AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki
YazarMesaj
Daniel Aldous Raven
VII. Sınıf
VII. Sınıf


Mesaj Sayısı : 84
Gerçek Adı : Ömer
Yaş : 30

2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: 2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu   2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 EmptyPtsi Eyl. 03, 2012 11:29 pm

~ Ortak Salon

Hayatımın en mutlu gününe uyanmıştım. Kahvaltıdan itibaren geçen zamanı heyecan ve endişe dolu diye özetleyebilirdim. Üzerimi giyerken, aynada parlayan gözlerim mutluluğumun dozunu gösteriyordu. Kırmızı fuları boynuma doladıktan sonra, son bir kez daha kendimi kontrol ettim. Tekrar gülümseyip, yatakhanenin kapısından salona inmiştim. Heyecanlı bir şekilde yanıma gelen, bir alt sınıftan Lilith idi. Lilith prensesler gibi görünüyordu; fakat mimikleri hariç. Heyecan ve hızlı konuşmayla birden dökülmüştü: “ Oğlum Daniel, duygularınla oynanıyor benden söylemesi. Sakın o pis cadıya güvenme, az önce gördüm üst sınıflardan birkaç Slytherin ile oynaşıyordu. “ Birden kaynar sular başımdan aşağı boşalmaya başlamıştı. Berbat hissediyordum. Kelimeleri toparlamaya çalışarak: “ S-en emin misin ? “ dedim. Kendinden emin ve kızarcasına: “ Değilim! Ben üstüme başıma çekidüzen vermeye gidiyorum, sana iyi kandırılmacalar. “ dedi. Hayatımın en mutlu günü kapkara bir hal almıştı. Lilith yanımdan uzaklaşıp gittiğinde gözlerim dolmaya başlamış, ne yapacağımı şaşırmıştım. Bir anda kendimi lavaboya attım. Musluğun sesini sonuna kadar açtım ve klozete oturup ağlamaya başladım. Neden böyle olmuştu, neden sevgime sahip çıkmıyordu kimse ? Hele ki o, bugüne kadar hoşlandıklarımın, en tutkulusu o en çok sevdiğim. Resmen hüngür hüngür ağlamıştım. Kapının arkasından gelen seslerle irkilip, musluğu kapattım. Gözlerimdeki yaşı silip, dışarıya adım attım. Aynada kendime çekidüzen verdikten sonra salona yönelip, şapkamı kontrol ettim. Köşede vestiyerdeki şapkamı başıma çevirip, hiçbir şey yokmuş gibi yoluma koyuldum.

Sorular yol boyunca başımın etimi yemişti; fakat sakinleşmiştim. Kendime geldiğimde, tekrar ortak salona doğru çıkıp kapının önüne gelecek olan Ashley’i beklemeye başladım. Avuçlarımın arasına aldığım şapkayı stresli bir şekilde sıkıyor, tekrar düşünmeye başlıyordum. Çok mutlu olabileceğim bir gün zindan olmuştu. Annemin ölümünden sonra ilk defa bu kadar derinden ağlamıştım, ilk defa sevgimin, aşkımın karşılıksız olması beni bu kadar etkilemişti. Sevgimi hak etmeyecek biriydi, biliyordum; ama benimle baloya gideceği gün bunu yapamazdı ya ? Ya Lilith, o yalan söylemiş olamaz mıydı, iftira atmış ? Benden hoşlanmıyordu ki, yani öyle olsaydı hissedebilirdim. Hem Ash, işte artık adı çıkmıştı. Kendimi zor tutarken, merdivenlerden inen o güzelliği gördüm. O alım ve tatlılık. Gözlerimin içine gülen mavi iki göz. Ah, mavi gözler; her zaman bu kadar çekici olmak zorunda mıydı ? Ayrıca bu kadar seksi. Afallamıştım; ama bu afallama onun güzelliğinden etkilendiğim anlamına gelmezdi. Koluma giren cadıya, gülümseyip büyük salona doğru benim için stresli, onun için keyif dolu bir yürüyüşe çıkıyorduk.


~ Büyük Salon

Keyif doluydu; ama sadece cadının açısından. Benim açımdan sorgu, sual halen devam etmekteydi. Salonun girişinde cidden ilgimi çekebilecek bir nokta bulmuştum. Papazın üzerime doğru gelişi, korku yerine gülümsemeye dönüşmüştü ben de. Eee değişiyordum, hatalarımdan ders çıkarmayı öğreniyordum. Duraksadım, balkabaklarının süslediği merdivenin ihtişamı resmen büyülemişti. Ashley’e bakarak masum bir şekilde gülümsedim. Toz bulutları, iğrenç ağlar ve büyünün esrarengiz havasını katan sis. Müzik ortamı ele geçirmiş, herkes bir şekilde balonun mutluluğunu yaşamaya başlamıştı. “ Sanırım birer içkiyi ikimizde hak ediyoruz. “ demişti cadı. Bense kafamı öne eğerek, içki almaya doğru yürümeye başlamıştım. Bir yanda Batman, bir yanda Robin, diğer yanda Flash… Resmen süper kahramanlar ve fantastik karakterler kaplamıştı Hogwarts’ı. Bu kadar hayalgücüne sahip insanlara henüz rastlamamıştım. Önümden geçen iğrenç, yaratık benzeri şeyden iki adet kaymak birası alırken, gözlerim bugün hayatımı başıma yıkanı değilde, bir başkasını arıyordu.

Not: Lilith NPC'dir. Ayrıca yalan söylüyordur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clara Carlevaro

Clara Carlevaro

RP Yaşı : 18
Mesaj Sayısı : 1791
Gerçek Adı : Selis
Yaş : 26

2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: 2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu   2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 EmptyPtsi Eyl. 03, 2012 11:47 pm

"Yeminli savaşçınız olarak, sizi koruma görevini yerine getirmek istiyorum." Mars'ın bu sözleri üzerine bir kahkaha attım ve beklenmedik bir şekilde genç adama sıkıca sarıldım. Bu dostane bir sarılıştı, Mars'ın görünmeye çalıştığı kadar pislik olmadığını, hatta hiç de bir pislik olmadığını fark etmek gerçekten çok güzeldi. En başından beri bunu biliyordum ve artık emindim. Ona sarılmayı bıraktım ve bir kenara oturduk. Biz otururken bir sürü yakın arkadaşımın olduğu bir müzik grubu sahneye çıkmışlar ve birkaç şarkı çalmışlardı. Zombi garsonlar ellerinde içki dolu tepsilerle önümüzden geçerlerken iki tane içki daha kaptım ve birini yüzümde sevecen bir gülümsemeyle Mars'a uzattım. Hala ona sarılmış olmamdan dolayı yüzü allak bullaktı. Ancak bunu umursamıyordum, onun artık arkadaşım olduğundan emindim ve eğer arkadaşımsa böyle davranışlarıma hazır olmak zorundaydı. Bir sandalye çekip Mars'ın iyice yakınına oturdum ve birlikte balodaki kişiler hakkında hararetli bir şekilde tartışmaya giriştik. Mars ile sohbet etmek, onunla en az dans etmek kadar eğlenceliydi. Her cümlede kahkahalara boğuluyorduk ve gerçekten çok keyifliydik. Ta ki karşımda dikilen uzun boylu, yakışıklı bir yüze sahip olan çocuğu fark edene kadar. Gergin bir şekilde Mars'a bir bakış attım, ardından mağazalardaki kasiyerler gibi zoraki ve aşırı bir şekilde gülümsedim. Sanki her an "Evet, size nasıl yardımcı olabilirim?" diyecek gibiydim. Bunun yerine, "Şey, merhaba?" dedim sesimi biraz yükselterek. Yüksek sesli müzik birbirimizi duymamızı engelliyordu. Çocuk "Merhaba Alex, çok güzel görünüyorsun," dedi. Başımı salladım ve içten bir şekilde gülümseyerek teşekkür ettiğimi ima eden bir şeyler mırıldandım. Çocuğun kim olduğunu şimdi anlamıştım, ya da anlamış gibiydim. Hala çocuğun kim olduğuyla ilgili kuşkularım vardı. Bir Ravenclaw olduğundan emindim, adı James miydi, yoksa Philip mi? James ya da Philip, "Benimle dans eder misin?" diye sorduğunda bu düşüncelerimden ayrıldım. Şaşkın bakışlarla birkaç saniye boyunca bir çocuğun yüzüne, bir de bana uzatmış olduğu eline baktım. Ardından derin bir nefes aldım ve Mars'a baktım. Aslına bakılırsa Mars ile çok iyi vakit geçiriyordum ve James ya da Philip ile dans etmeyi pek de istediğim söylenemezdi. Ancak çocuğu nasıl reddedeceğimi de bilememiştim. Yeminli savaşçımın işte tam burada devreye girmesi gerçekten çok hoş olacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Amélie Anne Andrea
Hogwarts Hayaleti
Hogwarts Hayaleti
Amélie Anne Andrea

RP Yaşı : 29
Mesaj Sayısı : 907
Gerçek Adı : Cerön.
Yaş : 29

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: 2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu   2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 EmptySalı Eyl. 04, 2012 12:29 am

    Sabahları içilen kahvelerin tadı tuzu kalmamıştı son zamanlarda. Rose ile yapılan kahvaltılarda cadıya bakışları bir garipti. Kadının uzattığı bardağı adeta tiksinerek alması, geceleri ortadan yok olması ve sabaha karşı dönmesi büyük bir sorundu. Amélie korkuyordu sormaya, alacağı cevap korkutuyordu onu. Yani bir torba dolusu çöpe bakıyormuş gibi bakıyordu adam ona. Bu nasıl bir şeydi böyle? Onu bu kadar gücendirecek ne yapmış olabilirdi ki? Rose’un bile bakışlarında sorular vardı. Yüzlercesi, babasını kaybettiğinden beri iyice içine kapanan kız bu gergin havayı sezdiği için odasından çıkmak istemiyordu. Bu yüzden adam elindeki kostümlerle eve geldiğinde mutluluk havalara uçmuştu. İçinden binlerce kez şükretmişti Tanrı’ya, nihayet Roy geri döndüğü için.

    Cadılar bayramı akşamı geldiğinde dadıyı iyice tembihleyip Hogwarts’a cisimlenmişlerdi. Kendisini bir garip hissediyordu orada. Eskiden evi olarak gördüğü yer artık çok yabancıydı. Duvarlar bile yabancıydı, korkmuş gibiydi. Roy’un koluna sıkıca sarıldı; ama adamın hafifçe geriye çekildiğini hissetti. Üzerinde durmak istemediği bir detaydı bu. Bu gece eğlenmek istiyordu. Işıldayan düşlerle ayrıldığı bu binaya karşı suç işlemiş gibi hissediyordu kendisini. Hayal ettiği hiçbir şey gerçekleşmemişti. Becermemişti, her şeyi batırmıştı. Tıpkı Steven’ı üzdüğü gibi Hogwarts’ı da hayal kırıklığına uğratmıştı. Ailesi için ve çevresindeki herkes için büyük bir hayal kırıklığından başka bir şey değildi. En önemlisi kendisi için. Ne yapmıştı şu son birkaç yılda? Mükemmel evlat olarak bilinen Amélie hatalar silsilesinin içinde yuvarlanıyordu sürekli. İçine girdiği bu bataktan kurtulamayacak gibi hissettiğinde Roy’a bakıyordu ve her şey düzeliyordu. Fakat son zamanlar o bile yüz çevirmiş gibiydi cadıya. Bunu kaldıramayacağını biliyordu. Böylesine büyük bir şeyi yaşamaktansa ölmeyi yeğlerdi; ama Rose… Artık kimsesi yoktu. Annesi de gittiğinde kim bilir ne hale gelirdi. Bunları düşünmek istemiyordu, zaten yeterince düşünüyordu. Ölüm büyük bir geçeklik olmaya başlamıştı kadın için. Son zamanlarda sürekli düşündüğü kaçınılmaz son belki de, ya da pek çok şeyin başlangıcı. İyi bir şeylerin başlangıcı olsa bari… Büyük salona girdiklerinde Amélie gözlerine inanamadı, mükemmel bir ortam hazırlanmıştı. Belki de sorunlardan birkaç saatliğine de olsa uzaklaşmak iyi gelirdi. İkisine de iyi geleceğini düşünüyordu; Roy’un yüzünü görse onun da aynı fikirde olduğunu görse keşke… Neyse, görmesi gerekmiyordu. Kendisini bir şeylere inandırmak konusundaki büyük ustalığı burada devreye girebilirdi. İçki almak için ve birkaç kişi ile konuşmak için Roy’dan ayrıldı. Uzaktan onu seyrediyordu, biraz huzursuz mu duruyordu? Kuruntu yapıyordu muhtemelen ama adam çok gergin duruyordu. Cadılar bayramını sevmiyordu belki de, çok garip. Uzun yıllardır birlikte olmalarına rağmen bundan hiç bahsetmemişti.

    Canı sıkıldığında Roy’u aradı gözleri ve Luigi’sinin yanına gitti. Arkadan ona yaklaşıp yanağına öpücük konduracaktı ki Roy onu oldukça sert bir şekilde geri çevirdi. İşte bu çok ağırdı. Sinirden gözleri büyüyen kadın adamı kolundan tuttuğu gibi bahçeye çıkardı. Hiçbir kadın kendisine böyle davranılmasını kabul edemezdi, en azından o etmezdi. Bu zamana kadar tahammül etmesinin tek sebebi de Roy’u çok sevmesiydi. Hiçbir şey için bu muameleye katlanmazdı, hiç kimse için. Neden bu hale geldikleri konusunu düşündü kısacık bir saniye ve ardından sinirlenmemek için derin bir nefes aldı. Televizyonda öğrendiği rahatlama tekniklerini kullanmaya çalıştı ama işe yaramıyordu. Kalbi inadına saniyede yüzlerce kez atıyordu. "Biliyorum John. Her şeyi biliyorum, içtiğin iksirleri ve Amélie'nin kılığıyla beni alt etmeye çalıştığını. Her şeyi görmezden geldim. Çocukluk aşkımı, hayatımı ve sevdiğim her şeyi elimden almanı görmezden geldim. Fakat onu kullanarak beni arkamdan bıçaklamaya çalışman katlanılamaz. Bitti. Game Over, Daisy." Roy’un asasını çekmiş olması ve yasak ormandaki lanet baykuşların korkutucu sesleri değildi cadıyı korkutan. Adamın gözlerindeki o bakıştı. "Roy ne diyorsun. John öldü hatırlamıyor musun? Öldü o, Ben Amélie'yim. Çok içtin galiba, alkollü içecek yokken nasıl içtin anlayamadım ya, neyse." Çarpık bir gülümsemeyle kıvrılan dudakları kötü bir oyuncu olduğunu kanıtlarcasına seğiriyordu gözleriyle. O anda orada olan herhangi bir kişi korkudan o saniye ölebilirdi. Roy’un bakışları ve ses tonundaki o gariplik, tanınmayacak bir şekilde delirmişçesine kurduğu senaryo… "Hayır, bakan ölmedi. Ne olduğunu anlatayım. Mutluluğumuzu kıskandın ve onu benden aldın. Şimdi de karşımda bir dolu kara büyüyle dikilmiş saçmalıyorsun. Sen de ölmeyi hak ediyorsun John. En çok sen hak ediyorsun." Bir an tüm vücudundan ılık bir his geçti, rahatlamış gibiydi. Olayı tam anlamıyla bildiğine göre daha rahat çözebilirdi. Hala umudu vardı cadının, aptalların umudu olduğunu bilmiyordu tabi. "Hak ediyordu ve öldü Roy. O yok artık anlamıyor musun? O zaten ÖL-DÜ! Hepimizin hayatından bir şeyler alıp götürdü; ama gitti. Şimdi şu asayı indir." Göz kırpmalık bir zaman diliminde yeşil bir ışık gördü ve ardından toprağın kokusunu hissetti. Bunlar yalnızca birkaç salise içinde olup bitmişti, artık sözcüklerin hiçbir anlamı yoktu. Sadece son vardı. Büyük bir şeyin başlangıcı olan son. Hiç böyle hayal etmemişti ölümü, daha acı dolu zannediyordu. Halbuki kendisini kuğu gibi hafif hissediyordu, elini uzatsa yıldızlara dokunabilecek kadar güçlü. Gücün anlamının olmadığı bir dünyada bunların hiçbir anlamı olduğunu bilmiyordu ama. Artık her şeyin anlamsız olduğu yerdeydi. Amélie Anne Andrea’nın yirmi dokuz yıllık serüveni yeşille son bulmuştu.


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Thank you Luigi, you saved me!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://felixfelicis.yetkinforum.com/
Roy Platts
Hogwarts Hayaleti
Hogwarts Hayaleti
Roy Platts

RP Yaşı : 29
Mesaj Sayısı : 315

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: 2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu   2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 EmptySalı Eyl. 04, 2012 12:29 am



    Koca bir yalanı yaşamak nasıldı öğrenmişti Roy. İğrendiğiniz birine sarılmak zorunda olmak, onunla uyanmak ve hatta ne kadar iğrenç olsa bile, onu öpmek... Son zamanlarda Amié’ye her dokunuşunda tam anlamıyla hissettikleri buydu. Yani, Amié olduğu söylenen John’a. Artık her şeyi biliyordu, oyun bitmişti ve katlanılamaz gerçekler dışarı çıkmıştı. Gelecek Postası günlerce Sihir Bakan’ı John’un ölümünü yazarken, bir başka gerçeği saklıyordu. Herkes, en az çok özlü iksirlerle Amié kılığına girmiş ve Roy’u öldürmek için uygun zamanı bekleyen John kadar suçluydu. John aslında Amélie’yi öldürmüştü, kendi ölmemişti. İnfazın hiçbir yerde gösterilmemesi, ölümle ilgili haberlerin geçiştirilmesi bunun kanıtıydı. “Sihir Bakanı John Dillinger faili meçhul bir cinayetle hayata gözlerini yumdu. Olayın ölüm yiyenlerle bağlantısı araştırılırken bakanlığa adaylığını açıklayan sayın…” Bir dolu saçmalık işte! John Dillinger düşmanları tarafından öldürülmedi, onu terk eden güzeller güzeli karısının acısına ve aldatılmaya dayanamayarak intikam için en uygun zamanı bekledi, evlilik arifesinde olan Platts çiftini, Amélie’yi bu hayattan alarak bozguna uğrattı. Ardından çok özlü iksirlerle görüntüsünü destekledi ve Roy’un karşısına Amélie olarak çıktı. Her gün Amélie ve Roy’un rutinlerini yaptılar. Açıkçası iyi oyuncuydu şu John. Uzun süre hiçbir şeyin farkına varmadı, birkaç gün önce Amélie’nin ani evlenme teklifi ise her şeyi, tesadüf sanılan olayları açıklığa kavuşturmasına yardımcı oldu. Amélie’nin, biricik sevgilisinin aceleyle evlenmek istemesi, Roy’un hislerini bilmemesinin imkânı yoktu. Ancak birtakım kara büyülerin etkisi olabilirdi bu. Ah, Amélie’yi öyle çok özlüyordu ki. Hissettiği vicdan azabı açıklanamazdı. Onu koruyamamıştı. Ona, her zaman birlikte olacaklarına dair bir söz vermişti ve… Sözünü tutamamıştı. Fakat içi huzur doluydu, John’a güzel bir son hazırlamıştı. Hogwarts’ta. Cadılar Bayramı Balosu’nda.

    İçinde kopan fırtınalar ve gönlünce yaşayamadığı yasın kalbindeki ağırlığıyla balo kıyafetlerini getirdi eve. Heyecanı büyüktü, kendi ruhunu ve Amié’sinin ruhunu huzura kavuşturacaktı. Yıllar önce yapması gerekeni, şimdi yapacaktı. Hazırlanıp balo salonuna gidene kadar Amélie ile pek az konuştu, tüm düşüncelerini ve enerjisini intikama odaklamıştı. Tonight’s the night.

    Balonun yapıldığı Büyük Salon o kadar renkliydi ki, bu renklere kırmızı da ekleyeceği için mutluluk duydu. Yani, lafın gelişi kırmızı. Öldürme yöntemi Avada Kedavra olacaktı. Kolay ve temiz. John, Amélie rolüne devam ediyordu birkaç saat sonra üzerindeki prenses kostümüyle soğuk toprağa yığılacağından habersiz… Roy ise onun Daisy olduğu yerde Luigi olmaktan rahatsızdı. Onu kurtaran kahraman… Hah! Doğrusu, hayatını karartan adamı çöp öğütücüsüne çevirecek kahraman olmalıydı. Dünyayı bir pislikten kurtaran… Öfkesi öyle güçlüydü ki, yanındaki ne idüğü belirsiz partnerinin ona seslendiğini son anda fark etti, dokunan koluyla irkildi ve kendini geri çekti. İstemeden nefretini somut bir şekilde göstermişti; ama çabuk toparlandı. Birlikte komik bir şeyden bahsediyormuşçasına bahçeye, hava almaya çıktılar çünkü dediğine göre Daisy bunalmıştı. Oysa biliyordu ki vakit gelmişti. Düşmanı da uygun zamanı kolluyordu ve ona göre vakit bu vakitti. Ya ölecekti, ya öldürecekti. Bahçenin karanlığı o gece biraz daha karanlık geldi. Ağaçların hışırtısı duygulardan arınıp intikama bürünmüş bedenine iyi geliyordu, sakinleştiren bir ninni gibi.

    "Biliyorum John. Her şeyi biliyorum, içtiğin iksirleri ve Amélie'nin kılığıyla beni alt etmeye çalıştığını. Her şeyi görmezden geldim. Çocukluk aşkımı, hayatımı ve sevdiğim her şeyi elimden almanı görmezden geldim. Fakat onu kullanarak beni arkamdan bıçaklamaya çalışman katlanılamaz. Bitti. Game Over, Daisy." Sözlerine noktayı koyup kostümün sahibini bir lanet gibi andığında içindekileri dökmenin rahatlığını yaşıyordu. Onu durduracak kimse yoktu, sadece her lafı ve sona yaklaştığı halde geri adım atmayarak sinirini bozmaya devam eden rakibi vardı. Her zaman rakibi olan, Dillinger. "Roy sen ne diyorsun? John öldü hatırlamıyor musun? Öldü o, Ben Amélie'yim. Çok içtin galiba, alkollü içecek yokken nasıl içtin anlayamadım ya, neyse." Amélie ismini her duyduğunda, onu koruyamadığını her hatırladığında öldürmek bir borç gibi biniyordu omuzlarına. Amié için ilk olmayan bir şekilde dolan gözlerini sildi, asasını kaldırdı ve rakibine birkaç adım yaklaştı. Ondan tiksinmese asayı boynuna dayamaktan büyük zevk duyardı, fakat nefesine tahammülü yoktu. Amélie artık nefes almazken sahtesini hissetmek istemiyordu. "Hak ediyordu ve öldü Roy. O yok artık anlamıyor musun? O zaten ÖL-DÜ! Hepimizin hayatından bir şeyler alıp götürdü; ama gitti. Şimdi şu asayı indir." Roy asayı indirmedi. Acı ve buruk bir gülümseme dudaklarına yayıldı sadece. “Tanrı ölümsüz ruhuna merhamet etsin. Seni seviyorum, sevgilim.” Ardından çakan yeşil bir ışık, yere yığılan turuncu elbiseli prenses, başında dikilen yeşil bir musluk tamircisi. İşte böylesine anlamsız olan hayat, yine olabilecek en saçma şekilde bitmişti.

    Amélie’nin ruhu huzura kavuşmuştu. Bunu hissedebiliyordu. Gerçek aşk bunu hissederdi.

    Roy ile Amié defteri, bir evrende biterken, diğerinde başlamak için 1up mantarlarını bekliyordu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bastet Thomas



Mesaj Sayısı : 1382
Gerçek Adı : Ekön.
Yaş : 26

2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: 2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu   2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 EmptySalı Eyl. 04, 2012 2:28 am

Ben hala Brian hakkında homur homur homurdanırken bir siluet bize doğru yaklaştı. Kaşlarımı çattım ve kim olduğunu anlamaya çalıştım. Ben daha kim olduğunu çıkaramadan konuştu. "Sana tamamen katılıyorum. Hepsi öyle değil mi zaten?"dediğinde çatık kaşlarımın yerini çarpık bir gülümseme aldı. Bu Elliot'du. "Pekala geceniz nasıl geçiyor? Eğleniyor musunuz?" dediğinde gülümsedim. Sonrasında ona bir kaymak birası verdim. "İyi işte Elliot. Ne olsun. Rox erkekleri kendine çekme makinesi gibi."dedim. Kaşlarını çattı şaşkınlıkla. Sisten beni tanıyamamıştı tabii. Bir kahkaha patlattım. Muhabbet koyulaşırken bir anda yükselen müzikle gülümsedim. Dean'ın sesi insanı neşelendiren ve gaza getiren cinstendi. Dean sayesinde bütün salon gaza gelmişti. Her yer dans edenlerle doluydu. Artık şov zamanıydı. Elliot'u dürtükledim. "Hadi biraz dans edelim. Bana öyle bakma! Dans edeceği işte! Hadi!"dedim ve Elliotu elinden çekiştirerek dans pistinin oratsına getirdim. Brian dene sülükle bir kız ikinci şarkıyı bitirirken Elliot'la kendimizi kaptırmıştık bile.

Herkes dansa kendini kaptırmışken öldürücü darbeyi yapmaya karar vermiştim bile. Bir adım geriye çekildim, gerekli olan büyüyü mırıldandım. Ve son hızdan kendi etrafımda dönmeye başladım. Tüller ışıldamaya ve alev görünümü almaya başladı. Bazıları bunu fark edip geri çekildi. Çoğu kişi dönmüş bana bakıyordu. Bense dönmeyi sürdürdüm. Elliot'un bağırdığını duydum. "Bastet?!" Gülerek dönmeyi bıraktım. Biraz başım dönmüştü evet ama mükemmel olmuştu. Çoğu kişi bize şaşkın gözlerle bakıyordu. Ellerimi yukarı kaldırdım ve Elliot'a gülümsedim. "Alevler içindeki kıza merhaba deyin beyler."dedim. Sonrasında bir kahkaha attım. Bir haftalık çabama değmişti. Dean bile sahneden şaşkınca bana bakıyordu. Tatminle sırıttım.

Bazıları alev olayını anlamazsa diye, kızımızın eteği dönünce böyle oluyor.:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Antonije Hargrove
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Antonije Hargrove

RP Yaşı : 16
Mesaj Sayısı : 2304
Gerçek Adı : Antonije Austen Hargrove
Yaş : 27

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: 2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu   2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 EmptySalı Eyl. 04, 2012 9:04 am

Artık Reyna sahnedeydi. Sıra sıra şarkılarını söylüyordu. Artık ikinci şarkı bittiğinde Brian’ın Reyna’ya çok yakın olduğunu gördüm. Brian’a sinirden 6 Kaymak Birası içim bitirmiştim bile. Bu böyle olmuyacaktı. Ben müsaba gösterdikçe kendi su yüzeyine çıkıyor. Reyna’nın ne hissettiği bile umrumda değildi. Brian’a sinirden ölüyordum. Herkes iyicene akşama yerleştiler. Herkes harika bir şekilde eğleniyorlardı. Bence de her şey çok güzel giditordu. Salon adeta harikalığıyla belirmişti karşımızda. Tam bu güzelliğe dalmışken. Brian’ın hala Reyna’ya oldukça yakın olduğunu fark ettim. Biraz da olsa uzaklaşması gerekiyordu. Ama elimden hiç bir şey gelmiyordu. Şimdilik sesiz kalmaya ve olayların gidişatını izlemeye karar verdim.


Duruma Uygun Gif:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Felix Felicis

Felix Felicis

Mesaj Sayısı : 349
Gerçek Adı : Bilgö&Dilorağ&Örümcek.

2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: 2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu   2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 EmptySalı Eyl. 04, 2012 12:27 pm

Aleks bir kahkaha atıp kollarını etrafıma sardığında bir süre öylece durdum. Ne yapmam gerekirdi? Daha önce birine sarıldığımı hatırlamıyordum açıkçası. Düşünceler beynimi ele geçirmişken ancak bir kenara oturduğumuzda kendime geldim ve tekrar elimizde kaymak biralarımızla muhabbete başladık. Açıkçası çok uzun zamandır kimseyle böyle oturup konuşmamıştım. Ve ilkinin bir kız olması garipti. Yine de eğlenceli olmadığını söyleyemezdim. Sarılmanın getirdiği kafa karışıklığını üzerimden attığımda iyice muhabbete gömüldüm ve bana kısacık bir 5 dakika gibi gelen bir süre kahkahalarla konuştuk. Açıkçası dialoglarımızın yarısından fazlası gıcık olmak ve gıcık etmekle geçiyordu ama hayal edemeyeceğim gibi eğlenceliydi. Önümüze bir çocuk geldiğinde "Hadi canım! Yemin et!" demiştim alayla. Aleks'in bakışları benden uzaklaştığında onu takip ettim ve önümüzde duran çocuğa baktım. Aleks onu süzerken bir Ravenclaw'a, bir de ona bakıp duruyordum. "Şey, merhaba?" dedi Aleks. Büyük ihtimalle kibarlık yapmaya çalışıyordu. Merakla izlemeye devam ettim. "Merhaba Alex, çok güzel görünüyorsun," dedi çocuk yüzünde bir gülümsemeyle. Hafiften çatılan kaşlarımın altındaki bakışları Aleks'e yönlendirdim. O da bu suratsıza tatlı bir gülümseme gönderirken sinirle derin bir nefes aldım. "Benimle dans eder misin?" Aleks şaşkın bakışlarını bana yöneltti. Eh, bana yöneltilen bir soru değildi ki bu. Ama yine de bu kız benim yanımdaydı ve şimdilik benim korumam altındaydı. Olduğum yerde doğruldum ve çocuğa baktım. "Şu anda Aleksandra'nın bir eşi var, gördüğün üzere," dedim neredeyse ona nasıl hitap etmesi gerektiğini vurgulayarak. "Dans etmek istiyorsa benimle birlikte eder. Sence de biraz kaba değil misin, dostum?" dedim tek kaşımı kaldırarak. Amacım artistlik taslamak ya da adamı korkutmak değildi. Sadece yanımızdan uzaklaşmasını istiyordum. "Herkes dans ederken o burada oturunca, müsaittir diye düşündüm." Gözlerimi devirdim ve kollarımı göğsümde birleştirip sırtımı sandalyeye yasladım. "Değil işte. Hadi uza. Canımı sıktın," dedim homurdanır gibi. Çocuk bana ölümcül bir bakış atıp uzaklaşırken arkasından gülümsedim ve şaşkın bakışlarla bizi izleyen Aleks'e döndüm. "Ee, ne diyorduk?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Roxanne Delacroix
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Roxanne Delacroix

RP Yaşı : 17.5
Mesaj Sayısı : 1679
Gerçek Adı : roxy foxy :)

Çanta
Eşyalar:

Evcil Hayvan:

2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: 2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu   2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 EmptySalı Eyl. 04, 2012 3:49 pm

Dean ya da Brian. Hiç kimsenin şakalarının bu gece moralimi bozmasına izin vermeyecektim. Bu yüzden Dean hiç tuhaf bir şey yokmuş gibi ikimiz hakkında şakalar yaparken kahkahalar atabiliyordum ya. Uzun süredir köşeme çekilmiştim, GG'nin de söylediği gibi, ama şimdi aynı eski Roxanne gibi davranıyordum. İki arada derede kalan eski Roxanne olsa Dean'in poposuna ateşler püskürterek onu Büyük Salon'dan kovalardı. Brian rock yapacaklarını söyleyerek eski tabuta yöneldiğinde kaşlarımı kaldırdım. Bir dakika, yoksa? Eski ve yeni Roxanne'in bir ortak noktası vardı, o da sahneye çıkma lüksüne sahip her türlü insana duyduğu hayranlıktı. İkisi ve vasat Hart ailesinin mensubu olduğunu bildiğim bir çocuk saneye çıkarlarken gözlerimi bir süre onlardan ayıramadım. Elliot gelene kadar. "Sana tamamen katılıyorum. Hepsi öyle değil mi zaten?" Hala sırıtıyordum, şaşırtıcı bir şekilde. Bastet'e göz kırptım ve tekrar Elliot'a döndüm. "Pekala geceniz nasıl geçiyor? Eğleniyormusunuz?" Bakışlarım sahnede doğmuşçasına rahat görünen, şarkısına başlayan Dean'e kaymadan önce başımı salladım. "Kesinlikle." Gözlerim ara sıra sahneye çevrilse de Brian'ın ya da Dean'in beni yakalamasını istemiyordum. Aslında, özellikle Elliot'ın. Hogsmeade'deki faciadan sonra Elliot'dan bu konuda çekinir olmuştum. Onunla bir geçmişimiz vardı ve baloya onunla gelmeyi kabul etmiştim. Bu durumda Dean'i süzüp durmam doğru olmazdı.

Sırf bu yüzden gözlerim karanlık dekorların arasında gezinirken gözüme çarpan yüzle dudaklarıma kadar götürdüğüm kaymakbirasını geri çektim. Onu tanıyordum. Aslında aynı dönemde bile olsak çoğu kişinin adını bilmezdim. Adları işime yaramayacaksa ya da aşırı yakışıklı değillerse tabi. Bir zombinin tepsisinden iki kaymakbirasını kapan çocuğu baştan aşağıya süzdüm elimde olmadan. İki tane demek, kiminle gelmişti baloya acaba? Her kimle geldiyse ondan kurtulmamız mümkün müydü? "İyi işte Elliot. Ne olsun. Rox erkekleri kendine çekme makinesi gibi." Bastet'in sesiyle tekrar onlara döndüm ama arada gözümün ucuyla Bay Raven'a bakmadan duramıyordum. En yakın arkadaşımın söylediğine yanlızca gülümseyerek karşılık verebildim, şansıma Elliot'u dansetmek üzere piste sürüklediğinde ise sırtımı dikleştirdim ve kaymakbiramı yanımdan geçen bir zombinin tepsisine bıraktım. Bir kaç itekleme sonunda Daniel'ın yanındaydım. İkinci biranın bir sahibi olduğunu biliyordum ama umurumda değildi. Birayı yavaşça elinden alıp yudumladım. "Teşekkürler Daniel." dedim gülümseyerek. Şaşırmışa benziyordu. Derslerde söz almak dışında pek konuştuğunu görmediğim bu çocuğun çekingen bir mizaca sahip olduğunu tahmin etmek zor değildi. Bir an havada yeşil bir ışığın parladığını görür gibi oldum ama herhalde dekorun bir parçasıydı. Gözlerim hala pistte olan, etekleri alevler içinde kalmış Bastet'i bulunca rahatladım. Elliot beni görmeden önce zamanım boldu. "Balodan hiç zevk almıyormuşsun gibime geldi, sana yardımcı olmak için burdayım." dedim en flörtöz tavrımla. Gerçi bu normal tavrım denilebilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://vioreluna.deviantart.com/
Aaron Anderson

Aaron Anderson

RP Yaşı : 15
Mesaj Sayısı : 354
Gerçek Adı : Selis
Yaş : 26

2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: 2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu   2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 EmptySalı Eyl. 04, 2012 6:16 pm

Batman kostümünü çekiştirdi ve maskesini iyice kafasına oturttu Aaron. Doğrusu bu baloya Mel ile gidiyor olmak onu şaşırtıyordu. Son zamanlardaki hallerine bakılırsa, Mel'in Francisco ile gideceğini düşünmüştü. Genç kıza baloya gitmeyi teklif ettiğinde olumlu bir cevap almak onu hem heyecanlandırmış, hem de sevindirmişti. Derin bir nefes aldı, Batman en sevdiği çizgi roman ve film kahramanıydı. Görünümünden çok memnundu ve Mel ile baloda eğlenmek için sabırsızlanıyordu. Hazır olduğundan emin olduğunda asasını kostümünde cep görevi görecek bir yerlere sıkıştırdı ve hızla Büyük Salon'a doğru, Mel'i merdivenlerin başında beklemek üzere yürümeye başladı. Merdivenlerde hayallerinin kızını baloya götürmek üzere beklemek, tam da muggle filmlerinden çıkma bir sahne gibi olacaktı. Bu gecenin ikisinin arasındaki ilişkiyi büyük ölçüde değiştireceğinden emindi Aaron. En azından kendisi bu yönde oldukça çaba harcayacaktı. Merdivenlerin sonuna geldiğinde durdu ve heyecanla sevgilisini beklemeye başladı. Aradan geçen birkaç dakikanın ardından, onu omuzlarından tutan iki narin el hissetti. Ellerin sahibi Melanié'ydi ve kaplan makyajı ve kostümü içerisinde oldukça hoş görünüyordu. Aaron'ın gözleri kamaşmıştı, Mel'i ne zaman görse gözleri kamaşıyordu zaten. Genç kız Aaron'ın maskesini yüzünden çıkarıp dudaklarına sıkı bir öpücük kondurduğunda, Aaron nefes kesilmiş bir şekilde, çarpık bir gülümsemeyle Mel'e baktı. Onu öpmeden önce bir şeyler söylemişti ancak Aaron mutluluktan öylesine uçmuş vaziyetteydi ki, genç kızın ne söylediğini tam olarak anlamamıştı bile. "Seni seviyorum," dedi Mel, ve Aaron'ı büyük salona doğru, eğlencenin tam ortasına götürmeye başladı. Aaron genç kıza cevap verecek uygun anı bile bulamamıştı, ancak Mel'in, kendisinin de onu sevdiğini bildiğinden emindi.

Sonraki birkaç saat dans ederek, kaymak birası içerek ve kahkahalar atarak geçti. Öğrencilerden oluşan bir müzik grubu sahneye çıktılar ve şarkılar söylediler. Aaron onların başarılı olduklarını düşünüyordu. Etraftaki dekorlar, müzikler, ortam, kostümler... Her şey öyle harikaydı ki! Mel ile el ele, beraber eğlendiği için mutluydu. Bir gün genç kızın ona döneceğini biliyordu. Her şey yoluna girmişti. En azından Aaron bunu tüm kalbiyle umuyordu. Slow şarkılar çalmaya başladığında Mel'i sahneye götürdü ve bir kolunu beline doladı, bir eliyle de genç kızın elini tuttu. Yüzleri birbirine çok yakındı ve genç kızın ılık nefesini yüzünde hissedebiliyordu. Aaron daha fazla dayanamayacağını anladığında, dudaklarıyla genç kızın dudaklarını örttü. Birkaç saniye süren öpüşmelerine her zaman söylemek istediği bir şeyi söyleyebilmek için ara verdi Aaron. Mel'e sıcacık bir gülümsemeyle baktı ve "Seni seviyorum," diye fısıldadı. "Her zaman sevdim, seviyorum ve seveceğim."

:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clara Carlevaro

Clara Carlevaro

RP Yaşı : 18
Mesaj Sayısı : 1791
Gerçek Adı : Selis
Yaş : 26

2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: 2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu   2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 EmptySalı Eyl. 04, 2012 6:27 pm

"Ee, ne diyorduk?" Ona şaşkın ancak halimden memnun bir şekilde baktım. Çocuğu kovması beni gerçekten mutlu etmişti, tamam biraz kabaydı, ama yine de bundan memnun kalmıştım. Tüm gecemi Mars ile geçirmek istiyordum, onunla olmak eğlenceliydi. Bir Slytherin ile bu kadar yakın olmak yanlıştı, bunun farkındaydım. Üstelik bu Slytherin tek gecelik ilişkiye girdiğim ve normal şartlarda beni sık sık sinir eden, kız delisi bir manyaktı. Sanırım bir manyak olması, onu arkadaş olarak benimsememe neden oluyordu. Ona gülümsedim ve "Bana kendinden bahsediyordun. Ailenden," dedim ve ilgi dolu bakışlarla ona baktım. Birkaç dakika sessiz kalmış olan Mars'a doğru eğildim ve başımı hafifçe öne eğip kaşlarımı kaldırdıktan sonra "Hadi ama, bana anlatabilirsin. Zaten çok sarhoşum, yarına unutmuş olurum," dedim ve önümüzden geçmekte olan garsonun elindeki tepsiden bir kaymak birası daha kaptım. Tamam, artık içki düzeyini abartmaya başlamıştım. Ama bu kimin umurundaydı ki? İçkimden bir yudum alırken Mars'a biraz daha süre vermeye karar verdim. Çünkü bu aile meselesinden bir anda aklıma babam ve büyük aile trajedim gelmişti. Philip ve Targaryen ailelerinin büyük kavgası, büyük düşmanlıkları. Annem ve babamın birbirlerine aşık olmaları sonucu, iki aile arasında çıkan savaş. Annemin ölümü ve babamla geçirdiğim cehennem azabı gibi gelen yıllar. Babamı öldürmem ve büyükannemin beni Targaryen köşküne getirmesi. Tüylerimin ürpermiş olduğunu hissederek derin bir nefes aldım ve bardağımdan büyük bir yudum aldım. Ardından Mars'a döndüm. "Seni bekliyorum ama, hadi. Lütfen. Seninle ilgili bir şeyler öğrenmek istiyorum, yeminli savaşçımı iyice tanımak istemem suç mu?" diye sordum ve güldüm. Ancak yüzündeki gergin ifadeye bakılırsa Mars espriyi anlamış gibi görünmüyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Annabel Poulin

Annabel Poulin

RP Yaşı : Sayamayacağı kadar çok.
Mesaj Sayısı : 150
Gerçek Adı : Sanem

2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: 2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu   2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 EmptySalı Eyl. 04, 2012 8:48 pm

Tam öylece yürüyüp gidecekken Cia'nın sesiyle arkama baktım. "Teşekkürler." O meleğimsi sesi duyunca gülümsedim, daha doğrusu gülümsemeye çalıştım. "Seninki de öyle. Ama Sally'nin geleceğini nereden biliyordun?" Evet, tebrikler Mr. Dumbledore! Bu soruyu soracağını hiç düşünmemiştim. Şimdi makul bir cevaba ihtiyacım vardı. "Güzellik, gerçek aşkın sihri bu!" dediğinde Cia'nın gözlerine baktı, her zaman olduğu gibi; aşkla. Belki de anlamıştı Dave olduğunu. Anladıysa da yapacağı açıklamalar belliydi. Stesha'yla iki yıl önce çıkmıştı, iki yıl! Hem de öylesine, sonra da deli gibi üzülüp ağladığını görünce suçlu hissedip arkadaş kalmıştı. Ancak Cia için herkesi kırabilirdi, ki kırıyordu da. Kendini iyice bozmuştu, arkadaşlarıyla görüşmüyordu, ailesini en son birkaç ay önce görmüştü. Tüm hayatını ona adamışken onun bu yaptığı adaletli miydi? Stesha'nın zamanlaması kötüydü sadece, gerçi o kızın neyi iyiydi ki? Cia'nın yüz ifadesindeki değişimden, kim olduğunu anladığını fark etti ve hemen açıklamaya koyuldu, yüzüne kaymakbirasını tattırmadan önce. "Cia, açıklamama izin ver, lütfen. Her şeyin, her şeyin bir açıklaması var. Ve sen böyle yaparak bize haksızlık ediyorsun. Bana, kendine.. Ve en önemlisi aşkımıza! Beni sevdiğini inkar etme, mon amour. Seni sevdiğimi biliyorsun. Gözlerima bakarak anlayamıyor musun bunu? Bir aptal sarışın için yazık etme bize."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Holly Challenor



RP Yaşı : 15
Mesaj Sayısı : 728
Gerçek Adı : sanem

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: 2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu   2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 EmptySalı Eyl. 04, 2012 9:10 pm

Holly, Cadılar Bayramı Balosu için diğerleri gibi hiç de heyecanlı değildi. Sıradan bir okul etkinliğine gider gibiydi, o günden sonra hissizleşmişti adeta. Isaac'in ona söylediği sözler, katlanabileceği şeyler değildi. İntikam için bırakmamıştı ki sevişmelerini, o bir şeyler hissettiği ikinci adamdı. Daha aralarında adı konulmuş bir şey yokken bunu yapmaları başlamadan bitirirdi her şeyi sadece. Açıklama yapmak istiyordu, Isaac'i geri kazanmak. O günden sonra yine koridorda Isaac'i gördüğü zaman durdurup açıklama yapmak istemişti. Isaac, bunu kabul etmediğinde baloyla ilgili birkaç şey sormuştu; etrafındaki insanları görmezden gelerek. O da ona, kimseyle gitmediğini ve isterse onunla gelebileceğini söylemişti. Holly de kabul etmişti bunu, açıklama yapacaktı. Tek derdi oydu şu aralar. Isaac'i geri kazanmak. Gerçi bunun yavaş yavaş platonikliğe dönüştüğünü fark etti. Ve Holly'nin kalbi bir daha kırılırsa yine aynı şeyler olacaktı. Eski muhteşem kaltak haline dönecekti. Tüm okul arkasından konuşacak ve buna rağmen arkadaş olmak için çabalayacaktı. Peki bunu istiyor muydu? Kesinlikle hayır. Ancak Isaac de olumsuz sonuçlanırsa yine alkolikliğin, çapkınlığın dibine vuracaktı. Tıpkı geçen sene olduğu gibi. 14 yaşında bir kızın bunları yaşaması elbette hoş değildi. Psikolojisi içten içe bozulmuştu, zor bir dönemden geçmişti. Yanında birkaç gerçek arkadaş vardı. En başta Bastet.. Her haliyle kabul etmişti onu. Düşüncelerinden sıyrıldı Holly ve aynaya son kez baktı. Isaac, erkek melek olacaktı; Holly ise şeytan kız. Onları sembolize ediyordu bu kostümler adeta. Gülümsemeye çalıştı ve Büyük Salon'a doğru yol aldı.

İçeri girdiğinde zombi kılığındaki garsonlardan birinin tepsisinden kaymak birasını alıp gözleriyle Isaac'i aradı. Kostümü oldukça açık ve seksiydi, bu yüzden duyduğu ıslık seslerini yadırgamadı. Birkaç erkeğe selam verip "Gerizekalılar," diye mırıldandı ve meleğine bakındı. Büyük beyaz kanatlar, kusursuz bir yüz.. Isaac'i gördüğünde ister istemez gülümsedi ve yanına doğru ilerledi. Isaac, oturduğu yerden ona baktı ve Merhaba demek istermiş gibi yukarı kıvrıldı dudakları. "Olanları açıklamak istiyorum ve şuan yeri veya zamanı olup olmadığını söylemen umrumda değil. Açıklamalıyım, Isaac." Kelimeleri tane tane ve anlaşılırdı. Ancak şimdi söyleyeceği cümleleri kesinlikle karmaşık olacaktı, heyecan yapacağı belliydi. "Bak, o gün eğer öyle bir şey düşüneceğini tahmin etseydim, bırakmazdım. Merlin aşkına, seni istediğimi bilmiyor musun! Ancak dediğim gibi, bir şeyler hissettiğim ikinci kişisin, bunun sonunda da yine üzülmek istemiyordum. Ancak amacıma pek ulaşabildiğim söylenemez," dedi ve derin bir nefes aldı. Kısık ve duygulu bir sözle devam etti. "Üzüldüm Isaac, üzülüyorum. Ve böyle yapmaya devam edersen üzüleceğim."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Anastacia Bouviér
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Anastacia Bouviér

RP Yaşı : 15
Mesaj Sayısı : 2885
Gerçek Adı : Bilgö&Dilorağ&Örümcek.
Yaş : 26

2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: 2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu   2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 EmptySalı Eyl. 04, 2012 11:44 pm

Tam arkasını dönüp gidecekken geri döndü. Yüzünde bir çeşit gülümseme vardı. "Güzellik, gerçek aşkın sihri bu!" dedi ve gözlerimiz buluştu. Bir süre öylece bana inanılmaz derecede tanıdık gelen gözlere baktım. Ah, tabii ya, ne kadar da aptaldım! Dave'den başka kim Jack Skellington kostümü giyip bu baloya yalnız gelip bana böyle sözler söyleyebilirdi ki? Yine de öylece gözlerine bakmaya devam ettim ve sızlamaya başlayan kalbimi umursamadım. Ne de olsa her zaman aynı durumdaydı. Şimdilik tek istediğim şey kalabalığa karışıp yok olmaktı. Eğer yalnız kalsaydım Dave'i daha çok düşünürdüm çünkü. Tam onun aşkla dolu gözlerinden bakışlarımı ayıracaktım ki sessiz sedasız, kısık ve güçsüz çıkan sesi beni olduğum yerde durdurdu. "Cia, açıklamama izin ver, lütfen. Her şeyin, her şeyin bir açıklaması var. Ve sen böyle yaparak bize haksızlık ediyorsun. Bana, kendine.. Ve en önemlisi aşkımıza! Beni sevdiğini inkar etme, mon amour. Seni sevdiğimi biliyorsun. Gözlerima bakarak anlayamıyor musun bunu? Bir aptal sarışın için yazık etme bize." Adeta bir aptaldı. Nasıl onu sevmeme ihtimalim olduğunu düşünebilirdi ki? Sinirle elimdeki yarısı içilmiş kaymak birasına baktım ve öteki saniye bütün kaymak birası Dave'in yüzünden takım elbisesine damlıyordu. Bir iki saniye boyunca kocaman kocaman gözlerle ona baktım. Açıkçası bunu yapmak istediğimi aklımdan bile geçirmemiştim. Vücudum kendi kendine hareket etmiş gibiydi. Bir anda kendime geldim. "Özür dilerim, özür dilerim! Böyle yapmak istememiştim. Ah, her şeyi mahvettim!" dedim kendi kendime dövünürcesine. Bir yandan da Dave'in elini tutmuş, onu sürükleyerek ortak salondan çıkarmıştım bile. Neresi olduğunu bilmediğim koridorda durduğumuzda derin bir nefes aldım ve asamı yüzüne uzatıp "Aklapakla." diye mırıldandım. Büyüyle beraber yüzündeki makyaj da gitmişti. Asamı indirdiğimde utancımdan Dave'in yüzüne bakamıyordum. Sanki 12 yaşındaki, onu daha yeni tanımış olan Anastacia'ya dönmüştüm birden. Ama yine de terastaki olay aklıma geldikçe sinirleniyordum. Merlin... Ne değişken ve gariptim şu sıralar.
"Özür dilerim," dedim dudağımı ısırarak. "O tokat için özür dilerim... Seni bu kadar süründürdüğüm için de özür dilerim. Ama beni de anla. Beni tekrar bırakacağın için korkuyordum. Her neyse. Ben," Rahatsızca yerimde kıpırdandım ve yanaklarımın mavi makyaj katmanı altında kızardığını hissetmeden önce başımı kaldırıp gözlerine baktım. "S- Seni seviyorum."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Felix Felicis

Felix Felicis

Mesaj Sayısı : 349
Gerçek Adı : Bilgö&Dilorağ&Örümcek.

2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: 2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu   2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 EmptyÇarş. Eyl. 05, 2012 12:39 am

Ben ona bakarken teşekkür gibi içten bir gülümseme yolladı bana "Bana kendinden bahsediyordun. Ailenden," dedi ve bana beklentiyle baktı. Ailemden bahsetmediğime emindim. Kimseye ailemden bahsetmezdim. Bahsedilecek bir yanları yoktu. "Hadi ama, bana anlatabilirsin. Zaten çok sarhoşum, yarına unutmuş olurum," dedi ve yanımızdan geçen zombi kılıklıdan bir kaymak birası daha aldı. Ben de daha kendiminkini yudumlarken şöyle bir düşündüm. Cidden haklı olabilirdi. Hem, şimdiye kadar sahip olmadığım bütün arkadaşlarımın yerinde Aleks varmış gibiydi. Derin bir iç çektim onunla eş zamanlı olarak. "Seni bekliyorum ama, hadi. Lütfen. Seninle ilgili bir şeyler öğrenmek istiyorum, yeminli savaşçımı iyice tanımak istemem suç mu?" dedi ve küçük bir kahkaha attı. Bir süre yüzümde gergin bir ifadeyle öylece boşluğa baktıktan sonra ona bakıp gülümsedim. Her zamanki umursamaz halimi takınacaktım. Omuz silktim. "Aslında öyle çok da meret bir ailem yok. Benimle pek ilgilenilmezdi küçükken. Şimdi de ben ne onlarla ne de etrafımla ilgileniyorum," dedim umursamaz bir tonla. Sonra ortamın gereğinden fazla ciddileştiğini fark edip Aleks'e göz kırptım. "Ama siz istisnasınız, Tanrıçam," Yüzümü onunkine yaklaştırıp hafifçe dudaklarımı ısırdım. "Sizinle istediğiniz kadar ilgilenebilirim." dedim Aleks'in kocaman kocaman olmuş gözlerine bakarken. Sonunda geri çekilip kocaman bir kahkaha attım. Bir yandan da Aleks'in itirazlarına rağmen yanaklarını sıkmakla meşguldüm.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Daniel Aldous Raven
VII. Sınıf
VII. Sınıf


Mesaj Sayısı : 84
Gerçek Adı : Ömer
Yaş : 30

2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: 2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu   2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu - Sayfa 3 EmptyÇarş. Eyl. 05, 2012 1:22 am

Ellerimden aldığı bira gibi, çekip almıştı birden düşüncelerimi. Aman tanrım, ne oluyordu böyle !? Slytherin’in hatta okulun en ulaşılmaz kızlarından birisiydi. Roxanne Delacroix az önce elimden bira kadehini alıp, ismimi söylemişti. Hayır, ben bugün cidden rüyadaydım. Hem olumlu, hem olumsuz. “Balodan hiç zevk almıyormuşsun gibime geldi, sana yardımcı olmak için burdayım.” Bir anlık hayallere kapılmışken, sözleriyle aptal bakışlarıma karşılık vermişti. Gözlerime inanamayacağım bir geceye merhaba diyordum. Hem de tam karşımda seksilik içerisinde, duran bir Roxanne ile. Bir anda bakışlarımı kaymakbirama çevirip, hızlıca tekrar bana bakan gözlere çevirmiştim. - Hayal olup olmadığını kontrol etmek için - Aptal bakışlarımı şüpheci bir tavır haline dönüştürerek konuştum: “ Roxanne Delacroix? “ Sadece ismi çıkmıştı ağzımdan. Sözlerimi devam ettirerek: “ Şey sadece ben senin… “ yine tıkanmıştım. Ah, neler oluyordu bana böyle. Hafiften kekeleyerek: “ Y—ani sen o değilsin, değil mi ? “ dedim. Fakat emindim, karşımdaki oydu, düzeltmem lazımdı. Kaymakbirasından yudum alan kıza: “ Ya kusura bakma, ben sadece inanamadım şu an. İsmimi biliyorsun, bana yardım etmek için buradasın. Öldürecek misin, boğazlayacak mısın ya da şey bilirsin. “ dedim ve yutkunarak: “ Gözlerimin içine bakıp, bu dansı bana lütfedecek misin? “ devam ettim. Oha! Neler diyordum lan ? Karşımdaki kız kesin Slytherinli bir kavalye getirmiştir, o kötülük abidesi kavalyenin önünde halimi düşünemiyorum. Bir anda kendime gelerek: “ Şey, aslında dur dur dans etmeyebiliriz, şaka yaptım. “ dedim. Saçmalıyordum, evet; ama bu kadar seksi ve ulaşılmaz bir kızın yanında kim saçmalamazdı ? Ashley için duyduklarımdan sonra, Roxanne için ne yapmam gerekirdi ? Bu kadar güzel bir kız zaten benim için bir hayalin ötesine geçemezdi. Sevemez miydim onu ? Severdim; ama yakama yapışırlardı. Peki ama kim yapışacaktı ? Ben güçlüyüm, üstelik artık korkakta değildim. Duraksayıp cadının gözlerinin içine aynı aptallığı takınarak bakmaya devam ettim. Kesinlikle dans etmek, o gözlere yakından bakmak, o muhteşem kokuyu içime çekmek istiyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

2006 Yılı Cadılar Bayramı Balosu

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
3 sayfadaki 4 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki

 Similar topics

-
» Cadılar Bayramı Balosu
» 2006 Yılı Noel Balosu
» 2007 Yılı Noel Balosu
» 2006-2007 Yılı Ödülleri
» 2007-2008 Yılı Açılış Şöleni

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: hogwarts cadılık ve büyücülük okulu :: Büyük Salon-