Yasak Orman'da yürüyordum.Canım sıkılmıştı.Yapraklara tekme atıyordum ve çıkan seslere gülümsüyordum ve geçmiş düşünüyordum.Geçmiş, asla aklınızdan çıkmayan birşey.Geçmiş, kendini kullanarak size rahat vermez.Ne zaman sizi yanlız görse.Güçsün yanlarınızı kullanır.Keşke, hiçbirşey böyle olmasaydı.İyi bir muggle babam olsaydı.Düzgün, bir hayat yaşasaydım.İşte ben bu nedenle asla, çocukları sınırlamam.Çünkü onlar bir daha çocuk olamıyıcaklar.Çocukluklarının kıymetlerini bilmeleri lazım.Bunu da onları kısıtlayarak da yaşatamazsınız onlara.Ağzım da bir ritim tutturuyordum aynı zamanda."Na,na,na,na..." İyiler sadece iyiler tarafından anlaşılabilir.Kötülüğü ise herkes, anlıyabilir.Bunları söyleyince aklıma Rose geldi.Acaba bizim ufaklık şu anda ne yapıyordu.Onu, gerçek amcasıymışcasına seviyordum.Çünkü onun gözlerinde, benim kaybettiklerim yer alıyordu.Sevinç ve neşe.Fakat o her güldüğünde, benimde gülümseyesim geliyordu.Onun gözlerinin bir diğer özelliği ise, neşeyi sana aktarıyor.Bence o gelecekte çok iyi bir büyücü olucak.Uzaklardan bir ses geliyordu ve birde yapraklardan bir haşırtı geliyordu.Biri üstüme doğru koşuyordu sanırım.Tetikte bekliyordum.Hışırtıların sesi daha fazla artmaya başladı ve bir ses geldi."Tex Amca ! " bu Rose'di.Arkasından bir ses daha geliyordu."Rose yavaşla." bu Amélie olmalıydı.Ağaçların arkasından çıktı.İşte o şirin yüz...