Marshal, büyücedünyanın en tanınmış ailesinde dünyaya gelmişti, ailenin en büyük çocuğuydu lakin ailesi onu pek sevmezdi davranışlarından dolayı. Tabi annesinin muggel olması da buna etkendi, ama marshal da herkes gibi ailesini seçemiyordu elbette.

Muggel bir anne, gezgin büyücü bir baba onun aile tanımına biraz da olsa uyuyordu çünkü dünyanın her yerini gezebiliyordu. Marshal çok geçmeden Hogwarts'a girmişti, çok çalışkan her ne kadar sessiz sakin bir öğrenci olsa da haşerelikleri de vardı elbette.

Marshal, Hogwarts'a gelmesinin üzerinden 1 yıl geçmişti ki babaannesi gizemli bir şekilde öldüğünde zorunlu izin ile evine dönmüştü. Eve döneli 1 hafta olmasına rağmen Seherbazlara yardım etmiş ve babaannesinin ölümünü çözmüştü, bunun üzerine şuan emekli olan Seherbaz Xievar ona iyi bir Seherbaz olacağını söylemiş ve ona Seherbaz olması için tavsiye de bulunmuştu. - tabi adamcağız şaşırmıştı, 12 yaşında olan biri nasıl olur da kısa sürede birinin ölümünü çözer diye - o zamanlar da Xievar ona gizliden gizliye eğitim veriyordu.

Tabi Marshal da bu eğitimi almak için okuldan kaçıyordu ve notları düşüşe geçmişti, okul yönetimi onu okuldan atacakken her şeyi anlatmıştı ve okul müdürü onu affedip eğitim alması için izin vermişti, Elbette 5 yılın sonunda Marshal çok iyi bir Seherbaz olmuştu ve masum olan insanları korumak için elinden geleni yapıyordu.

Bu uğurda her şeyi yapardı, bu bakanlığa karşı gelmek bile olsa, elbette Marshal Bakanlığa girdiği ilk yılda işlemediği bir suç yüzünden görevden uzaklaştırılmıştı - eh beyefendimiz yerinde durmadı gizliden araştırma yaptı tabi - sonrasında kendisine kumpas kurulduğu anlaşılınca görevi geri iade edildi o zamanda bu zamana Marshal çok iyi bir Seherbaz olma yolunda istikrarlı bir şekilde ilerliyor.

Mars inatçı, dik kafalı, cesur, dobra, kalp kırabilen biridir. Ayrıca patavatsız, çabuk sinirlenen ama bir o kadarda cana yakın her ortama uyum sağlayan sempatik merhametli biridir.

Casiopeia muggel bir anne büyücü bir babanın en küçük oğluydu. Baba tarafından hiç bir zaman sevilen bir çocuk olmamıştı çünkü muggel kanıda taşıyordu, kardeşlerinin aksine tek üvey evlat gibi davranılan oydu.

Hogwarts'a gireceği yıl yaklaştığında ailesi tarafından Ravenclaw olması istenmiş ama Seçmen Şapka onu Gryffindor'a yerleştirmişti. Aile geleneğini devam ettirmediği için daha fazla cephe alınmıştı kendisine. Babaannesi tarafından bir çok kez dövüldüğü de olmuş ve babası tarafından bu durum engellenmemişti.

Hogwarts'a geldiği gün babasına Biseksüel olduğunu açıklamıştı ve bu yüzden evlatlıktan dahi reddedilmek ile yüzleşmişti. Babasının aksine annesi ise bunu hiç sorun etmemişti ve onu bu şekilde kabul etmişti. 15 yaşına kadar her yıl muggel dünyasına annesinin yanına gitmişti tatillerde. Babası ile karşılaştığında ise sadece kısa cevaplar verip ortamdan uzaklaşıyordu.

Aşk hayatı hep çalkantılı geçmişti, hiç bir zaman okulda Biseksüel olduğunu açıklayamıyordur, çünkü akran zorbalığına uğrayacağını bildiği için bu konuda sessiz kalıp daldan dala atlamayı tercih ediyordu.

Cesur, Gözü Kara, Dobra, Atılgan, Korkusuz Korkak, Dediğim Dedik, Ben Merkezci, Vicdanlı ve Girişkendir.

Max ailenin en büyük çocuğu olarak dünyaya gelmişti, Marco büyüdükçe ailesi hakkındaki gerçeği çözmeye başlamıştı. Yıllar geçtikçe ailenin kökeni hakkında bir şeyler buluyordu. Daha 7 yaşındayken kardeşi dünyaya gelmişti.

Yıllar geçtikçe Max ailesinin kökenini öğrenmişti, 27 yaşına geldiğinde annesinin ve babasının da vampire dönüştüğünü öğrenmişti ve bir kaç ay sonra da kendisi de vampir olmuştu. Kardeşi de 20 yaşına girdiği gün vampir olmuştu. Annesi yüzünden küçük masum bir kızın hayatını almıştı kanını içerek. Max bu hayatı istemiyordu ama bu hayat onu bırakmıyordu işte.

Max her ne kadar ailesini reddetse de ailesini değiştiremiyordu. Dönüştüğünden bu yana kan içme arzusunu durduramıyordu bu yüzden de Fatal lakabını almıştı ama Max zorda kalmadıkça kan bankalarından besleniyordu, ailesi her ne kadar buna karşı çıksa da Max bundan vazgeçmiyecekti.

Bir kaç ay önce Immortality Bite adında bir çeteye katılmıştı, burada Max çeteye yeni kişiler ekleme görevi almıştı Max her ne kadar bunu istemese de yapıyordu bunu - naparsın el mecbur. Sonrasında dövüş yetenekleri ve koruma yönünü keşfedildiğinde Max çetenin savaşçıları arasına girmişti bile.

Bu çete de zamanın nasıl geçtiğini bile fark etmiyordu Max, zaman ilerledikçe çeteye ısınmıştı ama bir kaç kural haricinde, bir dün bu kurallardan birini çiğnerken Angel Tyra adında bir kızla tanışmıştı aralarındaki diyalog bu ilişkinin sadece durdurmadan öteye gitmeyeceğini gösterse de öyle olmamıştı, ama ilişkileri sevgili rütbesine terfi etmişti bile hatta aynı evde bile yaşamaya başlamışlardı bile.

Yerim veela olan muggle bir anneden, Gezgin büyücü bir babanın ortanca kızı olarak dünyaya geldi, ailesi onun annesinden dolayı lanetli olduğunu düşünse de öyle olmadığı kesindi ve diğer aile fertleri de bunu anlamıştı.

Yerim Hogwarts'a girdiğini Babası ve Annesi ile Diagon Yolu'na bir şeyler almaya gittiğinde annesinin verdiği mektup ile öğreniyor. Yerim babaannesi tarafından hep dışlanan bir kız oldu ablası ve kız kardeşi ondan daha çok seviliyordu.

Bu yüzden de yerim her zaman dışlanan kız çocuğu olmuştu. Ablası Slytherin Kız Kardeşi ise Gryffindor'a girmesi bile onur kaynağı oluştu babaanesi için, ailenin yarısı Ravenclaw binasından mezun olması ve onunda Ravenclaw'a girmesi taktir edilesi bir şey olarak görünmüyordu babaannesi için.

Ablası ve kız kardeşi ise onun gibi Ravenclaw olamadıkları için üzülüyorlardı ama Yerim onlara bunun kötü bir şey olmadığını söylüyordu, netice de hepsi aynı okuldaydı yatılı da olsa. Yerim çocukluğundan beri babaannesi tarafından sindirilmiş bir çocuktu, hatta babaannesi onu bir ayinde kurban bile etmeye kalkmıştı - yazık yavrum o zaman travma geçirdi tabi kıyamam ben bu kıza. -
bu yüzden de babası çocuklar Hogwarts'a gittiğinde malikaneden ayrılıp muggel dünyasına taşındı ve gezginliği bırakıp muggellar gibi bir işe girip çalışmaya başladı.

Ablası kardeşlerinden önce mezun olmuştu ve kendine Japonya da bir sahaf dükkanı açmıştı, Yerim ise BYS sınavından geçmişti ama mezun olunca hala ne yapacağına karar verememişti bu kararı mezun oluncaya kadar verebileceğini bildiği içinse zamana bırakmıştı.

Yerim okulda çok sevilen bir öğrenciydi, hocaları ondan çok memnundu, oldukça çalışkan bir öğrencilik göstermişti 4 sene boyunca. Yerim her ne kadar içine kapanık olsa da, kendini sadece 3 4 kişiye açmıştı onun dışında hiç kimseyle pek konuşan bir tip olmamıştı. Okulda 4 sene boyunca onu kıskanan çok kişi olmuştu ve olmaya da devam ediyordu. Kimisi notlarını kimisi güzelliğini kıskandığı için ona zorbalık edip sindirmeye çalışıyordu, belki de bu yüzden az kişi ile konuşuyor ve diğer her kesten kendini soyutluyor Yerim.

Son sene gelip çattığında babaannesi kanserden vefat etmeden önce Yerimden özür dilemişti, Yerim her ne kadar ona kızgın ve öfkeli olsa da onu sevdiği için onu affetmişti. Babaannesi ona ne yapmış olursa olsun onu çok seviyordu bu yüzden de onu affetmişti. Yerim ona veda ettikten sonra okula dönmüştü ve kaldığı yerden devam etmeye çalışıyordu.

Yerim oldukça inatçı, sempatik ,içine kapanık dost canlısı bir kızdı oldukça duygusal her şeyi içine atan içine kapanık çalışkan bir kızdı. Saman alevi gibi bir siniri vardır, patavatsız, dobradır dilinin kemiği yoktur bu yüzden de kalp kırabilir, ayrıca oldukça vefalı ve yardım sever saf temiz kalpli 6. Hissi kuvvetli biridir. Pratik ve çözüm üretebilen biridir, ayrıca en olmayacak şeyler bile çok farklı çağrışımlar yapıyor ona ve farklı şeylerden bir çok kurgu çıkarabiliyor.