AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 Karşılaşma, ufak bir tesadüf?

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Leonard Allen
V. Sınıf
V. Sınıf
Leonard Allen

RP Yaşı : 16
Mesaj Sayısı : 712
Gerçek Adı : Leon.
Yaş : 30

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

Karşılaşma, ufak bir tesadüf?   Empty
MesajKonu: Karşılaşma, ufak bir tesadüf?    Karşılaşma, ufak bir tesadüf?   EmptyÇarş. Ara. 19, 2012 12:22 am

Kişiler:
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] && [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Mekan:
Köprü

Zaman:
Akşamüzeri
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leonard Allen
V. Sınıf
V. Sınıf
Leonard Allen

RP Yaşı : 16
Mesaj Sayısı : 712
Gerçek Adı : Leon.
Yaş : 30

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

Karşılaşma, ufak bir tesadüf?   Empty
MesajKonu: Geri: Karşılaşma, ufak bir tesadüf?    Karşılaşma, ufak bir tesadüf?   EmptyÇarş. Ara. 19, 2012 12:23 am

Havanın soğumaya başladığı bu zamanlarda, belirtmeliyim ki burada doğup büyüyen biri olarak alışkındım, aklım öğretmenlerin söyleyeceği gibi ‘bir karış havadayken’ Hogwarts içinde yaptığım kısa yürüyüşün zevkini çıkardığım pek söylenemezdi. Uçuşan düşüncelerim arasında bu seneyi atlatıp atlatamayacağım da vardı elbet, bir sene daha kaybetmeyi göze alamazdım. Ancak bu düşünce diğer her şeye göre biraz arkada kalmıştı. Geniş okul arazisini turladıktan sonra Saat Kulesi’nin orada buluverdim kendimi. Akşamüzeri olmuştu bile. Akıp geçen zamana baktım, hayattaki en mantıksız olguya. ‘Daha ne kadar sürem kaldı?’ İçimden gelen bu sesi duyduğumda adımlarımı hızlandırdım. Hogwarts’taki hayatımı düşünmeye çalıştım. Fark ettim ki kendi iç düşüncem beni tedirgin etmişti, hatta kelimenin tam anlamıyla korkutmuştu. İlk defa kendimden korktuğumu fark ettim, kendimi yeterince iyi tanımadığımı. Yoksa değişiyor muydum? Aslında etraftaki her şey her dakika değişiyordu; ille velâkin bunun bana, ruhuma olması beni korkutmuştu. En azından kendimi bilmeli ve bu güzel günün tadını çıkartmalıyım diye düşünürken gök bana cevabını verdi, yüzüme gelen bir iki damla tuzlu su ile.

Yağmur başlayınca durmadığını öğrenmiştim çoktan. Sabah, çıkmadan önce, hava o kadar güzel duruyordu ki bir şemsiye almayı akıl bile edememiştim. Eh, yanımda çanta taşımazdım. Bir iki eşyam vardı hep yanımda bulundurduğum, onlarda ceplerimde dururdu genelde. Islanmaya devam ederken gittikçe hızlanan yağmurdan, köprüye doğru ilerledim. Tavanı kapalı olduğu için yağmur dinene kadar orada kalabilirdim, daha sonra yürüyüşüme köprünün diğer tarafından devam edebilirdim; orada pek bir şey olmasa dahi.

Köprünün içine adım attığımda, düşündüğümden daha çok ıslanmış olduğumu sular damlayan saç uçlarımdan anladım. Zaten çok az kabarık olan saçlarım, biraz daha yapışmıştı yüzüme. Elimle onları iterek gözlerimi kapatmamalarını sağladım. Yürümeye devam ederken, açılmış olan görüşüm sayesinde, onu gördüm. İsmini unutmadığım sayılı insanlardan olan, güzelliğini ufak bir gülüşüyle bile gösterebilen o kişiyi, Klaice. Bir anda kendime bile şaşırdım, az önce onun adını sadece içimden mi söyledim, yoksa ufak bir fısıltıyla dudaklarımın arasından kaçırdım mı, emin olamadım. Her şekilde, duymamış olmasını diledim ve sanki öyle bir şey yapmamışçasına yanına yaklaştım, attığım bir iki iri adımla. “Hey, Klaice nasılsın? Görüşmeyeli epey oldu değil mi?” Belki aynı binada olsaydık… Ama o Hufflepuff’a aitti. Ortak derslerimizde bile görüşemediğimizi belirmek gereksizdi. Bana neler yaptığımı soracağını düşünerek, sormasını beklemeden cevapladım. “Ben ufak bir yürüyüşe çıkmıştım.” Bu aralar aklım biraz dağınık. Bunu söylemeye gerek yoktu, zira aklim genelde dağınık olurdu ve bunu Klaice eski dönemlerden biliyordu. Sonra bir İngiliz beyefendisine göre ne kadar ayıp ettiğimi düşündüm. Bana sorup sormayacağını bilemeden hareket etmiştim. Başkası olsa, belki bir daha yüzümü görmek istemeyebilirdi. Ama Klaice farklı ve iyimser biriydi. Öyle olduğunu düşünüp hafifçe tebessüm ettim ona. Normalde insanları çok düşünmezdim; artık bir beyefendi olmak zorunda kalmadığımı düşünerek. Yine de bu eskiden bir şeyler hissettiğim biri için değişebilirdi. İlgili gözlerle onu inceledim, cevabını dinlerken. Sonrasında ise bakışlarımı köprünün manzarasına çevirdim. Derin sonsuzluğa bakarken, düşüncelerimi odaklamaktan yeniden çok uzaktım. Yanımda duran güzel kızın sesi ise, hoş bir şarki gibi geliyordu şimdi kulağıma.


Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
B. Louis Huggan
Barmen
Barmen
B. Louis Huggan

RP Yaşı : 25
Mesaj Sayısı : 194
Gerçek Adı : holly
Yaş : 28

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

Karşılaşma, ufak bir tesadüf?   Empty
MesajKonu: Geri: Karşılaşma, ufak bir tesadüf?    Karşılaşma, ufak bir tesadüf?   EmptyÇarş. Ara. 19, 2012 1:07 am

    Kafamın ne durumda olduğunun hiç bir önemi yoktu tek hissettiğim şey ruhumun bunaldığıydı ve Hogwarts'da daha fazla duramayacağımdı. Kapalı bir alanda kaldıkça daha da bunalıyor, içim daralıyor ve ne yapacağımı bilmeyen şekilde dolanıyordum ortalıklarda öylece. Bunun böyle sürmeyeceği ortadaydı. Daha ne kadar uzun süre kendime yaptığım bu eziyeti sürdürebilirdim ki? Havanın yağmurlu veya soğuk olması umrumda değildi. Temiz hava alıp kendime gelmeli, içimde beni kemiren bu sıkıntıdan kurtulmalıydım. İşte tam da bunun için dışarı attım kendimi. İyi hissetmek ve nefes almamı engelleyen o histen kurtulmak için. Bazı zamanlarda böyle olurdum ancak o zaman herhangi bir sebep olurdu, şimdiyse birden bire gelen bu hisin sebebini bilmemek sinirlerimi bozuvermişti. Bu aralar yeterince kötüydü zaten her şey, kendimi kötü hissetmem için onlarca sebep vardı ortada. Belki de bunların birleşiminden çıkıvermişti bu his. Babamla yaptığımız son kavga, Bryce, Charlotte ile olan ufak tartışmamız. Değer verdiğim tüm herkesle aramı bozmuş kendimi yalnızlığa itmiştim denilebilirdi. Hepsi benim suçum muydu peki? Bilmiyorum. Ancak kendimi suçlamaktan vazgeçmeliydim, ben sadece içimden gelenleri yapmıştım.

    Tüm bu suçluluk hissiyle boğuşurken köprüde buluvermiştim kendimi. Adımlarım beni her zaman nedensizce sevdiğim bu köprüye yöneltmiş, gözlerimse köprünün her zaman bize sunduğu o muhteşem manzaraya odaklanmıştı kendilerine ödül verircesine. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Bu saatlerde yağan yağmurun ve yağmur sesinin bana verdiği huzuru seviyordum. Kafamı dağıtmamı sağlıyor, sadece yaşadığımı hissettiriyordu. Hayatın daha iyi gideceğini falan düşünüyor, kendime çeşitli terapiler uyguluyordum kafamda. Sakinliğin yarattığı mutluluğu yaşamaya hazırlanırken köprüde ilerleyen ayak sesleri duyuvermiştim. İçimden binlerce küfür savurdum ve gözlerimi açarak gelen kişinin kim olduğu anlamaya çalıştım. Leonard olduğunu fark ettiğimde şaşkınlığımı gizlemeye çalışmıştım. Şu son konuşmayı yaptıktan sonra görüşmeyeli ne kadar olmuştu acaba? Birbirimizi görmezden gelmiyorduk biz, sadece aynı yerlere uğramıyorduk nedensizce. Sonsuza kadar kaçacak halimiz yoktu ya birbirimizden. Aklımdan selam vermek geçerken o önce davranmış ve “Hey, Klaice nasılsın? Görüşmeyeli epey oldu değil mi?” diyivermişti. Sesini duyduğum anda Leonard'ı özlediğimi fark etmiştim. Konuşmasındaki şiir akıcılığı beni her zaman etkileyen şeyler arasında kalacaktı. Sorusuna yanıt vermek için ağzımı açacağım sırada soracağım soruyu tahmin etmiş gibi “Ben ufak bir yürüyüşe çıkmıştım.” demiş ve az önce benimde odaklandığım yere yani köprü manzarasına bırakmıştı gözlerini. Her zamanki Leonard gibiydi tavırları düşündüğüm de, farklı olan bizim eskisi gibi olmayışımızdı sanırım. Bunu düzeltmek o kadar çok isterdim ki, ancak olacak şey değildi. Aklımda Bryce vardı, gülümseyişi gözlerimin önüne geldiği sırada Leonard'la olan güzel anılarımızdan biri zihnimde canlandı. Cevap verme süresi daha fazla uzatmamak için konuşmaya başladım. " Aslına bakarsan yorgun diyebilirsin şu an için, her zamanki şeyler biliyorsun." Tebessüm ettim. Leonard elbette babamla aramdaki sorunları biliyordu. Bunlar şu an onu ilgilendiriyor muydu bundan emin değildim ancak sorusuna olan yanıtım buydu. Konunun bu konuda kalmamasını sağlamak için devam ettim. " Okulda bir hayalet gibi mi dolaşıyorsun yoksa görünmezlik pelerini mi buldun? Ortalarda seni göremeyince endişelenmeye başladım, inan bana. Gizlice ortak salonunuza girmeyi dahi düşündüğüm oldu. İyisindir umarım."

    Gerçekten de Leonard'ı merak etmiştim. İyi olacağından emin olmak içimi rahatlatacak, -her zamanki- suçluluk hissimi azaltacak ve belki de onu birazcık özlemiştim. "Fazla karmaşık." diye geçirdim içimden, gerçekten gönül işleri her zamankinden daha yorucuydu bu aralar. Ne hissedecğimi bilemiyordum artık. Bu konuyla ilgili düşüncelerimizi uzunca düşünebileceğim bir zaman dilimine bırakmış, Leonard'a odaklanmıştım. Genelde gözlerinin içine bakmaktan kaçan ben bu sefer gözlerindeki maviliğe odaklanmıştım.


:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leonard Allen
V. Sınıf
V. Sınıf
Leonard Allen

RP Yaşı : 16
Mesaj Sayısı : 712
Gerçek Adı : Leon.
Yaş : 30

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

Karşılaşma, ufak bir tesadüf?   Empty
MesajKonu: Geri: Karşılaşma, ufak bir tesadüf?    Karşılaşma, ufak bir tesadüf?   EmptyPerş. Ara. 20, 2012 2:46 am

İçimdeki ses, yine çok sade ve netti; yağmur çok güzel. Klaice’e bir soru olarak yöneltmek istedim bastıramadığım iç çığlığımı. Büyük ihtimalle onaylardı. Yine de bakışlarımı ona çevirdiğimde, son hatırladığımdan farklı olduğu gözümden kaçmadı. Yağmura, suya zaafı olan benim aksine hoşlanmıyor olabilirdi. Belki de suyun kendisini yapış yapış ettiğini düşünüp sevmeyen, ama yumuşak karda eğlenmeyi tercih eden birine dönüşmüş olabilirdi. ‘Ruh’ kolay değişebilen bir şey miydi peki? “Her zamanki şeyler biliyorsun.” Bu cümleyi bu sakinlikle ancak o kurabilirdi diye geçirdim içimden. Onu tanımayan, ailesi ve durumu hakkındaki bir şeyi bilmeyen birisi, gerçekten hayatının monoton ve normal olduğunu düşünebilirdi. Tebessümünün ardındaki o ‘şeyi’ aradım. Lakin onu çok derinlere gömmüştü, istemesine karşın çıkaramayacağı bir yere. Bakışlarım manzaraya yöneltmiştim çoktan, ona bakmasam bile yanımda olduğunu biliyordum. Yine de çok yalnız hissediyordum nedensizce. Belki de konuşmak için, soru sormamış olsa dahi yanıt niteliğinde bir cümle kurabilmek için, az önce kendimi onun yerine koyduğumdandı. Gerçekten, bu kadar minyon, güzel ve kırılgan gözüken biri tüm duyguları taşıyacak kadar güçlü olabilir miydi? Daha önceden, aramızdaki şeyler eskisi gibiyken, ona da belirtmiştim bunu. Benimle paylaşabilirdi, tek başına yüklenmek zorunda değildi. Bunu, birbirimize karşı artık ayni hissetmiyor olsak bile, en azından bir arkadaş olarak belirtmek istediğimde, zira hala uygun bir cevap bulamamıştım, yeniden duyduğum hoş ses konuşmamı engelledi. “Okulda bir hayalet gibi mi dolaşıyorsun yoksa görünmezlik pelerini mi buldun? Ortalarda seni göremeyince endişelenmeye başladım, inan bana. Gizlice ortak salonunuza girmeyi düşündüğüm bile oldu. İyisindir umarım. ” Şaşkınlıkla ona döndüm. Konuşmasını bitirdiğinde, henüz cevap verme imkânı bulamadan kısa süre güldüm. Kahkaha gibi değildi, isteyerek de değildi, gerçek ve çok içtendi. İlle velâkin, çok eğlendiğim içinde değildi, sadece bir kırılma noktasıydı benim için. Düzensiz hayatımda, yine birçok şey üst üste yıkılmıştı. Yine de, Klaice belli etmeden, tebessüm etmeye devam ederek yine manzaraya doğru çevirdim kendimi.

Köprünün kenarına yaklaştım, dirseklerimi korkuluğa yaslanmak için hafif kambur durmak zorunda kalıyordum. Kendimi biraz daha dışarı çıkarttım. Kollarım derin boşluğa sarkıyordu. “Bu aralar pek ortalarda değildim.” Gerçekten, derslere katılmaz olmuştum. “Eğer bir görünmezlik pelerini bulursan, mutlaka bana haber ver.” Dedim gülerek. “Ben aslında…” Elime bir iki damla düştü, elimden kayışlarını gözlerimle takip ettim. ‘İnan bana…’ Bu cümleyi kurmasa bile inanacaktım zaten ona. Aklımdan geçen, ‘Neden…’ Yine bir anda mantığım tüm düşüncelerimi ve duygularımı susturmuştu. Beni merak etmesinden saçma bir sonuç çıkarmamalıydım. Ondan sonra kaç kızla çıkmıştım, üç, dört? Biriyle bile çıkarken onu düşünmemiştim öyle değil mi? Demek ki karşımdaki bu genç kıza karşı hissettiğim şeyler çoktan yok olmuşlardı. Cümleyi saçma bir şekilde toparladım, “Ben aslında başka şeylerle meşguldüm. ” Yok olan bir şey yeniden oluşamaz. Duygu dediğimiz olgular askıya alınacak şeyler değildir ya. Muhtemelen yine fazla mantıksal düşünüyordum. Neden onu görmediğim konusu ise, kısaca ilk başta biraz bilerek yaptığım bir şey olsa dahi, sonradan farkına varmamıştım; işlerin bir şekilde bu yöne yöneldiğinin. “Sanırım sadece karşılaşmadık.” Gülümsedim. Tesadüflere ne zamandan beri inanıyordum?

Ona döndüğümde gözlerime bakmakta olduğunu, kahverengiden yeşile giden o bir türlü çözemediğim karmaşık rengi gördüğümde fark ettim. Eskiden göz teması kurmaktan olabildiğince kaçındığı aklıma gelmişti, bu sefer ben aynı şeyi yaparken. Yeniden manzaraya dönmek çok saçmaydı; onu görüş açımdan kaybetmeden hafifçe sağa ve aşağı bakıyordum. Giysisinin ne renk olduğunu o zaman fark ettim. Nedensiz bir şekilde eski hatıralarım adeta yağmurla uyumlu bir biçimde gözlerimin önüne yağdı. Dudaklarım işte tam o zaman kontrolsüzce oynamaya başladı. “Bir sevdadır senin o gülüşün, anlatılmamış hikâyedir bakışın…” sözleri net duyamayacağı bir ses tonu ile mırıldanmaya başlamıştım. Sözler ve ağır melodi zihnimde Vals yaparcasına döndükçe, o zamanlardaki duygularımın tadını anımsıyordum. Ona yazdığım ilk ve tek şarkıydı mırıldanmakta olduğum. Tamamlayamadığım tek bestemdi. Hep bir şeylerin eksikliğini hissediyordum bu sözlerde. Ne olduğunu artık daha iyi biliyordum elbet. Devamını getirmemek için kendimi durdurdum, ancak sözler bir türlü susturamadığım iç sesimde yankılanıyordu durmak bilmezcesine. Onun bu şekilde düşünmediğini bilmek, kendimi suçlu hissettirdi. Bir kez daha gözlerine yakalanmadan; sanki bu sefer her şeyimi, tüm ruhumu, maviliğin içinden okuyacağı korkusuyla başımı çok sevdiğim yağmura çevirirken yüzüme tüm düşüncelerimi olabildiğince az yansıtmaya çalışıyordum. Gözlerim yavaşça kısıldığında, bedenimin henüz hissettiği bütün günün ve öncesinin yorgunluğu düşüncelerimin bir kez daha dağılmasına neden oluyordu. Düzgün düşünebilseydim, yorgunluğuma şükrederdim.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
B. Louis Huggan
Barmen
Barmen
B. Louis Huggan

RP Yaşı : 25
Mesaj Sayısı : 194
Gerçek Adı : holly
Yaş : 28

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

Karşılaşma, ufak bir tesadüf?   Empty
MesajKonu: Geri: Karşılaşma, ufak bir tesadüf?    Karşılaşma, ufak bir tesadüf?   EmptyPaz Ara. 23, 2012 10:45 pm

    Leonard'ın gözlerine odaklanmışkan yağmurun harikalığıyla eşleştirmişti beynim bu gözleri. Her zaman maviliğinde ve her zaman ki yoğun düşüncelerindeydi yine. Ne olursa olsun en mutlu anında dahi binlerce düşünce olurdu kafasında, bu düşüncelerin altında nasıl ezilmediğini hep merak ederdim içten içe. İster muggle olsun ister büyücü; düşünmekten kaçardık her ne olursa olsun. Kendimizi yormak istemezdik bunlarla ancak Leonard böyle biri değildi. Herhangi bir şeyi kafasında kurcalardı saatlerce belki de. Onu Leonard yapan özelliklerden biriydi bu da. Bu sıralar ortalıkta olmadığını söylediğinde tebessüm ettim, Hogwarts belki büyük bir okuldu ancak ortak arkadaşlarımızın birinin yanında, büyük salondaki akşam yemekleri gibi bir yerlerde mutlaka karşılaşırdık düşüncesini geçirdim aklımdan. Belki de karşılaşmak istememiştim benimle? Bilmiyorum, kafamdan Leonard'ın benimle karşılaşmak istememesi düşüncesini atmaya çalıştım, aramızda gerçekten buna neden olacak bir şeyler geçmemişti. Belki de eskiden kendime sığınak olan gördüğüm şimdilerse ise arkadaşım olan bu genç büyücünün bana verdiği değerin azalmasından korkuyordum. Ne zamandan beri böyle sevgi arsızı olmuştum ben? "Bu sen değilsin Klaice." diye düşündüm, ardından kendimi Leonard'ın konuşmasına odaklamaya çalıştım.

    “Ben aslında başka şeylerle meşguldüm. ” dediği zaman içimde bir yerlerde ufak da olsa bir sızının olduğunu hissettim. Artık birbirimize neyle meşgul olduğumuz şeyleri söylemeyecek kadar uzaklaşmış mıydık? Bu kadar mı kopmuştuk yani? Bunların hepsi benim suçum muydu peki? Kesinlikle." Başka şeyler." Şeyler kelimesi zihnimde kızlar olarak çeviri bulmuştu kendine. Dış görünüşüyle çoğu kızı kendine hayran bırakabilecek biri olmasından dolayı tabi ki başka kızların ilgisini üstüne toplamıştı. Benden daha güzel, daha uzun, daha zeki gibi onlarcası. Bunun beni üzmesine şaşırmıştım aslında, benden sonra başka kızlarla olduğunu tahmin ediyor, dedikoduları duyuyordum değil mi? Okulda kızların onun hakkında söylediklerini de duyuyordum, peki ondan duymak neden canımı acıtmıştı? Bryce'a aşık olduğumdan şüphem dahi yoktu fakat Leonard'ın başka kızlarla görüşmesini hoş karşılamamış, onun adına mutlu olamamıştım. Gittikçe kötüleşiyordum, bencilleşiyordum belki de. “Sanırım sadece karşılaşmadık.” Gülümsedim, Leonard ne zamandan beri bu kadar kadere ya da öylesine olan şeylere inanırdı ki? Bunları söylerken bir bahane bulmak adına söylediğini ikimizde biliyorduk aslında, konuşmasak bile birlikte geçirdiğimiz süreç bunları bilme hakkı tanıyordu bize.


    Sakince köprüden gözüken manzaraya bakarken konuşmak istediğim, içimdekileri anlatmak istediğim kişinin Leonard olduğunu fark ettim. Onun bana söyleyeceği şeylere belki de ona sarılıp ağlamaya ölesiye ihtiyacım varmış gibiydim nedense. Şu an tüm bu içimden geçenleri yaparsam ne tepki vereceğini kestiremiyor, anlatacak çok şey varken söylecek bir şeyler arıyordum. İçimdekileri bir zehri atarcasına anlatmak isterken saçma sapan şeylerden bahsetmem gerektiğini söylüyordu içimdeki ses. Tam olarak bu sese uyup okulda olan saçma sapan şeylerden birinden bahsedecekken anlayamadığım bir mırıltı duydum ondan. Melodisi tanıdık ancak sözleri anlaşılmayan bir mırıltı. Tanıdık olan melodiyi hatırlamaya çalışmak için geçmişe odaklıyordum beynimi, oralarda bir yerle olduğuna eminim çünkü. Biliyordum ancak söyleyemiyordum nereden olduğunu, ne olduğunu. Tüm bu düşünceler ve onun ağzından yükselen bu melodiyi kafamda toparladığım konuşmayı dağıtıp söylemek istemediğim şeyleri söyleyiveriyordum. " Noel yaklaşsa bile iyiye giden hiç bir şey olmuyor hayatımda, biliyorsun büyüten benimdir belki sadece ama eskiden sahip olduğum kimseyi bulamıyorum yanımda. " Derin bir nefes alıp ne yaptığımı düşünecek kadar fırsat tanımıyordum kendime, kelimeler dökülmeye devam ediyordu tekrardan. " Her şeyin suçlusu benmişim gibi geliyor, çevremdeki herkesi kaybediyorum her zaman olduğu gibi. Charlotte'ı, seni... Niye anlattığımı dahi bilmiyorum aslında. Sadece her zaman yanımda olan birini özlüyorum hepsi bu." Söylediklerimin utancıyla belki de kafamı gömüyorum kollarımın arasına. Bu söylediklerimden sonra Leonard uzaklaşacak ve ben bunu görmeyeceğim böylece, her zaman ki gibi her şeyi berbat ettin Klaice.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leonard Allen
V. Sınıf
V. Sınıf
Leonard Allen

RP Yaşı : 16
Mesaj Sayısı : 712
Gerçek Adı : Leon.
Yaş : 30

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

Karşılaşma, ufak bir tesadüf?   Empty
MesajKonu: Geri: Karşılaşma, ufak bir tesadüf?    Karşılaşma, ufak bir tesadüf?   EmptyPaz Ara. 30, 2012 3:27 pm

Hogwarts... Sadece bir bina ismiydi belki dışarıdan; gerçekte ise hepimiz için bir yuvaydı burası. Hogwarts sadece bir bina yahut bu mekanın ismi değildi, o bizlerdik. Tüm öğrenciler, diye düşünüyordum, bir sistemin ufak ama her biri önemli parçalarıydılar. Her biri bir şeyleri temsil ediyordu adeta. Buraya sevmeyerek gelenle tanışmamıştım henüz, laf olarak değil de gerçek anlamıyla. Herkesin bir hikayesi vardı, hepimiz için önemli olan şu anda burada bulunmaktı. Bu hikayelerin içinde, bazıları için çok büyük diğerleri için çok küçük bile olsa kimi kısımlarında, insan olmamızın getirtiği duyguların oluşturduğu güzel şeyler vardı elbette. Arkadaşlık, dostluk ve aşk gibi. Yanımdaki kız ile olan geçmişimde bulunan kimi hisler gibi. Ona bir kez daha bakarken bunların benim için ne kadar önemli olduğunu görebiliyordum sanki somutmuşcasına. Belki benim hikayemdeki küçük bir bölümü çalabilmişti, ama benim için önemli hale gelmişti, bir o kadar da değerli. Geçmişi düzeltemezdik, bazı anıları, o zamanki duyguları geri alamazdık; ama onları saklayabilirdik her zaman, zihnimizde. Bazı insanlar ise daha derinde, kalplerinde saklarlardı. Klaice de acaba saklıyor mudur, eski zamanda yaşadığımız bazı şeyleri? Yoksa çoktan unutulmuşluğun tozlu raflarına kaldırmış, yahut gereksiz bir şeycesine kendinden uzaklaştırmak için bir çöp yığınının arasına mı atmıştır? Tabii, tüm bunları düşünürken atladığım, kim bilir bilerek düşünmekten uzaklaştığım, o dönemde benim gibi hissetmediği idi. Hislerim, duygularım yeterince güçlü olmadığı için miydi acaba, Klaice'a ulaştıramadığımdan mıydı bir türlü kalbinin geri cevap verememesinin nedeni? Hatırlamaya çalıştım, yine de soyut şeyleri hatırlamak oldukça zordu. Eski bir şeyleri deştiğimi hisseden kalbim beynime durma sinyalleri yolluyordu anında. Ulaşamıyordum eskiye, ancak bir şeyi biliyordum. Şimdi bile gözleri benimkilerle buluştukça, içinde kopan fırtınaları merak etmeden duramadığım, hala benim için henüz benim bile anlayamadığım bir değere sahip olan bu genç kızı, şu anda adlandıramadığım ilişkimiz altında içten içe bu derece önemsiyebiliyorken, eski zamanlarda, ona o denli yakınken çok ama çok daha fazla sevdiğimdi. Bu şimdi onu sevmediğim anlamına gelmiyordu elbet, o son zamana kadar her şeye rağmen sevmiştim onu; kalbinin beni görmediğini bilerek yer edinmeye çalışmıştım. Daha sonra anlamıştım ya, o denli seven bir kalbin değişmeyeceğini. O nedenle sürüklenmiştik buralara. Şimdi ise konuşamıyorduk bile düzgünce, yaşadığımız şeyleri açık açık paylaşamıyorduk. Böylesine bir şeyin bize olabileceği ihtimali bile hiç aklıma gelmemişti, çünkü o Klaice'ti ve ben de Leonard'dım. Bizim kişiliğimiz bu şekilde değildi, olmamalıydı. O halde neden bu duruma düşmüştük?

"Noel yaklaşsa bile iyiye giden hiçbir şey olmuyor hayatımda, biliyorsun büyüten benimdir belki sadece ama eskiden sahip olduğum kimseyi bulamıyorum yanımda." Sanki az önceki gerginlik dağılıyor gibiydi, bu sözleri sarf ederken az öncekine göre eski konuşmalarımızdaki ses tonuna daha bir yakındı, pek cıvıltılı olmayan bu ses. Yine içinden geçtiği gibi olabiliyor olması güzeldi. Düşünmeden konuştuğunu anlayabilmek pek zor değildi. "Her şeyin suçlusu benmişim gibi geliyor, çevremdeki herkesi kaybediyorum her zaman olduğu gibi. Charlotte'ı, seni... Niye anlattığımı dahi bilmiyorum aslında. Sadece her zaman yanımda olan birini özlüyorum hepsi bu." Kaybetmek... Onu gördüğümden beri, yağmuru izleyen gözlerine baktığımdan beri aklımdan geçen, ama bir türlü bulamadığım kelimeydi. Sanki birazdan çekip gidecekmişim gibi tüm harflerin soluksuzca arka arkaya uçuştuğunu fark etmiştim dudaklarının arasından. İlle velakin ben buradaydım, kim bilir endişesi vardı bu yönde, belki de çekip gitmek üzere olan oydu. Hayır, kesinlikle buradan ilk ayrılacak olan oydu, zira yapım gereği böyle bir şey yapamazdım. Klaice bunu biliyor olmalıydı önceden. Ne var ki, şu anda durumumuz epey farklıydı öncesine göre. Kollarının arasına kapamış olduğu o güzel yüzünde nasıl bir ifade olduğunu merak ediyordum istemeden. Saklanacak ne vardı? Utanıyor muydu, düşünülmeden söylemiş bu cümlelerden, kendine bile yapmamış olduğu bu itiraftan? Yoksa hüzünlü müydü gözleri, gerçekten bu denli yalnızlaştır mıymıştı kendini? Her zaman yanında olan biri... Benim için de az çok aynı şey geçerliydi, diğer insanlara anlatamadığım çoğu şeyi ona rahatlıkla anlatabiliyor, düşüncelerimi paylaşabiliyordum. Ve en önemlisi o bu düşünceleri hiçbir zaman garip bulmuyordu. Eski anılar, hep en pembe olanlarıydı. Yine de kendimi onun kadar uzaklaştırmamış olduğumu fark ettim, Benim ondan farklı olarak tek yaptığım yutmaktı birçok cümleyi. Hiç söylememek. Fazla düşünmenin de etkisi vardı. Keşke onun biraz önce yapmış olduğu gibi düşünmeden konuşabilseydim. Sanki rahatlayabilecektim o zaman , uzun zaman önce kaybettiğim ferahlığı yakalayabilecektim. Sadece düşünmeden, içimden geçenleri dışarı söyleyebilseydim... "Seni kaybetmek istemiyorum, Klaice." Gerçekten de kurmak istediğim bu basit cümleyi, arayıp da bulamadığım kayıp kelimeleri, yeniden yanı başında bulunma fırsatı yakaladığım o andan beri yutmakta olduğum bu cümleyi az önce kendi sesimle duyunca, yüzüme bir şaşkınlık ifadesi yayıldı. Yanızca düşünmüyor muydum iki saniye öncesine kadar? Neden şimdi bir anda dışımdan, dibimde durmakta olan bu kızında duyabileceği bir seste söylemiştim? Kendime kızdım, zamanı geri alıp dilimi mühürlemek istedim. Bana bakmıyor olsa dahi başımı hızlıca manzaraya, Klaice'ın görüş alanımdan çıkacağı bir noktaya çevirdim. Kahretsin... Ne zamandan beri bu kadar basit bir hakimiyeti bile kuramaz olmuştum bedenim üstünde? Kesinlikle yanlış anlayacaktı beni. Takıntılı bir manyak olduğumu düşünecekti. Zaten uzun zamandır görüşmüyorduk, daha da istemezdi. Benden kaçmaya çalıştığı yüzlerce olasılık kurdum kafamda. Neden sadece kapalı tutamamıştım çenemi? Az önce o da aynı şeyi yaparken, içini döktüğü için onun adına sevinebiliyordum. Şimdi ise kendime kızıyordum, sanki az önceki sözlerim hayatımda yaptığım en büyük hata, en büyük utancımdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Karşılaşma, ufak bir tesadüf?

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-
» Tesadüf.
» Tesadüf
» Karşılaşma
» Ufak Bir Tartışma
» Ufak Bir Sohbet

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-