Vals.

Konu: Vals. Perş. Ocak 31, 2013 10:52 pm

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.].
Nymeria Pierce & Jeremy N. Targaryen

Konu: Geri: Vals. Cuma Şub. 01, 2013 12:12 am

23:00, Wyndham Grand Hotel, Hazine Odası.
"Kadınlar! Her zaman mücevher mi istemek zorundalar?" Adrian'a doğru fısıldadı Jeremy. O bir hırsız değildi ama bazen öyle şeyler yapması gerekiyordu ki hırsızlık en hafiflerinden kalıyordu. Şimdi kendini Londra'nın ortasında, lüks bir hotelde kasa şifresi kırmaya çalışırken bulmuştu. Yeni müşterisi bir kadındı ve Adrian'a söylenmekte yetindiği gibi birkaç değerli şey ödünç alınmasını istemişti kendisinden. Bir hafta boyunca dilenciden zengin soylu herife kadar her türlü kılıkla hotel odalarını dolaşmış ve en sonunda kendisine doğru akşamı bulmuştu. Cumartesi akşamı büyük bir ziyafet ve balo veriliyordu tören salonunda, hangi asil adam içinse artık. Herkes kokteyllerini yudumlarken Jeremy, ufak bir kasanın yanında Adrian ile beraber yakalanmamaya çalışarak geçirecekti elbette. "Neredeyse oldu sayılır." dedi Adrian, son söylenene cevap vermeden. Birkaç teknolojik alet ile Adrian, tamamen harika bir şifre kırıcı haline geliyordu. Jeremy her ne kadar bir büyücü olsa da bu işi normal yöntemlerle halletmeyi seçmişti, reşit olalı iki yıl olsa da hala her işinde büyü kullanmaya yatkın değildi. Kısmen. En azından kameralarla gözetlenmediği yerlerde yapıyordu diyelim, bakanlık onu bir muggle'ın büyüsünü görmesiyle suçlarsa sicil dosyası hemen gözetime alınırdı. Adrian'ı kullanmak daha basit ve daha az sorunluydu elbette. Adrian'ın kasanın başında uğraşmasıyla genç büyücü elinde bir silahla kapılara bakıyor, her an içeri biri girebilmesi ihtimaline karşı bekliyordu. Böyle bir durumda ciddi olması beklenebilirdi ama heyecan ve adrenalin Jeremy'nin gülmesine neden oluyordu. Kendisinde herhangi bir seri katil potansiyeli olmadığını bu özelliği ile uzun zaman önce fark etmişti. Yüzündeki ifadesi ile bir kapıya bir Adrian'a bakarken sonunda gözleri Adrian'a sabitlendi. "Kilidi kırdım." diye heyecanını bastırmaya çalışarak fısıldadı Adrian, yüzünde dünyanın hakimi olmuşçasına bir zafer ifadesi vardı. Kasanın kilidini çevirip yavaşça kapağını çekti.

İçinde görmeyi bekledikleri elmas bir kolye ve bir de alarm vardı. Adrian kolyeye bir bakış atıp Jeremy'e soran gözlerle baktı, ikisi de aynı şeyi düşünüyordu. Kolyeyi aldıklarında alarm ötmeye başlayacaktı, kaçmaları için en fazla bir dakikaları falan olabilirdi ancak. Binanın dördüncü katında olduklarını düşünürlerse, bir dakika kesinlikle yeterli bir süre değildi. "Kolyeyi al ve koş, beni bekleme." dedi Jeremy, silahını ayarlayıp ateş etmeye hazırlandı. Bir silah patlaması duyuldu ve Adrian kapıdan dışarı fırladı.

23:30, Wyndham Grand Hotel, Tören Salonu.
Jeremy elinde silahı ile koridorda koşup güvenlik görevlilerin sesini dinliyordu. Bağrışmaları duymuştu, silah patladığını duyan herkes hazine odasına doğru koşuyor olmalıydı ama herkesin birbirine seslenmesi dışında, görünürde kimse yoktu. Merdivenlerden inerken silahını saklamaya karar verdi, yolunu kaybetmiş otel müşterisi rolü de işe yarayabilirdi. Adrian'ın kolye ile birlikte toz olduğuna emindi, büyük ihtimal asansör veya pencere borularını kullanıp aşağı inmiş ve motora atlayıp gitmişti. Büyücü ise ilk defa ne yapacağını bilemez bir halde bir ton güvenlik görevlisi arasında bir binaya sıkışmıştı, aklına gelen en kalabalık yere doğru koştu.

Tören odası oldukça renkli ve klasik bir şekilde süslenmiş, sadece asilzadelere hitap ediyormuş gibi bir hava içerisindeydi. Hareketli bir müzik çalıyordu ve daha çok henüz saçları beyazlamamış tipler dans pistindeydi. Salona dalmadan önce kendine fötr bir şapka aşırmış, herhangi bir kameraya yakalanmamış olmayı diliyordu. Kameraların büyük bir kısmını kırmışlardı ama gizli olanları da vardı elbette. Sakin adımlar ve dikkatli bakışlarla salonda ilerledi. Kolye onda olmadığı için tekrar tekrar kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Dans pistine doğru yaklaşırken biri onu kendine çekince dondu.

*: