AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 Gökten bir armut düşmüş...

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Roxanne Delacroix
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Roxanne Delacroix

RP Yaşı : 17.5
Mesaj Sayısı : 1676
Gerçek Adı : roxy foxy :)

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

Gökten bir armut düşmüş... Empty
MesajKonu: Gökten bir armut düşmüş...   Gökten bir armut düşmüş... EmptyPaz Tem. 27, 2014 3:28 am

Sol elinde tuttuğu asayla gözünü kısarak bir süre incelediği tuğlaya üç kere vurdu. Geçit açılıpta sessiz avlu bir dükkandan öbürüne koşturan cadı ve büyücülerin sesiyle dolduğunda genç cadı farkında olmadan gülümsedi. Az sonra çok sıcak, çok kalabalık, çok salaklar, çok kabalar diye söyleneceği biliyordu ama bunu özlemişti. Havada süzülmekte olan, sanki görünmez biri tarafından giyilmiş gibi görünen -belki de öyle olan- şapkaya, bir an için güvercinlerinkine benzeyen kanatlarıyla havalanıp kendi kanatlarına saldırmaya çalışırken dört ayakları üstüne düşen kediye ve buraya ilk kez geldiği fazlasıyla belli olan bir kaç küçük cadı ve büyücüye baktı. O yola giripte duvar arkasında kapandığında hala gülümsüyordu.

Fransa'dan buraya, Çatlak Kazan'a uçuç tozuyla gelmişti. Yaz Okuluna gidecek öğrenciler Londra'dan alınacaktı. Güvenlik sebepleriyle, sanki güvenli bir yer kalmıştı da, kesin bir yer bildirmiyorlardı. Roxanne, kan tadında şekerlemeler, çikolata kurbağalar ve tabii ki Weasley'lerin şaka dükkanından anında karanlık tozu, bayıltan düş ve kaytartan çerez kutuları almaya son anda karar vermişti çünkü zulasındakiler epey azalmıştı. Ona kalsa gider, Üç  Süpürgeden bir kasa kaymak birası da alırdı ama pek sevgili Profesör Marlow, sanki Hogwarts'a giriyormuşlarcasına herkesin yükünü didik didik arattırıyordu. Bunun yaz tatili olduğunu unutuyor, diye geçirdi içinden. Gerçi durum her ne olursa olsun yaz kampındaki kaymak birasız günleri evlerinde sıkıcı bir güne daha tercih ederdi...

Balyumruk'a girip tabii ki sadece aklındakilerle kalamadı ve ekstra olarak bir düzine hakikat lolipopu ve biber şeytancıklarıyla dolu kese kağıdıyla şaka dükkanının yolunu tuttu. Orada da işi bittiğinde tanıdık kimseyi görmeyince birkaç romantik büyücü romanı almaya karar verdi, etrafta aptal Gryffindor'lardan birini görse buna asla yeltenmezdi. Kimsenin onun bu yönünü görmesini istemiyordu ki zaten sadece sıkıldığında okumak için alacaktı canım. Torbalar koltukaltında ve gözleri çevreyi kolaçan eder halde kitapçıya koşturuyorduki poposunun üstüne düştü. İki pigme pofuduk kese kağıdından çıkmış ortalıkta zıplarken ne olduğunu anlamaya çalışarak etrafına bakındı ve gördü; kafasına armudun teki düşmüştü. Gerçi olgunlaşmış, sulu bir armuttu bu. Kalkmak için debelenirken gözleri adamın cübbesindeki bakanlık armasından yüzüne kaydığında duraksadı. Tanıdıktı, çok tanıdık. İyi de bakanlıktan tanıdığı insanlar yalnızca babasının arkadaşları veya uzaktan akrabalarıydı ve bu adamın babasının arkadaşı olmayacak kadar genç olduğu kesindi. Hem böyle bir akrabası olsa hatırlardı. Gerçekten hatırlardı. "Bu sizin için fazla acemice değil mi Bayım?" Sesi kontrolünde olmadan öfkeli çıkmıştı. Sonuçta ne kadar parlak ve sarı bir armut olursa olsun, onu tıklım tıkış Diagon Yolunun ortasında yere yapıştırmıştı. Bir çırpıda pofudukları keselerine soktu ve malzemelerini kollarıyla sarıp sendeleyerek doğruldu. Kendinden bir baş daha uzun, huzursuz ve tatlı görünen adama kitapçıya yönelmeden önce elinde olmadan durup bir kez daha baktı ve tek kaşını kaldırıp en sağlam "özür dilesen iyi olur" bakışını attı. Ya da adını söylersen.

Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://vioreluna.deviantart.com/
Benjamin Carter
Seherbaz
Seherbaz
Benjamin Carter

RP Yaşı : 19
Mesaj Sayısı : 55

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

Gökten bir armut düşmüş... Empty
MesajKonu: Geri: Gökten bir armut düşmüş...   Gökten bir armut düşmüş... EmptyPaz Tem. 27, 2014 4:44 am

Hızlıca yere eğildi. Bulunduğu yerden dizlerinin üzerinde ilerlerken etrafta muggle olup olmadığına bakıyordu. Asasını kaldırdığı gibi bina kolonlarından birinin arkasına saklanmış olan adama doğru bağırdı. "Bombarda maxima." Adamın saklandığı kolon birden havaya uçtu. Kurtulmasına imkan olmayan sert bir patlamaydı. Ama aklına gelmeyen şey binayı yutan kolonlardan biri oluşuydu patlattığı şeyin. Üst katların tepesine çökmek üzere olduğunu anlayınca o panik içinde yapılabilecek tek şeyi yaptı ve cisimlendi. Zihninde bir yer oluşmuştu ama panikle tam tutturamamış olacaktı ki kendini havada buldu birden bire. Şaşkınlığın neden olduğu bir haykırışla yere çakıldı. Fakat tahmin ettiğinden daha yumuşak bir düşüştü bu. Yavaşça doğrulurken elinin altına gelen şeyi merak etti. Gördüğü görüntüyle donakaldı. Bir kızın üzerine düşmüştü. Elini kızın bacağından ateşe değmiş gibi çekti. Fakat o fark etmemiş gibi yerinden doğruldu ve ayağa kalktı. "Bu sizin için fazla acemice değil mi Bayım?"  Kendisi hala ne yapacağını bilemez bir şekilde bakarken kız eşyalarını toparladı. Benjamin ayağa kalkıp üzerini düzeltirken kızın kendisine baktığını gördü. Eşyalarını toparlamasına bile yardım etmemişti. Annesi yanında olsaydı bir ton azar işiteceği kesindi.
Karşısındakine bir şey olup olmadığına bakmak için baştan aşağı kısaca göz attı. Ellerini uzatıp kızın yüzünü yakaladı. Arada bir kaç santim kalıncaya kadar yakınlaştırdı. Gözlerinin içine bakarken onun sarsılmış görünmediğini karar verdi. Ellerini çekerken konuşmaya başladı. "Üzerinize düştüğüm için özür dilerim. Gerçekten çok üzgünüm. Eğer bir yeriniz acıyorsa sizi hemen hastaneye götüreyim." Dışardan bir şey yok gibi görünüyor olabilirdi lakin iç kanama geçiriyorsa? Kendi düşüncelerinin üzerine daha da gerildi. Kızın ellerindeki eşyaların bir kısmını almak için uzandı. "Hiç olmadı şunları taşımanıza yardım edeyim. Ayrıca şimdi olmasa bile sonradan rahatsız olduğunuzu filan hissederseniz bana haber verin, tedavi masraflarınızı karşılarım." Bu sırada aklına yıktığı bina geldi. Ya adam da cisimlendiyse? Bunun üzerine sıkıntıyla iç geçirdi. Adamın etrafta olabilme ihtimali üzerine hızlıca arkasına döndü ve şimdiye kadar görmediği bir direğe kafasını çarptı. Hissettiği acı üzerine bir eli anına gitti. Diğer elinde kızın elinden aldığı eşyalar duruyordu. Acıya rağmen etrafına bakındı ve tanıdık birini göremedi. Yine de yanlarından geçenler ne olduğunu anlamak isterlercesine bakıyorlardı. Üstü başı toz toprak içindeydi az önceki çatışma yüzünden. Rapor vermesi gerekiyordu. Yine de önceliği bu kızdı. Zonklayan alnına rağmen kendisine bakan kıza dönüp gülümsedi. Daha adını bile söylememişti. "Adım Benjamin Carter. Bakanlıkta seherbazım." Son cümleyi kız kendisine ulaşmak ister diye söylemişti. Masraflarını karşılayacağını söylemişti sonuçta.

*Paslanmak neymiş gördük. .D  Renk #ffde66


En son Benjamin Carter tarafından Salı Ağus. 05, 2014 9:57 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Roxanne Delacroix
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Roxanne Delacroix

RP Yaşı : 17.5
Mesaj Sayısı : 1676
Gerçek Adı : roxy foxy :)

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

Gökten bir armut düşmüş... Empty
MesajKonu: Geri: Gökten bir armut düşmüş...   Gökten bir armut düşmüş... EmptyPtsi Tem. 28, 2014 2:53 am

Yüzü adamın elleri arasında kaldığında kaşları çatıldı, bunu kastetmemiştim. Gözleri birleşince bir an için onu öpeceğini sandı; evet, çok saçmaydı. Tepesine cisimlendikten sonra, bakanlık armalı bir adamın Diagon Yolu'nun ortasında tanımadığı genç bir kızı öpeceğini sanmıştı. Yüzünü bırakıp konuştuğunda Roxanne zayıf bir utanca eşlik eden gülücüğünü zorlukta bastırdı. "Üzerinize düştüğüm için özür dilerim. Gerçekten çok üzgünüm. Eğer bir yeriniz acıyorsa sizi hemen hastaneye götüreyim." Üzerinize düştüğüm için özür dilerim... Her gün duyulamayacak ve gerekiyorsa tadı çıkarılması gereken bir cümle. Başını iki yana sallarken adamın torbalarından birini almasına izin verdi. "Hiç olmadı şunları taşımanıza yardım edeyim. Ayrıca şimdi olmasa bile sonradan rahatsız olduğunuzu filan hissederseniz bana haber verin, tedavi masraflarınızı karşılarım." Genç cadı bu sefer gülmeden edemedi. Masraflarımı karşılarmış. Onunla açıkça etmeye fırsat bulamadı çünkü adam biri çantasını kapıp kaçmış gibi aniden arkasına dönünce kafasını eski bir direğe çarptı. O bunun bile farkında değilmiş gibi etrafına keskin bakışlar atarken Roxanne dayanamadı ve sırıtmaya başladı. Yolda ise koca bir kahkaha vardı. "Adım Benjamin Carter. Bakanlıkta seherbazım." Benjamin, Benji, Ben. Roxanne kafasında onu Ben diye çağırdığı, yaz kampında geçen bir hayal canlandırırken bir kez daha süzdü ve oyun parkında kumların arasında yuvarlanmış  kadar kirli göründüğünü farketti. Bir seherbaz olduğunu söylemişti gerçi, gizli görevde falan mıydı? Hafif bir tedirginlikle etrafına bakındı. "Masraflarımı karşılamanıza ihtiyacım yok Bay Carter." Başını hafifçe yana yatırdığında zihninde bir şimşek çaktı; Ben Carter?! Kendisinden en fazla 3 ya da 4 yaş büyük olmalıydı çünkü ne zaman olduğundan emin olmasa da, onu okulda gördüğünü anımsıyordu. Kocaman açılan gözlerinin farkına varınca toparlanıp öksürdü. "Ben iyiyim, bir şeyim yok. Ama ısrar ediyorsanız eşyalarımı Çatlak Kazan'a kadar taşımanıza izin verebilirim." Kurnaz bir tebessümle kollarında kalan tek torbayıda Benjamin'in eline tutuşturdu. Kitapları almaktan tabii ki vazgeçmişti.

Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://vioreluna.deviantart.com/
Benjamin Carter
Seherbaz
Seherbaz
Benjamin Carter

RP Yaşı : 19
Mesaj Sayısı : 55

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

Gökten bir armut düşmüş... Empty
MesajKonu: Geri: Gökten bir armut düşmüş...   Gökten bir armut düşmüş... EmptySalı Ağus. 05, 2014 9:56 pm

Kızın masraflar konusunda dediklerini duyunca Benjamin kendisini daha da suçlu hissetti. "Ben iyiyim, bir şeyim yok. Ama ısrar ediyorsanız eşyalarımı Çatlak Kazan'a kadar taşımanıza izin verebilirim." Kıza yardım etmeyi görev olarak düşünerek uzatılan torbayı da aldı. Beraber yan yana yürümeye başlamışken ne diyeceğini bilemiyordu. Böyle bir şey başına hiç gelmemişti fakat sürekli özür dileyerek kızın başını şişirmek istemiyordu. Konu açmak için kıza çevirdi başını. "Ben kendimi tanıttım ama sizin adınızı duyamadım sanırım." Böylece kızın daha sonra hastaneye gidip gitmediğini bile öğrenebilirdi. Gözleri onu hafızasına kazımak istercesine yüzünde gezindi. Gayet güzel ve çekici biriydi. Uzun süre bakmış olmamak için başını önüne çevirmesiyle neredeyse başka bir direğe çarpacağını fark etti. Hızlıca yana doğru bir adım atmıştı ki bu sefer de yere bakmadığı için takıldı ve sendeledi. Aslında bu kadar sakar biri değildi. Sadece kendisine yapılan bir büyünün etkilerini taşıyordu üzerinde. Artık alışmıştı bile. Sıkıntıyla iç geçirdi. Çatlak Kazan'ın yakınına geldiklerini ise sonradan algılayabildi. Tam kıza dönüp eşyaları konusunda yardım teklif etmek için eğilmişti ki saçının yanından geçen büyüyü hissetti. Başını kaldırmasıyla az önceki binadan kaçan adamı fark etmişti. Fakat arkadaşlarını bulmuşa benziyordu. Asalarını kaldırdıklarını görünce elindeki torbaları kızın kucağına itti ve asasını çekti hızla. Yerdeki taşa nişan aldı ve bağırdı. "Engorgio." Taş devasa boyutlara çıkarken karşı taraftaki büyücülerin yaptıkları büyü kayanın hızla parçalanmasına sebep oldu.
 Benjamin yanındaki kızı tehlikeye atmamak için onu kolundan tuttuğu gibi çekerek yan sokağa soktu. Ona dönerek konuşmaya başladı. "Cisimlenerek kurtulabiliriz ama onları yakalamam lazım. Yani sen git. Ben onları oyalarım." Kız gittikten sonra kaçaklarla güzel bir savaşa girebilirdi. Yine de onları başkalarının olmadığı yere çekmesi lazımdı. Adamların yaklaşan ayak seslerini duyunca asasını kaldırdı. "Fianto Duri!" Kalkan oluştuğunda kızın gitmesi içi gerekli süreyi sağladığını düşünerek arkasına kısa bir bakış attı. Hemen ardından endişeyle bağırdı. "Neden gitmedin?" Adamların büyüleri kalkandan geri tepiyordu fakat sonsuza kadar bunu tutamazdı. Başka bir çözüm yolu bulmalıydı. Mavi beyaz bariyere bakarken aklına bir fikir geldi. "Vermillious!" Kırmızı enerji topları düşmana çarparken Benjamin kızın elinden tuttuğu gibi koşmaya başladı. Nereye gittiklerini tam takip edemiyordu koşmaktan. Köşeyi döndükleri sırada yan tarafta bir patlama oluştu ve Benjamin adamların intikam almak için peşlerinden geldiklerini anladı. Elini sıkıca tuttuğu kişinin bu olaylara karışmasını istemezdi ama onu orada da bırakamazdı. Kaçakların ona neler yapabileceklerini düşünmek bile istemiyordu. Yaşanan anın karmaşasıyla kız için neden bu kadar endişelendiğini düşünmüyordu. Sonradan aklına geldiğinde kendisi bile şaşıracaktı. Eski ve kullanılmayan bir binaya girdi hızlıca. Arkasına saklanabilecekleri bir yer buldu ve pozisyonunu alırken savaşmaya artık tamamen hazırdı. Ta ki adamlara bakmak için yerinden kalkmak üzereyken nereye vurduğunu anlamadığı başı yüzünden gözlerinin önünde şimşekler çakana kadar.

s:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Roxanne Delacroix
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Roxanne Delacroix

RP Yaşı : 17.5
Mesaj Sayısı : 1676
Gerçek Adı : roxy foxy :)

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

Gökten bir armut düşmüş... Empty
MesajKonu: Geri: Gökten bir armut düşmüş...   Gökten bir armut düşmüş... EmptyPtsi Ocak 23, 2017 6:08 pm

Yanyana yürümeye başladıklarında Roxanne, genç seherbazın tedirginliğini sezebiliyordu. Bu bir yetenek sayılmazdı, yeni tanıştığı insanlar alaycı tavrı yüzünden çoğunlukla tedirginlikten başka bir şey hissetmezlerdi. Eğer beyni sıcaktan erimemiş olsaydı tedirginliğini arttıracak, rahatsız edici sorular sorabilirdi ama şu an eğlenecek halde değildi. "Ben kendimi tanıttım ama sizin adınızı duyamadım sanırım." Rox, Benjamin'in kendisine döndüğünü farkettiği gibi hemen önündeki direğide gördüğünden eğlenen bir sırıtışla ve suskunluğunu koruyarak yürümeye devam etti. Neyse ki bu sefer müthiş yetenekli -ve laf aramızda, yakışıklı- seherbaz direği görmeyi başarabilmişti. Ne çeşit bir Seherbaz sürekli direklere çarpıp dururdu ki? Bakanlık önüne geleni işe alıyor muydu, yoksa sadece görüntüye mi bakıyorlardı... "Duyamadınız çünkü söylemedim." dedi Roxanne ikinci direği atlattıktan hemen sonra. İçten içe onunla konuşmak istiyordu aslında. Benjamin Carter'ı Hogwarts'da gördüğünü hatırladığından beri hangi binada olduğunu anımsamaya çalışıyordu. Carter ailesine özel bir şey bilmiyordu, çok yaygın bir soyaddı. Dolayısıyla onunla ilgili hiçbir ipucu yoktu.

Konuşmak istese de geç olmuş sayılırdı zaten çünkü Çatlak Kazan'a epey yaklaşmışlardı. Gerçi Roxanne için geç sayılmazdı. Tek ayak üzerinde kırk yalan uydurabilmek ve bu yalanları ilgi çekmek için kullanmak gibi yetenekleri vardı. Artık ikisinin de adımları yavaşlamıştı. Roxanne kendisine dönen genç Seherbaza ismini bahşetmek üzereyken gözleri adamın kafasının yanından vızıldayarak geçen büyüye kilitlendi. Daha onun nereden geldiğini anlayamadan, Benjamin tüm torbaları Roxanne'in eline tutuşturdu. Genç kız atraksiyonu severdi ama kendi kontrolünde olması tercihiydi. Sağa doğru bir adım atarak şimdi Benjamin'in dönmüş olduğu yöne baktı. Aceleyle asa sallayan tiplerden biri, az önce vızıldayan büyünün sahibi olmalıydı. "Engorgio." Kafasını zorlayıp biçim değiştirme dersinde öğrendikleri bu büyüyü hatırlamasaydı bile, aniden kocaman bir kayaya dönüşen taşı gözden kaçırmak imkansızdı. Karşıdaki karaltıların fırlattığı büyüler taşı saniyeler içinde parçalarına ayırmıştı gerçi. İster istemez kalp atışları hızlanmıştı. Bir Seherbaza saldırdıklarına göre kara büyücülerdi bunlar, ha? Gerçi hiçbir zaman hangi türden kara büyücüler olduklarını bilemezdiniz. Bazıları bir amacı olmaksızın millete saldırır dururken bazılarının amaçları vardı.

Aniden kolunu sıkan parmakları hissettikten bir saniye kadar sonrasında, yan sokakta buldu kendini. Benjamin'in yüzü toz içinde kalmış olmasına rağmen, kendininkilere dikilmiş mavi gözleri adeta parıldıyordu. "Cisimlenerek kurtulabiliriz ama onları yakalamam lazım. Yani sen git. Ben onları oyalarım." Cisimlenerek mi... gitmesini istiyordu? Roxanne henüz 17 yaşına girmişti, artık okul dışında büyü yapması serbest demekti bu  fakat  cisimlenme sınavına bu sene girecekti. Konu üzerinde çalıştığı ise pek söylenemezdi. Bir seçenekte yürümekti tabi ki ama ufak savaş, Diagon Yolundan Çatlak Kazan'a geçişin sağlandığı noktada yapılıyordu. Ne yapacağını bilemez halde, kollarının arasında bir sürü eşyayla sokakta bir kaç adım geriledi. Benjamin'i sokağın ucundan görebildiğini o an farketti. Büyülerin vızıltılarını duyar gibi oldu. Aynı anda Benjamin'in sesini de duydu. "Fianto Duri!" Asasının ucundan çıkıp hemen önünde ulaşan kalkana çarpan büyüleri gördüğünde, kulaklarının kendisini yanıltmadığını anladı. Bu kez Benjamin'e doğru yürümeye başladı. Açıkçası yanında bir Seherbaz varken, ne kadar sakar da olsa, ve okul dışında büyü yapması artık serbestken çokta korkmadığını fark etti. Korkudan çok heyecan duygusuydu bu ve en büyük sebebinin hangisi olduğundan emin değildi. "Neden gitmedin?" Hogwarts cezaları dışında bu kadar adrenalin dolu bir tecrübesi olmamıştı. Tabi ki gitmeyecekti! Eşyaları bir kenara bırakıp asasını çıkarmayı planlarken Benjamin başka bir büyü adı haykırdığı gibi yanına koşup elini tutmuş ve hiç durmadan koşmaya devam etmişti. Roxanne'i de peşinden sürükleyerek. Artık tek kolunda dengelediği eşyalar, hızlarına dayanamayıp etrafa saçılıyordu ama umrunda değildi. Eğer nefes nefese olmasa kahkaha bile atardı.

Onlar koşmaya devam ettikçe, ardlarından yine aynı büyü vızıltıları ve patlama sesleri gelmeye devam ediyordu. Sesler uzaklaşmak bir yana, yaklaşıyor gibi gelmişti Rox'a. Sonunda Benjamin'in adımlarının yavaşladığını farketti ve tam o anda, kendini bir binanın içinde buldu. Knucktorn yoluna falan mı gelmişlerdi? İçerisi küf kokuyordu. Tam olarak ne olduğunu anlayamadığı ahşap bir şeyin arkasına sürüklendi ve kafasını aşağı eğdi. Artık neler olduğunu sormalı mıydı diye düşünürken sevgili yakışıklı Seherbaz sakarlığını bir kez daha gösterdi ve kafasına aldığı darbe sonucu yere yığıldı. Tamam, yanında bilinci yerinde bir Seherbaz varken olay korkutucu olmaktan çok heyecanlıydı ama şimdi... "Hey! Bay Carter." Eğilmiş omuzlarından sarsarak onu uyandırmaya çalışırken bir yandan da aralık kapıya kafasını uzatıp dışarıyı görmeye çalışıyordu. Seslerin iyice yakınlaştığından emindi. "Uyansana! Geliyorlar!" Tepki yoktu. Sakin kalması gerektiğini bilerek, dudaklarının arasından derin nefesler alıp verirken bir kenara fırlattığı eşyalar gözüne takıldı. "A-ha!" Şaka dükkanını boşaltmış olmasının böyle bir durumda işe yarayabileceğini hiç düşünmezdi. Hala baygın olan Benjamin'i geriye doğru sürüklemeyi denedi ama başaramadı. Heyecan yüzünden bunu hangi büyüyle yapabileceğini de unutmuştu. Hızlıca eşyaların arasına daldı ve elinde üç beş minik keseyle ayağa kalkıp göğsünden fırlayacakmış gibi atan kalbini görmezden gelerek kapıya yöneldi. Sesler artık yakın olmaktan öteydi. Bir elinde keseler, diğer elinde asası vardı. Kafasını dışarı uzattığında onları gördü. Elindeki minik keselerin hepsini aynı anda onların üzerine, havaya fırlattı ve anında asasını havadaki keselere yöneltti. "Bombarda!" Keseler patlayıp sokağı karanlığa gömer gömmez içeri girip ağır kapıyı olabildiğinde ittirdi ve Benjamin'in yanında diz çöktü. Bu kez asasını onun yakışıklı, ehm, kirler içindeki yüzüne doğrultu. "Aguamenti." Adamın yüzüne buz gibi su akarken var etme büyülerini bu kadar iyi öğrendiği için epey kendinden memnundu. Ama çok vakitlerinin olduğunu sanmıyordu. Peru Anında Karanlık Tozu onları geçici süreliğine kör olmuş gibi etkileyecekti -aslında sokağa giren herkesi-, sürenin geçici olduğunu bilerek bulabildiği tüm keseleri onlar üzerinde kullanmıştı ama 2-3 dakikadan fazla sürmeyeceğini biliyordu. Suyun ani bir etkisi olmadığını fark edince sabırsızlıkla yanaklarını şişirdi ve yüzüne indirmek üzere elini havaya kaldırdı...

hey there:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://vioreluna.deviantart.com/
Benjamin Carter
Seherbaz
Seherbaz
Benjamin Carter

RP Yaşı : 19
Mesaj Sayısı : 55

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

Gökten bir armut düşmüş... Empty
MesajKonu: Geri: Gökten bir armut düşmüş...   Gökten bir armut düşmüş... EmptyPtsi Ocak 23, 2017 9:28 pm

En son hatırladığı şey yerinden doğrulup bakınmak amaçlı etrafa bakınmaktı. Sonrasında acıyla beraber beyaz bir ışık görünmüş ardından her şey sessizliğe karışmıştı. Aradan ne kadar zaman geçtiğini anımsamıyordu. Tek hissedebildiği uzaklardan birinin ona seslendiğiydi. Yoksa ölmüştü de büyük büyük atalarına mı kavuşmuştu? Ama ses giderek endişeli bir hal almıştı. Ne dediği anlaşılmıyordu. Sarsıntıyla beraber ses giderek netleşmeye başladı. Hemen arkasından da soğukluk ve üşüme onun gözlerini açmasını sağlamıştı. Bir an için her şeyi hatırlamak adına kendine izin verdi. Adı Benjamindi ve bakanlıkta çalışıyordu. Şimdi de bir saldırı altındayken yanında bir kızı kurtarmaya çalışıyordu. Tüm bunlar netleşince zihninde gözlerini açtı. Yerinden doğrulmak için hareketlenirken suratına çarpan bir el hepsini tekrar alt üst etti. Benjamin hızla doğruldu ve karşısındaki kızın ikinci bir tokat için hareketlendiğini görünce elini tuttu. Dışarıda neler olduğu belli değildi. Usulca doğruldu yığıldığı noktadan. Elini önce acıyan başına götürdü. Tekrar ona baktığında ise kanın parmaklarına bulaştığını farketti. Diğer elini de yanağına götürdü. Dayak yemiş gibi hissetmesine şaşmamalıydı. Gözü dışardaki gürültü üzerine kıza çevrildi tekrar. Onu burdan götürmeliydi. Gidip diğerleriyle savaşmak istese de yapamazdı. Başka birinin hayatını riske atmak ona göre değildi. Kızın elinden tuttu tekrar. "Cisimleneceğiz. Hazırlan." Sonra kafasında güvenli bir yer düşündü. Neresi olabilirdi? En iyisi bakanlık tarafıydı. Kıza güven verircesine gülümsedi. Peşindekilerle sonra uğraşacaktı. Öncelikle baş seherbazı bilgilendirip ardından uğraşabilirdi onlarla. Kapının kırıldığını hayal meyal duydu. Cisimlendiler.


SON
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Gökten bir armut düşmüş...

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-