[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]&[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Noel'de mısırda olmak! Nedense çocukluğumdan beri vazgeçemediğim bir ritüeldir bu. Noel zamanı İngiltere'nin göz yoran sarışınlığındansa Mısır'ın, Gize'nin, Kahire'nin tarçın renkli kumrallığını yeğlerim. Benim gibi bir adamdan ne beklersiniz ki? Elbette şehirleri de kadınlara yaptığım muamelenin aynısını yapıyorum. Şefkat ve ilgi...

Keops'un etrafındaki rutin gezimi tamamladığımda Nil kenarında oturup kahve içmek geldi aklıma birden. Anında kırmızı Cheverolet'ime atlayıp tam gaz Nil'e sürdüm. Kıyıya vardığımda Mısır'a hayat veren nehre tapınılmasının nedenini anladım. Harika bir yerdi. Su, mavi ile yeşil arasında kararsız kalmış öylesine kendini bırakmış akıyordu. Hem itaatkar, hem asi...

Hiç vakit kaybetmeden termosumu alıp şapkamı kafama geçirdim ve sakin bir köşeye bağdaş kurup Nil'i izlemeye başladım. O sırada kulağıma narin bir kadın sesi çalındı. Yok, normal bir ses değil, bir hıçkırık! Termosumu kenara sabitleyip sesin geldiği yöne, Nil kıyısına doğru yürüdüm. Suya kapılmamak için emniyetli bir mesafeden kıyı boyunca yürüdüm ve onu gördüm. Muhteşem güzellikte bir kadın. Büyülenmiş bir şekilde oracığa çömeldim ve bir süre daha izledim onu uzaktan. Neden sonra, seslenme ihtiyacı hissettim:

-Gözyaşlarına layık olamayacak kadar güzel bir bayansanız, ağlamamalısınız.

Neredeyse ağlamaktan ölecek durumdaydım.Ablam Nil nehrinden çıkmama izin vermiyordu.Üzgündüm , yalnızdım, tesellim bile yoktu. Hıçkırıklarımın arsından bir erkek sesi duydum; "Gözyaşlarına layık olamayacak kadar güzel bir bayansanız, ağlamamalısınız."dedi.Yavaşça o tarftaki kıyıya yüzdüm kendimi bir kayaya kaldırdım ve kuyruğumu ellerile sardım.Adama bakıp;"en ağlamayımda kim,ağlasın.dedim ve göz yaşımı sildim.Hay aksi deniz kızı göz yaşı hayat verir.Göz yaşımın deydiği yerde bir çiçek çıktı.Onu görünce gene hıçkırıklara boğuldum sadece bir ses çıktı dudaklarımdan;"Özledim..."

-Ben ağlamayımda kim,ağlasın

Aman Tanrım! Bu bir deniz kızıydı! Olağanüstü tazeliği ve güzelliğiyle narin bir deniz kızı... Gözyaşlarının düştüğü yerlerde minik begonyaların açtığını gördüğümde yerimde duramaz hale geldim ve oturduğu kayaya yaklaşarak elini tuttum.

-Özledim...

Hay aksi... Neler oluyordu? Bir deniz kızı kimi özleyebilirdi ki? Bildiğim kadarıyla artık deniz kızları avlanmıyordu. Yani ailesinden birini kaybetmiş olamazdı. Usulca elini okşadım.

-Biliyorum hanımefendi, tanışmıyoruz ama, bazen hiç tanımadığın birine derdini anlatmak insanı rahatlatır.

Neler diyordum? O bir insan değildi ki.

-Bir deniz kızını da rahatlatacağından eminim.

Yanıma yaklaşan bir erkekti elimi tutunca yüzüne baktım.Sözleri sevecen biri olduğunu gösteriyordu.Sevecen...Gene yaşlarım akıyordu."-Biliyorum hanımefendi, tanışmıyoruz ama, bazen hiç tanımadığın birine derdini anlatmak insanı rahatlatır.-Bir deniz kızını da rahatlatacağından eminim."dedi.Olabilirdi.Anlatmaya başladım.Suyun dışında sevdiğim adamın yanındayken saldıraya uğradım.Bedenim sapasağlam ama auroram parçalandı güçten düştüm.Bu yüzden Nil nehrine hapsoldum.Onu çok özlüyorum."dedim ve öksürmeye başladım elimi yüzümden çekince elimde kırmızı renkli bir sıvı vardı.Kan.Elimi suda temizledim.Ona döndüm; "Senin başını şişirmek istemem."dedim ve elimi suyun yüzünde gezdirdim.

-Suyun dışında sevdiğim adamın yanındayken saldıraya uğradım.Bedenim sapasağlam ama auroram parçalandı güçten düştüm.Bu yüzden Nil nehrine hapsoldum.Onu çok özlüyorum.

Onu çok iyi anlıyordum. Caroline'dan ne zamandır ayrı kaldığımızı bile unutmuştum. Turnelerden nefret ediyorum gerçekten. Ben bunları düşünürken minik deniz kızımız öksürük krizine tutuldu birden. Belli ki suya dönmesi gerekiyordu. Başını öne eğmiş usul usul ağlıyordu hala. Çenesinden tutup başını kaldırdım. Böyle bir kızım olsa... Neler düşünüyordum! Ben, baba öyle mi? Şaka gibiydi.

-Eğer sizin için yapabileceğim bir şeyler varsa hanımefendi, ben Simon McGreedy. Büyücüyüm ve size yardım etmenin bir yolu olması gerektiği kanaatindeyim.

Ben gene göz yaşlarına boğulunca.Başımı biraz kaldırdı.O anda hatırladım.Kurallar!Bana;"Eğer sizin için yapabileceğim bir şeyler varsa hanımefendi, ben Simon McGreedy. Büyücüyüm ve size yardım etmenin bir yolu olması gerektiği kanaatindeyim."dedi.

"Ben Syrena deniz krallığının üçüncü prensesi.Size dilek borçluyum.Çünkü benim sorunlarımı dinlediniz bunun bizde bir bedeli vardır.Dileğin ne?dedim.Bunu yapmazsan cidden unvanım alınırdı.Ne dileyecekti acaba?

"Ben Syrena deniz krallığının üçüncü prensesi.Size dilek borçluyum.Çünkü benim sorunlarımı dinlediniz bunun bizde bir bedeli vardır.Dileğin ne?

Demek bir prensesle muhattap oluyordum. Sadece gülümsedim. Dertlerin arasında bile görevini düşünebilen bir soylu...

-Sadece artık ağlamamanızı ve mutlu olmanızı diliyorum.

Sonra hınzır bir ifadeyle ekledim:

-Kurallar açık, dileğimi gerçekleştirmelisiniz.

Eh dileğini gerçekleştirdim.O kadarda olsun yani.Adama dönüp dikkatle
baktım.Gözlerinden birine aşık olduğu belliydi minik bir büyü mırıldandım
;"μαργαριτάρι.".Suyun yüzeyinde
üstünde inciler ve ikişer tane yakutla krikozol taşlı zarif bir
kolye belirdi.Elimi uzatıp kolyeyi aldım ve Simon'a döndüm.
Gülümsedim.

"Al bunu aşık olduğun bayana götür.Benden bir hediye."
dedim ve kolyeyi eline koyup kapattım.Sonradan aklıma geldi ve ekledim;
"Senin yerinde olsan bir hafta sonra buraya gelmezdim. Av başlıyor." dedim ve tepkisini bekledim.





[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Dileğimi gerçekleştirmek zorunda olduğuna emindim ve bence yapılacak en akıllıca şeydi. İçimden ise Caroline'ı en kısa zamanda görmek geçiyordu. Ben, delicesine aşık olduğum bu kadının hayaline dalmışken minik deniz kızımız ahenkli sesiyle bir büyü mırıldandı ve suyun üzerinde beliren zarif inci-yakut-krikozol kolyeyi bana uzatıp gülümsedi:

"Al bunu aşık olduğun bayana götür.Benden bir hediye."

Şaşkın bakışlarıma aldırmadan kolyeyi avucuma tutuşturdu ve birden aklına gelmiş gibi ekledi:

"Senin yerinde olsan bir hafta sonra buraya gelmezdim. Av başlıyor."

Av mı? Canlıların katledilmesi ilgi alanıma girmediğinden, hatta spor adı altında yapılan bu uygulamayı kesinlikle kınadığımdan bu tür şeylerden haberim olmuyordu maalesef.

-Affınıza mağruren soruyorum, av derken neyi kastediyorsunuz?

"-Affınıza mağruren soruyorum, av derken neyi
kastediyorsunuz?"dedi.Nasıl
anlatsam acaba diye düşündüm sonra hemen;

"Deniz halkı ve erkek avı."dedim.Bunu
yapmam gerekiyordu.Bu kötüydü ama gerekliydi.Ne yaparsın...

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

"Deniz halkı ve erkek avı."

Erkek avı mı? Gerçekten anlamsız. Deniz kızları oturup çapkınlık yapacak değillerdi herhalde. Durumu ölesiye merak ediyordum. Yerime iyice yerleşip deniz kızının gözlerine baktım.

-Böyle bir şey söyledikten sonra açıklamazsanız zalimlik olur.

Eee...Cidden muhteşem bir açıklama yaptığım için yeni bir soru sordu;

"Böyle bir şey söyledikten sonra açıklamazsanız zalimlik olur."dedi.Bende en baştan anlattım;

"Deniz altında üç halk yaşar Deniz Halkı,Sirenler, Deniz kızları.Deniz Halkı çok tehlikelidirler. Ölümcüldüler,çocuk veya kadın diye bir ayrım yoktur suyun tek hakimleri olduklarını sanırlar.Sirenler çok güzel ve bir o kadarda ölümcül deniz kızlarıdır.Erkekleri sesleriyle büyüler istediklerini alınca boğarlar,bu yüzden çok denizci kaybolur. Deniz kızları yani ben ve kardeşlerim ise kristal sarayda yaşarız hepimiz kadınıdır.Geçmişte çoğu erkek ablalarımıza eziyet etmiş onları aşık oldukları için kullanmışlardır.Bu yüzden yüz yılda bir savaşırız. Zamanın geldiğini anlarız.Deniz halkının çoğunu öldürürüz,erkeklerin kötü niyetliler ini öldürürüz av bu anlama gelir."dedim ve tepkisini ölçmek için gözlerine baktım.




[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

"Deniz altında üç halk yaşar Deniz Halkı,Sirenler, Deniz kızları.Deniz Halkı çok tehlikelidirler. Ölümcüldüler,çocuk veya kadın diye bir ayrım yoktur suyun tek hakimleri olduklarını sanırlar.Sirenler çok güzel ve bir o kadarda ölümcül deniz kızlarıdır.Erkekleri sesleriyle büyüler istediklerini alınca boğarlar,bu yüzden çok denizci kaybolur. Deniz kızları yani ben ve kardeşlerim ise kristal sarayda yaşarız hepimiz kadınıdır.Geçmişte çoğu erkek ablalarımıza eziyet etmiş onları aşık oldukları için kullanmışlardır.Bu yüzden yüz yılda bir savaşırız. Zamanın geldiğini anlarız.Deniz halkının çoğunu öldürürüz,erkeklerin kötü niyetliler ini öldürürüz av bu anlama gelir."

Ne yani? Denizin altında birçok uygarlık vardı ve bu karşımdaki narin varlık bir savaşçıydı öyle mi? Şaşkın şaşkın ona bakıp söylendim:

-Ne yani? Sizin gibi narin biri, bir savaşçı mı? Akıl almaz bir olay. Peki kötü niyetli olmadığımı söylesem ne derdiniz?

Cidden tepkileri çok değişikti.Sorusu da şaşırtıcı;

"-Ne yani? Sizin gibi narin biri, bir savaşçı mı? Akıl almaz bir olay. Peki kötü niyetli olmadığımı söylesem ne derdiniz?"dedi.Gülümsedim.

"Kadınlar yaratılıştan beri üstün varlıklardır.Zaten savaşmak için bu şekilde olmuyoruz ayrıca bizim ve mısırlıların büyüleri sizinkinden daha güçlü.Bizde asa yoktur.Sözler ve tılsımlar vardır .Sana simdi dönüşmüş bir savaşçı görüntüsü gösterceğim."dedim ve "ολογραφική"diye mırıldanınca görüntü belirdi;




[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Hologramı elimle dağıtıp;"Şimdi ne düşünüyorsun?"dedim.








[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]