Daniel Aldous RavenVII. Sınıf
Mesaj Sayısı : 84 Gerçek Adı : Ömer Yaş : 30
| Konu: Daniel Aldous Raven. Salı Ağus. 28, 2012 3:33 am | |
| Ad-Soyad: Daniel Aldous Raven Diğer karakterleriniz: Mevcut değil.
# Seçilmek istediğiniz bina(-lar): Slytherin, Ravenclaw. ^^ # Sınıf: VII olabilir. Olmazsa VI. sınıf. # Kan Durumu: Safkan. # Karakteriniz ve Geçmişi: Yeni, oluşturulacak. ^^
- Örnek Rol Oyunu:
Monoton bir haftasonuna daha merhaba diyordu, bu sihirin topraklarını ele geçirdiği dünya. Nasıl olursa olsun, bu dünya için monotonluk her şeyin içten içe farklılaşıp kendini hiç fark ettirmeden tekrarlamasaydı. Hayat monotondu; fakat değişen hiçbir şey yokmuş gibi görünmekteydi. Yolda yürüyen genç büyücü, hiç farkında değildi birkaç adım önce geçtiği küçük kulübenin içindeki yaşlı koftinin öldüğünün. Ya da sokakta bir o yana bir bu yana sallanıp etrafa sataşan deliler farkında değildi hayatın bu denli karmaşık olduğunun. Genç büyücü, rahat tavırlarla nemin esir aldığı bir tünelden geçip ulaşmıştı yola. Her şey tıkırındaydı. Yaşıtlarına göre iri yapısı ve vücudunun gayet dinamik oluşu, onu diğerlerinden daha asil kılıyor ve daha bir kudretli yürümesini sağlıyordu. Öğrenmeye aç genç büyücü, kendine göre monoton olarak yaptığı bir işi daha tekrarlamak üzere paslı kapıdan içeri adımını atıyordu.
Kapının kenarında duran koftiye göz kırptıktan sonra ikinci kattaki, kitap reyonuna ilerledi. Hafiften saçını kaşıyıp, geçen haftadan farklı olan ne var diye bakınmaya başlıyordu. Aslına bakarsan haftasonu olmasına rağmen kalabalık değildi. Zaten pekde uğrak bir mekan olmayan bu eski dükkan, genelde Slytherin öğrencilerinin tatillerde zaman geçirme yeriydi. Birçoğu arkadaşlarını görür, sohbet eder. Onlara gizemli materyallerden söz ederlerdi. Üç dört tanıdık yüz ileride kitaplarla ilgileniyor, birkaçı yukarı çıkıyor, bir kısmıda aralarında şakalaşıyordu. Kitaplara baya bakan Iago, içerisinden: “ Yine bir şey yok! “ diyerek bölümün son kısmında, masada oturan adama yöneldi. Adamın yanına yaklaşıp, cebinden çıkardığı altın bir rozeti masanın üzerine koyup: “ Biliyorsunuz. “ diye hitap etti. Yaşlı, bıyıkları tütün içmekten sararmış adam güleryüzlü bir şekilde rozete bakıp konuştu: “ Siz de ne yapacağınızı biliyorsunuz Bay Silvio, hoş geldiniz. “
Genç büyücü masanın üzerinden aldığı rozeti cebine atıp, birkaç raf öteye duvara yapışık olan rafa geçti. Etrafa dikkatlice baktıktan sonra, yukarıdan üçüncü sıradaki bölümün, otuzikinci kitabına dokundu. Raflar birbiri ardına ayrılıp, küçük bir kapı oluşturdu. Genç büyücü kapıdan içeri girerken raflar tekrar eski halini alıyor, kapıda kapanıyordu. Bu kısım Sihir Bakanlığı’nın yasakladığı materyalleri içeren ve sadece safkan karanlık güce inanan aile mensuplarının girebileceği bir bölümdü. Buradaki eşyaların bir çoğu lanetli ve kullanılmaz olsada. Kitapların olduğu kutular farklıydı. Her zaman ilgisini en çok çeken bölümde buradaydı. Bura diğer kısma nazaran geniş bir salon gibiydi. Soğuk hava üfüren bir boru, ortada yazılar yazıp bir yandanda kendi kendine konuşan bir görevli, etrafta belli aralıklarla koltuklar bulunuyordu. Burada diğer kısma göre daha az kişi olurdu, haliyle bu da burayı eşsiz kılıyordu Iago gibi gürültüyü sevmeyen biri için. Iago kitaplarla ilgilenmeden önce gözüne çarpan altın sarısı saçlarıyla, ileride bir eşyaya dokunmaya yeltenecek olan cadıya dikkatini çekmişti. Gülümseyip, sessizce yaklaştı. “ Dokunursan kısmi felç geçirirsin, o bir tılsımlı künye. Bu kadar büyük künye olur mu deme ? Künye işte. Ben bir keresinde dokundum, ondan söylüyorum. “ dedi. Iago cadıyı sima olarak tanıyordu; fakat isim olarak çıkaramamıştı. Bölümün alt sınıflarındaki öğrencilerinden biri olduğuna emindi, hatta ortak salonda konuşmuş bile olabilirdi.
|
|