Eşyalarını koltuğun üzerine bırakan Felix. Amerikan tarzı mutfağa geçerek kendine ve Eleanore için birer bardak su hazırladı. Suyu Eleanore uzattı ama o suyu içmek yerine yeniden azarlayamayı tercih etti. "Sen ne yaptığını zannediyorsun? Şimdi de beni evine mi getirdin?" dedi. YUH! dedi içten içe. Bu da neyin nesiydi derken Eleanore sözüne devam etti "Sakın bana seni korumak için deme. Evinden başka cisimlenebileceğin bir yer yok sanki!". Evet! her şey belli olmuştu. Neden bu kadar kızdığı sinirlendiği ama hala söylemek istediği bir şey vardı ama hala söylememiş gibi duruyordu ki Eleanore fazla geçmeden onu da söyledi. Yaklaştı Felix'in gözlerinin içine baktı ve "Adrenalin kafanı karıştırdı herhalde. Ayrıca benim zaten bir sevgilim var. Şu an burada olduğumu bir bilse..." dedi. Sevgilisinin olması Felix'i şaşırtmadı. Böyle güzel bir bayan yalnız olamazdı. Ama bir yandan canı yanmıştı Felix'in Eleanore ile beraber olmayı gerçekten istiyordu. Hiçbir şey diyemedi Felix sadece sustu. Geri adım atarak dış kapıya bakan tezgaha oturdu. Eleanore gitmek için kapıya doğru ilerledi. Felix Zihnefendar olduğu için Eleanore'un düşüncelerini okudu ve asasını kaldırıp kapıya büyü ile tuttu. Eleanore şaşkın bir ifade ile döndü ve Felix'e baktı. "Hadi Michael'ı çağır konuşalım. En azından bazı şeyleri açıklayabilirim. Yanan kişi sen olacağına ben olurum. Çünkü herşey benim yüzümden oldu." dedi. Ve sadece Eleanore'un şaşkın ifadesini izlemeye devam etti.

Zihinden Michael ile ilgili düşünceler geçerken kapıya büyü yapıldığını fark etti. Şaşkınlıkla arkasını döndü "Hadi Michael'ı çağır konuşalım. En azından bazı şeyleri açıklayabilirim. Yanan kişi sen olacağına ben olurum. Çünkü her şey benim yüzümden oldu." Eleanore midesinin bulanmaya başladığını hissediyordu. Köşeye sıkışmışlık hissi ona göre değildi. Felix ise rahatça oturmuş bardaktaki suyu içerken diğer elinde asasıyla duruyordu. Yumruklarını sıktı öfkeyle. Michael'i nasıl bildiğini tahmin etmek güç değildi. Zihnini okumuşa benziyordu. Kendi özeline baktığı için ondan nefret ediyordu. Onu şu an fareye çeviresi vardı. Onun yerine hızlıca yaklaştı yanına. Yakasından tuttu ve yüzünü yüzüne yaklaştırdı. O oturduğu için bu işlem kolay olmuştu.  "Bir daha asla ne bana ne de Michael'e yaklaşma. Sen bir hiçsin benim gözümde. Şurada ölsen müdahalede bulunmam. Vazgeç artık kafayı yemiş serseri seni!" Ölmesi konusundaki cümlesi pek doğru değildi. Eleanore kimsenin ölmesine izin verecek kadar kalpsiz değildi. Yine de bu adamı bir daha görmek istemiyordu. Koskoca ülkede bula bula zihin okuyabilen bir psikopatı bulmuştu. Ellerini onun yakasından çekti ve uzaklaştı bir kaç adım. Kendisine saldırıp saldırmayacağından emin olmak için bir an ona baktı. Hayatında ilk defa gördüğü bir insandan hoşlandığını nasıl söyleyebiliyordu acaba? Panik kendisini ele geçirmeden asasını çekti hazır bulunmak için. Oturmasına rağmen hala ona güvenmiyordu. Kendisini cisimlerken olayların Michael'in kulağına gitmemesini umuyordu. Onu bir şekilde görmeliydi.