*Salazar Slytherin
*Çok duygasıldır ama bir o kadarda acımasızdır..
-Bölümünde iyi olacağına inanıyor.
-Çok güçlüyüdür. Güçlü olduğu kadar karekteride güçlüdür.
-Ve her şeye çok duyarlı.
*Slytherin çünkü Slytherin için doğdu.
*I. sınıf.
*Babası Slytherin safkan olan ama annesi Gryffindor safkan olan bir ailenin çocuğu.
-Küçük yaşta ruh emiciler tarafından ruhu emilirken bilmedği bir kişi onu kurtarır. Ve Her gün onun kim olduğunu araştırır. Bu yüzden ilginç bir çocuktur.
*Güçlü yönleri;
-Sihir yapmakta, espri konusunda ve yılan dili konusunda.
*Zayıf yönleri;
-Annesi ve babası onun en zayıf yönüdür.
*Uzun boyu , orta uzunlukta saçı , aşırı derecede ki saçı, kaslı vücudu, siyah gözleri vardır.
*Tatlı bir esintinin dalgalandırdığı siyah uzun saçları çocuğun güneşten dolayı bronzlaşmış tenine sürtünüyordu. Ayağı ile ezdiği yaprak ve kopmuş dalların çıtırtısı kulağına çalınırken, gece karanlığının hüküm sürdüğü ormanda usulca yürüyordu çocuk. Korku, belki de ilk defa bu kadar baskın olarak beynine ve kalbine nüfuz ederken yürürken etrafa titrek bir ışık saçan gaz lambasını tutan parmaklarının eklem yerleri bembeyaz kesilene kadar sıktı. Kuşku ve telaş içinde etrafa göz gezdirirken ormanın derinliklerinden gelen ürkütücü bir ses ile adımlarını hızlandırdı. Neredeydi bu lanet olası kedi? Sırf onun için gecenin bu saatinde sıcacık yatağından kalkıp bu korkunç ve karanlık ormanın derinliklerine inmişti. Yapmacık bir cesaret ile dik durmaya çalıştı çocuk. Bir yandan da fısıltı halinde etrafa sesleniyordu. “tom, Tom. Orada mısın oğlum?" Fakat bu çırpınmalarına gelen karşılık tatlı ve yardıma muhtaç bir mırıldanma değil kan donduran ve insanın iliklerine işleyen bir hırlamaydı. Salazar korku içinde arkasını döndü. Karşısında duran kurdun muazzam boyutu korkunç bir çığlık atmasına sebep oldu. Titreyen parmakları belinde duran asasına doğru uzanırken geri geri kaçmaya çalışıyordu. Fakat dikkatsizlikten geri geri giderken ayağı yerde duran bir dal parçasına takıldı. Tökezleyerek yaprakların arasına düşen Salazar korku içinde olduğu yerde donup kalarak ölümünün ona doğru süzülerek gelmesini izledi. İnlemeye benzer bir sesle karanlığa fısıldadı. “Lütfen, biri yardım etsin.” Gözlerinden süzülen yaşlara engel olamadan ona doğru yavaşça ilerleyen kurtadama dikti gök mavisi gözlerini. Fakat bir anda ormanın içinden gelen bir ses dikkatini başka yere vermeye zorladı çocuğu ve belki de birkaç saniye içerisinde gece karanlığında ürkütücü ve bir o kadarda yaşlı görünen ağaçların arasından bir şekil, bir yılan, sıçradı karşısında duran kurdun üzerine. Simsiyah ve boyu neredeyse iki metreyi bulan bu vahşi yaratık zehir akan sipsivri dişlerini sapladı kurt adamın boynuna, ardından seri bir hareketle yaprakların arasından tekrar saldırmaya hazırlandı. Boynundan akan kanlar, damlalar halinde yere damlarken kurdun inlemeleri doldurdu ormanı. Ardından arkasına bile bakmadan geldiği yere, ormanın en kuytu yerlerine, kaçmaya başladı. Salazar ise her şeyi şaşkın bir gözle izliyordu. Yavaşça ayağa kalkarak yere düşürdüğü fakat hala sapa sağlam duran gaz lambasını aldı eline ve ürkmüş gözlerini yılanın sarı, tehlike ve vahşilik fışkıran gözlerine dikti. “Teşekkürler,” dedi. Normalde yılanın onu duymayacağını biliyordu fakat rüzgarın kulaklarına ulaştırdığı sözler normal bir konuşma değildi. Sanki… bir tıslama gibiydi. Salazar’ın içi kibir ile doldu bir an ve bu kibir yüzüne son derece şeytani bir gülümseme olarak yansıdı. Hayatta belki bininci kez tekrar kendiyle gurur duydu çocuk. Yılan onun bu minnet gösterisi karşısında cevabını verdikten sonra yaprakların süzülerek tekrar ormanın karanlığına saklandı. Bu sırada da Salazar’ın kulağına tatlı bir mırıldanma çalındı. Gözlerini karşısında duran gri renkli kediye dikti. Kedi ürkmüş bir tavırla onu gülümseme ile karşılayan sahibinin güven dolu kucağına koştu. Salazar kediyi kucaklayarak ormandan ayrılırken bir yandan da gözleriyle hayatını borçlu olduğu yılanı arıyordu.