AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 II. Dönem I. Kehanet Dersi

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Aurora Sigurþórs

Aurora Sigurþórs

Mesaj Sayısı : 40
Gerçek Adı : Eda,edoş,edağ.

II. Dönem I. Kehanet Dersi Empty
MesajKonu: II. Dönem I. Kehanet Dersi   II. Dönem I. Kehanet Dersi EmptyPtsi Ağus. 12, 2013 10:00 pm




     Genç Profesör bir zamanlar kendisinin oturduğu sıraların bulunduğu sınıfta artık başka bir konumda olmanın verdiği heyecanla geziniyordu. Sanki hiçbir şey değişmemiş gibi hissetmesinin garipliği bir yana, bir yandan da her şey çok farklı görünüyordu. Sanki arkasındaki kapıdan onun küçük hâli girip ona ders anlatmasını bekleyecekti. Yıllar önce aldığı mektupla hayatının nasılda değiştiğini anımsadı. Uzun zamandır eskiden öğrencisi olduğu okulun onu Profesörlük için çağırmasını umuyordu ki, her şey yıllar sonra umduğu gibi gitmeye başlamıştı. Nihayetinde, artık yuvasındaydı. Kehanet dersine eskiden duymadığı ilgiyi şimdi sırf bu dersi kendisi vereceği için duyuyordu. Tozu yeni alınmış sınıfta elini gezdirirken, masasına oturdu ve öğrencilerin gelmesini bekledi. Genç cadı siyah kısa elbisesini biraz çekiştirirken, tam da kendisini hazır hissettiği ve önündeki rüya tabirine gömüldüğü anda kapının açıldığını ve öğrencilerinin yavaş yavaş geldiğini fark etti. Yüzünde oluşan özlem dolu gülümseyiş, henüz bir Slytherin öğrencisi olacağını bilmediğinde Seçmen Şapka'ya sunduğu samimiyete benziyordu. Elinde kahvesiyle ayağa kalkıp pencereye doğru ilerledi. Sınıfın bu kadar yavaş dolmasını beklemiyordu. Ama, en azından doluyor olması da iyi bir şeydi değil mi? Kendi küçüklüğünü hatırladığında eskiden yaptığı yaramazlıklar aklına geliyordu. Muhtemelen hiç girmediği bitkibilim dersleriyle doluydu anıları. Sınıfın tamamen dolduğunu anladığında asasını sallayarak kapıyı kapattı. Bazı öğrencilerin bakışları yeni profesörlerinin üzerindeyken bazılarıysa sanki derse zorla kaydolmuş gibi oldukça bezgin ve bitkin görünüyorlardı. Kahvesini bitirdiğini anladığında, ahşap öğretmen masasına kahve bardağını bıraktı ve sınıfın ortasında durarak öğrencilerine gülümsedi.

    " Merhaba, çocuklar. Gördüğünüz gibi ben yeni Kehanet Profesörünüzüm. İsmim Aurora Sigurþórs. " dedi. Birkaç saniye öğrencilerin yeni bir öğretmeni hazmetmesini bekledikten sonra klişe bir şekilde öksürdü ve devam etti, " Bu birlikte ilk dersimiz olduğu için, fazla bir şey işlemeyeceğiz. Sadece herkes teker teker kendisini tanıtacak ve neden bu dersi aldığını söyleyecek o kadar. Ardından kısa bir konuşma ve sonrasında muhtemelen zil çalmış olacak. " Cümlesini bitirdiğinde, birkaç adım ilerleyerek öğrencilere yaklaşmış onların kendisini tanıtmasını beklemişti. İlk kalkan öğrencinin Ravenclaw olmasını beklerken, bir Hufflepuff kendisinden beklenmeyen bir atak yapmıştı ki bu durum öğrenciyken hoşuna gitmeyecek olsa da şimdi yüzünü gülümsetiyordu. Öğrenciler kısa kısa kendilerini tanıttıktan ve dersi alma nedenlerini açıkladıktan sonra Aurora yavaşça sandalyesine oturdu ve önündeki kitabı eline aldıktan sonra Müfredata göre gitmenin çok fazla zalimce olacağını fark etti. Kitabın kapağını sınıftaki sesi susturmak istercesine sertçe kapattığında, istediğini aldığı belli olan bir gülümsemeyle konuştu. " Bu günkü konumuz ilk dersimize uygun, basit ve düşünceye dayalı bir konu. Hissettiklerinizi kağıda dökmenin çokta zor olmayacağını düşünüyorum. Kehanetin ne olduğu üzerinde konuşacağız. Beşinci sınıftayken kehanetin henüz gerçekleşmemiş ve gerçekleşmesi beklenen olaylar olduğunu düşünürdüm. " dedikten sonra biraz bekledi ve ayağa kalktı. Onu dinlemeyen öğrencileri görebildiği bir konuma geldi ve onların yüzlerine bakarak konuştu. " Ancak şimdi kehanetin daha farklı olduğunun farkındayım. Aslında, büyüdükçe her şeyin daha fazla anlam kazandığı da bir gerçek. Kehanet zamanında Profesör Trelawney'in dediği gibi pek azımıza bahşedilmiş bir lütuftur. Gelecekteki olayları öngörmeye yarayan büyüdür. Aramızda kalsın, Esrar Dairesi’nde katedral büyüklüğündeki odalarda bu kehanetler cam kapların içinde tutulmaktadır. Her bir kap onu yapan kişinin baş harfleri, yapılan kişinin ismi ve konusuyla ilgili etiketlenmiştir. " dedi. Sözleri ağzından büyük bir sûkunet ile çıkarken aslında kalbinin nasılda hızlı atmaya başladığını hissedebiliyordu. İlk dersi tahmininden hızlı ve karmaşasız geçmişti. Hogwarts'ın sabitliğini koruduğunu anladığında kalp atışları yavaşlamış, zil neredeyse çalma zamanına gelmişti. " Şimdi, benim fikirlerimi de aldığınıza göre diğer derse kadar getirmeniz gereken ödevinizin ne olduğunu biliyorsunuz. Kehanetin ne olduğu hakkında kısa yahut uzun bir yazı yazacaksınız. İsimlerinizi de yazmayı unutmayın. " Öğrencilerin dersin daha çok düşünceye dayalı kısmıyla işe başlayarak sıkılmayacaklarını umuyordu. Öğrenciler zilin çalmasıyla eşyalarını toparlamaya başlayınca Aurora topuklularının çıkarttığı sesi bastırmaya çalışarak derslikten ayrıldı.

    Bknz:



En son Aurora Sigurþórs tarafından Paz Ağus. 18, 2013 2:04 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aria Mysté

Aria Mysté

RP Yaşı : 15.
Mesaj Sayısı : 402
Gerçek Adı : Eda,edoş,edağ.
Yaş : 27

II. Dönem I. Kehanet Dersi Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem I. Kehanet Dersi   II. Dönem I. Kehanet Dersi EmptySalı Ağus. 13, 2013 7:09 pm



    Genç Ravenclaw Kehanet Kulesinin merdivenlerinden hızla tırmanırken, birkaç küçük sınıf öğrenciye çarpıyor ve her defasında arkasına bakıp kendince gülümseyerek özür diliyordu. İnsanların ondan nefret edercesine bakmalarını umursamadan, homurdanarak dersliğin kapısını ittirirken arkasından gelen öğrenci kalabalığıyla boğuşurken kendisini neredeyse yere kapaklanacak bir vaziyette bulmuştu. Gözlerini dünyaya açtığı andan beri hayatında olan sevgilisini görememenin verdiği tuhaf ferahlıkla ön sıralardan birine geçti. Yuvarlak masasına asasını koyarken aynı zamanda etrafa bakıp gelip gelmediğini anlamaya çalışıyordu. Onu gördüğü zaman ona ne diyeceğini, durumu nasıl açıklayacağını bilmemenin verdiği öfke ve pişmanlıkla içten içe cebelleşirken bir Hufflepuff'ın masasına çarparak geçişiyle sinirlendi ve ağzından çıkan kelimelere hâkim olamadı. " Önüne baksana be bulanık! " Cümlesini bitirdiği zaman ders çoktan başlamış, sınıfın kapısı kapanmış ve umduğu gibi Nicolas gelmemişti. Biliyor diye geçirdi içinden genç cadı. Yaptığım şeyi biliyor. " Merhaba, çocuklar. Gördüğünüz gibi ben yeni Kehanet Profesörünüzüm. İsmim Aurora Sigurþórs. " İzlandalı mı diye düşünürken aynı zamanda İsmi güzelmiş diye geçiriyordu içinden. Kendi ismiyle karşılaştırdığında kendi isminin kulağa daha romantik geliyor olması artık tuhafına gitmiyordu. Mizacına uygun bir ismi vardı ve Nicolas derse gelmediği için, kafasını boşaltmak adına saçma sapan şeylerin üzerinde düşünüyordu. Gözleri kuleden dışarıya Hogwarts'ın yeşillerle süslenmiş devasa bahçesine kaymıştı. Nicolas ile yaşadığı anıları gözünün önüne geliyor, gözyaşları yanaklarından soğuklukla akıp gidiyordu. Bunu ona nasıl yapmıştı ki? Nasıl bu kadar düşüncesizce davranabilmişti? Düşünceleri aklını kemirirken artık beyninin kalbini feshettiğinden emindi. İhanetinin bedelini ödemeliydi, her ne kadar gerçek bir ihanet olmasa da... Sinirli hâlinden korktuğu sevgilisini bir süre sâkin göremeyeceğini biliyordu. Aklını derse verme ümidiyle Profesör'e döndü. Zira, ilk defa birinin tiz sesi yüzünden kendi düşüncelerine ulaşamıyordu. Dakikalar önce ayağa kalkıp kendisini tanıtmış olduğunu düşünmesine rağmen zaman çok daha hızlı akıp gitmişti. Profesör herkes tanıtma merasimini geçtikten sonra tekrar konuşmaya başlamış, genç cadı düşüncelerle dolu beyninden kurtulamadığı için Profesör ancak son konuşmalarını yapmaya başladığında ona odaklanabilmişti.

    "
    Ancak şimdi kehanetin daha farklı olduğunun farkındayım. Aslında, büyüdükçe her şeyin daha fazla anlam kazandığı da bir gerçek. Kehanet zamanında Profesör Trelawney'in dediği gibi pek azımıza bahşedilmiş bir lütuftur. Gelecekteki olayları öngörmeye yarayan büyüdür. Aramızda kalsın, Esrar Dairesi’nde katedral büyüklüğündeki odalarda bu kehanetler cam kapların içinde tutulmaktadır. Her bir kap onu yapan kişinin baş harfleri, yapılan kişinin ismi ve konusuyla ilgili etiketlenmiştir. " Hayali olan Esrar Dairesi'nin katedral bölümünde gizlenen şeyi öğrenmenin huzuru ve şaşkınlığıyla renkli göz bebekleri hafifçe büyüyor, elleri masasının üzerinde duran asasına gidip onu dizlerinin üzerinde tutmasını sağlıyordu. Kendisiyle ilgili olabilecek Kehanetleri düşündü. Yaptığı ihanetin sonuçları Esrar Dairesinde bir cam kabın içerisinde saklanıyor olabilir miydi? Merlin biliyordu, eğer o daireye girebilseydi bunu öğrenmesi daha kolay olacaktı... " Şimdi, benim fikirlerimi de aldığınıza göre diğer derse kadar getirmeniz gereken ödevinizin ne olduğunu biliyorsunuz. Kehanetin ne olduğu hakkında kısa yahut uzun bir yazı yazacaksınız. İsimlerinizi de yazmayı unutmayın. " Profesör'ün sesi ilk dersinin heyecanına rağmen iyi çıkıyor olmalıydı ki, henüz ilk iş gününde hiç acımadan ödev vermeyi başarmıştı. " Pekâla. " diye mırıldandı dışından usulca. Bu ödevi yapacaktı, eğer düşüncelerinden bir an olsun kurtulup gerçek dünyaya dönebilirse. Kim bilir belki de bu ödev, köşe bucak Nicolas'tan kaçmasının bahanesi olabilirdi. Eşyalarını toparlarken, okulun bahçesine bakarak gözleri daldığı için hızla biten dersin ne kadar da hızlı geçtiğini düşünüyordu. Derslikten çıkarken, ilk durağının Kütüphane olacağını biliyordu. Ama ona hiç iyi şeyler hatırlatmayan bir kütüphanenin ve duvarları üzerine üzerine gelen bir okulun ne kadar faydası olabilirdi ki? Kim bilir belki Antonije'ye olanları anlatıp ondan akıl isteyebilirdi. Yapabileceği her şey ona gerçekle yüzleşmekten daha kolay görünüyordu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Diana Fitzgerald
VI. Sınıf
VI. Sınıf
Diana Fitzgerald

Mesaj Sayısı : 22
Gerçek Adı : Eda, edoş, edağ.

II. Dönem I. Kehanet Dersi Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem I. Kehanet Dersi   II. Dönem I. Kehanet Dersi EmptySalı Ağus. 13, 2013 7:38 pm



    " Seni Seviyorum, Albert. Sadece... sevgili olarak değil. "
    " Nasıl değil ya! Seviyorum ama öyle değil ne demek Fitzgerald?! "
    " Benim bir ismim var biliyorsun. "
    " Ah, evet. Bir ismin var, s*rtük! "
    " Benimle böyle konuşamazsın Albert! "

    Zorlukla kurduğum cümle hıçkırıklarımın arasında ağzımdan dökülüverirken bir zamanlar nazikliğinden ve asaletinden ödün vermeyen kumral sevgilime bakıyordum. Boyu uzadıkça ve kilosu arttıkça adeta bir Slytherin'e dönmüş ve tüm nezaketini kaybetmişti. Elim beynimde s*rtük kelimesinin tekrarlanıp durmasıyla beraber ağzıma gidip hıçkırıklarımın sesini durdurmaya çalışırken yediğim tokatın acısıyla düştüğüm merdiven köşesinden güçlükle ayağa kalkıp tüm gücümle kuleden yukarıya çıkmaya başladım. Kulenin merdivenlerini hızla çıkarken kalbim ' gitme şu lanet olasıca derse ' dese de büyükanneme verdiğim iyi kız imajı sözünü anımsayarak dersliğe ulaştım. İçerideki öğrencilerin hiçbirinin suratına bakmadan yanağımdan süzülen gözyaşlarımı cübbemin tersiyle sildim ve daha önce varlığından bile haberdar olmadığım Ravenclaw öğrencisine baktım. Aslında onu veya bir başkasını görmek istemiyordum ama gözlerinde beni çeken, samimi bir şeyler olduğunu hissediyordum. Muhtemelen bana bakmasının tek sebebi herkesin içinde beni az önce rezil eden eski sevgilim Alberttı. Çocuğun bana bakıp gülümsemesiyle, gülümsemesindeki samimiyeti ve iyiliği anlayamayıp gülümseyişini iğrençliğe yordum. Beni ne zannedeceklerdi şimdi? Sadece artık Albert'ın beni kısıtlamasından ve sürekli sahibimmiş gibi davranmasından bıkmıştım ve olan olmuştu; ilişkiyi bitirmiştim. "
    Merhaba, çocuklar. Gördüğünüz gibi ben yeni Kehanet Profesörünüzüm. İsmim Aurora Sigurþórs. " Duyduğum yeni ve eski Profesör'ümüze ait olamayacak kadar genç birine sahip olan ses ile başımı sağa çevirip yeni Profesör'ümüze bakmıştım. Yeni, kızıl saçları olan, mini elbiseler giymeyi seven bir Profesör mü? Tanrım, Hogwarts'a neler oluyordu böyle? Eğitim sistemi iyiydi hoştu, sınavların peşinde koşuşturuyorduk ama 27 yaş bir Profesör için çok erken değil miydi? Nasıl bir başarı göstermişse diye geçirdim içimden. Albert'ın yaptıklarından ve Ravenclaw'lu çocuğun bakışlarından sonra aklımı vermem gereken tek şey derslerimdi. " Bu birlikte ilk dersimiz olduğu için, fazla bir şey işlemeyeceğiz. Sadece herkes teker teker kendisini tanıtacak ve neden bu dersi aldığını söyleyecek o kadar. Ardından kısa bir konuşma ve sonrasında muhtemelen zil çalmış olacak. " Güzel, en azından ilk dersten saçma kahve fallarıyla bizi sınamayacaktı. Hiçbir zaman Kehanet dersini sevmemiş ve başarılı olamamıştım. Ancak, ne düşürsem düşüneyim aklım birkaç dakika önce yediğim damganın büyüklüğünün verdiği korku hissiyle hiçbir şeye konsantre olamıyor gibiydi. Sıra bana geldiğinde derslikteki sessizlikten korkarak ayağa kalktım ve sesimdeki hüznü ve korkuyu belli eden bir sesle, " Di... Diana Fitz..gerald. Hufflepuff, Beşinci Sınıf. " diyerek oturdum. Oturduğum an yanımdaki Slytherin öğrencisinin s*rtük dediğini duymamla beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Gözlerim tekrar dolarken, içimden bana bulanık denilmesinin s*rtük denilmesinden daha iyi olup olamayacağını geçiriyordum. Hadi ama? Her şey s*rtük'ten daha iyiydi! Hem bu dersi sevmiyordum, bunu Tanrı bile biliyor olmalıydı. Öyleyse neden alıyordum ki? Gözlerim topuklularının çıkarttığı tık sesleriyle hareket eden Profesör'ün üzerinde gezinirken onun yeniden konuşmaya başlamasıyla dalgınlığımı üzerimden attım ve söylediklerini dinlemek amacıyla ona odaklandım. " Ancak şimdi kehanetin daha farklı olduğunun farkındayım. Aslında, büyüdükçe her şeyin daha fazla anlam kazandığı da bir gerçek. Kehanet zamanında Profesör Trelawney'in dediği gibi pek azımıza bahşedilmiş bir lütuftur. Gelecekteki olayları öngörmeye yarayan büyüdür. Aramızda kalsın, Esrar Dairesi’nde katedral büyüklüğündeki odalarda bu kehanetler cam kapların içinde tutulmaktadır. Her bir kap onu yapan kişinin baş harfleri, yapılan kişinin ismi ve konusuyla ilgili etiketlenmiştir. " Profesör Trelawney... muhtemelen yaşasaydı gözde öğrencisi olmayacaktım ama onu şuan haklı buluyordum. Hadi ama? Kaç kişi gelecekten bir şeyler görebilirdi ki? Çok fazla hayallere sahip olan ben bile gelecekten bir şeyler görmenin hayalin ötesinde bir şey olduğunu düşünüyordum. Esrar Dairesi'nin ismini duyduğumda vücudum buz kesercesine irkilmişti ama Profesör'ün samimi sesi bunun artık korkulacak bir şey olmadığını belirtmek istiyordu. Sesindeki samimiyetten nasibimi alarak gülümsedim. Herkes kötü bir amaca hizmet etmiyordu ya. " Şimdi, benim fikirlerimi de aldığınıza göre diğer derse kadar getirmeniz gereken ödevinizin ne olduğunu biliyorsunuz. Kehanetin ne olduğu hakkında kısa yahut uzun bir yazı yazacaksınız. İsimlerinizi de yazmayı unutmayın. " Profesör'ün tane tane kurduğu cümle son bulduğunda, kimin ne düşüneceğini umursamadan artık gözyaşlarımı daha fazla tutamayacağımı hissettim ve arkamda bana bakan bir Ravenclaw bıraktığımı bilmeden yerimden fişek gibi fırlayarak derslikten dışarıya çıktım. İlk ve son durağım Kızlar Tuvaleti ya da daha kuytu olabilecek herhangi bir yer olacaktı. Ben bir s*rtük değildim, aziz olmadığımı kabul ediyordum ama ne dediğini bilmeyen bir Hufflepuff'ın sinirle söylediği ahmakça bir söz yüzünden bu kadar üzülmeyi de hak etmiyordum. Kim bilir, belki biraz ağlarsam tüm korkularım ve utancım gözyaşlarım gibi yanaklarımdan süzülüp gidebilirdi?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hannah Rose
VI. Sınıf
VI. Sınıf
Hannah Rose

RP Yaşı : 15
Mesaj Sayısı : 68
Gerçek Adı : hannah banana
Yaş : 25

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

II. Dönem I. Kehanet Dersi Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem I. Kehanet Dersi   II. Dönem I. Kehanet Dersi EmptyCuma Ağus. 16, 2013 7:42 pm

"Chuck! Uyan aptal herif- Ah." Üvey kardeşini açıklanamaz bir şekilde sahibinden daha çok seven kedisi Poppy'nin kolunda bıraktığı kırmızı çizgiye dişlerini sıkarak baktı. Ortak salonlarının üç kişilik eski koltuğunda uyuyan Chuck uyandığına dair en ufak bir harekette bulunmadı, bunun yerine ağzını şıpırdatıp poposunu Jenna'ya çevirdi. "Harika." Chuck bu sabah kahvaltıya beraber gideceklerine dair söz vermişti. Dün gece, kim bilir bilmem kaça kadar ayakta kalmadan önce. Jen onun gece yalnız başına ne yaptığını hep merak etmişti. Belki de onunla görülmekten utanan Ravenclaw'lı bir kız arkadaşı vardı ve sadece gece kimse yokken görüşmeyi kabul ediyordu. Bir kız arkadaşı olması fikri mantıksız olduğu için omuz silkti. Başını kaldırığ doğruca orak salonun duvarında asılı, bazen algılamakta güçlük çektiği tuhaf büyücü saatine baktı. Yarım saattir kardeşini uyandırmaya çalıştığından olsa gerek, dersin başlamasına 10 dakika kalmıştı. Yemeğe vakti yoktu. Yatakhanedeyken içine Inigo Imago'nun Rüya Yorumlamak ve Cassandra Vablatsky'den Geleceğin Sis Perdesini Aralamak kitaplarını koyduğundan epey ağırlaşan sırt çantasını tek omzuna attı. Chuck uykuya ne kadar bağımlıysa Jen istemeksizin derslere o denli bağlıydı. Bir Görücü olduğunu duyduğu Profesörleriyle tanışmak onu aptallaştıracak derece de heyecanlandırıyordu. Hoş, Profesör Trelawney'inde ünlü bir görücünün soyundan geldiği söyleniyordu ama derslerinin fiyaskoyla sonuçlandığını okumuştu. Harry James Potter'layken dile getirdiği tek bir kehanet hariç, onda da kafasına başkasının girdiği söyleniyordu, manalı bir kehanette bulunamamıştı. Öğrencilerin birazdan hangi bardağı kıracağı ya da hangi sihirli küreyi yuvarlayacağı gibi şeyler dışında.

Dersliğe varması 7 dakika almıştı ve bu yedi dakika boyunca tek düşüncelerinin kehanetle alakalı olması, Chuck'ı delirten yönlerinden biriydi Jenna'nın. Öğrencilerin fazla tercih etmediği ön sıralardan birini kaptığında suratının yarısını kaplayan bir gülücüğe kavuşmuştu. Lütfen dersi işlemeye başlayalım, lütfen, lütfen. SBD yılındaydı ve zaman kaybetmekten nefret ediyordu. Lanet olasıca, burunsuz Lord Voldemort'un Hogwarts'ı yakıp yıktığı yıllardan beri Profesörler her sene değişiyor, her defasında tanışma merasimi yaşamak zorunda kalıyorlardı. Kayıtlara göre uranın uğursuz olduğunu, geçmişin gölgeleriyle dolu olduğunu söyleyen bir çok Profesör olmuştu. Hatta bazıları o "geçmişin gölgelerini" gördüğünü söylüyordu. Voldemort'un kel gölgesi mesela, ne kadar gülünç. "Bu birlikte ilk dersimiz olduğu için, fazla bir şey işlemeyeceğiz. Sadece herkes teker teker kendisini tanıtacak ve neden bu dersi aldığını söyleyecek o kadar. Ardından kısa bir konuşma ve sonrasında muhtemelen zil çalmış olacak." Jenna elini dahi kaldırmadan ayağa fırlamaya hazırlanırken, ağlamaklı suratlı bir kızın ayaklandığını farketti. Kızın ismini bilmiyordu, tek bildiği bir çok aptal tipin ona "s*rtük" diye hitap ettiğiydi. Çıkarımlara göre kafa dengi olmalıydı yoksa aptal Slytherin'ler onu uğraşmaya değer bulmazdı. Jenna kızın hemen ardından ayağa kalktı. "Jenna An-" durdu çünkü nefret ettiği ikinci resmini söylemek onu her defasında rahatsız ediyordu. "Jenna Anjanka Valdez. Ravenclaw 5. sınıfım. Kehaneti seçtim çünkü, çoğu ünlü Görücü Kehanet'te ustalaşmak için soydan gelen bir yeteneğimizin olması gerektiğini iddia etse de, Kehanet'in bilinen 11 metodu var ve en kötü ihtimalle biri, kehanetle alakalı hiçbir yeteneği olmayan bir büyücüye dahi yardımcı olabilir diye düşünüyorum. Kehanet tamamiyle yetenek değil, belki de Biçim Değiştirme gibi yoğun çalışmayla ilgili bir alan. Ve-" Öğrencilerin gözlerini devirip ofladığını gördüğünde sırıtmamak için kendisini zorlukla durdurdu. Konuşmaya devam ederse muhtemelen Profesörün duymak istediğinden fazlasını söyleyecekti. "Söyleyeceklerim bu kadar. Umarım aklı başında görünen nadir Kehanet Profesörlerinden ve bir görücü olarak, tuhaf gölgeler gördüğünüz için okuldan kaçmazsınız." Herhangi bir Profesör, mesela SYB profesörleri Clementine Noir böyle bir ifade karşısında binadan 50 puan falan kırabilirdi ama Jenna Profesör Sigurþórs'un ciddi duruşunun arkasında espriden anlayan bir cadı görüyordu. En azından öyle umuyordu. Diğer öğrencilerin Kehanet'i niçin seçtiklerini bile söylemeden, isimlerini papağan gibi tekrarlamalarını ve oturmalarını izlemek yerine önüne açtığı "Geleceğin Sis Perdesini Aralamak" kitabından bir metin okumaya başladı.

Profesör'ün yerine oturduğunu, tanışma merasiminin  bittiğini, Bayan Sigurþórs kitabını sertçe açtığında farketti.  "Bu günkü konumuz ilk dersimize uygun, basit ve düşünceye dayalı bir konu. Hissettiklerinizi kağıda dökmenin çokta zor olmayacağını düşünüyorum. Kehanetin ne olduğu üzerinde konuşacağız. Beşinci sınıftayken kehanetin henüz gerçekleşmemiş ve gerçekleşmesi beklenen olaylar olduğunu düşünürdüm." Bundan fazlasıydı herhalde, böyle söylediğine göre. Jenna Kehanetin teorik kısmından fazlasını bilmiyordu doğrusu. Eline geçen her kitabı okumuş olabilirdi ama Tanrı vergisi bir yeteneği yoktu işte. "Kehanet zamanında Profesör Trelawney'in dediği gibi pek azımıza bahşedilmiş bir lütuftur. Gelecekteki olayları öngörmeye yarayan büyüdür. Aramızda kalsın, Esrar Dairesi’nde katedral büyüklüğündeki odalarda bu kehanetler cam kapların içinde tutulmaktadır. Her bir kap onu yapan kişinin baş harfleri, yapılan kişinin ismi ve konusuyla ilgili etiketlenmiştir." Profesör Trelawney'in ismini duyduğunda Jen kendi kendine gülümsedi. O dönem, yani yaygın adıyla Harry Potter ya da Albus Dumbledore dönemi, en çok ilgisini çeken tarihlerdi. Esrar Dairesinde yaşanan ölüm yiyen - zümrüdüanka yoldaşlığı çarpışmasının bir çok kehaneti mahvettiği söyleniyordu. Bunu sıradan bir öğrenci bilemezdi tabi, ancak kütüphanenin yasak bölümüne girmek için yaratıcı bir bahane bulmalı ve bir profesörün iznini almalıydınız. Jenna, bunu başardığı gün okumuştu bunu. Bazen eğer Chuck'a kehanetlerden bahsederse, kardeşinin onun bakanlığa sürükleyip kendileriyle ilgili bir kehanet bulmak için elinden geleni yapacağını düşünüyordu zira Chuck hayatında tanıdığı en meraklı insandı. Profesör  Sigurþórs böyle bir bilgiyi öğrencileriyle paylaştığına göre, daha önce öğrenmedikleri bir çok şey dahil, kehaneti kavramalarını istiyor olmalıydı. Belki Jenna yasak bölüm için ondan bir izin koparabilirdi, ha? Profesörün söylediklerini kitabın arasına kıstırdığı bir parça parşömene karalarken izin düşüncesi kalp atışlarını hızlandırmıştı. "Şimdi, benim fikirlerimi de aldığınıza göre diğer derse kadar getirmeniz gereken ödevinizin ne olduğunu biliyorsunuz. Kehanetin ne olduğu hakkında kısa yahut uzun bir yazı yazacaksınız. İsimlerinizi de yazmayı unutmayın." Çoğu kişi somurturken Jenna Profesörün düşünceleriyle harmanlayarak hazırlayacağı yazıyı çoktan kafasında tasarlamaya başlamıştı ama ödevine başlamadan önce ilk işi muhtemelen hala horlayarak uyuyan Chuck'ı uyandırmak ve Büyük Salon'da geç bir kahvaltı yapmaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicolas Joseph Bowie
VI. Sınıf
VI. Sınıf


RP Yaşı : 15
Mesaj Sayısı : 521
Gerçek Adı : Ollivander Bey
Yaş : 25

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

II. Dönem I. Kehanet Dersi Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem I. Kehanet Dersi   II. Dönem I. Kehanet Dersi EmptyC.tesi Ağus. 24, 2013 2:53 am






    .....Aptal yatakhanenin aptal, gıcırdayıp duran ve uyumamam için elinden geleni yapan yatakları. Merdivenlerden inerken aklımın her zamankinden daha uyuşuk ve çalışmaz halde olduunu düşündüm. Uykusuzluktan dolayı muhtemelen dinleyemeyeceğim kehaneti dersi, yaklaşık 15 dakika sonra başlayacaktı ama ben şimdiden derslikteydim. Her zaman Ariayla oturduğumuz en ön sıra derste uyuklamak için pek uygun olmadığı için en arkada bir yere oturdum ve kitabımı çıkardım. Muhtemelen başka birisi beni görse Ravenclaw olduğum aklının ucundan bile geçmezdi çünkü kitabı yastık olarak kullanıp gözlerimi dinlendiriyordum. Aria'nın dersliğe girdiğinde beni fark edeceğini umuyordum. Gözlerimi açtığımda profesör gelmiş, sınıf dolmuş ve ders başlamıştı. Bir Ravenclaw'dım ve derste uyumuştum! Ben kendime gelmeye çalışırken iki sıra arkamda oturan bir çocuk kalktı, kendini tanıttı ve dersi neden seçtiğini söyledi. Ardından yerine oturdu. İlk ders ancak bundan mı ibaretti yani? Kendimizi mi tanıtacaktık. Normal zamanda buna kızardım ama şimdilik bu benim için iyiydi. Kehanet için gereken görüyü bırak, gözlerimi bile zor açık tutuyordum. Dört kişi daha kalktıktan sonra gözlerimi ovuşturdum ve ayağı kalktım. "Nicolas Joseph Bowie. Beşinci sınıf Ravenclaw. Kehanet dersini almak istememin sebebi küçüklüğümden beridiri hep hayran olduğum bir büyü sanatı olmasıdır. Geleceği görebilmek bence, dehşet verici bir yetenek." Cümlem bittiğinde profesör hafifçe gülümsedi. Oturmadan önce Aria'nın her zaman oturduğumuz yerde oturmuş olduğunu gördüm. Demek beni görmemişti, tuhaftır ki dersi de dinliyor gibi görünmüyordu. Dalgın dalgın önüne bakıyordu.

    .....Ben Aria'nın tuhaf davanışlarının (özellikle beni görünce bir işi çıkmış gibi yapıp yolunu değiştirişinin) sebebini düşünürken profesör "Bu günkü konumuz ilk dersimize uygun, basit ve düşünceye dayalı bir konu. Hissettiklerinizi kağıda dökmenin çokta zor olmayacağını düşünüyorum. Kehanetin ne olduğu üzerinde konuşacağız. Beşinci sınıftayken kehanetin henüz gerçekleşmemiş ve gerçekleşmesi beklenen olaylar olduğunu düşünürdüm." diye konuşmaya başladı. "Ancak şimdi kehanetin daha farklı olduğunun farkındayım. Aslında, büyüdükçe her şeyin daha fazla anlam kazandığı da bir gerçek. Kehanet zamanında Profesör Trelawney'in dediği gibi pek azımıza bahşedilmiş bir lütuftur. Gelecekteki olayları öngörmeye yarayan büyüdür. Aramızda kalsın, Esrar Dairesi’nde katedral büyüklüğündeki odalarda bu kehanetler cam kapların içinde tutulmaktadır. Her bir kap onu yapan kişinin baş harfleri, yapılan kişinin ismi ve konusuyla ilgili etiketlenmiştir." Bunu zaten bildiğim için sınıftakı şaşırma nidalarına katılmadım. "Şimdi, benim fikirlerimi de aldığınıza göre diğer derse kadar getirmeniz gereken ödevinizin ne olduğunu biliyorsunuz. Kehanetin ne olduğu hakkında kısa yahut uzun bir yazı yazacaksınız. İsimlerinizi de yazmayı unutmayın." Bu hoşuma gitmişti. Eğer profesör derste uyuduğumu görmüşse bu ödevden alabildiğim puanlar biraz olsun telafi etmemi sağlayabilirdi. Sınıf sebebi ödev olan iç çekişler eşliğinde boşalırken ben Aria'nın ne yöne gittiğini görmeye çalışıyordum. Bir yandan da kullanmadığım kitabımı çantama koyuyordum. İşim bittiğinde o çoktan gitmişti ve nereye gittiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Neyse ki artık beni meşgul edebilecek bir ödevim vardı.



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

II. Dönem I. Kehanet Dersi

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-