Deri kaplı, kalın defterin sayfalarını kurcalayan Archie, olanca içtenliğiyle bir küfür mırıldandı. Gizliliğe önem veren ve muggle icadı, sızılması çok kolay bilgisayarlara tecrübe gereği zerre güvenmeyen kadın, hayatının her alanında eski usul dosyalama sistemini kullanıyordu. Eğer sekreteri, ofisine düzenlenen son saldırıdan sonra istifa etmemiş olsa bu bir sorun olmayabilirdi ama güvenilir bir başka asistan buluncaya kadar Archie, kendi randevularını kendisi düzenlemek zorundaydı. Günün sonu yaklaştıkça, bir cep bilgisayarı almak iyi bir fikir gibi görünmeye başlamıştı artık. Ajandada tarihi bulduğunda gülümseyerek, eski sekreterinin kendi kargacık burgacık yazısıyla dolu birkaç karenin yanında iyice ortaya çıkan inci gibi yazısını okudu. A.H./Ö.G. Dört harfli bu kısaltmayı anlamlandırmak zorsa da, bir kez daha gizlilik sorunu devreye giriyordu. Sadece müşterilerinin ad ve soyadlarının baş harflerini kullanarak bir randevu defteri tutmak zor olabilirdi ama tersi, daha riskliydi. Archie’nin paranoyak olduğunu düşünebilirdiniz. Zaman zaman Archie bile bu konuda size katılabilirdi ancak bu, önlemlerinin yersiz olduğu anlamına gelmezdi. Şirketi, kısaca AAD, her ay düzenli olarak bir kez bir çetenin saldırısına falan uğrar, müşteri kılığında kayıtlarına göz atmaya çalışan gazeteciler neredeyse hiç eksik olmazdı.
Archie, hafızasını fazla zorlamadan kısaltmanın anlamını çözdü. Alexander Hailword, ön görüşme. Ön görüşmeler fazla hazırlık gerektirmezdi. Aslında hiç gerektirmemeliydi ama Archie, müşterilerinin gerçekten müşteri olduğundan emin olmak için her zaman bir ön araştırma yapardı. Ancak Alexander Hailword için, Seherbaz Bürosu’ndaki kaynağından bir dosya istemesi bile gerekmemişti. Kulağına zaten tanıdık gelen ismi oteline giderken önünden geçtiği DVD’cide, büyük boy bir film posterinin altında görmüş ve dükkanda çalışan cadıyla birkaç dakika konuşması yetmişti. Sahte bir kimlik söz konusu olamazdı. Bir zamanlar sekreterinin oturduğu antrenin kapısının açıldığını duydu, şu ünlü sinemacı gelmiş olmalıydı. Masasının yanında duran sinsioskopa göz attı. Çok güvenilir bir alet olarak kabul edilmese de Archie çok yardımını görmüştü bu tuhaf nesnenin. Ayaklarını masaya uzatarak oturduğu sandalyeden kalkıp ofisin kapısına doğru ilerledi. Kapıyı açıp karşısındaki adama hafifçe gülümsedi. “Bu taraftan, Bay Hailword.”