Dışarıda dolaşmayı seviyordum özellikle farklı şehirlerde. Boş zamanlarımdan biriydi. Ve hafta sonuydu. Bir yere gitmeye karar vermiştim ama neresi olacağını bulamıyordum bir türlü. Bir çok yere gitmiştim zaten. Bugün hiç gitmediğim bir yere gitmek istiyordum ama neresi. Önümde bir dünya küresi vardı. Onu döndürüyordum sıkılarak. Sonunda parmağım bir yere geldi. Parmağımı çektiğimde buranın Norveç olduğunu anladım. Oraya hiç gitmemiştim. Oraya gitsem iyi olabilirdi. Bunun için oda da duran süpürgemi aldım, okulun bahçesine çıktım ve havalanmaya başladım.


Norveç'e 1 saat de varmıştım. Yukarıdan şehri izliyordum. Aynı zamanda insanlara görünmemeye çalışıyordum. Yukarıdan fazla bir şey yapamayacağımı anlayıp aşağıya inmeye karar verdim, süpürgemi geri göndermiştim. Geri döneceğim zaman tekrar çağırabilirdim. Harika bir şehirdi. Aslında süpürgenin üstünde Osla'ya gelmiştim. Bir cafe'ye gittim ve bir sandalye ye oturdum. Sonra yanıma biri geldi.

"Tanrım, Adam. Görüşmeyeli ne de uzun zaman oldu. Yaşlanmışsın." dedi. Bu Winter’dı eski sevgilim. Kötü bir şekilde ayrılmıştık. Yaş farkını söylemiyorum bile. Ama birbirimize aşıktık o zamanlar umurumuzda bile değildi o yaş farkı denilen şey. Sanırım yazar olmuştu. Onunla o zamandan beri görüşmüyorduk. Belki artık konuşabilmemiz için iyi bir zamandı. Roy onunla çıktığını söylediğinde ilk inanamadım ve emin olmadan Roy’a bir şey söylemek istemiyordum. ”Eee… Nasılsın? Roy bir şeyler anlattı doğrumu acaba? Hogwarts’dan sonra neler yaptın? Otursana.” diye sormaya başladım. O sırada o da yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu ve konuşmaya başladı. ”Ah özür dilerim soru yağmuruna tuttum ama görüşmeyeli çok fazla oldu.”