"Hemen emirini yerine getireyim." Sözlerinin ardından asasını çıkardı ve kitaplarımın havalanmasını sağladı. Öfkeli gözlerle ona bakıyordum. Aşağılık herif! Bu da yetmezmiş gibi kitaplarımı duvara doğru fırlattı ve ardından "Nasıl beğendin mi?" dedi. Ne sanıyordu bu kendini? Ona haddini bildirecektim. Öfkeyle bağırmaya başladım. "Seni adi Slytherinli! Bu yaptığını ödeyeceksin," demiştim ki Profesör Patrick olaya dahil oldu. Geldiğini fark etmemiştim bile. Şu an da çok öfkeliydim. Bu kendini bilmeze gününü göstermeliydim; ama planlar benim istediğim şekilde ilerlemiyordu. "Çocuklar kavganız geçer diye bekliyordum ama bu bağırmalar geçince cezayı hak ettiniz. Öncelikle binalarınızdan 10 puan kesiliyor." Lanet olsun! Bunun geleceğini bilmeliydim. Bu çocuğun kitaplarımı hırpalaması yetmiyormuş gibi bir de binamdan puan kırılmıştı. Tek tesellim Slyherin'den de puan kırılmış olmasıydı. Profesör Patrick'in "Beni takip edin daha cezanız bitmedi," demesi ile öfkem bir kez daha kabardı. Bugün gerçekten berbat bir gündü.
Nereye gideceğimiz hakkında bir fikrim yoktu. Kitaplarım da mahvolmuştu zaten. Sinirle onları topladıktan sonra Profesör'ün peşine düştük. Etrafıma dikkat edemeyecek kadar sinirliydim. Şu Elliot denen çocuk yüzünden başıma gelmeyen kalmamıştı. Şimdi bir de saçma sapan bir ceza ile uğraşacaktık. Sanki yeteri kadar işim yokmuş gibi. Daha teslim etmem gereken bir sürü ödevim vardı ve ben daha başlamamıştım bile. Geldiğimiz oda farklı renklere boyanmıştı ve etrafta henüz yerleştirilmemiş yığınlarca kitap vardı. Bu sahneyi görünce cezamızı az çok tahmin edebiliyordum. Tahmin etmek o kadar da zor değildi.
Çok geçmeden Profesör Patrick, cezamızı açıklamaya başladı. "Eski KSKS profesörünüzün olayından sonra biliyorsunuz ki yeni Hufflepuff sorumlusu ben oldum. Ama daha yeni olduğu için oda tam yerleşik değil. Sizin göreviniz ise kitapları yerleştirmek. Ve hayır büyü olmadan. Tek büyü merdivenin kontrolü olacak ve onu sizin yapmanız gerekmiyor. Hepsi sırasıyla yerleşmeli." Sözlerinin ardından ağzımdan çıkan itiraz nidasına engel olamadım. Zaten Profesör'ün de pek umurunda değil gibiydi. "Kitaplar bu kutularda ben şimdi gidiyorum. Geri döndüğümde bitmiş olmalı. Ve eğer büyü kullanırsanız bunu fark ederim," dedi ve odadan çıktı. O çıkar çıkmaz sinir bozucu Elliot, konuşmaya başladı. "Bir bu eksikti memnun musun? Öfkeli gözlerimi ona çevirdim. Bir de tüm suçu bana atıyordu, pislik.
"Sanki benim suçummuş gibi konuşma. Eğer kitaplarımı doğru düzgün bir şekilde yerden almış olsaydın bu durumda olmazdık." Odanın bir köşesinde bulunan koltuğa oturup bacak bacak üstüne attım. Kitaplarıma yaptıklarından sonra onu sinir etmeden bırakacak değildim. "Eee, ne duruyorsun? Kitapları yerleştirmeye başla," dedim ve alaycı bir şekilde ona gülümsedim. Yardım etmem kaçınılmazdı. Sonuçta bu bir cezaydı; ama önce birazcık onu sinir edersem içim rahatlardı en azından. Oturduğum yerden ona alaycı bakışlar atarken ne tepki vereceğini merak ediyorum.