| Konu: # Melanié Çarş. Haz. 13, 2012 6:52 pm | |
| 1. Seçilmek istediğiniz bina(-lar): Gryffindor. [Hıhığ, bunu konuşmuştuk.] 2. Sınıf: V. 3. Kan Durumu: Melez 4. Karakteriniz ve Geçmişi: Gözlerimi açtığım andan beri babam yanımda yoktu. Ölmemişti, ajandı ve işleri vardı. Annem büyücüydü ve onunla büyüdüm. Arkadaş gibiyiz fakat bazı sorunlarım var. Babamı bulmak istiyordum. Kinci bir halim var ve ben bunu iyiye çevirmek istiyorum. Babamı bulacağım, bunu biliyorum. ÖRNEK ROLEPLAY - Spoiler:
Temmuzun aşırı sıcak bir gecesiydi, fakat dışarıda, gri taştan büyük terasta tir tir titriyordum. Görkemli Londra' ya bakıyorum, babamın eski beylik tabancası şakağıma dayalı. "Bunu bana neden ve nasıl yaptın Tanrım?" diye fısıldıyorum. Fazla tepkisel olabilir, ama yerinde ve adil, sanırım. Tatlı Mi' nin iniltilerini işitiyorum. Geriye bakıyor ve onun terasa açılan cam kapıdan beni seyrettiğini görüyorum. Bir şeylerin yanlış gittiğini biliyormuş gibi bakıyor bana. Kapının ötesinden ona sesleniyorum. "Ben iyiyim Mi. Hadi kızım, git ve dinlen." Aslında gitmeyeceğini, kafasını çevirmeyeceğini ve o üzgün bakışlarının kesilmeyeceğini biliyorum. O, kediler ne kadar nankör olsa da, iyi bir arkadaş. O bana kediler nankör değildir inancını aşıladı. 'Kediler nankör değildir, onlar yemeğin Tanrı' dan geldiğine inanırlar. Bu yüzden öyle davranırlar.' Ona bakarken her gece düşündüğüm şeyi düşünüyorum. Onlar ben daha telefonu kapamadan eve damlarlar. Bana sarılır, kafamı okşar ve bana söylenmesi gerekenleri söylerlerdi. 'Sen çok özelsin Mel. Seni herkes seviyor, inan bize Mel. İnan.' Ama bugün olmazsa, yarın gece yine bu noktaya geleceğimi biliyorum. Şu kargaşa dolu hayatımdan, geçmişimden kurtulmamın yolunu bulamıyorum. Her şeyi belki yüz defa ölçüp biçmeme rağmen, ne yapacağımı hala bulamadım. Mantıklı olduğum kadar, duygusal bir insanım ben. Benim gibi bir sürü insan var belki. Bunların hiçbir önemi olmadığını biliyorum. Hangisi burada, hangisi beynini uçurmaya hazır bekliyor? Tabancanın namlusunu yüzüme sürterek şakağımdan yanağıma indiriyorum, çok geçmeden tekrar şakağıma dayıyorum. Yaşadıklarım geliyor aklıma. Henüz altı yaşındayken çektiklerim.. Ve ağlıyorum. Görüntüler zihnime öyle bir üşüşüyor ki, onları takip edemiyorum.
'Kız, insanı yatıştıran mavi bir ışık demetinin içindedir. Bu ışık gitgide koyulaşır, kararır. Karanlıkta bir ışık noktası görünmeye başlar; bu sarı ve mavi renge çalan parıltıdır. Odanın en uzak köşesinde, yataktan aşağı seviyede ve döşemeye yakın bir yerde.. Daha sonra büyüyen bu nokta, prize takılmış bir avizenin üzerindeki çizgi film kahramanı Sünger Bob olarak belirginleşir. Bir kapı açılır. Üst katın koridorundan sızak ışık demeti merdivenlerden yürüyormuşcasına kızın odasına düşerek çocuğu uyandırır. Derin derin soluklar alan küçük kız zorla doğrularak yatakta oturur. Kapıdan giren serin hava akımı odadaki sıcak havayla etkileşime girer. Bu hava akımı kızın saçlarını dağıtırken yatak örtüsü yere düşer. Kız kollarına ve küçük ellerine acıyarak bakar. En sevdiği ayı desenli süslü pijamalarını giymiştir. Bu pijamaların kumaşı yumuşak pamuktur. Odanın kapısında geniş omuzlu, uzun boylu bir adam görünür. Mel' in kalp atışları hızlanırken ağzı kurumuştur. Uykudan yeni kalkmış olduğu için uykulu gözlerini ovuşturur, hasta rolü yapmaya başlar. Adam yavaşça kapıyı kapatır ve odada kızın yatağına doğru yürümeye başlar. O adam Mel' e yaklaşırken Mel titremeye başlar. Adam yatağın ayak ucuna oturur. Yatağın yayları gıcırdarken şilte hafifçe kıvrılır. Adam iriyarıdır çünkü. Sürdüğü kolonya limon ve baharat aromalıdır. Odanın her yerine bu ağır koku yayılır. Adamın soluk alışları derin ve kesik kesik çıkar. Sanki gecenin yarısında uykulu küçük kızın kokusunun keyfini çıkarmak ister gibi uzun uzun soluklar alır. Küçük kız adamdan kurtulmak istemektedir. Acıklı bir girişimde bulunarak, "Grip olmuşum ben," der. Adam, ayağa kalkıp yatağın baş ucundaki komodinde bulunan Sünger Bob desenli gece lambasını yakar. "Gerçekten kötü olmuşum, gribe tutulmuşum," der küçük kız. Kırk yaşında olan adamın şakakları kırlaşmıştır. Onun da gözleri açık mavi renktedir, yaşlılıktan dolayı griye çalmaya başlamıştır. Küçük kız, adamın bakışlarıyla karşılaştığında tiremeye başlar. "Popom acıyor," diyerek yalan söylemeye devam eder. Bir elini Mel' in başına koyan adam kızın yalvarışlarına kulak asmayarak onun birbirine girmiş saçlarını düzeltir. "Onu yapmak istemiyorum," der küçük kız. "Baba, ben onu yapmak istemiyorum," diye devam eder.
"Ama bundan hoşlanacaksın." "Ondan hoşlanmak istemiyorum." "Zamanla olacak küçüğüm, zamanla." "Hoşlanmayacağım. Kesinlikle hoşlanmayacağım." Omuzlarını kaldırarak dudağını büker küçük kız. "Çok şaşıracaksın miniğim." "Lütfen onu bana yapma baba, lütfen."
Baba kız evde geceleyin hep yalnızdır. Mel' in annesi ölmüştür iki yıl önce. Annesini çok özlese de belli etmez Mel. Babası Mel' in kafasına yavaşça dokunur. "İstediğim şey bu," der. Olduğu yerde iyice minikleşen, küçülüp kalan kız adamdan kurtulma çabalarındadır. "Herkese anlatacağım," der. Babası kaşlarını çatarak devam eder; "Eğer anlatmayı denersen ne olacağını biliyorsun. Seni öldürmek zorunda kalacağımı da." Mel, babasının gözlerine bakınca onun ne kadar ciddi olduğunu anlamıştır. "Bunu bana ve kendine yapma tatlım. Anneni öldürdüğüm gibi seni de öldürmemi istemezsin değil mi?" Mel' in annesi hastalık yüzünden ölmüştür. Babası her gece iğneyle ilaçlar vermiştir annesine. Küçük kız bunun farkında değildir. Adam konuşmasına kızın anlayamayacağı terimler katar. Küçük kız korkulu gözlerle babasını inceler. Babasını korku filmlerindeki robotlara benzetir küçük kız. Onların gözleri de böyle bakar. Adamın elleri kızın küçük pijamasına gider ve bir düğmeyi açar. "Hayır!" diye inlemeye başlar küçük kız. "Hayır baba, hayır! Bana dokunma." Babası onu dinlemeksizin; "Tatlım yapmak istediğim şey bu benim." Küçük kızın tek yapabildiği şey, babasının kolunu ısırmaktır. Sahne giderek silikleşir.'
Lanet olsun, lanet olsun. Yapabileceğim tek şey buydu. Diyebileceğim tek şey. Aklımı dolduran anılara daha fazla dayanamıyorum. Şakağımdaki tabancanın tetiğini çekiyorum ve tek gördüğüm şey oluyor karanlık. Mi' nin iniltilerini bile duymuyorum artık. Tek duyduğum şey "Hayır!" larım. Ve buna aldırış etmeyen o pislik adamı hatırlıyorum. Gözlerimi aralıyorum, yıldızların altında can çekişiyorum. Uzun süredir hayatıma girmeyen ışık demetini takip ediyorum sonra.
|
|
| Konu: Geri: # Melanié Çarş. Haz. 13, 2012 6:59 pm | |
| |
|