Caroline: Size söylüyorum, çok yakışıklı. Onu kesinlikle partiye davet edeceğim.
Bonnie: Biraz yavaştan git Caroline.
Caroline: Çocuğun yakışıklı olduğunu inkar mı ediyorsun!?
Bu sırada yanlarından Damon hızla geçti ve birden koridorin sonuna ulaştı.
Bonnie: Tamam. Belki ateşli bir arkası var.
Caroline: Sonunda! Ona hemen soracağım.
Elena: İyi şanslar.
Elena'nın böyle erkekler peşinden koşturmaya ne niyeti ne de hali vardı. O sadece rutin ve sıradan bir yaşam yaşamak istiyordu. Evden okula. Okuldan eve. Belki böylelikle herşey zamanla normale dönebilirdi. Ama rutin hayattan olabildiğince uzak bir hayata doğru sürükleniyordu. Elena ve Bonnie Caroline'ın az önce koştuğu yere geldiklerinde Caroline mutsuz bir şekilde koridorun ortasında dikiliyordu.
Caroline: Onu kaçırdım.
Elena: Dert etme Caroline. Erkekleri köşeye sıkıştırmakta senden iyisini tanımıyorum.
Caroline: Hey!
Elena: Aslında bu bir iltifattı Caroline.
Üç kız neredeyse okuldan son çıkanlardı.
Caroline: Akşama görüşürüz! Artık partide onu ayarlamalıyım.
Caroline biraz uzaklaşınca Bonnie içindekileri dökmeye başladı.
Bonnie: Tamam çok iyi birisi fakat bazen istediğini elde etmekte çok ısrarcı.
Elena: Haklısın sanırım onu kimse durduramaz.
Bonnie: Senin şu yeni çocukla aranda ne var?
Elena: Ne?... Nereden çıkardın onu şimdi?
Bonnie: Hadi ama ders sırasında her fırsatta arkana dönüp ona bakıyordun.
Elena: Sadece... Sadece bir kalemi var mı diye sormuştum.
Bonnie: Her zaman ki gibi güzel bahaneler uyduruyorsun. Fakat çantanda o kalemlerden yaklaşık 10 tane var Elena.
Elena: Yalan söylemiyorum. Hepsini kaybetmişim.
Bonnie ısrarlarına devam ederken Elena da kendini savunuyordu. Uzun bir konuşmanın ardından Elena artık eve gelmişti. Bonnie ile vedalaştıktan sonra akşam görüşecekleri sözünü vererek kapıyı açtı. İçeriye girdiğinde her zaman ki evini buldu. Jeremy odasına saklanmıştı. Jenna ise mutfakta iş yapıyordu.
Elena: Ben geldim Jenna! Odadayım!
Jenna: Elena canım gelir misin? Şu çöpleri dışarı çıkartmanı istiyorum.
Elena: Jeremy nerede? Biraz normal hayata dönse fena olmaz. Hani bizim bulaşık yıkadığımız, yemek yaptığımız ve çöp attığımız.
Jenna: Haklısın, Elena fakat üstüne gitme biliyorsun.
"Biliyorsun" kelimesi Jeremy için herşeyi açıklıyordu zaten. Kendini diğer insanlardan soyutlamış olan Jeremy odasında mp3'üne gömülürken ne yaptığını kimse bilmiyordu.
Elena: Tamam. Atıyorum çöpleri.
Elena bir an önce çöplerden kurtulmak için aceleyle sokağa çıktı ve konteynıra çöpleri attı. Tam geri dönerken konteynırın üzerindeki kargayı fark etti. Çöplerin çıkardığı şangırtıdan veya konteynırın titremesinden etkilenmemişti. Sadece Elena'ya bakıyordu. Sanki bir insan kadar akıllı bir şekilde bakıyordu. Elena'da bir süre anlamsızca kargaya baktı ve sonra başını salladı.
Elena: Sen sadece bir kargasın! Hey!
Elena'nın kargayı kovalaması ile karga havalanıp yakın bir ağaca kondu ve aynı şekilde Elena'yı izlemeye devam etti.
Elena: Sinir bozucu kuşlar!
Elena söylenerek eve girdi fakat kafası karışıktı. En sonunda odasına çıkarak kendini yatağa attı. Gözlerini birkaç dakika kapalı tutarak uyumayı umdu. Fakat en sonunda uyuyamayacağına karar vererek elini günlüğüne attı. Ona genellikle günde iki defa yazmazdı-Sabahta yazmıştı-. Ama bugün duygularını dökmesi gerekiyordu. Ki fazlasıyla duygu yüklüydü.
Sevgili Günlük;
Yine merhaba. Bugün okul gerçekten çok zordu. Herşeyin geçen seneki kadar kolay olacağını umuyordum fakat öyle olmadı. İnsanlar "İyi misin?" diye sorduklarında onlara doğru bir cevap vermiyorum. Fakat bu onları tatmin ediyor. Bana gerçekten ne hissettiğimi hissettiğimi öğrenmek için sormuyorlar. Onlar sadece arkadaşlık görevlerini yerine getiriyorlar ve soruyorlar. Fakat gerçekten iyi değilim. Okulda kendimi nasıl tuttum bilmiyorum fakat şuan ağlıyorum. Ah anne, baba... Ama bugün iyi bir şey de oldu. Yani sanırım. Bunu henüz Bonnie ve Caroline'a da söylemedim fakat sanırım ben birinden hoşlanıyorum. Sınıfa yeni bir çocuk geldi. Adı Damon. Görünüşü ise... Ben diğer kızlar gibi düşünmüyorum. Onlar sadece kaslarına, saçlarına ve onun gibi fiziksel özelliklerine tutuldular. Fakat benim aklıma gelen ilk şey yüz ifadesinin hüzünlü olmasıydı. Ayrıca çok yakışıklı olduğunu ifade etmeliyim. Beni ona çeken bir şeyler var içimde. Bunu henüz ben de çözemedim. Fakat bu akşam çözeceğimi umuyorum. Umarım bu akşam partiye gelir ve onunla konuşma fırsatı bulurum. Gece yarısı sana 3. kez yazma ihtimalim olabilir...* * *
Akşam olduğunda Caroline hepsini evinden almıştı ve hep beraber partiye gitmişlerdi. Partiyi gördüklerinde Caroline ufak bir çığlık attı, Bonnie ise bir şaşkınlık nidası koyuverdi. Elena ise hiçbir şey yapmamıştı. Bonnie ve Caroline'a belli etmeden gözleri partideki insanları tarıyordu. Onu hemen görebilmeyi umuyordu.
* * *
Damon altına bir kot pantolon ve üzerine de siyah bir gömlek geçirmişti. Gömleğin kollarını dirseğine kadar sıvamıştı. Gardrobuna baktı ve üzerine ekleyebileceği başka bir siyah giysisinin olup olmadığına emin olduktan sonra dolabın kapağını kapattı. Bugün Elena ile karşılaşmalı ve onunla konuşmalıydı. Benzerliği inanılmazdı tabi ki. Fakat o Katherine'den çok farklı gözüküyordu. Damon'ın gözükmekten kastı içiydi. Onun bakışlarında bile bir masumluk, bir güzellik vardı. Damon bunu çözmek istiyordu. Bunu kardeşinin kulağına gitmeyecek şekilde yapmalıydı. Zaten nasıl kardeşinin kulağına gidebilirdi ki. Kardeşi ona güvenmeyi yıllar önce bırakmıştı. Damon'da kardeşinden bir o kadar nefret ediyordu fakat şuan bu ailevi konulara girebileceğini sanmıyordu. Mystic Falls'da yıllar önce satın aldığı ve kardeşinin haberi olmayan malikaneden çıktı ve kapıyı kapattı.
* * *
Elena bütün arkadaşlarını görmüştü. Matt, Tyler ve birçoğu. Fakat hiçbiri Damon'ı görmemişti. Bunu bilmesinin sebebi kendisinin sorması değil. Caroline ne zaman tanıdık birileriyle karşılaşsa onlara yeni çocuğu soruyordu. Ve tek soran kişide o değildi. Parti yeni çocuğun söylentileriyle sallanıyordu. Bazıları onun hapise girdiğini ve orada kas yaptığını söylüyordu. Bazıları ise interpolde aranan azılı bir seri katil olduğunu. Fakat bunların hiçbiri gerçek gibi görünmüyordu. Belki de sıradan bir lise öğrencisiydi. Ya da söylenenlerden daha kötü.
Caroline: Sanırım onu gördüm! Şuradaki o değil mi!?
Caroline yanlarından uzaklaştı.
Bonnie: Sanırım hayal görüyor.
Elena Caroline'ın gittiği yere dikkatle bakıyordu. Belki de Caroline çoktan Damon'ı yakalamış ve kafalamıştı.
Elena: Sanırım.
Bonnie bu geciken cevaptan şüphelensede Elena'nın arkasına bakınca yüzünde bir gülümseme belirdi. Elena da hemen döndü. Damon gülümsemesiyle tam karşısında duruyordu.
Bonnie: Ben bir içki almaya gidiyorum Elena. Tyler ve Matt partiye sokmuş. Sende ister misin?
Bonnie'nin onları yalnız bırakmaya çalışması çok hoştu fakat bir de üstüne dalga geçmesi Elena'yı iyice utandırıyordu.
Elena: Sağol Bonnie!
Elena yüzüne sevimli olarak nitelendirdiği bir gülümseme yerleştirdi.
Damon: Tam olarak tanıştırılmadık. Ben Damon. Damon Salvatore.
Elena: Ben de Elena. Elena Gilbert.
Damon: Vay canına bir Gilbert ha?
Damon'ın eğlenceli tavrı Elena'yı alıp oradan götürmüştü.
Damon: Imm ne dersin? Biraz daha sakin bir yerlere gidelim mi? Ben partilerin adamıyımdır fakat sanırım bir Mrs. Gilbert ile konuşmak için bu partiyi ekebilirim.
Damon'ın tavrı Elena'yı gittikçe rahatlatıyordu ve kabul etti. Birlikte göle doğru yürüdüler ve orada bir kütüğün üstüne oturdular. Elena aldırmıyordu. Mum ışığına gerek yoktu. Yeterince romantikti onun için.
Damon: Gilbert'lar hakkında birkaç şey duymuştum. Onlar kurucu aileler değil mi?
Elena: Evet benim büyük büyük büyükbabam.
Damon: Jonathan Gilbert sanırım. Ah, evet tarihe biraz meraklıyımdır.
Elena: Aslına bakarsan ben tarihleri aklımda tutmada pek iyi değilimdir. Bugün ki tarih dersi ile ilgili sevdiğim tek şey Rick'ti. Yani Mr. Saltzman.
Damon: Tek şey mi?
Damon yüzüne sahte bir üzgünlük ifadesi koyarken gülümsüyordu.
Elena: Tek şey diyemem sanırım.
Damon ve Elena tam bir romantikliğin içindeyken herşey bir çığlıkla kesildi. İkisi de hızla dönüp arkalarına baktı. Matt kollarında birini taşıyordu. Boynundan kanlar akıyordu.
Matt: Yardım edin! Ormanda bir şey saldırmış!
Herkes şimdi Matt'in etrafında toplanmıştı ve bir ambulans yaklaşıyordu.
Damon: Bu nerede oldu?
Matt: Ormanda ama ne yapacaksın?
Damon: Hiç. Sanırım oradan uzak durmalıyız. Yırtıcı bir hayvan olabilir.
Damon kimseye belli etmeden şüphe ile ormana doğru baktı. Karanlıkta bir şeyler geziniyordu.
Elena: Damon sanırım ben eve-
Fakat Elena yanında Damon olmadığını dönünce fark etti.
***
Damon ormanda yalnız başına yürüyordu.
Damon: Kardeşim umarım buralarda kölelerini dolaştırmıyorsundur. Yoksa sonları kötü olacak!