AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 Bu yaptığımız doğru değil!

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Nadia D'or



RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 66
Gerçek Adı : Eda.

Bu yaptığımız doğru değil! Empty
MesajKonu: Bu yaptığımız doğru değil!   Bu yaptığımız doğru değil! EmptyCuma Ağus. 09, 2013 2:36 pm


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Sihir Tarihi dersinden çıkar çıkmaz kendimi beşinci katın boş dersliğinde bulmuştum. Ayaklarım beni neden buraya getirmişti, hiçbir fikrim yoktu. On dakikadır bu sınıftaydım ve henüz içeriye gerçek bir adım attığım söylenemezdi. Kapısında öylece dikildiğim boş sınıfa girmeye bir türlü cesaret edemiyordum. Sanki göğüs kafesime yapılan bir basınç vardı ve bu basınç yüksek dereceli bir ağrıya yol açıyor, nefes almamı zorlaştırıyordu. Derin derin nefesler alarak sınıftan içeriye adımımı attım. En arkaya doğru giderek, ışığın en az geldiği yere oturdum. Karanlık belki kalp çarpıntıma iyi gelebilirdi. Neler hissediyordum böyle? Merlinin sakalı aşkına! O bir Profesördü. Üstelik benim Sihir Tarihi Profesörümdü. Neler saçmalıyordum? Ondan nasıl hoşlanabilirdim, nasıl böyle bir aptallık yapardım ki? Onun bana ders anlatması, benim anlamamam ama anlıyormuş gibi yapmam gerekirdi. O da muhtemelen kimseyi dersinden son senesinde bırakmak istemediği için beni geçirmeliydi. Nasıl olurda, sessizce ders dinleme huyumu bir Profesör çok yakışıklı olduğundan ve beni kendine çektiğinden kaybederdim? Her sorduğu soruya doğru cevap vermekte neyin nesiydi! Gryffindordum ancak bu kadar cesaretli olmak bana bile fazlaydı. Daha doğrusu sanki birisi düşüncelerimi okuyabilirmişçesine korkuyordum. Kalbimin düşündükçe daha hızlı atmaya başlaması da cabasıydı. Eşyalarımı karşımdaki sıraya attım. Çantama, asama şuan ihtiyacım yoktu. Başımı sıraya koyduğum gibi gözlerimi kapattım. Ağlıyor muydum? Neden ki! Sevmemem gereken birisini sevdiğim için mi? Sinirlerim iyice bozulmuştu. O anda bu boş sınıfta kimsenin olmaması ve kapısını da kapatmış olmam bana huzur veriyor gibiydi. Kim bilir, belki biraz ağlar zırlar daha sonra kendimi toparlayıp, makyajımı tazeler ve bu lanet sınıftan çıkardım. Nafile... Gözyaşlarımı akıtırken ona karşı hissettikleriminde uçup gideceğini umuyordum. Ama hiçbir şey istediğim gibi gitmiyordu. Gözlerimi her kapattığımda gözümün önüne gelmesinin bana hiçte yardımcı olmadığını fark ettim. Bir şeyleri parçalamak istiyordum. Nasıl bu kadar öfkeli ve aynı zamanda âşık birine dönüşebilmiştim? Başımı hiç kaldırmadan kendi kendime söylendim;

" Kendine gel Nadia. O ahmak bir Profesör, o kadar!  "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Rothschild

Dean Rothschild

RP Yaşı : 27
Mesaj Sayısı : 96
Gerçek Adı : Ollivander Bey
Yaş : 25

Bu yaptığımız doğru değil! Empty
MesajKonu: Geri: Bu yaptığımız doğru değil!   Bu yaptığımız doğru değil! EmptyC.tesi Ağus. 24, 2013 5:21 am




[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Ders, ders, ders ve ders. Başka hiç birşey yok. Tek yaptığım bu. Bir dakika, var; Saçma sapan hayaller kurmak. Mesela Gryffindor'dan son sunuf bayan D'or ile aşk yaşama hayalim. Rüyamda onunla çatlak kazanda saatlerce kahve içip bir birimize bakıyorduk. 27 yaşındayım, bugüne kadar haddimden fazla şey gördüm ve yaşadım ama daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim. Daha doğrusu hissetmemiştim.
Yine bir ders çıkışı onun hızlı adımlarla merdivenlere yöneldiğini gördüm. Peşinden yürümeye başladım. Yer değiştiren merdivenlerde bunu yapmak imkansız olduğu için durup onu izledim. Beşinci kata çıktığını gördüm, Ardından ben de çıkmaya başladım. Beşinci kata geldiğimde nefesim kesiliyordu. Erken yaşlandığım hakkında saçma şeyler mırıldanarak yürümeye başladım. Bu katta gidebileceği pek bir yer yok diye düşündüm. "Ya müzik odasındadır ya da boş bir derslilke." Diye fısıldadım. Biraz yürüdükten sonra boş dersliğin kapısını sessizce araladım ve içeriye baktım. Tam orada olmadığını düşünüp geri çıkacaktım ki bir ses duydum, tahmin ettiğiniz üzere bu onun sesiydi. Tınısının mükemmel olduğunu söylemeyeceğim ama bana güzel bir melodi gibi geldiğine emin olabilirsiniz.
"Kendine gel Nadia. O ahmak bir Profesör, o kadar!"

Bir an, kesinlikle benden bahsediyor, diye düşündüm. Ama kim bilebilirdi ki! O an kapıyı kapatıp çıkmak, gitmek istedim. Ama onu bu halde bırakamayacağımı biliyordum. Eşyalarını öndeki sıraya bırakmış, kafasını sıraya koymuş, kıpırdamadan duruyordu, ağlıyordu.
Yanına gitmem doğru mu? Bilmiyordum gidecektim. Suratımın ne denli üzgün göründüğünü tahmin edemiyordum. Az kalsın ben de ağlayacaktım. Neden ağladığını o kadar merak ediyordum ki, gidip selam vermeden 'Neden ağlıyorsun?' Diye sormak bile geçti aklımdan. Onun yerine surat ifademi gülümser hale getirdim ve hafifçe öksürüp beni fark etmesini sağladım. Göz yaşlarını silmeye çalıştığını görebiliyordum.
"Merhaba. Umarım az önce benden bahsetmiyordun."
Ardından ne kadar saçma bir şey söylediğimi anladım ve
"Benim burada birkaç parşömenim kalmıştı da. Onları almaya gelmiştim."
O daha cevap vermeden önündeki sıraya ters şekilde oturdum, tam anlamıyla yüz yüzeydik.



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nadia D'or



RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 66
Gerçek Adı : Eda.

Bu yaptığımız doğru değil! Empty
MesajKonu: Geri: Bu yaptığımız doğru değil!   Bu yaptığımız doğru değil! EmptyC.tesi Ağus. 24, 2013 8:41 am


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Neler saçmalıyordum ki ben? Benden on yaş büyük birine karşı bir şeyler hissediyor olamazdım değil mi? Yani... ah! Merlinden, Hogwarts'dan ve o aptaldan nefret ediyorum! Neden bir insan bu kadar genç yaşta Profesör olurdu ki? Sihir Tarihi hakkında nasıl bir tez hazırlamışta ilgi çekmişti... Ah, benim zeki Profesör'üm. Ondan nefret etmeye çabalarken gene onu övmeye başladığımı anladığım da neredeyse ağlamamı daha da şiddetlendiriyordum. Hıçkırıklarımın tam haddini aşacağı an, kısa bir öksürük ve ayak sesleriyle artık bu sınıfın eskisi kadar da boş olmadığını anladım. Beceriksiz bir şekilde göz yaşlarımı silmeye çalışarak, başımı sıradan kaldırdım ve boş gözlerle sınıfta yalnızlığımı bozan kişinin kim olduğuna baktım.  " Merhaba. Umarım az önce benden bahsetmiyordun. "  Bingo! Profesör, Dean Rothschild. Mükemmel, diye geçirdim içimden. Önce derslerdeki aptal platonik hâllerimi gördü, sonra ani çıkışlarımı ve şimdi de yalnız başıma ağlayıp bir Profesör'e hakaret ettiğimi. Tam inkar edeceğim esna da onun burada ne gezdiğini anlayamadığımı farkettim.

Fark etmeden Sihir Tarihi dersliğine geri dönmüş olamazdım değil mi? Gerçi, her Quidditch çıkışı o dersliğin kapısından onar kez geçişimi hatırlarsak, bu o kadar da imkânsız değildi. Sıram da biraz doğrulup sırtımı arkama yaslarken, gözyaşlarımı artık tamamen yüzümden silmiş sadece dolu gözlerimle ona bakıyordum. " Benim burada birkaç parşömenim kalmıştı da. Onları almaya gelmiştim. " Sıraya... ha? Sıraya otururken söylemişti bunları. Parşömenlerini almak mı? Gözlerimi sınıfta boş boş gezdirdim, o kadar anlamsız geliyordu ki söyledikleri. " Burada hiç parşömen yok ki. " dedim, kısık ve utangaç bir sesle. Cesaretimin yerini utangaçlığa bırakması hoşuma gitmiyordu ama, elimde değildi. Gözlerimi birkaç defa kırpıştırdım, sol elimi yanağımda son kez gezdirip son damlayı da sildim ve Profesör Dean'a döndüm, " Sizden bahsediyordum, çok kötü bir öğretmensiniz. " dedim. Gözlerim parıl parıl parıldıyordu. Az önce ağlayıp, biraz da olsa rahatlamış olmamın verdiği cesaretle aklıma gelen ilk şey ağzımdan dökülüvermişti ve ben buna engel olmak bile istememiştim. Aslında... bir an cesaretimi takdir etmiş olsam da, onun bana ders notu verdiğini hatırladığımda yutkundum. Bu normal bir cesaret değildi ki, deli cesaretiydi resmen. Kendime gelmeye çalışırken, hiçbir şey yapmadığımı ve yaptığım tek şeyin onun gözlerine bön bön bakmak olduğunu fark ettim. Tanrı aşkına, ne saçma bir öğretmen öğrenci ilişkisi bu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Rothschild

Dean Rothschild

RP Yaşı : 27
Mesaj Sayısı : 96
Gerçek Adı : Ollivander Bey
Yaş : 25

Bu yaptığımız doğru değil! Empty
MesajKonu: Geri: Bu yaptığımız doğru değil!   Bu yaptığımız doğru değil! EmptyC.tesi Ağus. 24, 2013 2:55 pm





[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

.....Anlamsız bakan gözleri sınıfı taradı. Gözleri hayatımda gördüğüm en güzel gözler olabilirdi. Açık, parlak gri. Ne kadar saçmaladığımı farkındaydım ama zaten aramızda 9 yaş varken böylesine aşık olmam saçmalıktı. Evet! Ne kadar kendime yalan söylesem de şu an karşımda duran kıza aşık olduğum bir gerçekti. "Burada hiç parşömen yok ki." Dedi bir Gryffindor'a yakışmayacak kadar çekingen bir sesle. Tanrı aşkına! Söylediğim yalanın saçmalığını şu an farkına varıyordum. Normalde zekama güvenirdim tabii, ama şu an beynim çalışmaz haldeydi. Kendimi tekrar FYBS'deymişim gibi hissediyordum. "Sizden bahsediyordum, çok kötü bir öğretmensiniz." Tamam, bunu söylemesini tahmin etmemiştim. Verecek uygun bir cevabım da yoktu. Ne Gryffindor ama? Aslında profesörüne saygısızlıkta bulunduğu için binasından 40 puan falan kırabilirdim ama biz şu an öğretmen öğrenciden daha çok iki sıradan insan gibiydik. En azından ben öyle hissediyordum.

.....Ben ne diyeceğimi düşünürken onun boş bakan güzel gözleri benim gözlerime odaklanmıştı. "Kesinlikle haklısın. O kadar kötü bir öğretmenim ki. Öğrencime aşık olacak kadar pislik bir öğretmenim. Onu gizli gizli takip edip, yalan söyleyen bir öğretmenim. karşımda durmasına rağmen hislerini söyleyemeyecek kadar korkak bir öğretmenim. Ve bir de az sonra yapacağım şey yüzünden dünyanın en berbat öğretmeniyim." Sözlerim bittiğinde Nadia'nın kolunu tutmuş, kendime çekerek dudaklarını öpmeye başlamıştım. Bunları nasıl söylemiştim? Neden onu öpmüştüm? Tabii ki yaptıklarımın bir sebebi yoktu. Yalnızca bu bilinmezliğin bitmesini istemiştim. Bedenimi aklımın değil, kalbimin yönetmesine izin vermiştim. "Senin de iyi bir öğrenci olduğun söylenemez, değil mi?" Dedim. Gri gözlerinde tanımlayamadığım duygular dönüyordu. Benim gözlerimde ise bir tek duygu vardı. Aşk.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nadia D'or



RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 66
Gerçek Adı : Eda.

Bu yaptığımız doğru değil! Empty
MesajKonu: Geri: Bu yaptığımız doğru değil!   Bu yaptığımız doğru değil! EmptyC.tesi Ağus. 24, 2013 5:03 pm


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Sırtımı yasladığım yer artık rahatsızlık verdiğin de, dışarıdaki kalabalığa bakmayı tercih ettim. Her zaman böyleydim, rahatsız bir durumda kaldığım da beni mutlu eden bir şeyler buluyordum. Ve, dışarıda süpürgeleriyle oturan oyuncular da görmekten kesinlikle hoşlandığım şeylerdi. " Kesinlikle haklısın. O kadar kötü bir öğretmenim ki. Öğrencime aşık olacak kadar pislik bir öğretmenim. Onu gizli gizli takip edip, yalan söyleyen bir öğretmenim. karşımda durmasına rağmen hislerini söyleyemeyecek kadar korkak bir öğretmenim. Ve bir de az sonra yapacağım şey yüzünden dünyanın en berbat öğretmeniyim. " Ben daha söylediği kelimeleri birbiriyle bağlamaya çalışıyordum, ne dediğini anlamaya, ne yapacağını kestirmeye çalışıyordum ki kolumun güçlü bir el tarafından kavranıp kendine çekildiğini fark ettim. Dudaklarım uzun zamandır birinin dudaklarıyla buluşmamıştı... Aslında, dudaklarım bu şekilde kimseninkiyle buluşmamıştı. Yani olmuştu tabii ama, bunda diğerlerinden farklı bir şey vardı. Şehvet ya da tutkudan ziyade, aşk ve duygu hissediyordum. Gözlerimin doluluğunu daha fazla üzerimde taşımak istemediğimi fark edip, usulca yaşlarımın akıp gitmesine izin verdim geri çekilirken. " Senin de iyi bir öğrenci olduğun söylenemez, değil mi? " Sözlerinin ağzımdan çıkışıyla, hâlâ kendime zor geliyordum. Az önce olan şeyde neydi öyle? Gerçekten olduğuna inanmakta zorlanan gözlerim, kalbim, beynim kısacası tüm bedenim buradan bir an önce gitmek ve delicesine aşağıda ki saha da koşuşturmak istiyordu. Kalbimin ilk defa böyle hızlı attığını hissediyordum. Ama bu yanlıştı. Her defasında, hayallerimde bile aklıma gelip tüm rüyalarımı kâbusa çeviren bir şeydi bunun yanlış olduğunu anlamak. Eşyalarımın onun olduğu sırada oluşunu umursamadan onları burada bırakmayı göze alarak, ayağa kalktım.

Gidebilirdim değil mi? Yani yeni bir asa alırdım, birkaç galleon eksilirdi zulamdan en fazla. Başka ne kaybederdim ki? Ah... hadi ama Nadia, içindeki her şeyi ona dökme şansını ve bu aptal duygularının çocukça olduğunu nihayetinde anlama fırsatını kaybedeceksin dedim içimden kendi kendime. Evet bu oluyordu, kafamda her zamanki düşüncelerimin basık sesi ve bir diğer baskın başka bir ses daha vardı. Evet, bana aitti ama her zaman bana ona gitmem gerektiğini, ya da derslerde cevapladığım şıkların yanlış olduğunu söylüyordu. Gene de, elimden ne gelirdi ki? O sağımdaydı. Başımı çevirdiğim an oturduğu sırayı görebilir, onu görebilirdim. Mavi gözlerine bakmak hoşuma giderken neden kendimi bu zevkten mahrum bırakacaktım ki? Sağıma döndüm usulca, " Haklısın, hiçte iyi bir öğrenci değilim. " dedim ona yaklaşarak. Yanına oturdum ve gözlerinin içine baktım, ne yapacağımı merak ediyordu. Onun yaptığının aksine oldukça kibar bir şekilde ona yaklaştım ve neredeyse öpüşeceğimiz esnada " Ama, sonuçta öğrenciyim değil mi? " diye fısıldayıverdim suratına. Geriye çekildim ve hayatımın neredeyse anlamı olan adama baktım. Şaşkınlık ha? Bu surat ona çok yakışmıştı. Ne yapacağını merak ediyordum. Aslında bu sıraya oturmak için eğilirken, amacım oturmaktan ziyade onu öpmekti. Ama dedim ya, kafamdaki baskın sese her zaman bir şekilde boyun eğmiştim. Ancak, bir süre sonra kıkırdayarak hafif sesli kahkahalar atmamla aslında içimde nasılda büyük bir savaş verdiğim belli oluyordu. " Seni öpmek istiyorum, " dedim gözlerimi ona yöneltemeden. İçimden bir his, artık haddimi fazlasıyla aştığımı söylüyordu. O aptal şapka da biliyor muydu böyle bir cadıya dönüşeceğimi? İlk fırsatta soracaktım! " Ama, yapmamam gerek. " diye bitirdim cümlemi bir anda gözlerinin içine bakarak. Gözlerim artık dolmuyordu. En azından bildiğim bir şey varsa o da yapmasam bile bunu istediğimdi ve onun benden cesurca az önce gösterdiği şeyle de anladığım tek şey... onunda istediğiydi. Beni yani. Tanrım, düşüncesi bile utanç verici dedim içimden. " Söyle bakalım şimdi ne yapacağım? " dedim konuşacağı esna da. Evet, söyle bakalım şimdi ne yapacağız?

 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Rothschild

Dean Rothschild

RP Yaşı : 27
Mesaj Sayısı : 96
Gerçek Adı : Ollivander Bey
Yaş : 25

Bu yaptığımız doğru değil! Empty
MesajKonu: Geri: Bu yaptığımız doğru değil!   Bu yaptığımız doğru değil! EmptyPaz Ağus. 25, 2013 12:57 pm





[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

.....Yanaklarından akan yaşların neden aktığını bilmiyorum. Belki öfkeden, belki üzüntü belki de sevinç. Tabii ki en son ihtimal sevinç. Çünkü ben daha önce kimsenin yapamadığı bir hayvanlık yapmıştım. Özür dilemek için ağzımı açtığım sırada ayağı kalktı. Gidiyor muydu? Nereye? Neden? Burada kalıp bana tokat atması gerekirdi. Ya da asasını eline alıp bana rastgele büyüler fırlatmalıydı. Ama o hiçbirini yapmadı, gitmedi de. Bunların yerine yavaşça bana dönüp "Haklısın, hiçte iyi bir öğrenci değilim." Dedi. 'Bu da ne demek şimdi?' diye düşündüm kendi kendime. Beni seviyor muydu yoksa? Benim onu sevdiğim kadar...

.....Ben suratımdaki merakı ve şaşkınlığı silmeye çalışırken o beni daha da şaşırtarak yanıma oturdu. Doğruca gözlerimin içine bakıyordu. Sanki benim arkamı görebiliyormuş gibiydi. Hafifçe irkildim ve bunu hissetmemesini umdum. Ben gözlerine dalmışken o yüzünü yüzüme yaklaştırıyordu. Tam dudaklarımızın buluşacağı anda durdu ve "Ama, sonuçta öğrenciyim değil mi?" Diye fısıldadı. Anlamaya çalışıyordum ama anlayamıyordum. O geriye çekilirken ben aklıma mukayyet olmaya çalışıyordum. beni seviyor muydu? Sevmiyor muydu? Bir süre bana baktıktan sonra kendi kendine kıkırdamaya başladı. Ardından kısık sesli kahkahalar atmaya başladı. Deliriyor muydu? Yoksa ben mi deliriyordum? "Seni öpmek istiyorum, ama yapmamam gerek." Dedi bana bakıp gözlerini gözlerime kilitlemiyerek. Beni seviyordu, sevmeseydi böyle davranmazdı. 'Keşke hiç Hogwarts'a gelmeseydim, hiç profesör olmasaydım.' Diye düşündüm. Belki dışarıda, yolda bir yerde karşılaşsaydık çok daha farklı bir başlangıç yaşayabilirdik. Belki hala böyle bir şansımız olabilirdi. Eğer istifa edersem, belki dışarıda bir ilişkimiz olabilirdi. Tam ben bunu dile getirecekken "Söyle bakalım şimdi ne yapacağım?" Dedi. Sormakta haklıydı, ne yapacaktık? Ne yapabilirdik ki? Hiçbir şey hissetmiyormuş gibi hayatımıza devam mı edecektik? Yoksa ben istifa mı etmeliydim? Belki de el ele verip bu olanları atlatabilirdik. Belki de atlatamazdık...

.....Emin olduğum tek şey ikimizin de bir birimizi seviyor olmamızdı. O benim gözlerime bakarken ben de ona çaresizlik içinde bakıyordum. Sanki bir ruh emicinin saldırısına uğramış gibiydim. Tüm umudumu kaybetmiştim. Belki de tüm umudumuzu yitirmemiştik, sadece göremediğimiz bir seçenek daha vardır. "Ne yapacağımızı bilmiyorum. Ama senden ayrı kalmak da istemiyorum." Dedim. Neden fikri ben bulacakmışım ki? Yanağına bir öpücük kondurdum ve yüzümü geri çekmeden önce kulağına doğru "Eğer sen de beni seviyorsan, atlatabiliriz. Beni seviyor musun?" Diye fısıldadım.








Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nadia D'or



RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 66
Gerçek Adı : Eda.

Bu yaptığımız doğru değil! Empty
MesajKonu: Geri: Bu yaptığımız doğru değil!   Bu yaptığımız doğru değil! EmptyPaz Ağus. 25, 2013 10:14 pm


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Sıcak nefesini hissettiğim de bir süre geri çekilip ona baktım. Aslında, zaman kazanmak istiyordum daha çok. Nasıl bir soruydu bu? Yani... henüz kendime bile doğru düzgün itiraf edemediğim bir şeyler var gibiydi. Durup bir düşünürsem, diğerleri gibi onu da sadece bir öğretmen olarak görmediğim kesindi, ya da arkadaş olarak. Anlam veremediğim bir şekil de onu görmekten hoşlanıyor, derste sırf cevaplasın ve sesini biraz daha duyayım diye saçma sapan sorular soruyordum. Bunların hiçte hayra alamet olmadığı kesindi aslında, ona karşı hissettiğim bir şeyler vardı. Sorusunu unutmuş gibi yaparak, cevap vermeden ona biraz daha sokuldum ve başımı göğsünün üzerine yasladım. Onun bedenini saran kollarım sanki yedi yaşındaki bir kız çocuğunun sevgi dolu sarılmasını taklit ediyor gibiydi. " Aslında Profesör'üm olman daha iyi, " dedim tüm sevimliliğimi ortaya koyan bir gülümsemeyle.

" Notlarım açısından yani. " Gülerken aynı zamanda ona sarılıyor olmanın mutluluğuyla kokusunu içime çektim. Parfümünün içime işleyişiyle, gülüşlerim kesilip yerini sessizliğe bırakmışlardı. Başımı iyice göğsüne yasladığımda, parfümünün kokusunun çok fazla güzel olduğunu fark ettim. Belki bana öyle geliyordu ama onun bana hem yakışıklı görünmesi hem de bu kadar çekici kokuyor olması hem beni etkiliyor, hem de onu kıskanmamı sağlıyordu. Ama biraz durup düşündüğüm de, beni öpmesi ve az önceki söyledikleriyle kendime geldim. Bir nevi bana aitmiş gibi hissediyordum. Bu tüm kıskançlığımı bastırabilen tek şeydi ve ben bu gerçekliği çok ama çok seviyordum. Sol elimi üzerinde gezdirirken, başımı hafifçe kaldırıp " Büyük olman ya da Profesör olman neyi değiştirir ki? " dedim düşünmeden.

Böylesi daha güzeldi. Belki yasaktı belki de beklenmeyen bir ilişki. Ama ona baktığım da kalbim hızla atmaya başlıyorsa bu benim suçum mu oluyordu şimdi? Hiçte bile! " Önemli olan bu, " dedim yanağından öperek. Dudakları için hazır değildim. " Senden hoşlanıyorum. " Gözlerimi onun gözlerinden kaçırarak tekrar başımı göğsüne yasladım. Cevabımın onu ne kadar tatmin edeceğini bilmiyordum ama elimden şimdi daha fazlasını yapmak gelmiyordu. Hâlâ biraz güven eksikliğim ve her an içeriye biri girebilir korkum vardı. Gerçi, onu yanağından öpüyor olmam ve sarılıyor olmam yeterliydi atılmak için. Birde ilanı aşk etsem ne olurdu sanki? O an, buna hazır olmadığımı fark ettim. Onun yanımda durduğu fikrine alışmaya çalışırken birde emin olmadığım şeylerden eminmişim gibi bahsedemezdim. Gururum, korkum ya da ona benzer başka bir duygum ona hissettiklerimi söylememi engelliyordu aslında. Tüm olay buydu.

Uzun bir sessizliğe sahip olurken aslında biçim değiştirme dersine girmem gerektiğini biliyordum ama; burada zaten şekilden şekile giriyordum. Yani, gitmesem de oldukça başarılı bir öğrenciydim sanırım. Kimin umurundaydı ki? Onun kokusunu hissedebilmek, her şeyle eşdeğerdi. " Ailenden bahseder misin? " dedim oldukça Slytherin vari bir şekilde kucağına oturarak. Şaşkın şaşkın bakan gözleri çok hoşuma gidiyordu. Ah, bunu hep yapmak istiyordum! Yanında oturmaktansa, tam karşısın da, ya da üstünde oturup gözlerinin içine bakmak daha cazip bir fikir gibiydi. Hem, bu kadar ileri gidip saçmalamışken, fazlasından ne zarar gelirdi ki? Bir nevi az önceki fısıldayışının intikamını alıyordum. Ne kadar da habersizdim, bunun çok kötü bir fikir olduğundan.




 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Rothschild

Dean Rothschild

RP Yaşı : 27
Mesaj Sayısı : 96
Gerçek Adı : Ollivander Bey
Yaş : 25

Bu yaptığımız doğru değil! Empty
MesajKonu: Geri: Bu yaptığımız doğru değil!   Bu yaptığımız doğru değil! EmptyPtsi Ağus. 26, 2013 6:59 pm





[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

.....Şaşkınlık ifadesi bir ondaydı, bir bende. Sorumu duyunca biraz şaşırdı. Sonra soruma cevap vermektense kollarını bana dolayıp başını göğsüme yasladı. Şimdi şaşırma sırası bendeydi. Kalp atışlarım o kadar sesli ve hızlıydı ki, kalp krizi geçirdiğimi düşünebilirdi. O kadar heyecanlanmıştım ki patlayacak gibi hissediyordum. Kolları beni daha sıkı sardığında ona sarılıp sarılmamak konusunda tereddüt ettim. Ama sarılmamaya karar verdim çünkü az önce isteyip istemediğine emin bile değilken dudaklarına yapışan bendim. Halbuki istediğim onu sevdiğimi göstermekti. "Aslında Profesör'üm olman daha iyi," dedi. Yüzüne baktığımda ise kalbim duracak gibi oldu, şimdiye kadar güzeldi, zekiydi ve daha birçok şeydi. Ama bu kadar tatlı olabileceğini bilmiyordum. Bir bebeğin masumluğuna, tatlılığına ve güzelliğine sahip yüzü en karanlık geceleri bile gün ışığıyla doldurabilecek büyüleyiciliğe sahipti. Bu düşüncelerle dalmışken aklıma söylediği söz geldi. 'Aslında Profesör'üm olman daha iyi,' Tanrım! Bu ne demekti? Her söylediği şey bilmece gibi olmak zorunda mıydı? Nasıl olurdu da profesörü olmamı daha iyi bulabilirdi. Ben esprisini anlarken o da açıklamasını yaptı;
"Notlarım açısından yani."

.....Gülerken inci beyazı dişleri göründü. Acaba bu kadar güzel olmak için bir yada birkaç büyü kullanıyor muydu? Daha önce büyüyle kendini her sabah güzelleştiren insanlar tanımıştım. Her gün dışarıya farklı bir insan olarak çıkarlardı. Ama Nadia hep aynıydı, hep aynı mükemmel güzelliğindeydi. Üstelik öğrenciydi, bu kadar büyü son sınıflara bile fazla gelebilirdi. Tanrım ne düşünüyordum ben? Acaba o ne düşünüyordu? Az önceki gülüşmeler birden kesilmişti, yüz ifadesinden bir şey düşündüğü belliydi. Ama ne? Ben meraktan ölürken o yüzünü yukarı çevirip bana baktı ve "Büyük olman ya da Profesör olman neyi değiştirir ki?" Diye sordu. Aslında bu tam olarak bir soru sayılmazdı çünkü cevap sonucu etkilemeyecekti. Biz yine bir birimizi sevecektik. Daha on, belki yirmi dakika olmuştu ama bunu biliyordum. Gelecekte de beraber olacağımızı bilmek için kahin olmaya gerek yoktu. Ama bu süreçte benim ondan büyük olmam ve tabii profesörü olmam bir sorun teşkil edecekti. Yani sonuçta ufak değişiklere sebep olabilirdi, kimin umrunda!  "Önemli olan bu, Senden hoşlanıyorum." Bunları duymak güzeldi. Hele birde ondan duymak, paha biçilmezdi. Sonsuza dek bunu demesini dinleyebilirdim. En sevdiğim şarkıdan daha güzel geliyordu her söylediği şey, en güzel anımı yaşıyordum şu an. Ne kadar çok kadınla beraber olmuşsam olayım, hiçbirine gerçekten aşık olmadığımı şimdi anlıyordum. Onlara aşık olamazdım çünkü insan hayatında bir kez aşık olurdu. Ve ben şu an bir öğrencime, benden 9 yaş küçük bir kıza aşık olmuştum. Kendimden nefret ediyordum ama aşık olmuştum.

.....Uzun olmasına rağmen bana sanki bir saniyeymiş gibi gelen dakikaların ardından zilin çalışı içimde bir korkunun alevlenmesine sebep oldu. Düşündüm, benim dersim yoktu, peki ya onun? Başı göğsümde, hareketsiz durmasından onun da dersinin olmadığını düşündüm. Belki de yanılıyorumdur. Gitmesi gereken bir ders vardır da gitmiyordur. Gerekirse gideceği dersi de ona ben çalıştırırdım ama şimdi gitmesini istemiyordum. Çok mu bencil davranıyordum? Belki. "Ailenden bahseder misin?" Dediğinde şaşırma sırasının bende olduğunu anladım. O bir Gryffindor'du. Neden bunu sormuştu ki, gerçi benim için hava hoştu. Bir Slytherrin mezunu olarak bu soruyu belki binlerce kez duymuştum. Tabii daha çok 'Safkan mısın?' Ya da 'Bulanık ya da bir melez değilsindir umarım.' Şeklindeydi. O ise sanki beni şaşırtmaktan, zevk alıyor gibiydi. Hafifçe doğruldu ve kucağıma oturdu. Kaşlarımı kaldırdım ve gözlerimden içine bakan, belki beş belki de on santim ileride olan gri gözlere inanamaz şekilde baktım. Ona cevap vermeden önce asamı cebimden çıkardım ve üç kez salladım. Birincisi kapıyı kapatıp kilitledi, ikincisi pencereleri kapatıp perdeleri kapattı, üçüncüsü ise iki katlı sınıfın ortasından aşağı doğru süzülen avizenin parlamasına sebep oldu. "Ailem biraz karmaşık ve pek de herkesin hayalini kurduğu aile tipi değil. Kimin ailesi öyle ki zaten?" Dedim ve hafifçe gülümsedim. Sonra ailem aklıma geldikçe gülümsemem gitti. Hafifçe ürperdim, bu ürperti sinirlenmemi veya ağlamamı önlemek içindi. Derin bir nefes ve konuşmaya başladım. "Annem ben doğmadan önceye kadar çok iyi bir kadınmış. Başka bir deyişle babam onu ortada, yalnız bırakmadan önce. Babamı hiç tanımadım. Ama annemin anlattığı kadarı ile tanımaya değecek bir adam değilmiş. Sürekli sözler verir dururmuş. Annem Bakanlık'ta Büyüceşura Başsavcısı. Adı Tethys. Tethys Uriél." Gözlerimi kırpıştırıp hafifçe gerildim. Elimde unuttuğum asayı sıraya koyup iki elimle Nadia'yı sardım. "Bir de kız kardeşim var. İsmi Alejandra. Annem hep onu benden çok sevmiştir, bunu kız kardeşini kıskanan bir çocuğun sözü olarak düşünme. Evet belki biraz kıskanmışımdır ama onun benden çok daha yetenekli olduğunu kabullenmem gerek. Her neyse. Şu sıralar seherbazlardan kaçıp özgürlüğü için sürekli hayatını tehlikeye atıyor." Ah, Kara Cadı olduğunu söyleyememiştim. Babamın iyi taraf için ajan olduğunu, annemin babam gittikten sonra karanlık tarafa geçtiğini. Bazen benim bile kendi kendime sesli söylemeye çekindiğim şeylerdi bunlar. "Tabii bunun için sordu isen, safkanım. Ailemiz uzun yıllardır safkan." Diye bitirdim ve hafif sesli bir şekilde güldüm. Çok konuşmuştum, dudağımın kuruduğunu hissediyordum. Sürekli dudaklarımı yediğim için pek pürüzsüz sayılmazlardı zaten. "Peki sen? Senin ailen? Her şeyi bilmek istiyorum." Dedim ve suratıma onun bana acımasızca yaptığı gibi tatlı (elimden geldiğince) bir gülümseme koydum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nadia D'or



RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 66
Gerçek Adı : Eda.

Bu yaptığımız doğru değil! Empty
MesajKonu: Geri: Bu yaptığımız doğru değil!   Bu yaptığımız doğru değil! EmptyPtsi Ağus. 26, 2013 8:41 pm

fak.! yanlışlıkla sildim.


En son Nadia D'or tarafından Perş. Ağus. 29, 2013 7:26 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Rothschild

Dean Rothschild

RP Yaşı : 27
Mesaj Sayısı : 96
Gerçek Adı : Ollivander Bey
Yaş : 25

Bu yaptığımız doğru değil! Empty
MesajKonu: Geri: Bu yaptığımız doğru değil!   Bu yaptığımız doğru değil! EmptyÇarş. Ağus. 28, 2013 11:08 pm





[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

.....Söylediklerimden sonra yüzü bir anda değişmişti. Rahatsız olduğu apaçık belliydi. Gözlerinde şüpheden tutun üzüntüye kadar bir çok şey gelip geçti. Ama hiç birinden emin olamadım. "Se- sen... hangi ta-"  O kadar yakınımda olmasaydı asla duyamayacağım bu kelimeleri zoru zoruna söyledikten sonra sustu. Ne soracağına dair iki tahminim vardı. İlki, hangi takımlı olduğumdu ki diğerini düşününce bunu sormuş olmasını dilerdim. İkincisi hangi taraftan olduğumdu. Kız kardeşimden bahsedince gözlerinden geçen merak bu yüzden miydi acaba? Peki benim sorum ne olmuştu? Cevap vermek istemiyor muydu? Bu mükemmel bir ailesi olduğu için olamazdı. Ya da ailesi olduğu için. Ailesinin ölmüş olma ihtimali de vardı. Kafasını iki yana salladı ve ne soracaksa, vazgeçtiğini anladım.

.....Sonunda ne yazık ki düşündüğüm cevabı vermişti.  "Ailem ölmüş, onları doğru düzgün hatırlayamıyorum bile. Onları..." Kendi kendime küfürler ediyordum. Neden sormuştum ben bu soruyu sanki? Tabii ki böyle bir durum olduğunu bilemezdim. Ama yine de sorduğum için kendimi çok suçlu hissediyordum. "Savaşta ölmüşler. Bilirsin, aydınlık - karanlık mevzusu..." Bilmez miyim? Diye düşündüm. Tüm çocukluğum bu mevzu yüzünden iğrenç geçmişti. Ben bunları düşünürken yüzümde nasıl bir ifade oluştuğuna emin değildim. Ben onun gözlerine ve düşüncelere dalmışken o gözlerini benden kaçırdı. Önce bunun sadece ailesi hakkında düşünmekten olduğunu düşündüm. Ben de şu sıralar hiç olmadığı kadar dağılan ailemi düşününce huzursuz hissediyordum. Ben yine düşüncelere dalacağım sırada o kalktı ve yanıma oturdu.

.....Sorduğum soru yüzünden kendimden ne kadar nefret etsem de, olan olmuştu. Suçluluk duygusu yüzüme yansıdığında silmek için uğraşmadım. "Üzgünüm. Bilmiyordum." ne saçma bir şey söylemiştim. Bilseydim söyler miydim? Sebebini bilmiyorum ama gözümden bir yaş geldi ve damladı. Gerçekten sebebini bilmiyordum. Daha doğrusu emin değildim, onu üzdüğüm için mi? Yoksa kendi ailem için üzüldüğüm için mi? Bunu görmemiş olması için dua ettim. Beş, belki on dakika hareketsiz ve sessizce durduk. Bir devekuşu gibi kafamı kuma gömüp diğer her şey hiç yok gibi davranmak istiyordum. Bu adil değildi, kendimi bu kadar suçlu hissetmem haksızlıktı. Gözlerimi ovuşturdum, asama uzandım ve hafifçe salladım. Işık çok daha parlaklaştı. "Ah. Tamam, konuyu değiştirelim." Uzandım ve yanağından (aslında gözünün yanından) öptüm. Sıcaktı. Bende öyle miydim acaba?

.....Beynimin içinde yankılanan sesler başımı ağrıtmaya başlamıştı. "Neden bu kadar güzelsin?" Evet, kesinlikle daha fazla saçmalayamazdım. Derin bir nefes aldım ve "Yani, gerçekten. Senden daha güzel birini hiç tanımadım. Sadece dış görünüş olarak söylemiyorum. Masum duyguların olduğunu aptal olmayan herkes görebilir." Dedim. Evet! Evet! Daha fazla asla saçmalayamazdım. Kimse saçmalayamazdı. Daha fazla konuşursam daha fazla saçmalardım. Bu yüzden sustum. Onun konuşması daha iyiydi. Onun sesi daha güzeldi en azından. Bu beni güldürdü. Neden güldüğümü anlamaması normaldi.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nadia D'or



RP Yaşı : 17
Mesaj Sayısı : 66
Gerçek Adı : Eda.

Bu yaptığımız doğru değil! Empty
MesajKonu: Geri: Bu yaptığımız doğru değil!   Bu yaptığımız doğru değil! EmptyPerş. Ağus. 29, 2013 7:26 pm


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Bakamadığım hâlde, yüzünde bir gülümseme olmadığından emindim. Dakikalar öncesinin gülümseyişleri ikimizden de gitmişti artık. Bir anlık bir hayal kırıklığıyla üstelik. Elinde olmadığını biliyordum. Doğrusu, elinde olmadığını düşünüyordum. Öylesi, daha güvende hissettiriyordu. " Üzgünüm. Bilmiyordum. " Gerçekten öyle olmasını umarak başımı umutla ona çevirdim. Dolu gözlerinden yaş akacağını anladığım an bunu hiç görmemiş olma umuduyla başımı tekrar önüme çevirdim. Yalandan ağlayabilir miydi birisi? Kesinlikle buna ihtimal vermek istemiyordum. Tüm bedenimle ve içindeki tüm hislerle ona inanmak istiyordum. Akan gözyaşının ona yaklaşmam da sandığından daha da yardımı oluyordu. Zaman hızla akıp geçiyor gibiydi. Kolumda ki saatin yarım saat sonraya ışık hızıyla gittiğini düşünüyordum. Onun yanındayken hep böyle mi olacaktı? Ona zor ulaşacaktım ve zaman ayrılmamızı istercesine hızla akıp gidecek miydi? Dakikalardır ona baktığımın farkına ancak gözümün yanında hissettiğim ıslaklık ile vardım. Beni tekrar öpmüştü. Yalnız, bu sefer dudaklarım da değildi tabi ki bu ıslaklık. İstemsizce gülümsedim, resmen yanaklarım kızarıyordu.

" Neden bu kadar güzelsin? " Hızla ona sarılıp, deli gibi beni bırakma diye bağırmamı engelleyen sözüydü bu. Az önceki hafif kızarıklığım daha da belirginleşirken, yüzümü utançla eğdim. Kendime bir türlü gelemiyordum. Yanım da olmasına alışamazken, söylediklerinin anlamına erişemiyordum. Öyle güzel bakıyordu ki, başımı tekrar kaldırıp ona baktım. Mavi gözlerini göremeyeceğim bir güne dahi tahammülümün olamayacağı çok açıktı. " Yani, gerçekten. Senden daha güzel birini hiç tanımadım. Sadece dış görünüş olarak söylemiyorum. Masum duyguların olduğunu aptal olmayan herkes görebilir. " Tanrım, beni övmemeliydi. Benim hakkımda konuşmasak olmaz mıydı? Bana masum olduğumu söylüyordu. Ne büyük çelişki diyordum hep kendi kendime. Bana masum olduğumu söylüyorlar ama ben kendimden 9 yaş büyük bir Adam'dan hoşlanıyorum. Ah, ne büyük çelişki. Nasıl bir masumiyet böyle yoğun hisler beslerdi ki? " Dur... " dedim yanın da ona sokulurken, kendimle çelişircesine. " Daha fazla konuşursan, durum daha da kötüleşecek. " Daha fazla konuşursa sonumuzun daha hızlı gelmesinden korkuyordum. Duyulmaktan korkuyordum.

Ona bağlanacak olmanın korkusuyla doluyordum. " Senden nefret etmeliyim. " Söylememem gereken şeylerdi bunlar. Ona direkt olarak böyle söylemek için yeteri kadar iyi bir cadı değildim, yenilebilirdim. Eğer hisleri gerçek değilse, ölebilirdim. Kim fark ederdi ki yokluğumu? " Sen... " dedim cümlemi zorlukla kurmaya çalışırken. " Kafam çok karışıyor, seni seviyorum ama ailemi katleden taraftasın sen! " başımı hüzünle ona çevirdim. Mavi gözlerinin ne anlam ifade ettiğini göremiyordum artık. Öfke mi yoksa hâlâ yoğun bir aşk mı vardı gözlerinde? " Sana güvenebilir miyim? " dedim yanına sokulurken. Kendimi katiliyle ilişki yaşayan aptal kız gibi görüyordum. Hem yapmamam gerekeni yapıp ona sarılıyor hem de sanki ondan uzaklaşıyormuş gibi cümleler kuruyordum. Söylediklerimle yaptıklarım büyük bir çelişki içindeydi. Belki de ben sandığım kadar iyi değildim. " Annen benden nefret edecek. " dedim az önceki konuyu kapatmak istercesine.






Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Rothschild

Dean Rothschild

RP Yaşı : 27
Mesaj Sayısı : 96
Gerçek Adı : Ollivander Bey
Yaş : 25

Bu yaptığımız doğru değil! Empty
MesajKonu: Geri: Bu yaptığımız doğru değil!   Bu yaptığımız doğru değil! EmptyPtsi Eyl. 09, 2013 12:11 am





[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

.....Sanki yıllar içinde öğrendiğim herşey, iki saniye içerisinde uçup gitmişti. Küçük bir çocuktan farksız hissediyordum. Bana doğru sokulurken içim git gide alevleniyordu. Hasta falan mı oluyordum? Tabii ki o beni tekrar şaşırtıp "Dur..." Dedi. Kendiye öylesine çelişiyordu ki, bir an çift kişilikli falan olduğunu bile düşündüm. 'Umarım değildir,' dedim ve yakınlığımızın tadını çıkarmaya çalıştım. "Daha fazla konuşursan, durum daha da kötüleşecek." Durum hep böyle kalacaksa sonsuza dek susmaya hazırdım. Sonsuza dek onunla beraber olmak. Belki bir hayal, belki rüya. Belki de gerçek. Kim bilir. "Senden nefret etmeliyim." Bu sözler beni bir an duraksattı. Düşündüm, böyle bir ilişki mi yaşamak istiyordum. Senden nefret etmesi gerektiğini söyleyen birisi, senden 9 yaş küçük. Mezun olduğunda mutlu olabilir miydik? Yoksa mezun olamadan yakalanır mıydık? Yakalanmadan ayrılabilir miydik bir birimizi bu kadar severken? Bu sorular beynime dolarken kendimi git gide daha kimsesiz hissediyordum. Yakındık, bir birimizin yanındaydık. Ama ruhlarımız yakın mıydı? Aynı şeyleri mi düşünüp hissediyorduk? Derin bir nefes aldım ve büyük bir üşengeçlik ile bütün soruları erteledim. Hata mı yapıyordum? Umurumda bile değildi. Ben şu an onunla beraberdim. Yalnız kaldığımda bunları düşünecektim. Belki de hayatımda bir kez olsun hiç düşünmeden bir işe atılır ve başarırdım.

....."Sen..." Tamamlayamadığı cümlesini düşünmemeye çalıştım. Çünkü 'Sen'i pek de güzel duygular vurgulayarak söylememişti. "Kafam çok karışıyor, seni seviyorum ama ailemi katleden taraftasın sen!" Bunları söylerken sesini yükseltmemişti. Ama ben sanki bağırarak söylemiş gibi irkildim. Sanki birisi bana Crucio laneti yapıyordu. Görebildiğim tüm engelleri görmezden gelmiştim. Ama o bir tane daha çıkarmıştı. 'Harika, tam ihtiyacım olan şey.' Diye düşündüm. Daha fazla engel, ulaşılması daha güç hayaller. Haksız da sayılmazdı. Annemin pek aydınlık birisi olduğu söylenemezdi. Kardeşimi düşünmek bile istemiyordum. Onun ailesi ise savaşta, ölmüştü. Bu, onun ruhunda kapanması imkansız yaralar açmıştı. Bunu görmek için tek yapmanız gereken onunla biraz konuşmaktı.  " Sana güvenebilir miyim?" Bana sorup sorabileceği en gereksiz soruyu sormuştu. Bana istediği kadar güvenebilirdi. Onu yarı yolda bırakmamak için canımı bile verecektim. Tam düşüncelerimi dile getirecekken o "Annen benden nefret edecek." Diyerek gözlerimin büyümesine, yeniden irkilmeme ve derin bir nefes almama sebep oldu. İçimde bir sürü duygu akıp geçiyordu. Ancak biri çok keskindi: endişe. Hem de korkunç bir endişe. Nadia safkan olabilirdi. Ama ailesi ve ölümleri- tabii bir de Nadia'nın yaşı-. Bunlar benim umurumda bile olmasa da annem için büyük sorun teşkil edebilirdi. Ah! 'Umarım bu hikaye, sevdiği kız ve annesi arasında kalan aptal aşığın hikayesine dönmez...' diye iç geçirdim. Başımı iki yana salladım ve annemin o somurtan, hoşnutsuz yüzünü aklımdan silmeye çalıştım.

.....Gözlerini göremiyordum ama duygularını hissedebiliyordum. O beni sardıkça ben de onu sarmıştım ve şu an sanki bir kişilik yer kaplıyorduk. Kollarımdan birisi onu belinden kavarmış, diğeri ise açık sarı saçlarının arasında geziniyordu. Onu yatıştırmak istercesine başını okşuyordum. Faydası olduğunu umdum ve "Nadia. Senin gibi benim de kuşkularım var. Ama sana karşı en ufak bir güvensizlik hissetmiyorum. Sen beni kendinden 9 yaş küçük kızlara aşık olan, güvenilir olmayan biri mi sandın?" Sınıfın dışından duyulmayacak şekilde ama olabildiğince sesli güldüm. "Annem senden nefret ederse etsin. Önemli olan benim sevip sevmemem. Ve ben çok sevdim." Dedim. Sözlerim bittiğinde dudaklarım saçlarında, kokusunu içime çekiyordum. Kendimi hiç bu kadar bağımlı hissetmemiştim. Onun kokusunu içime her çektiğimde normal havadan daha çok uzaklaşıyordum. İstediğim herşeyi yapabilecek gibi hissediyordum kokusunu içime çektiğimde. Başımı biraz kaldırdım ve "Ailen bir şey uğuruna savaştı, ve inandıkları şey için canlarını verdi. Bu benim düşünebildiğim en onurlu ölüm şekli. Senin ailenin ölmesini ben istemedim. Ben kimsenin ölmesini istemedim. Savaş olduğunda ben de senin yaşlarındaydım ve kimsenin ölümünden sorumlu değilim." Tamam. Söylediklerimin yarısından çoğu saçmaydı. Hem de çok saçmaydı ama haklılık payım da vardı. Onun ailesinin hiç ölmemiş olması... O zaman daha mı çok zorlanırdık? Kendi kendime soru sormaya başlamadan kendimi durdurdum. Saçlarını yana doğru çekip alnın yanından öptüm ve başımı kaldırdım. Derin bir nefes daha alıp sesli bir şekilde verdim. Belki ben kendimi anlatamamıştım ama onun beni anlamasını umuyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Bu yaptığımız doğru değil!

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-