Büyüleyici siyah bir kuş pencerenin önünden huşuyla geçiyordu. Onun havada süzülüşünü izlemek insanın üzerine inanılmaz bir mutluluk salıyordu. Uçmak, özgür olmak. Bu duyguyu hissetmeyeli epey olmuştu. İçindeki isyankâr ruh çığlıklarla hemen dışarıya çıkmak istiyordum. Bu mutluluğu teninde tekrar hissetmek bedenini kapladığını görmek istiyordum. Mutsuzlukla dışarıdaki havaya baktım. Kendini hapsedilmiş gibi hissediyordum. Özgürlüğü kısıtlanmıştı. Bunları düşünürken zaman gittikçe ilerliyordu. Nefes almak ve vücudumu dinlendirmek için birkaç saniyeliğine durakladım. Erkekler yatakhanesinde herkes yavaş yavaş uyanmaya başlıyordu bununla birlikte gürültüde gittikçe artıyordu. Bu seste kitap okunmazdı, okunsa bile bir şey anlayacağımı zannetmiyordum. Kitabımı alıp yavaş adımlarla göl kenarının yolunu yürümeye başladım sanırım kitap okumak için en uygun yer orasıydı. Okuldan çıkar çıkmaz havanın soğuk esintisi titrememe neden olmuştu. Rüzgar delicesine esiyordu. Ama havanın soğuk olması beni rahatsız etmiyordu, aksine daha da güzel ve cesur hissettiriyordu sanki. Nedenini her ne kadar bilmesem de soğuk hava daha cazip geliyordu bana. Hava soğukken burası heryerden daha keyif verici, daha aksiyonlu ve daha güzel oluyordu. Göle doğru sessiz, sedasız yürümeye koyuldum. Göl'e doğru geldiğimde kusursuz büyülenmiştim yine. Gölün muhteşem manzarası ve hafif güneş ışıkları manazarayı daha da kusursuz yapmış ve beni mutlu etmeye yetmişti bile. Tam kitabımı okumaya başlayacakken sebebi belirsiz bir kaç ses duymuştum. Oturduğum yerden kalkıp sessiz bir şekilde sesin kaynağına doğru yol almıştım. Bu sesten etkilenen tek kişi ben değilim galiba. Adımlarımı hızlandırarak biraz ilerimde suya düşen kızın yanına gittim, uzaktan kim olduğu belirsizdi. Hiç tereddüt etmeden sudan çıkmasına yardımcı olmuştum. " İyi misin? "