Ad-Soyad: Nicole Holly Pansy

Karakter Özellikleri
Hırslı, kurnaz, zeki biri. Sevdiği insanlara melek, sevmediklerine bir şeytan adeta. Eğlenmekten hoşlanır. İnsanlarla dalga geçmeye bayılır. Yakın arkadaşları onu sever ama onu tanımayanlar onun kelimenin tam anlamıyla bir pislik olduğunu düşünür. Güzel görünümüyle erkekleri kullanmaya bayılır. Kendine güvenir.

Seçilmek istediğiniz bina(-lar): Ravenclaw veya Slytherin, lütfen.
Sınıf: Mümkümse V.
Karakteriniz ve Geçmişi: Yıllarca Karanlık'a hizmet etmiş bir ailenin çocuğu. Zengin züppeler olarak görüyor ebeveynlerini, ve nefret ediyor. Onları yıllardır görmüyor ve öldükleri gibi bir haber almıştı, kim bilir belki de doğrudur? Nicole bu süre zarfı içinde kendi ayakları üzerinde durmayı öğrendi.
Güçlü ve Zayıf Yönleri: Çok zeki ve hırslı olması en güçlü özelliklerinden. En büyük zaafı ise anne ve babası.
Görünüm: Renkli gözlü. Yeşil ile gri arasında. Bakışlarının çok etkileyici olduğu söylenir. Harika bir fiziğe sahip. Kumralla sarı arasında gür saçlara sahip. Biçimli ve kalın dudakları, gülümsediği zaman insanları kendine hayran bıraktırabilecek yetenekte.

Örnek Roleplay: [Kurguyu tam olarak anlamadığım için tamamiyle farklı bir olay üzerinden yazmak istiyorum.]

Saate baktı, 15.00 ' dı. Nicole, okul kapandıktan sonra, İngiltere'ye gelmişti. Uçaktayken pek çok şeyi düşünmüştü. Neden bir anda buraya geldiğini. Nedenini kendi de biliyordu aslında ama itiraf edemiyordu. İlk aşkı, James orada yaşıyordu. James'ın ona yaşattığı onca şeye rağmen onu görmek istiyordu. Ona çektirdiği onca acıya rağmen. Pilotun sesi duyuldu: " Sayın yolcularımız, Londra'ya gelmiş bulunmaktayız. " Nicole, derin bir nefes aldı. Uçaktan indiğinde düşüncelere dalmıştı. James'i düşünüyordu, ela gözlerini.. İnsanın içini ısıtan bakışlarını.. Özlemişti evet kabul ediyordu. Telefonunu çıkardı ve yıllardır hafızasından silinmeyen numarayı tuşladı. Belki de değişmişti numarası, olamaz mı? Telefon çaldı, çaldı ve çaldı. Nicole tam kapatmayı düşünürken James'in sesini duydu. " Alo ? " . Nicole, hıçkırarak ağlamayı düşündü. İçinden, güçlü ol kızım, diyordu. James tekrarladı, " Alo ? " Nicole titreyen bir sesle, " James? " dedi. James'in sesindeki hayal kırıklığını duymak Nicole'ü üzmüştü. " Ah, sen miydin? Evet seni dinliyorum. " dedi James. " Ben sadece.. Şey.. İngiltere'ye geldim de. Iııh, görüşmek istiyorum James. " dedi Nicole. " Aslında.. Neyse pekala görüşelim. 7'de Hungry For Love'da olur musun? " dedi James. Nicole şaşırmıştı, terslenmeyi bekliyordu. Ya da James'in küçümseyici bir tavırla, hala akıllanmadın mı aptal, demesini. " Elbette. " dedi aklındaki düşünceleri susturarak. " Pekala, 7'de görüşürüz. " diyerek telefonu suratına kapattı. Nicole şaşkınlıkla telefonu cebine koydu. Ah Tanrı'm dedi kendi kendine. Havaalanından çıkmıştı, bir taksiye doğru ilerledi. İçeri girdi ve " Şehirdeki en yakın otele lütfen. Lüks olsun. " dedi. Tekrar düşünmeye başlamıştı. James'le neden ayrıldıklarını. 2. yıllarını doldurdukları gün, elleriyle yaptığı çikolatalı pastayla James'in evine gidip sürpriz yapacaktı. James'e, annesiyle alışverişe gideceklerini ve en erken 4 saate döneceklerini söylemişti. Kocaman gülümseyen suratıyla, James'in verdiği anahtarla kapıyı açtı. " Ah, oh, daha hızlı bebeğim, ahhh " seslerini duymaya başladı. Ve elindeki pasta yere düştü. James'in odasına gittiğinde, en yakın arkadaşı Stephanie'nin James'in altında inlediğini gördü. Şok olmuştu. " Seni sürtük. " dedi. Bir anda ikisi de Nicole'e baktılar. James'e iğrenen bakışlarıyla karşılık verdi, " İkinizde o... çocuğusunuz. " deyip gitmişti. O günden beri Stephanie'yi de James'i de görmüyordu. Bir anda gerçek hayata döndü ve kısık sesle, " Kahpeler. " dedi. Taksici ona baktı. " Geldik efendim. " dedi. Nicole 50'lik bir banknotu taksiciye uzattı ve otele doğru yürümeye başladı. Resepsiyondaki adamla konuşup bir oda ayarlattı. Hemen bavullarını açtı, saks mavisi bir elbiseyle yine aynı renkte olan platform topuklularını çıkarttı. Saate baktı, 18.00'dı, acele etmeliydi. Hızlı üstündekileri çıkarttı. Seçtiği kıyafetleri giyip makyaj ve saçla uğraşmaya başladı. İşini hallettiğinde, aynaya baktı ve gülümsedi. " Seksisin Holly. " dedi kendi kendine. Tekrar saatine baktığında 18.40 olduğunu gördü. Aceleyle otelden çıktı ve bir taksiyi durdurdu. Bindiğinde, " Hungry For Love. " dedi kısaca ve iPod'unu çıkarıp müzik dinlemeye başladı. Taksicinin üçüncü seslenişinden sonra geldiklerini anladı, teşekkürler deyip 20lik bir banknot uzattı. İçinden, evet bakalım bu gece ne olacak, dedi. Kendinden emin bir edayla yürümeye başladı. İçeri girdiğinde gözleri James'i aradı. James ona baktığında gözlerinin içi gülüyordu. Nicole kafasını biraz daha sağa çevirince James'in yanında biri olduğunu farketti. " Hayır, olamaz. " dedi kısık sesle. Stephanie'ydi. Bir anda gözleri karardı ve kendini yerde buldu..