Masama yavaşça gazeteyi bıraktı. Hızlıca gazeteyi açtım ve başlıklara göz gezdirdim. Yine bana taş atmışlardı. Felix ve şu ünlü gazetesi Gelecek Postası! İçimde bir aslan uyanmıştı sanırım. Gerçekten de bu habere çok sinirlenmişti. Gözlerim bakmadığı kadar sinirli bakıyordu. Bu sırada Serena’nın sesiyle uyandım.
’Ölümler gittikçe çoğalıyor. Ve bunları yapanlar kan emicilerden başka kimse olamaz. İlk olarak Hogwarts’ın güvenliğini sağlamalıyız. Sonra da Muggle’lar, büyücüler ve diğerleriyle olan barışı korumalıyız. Ama kan emiciler her zamanki gibi bunu çoktan bozdular’’.
- Anlamıyorum Bells, onları ne harekete geçirdiğini anlamıyorum. Kan ihtiyaçları sağlanıyordu ve anlaşma gereği onları rahatsız etmiyorduk. Ama onlar ne yaptı? Anlaşmayı bozarak kendi rahatlarını bozdular dedim sinirli sinirli.
'' Ve bence ailenizi de koruma altına almalısınız. Küçük kızınızın bir anda kaybolmasını ya da eşinizin. Çok üzücü olur ama bu bize sadece zaman kaybettirir. Kayıpların kendi ailenizden olmaması için onları korumaya almalısınız. ''
Bu olasılığı tahmin etmek zor değildi ama o kadar çok şey kafamda vardı ki aklıma gelmemişlerdi bile. Onlara zarar gelmesini gerçekten de istemezdim.
- Haklısın. Bir an önce bir şeyler yapmalıyız dedim ve gazeteyi kıvırıp çöpe basket olarak attım.
- İlk önce Amié ve Rose’u güvenli bir yere gönderilsin. Onlara zarar gelmesini istemem. Onlar benim her şeyim dedim ve ayağa kalktım.
Aniden ayağa kalktığım için başım dönmüştü. İşte o sırada her şey gözümün önüne geliyordu. Okul hayatım boyunca yaşadığım zorluklar, ölmüş olan ailem, her zaman yanımda olan dostlarım, beni bu karanlıktan çıkaran Amié ve tamamen hayatımı değiştiren biricik kızım Rose…
Kapıma yöneldim ve dışarıya çıktım. Birkaç adım sonra bütün kadro karşımdaydı.
- Herkes işini bırakıp bana dönebilir mi?
İşlerini herkes bıraktı ve ilgiyle bana bakmaya başladılar.
- Bu sıralar artışta olan ölümleri biliyorsunuz.
Herkes kafasını evet anlamında sallamıştı. Derin bir nefes aldım ve devam ettim.
- Bütün ne işiniz var ise onları bırakıp vampir vakalarına yoğunlaşmanızı istiyorum. Özellikle Hogwart çevresine seherbazlar yerleştirilsin. Hogwart’ın güvenliği sağlandıktan sonra her yerde çalışan seherbazlar görmek istiyorum. Hastane, okul, cafe… Ne olursa. Anlaşıldı mı? Dedim ve suratlarına baktım.
Tanrım! Berbat bir konuşmaydı.
O sırada bir seherbaz izin alarak öne çıktı ve:
- Affedersiniz Sayın Bakan ama yeterli kişiye sahip değilsek ve güçlü değilsek?
Gülümsedim.
- O zaman her başvuranı alın ve onları en iyisi olması için amaçlandırın. Ve beyler üzgünüm ama evlerinize gidemeyeceksiniz. Her gün her saat tatbikatlar ve geliştirmek amacıyla eğitimler düzenlenecek. Bunlar bittikten sonra ise her birinizin biriminden özel kişiler seçilerek halk içine karışacak.
Derin bir nefes aldım tekrar.
- Lütfen şimdi birimlerinizin başına gidin ve bilgileri onlara da sunun. Sonra da işinize dönün dedim ve odama yöneldim.
Berbattım. Kesinlikle Berbattım. Bells’e döndüm ve:
- Şimdi senin de halk içine karışma vaktin. Ama eğitimini almalısın. Buna vakit yoktu belki ama bu olmazsa daha da beter olabilirdi.