından birisiyle kebap olacaklardı. Kirpi-ya da hırpı, her neyse artık- önce önüne gelen solucanlara, sonra da benim bulunduğum yere doğru kafasını çevirdi. Bir an onun kirpi olduğunu, yemeğini yiyeceğini sandım. Ama tabii ki şanssızlığım üzerimdeydi. Ayağımın hemen yanına sağlanan bir kirpi oku ile, kendimi kalın gövdeli ağacın dibine atmam bir oldu. Yaklaşık otuz saniye boyunca okların çıkardığı sesleri duydum. Zehirli midir diye merak ediyordum ama bunu test etmeyecektim tabii ki. Hem Profesör Noir bunu yapmazdı... galiba. Oklar bittiğinde ağacın arkasından çıktım ve doğruca keselerin olduğu yere gittim, solucan dolu kesenin ağzını bağladım ve sebebini bilmesem de içinde kalmış iki solucan ile diğer büyülü kesenin içine attım. Peki şimdi ben ne yapacaktım? Dönüş yolunu hatırlamaya çalıştım, hatırladığımda asamı hırpıya doğru salladım, mavi bir baloncuk içinde uçmaya başladı, sonra asamı kirpi olana doğru salladım, o da gri bir baloncuk içinde uçmaya başladı. Unutmamak için tekrarlıyordum, "Mavi olan hırpı, gri olan kirpi..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clara Carlevaro

Clara Carlevaro

RP Yaşı : 18
Mesaj Sayısı : 1791
Gerçek Adı : Selis
Yaş : 26

2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi Empty
MesajKonu: Geri: 2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi   2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi EmptyCuma Mayıs 31, 2013 2:07 pm

    Kavurucu güneş ışığı tenine değerken, hızlı adımlarla SYB dersliğine doğru yürüdü Aleks, dersin ne kadar eğlenceli olduğunu her aklına getirdiğinde hevesli bir şekilde sırıtıyordu, bu da her zamanki gibi yanından geçenlerin ona tuhaf tuhaf bakmasına neden oluyordu. Gerçi alışmışlardı artık. Aleks, deli kız, bir manyak ve muhtemelen psikolojisi bozuk olan bir cadı. Aleksandra deli olmaya aldırmıyordu ancak, ona göre deli olmak özgünlüktü, onu başkalarından ayıran en büyük özelliği buydu. Aynı zamanda ayakta kalmasını ve her şeye göğüs germesini sağlayan şey de buydu, beyninin diğer insanlardan biraz daha farklı çalışıyor olması. SYB dersi o gün dışarıda işlenecekti ki, bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğuna karar verememişti Aleks. Hava o kadar sıcaktı ki nerede ders yapsalar bayılacak gibi hissedecekti, bu yüzden ne hayal kırıklığına uğradı, ne de sevindi genç kız. Dersin işleneceği yere geldiğinde, Profesör Clem'in bir sandalyede oturmuş, Melanie'nin de profesörü yüzünde halinden hiç de memnun olmadığını belli edecek bir ifade ile yellemekte olduğunu görünce hafifçe sırıttı. Profesör Noir her zaman Aleks'in favori profesörlerinden olmuştu. Kendine güvenen ve insanları kolayca etkileyebilen biri olmak kolay iş değildi, çaba gerekiyordu. Ancak bazı insanlar çaba göstermeden, böyle doğuyorlardı ve Clementine Noir, kesinlikle onlardan biriydi. Öğrenciler kendi aralarında sabırsızca konuşarak dersin başlamasını beklerken, Aleks oflayarak ellerini havaya kaldırdı ve yüzünü bir alev topu haline getirmiş olan güneş ışınlarının yolunu kesti. "Evet, tamam, mırıltıyı kesin. Kitaplarınızı çantalarınıza kaldırın." Profesörün sözleri üzerine herkes eşyalarını çantasına kaldırdı ve dikkatle dinlemeye başladı. Dersin gidişatından bahseden profesörün sözlerini dinlerken, bir yandan da yapması gereken şeyleri yapan Aleks, yerde durmakta olan keselere baktı ve eşleşmiş olduğu Ravenclaw'a bezgin bir bakış attıktan sonra keseyi eline aldı. Antonije ile şu güne kadar bir cümle bile geçmemişti aralarında ki, böyle olması iyiydi. Rekabet içinde olduğu kişilerin yakın arkadaşları olmasından hiçbir zaman hoşlanmamıştı.

    Ormanın içine doğru yürümeye başladıklarında, bir Slytherin ile eşleşmiş olan Mel'e baktı ve ona destek vermek istercesine gülümsedi Aleks. Arkadaşının kıçına tekmeyi basacağından emindi. Anastacia'ya da bakındı, ancak kız eşleştiği kişi ile çoktan ormanın içine girmiş, yapması gereken şeylere başlamış olmalıydı. Aleks derin bir nefes aldı ve kolunu ağrıtmaya başlamış olan keseyi sol koluna aktardı. Oysaki yerde dururken son derece hafif, masum ve az uğraştırıcı gibi görünüyorlardı, diye düşündü Aleks. Islık çalarak yürümeye devam etti, Antonije de onun yanında yürüyordu ve son derece sessizdi. Tuhaf. Genelde Ravenclaw erkekler asla bu kadar sessiz olmaz. Kibarlığına verdi Aleks çocuğun bu sessizliğini ve dikkatini tamamen derse verdi. Aradan geçen sessizlikle dolu birkaç dakika daha, ormanda yürümeye devam ettiler. Aleks'in iki kolu da iyiden iyiye zonklamaya başlamıştı, belki Antonije'den yardım istese işler kolaylaşırdı? Olmaz, ahmak. O senin rakibin. Ona eşyalarını taşıtamazsın! Kendi kendine ofladı yine ve etrafına bakındı. Çok ama çok düşük bir hırlama sesi duyduğunda, kaşlarını çattı Aleks ve Antonije'ye baktı. "Bunu sen de duydun mu? Hayır mı? Güzel." Aleksandra dinlemeye devam etti ve sesin neye ait olduğunu, nereden geldiğini anlamaya çalıştı. Ağaçların oluşturduğu gölgeler etraftaki küçük şeyleri görmelerini engelliyordu ancak, Aleksandra büyük bir çaba göstererek bir gölgeye sığınmış iki kirpiyi gördüğünde, şaşırmadan edemedi. Bir kirpi neden hırlardı ki, Aleks'in bildiğine göre kirpiler başka türden canlılardan sürekli kaçarlardı. Aleksandra ne yapacağını bilemeyerek iki kirpiye baktı, sıradan iki hayvan olabilirdi karşılarındakiler ve şu anda zaman kaybediyor olabilirlerdi. Ancak Aleks'in içinden bir ses bu kirpilerle ilgili bir yanlışlık olduğunu söylüyordu. Keseleri alırken, aldıkları parşömeni çıkardı keseden. Galiba o sırada en iyi seçenek parşömeni açmak ve ne yapması gerektiğini öğrenmekti. Ruloyu yavaşça açtı ve dudaklarını kemirerek beklemeye başladı.

    Hangisi Kirpi hangisi Hırpı
    Farkı bulmazsan tadacaksın acıyı!


    Aleks parşömeni tutan kollarını aşağı indirdi ve gözlerini kıstı, yüzünde 'şimdi sıçtık' sırıtmalarından biriyle onlara bakmakta olan kirpilere baktı. İkisinden biri hırpıydı ve Aleksandra hırlayanın hırpı olduğundan son derece emindi. Derin bir nefes aldı ve hırpılarla ilgili bildiği her şeyi düşünmeye başladı. Kirpilere göre on kat daha yabani, saldırgan ve kesinlikle sinir bozuculardı. Ancak ikisi de susmuş, Antonije ve Aleks'e bakmakta olduklarından hangisinin hırpı, hangisinin kirpi olduğunu tahmin etmek güçtü. İkisi de sevimsiz, yabani bir baş belası olabilirdi. Hırpıların onlara verilen yiyecekleri bir tehdit olarak gördükleri geldi aklına Aleks'in. Küçükken Targaryen Malikanesi'nin annesi anısına ayrılmış olan muazzam çiçeklerle dolu olan kısmında bir hırpı bulduğunu hatırladı Aleks bir anda. Hırpıya yiyecek vermeye çalışmış ve karşılığında son derece can yakan bir ısırık almıştı, bununla beraber o güzelim bahçeyi de savaş alanına çevirmişti yaratık. Aleksandra Antonije'nin elindeki keseye uzandı ve içinden minik bir kek parçası çıkardı. Hafifçe çömeldi ve kek parçasını kirpilerden birinin önüne attı. Kek önüne yuvarlanan kirpi, birkaç saniye bekledi, ardından keki kapıp daha tenha bir yere gitti. Ancak diğer kirpi, yani bu durumda artık hırpı olduğundan emin oldukları yaratık orada kalmış ve tekrar hırlamıştı. Aleksandra gülümsedi ve Antonije'ye döndü. "Bu hırpı, onu buldum!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
D. Arthur Souen

D. Arthur Souen

RP Yaşı : 13
Mesaj Sayısı : 32
Gerçek Adı : Damien
Yaş : 31

2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi Empty
MesajKonu: Geri: 2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi   2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi EmptyCuma Mayıs 31, 2013 4:37 pm

Adım adım merdivenlerden aşağıya bırakıyordu kendini. Ayaklarını bastığı her mermer bir tokat sesi ile cevaplıyordu kendisini. Aklında binlerce soru, kalbi kin ve nefret dolu. Peki ne yapacaktı şimdi ? Ah tabi ya, nasıl da unutmuştu Sihirli Yaratıkların Bakımı dersine gitmeliydi. Gerçi henüz 15 dakikadan fazla zamanı vardı ama yine de gidecekti. Arthur bir yere geç kalmaktan ve geç kalandan nefret ederdi. Bir tilki ile yarışabilecek kadar kurnaz ve çevik olmasına karşın, çabuk sinirlenen ve öfkesine çok kolay yenik düşebilen bir kişiliği vardı. Bu onun zayıf noktası olduğu gibi onu daha da tehlikeli biri haline getiriyordu. Ayaklarını orman yoluna çevirdi ve yürümeye başladı. Dersin dışarıda işlenecek olması onu çok da şaşırtmamıştı. Sonuçta dersin adı Sihirli Yaratıkların Bakımı idi. Hogwarts'ta yeterince sihirli yaratık olduğunu düşünüyordu ama Profesör Noir onları yeterli bulmuyordu demek ki. Çalışma alanına geldiğinde sıcaklığın burada da aynı olduğunu fark etti. Lanet güneş! Bizi yakmak için çok güzel bir gün seçmiş. diye mırıldandı içinden. Profesör bir sandalyede oturmuş öğrencilerin gelmesini beklerken Arthur'da yerini aldı. Öğrenciler kendi aralarında fısıldaşmaya başladıklarında, Noir söze başladı. "Evet, tamam, mırıltıyı kesin. Kitaplarınızı çantalarınıza kaldırın." Arthur söyleneni yaparken, sonunda biraz eğlenebileceğiz diye mırıldandı. Ardından Profesör sözlerine devam etti. Arthur bir yandan profesörü dinlerken bir yandan da önünde duran parşomeni ve keseyi inceliyordu. Dikkat edin. Kese ağır gelebilir de ne demekti şimdi. Keseyi eline aldığında bu sorunun cevabını bu kadar kolay bulacağını zannetmiyordu. Keseyi elinde tutup incelerken dahice diye düşündü içten içe. Ormanın derinliklerine ilk adımlarını atarken, daha önce buraya geldiğini hatırladı. Yüzündeki sinsi gülümsemeyi yok etmeden yanındakine dönüp, "Hadi Joseph geride kalma" dedi. Uzun gövdeli ağaçların üzerinde asalak mantarlar, onu izliyor gibiydi. Biraz sonra Joseph'in yanına olmadığını fark etti. Ormanın içlerine doğru gezinirken bir çıtırtı duydu ardından sesin geldiği tarafa yöneldi. Biraz daha yaklaştığında Joseph'in bir ağacın arkasına kaçtığını gördü. Nele olduğunu anlayamadan burnunun dibinden bir kirpi okunun geçtiğini görünce Joseph'in ne yapmak istediğini anlamıştı. Arthur bulduğu en yakın ağacın arkasına kaçtığında çoktan bir okun bacağına saplandığını gördü. Fazla acıtmıyordu fakat çok rahatsız ediyordu. Eğilip oku çıkardı ve ardından acı ile karışık gülümsemesi ile Joseph'e dönüp "Sanırım bir şeyler buldun" dedi. Elindeki parşomen'in kurdelesini söküp açtığında artık her şeyi tamamen anlamıştı.

Hangisi Kirpi hangisi Hırpı
Farkı bulmazsan tadacaksın acıyı!


Parşomenin ne demek istediğini uygulamalı olarak anladığını fark etti. Elindeki kirpi okunu Joseph'e doğru tutarak "Hırpıyı buldun sanırım" dedi ve ardından şen kahkahasını geniş ormana serbest bıraktı..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clementine Noir
Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Clementine Noir

RP Yaşı : 28
Mesaj Sayısı : 24

2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi Empty
MesajKonu: Geri: 2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi   2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi EmptyPerş. Haz. 20, 2013 8:18 pm


    Önemli!

- İlk etaba katılmayan öğrenciler doğrudan derse katılmamış sayılıyor ve bundan sonraki etaplara yazamayacaklar. Bu sebeple ilk etaba katılan öğrenciler, her Rp'lerinde belli bir puan kazanarak ödüllendirilecekler. Bu durumda bir derste toplamda 15 puandan çok daha fazlasını kazanma şansınız bulunuyor. Başarılar.
- Eşleştiğiniz kişiyle partner değil rakiptiniz fakat bu etaptan sonra herkes tek başına yarışacak.
- Bundan sonraki Rp'leriniz en fazla 2 paragraf uzunluğunda, gerektiği kadar kısa ve öz olmalıdır.

Nicolas Joseph Bowie, Aleksandra Targaryen ve D. Arthur Souen; 1 etabı başarıyla geçtiniz! Bu etapta kazandığınız puanlar;
Aleksandra Targaryen > 5
Nicolas Joseph Bowie > 5
D. Arthur Souen > 2
_____________________________________________________________
2. Etapta karşınıza kocaman bir ağaç çıkıyor. Ağaca bir süre baktığınızda dal sandığınız bir canlıyı farkedebilirsiniz, bu bir kabuluk! (Kabuluklar yaşadıkları ağacı korumak pahasına, ağaca yaklaşan canlıları uzun parmaklarıyla yaralar; hatta bazen gözlerini oyarlar!)
Ne yapacağınızı çözemeyip parşömeni açarsanız şu kelimeler belirecek:
-Gelecek etaba geçmek için aldığınız ağaç parçasını (alabildiyseniz) demir kapının önündeki bir kayanın üzerine bırakmalısınız.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicolas Joseph Bowie
VI. Sınıf
VI. Sınıf


RP Yaşı : 15
Mesaj Sayısı : 521
Gerçek Adı : Ollivander Bey
Yaş : 25

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi Empty
MesajKonu: Geri: 2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi   2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi EmptyC.tesi Haz. 29, 2013 6:46 pm

.....Hırpıymış, kirpiymiş... Kimin umurunda? Ormanın içinde yürümekten öylesine yorulmuştum ki, ayaklarımın altındaki ağrı ile nefes nefese ormanda yürüyordum. Kapıdan uzaklaşmadan, sürekli kağıda bakarak biraz yürüdüm. Sonunda bir açıklığa vardım. Tuhaftı, burada o kadar dolaşmama rağmen sanki burayı daha önce hiç görmemiştim. Açıklığın ortasında o kadar büyük bir ağaç vardı ki, ucunu görmeye çalışırken boynumun kırılmasından korktum. Bu yaprakları yemyeşil bir çınar ağacıydı. Gövdesi kocamandı. Bu sıcak yaz gününde dinlenmek için mükemmel şekilde idealdi. Birkaç adım attığımda birkaç yaprak yere düştü. Aklıma bir an şamarcı söğüt gelince sırıtmadan edemedim. Bağdaş kurup oturdum. İkinci etaba geçmiştim. Benimle birlikte Gryffindor'dan bir kız (sanırım aynı yaştaydık) ve bir de Arthur geçmişti. Onların şu an ne yaptıklarını düşündüm, görevi bulmuşlar mıydı? Hatta bitirmişler miydi? Benim aklım bu sorularla o kadar karışmıştı ki, tam başımın üzerinden geçen vızıltıyı zor duymuştum. Sinek olmak için fazla ses çıkarıyordu. Ne olduğunu tahmin bile edememiştim ama kendimi ileriye, otların arasına atmıştım. Arkamı döndüğümde ise her şey açıklığa kavuşmuştu. Ağacın dallarından bir tanesi (tabii ki de bu sıradan bir dal değildi, hatta dal bile değildi.) Elim asama kaydı ama onun ulaşamayacağı bir yerdeydim, bu yüzden vazgeçtim. Profesörün bizi gönderdiği yerde rast gele Kabuluklar mı vardı? Buna pek ihtimal vermiyordum. Bir adım daha geriye çekildim ve katlayıp cebime tıkıştırdığım parşömeni çıkardım. Okurken küçük dilimi yutmamak için derin derin nefes alıp sakinleşmeye çalışıyordum.
Bir parça al bu ağaçtan,
Gözlerin Kabuluk tarafından oyulmadan!
.....Son birkaç dakikadır yanılıyordum, görevimi öğrenince rahatlayacağımı düşünüyordum. Fena halde de yanılıyordum tabii. Asamı çoktan çıkarmıştım ve iki adım daha geri çekilmiştim. Derin derin nefes alışlarım hırlama gibi çıkıyordu, sırtımı başka bir ağaca yasladım ve biraz düşünmeye çalıştım. Kabuluk, kabuluk, kabuluk. Kesinlikle ömrüm boyunca kör kalmak istemiyordum... Sonunda bir fikir aklıma gelmişti ama biraz fazla saçmaydı. 'Oppugno' büyüsü. Hayvanın istenilen kişiye saldırmasını sağlayabiliyordu. Bu da demekti ki; istenmeyen kişiye saldırmıyordu. Yerden aldığım taşı ağaca attım, hemen uzanıp taşı tutan dala biraz sırıttım, asamı uzatıp "Oppugno!" Diye bağırdım. Bereket ki yalnızdım, kimse bu iğrenç sesimi duyamayacaktı. Dal öylece kaldı. Biraz titredi, asamı bu sefer sağ taraftaki ağaçta dalın üzerinde bir şeyler kemiren sincaba çevirdim ve "Ona saldır." Diye fısıldadım. İşe yaradığını görmek o kadar iyiydi ki. Kabuluk ağaçtan zıplayıp yerde yarı zıplayarak yarı yürüyerek diğer ağaca gitti. Ben de o sırada çınar ağacına koştum ve tuttuğum gibi kabuğundan bir parça kopardım. Arkamı dönüp son hızla koşarken sincabın canını kurtarmış olması için dua ettim. Kapıya geldiğimde kapının hemen önündeki bir kaya parçasının üzerine aldığım kabuk parçasını koydum. Derin bir soluk verdim. Hogwarts'a döndüğümde hafta sonu boyunca uyumayı planlıyordum ki bunu çoktan hak etmiştim. Bir Hırpı, şimdi de bir Kabuluk. Sırada ne vardı ki? Ruh Emiciler mi?


 

 







Not: Gecikme için çok özür dilerim. Tatildeyim de. Crying or Very sad
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

2. Dönem 1. Ortak SYB Dersi

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-
» II. Dönem I. Ortak Tılsım Dersi
» Astronomi II. Dönem Ortak Dersi
» II. Dönem I. Ortak Uçuş Dersi
» Sihirli Yaratıkların Bakımı II. Dönem I. Ortak Dersi
» II. Dönem I. Ortak Sihir Tarihi Dersi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-