Bütün bir gün Karagöl'ün kenarında 'Büyük Quidditch maçı için çok az bir zaman kaldı. Bu harika olacak.' diye düşünüyordum. Yere oturmuş gökyüzüne bakıyordum. Gözümde havada uçan süpürgeler canlanıyordu. Quidditch takımında olmayı çok isterdim, ama takıma girememiştim. Hava çok soğuktu, bir hafta boyunca kar yağmıştı. Ama sonunda kar yağışı durmuştu, yerlerdeki karlar erimeye başlamıştı. Hala tam olarak erimemişlerdi ama ben böyle şeyleri pek takmazdım. Yerler çamurluydu bu yüzden oturduğum yere eski bir örtü sermiştim. Üşümek önemli değildi ama giysilerimi kirletmekten hoşlanmazdım. Üzerime mercan rengi V yakalı bir kazak üstüne de kahverengi deri bir mont giymiştim. Altımda ise siyah bir kot ve siyah bot vardı. Saçlarımı açık bırakmış, montumla aynı renkte bir bere takmıştım. Böyle güzel giyinmişken üstümü kirletmeyi hiç istemiyordum. Sudan sesler gelmeye başladı ve suyun içinden aniden biri çıktı. Ben çok korkmuştum ve asamı çıkarmıştım. Bu da kimdi böyle? Üstelik onu Hogwarts'da daha önce hiç görmemiştim ve gölün içinde ne işi vardı? Hiç sesim çıkmıyordu. O bana doğru yüzmeye başlayınca hemen ayağa kalkıp geri geri gittim. Sudan çıktı ve onun bir denizkızı olduğunu anladım. Uzun bir kuyruğu vardı, çok güzeldi. Yerde yatıyor ve bana bakıyordu. Kuyruğunun yarısı hala suyun içindeydi, yavaşça asamı geriye kaldırdım ve "Sende kimsin?" dedim. Gözlerimin içine bakıyordu, cevabını bekliyordum...

Suyun yüzeyine sevinçle çıktım kuyruğumu sallıyor gülüyor balıklarla oynuyordum.
Sonra özene bezene kıyafet giymiş olan kızın yanına gittim ve suyun üstüne
çıktım.Hemen asasını kaptı.Sonra geri bıraktı ve "Sende kimsin?"dedi.Gülümseyip ;
Ben Syrena sen kimsin?"dedim.Çok tatlı bir çehresi vardı.

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

"Ben Syrena sen kimsin?" dedi. Kuyruğuna hayran kalmıştım, gözlerimi ondan alamıyordum. "Ben Francesca, Francesca VanderBilton. Hufflepuff öğrencisiyim." dedim. Hala kuyruğuna bakıyordum, "Ne kadar güzel bir kuyruğun var..." diye hayranlıkla yanına yaklaştım. Daha yakından bakmayı istiyordum.

Minik kız kendini tanıttı;

"Ben Francesca, Francesca VanderBilton. Hufflepuff
öğrencisiyim.Ne kadar güzel bir kuyruğun var..."dedi.
Gülümsedim.Ona yaklaştım ve pembe ve sarının herrengini taşıyan
kuyruğumu oynattım.

"İstersen dokunabilirsin."dedim.Çok küçük ve narin bir kızdı...








[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Gülümsedi ve bana yaklaştı. "İstersen dokunabilirsin." dedi, çok sevindim çünkü dokunmayı çok istiyordum. Hemen yanına yaklaştım ve yanına yere oturdum. Kuyruğu yakından çok daha güzeldi. Elimi uzattım ve dokundum, ama hemen geri çektim. Çok tuhaf gelmişti, daha önce hiç böyle birşeye dokunmamıştım. Bir balığa bile dokunmamıştım. Tekrar elimi kuyruğuna koydum ve bir süre öyle tuttum. "Ne kadar güzel... Benimde böyle bir kuyruğumun olmasını çok isterdim." dedim. Yüzüne baktım, o da bana bakıyordu. Gülümsedim ve tekrar kuyruğuna bakmaya başladım.

Söylediği söz karşısında ;İstersen sana bir kaç yer gezdire bilirim ister misin?"dedim.

"İstersen sana bir kaç yer gezdirebilirim, ister misin?" dedi. Hızla ona döndüm ve "Bu harika olur!" diyen bir ifadeyle ona baktım. Ancak tam gerçek bir cevap vermek için ağzımı açmışken birşey fark ettim. Çok büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştım. Ben suyun içinde nefes alamazdım ve bu havada su kimbilir ne kadar soğuktu... Üzgün ve hayal kırıklığına uğramış bir ifadeyle "Ah, bu mümkün değil. Ben suyun içinde nefes alamam ki..." dedim. Hemen ardından, "Hem şimdi su buz gibidir." diye ekledim.

Aniden yüzü mutlulukla parıldadı ve hemen söndü.Sözleri çözüm bulunamayacak bir şey değildi.Şöyle dedi;

"Ah, bu mümkün değil. Ben suyun içinde nefes alamam ki...Hem şimdi su buz gibidir."dedi.Elim uzattım.Onu direk suyun içine çektim su omuzlarına bile gelmiyordu.Onu sıkı skıya tutum ve minik bir büyü mırıldandım;

Ουράdedim.Bacakları bir an seğirdi ve geçici bir kuyruğa dönüştü. O na bakıp;

"Artık sorun yok ha?"dedim.Suyun içindeki şaşkın kıza baktım.


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Elini uzattı ve birden beni suyun içine çekti. Su sadece dirseklerime kadar geliyordu. Ama kötü yanı şuydu; o güzel kıyafetlerimi kirletmemek için o kadar uğraşmışken şimdi hepsi ıslanmıştı. Son anda beremi üstüne oturduğum eski bezin üstüne atmıştım, en azından o ıslanmasın diye düşünmüştüm. Sonra "Ουρά" dedi ve bir anda bacaklarım bir kuyruğa dönüştü. Tıpkı onun ki kadar güzel birr kuyruğum olmuştu. Ama çok şaşırmıştım, bu nasıl olmuştu böyle? Yüzüne baktım, ağzım açık kalmıştı. "Artık sorun yok ha?" dedi. "Ama, ama nasıl? Nasıl oldu bu?" dedim, ardından "Bu geçicidir umarım..?" diye ekledim. Sonra beni suyun derinliklerine çekti. "Soruma cevap verebilir misin?" dedim. Dedikten sonra suyun altında konuşabildiğimi ve nefes alabildiğimi fark ettim. Tabii ya, kuyruğum olduğuna göre haliyle yüzgeçlerim de olmalıydı. Etrafıma bakındım, gölün dibi harikaydı. Bir yandan hayranlıkla etrafıma bakıyor, bir yandan da soruma cevap bekliyordum.

Cidden sevimli olduğu kadarda şaşkın bir sincaptı bu kız hemen soru sormaya başladı;

"Ama, ama nasıl? Nasıl oldu bu?Bu geçicidir umarım..? Soruma cevap verebilir misin?"dedi.Azıcık endişeliydi.Onu kristal saraya doğru çekiyordum üstündeki kıyafetleri çıkarttı.O nun sorusunu cevapladım;

"Korma Francesca.Sadece geçici bir kuyruk.Ama istersen krallığın 4. prensesi olabilirsin.Bu senin seçimin .Bakalım kuyruğun nasıl ve buna göre saçını yapalım."dedim.Kuyruğu mavi-yeşil arasıydı çok güzel parlıyordu,yaldızlar var gibiydi.Saçlarını zümrütler ve incilerle ördük.Saçlarıyla göğüslerini kapanmasını sağladık.Ona üstünde zümrüt ve inci bulunan bir kolye taktık çok hoş olmuştu...


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Beni çekmeye devam ederken; "Korkma Francesca. Sadece geçici bir kuyruk. Ama istersen krallığın 4. prensesi olabilirsin. Bu senin seçimin. Bakalım kuyruğun nasıl ve buna göre saçını yapalım." dedi. "Vay canına! Bu harika, prenses olmak mı!?!" diye düşünüyordum. Ama sonra "Prenses olmak, bu gerçekten harika! Ama ailem, arkadaşlarım... Olmaz, prenses olmam mümkün değil." dedim. Beni bir saraya getirdi. Sarayın içi büyüleyiciydi, her yer kristaller ve altınlarla süslenmişti. Beni büyük bir odaya getirdi ve diğer denizkızlarını çağırdı. Onlar gelince birlikte saçımı zümrüt ve incilerle ördüler. Göğüslerimi saçlarımla kapattılar ve parlak, üzerinde; zümrüt ve inciler bulunan bir kolye taktılar. Tıpkı onlar gibi olmuştum, kuyruğum da mavi-yeşil renklerdeydi. Parlıyordu ve çok güzeldi. "Peki şimdi ne olacak? Yani, geri dönerken tüm bunlar bozulacak." dedim.

İlgi hoşuna gitmişti o da gülüşmeyelere katılmıştı.İşimiz bitince çok hoş olmuştu.Soru sormaya başladı ; "Prenses olmak, bu gerçekten harika! Ama ailem, arkadaşlarım... Olmaz, prenses olmam mümkün değil. Peki şimdi ne olacak? Yani, geri dönerken tüm bunlar bozulacak.diye hayıflandı.Sıkıntısı yüzüne yansıdı.Kıvrandı azıcık.Ona baktım ve cevap verdim;"Tamam.Sen bilrsin.İstediğin zaman boynundaki kolyeyi ovala seni gene buralara getirir kardeşlerimle tanıştırırım.Üstündekiler bozulmaz sudan çıktığın an giysilerin üstüne geçirilmiş olur.Korkma, kimse seni burada zarar vermez."dedim.Gülümseyip alnından öptüm.Geri çekildim ;"Kutsamam seninle olsun Francesca.Sana iyi şanslar."dedim.






[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

"Tamam, sen bilrsin. İstediğin zaman boynundaki kolyeyi ovala seni gene buralara getirir kardeşlerimle tanıştırırım. Üstündekiler bozulmaz sudan çıktığın an giysilerin üstüne geçirilmiş olur. Korkma, kimse sana burada zarar vermez." dedi. Yaklaşıp alnımdan öptü. Sonra da biraz geri çekilip; "Kutsamam seninle olsun Francesca. Sana iyi şanslar." dedi. Gülümsedim ve "Herşey için teşekkür ederim." dedim. Saraydan çıkıp gölün içinde gezmeye başladım. Saatlerce gölün içinde gezdikten sonra, artık çok yorulmuştum. Gölün Syrena'yla karşılaştığımız tarafına doğru yüzmeye başladım. Vardığım zaman yavaşça suyun içinden çıkmaya çalıştım. Çıkmak için biraz uğraşmam gerekti, ama sonunda çıkabilmiştim. Çıktığımda Syrena'nın dediği gibi giysilerim üzerimdeydi. Yerden beremi alıp, göle doğru bakmaya başladım. Sonra beremi başıma takıp gülümsedim. Saat geç olmuştu, bu yüzden Hogwarts'a doğru hızla yürümeye başladım.