Bu olanlara inanamıyordum. O kadar arkadaş çevresi, bakanlık, Hogwarts… Bunların hepsi bir yana yapayalnız kalmıştım artık. Savunmasız ve yalnız. O geceden beri yaşamıyordum sanki, geçen bir ay sanki ölüydüm. Öldürdüğüm insanların yüzü gözümün önünden gitmiyordu. Gözüm dönünce her şeyi yapabiliyordum, insanları öldürmeyi bile.
Uzun süredir yasak ormandaydım, neyse ki buraya pek fazla öğrenci gelmiyordu. Açlığa dayanma gücüm kalmayınca geceleri sessiz sakin yerlere gidip besleniyordum. Yine çok açtım, artık olduğum bu duruma katlanacak gücüm kalmamıştı. Ölmek istiyordum, tüm bunlar son bulsun istiyordum. Ben kötü biriydim, hemde çok kötü. İnsanları gözüm kapalı tek hamlede öldürebiliyordum. O kadar güçlüydüm ki kendime inanamıyordum. Yirmi yaşında genç bir vampirdim, dönüştüreli sadece bir ay olmuştu. Başkalarının olduğuna emindim, tanımak istiyordum onlarıda, biri bana yardımcı olsun istiyordum. Olduğum bu yaratığa dayanamıyordum artık. Herkesin benim birden yok oluşumun açıklamasını ne diye yaptığını merak ediyordum, bakanlığa gidip ben buradayım demek istiyordum. Ama artık hiç birinin anlamı yoktu, artık olduğum şey ile yaşamak zorundaydım. Yasak ormanda boş boş dolaşıyordum, açlık artık canımı yakmaya başlamıştı. İleride ölü bir atadam gördüm, hemen yanına gittim. Vücudunda yara izleri vardı ve bütün kanı emilmişti. Hala var olduğunu bildiğim kalbim hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Benden başkası da olabilir miydi? Ama neden bir atadamı öldürsün ki diye düşünüyordum. Belkide saldırmıştı ona, buda olabilirdi tabi. Bu şeyi kim yaptıysa çok geçmeden onu bulmam lazımdı, hala buralardaydı cesetten belliydi. Hızla koşmaya başladım yasak ormanın içinde. En sevdiğim yanımda buydu, o kadar hızlıydım ki birinin yetişmesi imkansızdı adeta. İleride birini gördüm, ağaçların arasında hızla koşuyordu. O da çok hızlıydı, gerçektende bir insan olamayacak kadar hızlı. Daha fazla yaklaştım, beni farketmiyordu. İleride bir şeye odaklanmıştı; bir atadama. Demek ki az öncekini yapanda oydu. Hızla atadamın peşinden koşuyordu, onu yakalaması an meselesiydi. Onu durdurmam gerekiyordu. ‘’Hey! Sende kimsin?’’ Ona doğru hızla yaklaştım, şimdi atadam önde, o arkada ve bende onun arkasında koşuşturma oynuyorduk..