[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]&[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Hava güneşliydi.Bulutlara bazen bir gül sarısı bazen bir amber rengi yansıtıyordu.Sasha'yı yanıma alıp göl kenarına gitmeye karar verdim.Saçlarımı omuzlarıma bıraktım.Lacivert bir straplez tişört ve beyaz şort giydim.Sasha 'yı saldım ve güneşi seyretmek için en sevdiğim çam ağacına çıktım.Bazen gelen geçen insanları izlemeye başladım.İnsanlar gülüyor büyü yapıyor ve konuşuyorlardı.Bir ara gözüm parlak kahverengi saçlı bir çocuğu izledim.Benim doğru gelirken dalı bacaklarımla tutup sarktım ama babetlerim sağlam olmadığı için hızla yere tosladım.

Çocuğun şaşkın bakışları arasında üstümü temizledim ve ayağa kalktım.Yanımda biten kurdum Sasha'yı okşayıp,çocuğa baktım ve en parlak gülümsememi gönderip;


"Özür dilerim ,herhalde seni biraz korkuttum."dedim ve gülümsemeye devam ettim...










[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Havanın güneşli olmasını pek sevmiyordum. Kar yağması ve soğuk olması gibi durumlar daha iyiydi. Birde şu ikizimin ortak salonunu koruyan kadın vardı. Kapıyı açmamakta diretti. Ben şifreyi nereden bilebilirdim ki. O yüzden bende oradan gitmiştim. Sonra ulaşabilirdim ikizimle. Seçmen şapka nasıl ikimizi farklı binalara koyabiliyordu ki. 6 yıl geçti üzerinden hala alışabilmiş değildim bu duruma. Sıkıntıdan bende göl kenarına gitmiştim. Gölün kenarında bir yere oturdum. Asamı çıkarıp bazı büyüler yapmaya başladım. Su yerinden hafifçe kalkıyordu sonra gene iniyordu. Saçma bir büyüydü ama eğlenceliydi. O yüzden biraz daha devam ettim ama bir müddet sonra sıkıyordu biraz.


Yerimden kalkıp başka bir yerleri dolaşmaya gittim. Tam arkamı dönmüştüm ki ağaca tırmanmış bir kız görmüştüm. Slytherin öğrencisiydi. Cübbesi yoktu ama onu ortak salonda görmüştüm ve o zaman cübbesini giyiyordu. O tarafa doğru ilerlemeye başladım. Daha değişik bir hareket yaptı ve kendini aşağıya sarkıttı ve yere düştü. Tam da ben yanındaydım o sıra. Şaşırmış durumdaydım o sırada yanına bir de kedi gelmişti.

"Özür dilerim, herhalde seni biraz korkuttum." dedi. Gülmeye başladım ve "Hayır korkmadım. Bir yerine bir şey oldumu acaba. Bu arada ben Elliot John ama sadece John'da diyebilirsin. Peki sen kimsin?"

Herhalde yere düşmem onu güldürmüştü ,çünkü gülerek;

"Hayır korkmadım. Bir yerine bir şey oldumu acaba. Bu arada ben Elliot John ama sadece John'da diyebilirsin. Peki sen kimsin?"dedi.

Çocuğa bakmak için başımı kaldırdım.Sıvı çikolata gibi tatlı kahve rengi gözleri ardı.Saçları kestane rengiydi.Kekelememeye çalışarak;

"B-benim adım da Bastet Artemis bana Bast diye bilirsin.dedim.

Minik bir adım atmaya çalışınca bileğimin acısıyla sendeledim ve John'un omzuna tutunmak zorunda kaldım ve;

"Her zamanki gibi bileğimi incitmişim.Ah!Sana tutunduğum için özür dilerim."dedim.Ve hemen elimi çektim.Yanaklarıma bir sıcaklık yayıldığını hissettim.Kahretsin!
Ben bakışlarımı yere indirirken kurdum Sasha John'u kokluyordu.Sasha'ya bakım Antik Mısır'ca konuşarak onu azarladım ve bakışlarımı çocuğa çevirdim.










[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Ben Sasha'yı azarlarken artık ciddi ciddi onu kolyeye dönüştürme taraftarıydım artık.Beni rezil etmeye bayılıyor bu yaratık!Ben kıpkırmızı yüzle Elliot'a dönünce kıvrımlı kaşları şaşkınlıkla havaya kaldırıp konuşmaya başladı;

"Vay canına. Adın Bastet, ama lakabın Mısır tanrıçası Bast, kedilerin tanrıçası. Bir kedin var ve Antik Mısırca konuşabiliyorsun. Kesinlikle Mısır'dan geliyor olmalısın."dedi

.Eh,neredeyse doğru tahmin!Kahretsin!Kedi mi var?Sasha!Gene kendini kedi gibi göstermiş.Elimi boynumdaki bir sürü kolyede dolaştırdım Bastet'in kolyesi yok!Saha'ya doğru eğildim ve kolyeyi boynundan çıkardım.Artık bir kurt olarak gözüküyordu herhalde.Bileğim sızlayınca yüzümü buruşturdum.

Elliot;

"Sanırım bacağın hala ağrıyordur. İzin verirsen iyileştireyim."dedi.Tama der gibi başımı salladım."Corpus Medicor!" diyerek büyüyü yaptı.Bileğimdeki acının yavaş yavaş geçtiğini fark ettim.Yavaşça bileğimi oynattım. "Peki şimdi nasıl? Ve rahatsız olan başka bir yerin varmı?"diye sordu.

Bende;

"Hayır.Yok aslında.Artı doğru tahmin Mısır'dan geldim,bu sene.Ama sen Sasha'yı kedi olarak mı görüyorsun?O bir kurt bak."dedim. Saha'nın yanına gittim.Mısırdan getirdiğim kedi başlı asayı çektim."Ha-di"dedim, havada altın renkli Antik Mısır'ca parçala yazdı.Sasha'nın etrafındaki büyü bozuldu ve Sasha'nın mavi-gri tüyleri,sapsarı kedi gözleri ve bütün heybeti ile ortaya çıktı.Çocuğun ağzı açık kalmıştı.Sasha'nın yanına çömelip;

"Horus'un gözü adı aşkına Sasha!Sen bir İsis yararatığı olabilirsin ama kendin olarak gez!Hadi bebeğim."dedim ve onu Elliot'un yanına gönderdim.Sasha ön dizinin birini kırarak selam verdi.

Ona;

"Onu sevsene senden hoşladı .dedim normalden uzun dişlerimi göstericek sekilde gülümsedim.








[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

"Hayır.Yok aslında.Artı doğru tahmin Mısır'dan geldim,bu sene.Ama sen Sasha'yı kedi olarak mı görüyorsun?O bir kurt bak." dedi. Gerçekten ne demek istediğini anlayamamıştım doğrusu ben kedi olarak görmüştüm. Sonra başında kedi olan bir asa çıkardı ve "Ha-di." dedi. Birden kedi yada kurtta değişiklik oldu ama fazla anlayamamıştım ne olduğunu. "Horus'un gözü adı aşkına Sasha!Sen bir İsis yararatığı olabilirsin ama kendin olarak gez!Hadi bebeğim." dedi. Ve bana doğru yönlendirdi o şeyi. "Onu sevsene senden hoşlandı." dedi. Bana daha da yaklaşınca o şeyi okşamaya başlamak zorunda kaldım. Ne olduğunu anlamadığımdan daha da tuhaf geliyordu. "Hadi git dolaş artık." gibi şeyler söylemeye başladım. Sonunda gerildi ve yanımdan ayrıldı. Büyük bir rahatlama gelmişti üzerime. "Şimdi sen o ağaçta o halde ne yapıyordun. Nasıl bir manyaklıktı seninki." diye sordum. O sırada kahkaha atmaktan alamadım kendimi.

Spoiler:

Anlaşıldı Elliot Sasha'yı sevmemişti.Onu göndermek için çok uğraşmaya başlayınca Saha gitti.Bana dönüp;

"Şimdi sen o ağaçta o halde ne yapıyordun. Nasıl bir manyaklıktı seninki."dedi ve makaraları koy verdi.Bende gülmeye başlamıştım biraz toparlanınca;

"Daha nerelere girdiğimi bilsen...Immm şey ortalığı gözetliyordum sen gözüme çarptın bende sana bakarken ağaçtan kaydım.dedim.Bu itiraf çok utnaç vericiydi yieniden kızarmay başlayınca yere oturdum ve ellerimdeki minik ateş topuyla oynarken "Segilin var mı?dedim meraklı gibi.Lanet olsun!!!!

"Daha nerelere girdiğimi bilsen... Immm şey ortalığı gözetliyordum sen gözüme çarptın bende sana bakarken ağaçtan kaydım." dedi. Şimdi yanaklarının kızarması falan belli oluyordu. Utancından yere oturmuştu. Oturması gerekmezdi bu kadar basit bir olay için. Ama zorlamaya gerek yoktu. Birden bana geçen haftaya kadar aptalca gelen soruyu sordu. "Segilin var mı?" dedi. Şimdi oturma sırası bendeydi. "Sevgilim yok. Benim için pek önemli bir şey olduğu da söylenemez. Ama gene de aşık olmayı becerdim. VI. yıl aşık olmadıktan sonra geçen hafta oluyorum olaya baksana. Senin sevdiğin biri falan varmı? Ama gerçekten sevdiğin." diye sordum. Şu an o kurt mu ne onu bile özleyebilecek durumdaydım. Çünkü aşk hiç bana göre bir şey değildi. Şu an da öyle değil ama aşık olmak biraz tuhaftı. Aklıma bir şey daha takılmıştı. "Son olarak o ağaca çıkmıştın tamam ama neden baş üstü durumdaydın?" dedim.

Soruyu sorduğum an yere çöktü.Umarım damarına basmamışımdır diye geçirdim içimden.Kafasında soruyu tartar gibi gözüküyordu.Sonra bana dönüp;

"Sevgilim yok. Benim için pek önemli bir şey olduğu da söylenemez. Ama gene de aşık olmayı becerdim. VI. yıl aşık olmadıktan sonra geçen hafta oluyorum olaya baksana. Senin sevdiğin biri falan varmı? Ama gerçekten sevdiğin." dedi. Bir an gözlerim doldu,ve boğazıma bir şey oturdu sanki beni korumak için ölen Matt...Kendimi toplamaya çabaladım ama son sözleri kulağımda yankılanıyordu"Gene olsa aynı şeyi yapardım."Elliot'un sözüyle gerçek dünyaya döndüm;


"Son olarak o ağaca çıkmıştın tamam ama neden baş üstü durumdaydın?" dedi.

Şey...Canım sıkılmıştı da o yüzden.dedim.Bir an duraklayıpEvet sevdiğim biri vardı ama öldü.Çok üzücüydü onu çok sevmiştim.dedim.Sonra anıları dağıta bilirmişim gibi elimi salladım ve Elliot'a döndüm;

"Sevdiğin kız nasıl biri söylesene belki ayarlaya bilirim"dedim ve bir kahkaha attım...

"Şey... Canım sıkılmıştı da o yüzden." dedi çok normal bir şeymiş gibi konuşmuştu bunu. Birden duraklayıp devam etti. "Evet sevdiğim biri vardı ama öldü. Çok üzücüydü onu çok sevmiştim." dedi. Ölüm beni fazla etkilemezdi ama ona moral verici bir şeyler söylemem gerekiyor gibi hissediyordum. Birden elini sallayıp bana doğru döndü ve tekrar konuşmaya başladı. "Sevdiğin kız nasıl biri söylesene belki ayarlaya bilirim" dedi. Bunu söyledikten sonra bir kahkaha atmıştı. "O öleli ne kadar oldu bilmiyorum ama. Üzgün durumdaysan, ölümü kontrol edebilseydik, sonunda bir canavara dönüşürüz." dedim. İşte ölümün beni etkilememe nedeni. İki yıl önce bunu deneyebilirdim çünkü o zamanlar çok küçüktüm. Ve ölümü kabullenemiyordum. Artık farklıydı ama. "Öbür söylediğine gelirsek. Demin de söylediğim gibi aşk bana göre bir şey değildi ama genede aşık oldum. Ama bir sevgili istemediğim kesin. Sadece rahatsız olurum." dedim. Yüzümü buruşturup limon yemiş gibi bir ifade taktım yüzüme. Birden gök yüzünde bir baykuş belirdi. Bu benim baykuşuma benziyordu. Ama burada ne işi vardı. Ve elindeki şu pakette neydi. İyice yaklaşıp paketi attı. Aynı zamanda da bir not vardı üzerinde. 'Doğum günün dündü ama bu aptal baykuş yolu karıştırıp geri döndü eve. Geçmiş doğum günün kutlu olsun. Annen.' yazıyordu. Paketi açınca içinden bembeyaz değil ama daha çok beyaz olup ve bazı yerleride turuncu olan bir kedi vardı. Bu nasıl dayanabilmişti ki onca yolu. Ah tabi sihir ya. Kedi yavruluktan yeni kurtulmuş gibiydi. "Gel bakalım buraya." dedim. En çok istediğim şeylerden biri kediydi.