AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 Eksik

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Lysander Niocnas

Lysander Niocnas

Mesaj Sayısı : 20
Gerçek Adı : It's 'Sefa' bitch?!

Eksik Empty
MesajKonu: Eksik   Eksik EmptySalı Nis. 26, 2011 8:17 pm

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lysander Niocnas

Lysander Niocnas

Mesaj Sayısı : 20
Gerçek Adı : It's 'Sefa' bitch?!

Eksik Empty
MesajKonu: Geri: Eksik   Eksik EmptySalı Nis. 26, 2011 8:17 pm

Kalabalıktan bir an önce kurtulmak için hızlı adımlarla yürürken, ruh halimi tam anlamıyla yansıtan gökyüzüne baktım: Bulutlu. Memnun değildim. Havanın güneşli olması durumunda da aynı şekilde düşüneceğimi biliyordum. Tek fark, o zaman benim dışımda her şeyin 'güneşli' bir hal aldığına bozulacaktım, tıpkı benim gibi bulutlanmalarına değil. Bir yandan, sana diyorum, göl kenarının keyif vermesi gerekmez mi, diye vızıldayan iç sesimden kurtulmak için her şeyi yapabilirdim. Vızıldayan ses bu sefer, düşünecek iyi bir şeyler olmalı, deyince ona hak verdim ve tüm sinirlerimi bir önceki gece Ortak Salon'da, önümde duran parşömenleri kelimelerle doldurmaya çalışırken aklıma gelen Muggle müziğine odaklanmaya zorladım.

Run fast for your mother run fast for your father,
Run for your children for your sisters and brothers.
Leave all your love and your longing behind you,
Can't carry it with you if you want to survive.

Adımlarımı neyin aksattığını merak ederek -ve müziğin ritmini unutmama neden olduğu için huysuzluk ederek- başımı yukarı kaldırdım. Daha kimin ya da neyin beni durdurduğunu görmeden söylenmeye başlamıştım: ''Önüne bakmaktan aciz misin sen?'' Gördüğüm yüzse, başlı başına şaşırtıcıydı. Karşımda duran kız hakkında hangi binada olduğu dışında hiçbir şey bilmiyordum. Bu beni kötü hissettirmedi; büyük ihtimalle o da Hogwarts'taki çoğu kişide olduğu gibi uzun, kendine güvenen -en azından öyle görünmeyi başarabilen- çehrem dışında tanıdık gelen hiçbir şey bulamıyordu bende. Haklıydı, artık ben de bulamıyordum.

Asıl tuhaf olan, kızın konuşmamasıydı. Savunmaya geçmiyor ya da benimkine karşılık herhangi bir hakarette bulunmuyordu. Rahatsız olduğunu sadece gözlerinden anlıyordum. Mavi, bir an için aynada gördüklerime benzettiğim gözleri boş bakıyordu. Hayır, 'boş' tanımı yeterli değildi sanırım. Boşluğun içinde birtakım duygular vardı. Daha önce bana çarptıkları için birçok kişiyi gereksiz yere azarlamıştım. Fakat bu ağzını bıçak açmayan kızın karşısındayken, kaçıp gitmekle orada durup kızı daha fazla sinirlendirmek arasında seçim yapmaya çalışıyordum. Ve tahmin edin, evet, seçim yapmak konusunda ilk defa kendimi bu kadar beceriksiz hissediyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Liesje de Ruyter



RP Yaşı : on beş
Mesaj Sayısı : 47

Eksik Empty
MesajKonu: Geri: Eksik   Eksik EmptySalı Nis. 26, 2011 8:35 pm

Bazı hikayeler, mutlu son için yaratılır, çoğu yarım kalır, eksik kalırdı. Tıpkı benim gibi. Basit iki kardeşin, basit, eksik kızı, Nadine Fitzgerald gibi. Bunun kader olduğuna o kadar inanmak istiyordum ki bazen: Kendi hayallerimin içine ruhumu hapsediyor, yaşamı basit bir fantezi kılıyordum. İsteklerim, tükenmeyi bilmeyen derin arzularım vardı, doyumsuz yapımın getirileri olan arzularım... Ve tahmin bile edemezdiniz en ufak bir melodiye duyduğum merakı, açlığı. Siz çoğu şeyi tahmin edemezdiniz; çünkü siz ben değildiniz. Özellikle bunu asla bilemezdiniz.

Kendi kendime her şeyin güzel olacağını söylemek istiyordum. Ne de olsa, buğulu havada kuşlar, benden daha gelişmiş, benden daha güzel kuşlar vardı. Bir kuşu kıskanmak nedir, bilir miydiniz? O küçük kuşun yapısı bile benimkinden karmaşıktı. Ben basit bir kızdım ve bunu kabullenmiş, üstelik de işi mazoşizm boyutuna getirmiştim. İnsanları, benimle dalga geçtiklerini duymamak beni kırmış, canımı yakmıştı. Bu iğrençliğin bedelini ne olursa olsun ödeyecektim, gerekirse, kendim tarafından yapacaktım bunu. Artık hiçbir şeye güvenmiyordum; zira kendimi tanıyamaz bir vaziyetteydim. Bu kuyu, bu dipsiz kuyu, sonunda beni de kandırmıştı demek. Oysa hiçbir şeye güvenmek istemeyen insanlarla, kille oynarmışçasına, ironi yaratmaya o kadar aşinaydım ki... Ve dünya bir kere daha değişti.

Derin bir nefes aldım, henüz buna yetkim varken, çekinmeden yaptım bunu. Birkaç saniye sonra birine çarpmam önemli değildi, nefes alıyordum ya. Melankolik bir neşe, sanırım tanımım buydu. Ağzını oynattığını gördüm, evet, beni azarlıyordu. Güzel, diye düşündüm. Bugünlük payımı aldım. Yutkundum ve düşündüm. Eğer kelimeler, boğazımda tıkanmasalardı, ne olacağını düşündüm. Koca bir hiçi düşündüm, her zaman yaptığım gibi. Başımı kaldırdım ve uzun çocuğun gözlerine baktım. Güzel gözleri vardı, her şekilde benden iyiydi. İnsanları, kendimle kıyaslamaktan asla vazgeçmeyecektim. Bekledim, diğerleri gibi yapmasını bekledim. Bana gülüp, bir daha çarpmasını ve kaybolmasını bekledim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lysander Niocnas

Lysander Niocnas

Mesaj Sayısı : 20
Gerçek Adı : It's 'Sefa' bitch?!

Eksik Empty
MesajKonu: Geri: Eksik   Eksik EmptySalı Nis. 26, 2011 8:52 pm

Onu incelediğinizde, yorgunluğunun 'saçlarına' bile yerleşmiş olduğunu görebilirdiniz. Derin bir nefes aldığında esen hafif rüzgarın oynattığı, tuhaf şekilde yaşlı kadınlarınkini hatırlatan bir sarılığı olan saçları, alelade toplanmış olmasından mı, farkına varamadan düşünmeye iterdi sizi. Oh, fakat bir şey vardı. Siz Lysander Niocnas değildiniz, bu yüzden olacak ki, yüzünüze küçümseyen bir ifade yerleştirip kızı orada bırakabilirdiniz, bırakırdınız. Oysa ben, nedenini merak ediyordum. Neden çekip gitmediğini ve neden tek bir kelime etmediğini. O sırada müziğin sonunda, kadife sesli, adını bilmediğim kadının söyledikleri aklıma geldi ve Kara Göl'den, sarı saçlı kızın yanından gerçekten kaçıp Ortak Salon'un tanıdıklığına gitmek istedim.

Leave all your love and your longing behind you,
Can't carry it with you if you want to survive.

Gözlerim yüzünden ayrılıp yere eğildiğinde, eski görünümlü çantasının üzerindeki -muhtemelen herhangi bir asanın zarif bir el hareketiyle kullanılmasının sonucu olan- özenle yazılmış isim etiketini gördüm: ''Nadine Fitzgerald'' Bir an içimden, güzel bir ismin var, demek bile geçmişti ama içinde olduğum durumun garipliğini sezince, davranışlarımı 'normal'e ayarlamanın daha iyi olacağına kanaat getirdim ve düşüncelerimi yansıtan buruşuk bir ifadeyle sordum: ''Tanrı aşkına, beni duyuyor musun?''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Liesje de Ruyter



RP Yaşı : on beş
Mesaj Sayısı : 47

Eksik Empty
MesajKonu: Geri: Eksik   Eksik EmptySalı Nis. 26, 2011 9:14 pm

İnceledim. Etraftaki insanların teker teker kayboluşunu inceledim. Çocuğun kaslı kollarını inceledim. Vitaminsizlikten bembeyaz olmuş tırnaklarımı inceledim. Kendi kendime gülümsedim. Her şey bu kadar yüzeyseldi işte. Aşk yüzeyseldi, 'aşk yapmak' yüzeyseldi, merak yüzeyseldi, koku yüzeyseldi ve ses... Sesin ne olduğunu bilmem mümkün olsaydı keşke. Onu da yüzeysel olarak nitelendirmek için her şeyimi verirdim. Gözlerimi, saçlarımı, dokumu. Sonra hayır dedi içimdeki ses, o zaman da onları arardın. Haklıydım, mutsuzdum, somurttum. Anladım ki: Haklı çıkmayı sevmiyordum. Benim hırsımdan başkaları nasibini almamıştı, ben de almamıştım. Benim hırsım mı vardı sahi?

Beni izliyordu. Üstelik küçümsüyor da sayılmazdı. Bir an için aklımdan güzel düşünceler geçti. Güzel; ama masum düşünceler. Hayal bile kurdum, bunun için çocuğa teşekkür etmem mi gerekiyordu? Ona aşık olduğumu hayal etmedim, daha parlak şeyler vardı aklımda. Sesi. Sesi nasıldı acaba? Yoksa ifadesini ustalıkla gizlemiş bir oyuncu muydu? Saf bir kızı kandırması çok da zor olmasa gerekti. Bunun bilincine varınca, şüpheciliğin uç noktasında, kendime geldim. Bana yeterince güzel şey düşündürtmüştü, daha fazlasını, hak etmem gerekirdi.

Yine de gözüm ilişti ona. Ona bakmamamı söylese, duyamazdım; bu yüzden sıkça yere çeviriyordum bakışlarımı. Tekrar ağzını oynattı. Yüzü buruşmuştu ve bu merağımın başlıca kaynağıydı. O gün, tesadüfen, pek de ağır olmayan çantamın içinden bir parşömen, mürekkep ve hokka çıkardım. Özenle, 'Ben sağırım,' yazdıktan sonra gözlerimi yere diktim ve omuzlarımı silktim. Sanki umrumda değilmiş gibi. Oh, umrumdaydı. Fazlasıyla umrumdaydı hem de.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lysander Niocnas

Lysander Niocnas

Mesaj Sayısı : 20
Gerçek Adı : It's 'Sefa' bitch?!

Eksik Empty
MesajKonu: Geri: Eksik   Eksik EmptySalı Nis. 26, 2011 10:23 pm

Adının Nadine Fitzgerald olduğunu öğrendiğim kızın yüzüne tanımadığım bir ifade yerleşirken, bir türlü çekip gidemediğimi fark ettim. Neden mi? İnanın, kendi kendime sorduğumda bile cevaplayamayacağım bir soruydu bu. 'Her neyse,' deyip anında yok olabilirdim oysa. Yok olmak konusunda gerçekten iyiydim. Tekrar kızın suratındaki ifadeye baktım. Neydi bu? Ne hissediyordu? Bir kere bile -nedenini bilmediğim bir şekilde- konuşmayan Nadine, ne demeye hazırlanıyordu? Bu sorunun cevabını alacak olanın kulaklarım olmayacağını, yakında öğrenecektim.

Ben varlığımı fark ettirmemeye çalışarak onu izlerken, o bir şey hatırlamış gibi çantasına eğildi ve eline buruşmuş bir parşömen parçası, hokka, mürekkep ve tüylü kalem çıkardı; ne kadar olduğunu ancak tahmin edebileceğim bir süre boyunca elindeki parşömene bir şey yazdı. Ardından, çok normal bir şey yaptığını düşünür gibi saçlarını gözünün önünden çekti, son bir kez yazdıklarını kontrol etti ve parşömeni bana gösterdi. Yazdığı iki kelime boğazımda bir şeylerin düğümlenmesine neden oldu. En ekşimsi ve alçak duygu, acıma, diye bir ses duydum. Bu sefer konuşan iç sesim değildi. Duyduğum ses bana aitti ve o gün ilk defa doğru bir şey söylemiştim.

Parşömende, 'Ben sağırım,' yazıyordu. Öylesine anlaşılmaz, yabancı bir şeydi ki o 'sağır' kelimesi bana, ne tepki vereceğimi bilmiyordum. En sonunda derin bir nefes aldım ve bana daha önce hiç rastlamadığım türden bir umursamazlıkla bakan kızın gözlerinin içine bakarak, zorla konuştum: ''Biliyorum, bir şey ifade etmiyor ama, üzgünüm. Sana acımıyorum. Sadece üzgünüm.''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Liesje de Ruyter



RP Yaşı : on beş
Mesaj Sayısı : 47

Eksik Empty
MesajKonu: Geri: Eksik   Eksik EmptySalı Nis. 26, 2011 10:59 pm

Her şey basit eylemlere dönüşmüştü. Nefes almak gibi, kokuları duyumsamak gibi. Sadece gitmiyordu ve bunu garipsememek elde değildi. Tanrı aşkına, ne yapıyordu bu çocuk böyle? Niye yapıyordu? Benimle dalga geçmek için bu kadar çaba harcaması gerekmediğini fark ettiğimde, içimde usulca kopan şey bir fırtınaydı. Yutkundum, bunu, refleksim haline getirmiş olmalıydım. Kirli -belki de açık- sarı saçlarımı, gözlerimin önünden çektim ve ona baktım. En azından bunu denedim.

Güzel gözleri olduğunu söylemiştim, değil mi? Gerçekten de güzel gözleri vardı. Aslında epey de yakışıklıydı, hoş bir çehresi, uzun ve kaslı bir vücudu vardı. Güzel kokuyordu ve... Ve sesini duyamıyordum. Yüzüme tokat gibi çarpan bu gerçek, gereğinden fazla acıtmıştı. Ona umursamaz bakışlar atmak için direndim; pek de başarısız olmuşa benzemiyordum anlaşılan. Gözlerimin tam içine baktığında, vücudumu bir ürperti dalgası sardı. Yutkundum, yine.

Benimle birlikte derin bir nefes aldı, bunu birlikte yapmamız, gülümsememe neden olmuştu. Bir saniyelik bir gülümseme, belki. Titriyordum. Bozuk, acımı hiçbir zaman yeterli görmeyen genlerimin, bahşettiği ayrı bir hastalık olabilirdi bu da. Ağız okuma konusunda pek iyi değildim; ama 'Üzgünüm,' dediğini anlamıştım. Belki de sadece buna inanmak istiyordum. Benimle gerçekten de konuşmak isteyebileceğini düşündüm. İsmimi yazdım kağıda, nasıl telaffuz edildiğini bilmediğim ismimi: 'Nadine.' Ve ufak bir tebessümü de esirgemedim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lysander Niocnas

Lysander Niocnas

Mesaj Sayısı : 20
Gerçek Adı : It's 'Sefa' bitch?!

Eksik Empty
MesajKonu: Geri: Eksik   Eksik EmptyÇarş. Nis. 27, 2011 4:51 pm

Dostum, sen tam bir salaksın, bunu biliyor muydun? Kızın seni duyamadığını bilmiyorsun ve hala üzgün olduğunu söylemeye devam ediyorsun. Oh, aslında evet, doğru söyledin; bir şey ifade etmiyor. İç sesimi susturmayı başarmıştım fakat anlaşılan, söylenme sırası bana gelmişti. Beynimin 'mantık' bölümünün çok uzağında bir yerlerde olasılıklar ve düşünceler çarpışıyordu. Hangi birinin savaşı kazanacağını kim bilebilirdi ki? Apaçık tek bir gerçek vardı: Hava soğuyordu ve ayaklarım tabanları yağlamakla oldukları yerde sonsuza kadar kalmak arasında gidip geliyordu. Yapacak bir şey bulmalıydım. Ben tüm vücudumda ve aklımda oluşan aksaklıklarla ilgilenip yüzüme boş bir ifade yerleştirmeye çalışırken, kız yine çantasını açtı ve bir parşömen parçası çıkardı. Aynı özen ve zariflikle kağıda bir şeyler çiziktirirken, midemde bir şeylerin patladığından gayet emindim. Bugün şekerleme yedin mi, Lysander? Hayır. O zaman kesinlikle bundan korkman gerekiyor.

'Nadine.' Kızın isminin yazılı olduğu parşömen önümde belirip siyah gömleğini görünmez yaptı. Akşam Ortak Salon'da eski defterime bir şeyler karalarken neden el yazımın Nadine'inki gibi güzel olmadığını merak edecek ve -küçük bir özentiyle- onunkinin aynısını yapmayı deneyecektim. Gözlerimi kaldırıp sarı saçlı kıza baktığımda bana gülümsediğini kavrayabilmem dakikalar aldı. Dakikalar! Bu sefer iç sesim ne kadar şapşal olduğumla ilgili bir şeyler mırıldandı; bu sefer ona hak verdim. Bu tebessüm karşısında Nadine'e en kayıtsız gülüşlerimden birini hediye ettim. Her şey yavaşça yerine oturuyordu. Midemdeki kasılma gitmiş, beynim her zamanki hızıyla çalışmaya başlamıştı. Üzerinden belli bir süre geçen her söze alışırsınız, diye geçirdim içimden. Bunlar birkaç yıl önce ölen ağabeyimin sözleriydi; elbette, nadir zamanlarda doğru şeyler söylerdi. Bazen.

Yüzümdeki gülümsemeyi silmeden, tıpkı onun yaptığı gibi çantama uzandım, içinden mürekkep, hokka, tüy kalem ve parşömen çıkardım. Boşuna zaman kaybedeceğim için, yazacaklarımı onun yazdıklarına benzetmek için uğraşmadım bile. Aklıma gelen ilk şeyi yazdım: 'Lysander. Ve senin güzel gözlerin var.'
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Liesje de Ruyter



RP Yaşı : on beş
Mesaj Sayısı : 47

Eksik Empty
MesajKonu: Geri: Eksik   Eksik EmptyÇarş. Nis. 27, 2011 5:46 pm

Bir an için yazıma fazla takıldığını düşündüm. El yazısı konusunda biraz özenli olabilirdim; ama çocuğun tepkisini tam olarak kavrayamamıştım. Sonunda, gözleri, gözlerimle buluştuğunda, bana gülümsedi. Üstelik bu kayıtsız bir gülüştü, benim hiç beceremediğim türden bir gülüş. Gözlerim kamaşmadı, karnımda kelebekler uçuşmadı; sadece içim ısındı. Ve bu duygu fena halde hoşuma gitmişti. Bu anı tekrarlamak için her şeyimi verirdim. Bir saniye, az önce, aynı şeyi işitebilen kulaklar halinde söylemiyor muydum? Bir ironi daha. Daha fazlasını kaldırabilir miydim? Hayır. Belki. Sanırım. Evet. İstemek başarmanın yarısıydı, ya da öyle bir şeyler.

İsmini sunup, gitmesini bekledim. Beklemeyi alışkanlık haline getirmiştim, üstelik şu an, zaman durmuştu. Yüzündeki gülümseme hala silinmemişti, karnımın içine gizlenen huzur ve mutluluk bir yana, bana sandığımdan da geniş kapsamlı bir cevap vermişti. 'Lysander. Ve senin güzel gözlerin var.' Cümleleri irdelemeden önce, el yazısına baktım. Daha önce hiçbir erkeğin el yazısını görmemiştim ve Lysander'ın yazısı güzeldi. Fazla güzeldi. Belki de 'a' harfini nasıl yaptığını bana öğretebilirdi. Boş hayaller. Cümlelere geçtim: Güzel bir ismi vardı, Yunanistan kökenli olduğunu hemen anladım. Ve ikinci cümle. Dudağımı ısırdığımı fark ettiniz mi? Evet, bunu yaptım. Ellerimle, gözlerimi kapatırken, gülümsüyordum. Bunu o kadar normal bir şeymiş gibi yapıyordum ki... Anormal olan şey bu olabilirdi.

Ellerimi çektim ve bir parşömen daha çıkardım. Kendime engel olamadan yazdım cümlemi. 'Sen de kurabiye gibi kokuyorsun.' Ardından parşömenin arka tarafını çevirdim ve çocuğun şaşkın bir ifadeye bürünen -bu sadece iyi bir tahmindi- suratına bakmadan, yazmaya devam ettim. 'Demek istediğim, bu güzel bir şey. Ben kurabiye canavarı sayılabilirim.' Tekrar gülümsedim. Ona sesimi sunmaktan korkuyordum; çünkü daha önce hiç duymadığım bir şeyi, bir başkasıyla paylaşmak, bana fazlasıyla garip geliyordu. Aslında bana çoğu şey garip geliyordu; ama bu, çok farklıydı. Ya kötü bir sesim varsa, diye düşünüyordum. Ya bana gülerse. Paranoyak Nadine Fitzgerald için hayat buydu. İki dakika kaybolan kuşkular, daha keskin bir halde geri dönerlerdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lysander Niocnas

Lysander Niocnas

Mesaj Sayısı : 20
Gerçek Adı : It's 'Sefa' bitch?!

Eksik Empty
MesajKonu: Geri: Eksik   Eksik EmptyÇarş. Nis. 27, 2011 8:50 pm

Dudağını ısırdığını fark etmediğimi mi sanıyordu? Fark etmiştim; bir tesadüf. İçinde olduğumuz durum tesadüf müydü? Bu kelimenin gerçekliğini tartışacak vaktim yoktu. Nadine'e çarptığım -ya da o bana çarptığı- andan itibaren, bir şeyleri tartışmanın 'gerekli' olduğunu sanmıyordum. Hiçbir şey gerekli değildi. Hiçbir şeyden güzel şey var mıydı? Evet, belki de gözlerimin önünde duran parşömende yazanlar, güzellik konusunda hiçbir şeyle yarışabilirdi: 'Sen de kurabiye gibi kokuyorsun.' Şaşırmıştım. Kulaklarım henüz böyle bir cümleye hazır değildi, sanırım hiç olmayacaklardı. Ardından aklına o anda gelmiş gibi telaşla birkaç kelime daha çiziktirmişti; bu seferki kelimeler daha çok 'açıklama' niteliğindeydi: 'Demek istediğim, bu güzel bir şey. Ben kurabiye canavarı sayılabilirim.' Bu beni güldürmüştü. Kendini bir ironi içinde hissedip saçma şeyler yapan -pekala, ya da öyle yaptığını sanan- tek kişi ben değildim.

Gülümsemesinde tuhaf olan bir şeyler vardı; kahkaha atmaktan korkuyor gibiydi. Neden bu kadar şapşal olduğumu merak ettim. Onun yerinde olsam, daha önce hiç duymadığım sesin, kendi sesimin, bir başkasının kulağına alelade bir ritmde gitmesine izin verir miydim, ister miydim böyle bir şeyi? Tüm bunların farkında olmama rağmen, anlayamadığım, yabancı hissettiğim öyle çok şey vardı ki Nadine'le ilgili, fakat tüm kuşkuları rafa kaldırmaya kararlıydım. Aklımın başında olduğu zamanları detayların sinir bozuculuğuyla ilgilenerek geçirmeyecektim. Kararlılık, diye mırıldandı biri, bazen işe yarıyor, diye de ekledi.

Elimde hazır duran parşömene yazmaya başladım. Yazdım, aklıma geldiği gibi, parşömenin üzerinde mürekkep izleri halinde duruyordu kelimeler: 'Nadine, dün gece dinlediğim bir şarkı, arzuları bir kenara bırakmamı söylüyordu. Onlar içimdeyken hayatta kalamayacağımı. Bana göre, eh, eğer bu düşüncem seni rahatsız etmeyecekse, Mugglelar hiçbir zaman haklı olmadılar, maalesef.'
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Liesje de Ruyter



RP Yaşı : on beş
Mesaj Sayısı : 47

Eksik Empty
MesajKonu: Geri: Eksik   Eksik EmptyCuma Nis. 29, 2011 10:11 pm

Herkes ihtiyaç duyardı. Herkes. Sevmeye, sevilmeye, sevişmeye, neşeye, içkiye, uyuşturucuya, kedere, umuda ve nicelerine. Sese. Benim özlemim ve açlığım seseydi. Özellikle karşımdaki çocuğun sesine. Ondan herhangi bir üçüncü sınıf da etkilenebilirdi, evet; ama beş yıldır, benimle -zorunda olmadan- konuşan tek kişi oluşu... Derin bir nefes aldım, en azından bunu denedim. Ondan hoşlanmak benim için bu kadar da anlık bir şeydi işte. Mekanik hareketlerle onu hücrelerime yerleştirirken, güzel güldüğünü yeniden fark ettim. Ve tahmin edin, bu bulaşıcıydı. Gülümsüyordum. Hem de huzurla. Yine de bir eksiklik vardı, ben gülemezdim. Gerçekten, bunu yapmak benim için fazlasıyla zordu.

İzin verdim. İzin verdim ki, parşömeni anlamlandırsın. Günümü tekrar doğursun. İzin verdim ki, Güneş'i daha güzel kılsın, göl, gereksiz ışıklardan arınsın. Duru göl ve yansıması. Sanırım, onu, oradan incelemek daha keyifliydi. Parşömende bıraktığı izleri gördüm. 'Nadine, dün gece dinlediğim bir şarkı, arzuları bir kenara bırakmamı söylüyordu. Onlar içimdeyken hayatta kalamayacağımı. Bana göre, eh, eğer bu düşüncem seni rahatsız etmeyecekse, mugglelar hiçbir zaman haklı olmadılar, maalesef.' Doğruydu. Her şeyi basit arzulara dönüştüren ben değil miydim? Dudağımı tekrar ısırmamak için çırpındım. Kur yapıyor gibi görünmek istemezdim. Sanki bunu becerebilirmişim gibi.

Çantamı yere bıraktım, ardından ben de oturdum. Çıkardığım parşömene yazarken, o da karşıma oturmuştu. 'Eğer arzuları bir kenara bıraksaydım,' Kağıdı gösterdim, ardından da yutkundum. Cümlenin devamının, benim gibi birinden çıkacağını kim tahmin edebilirdi ki? 'Sesini duymaya can atamazdım.' Ardından dudaklarımı emdim ve bakışlarımı yere yönelttim. Onun için sinir bozucuydum, evet, öyleydim. Buradan bir an önce gitmeliydim, kesinlikle.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lysander Niocnas

Lysander Niocnas

Mesaj Sayısı : 20
Gerçek Adı : It's 'Sefa' bitch?!

Eksik Empty
MesajKonu: Geri: Eksik   Eksik EmptyCuma Nis. 29, 2011 10:49 pm

Nedenini ne kendime ne de başkalarına açıklayamayacağım şeylerin sayısı gitgide artıyordu. Elindeki buruşuk parşömen parçasına, 'Eğer arzuları bir kenara bıraksaydım, sesini duymaya can atamazdım.' yazan Nadine adındaki kız da, açıklamanın yakınından bile geçemeyeceğim şeylerden biriydi. Belki de böyle şeyleri kelimelere dökmemiz gerekmezdi. Belki de açıklayamadıklarımızdı, övündüğümüz değerleri oluşturanlar. Nadine karşımda dururken, 'değerlerden' sonsuza dek bahsedebileceğimin farkındaydım. O an farkında olmadığım tek şey, onun beni duyamayacağıydı. Kitap okuyarak geçen saatlerden sonra, uzun süre konuşmadığımda çatallı çıkan sesimi, ya da feci Fransız aksanı taklidimi. Hiçbirini.

Ona bomboş bakarken, birden yere oturmuştu. Hiç tereddüt etmeden onun gibi yaptım, sırtımı yaslayacak bir yerim olmamasına rağmen kendimi iyi hissediyordum. Bu, son zamanlarla kıyaslanacak olusa, bir ilkti. Çantamdan bir parşömen daha çıkardım ve çirkin yazımla yazmaya başladım: 'Benim sesimi duysan, arkana bakmadan kaçardın. Bundan adım gibi eminim.' Yazdıklarımın yanına, kendime benzetmeye çalıştığım bir çocuk ve ağzından çıkan yamuk yumuk notalar çizerken, odaklanmaktan heykel gibi olan yüzümü hayal edebiliyordum. Muhtemelen bu görüntü onu korkuturdu. Fakat bu benim en son isteyeceğim şeydi. Öğrencilerin her zamanki kuru gürültüsünü duymaktansa, bu huzurlu sessizliği içime çekmeyi yeğlerdim. Huzursuz sessizliği ve Nadine'den geldiğini tahmin ettiğim vanilya kokusunu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Liesje de Ruyter



RP Yaşı : on beş
Mesaj Sayısı : 47

Eksik Empty
MesajKonu: Geri: Eksik   Eksik EmptyCuma Nis. 29, 2011 11:15 pm

Lysander kimdi? Gerçekten, kimdi? Ben nasıl ondan bu kadar kolay hoşlanabilmiştim ve bunu itiraf ederken rahatsızlık duymuyordum? Bir ahlâksız mı olmuştum yoksa? Beni değiştirmesine izin veremem, diyordum. Beni ele geçirecek. Bunu o kadar kuşkusuz yapıyordum ki, sanki hayatıma girmeye çabalayan çok kişi varmış gibi. Bazen hayallere o kadar kapılıyordum ki, evrenin benim için yaratıldığını düşünüyordum. Tanrı'nın bana oyun oynadığını, benim dışımda herkesin piyon olduğunu. Üstelik hiç de çekingen değildim bu konuda, piyon olmaya niyetim yoktu. Sanki şahken bir halt olabiliyormuşum gibi. Bu oyunda, hayatta, pozisyonlar önemli değildi. Baksanıza, Lysander, şah gibi girmişti benim oyunuma. Üstelik bu oyun bitmemeliydi, hayır, henüz değildi.

Bana dokunan, kendimi duyamıyor olmam değildi artık. Tüm kusurları gidermiş, yeni anlamlar bırakmıştı. Üstelik lekeden farksızdı bu anlamlar, temizlemeliydi. Ona sorumlulukları yıkmıştım, buna can attığını düşünerek. Tanrı'nın oyununda, gülebileceğim saniyenin geldiğini düşünerek. Bir hiçi ardından da Lysander'ı düşünerek. Onun bir hiç olmadığının farkına vararak. Kendimi suçlayarak, kızararak. Ona nasıl bir hiç derdim? Suçlu muydum, masum mu? Şeytan ve meleğin çocuğuydum: Fitzgerald kardeşlerin.

Bana o kadar boş bakıyordu ki, damarlarımdaki kanlar kurudu. Eğer tekrar çantasına yönelmeseydi, korkabilirdim. Ürkekliğim onun tarafından yanlış anlaşılabilirdi üstelik. Bir nefes daha, çok az sabır. O bir şeyler yazarken, -bu neden uzamıştı böyle- zaman kazanmıştım. Hatlarını, saçlarını, vücudunu, her hücresini inceledim. Nefes kesiciydi. Parşömeni bana doğru çevirdiğindeyse, gülümsedim. 'Benim sesimi duysan, arkana bakmadan kaçardın. Bundan adım gibi eminim.' Ve birkaç şekil. O olduğunu anlamıştım; ama saç dokusunda bir eksiklik vardı. Resim konusunda takıntılı biri olarak, resmi tamamlarken, durdum. Saçları fazla dağıtmıştım. Anlık cesaretin kurbanı olarak, ona yaklaştım ve saçlarını, tıpkı çizdiğim gibi dağıttım. Fazla cesurca, Nadine, dedi içimdeki ses. Kendimi tanıyamıyordum. İç savaşı sonlandırmak için, çareyi yazmakta buldum. 'Diyelim ki ben kaçardım. Peki, sen niye kaçmıyorsun?'
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lysander Niocnas

Lysander Niocnas

Mesaj Sayısı : 20
Gerçek Adı : It's 'Sefa' bitch?!

Eksik Empty
MesajKonu: Geri: Eksik   Eksik EmptyC.tesi Nis. 30, 2011 5:50 pm

Çizdiğim, daha doğrusu çizmeye çalışırken altı yaşındaki bir çocuğu taklit ettiğim resme baktı. Orada duran koca kafalı şeyin ben olduğumu anladığı her halinden belli oluyordu: Kıvrılan dudakları, ardından yüzünün sanki yasaklı olan bir şeyi yapıyormuş gibi bir şekil alması... Varlığının nedenini bilmesem de, ben de o suçluluğu iliklerime kadar hissediyordum. Bir şey, yapamazsın, diyordu. Yapmayı sürdürdüğümde de suçluluk tarafından kıskıvrak yakalanıyordum. Başımı kaldırdığımda, Nadine ise resme eleştirel bir gözle bakmaktaydı. Resim konusunda benden daha duyarlı olduğunu anladım. Seslere karşı duyarsızlığı düşünülürse, çok güzel resim yapıyor olabileceğini fark ettim, ardından onun elinin çizdiği resimleri görmeyi ne kadar isteyeceğimi...

Uzanıp saçlarımı tıpkı parşömende çizili çocuğunki gibi dalgalandırdığındaysa, neden bu kadar telaşlandığımın farkında değildim. Sanki görebilecekmişim gibi gözbebeklerimi yukarı kaldırdım, saçlarımın halini düşündüm ve yüzüme buruşuk bir ifade yerleştirdim. Nadine, elindeki parşömene, bana vermek üzere bir şeyler yazarken, merakın getirdiği ciddiyetle yüzümün düşen parçalarını yerden topladım ve 'her zamanki Lysander' oldum, birazdan tamamen başka birine dönüşeceğimi aklımın ucundan bile geçirmeden. Okuduğum kelimelerse, bunu doğrular nitelikteydi: 'Diyelim ki ben kaçardım. Peki, sen niye kaçmıyorsun?'

Kahkaha attım; uzun, gerçekten uzun zamandır yapmadığım şekilde, başımın istemsizce arkaya gittiğini, ellerimin saçlarımda dolaştığını fark etmeden. Ardından yüzümdeki gülümsemeyi yok etmeden, tadını çıkararak, yavaşça tüy kalemimi aldım ve parşömene yazdım: 'Ait olduğum başka bir yer yok. Ama, artık sen varsın. Belki, olduğumuz yerden hiç ayrılmadan, buradan kaçmanın yolunu bulabiliriz.' Başkasında görsem dalga geçeceğim türden bir cesaretti bu. Benden, Lysander'dan kilometrelerce uzak, beynimin bomboş olan kısmının yanı başında bir cesaret.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Eksik

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 1. Sezon-