AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 N'aptığını Sanıyorsun?

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Dimitri V. Raskolnikov

Dimitri V. Raskolnikov

RP Yaşı : 15
Mesaj Sayısı : 730
Gerçek Adı : M.

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

N'aptığını Sanıyorsun? Empty
MesajKonu: N'aptığını Sanıyorsun?   N'aptığını Sanıyorsun? EmptyPtsi Kas. 12, 2012 6:36 pm

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Bastet & Francis
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dimitri V. Raskolnikov

Dimitri V. Raskolnikov

RP Yaşı : 15
Mesaj Sayısı : 730
Gerçek Adı : M.

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

N'aptığını Sanıyorsun? Empty
MesajKonu: Geri: N'aptığını Sanıyorsun?   N'aptığını Sanıyorsun? EmptyPtsi Kas. 12, 2012 7:15 pm

Bahçede oturmuş arkadaşları ile sohbet ederken, imrenen bakışları görebiliyordu. Ayrıca, diğer binadakilere laf atıyorlardı. Onlar ise sadece burun kıvırarak yürüyüp geçiyorlardı. Aslında Francis, endişeliydi biraz. Dün geceden beri Bastet'ı görememişti. Büyük ihtimalle uyuyordur diye düşünerek kendini avutmaya çalışıyordu. Arkadaşları ile ayağa kalkmış yürüyorlardı ki etrafta fısıldayan sesleri duydu. Bu kadar önemli olan şey ne olabilirdi ki? Önünden geçen bir Hufflepuff'lıyı durdu. "Sökül bakalım" Genç adam, şaşkınca bakındı. Ne dediğini anlamamış gibiydi. Tek kaşını kaldırdı ve yakasından tuttu. "Daha demin dedikodusunu yaptığın şeyi soruyorum" Büyücü, Francis'in yakasından kurtulduğunda ukala bir gülümseme takındı. Umursamazca yüzünü buruşturdu. Etrafına toplanan arkadaşlarına gülümsedi sadece. "Kast ettiğin dedikodu sevgilinse, evet. O'nu konuşuyorduk." Dudağını emerken, gözlerini kıstı. Millet öfkelendirmek için yer mi arıyordu? Gülümsedi ardından. Slytherin'e bulaştığını biliyor muydu, acaba? "Bana bak seni ucube, eğer ondan bir daha bahis edersen seni sülüğe çevirmek zevk olacak!" Ardından koca bir kahkaha koptu arkadaşlarından. Neye güldüklerini tahmin etmek güç değildi. Sülük halini görmek hoşlarına giderdi. Hufflepufflı genç, cesaretini topalamışcasına Francisco'a yaklaştı ve fısıldayarak konuşmaya başladı. "Onun seksi olduğunu herkes biliyor. Herkesin onu yatakta hayal edeceğini biliyorsun Francis." Zaferci bir gülümsemeyle geri çekilen büyücüye baktı. Hem Bastet'nın adını anmış, hem de Francis mi demişti?
Öfkeli bakışları yerini almıştı. Yakasını tutup kendine çekti hızla ve kafa attı. "Birincisi, sana O'nun adını anma demiştim. İkincisi, Francis değil, Francisco seni aptal. Alfabeyi baştan mı öğreteceğiz sana?" Etrafta yüksekçe bir kahkaha koptu. Ardından da ekledi ukalaca gülümseyerek. "Şimdi, O'nun hakkında ne duyduğunu söyle!" Byücü hala konuşmazken, yanına arkadaşı yanaştı ve kulağına fısıldadı. "Fran, sanırım Bastet yaralanmış. Hastane kanadında olduğunu duydum şimdi." Hızla çocuğu yere ittirdi. Duyduğuna inanamayarak birkaç saniye olduğu yerde kaldı. Ardından da hızla koşmaya başladı.

Yatakhane kanadına vardığında, endişeli ve korkuyordu. Acaba n'olmuştu düşüncesi içini kemiriyordu. Yanına gittiğinde titriyordu ve yüzünde yaralar vardı. Gece orman tehlikeli olurdu, Bastet için daha da tehlikeliydi. Yanına çömeldi. Elini sıkıca kavradı. "Hey! İyi misin?" Bunu buruk bir gülümseme ile söyledi. Aslında kızgındı az da olsa. Ona gitmemesini söyledi ama, şimdi sırası değildi. Titriyordu , ateşi vardı ve yaraları kötü gözüküyordu. Nazikçe ellerini saçlarında dolaştırdı. Küçük bir bebekmiş gibi. "İyi olacaksın. Çünkü ben buradayım" Sonra hafifçe kalktı ve alnına küçük bir buse kondurdu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bastet Thomas



Mesaj Sayısı : 1382
Gerçek Adı : Ekön.
Yaş : 26

N'aptığını Sanıyorsun? Empty
MesajKonu: Geri: N'aptığını Sanıyorsun?   N'aptığını Sanıyorsun? EmptyPtsi Kas. 12, 2012 10:20 pm

Ormanın güvenli kollarına her zamanki gibi kendimi atarken Momo, Grey ve Romulus'u sakinleştirmeye çalışıyordum. Çok küçüklerdi onları ormana salamazdım. Ayaklarımın arasında dolaşırlarken kendi kendime kıkırdadım ve iç kısımlara doğru yürümeye başladım. Ağaçlar sıklaştıkça her yer daha tehlikeli görünüyordu. Ama buna alışalı çok olmuştu. Sessizce yürümeye devam ettim. Sert rüzgar yüzüme çarpınca hafifçe titredim. Üstüme daha kalın bir şey almalıydım belkide. Kendime lanet okurken yere çöktüm ve küçüklerin yanıma gelmelerini işaret ettim. Yanıma gelip bana sürünmeye başladıklarında hafifçe kıkırdadım. Bir kaç ay içinde benim boyumda olacaklardı. Ama şu an onları kucağımda taşıyabiliyordum. Momo'yu kucağıma alıp kulaklarının arasını kaşıdım, buğulu sarı gözleriyle bana baktığında gülümsedim. O kadar güzellerdi ki. Sasha ağaçların arasında göründüğünde bir şey olduğunu anlamıştım. Elim refleks olarak omzuma gitmişti. Ama ok sadağım yoktu. Hızlıca ayağa kalktım. Sasha ayağımın dibine gelince hafifçe çömeldim. "Kızım, onları al ve okula dön."dedim. Sasha, zeki bakışlarını bana çevirdi ve yavruların enselerinden tutup gözden kayboldu. Gergin bir şekilde ayağa kalktım. Sağımdan gelen hırıltı ile geri çekildim. Ağaçların arasından çıkan dağ aslanını görünce dehşetle bir adım daha geri çekildim. Ayağımı boşluğa attığımdan habersizdim tabii. Sertçe yere düştüğümde ciğerlerimdeki bütün hava boşaldı. Sağ bacağıma keskin bir acı saplanmıştı. Acıdan inleyerek yerimde doğrulmaya çalıştım. Doğrulamadım.

Bir anda üstüme çullanan aslanı gördüğümde işimin bittiğini anladım. Ne kadar çabalarsam da kurtulma ihtimalim o kadar azdı ki. Ellerimi yüzümü korumak için kaldırdığımda karnımda dayanılmaz bir acı, ardından bir sıcaklık hissi yüzünden hayatımda atmadığım kadar güçlü bir çığlık koyverdim. Nasıl kurtulacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu. Pençesi omzuma indiğinden yeniden çığlık attım. Gözler kararmaya başlamıştı. Nefes almam zorlaşmaya başlarken bir anda üstümden çekilen aslan yüzünden gözlerim irice açıldı. Adrenalin damarlarımla dolaşmaya başladığında hafifçe doğrulabilecek gücü buldum kendimde. Bir kaç kurt aslanın üstüne çullanmıştı. Sürüm beni koruyordu. Gene gözlerim kararmaya başlayınca yeniden yere koydum başımı. Bütün dünyam kararırken tek duyduğum hızla yaklaşan ayak sesleriydi.

Gözlerimi açtığımda bütün vücudum acı içinde kıvranıyordu. Doğrulmaya çalıştığımda biri omuzlarımı yattığım yere sabitledi. Baş şifacı sert bir ifade ile bana bakıyordu."Kendine ne yaptığını bilmiyorum ama hareket etmemen gerek, sağ kaldığın için şanslısın." dediğinde başımı salladım. Bir kaç şifacı başımda toplanmıştı, hepsi büyüler mırıldanırken kıpırdamadan durmaya çalışıyordum ama yakıcı acı yüzünden kıvranıyordum. Yaralar iyileşirken daha berbat bir şekilde acı çektiriyorlardı. Acıdan tırnaklarımı altımdaki yorgana geçirdim. "Bir kaç iksir hazırlamamız gerekecek, dayanmaya çalış."dediklerinde gözlerimi sıkıca kapattım ve başımı salladım. Bir kaç saniye sonra görüş alanıma giren gölgenin Francisco olduğunu anlamam uzun sürdü. Ama ne dediğini seçemiyordum. Galiba başıma düşündüğümden daha büyük bir darbe almıştım. Anlıma kondurduğu sıcak öpücük beni rahatlatmıştı. Elini hafifçe sıktım ve gözlerimi kapadım. Nefes almak acı veriyordu. Büyük bir ihtimalle bir kaç kaburgamı kırmıştım. Elimi karnımdaki yarayanın üstüne koydum, hala kanıyordu. Derin bir nefes aldım ve kendimi ölesiye zorlayarak konuştum. "Francisco, beni bu halde görmeni istemiyorum. Git buradan." dedim ve elimi çektim. Çok berbat durumdaydım ve bana bir şey olursa beni böyle hatırlamasını istemiyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dimitri V. Raskolnikov

Dimitri V. Raskolnikov

RP Yaşı : 15
Mesaj Sayısı : 730
Gerçek Adı : M.

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

N'aptığını Sanıyorsun? Empty
MesajKonu: Geri: N'aptığını Sanıyorsun?   N'aptığını Sanıyorsun? EmptyPerş. Kas. 29, 2012 5:59 pm

Endişeli gözlerle onu izliyordu. Bir süre cevap gelmeyince daha da endişelendi. Bir an ölüyor olabildiğini düşündüğünde başını sallayarak, bu düşünceyi uzaklaştırmayı denedi. Eğer ona bir şey olursa, bunun üstesinden nasıl gelebilirdi? Bir an düşündüğünde, en kötü günleri olabileceği gerçeğini kabullendi. Ama ölmeyecekti! Karanlık dünyasının içinde ışık olmaya devam edecekti. Onu böyle bırakıp gitmezdi, gidemezdi Bastet. Boğazına düğümlenen bir şeyler hissetti. Kalbine inen bir ağrı. Yanına çömeldiği zaman, gözlerini açan sevgilisine baktı. Ellerinin arasında duran, narin ellerin güçlü sıkışını hissetti. Daha deminki düşüncenin aksine, yüzüne tebessüm hakimdi. O güçlü biri bunu atlatacak, eminim. diye söylendi içinden. Boşta olan elini karnının üzerine koyduğunda, hala kanıyor olduğunu gördü. Şifacılara bağırmak üzereydi ki, Bastet'ın derin nefes alışından sonra kıpırdamadı yerinden. "Francisco, beni bu halde görmeni istemiyorum. Git buradan." Ellerinin arasından kayan eller ve sözlerin ağırlığı ile kalbine hançer saplanmış gibi oldu. Hayır, hayır! Kısa bir süre bir şey söylemedi. Sesini temizledi ve elini tekrar tuttu. "Sana söz verdim. Ne olursa olsun yanında olacağım." bunu söylerken elini daha da sıktı, göz temasından kaçınmadı. Şuan yapacağı onca şey vardı ki aklında. Bu halde olduğu için üzülsün mü yoksa, Yasak Orman da bulunduğu için öfkesini kusmalı mıydı? Uzunca bir süre bunun cevabını düşünürken, kalbinin doğruyu söyleyecek olduğunu biliyordu. Derin bir nefes aldı kısaca. "Bak, iyi olacaksın. Sakın düşüncelerini negatif yönde kullanma sevgilim."Onu iyi tanırdı, bazen o kadar negatif düşünürdü ki. Bu konuda da öyle olduğunu hissedebiliyordu. İşte bu yüzden yanında olmalıydı. Ne diyeceğini bilemeden öylece bakıyordu Francis. Elini bıraktı yavaşça, ardından geleceğine dair işaret yaptı.

Neredeydi bu şifacılar! Lazım olsalar ortadan yok olurlardı zaten. Şifacılardan birini görünce, hızla kolundan tutup çekiştirdi. Ardından yüksek sesle ve öfkeyle devam etti. "Lanet olası kanamayı durdurmanız gerekiyordu! Bırakıp gitmeniz değil!" Bir yandan da Bastet'ı işaret etti. "Lütfen, bir şeyler yap!" Fısıltı gibi çıkan sesini bile kendisi zor duymuştu. Gözlerine baktı cadının. Onu böyle görmeye dayanamıyordu. Zorla yutkundu. Kendi bedeninin de titrediğini hissetti. Soğuktan mıydı yoksa öfkeden mi kaynaklıydı? Şifacı tek kelime etmeden, hızla Bastet'ın yanına gitti. Uzaktan onları izliyordu. Gözlerinin dolduğunu hissettiğinde, sadece parmak uçları ile gözlerini ovuşturdu. Cadı, asası ile büyülü sözcükler fısıldarken Bastet'ın inlemelerini duydu. Francis, omuzlarını dikleştirdi. Derin bir nefes aldı ve hızla sevgilisinin yanına ilerledi. Şifacıya sertçe bakarken, aslında o olmazsa Bastet'ın da iyi olmayacağını biliyordu. "İyi olacaksın sevgilim. Geçti!" Şifacı işini bitirmiş Francis’e buruk bir gülümseme atmıştı. Dudaklarını kıpırdatarak teşekkür etti. “İyi dinlenmesini sağla genç adam.” Bu lafı üzerine yüzünde gülümseme oluştu. Sonra Bastet’a döndü ve saçlarını karıştırdı. “Hey, şimdi daha harika gözüküyorsun.” Saçının bir tutamını aldı ve gözlerinin önünde düşürdü. “Böyle daha iyi sanki, değil mi sevgilim?” Ardından da kaşlarını kaldırdı. Saçmalığını biliyordu, evet! Ama yapabildiği en iyi şeyi yapıyordu şuan. Saçmalıyordu, onun yanındayken sık yaptığı şey.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

N'aptığını Sanıyorsun?

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-