Holly düşüncelerin arasında boğuluyor gibiydi. Yüzünün ifadesi sürekli değişiyordu, gözleri anlamsız bakıyordu. Onu kırdığını biliyordu Isaac, bunu istememişti. Ama ileride daha fazla kırılmaması için yapması gereken şey buydu. Holly'nin boş bakışlarının ardından geleceği şeyi biliyordu artık Isaac, ama umursamadı. Holl istediği kararı vermekte özgürdü, ona hiçbir şekilde engel olamazdı. “Üzgünüm, Isaac. Bu kadar belirsizlik benim için fazla.” Holly yavaşça kapıya doğru ilerliyordu. Isaac hızlıca düşünmeye başladı, onu bu şekilde üzüp yollamak en son isteyeceği şeydi. İnsanların kalbini kırmayı çabuk başarıyordu, herkeste umursamasa da o Holly'di. Tüm bencil kişiliğine ve zehrine rağmen Isaac'e saflığını göstermişti, Isaac onun içinde bir yerlerdeki saflığı gün yüzüne çıkarmayı başarmıştı. Şimdi onu bir kez daha böyle kırıp yollayamazdı. Bir son olacaksa da, o son kesinlikle böyle olmamalıydı. ''Holl, üzgünüm. Seninle Noel balosunda buluşalım olur mu? Fazla gecikme,'' dedi sıradan bir ses tonuyla. Ne heyecanlı nede herhangi bir duygu yoktu ses tonunda. Artık gitmesine izin verebilirdi. Kızın sınıftan çıkışını görmemek için sırtını döndü. Gözleri tekrardan esrarengiz Hogwarts bahçesindeydi. Kar tüm bahçeyi bir örtü gibi kaplamış, güzelliğine güzellik katmıştı.