Cornelia Niémans
RP Yaşı : 15 Mesaj Sayısı : 92 Gerçek Adı : E
| Konu: PlexJR. Çarş. Şub. 29, 2012 2:28 pm | |
| Gecenin ilerleyen saatlerindeki karanlığın yaydığı sessizlik adeta huzur veriyordu Plex'e. Havanın giderek soğumasına aldırmadan yavaşça ve etrafını seyrederek yürüyordu. Ormanın girişinde kuytu bir bank buldu; fakat oturmak için ilerlerken zaten dolu olduğunu fark etti. Yönünü değiştirip biraz daha ilerledikten sonra acıktığını hissetse de evinden çok uzaklaştığı için mezarlığa gitmeyi düşündü. Sessizce gökyüzündeki yıldızların parıltısı altında, girişteki taşın üzerine bir süre oturdu ve büyülenmişcesine izleyip havanın suskun ruhunu içlerine çekti. Yaklaşık yarım saat hiç konuşmadan oturduktan sonra mezarlığa doğru yavaşça yürümeye başladı. İlerideki iki adamın gölgelerini görünce adımlarını ormanlığa doğru yöneltti ve olanları izlemeye başladı. Rüzgarın aniden esmesiyle burnuna muggle kokusu gelmişti. Adamlardan biri ya da ikisi muggle olmalıydı. Biraz daha yaklaşmak isterken elinde asa olan adamın arkasını dönüp kontrol yaptığını gördü ve sessizce bir ağacın tepesine çıktı. Olanları izlerken aniden yeşil bir ışığın çaktığını ve muggle olan adamın yere yığıldığını gördü. Arkasındaki adam büyücüydü; ancak hangi ırk? Karnının hafiften ağrıdını hissetti. Savaşmak için çok aç ve yorgundu. Büyücü adam arkasını döndüğünde ağaçtan inip adımlarını sıklaştırmıştı ki adamın ona fazlasıyla yakınlaştığını hissetti. Hızlı bir refleksle arkasını döndüğünde aralarında yalnızca üç adım olduğunu gördü ve asasını çıkardı; fakat bir yandan da geri geri ilerlemeye başladı. Şu an gülümsemek için bile yorgunken savaşacak mıydı bir de? Pex geriye gittikçe önündeki adam ona daha da yaklaşıyordu. "Söyleyecekleriniz var sanırım?" dedi adama bakan sabit bakışlarıyla. Bunu neden sorduğunu kendisi de bilmiyordu, hatta farkında bile değildi; ancak sormuştu artık. Asasını ona yönelterek sessizce alacağı cevabı beklemeye başladı.
Kısa bir sessizlikten sonra adam asasını havaya kaldırdı ve sinirli bir tavırla "Kimsin? Ne gördün? Ne istiyorsun?" diye sordu. Plex bir süre sessiz kalarak vereceği cevabı düşünmeye başladı. Ona uzattığı asasını indirdikten sonra kafasını kaldırıp adamın yüzüne baktı. Göz göze gelince başka bir tarafa bakmak istese de gözleri yine ona kaymıştı. Adamın su yeşili gözleri onu adeta kendine çekiyor gibiydi. Hayır, gitmeliydi. "Ben, ben Plex." dedi aniden mutluluk saçan gözleriyle; ancak bunu bilinçli yapmamıştı. Gözlerini üzerinde yükselen ağacın dallarına çevirmişti. İçindeki kaçma dürtüsüne karşı büyük bir savaş veriyordu, adama bakmaktan özellikle kaçınıyordu. Ona bakarsa hayatındaki her şeyin büyük bir değişime uğrayacağından korkuyordu. Onun gözleri sanki bulaşıcı bir hastalıktı ve bu hastalığa yakalanmanın hakkı olmadığını düşünüyordu. İndirdiği asasını tekrar adama doğru yöneltip birkaç sihirli kelime söylemeye hazırlanmıştı ki adamın sol omzunun üzerinde gördüğü gözler dikkatini oraya çekmişti. Bu bir tuzak mıydı, yoksa gerçekten başka kişiler de var mıydı? Karşısındaki adama belli etmeden arkasındaki gözlere odaklandı bir süre; ancak bu girişimi başarısız oldu, gözler kaybolmuştu. Tekrar adama döndü ve asasını biraz daha havaya kaldırdı. Plex konuşmak için hazırlandığı sırada gördüğü gözlerin giderek fazlalaştığını ve giderek onlara yaklaştığını fark etti. Karnının henüz doyurulmamış olması onun gücünü giderek daha da azaltıyordu ve her an yere yığılabilirdi. Adam onun gözlerinin kendisine bakmadığını anlamış olmalıydı ki hızlıca arkasına döndü. Plex'in gözleri görmesine engel olan omuzlar gittiğinde üzerilerine doğru gelen çok sayıda ruh emicinin olduğunu fark etti. Savaşmak için yorgundu; kaçmalı mıydı, henüz yeni tanışacağı bir adama yardım mı etmeliydi? Kısa bir düşünme sürecinin ardından adamın asasını çıkarıp onlarla savaşmaya başladığını gördü ve o da kendi asasını çıkardı. Balsa ağacı ve testral kalbi telinden yapılmış sert ve esnek bir asaydı. Hızlıca yanına gelen ruh emicilere doğru yöneltti ki adam ondan önce davranıp onları yok etti. Plex hafifçe sarsıldı; fakat düşmemeye çalıştı. "İyi misin?" sorusunun ardından yavaşça başını kaldırdı ve adama gülümsedi. Uzun süredir gülüşünü herkesten saklamaya çalışsa da bu sefer engel olamamıştı. Sakince "Teşekkür ederim." dedi ve birden yere düştü. Gücü fazlasıyla azalmıştı ve bir an önce eve gitmesi gerekiyordu; ancak bunun için yardıma ihtiyacı vardı. Telefonunu çıkarsa da şarjının bittiğini görmek onu hayal kırıklığına uğrattı. Asasını tekrar eline alıp "Rennervate" diye fısıldadı. Bu büyünün karşıdaki kişi tarafından yapılması gerekse de kendi kendine bunu yapmayı öğrenmişti okul yıllarında. Yavaş yavaş ayağa kalktı ve yerde ölmüş bir şekilde yatan adamı görse de çok aldırmadı. Gözlerini arazide gezdirirken yine karşısındaki adama kaydı. Küçük adımlarla ona doğru ilerlemeye başladı. Adama yaklaşık beş adım kalmıştı ki "Zihnifethet" diye asasını kendisine doğru yönelttiğini gördü. Bundan hiç hoşlanmasa da tepkisini göstermedi. Kısa bir süre büyünün etkisinden kurtulmak için bekledi. Bir an için kafasını eğip yerdeki kurumuş yaprakları incelerken aniden kendisini adamın kucağında buldu. Kendisini aşağı indirmesini söylemek için kuracağı cümleleri kafasında planlasa da halinden memnun olduğu için bu girişimden vazgeçti. Adam hızlı hızlı Plex'in evine doğru koşuyordu. Yanlarından geçtikleri ağaçlar film şeridi gibi görünüyordu. Ormanın kenarından geçerken küçük bir çığlık işitti; fakat aldırmadı. Kapının önüne geldiklerinde adam Plex'in ceplerine kaba bir hareketle elini soktu ve küçük bir arayıştan sonra anahtarı hızlıca çıkarıp evin kapısını açtı. Büyük adımlarla ikinci kata çıktı ve Plex'i dağınık odanın ortasında duran mor örtülü yatağına sokup çabuklukla yorganını örttü. Odadaki abajur ve mum sayısı gözden kaçmayacak kadar fazlaydı. Her hafta ev arkadaşları olan Cecilia ve Jacqueline ile ayinler yaptıktan sonra avlanmaya çıkarlardı. Kendisini evine getiren adamın kısa süre sonra gideceğini düşünen Plex keyfini bozmadan uyumaya başladı.
Kısa süre sonra takırtılara uyanan Plex odasının içerisinde kendisine yiyecek gözüyle bakan kurtadamı görünce biraz korksa da bu korku kısa süre içinde yerini gülümsemeye bıraktı. Büyüdüğü yetimhanedeki en sevdiği dadısının gözlerinin önünde iki vampire kurban gittiğini, bu vampirlerin ise kısa bir süre sonra üç kurtadam tarafından katledildiğini anımsayınca gülümsemesi biraz daha arttı; fakat belli etmemeye çalıştı. Önce konuşmak istese de en iyi bildiği büyüleri yapmanın daha mantıklı olabileceğini düşününce asasını hızlıca çıkarıp "Absorpe Protegrus!" diye bağırarak kalkan büyüsünü yaptı. Bu büyüyü tam anlamıyla öğrenmesi yaklaşık iki yılı bulsa da en güçlüsünü öğrendiği için mutluydu. Kalkanını oluşturduktan sonra sakin bir şekilde kurdu incelemeye başladı. O gözleri tanıyordu! Kısa süren şaşırışının ardından tekrar asasını doğrultup "Conjunctivitis" diye bağırarak ormana doğru koşmaya başladı. Giderek büyüyen ve sıklaşan adımlarının yanı sıra doğa da onu korur gibi ormandaki ağaçları çoğaltmıştı sanki o gece. Bir yandan hızlı hızlı koşuyor bir yandan da arkasındaki kurda bakıp gideceği yönü ayarlamaya çalışıyordu; ancak kurdun kendisinden hızlı olduğu için kısa sürede Plex'i bulmuştu. Küçük bir koşuşturmanın ardından kurdun büyük pençeleri, Plex'in küçük adımlarını geçmişti; göz göze geldikleri anda bu sefer kim olduğunu buldu o kişinin. Mezarlıkta tanıştığı ve uzun bir süre etkisinde kaldığı adama aitti bu gözler! Düşüncelere dalmış olmalıydı ki bir anda kurdu üzerinde, pençeleri ise gözlerinin önünde durduğunu fark etti. Gece, suskunluğunu bozup isyan edercesine bağıran hayvan sesleriyle daha da büyüleyici hale geldi. Plex yetimhane günlerini hatırladı; ilk gelişinden son gidişine... Uzun süre yemeğine doyamayan kaplan gibi izledi Plex'i kurt; pençelerini yavaşça yüzünün etrafında gezdirdikten sonra harekete geçmeye hazırlanmıştı ki yanlarından geçen beyaz tombul tavşana gözleri takıldı. Plex'i bir süre erteleyip hızlıca tavşanın yanına gitti ve tek hamlede ağzına atıverdi. Dikkati yaklaşık yirmi metre ilerideki tavşan deliğine yönelmiş olmalıydı ki kaçmak için usulca ayağa kalkan Plex'in farkında bile olmadı. Yavaş yavaş geriye doğru küçük adımlarla ilerlerken kurdun arkasını döndüğünü hisseden Plex, hızlıca asasını çıkarıp "Homorphus!" diye bağırdı. Bu büyüyü ilk defa yapmasına rağmen son derece dikatli şekilde yaptığı için kurtadamı defedebilmişti. Sonunda ondan kurtulmuştu; ancak geri dönmesi uzun sürmeyecekti. Hızlı ve büyük adımlarını giderek daha da ileriye atmaya çalışıp çabucak eve geldi. Kapıyı hışımla açarak "Kızlar, başıma neler geldi bir bilseniz!" diye seslenerek oturma odasına çıktı. |
|
Raven Montgomery
RP Yaşı : 28 Mesaj Sayısı : 219
| Konu: Geri: PlexJR. Çarş. Şub. 29, 2012 6:20 pm | |
| *Betimleme: 24/25 *Kurgu: 19/25 *Akıcılık: 14/15 *Yazım Kuralları: 14/15 *Sayfa Düzeni: 10/10 *Renklendirme: 10/10
Rp'niz 700 kelimeyi aştığı için 5 puan kırılıyor.
86. Keyifli rol oyunları dilerim.^^ |
|