|
Yazar | Mesaj |
---|
Richard P. Vincent
RP Yaşı : 30 Mesaj Sayısı : 445 Gerçek Adı : #...# Yaş : 27
| Konu: Ölüm Fermanı Çarş. Tem. 06, 2011 1:13 pm | |
| |
|
| |
Richard P. Vincent
RP Yaşı : 30 Mesaj Sayısı : 445 Gerçek Adı : #...# Yaş : 27
| Konu: Geri: Ölüm Fermanı Çarş. Tem. 06, 2011 6:58 pm | |
| Takımımı giymiş, güzelce hazırlanmıştım. Yaşadığımız büyük stresten dolayı işine yoğunlaşmıştı Amié. Ben de ortalıkta dolanıyordum. Nasılsa kötü bir sonum vardı. Kendi gözlerimle nasıl öleceğimi görmüştüm...
Yasak ormana gelmiştim. Amié için... Okula gelmemi söylemişti ama ben yine de geliyordum. Bu sıralar o kadar çok kavga ediyorduk ki birbirimizi öldürmek için fırsat kolluyor gibiydik. Neden kavga ettiğimiz gayet açıktı. Suç bendeydi ama yine de pişman değildim. Hızlıca okula doğru ilerledim. Ne yapıp ne dedip gönlünü almalıydım Amié'nin. Hızlıca odasına doğru koşturarak çıkıyordum. Kapısının önüne gelince duraksadım. Asamı çıkardım ve ''Orchideous!'' dedim. Üstüme başıma baktım dikkatlice. Ceketimi düzelttikten sonra da kapıyı çalarak içeri girdim. ''Ms. Dillinger müsait misiniz?'' dedim tebessümle. Elimdeki gülleri ona uzattım ve ''Sizin kadar güzel olmasalar da idare ediniz hayatım'' dedim ve yanağına öpücük kondurdum.
En son John Dillinger tarafından C.tesi Tem. 09, 2011 4:59 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
|
| |
| Konu: Geri: Ölüm Fermanı Çarş. Tem. 06, 2011 8:46 pm | |
| Yaşadığım bunalımlı dönemden kurtulmaya çalışıyordum. John’dan bir süre uzak kalabilmek için günümün yadsınamayacak kadar fazla bir kısmını okulda geçirir olmuştum. Rose’dan da uzak kalıyordum. Eve gittiğimde prensesim çoktan rüyalara dalmış oluyordu. Neden böyle olduğumuz konusundaysa hiçbir fikrim yoktu. Kalbim daha önce hiç kırılmadığı kadar çok kırılmıştı ve buna sebep olan kişiyse, kalbimin tek sahibiydi. Başlarda hep mutlu oalcağız, hiç kavga olmayacak diye düşünürken, geldiğimiz noktaya baktığımda hayal kırıklığı denizinde boğulacak gibi oluyordum. Dersim bittiğinde odama çekildim ve kendime bir kadeh şarap alıp deri koltuklara gömüldüm. Tek istedim biraz olsun kafamı dinleyebilmekti. Nedense günlerdir yapamadığım tek şey buydu. Kendime milyarlarca iş uyduruyordum sorunlardan kaçmak için ama onlar bile işe yaramıyordu sıkıntımı unutturmada. En az iki yüz yıllık Bordeaux şarabımı dudaklarıma götürdüm ve sıvının yakıcı bir şekilde boğazımdan geçmesine izin verdim. Kadehimi tazelemek için ayağa kalktığımda kapı çaldı. Parfüm kokusundan kimin geldiğini anlamıştım bile. Tüm vücuduma yayılan gerginliği biraz olsun uzaklaştırmıştı şarap ama şimdi yeniden geliyordu. “Ms. Dillinger müsait misiniz?” Elindeki kırmızı gülleri nezaketen aldım ve masamın üzerine bıraktım. Gülleri ne kadar çok sevdiğimi biliyordu ama ona olan kırgınlığımı ne güller geçirebilirdi ne de yanağıma kondurduğu bu yavan öpücük. “Sizin kadar güzel olmasalar da idare ediniz hayatım.” Soğuk bir gülümsemeyle ona karşılık verdim ve masamın üzerindeki kadehe biraz daha şarap doldurdum. Bir başka kadehi de doldurup John’a uzattıktan sonra camın yanına gittim ve pencereyi hafifçe araladım. Biraz olsun nefes almaya ihtiyacım vardı. Dışarıdan gelen buz gibi esinti sayesinde öfkem biraz sönmüştü. Ne demişler, öfkeyle kalkan zararla oturur. Gözlerimi John’a çevirdiğimde biraz daha sakindim. “Ne dememi bekliyorsun John? ‘Güller için sağol aşkım, hadi tüm olanları unutalım gitsin’ bu mu yani?” Kırıcı bir ton alan sesime rüzgarın uçuşturduğu kağıtların sesi eşlik ediyordu. Asamın bana uzak olması ilk defa beni mutlu ediyordu. |
|
| |
Richard P. Vincent
RP Yaşı : 30 Mesaj Sayısı : 445 Gerçek Adı : #...# Yaş : 27
| Konu: Geri: Ölüm Fermanı Perş. Tem. 07, 2011 12:45 am | |
| Odaya girdiğimde gerildiğini hissedebilmiştim. Yaptığı her hareket ve söylediği her söz de haklıydı. Hak etmiştim ama Rose için tekrar deneyebilirdik. Başka bir kadehe koyduğu şarabı bana uzattı. Nazikçe elinden aldım ve masasında hafifçe yaslanarak onu izlemeye koyuldum. Camı açtığında rüzgarın içeriye taşıdığı hava kasveti ve hüzünü kıramamıştı. Amié ise biraz daha sakin gibiydi ama biliyordum ki beni hiç affetmeyecekti. Bu yaptıklarımın en büyüğüydü. Onunla yaşayacağım güzel bir hayat olduğunu söylemiştim. Öyleydi de ta ki bu zamana kadar. Yaşadığımız onca güzelliği nasıl birkaç saatlik zevke değişebilmiştim? Gözlerine her baktığımda hayatıma bir anlam katan kadınıma nasıl da ihanet etmiştim? Bu soruların cevabı yoktu. Olmayacaktı belki de… Şarabı bir dikişte bitirdikten sonra asamı elime aldım ve viski doldurdum. “Ne dememi bekliyorsun John? ‘Güller için sağol aşkım, hadi tüm olanları unutalım gitsin’ bu mu yani?” Sesi kırıcı tondaydı. Ne demesini bekliyordum ki? Yaslandığım masadan biraz uzaklaştım ve viskiden birkaç yudum alarak konuşmaya başladım. Bir şey demeni beklemiyorum Amié. Ben sadece… dedim ve ellerimle saçlarımı karıştırdım. Sonra da derin bir nefes alarak devam ettim. … pişmanım tamam mı? Neden ve niçin yaptığımı bilmesem de pişmanım işte dedim ve birkaç yudum daha aldım. Yüzüne baktım üzgünce . O gece neler olduğunu bile bilmiyorum. Üzgünüm işte... dedim umursamazca sonradan viskiden bir kaç yudum aldım. - Spoiler:
Aceleye geldi. Sorry (:
|
|
| |
| Konu: Geri: Ölüm Fermanı Perş. Tem. 07, 2011 7:00 pm | |
| John'un her hareketi, her sözü kulaklarımı tırmalıyordu. İşe gidiyorum diye çıktığı her gece gözlerinde o yalanı görüyordum artık. Bana, aşkımıza ve evliliğimize yaptığı bu şey benim için affedilmezdi. Bana aşık olduğunu söylerken nasıl başka bir kadının kollarına atabiliyordu kendisini. Geçmişte ben de yapmıştım ama daha sonra sonuçlarına katlanmıştım. Ama John'un yaptığı -gerçeği gizlemek ve yalan söylemek- kesinlikle affedilmezdi benim için. Evliliğimize bunu yaptığına inanamıyordum. O konuşmaya başladığında gözlerimi ondan kaçırıyordum. " Bir şey demeni beklemiyorum Amié. Ben sadece… pişmanım tamam mı? Neden ve niçin yaptığımı bilmesem de pişmanım işte." Umursamaz bir şekilde viski içmesi vekendisini haklı görerek yüksek tonlardan konuşması beni iyice çileden çıkarıyordu yerimden kalktım ve ona doğru ilerledim. "O gece neler olduğunu bile bilmiyorum. Üzgünüm işte..." Yanındaydım. Ellerimi dudaklarıma götürdüm ve 'sus!' işareti yaptım. Konuşmasına bile dayanamıyordum ama aramızdaki bu problemi çözmenin tek bir yolu vardı. Burada, okul içerisinde, ona bağırmam yakışık almazdı. Bu yüzden onun buraya gelmesini istemiyordum işte. "Bunları burada konuşamayız, Yasak Orman'a git ve beni bekle, birkaç dakika sonra geleceğim. Peşpeşe görülmeyelim." John odadan çıkarken elimi masamın üzerindeki asama götürdüm ve kot pantolonumun arka cebine sıkıştırdım. Buna ihtiyacım olacak... |
|
| |
Richard P. Vincent
RP Yaşı : 30 Mesaj Sayısı : 445 Gerçek Adı : #...# Yaş : 27
| Konu: Geri: Ölüm Fermanı C.tesi Tem. 09, 2011 4:58 am | |
| Sus işareti yapınca elimdeki bardağı kenarıya koydum ve gözlerine baktım. Yaptığım tek hata nelere neden oluyordu. Halbu ki şimdi ödeşmiştik. Ben ona bir şans vermiştim. Şimdiyse o bana vermeliydi. Eskisi gibi olmayı çok isterdim ama bu saatten sonra eskisi gibi olmazdık. Ben Rose için üzülüyordum. Minicik ellerini tutamayacak ve o gülüşmelerini duyamayacaktım. "Bunları burada konuşamayız, Yasak Orman'a git ve beni bekle, birkaç dakika sonra geleceğim. Peşpeşe görülmeyelim." Pencereye doğru birkaç adım attım. Gökyüzüne baktım kısaca. Sonra da asamı elime aldım ve ormanı hedef alarak ''Carpe Portus'' dedim. Kendimi yasak ormanda bulmuştum. Yere oturdum ve gökyüzünü izlemeye koyuldum. Yıldızlara bakarak Amié ile yaşadığım güzel günleri düşündüm. Şimdi nasıl bu durumdaydık? Paris ve les Champs-élys"es meydanındaydık. Dolaşıyorduk sarmoş dolaş. Nehrin üzerinde bir kayıkla dolaşıyorduk. Hava aşk kokuyordu. Gözüm ondan başkasını görmüyordu... Elini suyun üzerinde gezdirirken suya düşüp ıslanmıştı. O haliyle bile çok güzeldi. Sonra ben de yanına gitmiştim. Suda birlikteydik... '' Güzel gündü '' dedim ve elimle saçlarımı karıştırdım. Sonumuz ne olacaktı? Rose'a dokunamayacak ve bir ömür boyu hasretini çekecektim. Birkaç saat sonra da ölecektim. Ağaçların arasından hışırtıyla olduğum yerde kafamı o yöne çevirdim. Gelen Amié'ydi. Yerimden hiç kalkmadan selamladım onu. Sonra da ona dönerek konuştum. '' İstediğin kadar bağır. Stresini at ama sonra beni dinle. '' dedim ve sakince. Biliyordum ki ne desem inanmayacaktı ama yine de deneyecektim. Kendimin bile zor duyduğu bir sesle söylendim. '' Nasılsa birkaç saatte ölmüş olacağım '' dedim umursamazca. |
|
| |
| Konu: Geri: Ölüm Fermanı C.tesi Tem. 09, 2011 11:34 am | |
| Yasak ormana gittiğimde bir süre onu syrettim. Her ne kadar yalan olsa da güzel günler geçirmiştik birlikte. Ama hiçbir zaman gerçek değillerdi benim için. Her zaman içimden bir ses onu öldürmemi söylüyordu. Ama yapamıyordum. Doğru yer ve zamanı beklemek zorundaydım ve şuan hissediyordum; Doğru zaman gelmişti. "İstediğin kadar bağır. Stresini at ama sonra beni dinle." Ona inanmayacağımı veya dinlemeyeceğimi biliyordu. Onunla geçirdiğim bu süre zarfında tek bir özelliğimi kapatmamıştım. O da kararlılığımdı. Şuan ne derse desin fak etmeyecekti. Ben ona gerçekleri anlatacaktım ve sonra... " Nasılsa birkaç saatte ölmüş olacağım." Ölümünü görmüştü demek ki. Ona doğru bir iki adım attım ve saçlarını tutup, başını geriye yatırdım. Tam gözlerinin içine bakıyordum. Ama hiçbir şey hissetmiyordum. Midemde kelebekler uçurabilecek olan o değildi. Asamı boğazına dayadım ve nihayet konuşmaya başladığımda ormandaki bütün sesler sustu. "Ölümünü gördüğüne göre, kimin yaptığını da görmüşsündür. Bu yüzden sana gerçekleri anlatabilirim... Seni kullandım John. Sadece kullandım. Bakanlıktan bilgi alabilmek için evlendiğim adamdın sen benim. Ama Rose hiçbir zaman yalan olmadı. Onu kendimden bile çok seviyorum. Saan gelince... Senden hep nefret ettim. Arı bir histi bu benim için. Şimdiyse;" sustum ve asamı tuttuğum eli biraz daha sıkılaştırdım. Zaman gelmişti. "Hayatımın son birkaç yılını sen bana nasıl zindan ettiyse ölümün de bir o kadar zor olacak. Çok iyi bildiğin bir lanet bu. Cruciatus!" John'un acıdan kasılan bedenine baktığımda hissettiğim tek şey rahatlamaydı.
|
|
| |
Richard P. Vincent
RP Yaşı : 30 Mesaj Sayısı : 445 Gerçek Adı : #...# Yaş : 27
| Konu: Geri: Ölüm Fermanı Ptsi Tem. 11, 2011 12:37 pm | |
| Saçlarımdan tutup kafamı hızlıca geriye yatırdı. Asası ise boynuma dayanmıştı. Gözlerime baktığı halde hiçbir şey hissetmediğini biliyordum. Bakışlarındaki karanlığı da hissedebiliyordum. ''Ölümünü gördüğüne göre, kimin yaptığını da görmüşsündür. Bu yüzden sana gerçekleri anlatabilirim... Seni kullandım John. Sadece kullandım. Bakanlıktan bilgi alabilmek için evlendiğim adamdın sen benim. Ama Rose hiçbir zaman yalan olmadı. Onu kendimden bile çok seviyorum. Sana gelince... Senden hep nefret ettim. Arı bir histi bu benim için. Şimdiyse;" Bunları bilmediğimi sanıyordu. Onun kötü biri olduğunu gözlerim görmemişti sanki.. Ama gönül bu söz geçiyorsun aşkına,sevgine... Beni kullanması önemli değildi. Herkes harcanırdı hayatta ama aşk... Şimdi yapacaktı lanetini. "Hayatımın son birkaç yılını sen bana nasıl zindan ettiyse ölümün de bir o kadar zor olacak. Çok iyi bildiğin bir lanet bu. Cruciatus!" Ona hayatı nasıl zindan etmiştim ki? Aov,evet! Onu yandaşlarından mahrum bırakarak... Bu gün ölmeyecektim. Özellikle de kızımın büyüdüğünü görmeden. Bedenim lanetin etkisiyle kasılıyordu. Can çekerek ölmemi sağlaması bile gülünçtü benim için. Beni sevmediğini idda etse de biliyordum ki beni benden iyi tanıyor ve aramızdaki bağı biliyordu. Düşüncelerim beni rahat bırakmayacak kadar karmaşıklardı. Bir yandan bedenen acı çekerken diğer yandan da gözlerimin önünden geçen anılarla tutunuyordum hayata... '' Babam yanımda durmuş bana bakıyordu. Ellerini ellerime değdirerek konuşmaya başladı. Sana öğrettiklerimi hatırla oğlum. Yaşamak için savaşmak gerektiğini hatırla... '' Şu an kıvranarak ona zevk veriyordum. Zor da olsa kendimi kontrol etmeyi öğrenebilmiştim. Ama ilk defa bu lanet üzerinde deneyecektim. Yavaş yavaş yaşam enerjimin azaldığını hissedebiliyordum. Beynim patlayacak gibiydi ve ağzımdan akan biraz kan... Ellerim zar zor asama gitti. '' Absorpe Protegrus '' dedim kısık ama güçlü bir ses tonuyla. Asamdan çıkan büyüyle birlikte üzerimdeki lanet de azalıyordu. Yerimden doğrulduğum da '' Boxposio '' dedim yeri hedef alarak. Güçlü bir batlamayla birlikte Amié doğru birkaç adım daha attım. * Absorpe Protegrus: En büyük ve en güçlü kalkan büyüsüdür. * Boxposio:Güçlü bir patlama yapıp yara verebilir |
|
| |
| Konu: Geri: Ölüm Fermanı Perş. Tem. 14, 2011 7:23 pm | |
| Onun dünyadan tek istediği adaletti. Daha düzgün bir dünya istiyordu. Boş işlerle uğraşan kişilerin nefes alamadığı, sadece gerekli kişilerden oluşan daha temiz bir dünya… Bu güzel hayallerini gerçeğe dönüştürmenin tek yolu bir zamanlar sevdiği bu adamı yok etmekten geçiyordu. Karşısındaki adama son kez baktı. Acıyla kıvranan bedeninden yayılan her nota ona doğru olanı yaptığını söylüyordu. Ansızın erkeğin ağzından dökülen sözler ise planının aksadığını uğursuz bir şekilde belli etmişti. “Absorpe Protegrus” Bakanın yaptığı koruma büyüsü lanetin etkisini azaltmıştı. Cadının asasındaki büyüler sayesinde koruma büyüleri bile zayıflayabiliyordu. Zayıf bir koruma büyüsünün ardından gelen "Boxposio” Amié’nin kalkanına çarparak geri tepen bu büyü doğruca bakanın üzerine sıçramıştı. Genç cadı ona acıyan gözlerle bakıyordu. “Bir bakandan bundan daha iyisini beklerdim John, “ dedi aşağılayıcı bir ses tonuyla. Asasını bakana doğru çevirdi ve önceden yaptığı karanlık büyülere karşı savunma sözünü yineleyip, peşinden “Trelia Ogo” diye haykırdı. Bu büyüyü ilk duyduğu günden beri denemek için can atıyordu. Asasından çıkan bu çok güçlü lanet büyüsünden John’un nasıl kurtulacağını bilmiyordu. Genç adam daha önce Amié’nin bu yönünü hiç görmemişti. Hayatı boyunca hep iyi bir oyuncu olmuştu cadı. Steven’ı tanıdığı günden beri bu gün için eğitilmişti. Güçlerinin sınırını zorlamayı seviyordu aslında. John ile tanıştığı ilk günden beri ona madalyonun aydınlık yüzünü göstermişti, şimdi karanlık tarafla tanışma zamanıydı ve karşısındaki adam ona karşı koyamayacak kadar güçsüzdü. Yıllardır onu inceliyordu, gözlemliyordu. Her mimiğini, hareketini tanıyordu artık ve adamın ona zarar veremeyecek kadar yufka yürekli olduğunu biliyordu. Yapamayacaktı, bunu biliyordu Amié. Asasını son bir kez daha salladı ve John’un üzerine son bir lanet daha gönderdi. “Sectumsempra” Ağzından dökülen bu sözlerden sonra ormandaki sessizliğin sesini dinledi. Ormandaki her bir dalın sesini, rüzgarın her notasını duyabiliyordu… Ölümün buz gibi sesiydi belki de bu. John'un bu beladan nasıl kurtulacağını merakla bekliyordu. - Amié'nin yaptığı büyüler:
Protego Horribilis: Ne olduğu tam olarak bilinmemekle birlikte, kara büyüye karşı çok güçlü bir savunma büyüsü olduğu anlaşılmaktadır. Trelia Ogo: Düşmanı ateş içinde yakar.Bu büyüyü ancak güçlü bir büyücü bozabilir.Düşmanı ateş lanetine sokar ve tüm ateş büyülerinden daha lanetli bir büyüdür. Sectumsempra: Karanlık bir lanettir. Uygulanan yerden kılıç geçirilmişçesine bir yara açıp uygulanan kişiye büyük bir şok ve yara verir. Ayrıca uygulanan yeri parçalamaya yarar. Yara iyileştirilebilir ancak kesilen yeri tekrar çıkartılamaz. Çok mu ağır olmuş büyüler? Ve özür dilerim berbat yazdım.
|
|
| |
Richard P. Vincent
RP Yaşı : 30 Mesaj Sayısı : 445 Gerçek Adı : #...# Yaş : 27
| Konu: Geri: Ölüm Fermanı Salı Tem. 19, 2011 2:56 pm | |
| “Bir bakandan bundan daha iyisini beklerdim John, “ Bu lafı üzerine sadece gülümsedi. Onun amacı Amié öldürmek değildi. Eğer amacı bu olsaydı çoktan bunu yapardı. ''Trelia Ogo” diye bağıran öfkeli ama bir o kadar da aciz cadıya baktı. Onun karşısında sadece gülümsüyordu. Şu anki durum ona rahatsızlıktan çok gülünç bir durum veriyordu eline. Etrafını saran ateşler olduğu yerde ayağa sıçradı. Oluşan çember her seferinde daha da yaklaşıyordu John'a. Amié baktığında mutlu olduğunu görebiliyordu. '' Romeus '' asasını hafifçe kaldırarak söylediği büyüyü cadı duymamıştı. Her gece John'u görecekti sevmese bile. Bu ona en büyük hediye olur diye düşündü John. Gülümsedi kadına bakarak. Gücünün az kaldığını hissedebiliyordu. Son darbeyle daha da güçsüzdü. Yorulmuştu belli ki. “Sectumsempra” diye bağıran azimli cadıya baktı. Öldürmek için can atan cadıya son birkez baktı. O artık sevdiği kadın değildi. Onu ne seviyor ne de sevmiyordu. Artık büyücünün ilgi odağı değildi. Ne olursa olsun onunla değildi artık. Yaşamın verdiği zorluklara gögüs geren John şimdi bir kadın için yıllardır olmadığı biri olmuştu. Belki de artık eski John olmanın zamanıydı. Artık birileri için endişelenmek zorunda değildi. Sadece kendi için ve bir kızıydı... Son kalan gücüyle de odasına cisimledi bakan. Aldığı yaraların çoğunluğuyla yorgun düşmüştü. Oturduğu koltuğa uzandı ve gözlerini tavana dikti. Kapının çalınmasıyle içeriye giren asistanına baktı. // Son - Spoiler:
Romeus: Güçlü bir büyüdür.İnsanları hayallerine götürür.İnsanlar bu büyü ile kendinden geçer ve bir sara krizi gibi bir kriz geçirir. Bir daha o hayallerine götüren büyücüyü asla unutmaz.Sevmesede o insanı hatırlayabilir.Her yıl bir gecede hayallerine götürdüğü büyücüyü görür ve o büyücü ellerine yazılar yazar.
|
|
| |
|