Gözlerini görebiliyordum. Parıltıları derinlere çekilse de hâlâ ışıldıyorlardı belli belirsiz. Bu gözler beni yaşama bağlayabilirdi.
"Mineta." Sesi yumuşaktı. Bir fısıltı gibiydi fakat gecenin karanlığında sessiz kalan sokakta oldukça net duyuluyordu.
"Ben de seni seviyorum. Bırakmak istemiyorum seni. Sadece senin gibi birini hiç tanımamıştım ve bu yüzden ne yapacağımı bilemiyorum." Hissettiklerinin anlamak benim için hiç güç değildi. Çünkü adeta düşüncelerimi dile getiriyordu. Ona sımsıkı sarılmak ve asla bırakmamak istiyordum Onu çok seviyordum, bunu anlayabiliyordum, hissedebiliyordum kalbimin derinliklerinde büyük bir heyecanla.
To know know know him
Is to love love love him
Just to see that smile
Makes my life worthwhile
To know know know him
Is to love love love him
And I do, and I do, and I doElleri ellerimden ayrıldı. Kısa bir süre sonra yüzümde hissettim onu. Yanaklarımda kayıp gidiyordu parmakları. Bu küçücük hareket bile tüm bedenimi ele geçirebilmesini sağlıyordu. Gözlerine baktım, büyük bir şefkat vardı. Görebiliyordum, beni incitmekten korkuyordu. Daha önce hiçbir kimsenin böyle hissettiğini görmemiştim gözlerinde. Ona daha da fazla bağlandığımı hissedebiliyordum.
Oh, I'll be good to him
I'll bring joy to him
Everyone says there'll come a day
When I'll walk alongside of him
To know know know him
Is to love love love him
And I do, I really do, and I doGüçlü kollarını bedenimde hissettim, beni sıkıca sarmıştı. Vücutlarımız daha yakındı şimdi, kalbim kalbini hissedebiliyordu. Gözlerimi kapamıştım. Biraz geri çekildiğini hissedince tekrar aralandı gözlerim. Bu sefer gözlerindeki ışıltıların yüzeyde gezindiğini görebiliyordum. Gülümsemesi… Yavaş yavaş bana yaklaştığını hissettim. Bir defa daha buluştu dudaklarımız kısa süreliğine. Ama bu seferki daha anlamlıydı, neler hissettiğimizden artık emindik. Bu öpücüğün daha büyük bir anlamı vardı.
Why can't he see
How blind can he be
Someday he'll see
That he was meant for me
Geri çekilip tekrar bana baktı soran gözlerle. Sebepsiz endişesini net bir şekilde okuyabiliyordum. Bir şeyler söylemek istedim, ama ağzımı açamadım. Ona hislerimi anlatmanın daha iyi bir yolunu arıyordum. Galiba bulmuştum, gözlerimin kapandığını hissettim. Gecenin sessizliğini ve serinliğini hissedebiliyordum. Gözlerimi dolduran yıldız parıltıları kaybolmuştu fakat bu sefer bana yol gösteren ışıltı kalbimde hissettiğimdi. Dudaklarım dudaklarıyla buluştu tekrar. Bu seferki daha uzundu ve farklı. Çünkü içerisinde kelimeler barındırıyordu. Beni anladığından emindim çünkü ben onu anlıyordum.
Bu hayatımda geçirdiğim en inanılmaz geceydi belki de. Hissedebileceğim tüm duyguları aynı anda hissetmiştim. Sevgi, nefret, kıskançlık, şaşkınlık, memnuniyet, çekimserlik, aşk… Daha nicesini hissetmiştim belki de. Gerçekten bu kadar şeyin bir anda hissedebileceğini hiç düşünmezdim.
Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında nefes nefeseydik. Çok farklı, artık tamamen farklı hissediyordum. Bedenine sardığım kollarım yavaş yavaş ondan ayrıldı ve benim yanıma döndü. Uzanıp tekrar tuttum ellerini. Ondan bana doğru geçen enerjiyi fark edebiliyordum. Gülümsedim sessizce ve karanlığa döndü gözlerim. Butlular yıldızları tekrar kapatmıştı ama artık onlara ihtiyacım kalmadığını hissediyordum. Benim aradığım yıldız avuçlarımın arasında parıldamaya ve bana yaşam vermeye devam ediyordu.
Çantamdan telefonumu çıkarıp saate baktım, oldukça ilerlemişti. Çocukların bizi rahatsız etmemek için aramamış olmalarını fakat bizi oldukça merak ettiklerini biliyordum. Çünkü ikimiz de kaybolma konuşunda oldukça yetenekliydik.
"Saat çok geç olmuş. Galiba geri dönme vakti geldi." Yüzüne yerleşen üzüntü ifadesi fark edilir derecedeydi.
"Çocukları endişelendirmeyelim." Gülümseyerek kolundan çekiştirdim geldiğimiz yöne doğru. Oldukça yavaş yürümeye çalışıyorduk fakat sonunda restoranın önünde bulmuştuk kendimizi. Limuzinimiz hâlâ orada bekliyordu. Şoförün bunca saat içeride ne yaptığını ve sıkıntıdan ölmeyip de nasıl hâlâ yaşadığını merak ettim.
Limuzinimizin içi oldukça sıcak ve yumuşaktı. Bu ortam bana ne kadar yorulduğumu hatırlatıyordu. Oteli bekleyemeden başımı Shou’nun omzuna bıraktım ve gözlerimin yavaş yavaş kapanmasına engel olamadım. Hayatımdaki en huzurlu uykuya yelken açmıştım dudaklarımdaki gülümsemeyle.
- Spoiler:
Out: Bir önceki rp’mde "Senden uzak kalamayacak kadar sevmiyorum seni. " Demişim, yanlış olmuş. "Senden uzak kalamayacak kadar seviyorum seni. " Olacaktı. Özür.
- Spoiler:
Çeviri
Onu bilmek
Onu sevmek
Sadece gülüşünü görmek bile
Hayatımı çabalamaya değer kılıyor
Onu bilmek
Onu sevmek
Ve yapacağım ve yapacağım ve yapacağım
Ona iyi geleceğim
Ona eğlence getireceğim
Herkes öyle bir günün geleceğini söylüyor
Onun yanında yürüyeceğim bir gün
Onu bilmek
Onu sevmek
Ve yapacağım, gerçekten yapacağım ve yapacağım.
Nasıl göremez
Ne kadar kör olabilir
Bir gün o da görecek
Benim için anlamı olduğunu
SON.