Art hala yürüyordu. Ayakkabıları çakıl taşlarına gömülene kadar göl
kenarına geldiğini anlayamamıştı. Taşlarının çıtırtılı seslerini duyunca fark
edebildi geldiğini ve o muhteşem suyun sesini. Su sesi işte Art için en
güzel şarkı su sesi en güzel konser ortamı ise göl kenarıydı. Rüzgarın
yapraklara çarparak çıkardığı hışırtılı sesde eşlik ediyordu suyun
mırıldandığı şarkıya. Göle yaklaştı. Eğilip avcuna su aldı ve elini yüzünü
yıkadı. Ne kadar berraktı buranın suyu. Yüzünü yıkayıp suya uzun uzun
baktı.
"Sen bile yalnız değilsin şarkını dinleyen kayalar şarkına eşlik eden yapraklar ve kuşlar. Ama çoğu insan yalnız senin gibi değiller onlar. Belkide ruhları burada bizi dinliyor. Ama eminimki onları dinleyen kimse yok. Babamda ruhlar aleminde yaşıyor. Evet öldü o malesef öldü."
Bu kadar konuşma yeter diye düşündü Art. Babasının ölümü aklına
gelmişti tekrar. Oysa aklından çıkarmıştı bir süreliğine.
"Neyse", dedi.
Kısa bir susmanın ardından.
"Neyse ben gideyim artık. Sende şarkını söylemeye devam et hiç susma. Yarın tekrar geleceğim merak etme."